25 Eylül 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

25 Eylül 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 Eylul 1937 CUMHURİYET ASKERLIK BAHISLERİ Kadıköyünde bir facia Sarhoş bîr baba üvey kızını dört yerinden bıçaklıyarak öldürdü IBaştaraft 1 inci sahlfede) tkinci kocasmın evine ve çocuklanna bakmadığını teessürle gören Sabiha aynlmağa karar vermiş, bundan beş ay evvel 17 yaşlannda bulunan ve Italyan mektebinde tahsilini bitirmiş olan kızı Reyhana mahkemeye verilecek istidayı yazdırmıştır. îstida mahkemeye verilmiş, fakat Cevad, Reyhana bu istidayı yazdığmdan dolayı kızmıştır. Be? ay evvel Cevad bir akşam eve gelmiş ve Reyhana bıçakla hücum ederek elinden yarala * mıştır. Fakat araya girenler tarafından meseIc kapatılmıştır. Cevad mahkemenin karar günü olan 1 teşrinievvel yaklaştıkça biddetlenmeğe ve: « Reyhanm suratını kezzabla ya kacağım. Keskin bıçaklarla vücudünü keseceğim.» Diyerek ev halkını tehdide başlamıştır. Evvelki gün Reyhan, C. H. P . Kadıköy şubesinde açılan daktilografi imtihanında muvaffak olmuş ve dün işe başlamak üzere kendisine tebligat yapılmıjtır. Akşamüstü evine giderken Reyhan bahçede kendisini karşılıyan annesine: Büyük davalar Yugoslav ordusu için Almanlar ne diyorlar? Alman askerî muharrirleri Yugoslav ordusunu cenubu şarkî Avrupanın en iyi ordusu addetmektedirler 3 Bundan evvelki yazılanmızda (20 vc 22 eylul tarihli nüshalanmızda) Yugoslav ordusunun teşkilâtı ve mevcudları hakkmda malumat vermiştik. Bu yazı mızda da Alman askerî muharrirlerinin Yugoslav ordusu hakkındaki mütalealarını hulâsa edeceğiz. Fakat.daha evvel, Yugoslavyanın, birkaç senedenberi, bütçesinin yüzde 20 sini tnillî müdafaaya tahsis ettiğini kaydedelim. 193637 bütçesinde millî müdafaa için, 2 milyar 309 milyon dinar konulmuştur. Bir sene evvelki millî müdafaa bütçesi 2 milyardı. 1937 bütçesinde, ayrıca, yeni tesîihat ve teçhizat için, 687 milyon dinar daha vardır. Böylece, bu sene, millî müdafaa için, fazla konulan tahsisat 997 milyon dinara varmıştır. Bu para da bilhassa piyade, tank ve havacıhk için modern silâhlar tedarikine taıhsis edilmiştir. îkinci derecede harb endüstrisinin inkişafına ehemmiyet verilmektedir. Bor daki bakır ve Zenica'daki demir imaiâthanelerinin büyütülmesi takarrür etmiştır. Kabine 3,000 kilometroluk demiryolu daha yapmağa karar vermiştir ki bu yeni ıhatlaruı mühim bir kısmı, sevkulceyşî yollar olacaktır. Sokol denilen genclik ve spor teşkilâtı da takviye edilerek bunlara iyi bir askerî talim ve terbiye verilmeğe başlanmıştır. Çin meselesinde Rusya, Ingiltere ve Japonya 3 Temizlik icraatının; ittihad dahil olup içlerinde büyük Ruslar bulunmıyan mıntakalarda bilhassa âmansız bir şekilde devam edişi manidardır. Komünizm rejiminden, dinle mücadeleden ve Stalin'in diktatörlüğünden usanan Sovyet Rusya inhilâle temayül etmektedir. Muhlariyet fikri, Troçki ve Troçkizm ile hiç alâkası olmıyan terakki adrmlan atıyor. Sovyet Rusya Müdafaa Komiseri Mareşal Voroşilof, orduya verdiği bir emirde, 1 hazirandan 4 temmuza kadar cereyan eden Tukaşevski ve diğer generallar davası hakkında, sahih olması muhtemel bazı ufak telmihlerde bulunmuş ve demiştir ki: «Parti ve hükumet idarecilerini öldürmek üzere» bir suikasd hazırlıyorlardı. «Kızılorduyu zâfa düşürmek istiyorlardı. Yabancı bir devletin askerî ve faşist mehafili olan patronlarından yardım bekliyorlardı. Bu yardıma mukabil de, Sovyet Ukraynasını vermeğe, memleketimizi parçalamağa âmade idiler. Saflanmızı, faşist kirinden ve casusluktan tathir ediyoruz; bundan sonra, bu derece namussuzca hâdiselerin tekerrürüne meydan vermiyeceğiz. Ordumuzu, bu pisliklerden temizlemek suretile, onu daha kuvvetlendirmiş oluyoruz, daha mağlub edilemez bir hale koyuyoruz.» Bu abes casusluk ve faşizm hikâyelerini bir tarafa bırakahm; ortada, (kat'iyetle söylemek imkânı olmadığına göre) ağlebi ihtimal, Stalin'e karşı bir suikasd teşebbüsile, bilhassa, Rus olmıyan memlcketlerde, milliyet ve iftirak hislerinin büyümekte olduğu meselesi kalıyor. Beyaz Rusyadaki komünist idarecilerin hepsi değişmiştir. Kafkasyada, Dağistanda, Azerbaycanda, Troçkist veya kulak olduklan söylenen bazı kimseler tarafından, gazetecilerin ve devlet memurlannm katledildiklerini umuyoruz. Dağistan gazetelerinden biri şöyle yazıyor: «Proleter diktatörlüğünün müntakım kılıcı, onlann başlanna, merhametsizce inecektir; zira, sağcı Troçkist hazeleyi, hiç acırnadan, kökünden kazıyıp imha etmek lâzımdır.» Eğer, Rusyadaki gayrim«mnunlann, tcseyyüb ve irtikâb erbabının hepsini imha etmek lâzım gelseydi, Sovyet Rusyada kimse kabnazdı! Idareciler mehafilinde, yandan fazla tebeddülât yapılmıştır. Eski bolşevist erkânıharbiye bugün mevcud değildir. Maarif Komiseri Bubnof, Lenin zamanın dan iktidar mevkiinde kalan yegâne şahısn. O da 16 temtnuzda tevkif edildi. Halk Komkerleri Şurası Reis Vekili Rudzutar menkubdur. Lenin'in samimî dostu ve Izvestia gazetesi muharriri Lapinski, Sıhhiye Komiseri Kaminski, Stalin'in mutemedlerinden diye tanınmış olan Eliava ve daha niceleri tevkif edildi. Stalin, şayanı hayret bir azimle yeni bir hükumet kuruyor ve bu hükumetin komünist tarafı, sadece cephesidir. Kendisi, nasyonalisttir, merkeziyetçidir ve dikta törlük taraftandır. «Çelik Adam» ın yaptığı iş bir ihtilâldir, fakat marksist ihtilâl değildir. Sosyalist veya komünist olsun, her proleter ihtilâlinin fena tarafı, memur bolluğu, cahil bürokratların kurduğu çirkin istibdad ve tahammülfersa gururdur. Stalin, işte bu sınıfı ortadan kaldırmak ve yalnız kendi kudretini idame etmek istiyor, yani umumî ârâ ile seçilmiş halk diktatörlüğü. Tasfiyeye tabi tutulan unsurlar arasında ekserisinin Yahudi olması manidar<lır. Stalin, koyu Yahudi aleyhtandır ve bu noktada düşmanı Hitler'e benzer. Tesis etmekte olduğu rejim na3yonal sosyalizmle ayni soydandır. Puşkin gibi, vaktile burjuva diye anılan klâsik büyük muharrirlerin resmen göze girişi, Rus millî duygusunun beynelmilel marksizm zaranna olarak uyandığma kat'î delildir. « seleri anhyabilmek için, Stalin tarafm * dan 1936 senesinde iiân edilen kanunu esasinin tarif ettiği demokratik rejimin, önümüzdeki teşrinisani ayından itibaren tatbik edileceğini hatırlamak gerektir, Bu kanunu esaside, bütün milletin, mü savat dairesindc, doğrudan doğruya ve gizli olarak rey vereceği musanahbr. Şüphe yok ki, işi idare edecek olanlar, Stalin'in mutemedleri olanlardır ve de mokrasi, yabancılann gözünü boyamağa matuf bir dolabdan ibarettir. Esasen, müntehibler emirle hareket edecekler ve tarassud edileceklerdir. Maamafih, tek bir değişiklik olacaktır. Fabrika işçileri muhiti, Troçkizmle fazla zehirlenmiş bulunduğundan, Stalin, yeni Rusyayı, bil« hassa köylülere istinad ettirmek istiyor. Stalin'in ve Jejov'un bugün tatbik ettik* leri büyük tasfiye ameliyesinin hedefi bu derin istihaleyi hazırlamaktır. Tasfiyeye uğnyan biçarelerden pek azını biliyoruz. Emin olabiliriz ki, gazetelerin, «Halk düşmanı» veya «Troçkist köpek» diye tavsif ettiği kimselerin hepsi kurşuna di « zilmiş, hiç olmazsa sürülmüştür. Bunlardan kimisi idarecidir, diplomattır, devlet memurudur, yüksek rütbeli zabittir, ki misi de işçidir. Bu meyanda iki ay zar • fında 238 şimendifer memuru, Uzakşark vilâyetlerinde kurşuna dizilmiştir. Suç lan, Japon Troçkist tethiş ve casusluk' teşkilâtma dahil bulunmalandır. Dağis tanda mürşidlik edenler: «Her işçi, halk düşmanlannın mahiyetini meydana koy tnak için, bir çekacı olmahdır» diyorlar. Rejim hakkındaki hissiyatında gevşck davranan köylüler de sabotajla itham edilerek tasfiyeye tabi tutuluyorlar. 15 tenv» muzda Volga Moskova kanalının açılış resmi yapıldı. Bu münasebetle, kanal inşaatmda çalıştınlan 55,000 siyasî sürgün affa nail oldu. Bunlar, kazancla rından bir kısmını bir kenara koyduklarî ve Stalin'in 1928 den l930 senesine kadar tatbik ettiği toprak ortakhğı sistemine muanz olduklan için cezaen ve muhakeme edihneden küreğe mahkum edilen sayısız kulaklardan hayatta kalabilenler dir. Ucuz amele kullanmak için gayet mükemmel bir usul. Eski Asurî hüküm» darlarının ve Mısır Fir'avunlannm tatbik ettikleri bu usul, çok eski devirlerin vahşetile beraber tarihe karışmış zannedili < • yordu. İşte, zahiren demokratik görünen bir kraliyet bu muazzam temizleme icraatile böylece kurulmaktadır. Daha doğrusu, bu rejim, Hitler reji a mile bazı yakmlıklar göstermekle bera * ber, Avrupah olmaktan ziyade Asyalı, nev'i şahsına münhasır yeni bir rejimdir. Fakat Rusya, halihazırda, tam bir istihale, teşkilât ve teçhizat buhranı geçiriyor, Bu şerait dahilinde, başlıca rüesası kur« şuna dizilen veya sürülen, temizlik halinde bir ordu ile, Sovyet Rusyanın, Uzakşarkta bir harbe girişmesi ihtimalden uzak gibidir. Bir memleket ki, ahalisinin yarısı, öteki yansını gammazlar, ordusun" da itimadsızlık ve şüphe hüküm sürer» böyle bir memleketin bu vaziyeti, harbe teşebbüs etmesine imkân bırakmaz. Sovyet Rusyanın, Çine mühimmat, harb malzemesi vermesi ihtimali vardırf; fakat, kendisi, rejimin zararlı çıkacagi muhakkak olan bir maceraya atılmıya * caktır. Esasen Rusya Japonyaya harb ilân ettiği takdirde, Almanyanm memleket dahilinde herhalde birkaç tane daha kal« mış olması mümkün Troçkist yardımi " le, Baltık tarafından tazyika teşebbüs etmesinden korkar. Bunu Japonya da biliyor, belki de neticeye bir an evvel ulaşmak için işi tesri etmesinin sebeblerinden biri de budur. (Revue des deux Monds) "1 Yugoslav ordusunun yeni tanklan resmi geçidde bir harb unsuru oldugunukabulde müttefiktirler. A&kerler, umumiyeüe köylü sınıfına mensub olduklan için fıtraten kuv vetli ve mütehammildirler. Sokol spor teşkilân tarafından bedenen ve manen yetiştirilmektedirler. Yugoslav neferi, kanaatkâr, mukavim, disiplinli, âmirletine yürekten bağlı ve son derece vatanperver • dir. Çok dayanıklı yürüyüşçu ve mükemmel nişancıdır. Almanlar, Yugoslavya yı teşkil eden halklar arasında birlik noksanı olduğunu ve bunun bir zâf teşkil ettiğini söyliyerek 14 milyon içinde Sırpların yalnız 6 milyon olduğunu ve umumi nüfusun ancak yüzde 43 ünü teşkil ettiğini kaydediyorlar. Almanlara göre Şimdi Almanlann mütalealanna geielim: Büyük Harbde, Sırb ordusunun gösterdiği kahramanca mukavemeti unutmamış olan Almanlar, dost ve müttefik Yugoslav ordusundan daima takdirle bahseder. Nitekim, bir Alman mecmuası, «Yugoslav ordusu, cenubuşarkî Avrupanın en iyi ordusu addedilmektedir» diyor. Alman askerî muharrirleti, gencliğin askerliğe hazırlanması hususunun henüz teşkilâtlandınlmadığını; fakat kuvvetü Sokol teşkilâtırun, gencliğm bedenî terbiyesini temin esttiğini ve genclik arasında vatan sevgisinin, vazife hissinin di * siplin, feragat ve fedakârlık duygularınm şiddetle muhafazasına çalıştığını yazıyorlar. (Halbuki, son zamanlarda, gencliğin askerliğe hazırlanması işi de taşkilâtlandırılmağa başlanr.ştır.) Alman askerî matbuatı, muvazzaf Yugoslav ordusu ve ordu teşkiiâtı hakkında, bizim bundan evvelki makaielerde verdiğımiz malumatı teyid ediyorlar. Yalnız bazı fazla tafsilât var ki onları alıyoruz. Her yıl askerlik çağına giren efradm miktarı 80,000 ile 90,000 arasındadır. Fakat tasarruf maksadile silâh altına alınan efradm mühim bir kısmı, kısa müddetle orduda kalmaktadırlar. Almanlar, ordu mevcudu hakkında şu rakamlan veriyorlar: 8,400 zabit 9,500 küçük zabit 90,000 nefer, jandarma, askerî mektebler ve hudud muhafızlarile beraber 130,000 kişi. Yalnız bir mecmua ordu mevcudunun, bunlarla beraber 148,000 olduğunu yazıyor. Piyadenin 590 bölüğünden 135 bö lük makinelitüfek bölüğüdür. Her piyade fırkasının topçusu, tank lan, zırhlı otomobilleri, mo^örlü nakliye kolları vardır. Harb zamanında ilk hat ordusu 800,000 kişidir ve tılim ve terbiye görmüş ihtiyatlarile beraber bütün ordu, mevcudu 2,500,000 kişidir. Başkumandanlık ve zabitan kadrosu ı.. Harb zamanı için ordu Başkumandanhğı Fransız usulü üzere teşkil edilmiştir. Almanlar, Başkumandanlık teşkilâtının münhasıran Fransız ordusundan ilham alarak teşkilâtlandırıldığmı yazıyor ve bunu tenkid etmiyorlar. Almanlar, zabitlerin Beîgrad harbiye mektebinde üç yıllık bir tahsilden sonra iyi yetiştiklerini yazdıktan scnra Sırb zabitlerinin an'anelerine kuvvetle bağlı bulunduklarını, birbirini müteakıb üç harbden muzaffer çıkan memleketlerinin şanlı mazisile müftehir oıduklarını ve mesleklerini büyük bir askla sevdiklerini kaydediyorlar. Yugoslav zabiti, vazife sinin büyüklüğüne iman etmiştrr. Onun için, vazifesini daima muvaffakiyetle başarmağa çalışır, umumî ve askerî malumatmı artırmağa uğraşır ve nihayet heyecanlı, ateşli, kuvvete tapan ve tehlikeye atılmaktan zevk duyan askerlerdir. Meslekten yetişme küçük zabitler, vazifelerini candan yaparîar ve mükemnrcl addedilebilecek bir vaziyettedirler. thtiyatlar Almanlar, harb zamanında, 17 den 55 yaşına kadar herkesin asker olacağını yazdıktan sonra, Yugoslavyanın, Avru pada, nüfusuna nisbetle en fazla asker çıkarabilecek millet olduğunu söylüyorlar. îhtiyatlar, talim ve terbiye için silâh altına çağırıldıklan zaman, manevralarda, yüksek bedenî tahammülleri ve mükemmel maneviyatlan sayesinde yorgunluğa çok iyi mukavemet ederler. Ihtiyat zabitleri, mekteblerde b'ğren dikleri askerî malumatı, talim ve terbiye devreleri için silâh altına çağınldıkları zaman yenilemeğe ve tamamlamağa ça • lışırlar. Muhtelif sınıflardan en iyiti piyade Almanlara göre, piyade, Yugoslav ordusunun en iyi sınıfıdır. Bununla be raber, piyade de diğer smıflar gibi, muhtac olduğu modern silâh ve teçhizata malik değildir. (Bunların tedarık ve ikmal edilmek üzere olduğunu yukanda yazmıştık) Tesîihat ve teçhizat umumi yetle, son harbin ganaiminden olmak üzere Avusturya Macaristandan alman malzemeden ve Itilâf şark ordusunu teşkil eden muhtelif ecnebi ordulannın Se lânikte bırakhklan stoklardan temin edilmiştir. Yugoslavya, silâhlarını yenilemek, modernleştirmek ve tevhid etmek için büyük fedakârlıklar yapmakta ise de, malî kaynaklan mahduddur. Takriben 12 milyarhk bütçesinden ordu ve donanmasına ancak 2 milyar dinardan fazlasmı verebilmektedir. (Bu hususta da maka lemizin başında daha yeni tafsilât v a r dır.) Yugoslav hükumeti bu tesîihat meselesine azamî ehemmiyet vermekte olduğu için, son zamanlarda, çok bü yük terakkiler elde edilmiştj; fakat, bütün Alman mütehassıslarımn fikrince, eksikleri tamamlamak için, daha yapılacak işler çoktur. Almanlann fikrince, yolların azhğmdan ve motörleşmenin kifayetsizliğinden dolayı, kıtaatm nakli uzun süreceği gibi bazı birliklerin ateş kudreti, binnisbe zayıfcadır. Almanlara göre, Yugoslav hududları da çok uzundur (2,280 kilometro kara hududu ve 1,590 kilometro sahili var dır). Ve bu uzunluk yüzünden kolayca geçilebilir. Tahkimat şebekesi, Alman larm fikrince hiç kâfi değildir ve mevcud olanlann da büyük kıymeti yoktur. da 830 tayyaresi olduğunu yazıyorlar ki bu son rakam daha yeni ve daha doğru» dur. Alman matbuatına göre, Çek ve Rumen hükumetleri, hava kuvvetlerini modern bir şekle sokması için Belgrad hükumetinin Küçük Itilâf namına, dos tane bir surette nazan dikkatini celbet mişlermiş. Geçen ilkbaharda Başvekilimizin Yugoslavya seyahati esnasında vaki olan şahsî müşahedelerimize göre, Yugoslavya tayyarecilikte de büyük bir hamle yapmıştır. Gördüğümüz tayyareler son sistem olduklan gibi, tayyarecıler de, en meşhur Avrupa tayyarecileri kadar yüksek uçuş ve akrobasi kabiliyetleri göstermişlerdir. Bir Yugoslav zabiti, bana «bizim pilotlanmız Fransada olsalardı, onlara müthiş reklâmlar yapılır ve şöh retleri Fransız meslektaşlannki gibi, dünyayı tutardı. Fakat biz, askerlikte böyle reklâmlara lüzum görmüyoruz» demişti Katil Cevad Maktul Reyhan ve bu sözleri kuru bir tefahürden ibaret hali gören Sabiha acı çığlıklar kopararak değil; çok doğruydu. Cevadın üstüne atılmışsa da üzen kanîar Endüstriyel harb kudreti içinde kalmış, kızcağızı kurtaramamıştır. Almanlara göre, Yugoslavya bir enBunun üzerine sokağa çıkan Sabiha: « İmdad, adam öîdürüyorlar. Biridüstri memleketi değildir; silâh, mühimmat, barut fabrikalan ve Fizir'de tayya cik kızun ölüyor!.» Diye feryada başlamış, fakat ne bir re imalâthaneleri kurmuş olmasma rağ men, ham madde ve silâh itibarile, he bekçi, ne bir polis imdada gelememiştir. Kadmcağız deli olmuş bir vaziyette men hemen gene harice muhtacdır. Alman mütehassıslan, bugünkü harb ana caddelere kadar çıkmış ve nihayet endüstrisi vaziyeti devam ederse, müs feryadlan üzerine Hurşid ve Hüseyin atakbel bir harbde Yugoslavyanın, birkaç dında iki bekçi imdada koşmuşlardır. Fakat bekçiler vak'a mahalline ancak haftalık muharebeden sonra, ciddî ve müessir bir şekilde harbe devam edebil Cevad, üvey kızını dört yerinden ağır mesi için, haricden silâh, malzeme ve ce surette yaraladıktan sonra gelebilmişler pane getirmek mecburiyetinde kalaca dir. Gene o sırada imdada gelen Devlet ğı fikrindedirler. Böyle bir harbde, Yu Demiryollan memurlanndan bir zatm goslavya için, en hayatî meselenin, Çe müdahalesile Cevad, eünden kanh bıçakoslovakya ve bilhassa Fransa ile mu ğı atarak bu adamı kovalamağa başla vasala hatlannı muhafaza etmek oldu mıştır. Bıçak o sırada yerde yatmakta olan Cevadın küçük çocuğunun ayağma ğunu yazıyorlar. isabet etmiş ve yaralamıştır. Nihayet hâdise civar karakollardan Millî müdafaa bakımından Almanla da duyulmuş ve suçlu yakalanmıştır. nn Yugoslavyada gördükleri bazı silâh Reyhan hastaneye kaldınlmışsa da ve malzeme noksanlannı, dost ve müttefik orada ölmüştür. Katil baba dün Kadıköy memleketin şefleri de görmüş ve bunlan Müddeiumumiliğine sevkedümiştir. Hakitmam için büyük fedakârhklara katlan kında tahkikata devam edilmektedır. makta bulunmuşlardır. Bu yolda, kısmen Reyhanm annesi Sabiha dün kendisile tahakkuk sahasına girmiş olan mesainin görüşen bir arkadaşımıza şunlan söy hangi sahalara aid olduğu, yazımızın ba lemiştir: şmda gösterildiği için tekrara lüzum gör« Kızım büyüdü. Kocamdan ayn müyoruz. lıp rahat bir hayat yaşıyarak onun ka Bir harb vukuunda dost ve müttefik zandığı para ile geçinecektik. Fakat şimmilletin, Büyük Harbde olduğu gibi, di sefil olduk. Şehir tiyatrsondan almakmüthiş bir vatanperverlikle ayaklanarak ta olduğum süt parası 15 lirayı da kesbüyük ve zengin devletlere nisbetle ga tiler. Allah yardımcım olsun.» Maktul Reyhan Kadıköyün gene ve yet tabiî olan bazı malzeme noksanlarını yüksek kahramanlığile telâfi edeceği güzel kızlarındandı. Dün kendisini seven muhakkaktır. Büyük Harbde, Sırb or arkadaşlan evine gelerek dakikalarca ağdusu, bugünkü Yugoslav ordusile kıyas lamışlardır. kabul etmiyecek kadar büyük mahrumi yetler içinde, muzafferane harbetmişti. Fransada sosyalist partisinin Dost ve müttefik ordu, dün yaphklarını bir müracaati icab ederse, yann da daha fevkalâde bir Paris 24 (A.A.) Sosyalist partisi tarzda tekrarlıyabilecek kudrettedir komünist partisine müracaat ederek 28 « Üvey babadan aybaşında ayrıldıktan sonra benim kazanacağım para ile ev tutacağız. Oradan birlikte mehtabı seyredeceğiz ve sarhoş bir baba tarafından daima rahatsız edilmiyeceğiz.» Diyerek imtihanı kazandığım müjde • lemiştir. Bu sırada evin alt katında bulunan Cevad, herzamanki gibi sarhoş olduğundan birdenbire yerinden hrlanvş ve Reyhanın üstüne hücum etmiştir. Kızcağızı bir müddet döğdükten sonra eline geçirdiği bıçakla Reyhanı yaralamıştır. Bu Rene Pinon *] Hk yazüar evvelki günkü ve dünkfl Bugün Rusyada cereyan eden hâdi nüshalarımızda çıkmLştır. Darıcada büyük bîr sünnet düğünü AB1D1N DAVER eylulde iki parti arasında bir toplantı ya Tramvay amelesinin kömür avansı Tramvay şirketi, her sene tramvay amelesine kömür parası olarak avans vermekte idi. İdare, üç senedenberi para yerine ameleye kömür dağıtıyordu. Fakat bu sene ne para, ne de kömür vermemiştir. Amele öteye, beriye başvurarak bunun teminini rica etmişlerdir. , . • Havactlık pılmasmı teklif etmiştir. İki partindn tek bir parti halinde birleşmesi esaslanm h zırlamak üzere bir komisyon teşkili ve bu komisyonun işe başlaması tarihi bu toplantıda tetkik olunacaktır. Almanlar, Yugoslav havacılığını da hem takdir, hem tenkid ediyorlar. Pilotlar çok cesur ve cür'etkârdır, fakat mal zeme noksandır; uzak mesafelere ehemmiyetli bomba hücumlan yapamazlar; Aakerin kabiliyeti diyorlar. Alman askerî matbuatınm ba Almanlar, Sırb askerinin birincî smıf zıları Yugoslavyanın 650, diğer bazıları Şimalî ltalyada feyezanlar Roma 24 (A.A.) Şimalî İtalyada ha valar çok fena gitmektedir. Devamlı yağmurlar neticesinde birçok nehirler taşrraş, demiryolu ve otomobil nakli yatı inkitaa uğramıştır. Birkaç kişinin de feyezanlara kurban gittiği bildiril mektedir. Darıca (Hususî) Parti ve Nahiye Müdürümüzün ve halkın alâkalarile 86 gÖçmen ve fakir çocuğunun sünnetleri yapılmıştır. Tertib edilen düğüne incezas, caz ve hokkabaz takımlan getirilmiş, ayrıca pehlivan güreşleri de yapılmıştır. Gönderdiğim resim sünnet edilen çocuklardan bir kısmını toplu bir halde göstermektedar. \

Bu sayıdan diğer sayfalar: