18 Eylul 1937 CUMHURİYET Nyon itilâfımn metni Bazı istisnalar haricinde hiç bir denizaltı açık denize çıkamıyacak, karasularda ecnebi denîzaltı bulunmıyacak IBaştarafı 1 inci sahıfedei Ve îspanyada mücadele halinde bulunan taraflardan biri veya diğerinin muhajib hukuku kullanmak veya deniz BnuhaTebesi kanunlarfna riayet etmekle feçık denizde seyrüseferi 'kontrol ehnek hakkım hiçbir kuvvet tanımaksızın işbu mukaveleye istinad eden herhangi bir deyletin açık denizde hertürlü müdahaîelere karşı ticatrî seyrüseferrni himaye etmek üzere îttîhazını muvafık göreceği lıerhangi bir haTekette bulımmak ve scnradan kararlaştırJacak müşterek di§er tedbirleri almak ha'kkına halel gelmemek şartile bu de^letler evvel emir «de denizaltı gemileri tarafından yapı lan korsanlık efa'line karşı aşağıda zikredilen müşterek tedabiri mahsusayı kararlaştırmağı lüzumlu addederler: 1 Konferansa iştirak eden dev Mler kendi bahrî kuvvetlerine İspanya da ırücadele halinde bulunan taraflar dan birine aid olmryan ticaret gemileritıi himaye etaıek üzere aşağıdaki 2 ve 3 Tnnnaralı kararlara tevfikan hareket etjrjeleri için talimat vereceklerdir. 2 Bahrî teslihatın tahdid ve ten Jcrzı için Londrada 22 nisan 1930 ta frihinde akdolunan muahedede zikrolu toup Londrada 6 teşrinisani 1936 da imza olunan protokolla teyid olunan hukufcu düvel kaidelerine muhalif olarak böyle bir gemiye taarruz eden herhangi bir denizaltı gemisine bilmükabele taarfruz edilecek ve mümkünse tahrib olu toacaktır. J 3 Ispanyada mücadele halinde bulunan taraflardan hiçbirine aid olmıyan bir geminin yukandaki fıkrada zikfreıdilen kaideler hilâfma olaıak taarruya uğradığı, fakat etrafmda tesacFüf o ilunan denizaltı gemisine tesadüf olunfcluğu ahval, taarruzun faili kendisi ol duğımu tevlid ediyorsa yukanda zik tolunan hükümler tatbik olunacaktır. ) 4 Yukarıda zikredilen kararları pratflc bir surette tatbık için konferansa iştirak eden devletler aşağıdaki husus İları kararlaştırmışlardır: 1) Garbî Akdenizde ve Malta ka »alında nezaret, hususî ayrt hükümlf te tâbi olacak, Trinyen mıntakası müsfcesna olarak işbu icraat açık denizde ve konferansa iştirak eden devletlerin kara £Uİarında îngiliz ve Fransız donanma ianna iki hükumet arasmda kararlaş jbrılacak şekle göre terettüb eder. ıhertürlü değişiklik hesaba katılmak üzere konferansa iştirak eden devletler tarafından değiştirilebilir. 5 Konferansa iştnrai eden dev letler şu hususta mutabık kaJmışlardır ki, yukandaki hükümlerin icrasını ko laylaştırmak gayesile kendi denizaltı gerrileTİnin Akdenizde istimalini'atide• i şekilde tahdid edeceklerdir: k A Aşağıdaki B ve C fıkralarında derpiş edilen ahval müstesna olmak ü zere hiçbir denizahı Akdenize çıkmıya cakttr. B Denizaltı gemileri konferansa iştirak eden devletlerden herbirine teb ligattan sonra deniz üzerinde ve bir suüstü gemisi refakatinde olmak şartile seyredebileceklerdir. C Konferansa iştirak eden dev letlerc'en heîtiri rrelfuf lâhıkada tayin edilip A ve B fıkralarında münderic tahcliVlata tâba 'tutulmıyacak olan bazı mıntakalan, talim için kendi denizaltı gemilerine tah'sis edebilirler. Kezalik Tconferansa iştirak eden devletler şu hususta mutabıktır ki, mecburî tevakkuf veya yukandaki C fJkrasında derpiş edilen vaziyetler müstesna olarak kara sulannda hiçbir ecnebi denizaltı gemisi bulunmasına mıüsaade etmıye ceklerdir. Kezalik konferansa iştirak eden devletlerce mukarrerdir ki, yukarıda yazılı prograrmn icrasmı kolaylaştırmak için kendi ticaret gemilerine Akdenizde aralarında takarrür edecek bazı esaslı yolları tavsiye edece'klerdir. 7 işbu anlaşmanın hiçbir hükmü konferansa iştirak eden devletlerden kendi denizüstü gemilerinin Akdenizin herhangi bir kısmına göndennek hakkını tahdid etmez. 8 Yukandaki hükümler Milletler Cemiyeti kâtibliğine tescil ettirilmiş o lan taahhüdleri ihlâl etmez. 9 Konferansa iştirak eden dev letlerden biri işbu anlaşmadan çekilmek niyetinJe bulunduğunu haber verirse böyie bir teklif 30 günlük vadenin hitammda muteber olacaktır ve devletler den biri bu husustaki niyetini mezkur tarihte bildirmek şartile ayni tarihte anlaşmadan çıkabilecektir. Nyon'da 14 eylul 1937 de fransızca ve ingilizce olmak ve her iki metin de muteber olmak üzere bir nüs'ha olarak tanzim edilmiştir. Arnavudluk, Büyük Britanya ve Şimalî İrlanda Müttefik Krallığı, Bulgaristan, Mısır, Fransa, Yunanistaln, Ro manya, Türkiye, Sovyetler ve Yugoslavya. Polis memurlarına yapılan zamlar Bütün memurların maaşları arttırıldı Mer'iyet mevkiioe girmiş olan emniyet teşkilât kanunu mucibince Emniyeti Umumiye kadrosu mensublarınm maaşlarrna bir miktar zam yapılmıştır. Em Iriyet Umum Müdür muavininin maaşı 90 liraya, îstanbul emniyet müdirile t^nkara emniyet müdürünün maaşlan 90 liraya, emniyet başmüfettişinin maarı 80 liraya, emniyet umum müdürlüğü ftube müdürlerinin maaşı 70 liraya, bi rinci sınrf errmiyet müdürlerinin maas;la' Vı 70 liraya, ikinci smıf emniyet mü ıdürlerinin maaşları 55 liraya, üçüncü isınrf emniyet müdürlerinin maaşlan 45 liraya, İstanbul emniyet müdür muavinJiğile Ankara emniyet müdür rouavinlifi maaşlan 70 liraya, îstanbul emniyet roüdÜTİiigü şube müdürlerinin maaşlan 55 Liraya, emniyet umum müdürlüğü şube müdür muavinlerinin maaşlan 55 li"raya, birinci smıf emniyet memurlarile polis müfettiş muavinlerinin ve emmiyet lımum müdürlüğü şube şeflerinin ve îs tanbul şube müdür muavinlerinin mua dili birinci smıf emniyet âmirliğine ve maaşlan 45 liraya, ikinci smıf emniyet memurlarile bu derece polis müfettiş muavinlerinin ve emniyet umum müdürliiğü şube şeflerinin ve îstanbul şube Trüc'ür muavinlerinin muadili ikinci sı 'nrf emniyet âmirliğine ve maaşlan 40 îiraya, birinci smıf emniyet müfettişle rinin maaşlan 70 liraya, ikinci smrf emniyet müfettişlermin maaşları 55 liraya, üçüncü smrf emniyet müfettişlerinin maaşlan 45 liraya, 22 Kra nvaaşlı birinci komiserlerin muadili başkomiserliğe ve maaşlan 35 liraya, 20 lira maaşlı ikinci komiserlerin muadili komiserliğe ve malaşlan 30 liraya, 17,5 lira maaşlı üçüncü komiserlerin muadili komiser mua (vinliğine ve maaşlan 25 liraya, 16 lira maaşlı polisîerin maaşlan 20 liraya, 45 lira maaşlı îstanbul Polis melktebi müdürünün maaşı 70 liraya çıkanlmış ve fcu esas üzernKÎen rraaşlar verilmiştir. Çinde büyük bir meydan muharebesi başladı iki taraftan 380 bin kişinin iştirak ettiği muharebe şimalî Çinde cereyan ediyor. Şanghayda da harb şiddetlendi IBaştaraft 1 inci sahifede) Pekin Hankov yolunun 32 kilometro •şarkmda âlerlctnekte olan diğer bir Japon kolu, Pekinin 75 kilometro cenubunda bulunan Niutochen şehrini işgal Ctmiştir. Ayni kuvvetlere mensub tayya reler, Paoting yakmmdaki Çin kıt'alannm mevzilerile tayyare meydanlarmı bombardıman ederek Çinlıleri ağır zayiata uğramışlardır. 30 Çin tayyaresi tahrib ediln îştir. Paoting şe'hri alevler içindedır. Tiyençin istikametinden ilerliyen bir Japon ordusu, 100 kilometro cenubu garbMe Çin mevzilerkın karşısına gel miştir. Bu mevzilere karşı bir taarruz haztrlanmaktadır. Tazelenen tercümeler ocukluğumda Hümayunname adh kitabı okumak için dayanıîmaz, önüne geçilmez bir istek duymuştum. Çünkü bu kitabda Fenelon'un masallan gibi birçok güzel hikâyeler bulunduğunu ve aslanlar, kaplanlar, filler, pireler ağzından fıkralar naklolunduğunu söylüyorlardı. Benim keseme göre büyük sayılacak fedakârlıklara katlanarak bir gün Hümayunnameyi buldum, şevk ile gözlerimi sahifelerine kapadım ve... birşey anhyamadım. Eğer o kitabın eski Hind dilile yazılıp «Pançatantra» veya Kelile ve Dimne adile şöhret bulan aslını, yahud Envari Süheylî diye anılan farsca tercümesini okusaydım ıdraksizlığim belki daha fazla olmıyacaktı. *** Fransızca öğrenmeğe yeltendiğim günlerin birinde hocam bana «Şinasi» nin kaleminden çıktığını temin ederek şu iki beyti okudu: Ol ki deryanın urur şiddeti emvacma gem Men'ıne kadir olur kasdi eşirranın heml, Nüshai ömr o kıtabi müte'alidir kim Matlabınce edemezler ant fethü ibham! Sonra biri Racine'in, biri de Lamartine'in olmak üzere o beyitlerin şu fransızca asıllarını önüme koydu: Celui qui met un frein â la fureur des flots. Sait aussi des mechants arreter les complots, Le livre de la vie est le livre suprime Qu'on ne peut ni iermer ni rouvrir â sou choix, *** Bu hatıralar ve Namık Kemalin Behari Dâniş tercümesi gibi kitablann kafamda bıraktığı izler yüzünden mütercem eserler hakkmda garib bir itimadsızhk taşınm. Bundan dolayı da yabancı dillerle yazıbnış kıymetli eserlerin birkaç kalem tarafından ayn ayn tercüme olunması lüzumunu fırsat düştükçe roüdafaa ederim. Dün Babıâli caddesinnen geçerken kîtabcılarnan biri bana sağ elile basılı bir kitab ve sol elile de bir yığın müsvedde uzattı: Bak, dedi, ve karşılaştır. Baktım. Bunların ikisi de Ladam o Kamelya tercümeleriydi. Henüz müsvedde halinde bulunanının üzerinde şair Mithat Cemalin imzası gülümsüyordu. Samimî söylüyorum ki sevindim. Çünkü Ladam o Kamelya'nın henüz çocuk bulunduğum sırada Ahmed Mitatın kaleminden çıkan tercümesini, daha sonra Vasıf adlı birinin yaptığı tercümeyi okumuştum. Geçen gün Mustafa Nihadm tercümesini görmekle müstefid oldum. Yarın Mithat Cemalinkini okuyacağız. Demek ki bir eserin dört kere tercümesi mümkün oluyor ve her tercüme, okuyucn buluyor. Bu, mütercimleri dikkate v« okuyuculan da «en iyiyi aramağa» sevkedecek bir harekettir. Sevincle karşılanmağa değer. Silâh gönderilmiyecek Vaşington 17 (A.A.) Bahrye «ncümeni, Wachi"ta gemisile diğer geniiîerin Çine ve Japonyaya harb malzenıe ei nakletmelerini menetmiştir. Bu kararın kazalar vukuu ihtimalini azaltmağa matuf olduğu ehemmıyetle iaydedilmekte ise de Japonlann yolcu tve emtia nak'ıeclen vapurları durdurma 'lan halinde, hükumetin kat'i bir harekete •geçcrekten feragat edeceği manasını tazaır.mun etmemekte bulunduğu ilâve o lunmaktadır. Çine gidecek tayyareler Nevyork 17 (A.A.) Kaliforniyada kâin San Pedro'daki dok amelesi, 100 bin Çin askeri çevrilmiş hükunretin hareketini menetmiş olduğu Tokyo 1 7 (A.A.) Harbiye Ne Wichita gemisinde bulunan ve Çine gizareti, yüz bin Çin askerinin Pekinin kırk decek olan 19 tayyareyi liman haricinde mil cenubunda kâin Cholu vadisinde iha tıüyük bir mavnaya aktarma etmişlerdir. ta edilmiş olduklarmı bildirmektedir. thata hareketi Şanghay yiyeceksiz kalmak tehlikesinde Şanghay 17 (A.A.) Japonlann ellerindeki rrıntakalarda bulunan antrepolardan Çin veya diğer iaşe mevaddı nm almrrasına Japonlar tarafından mü saad^e edilmediği takdirde, yüzbinlerce rrıültccinin iltihakile miktarları arbmış olan Şanghaydaki Çinlilerin yiyeceksiz kalnak teHikesine düşecekleri beyan edılmektedir. Müsaade istihsali için şimdiye kadar yapılmış olan bütün teşebbüsler akkn kaknıştır. Londra 17 (Hususî) Bu sabah fcaşlıyan büyük Japon taarruzu süratle ilerleırektedir. Japon teblıği son 24 saat •zarfmda Japon ordusunun Pekin Han»kow şimendifer hattında 12 mil ilerledi^ini biidirmekte ve 100 bin kişilik Çin ordusunun ihata edildiğini ilâve etmekte•dir. Çin tebliği ise tecrid edilen Çin kıtaatımn 50 bin kişiden mürekkeb oldu "ğunu fakat bu askerlerin Japon taarruzuna şiddetle mukabele etmekte olduğunu 'bildirmektedir. Bursa festivalinde ucuzluk yerine pahalılık Bursa (Hususî) Bursa festivalT layısile Belediyemiz, otobüs biletlerin.e zam yapmıştır. Bursa Çekirge ara sında işliyen otobüslerin biletlerine (üç gün) ikişer kuruş zammedilmiştir. Yalova, Mudanya, Karaköy gibi başka yerlere işliyen otobüslere binenlerden de onar kuruş festival zammı alınmıştır. Bu zammın halk arasında hoş nudsuzluk uyandırdığıru gördüm. Me selâ, Bursadan Ankaraya gitmek üzere yola çıkan ve Karâköy otobüsüne binen bir yolcudan da festival zammı alınır ken, « Ben festival için Bursaya gelmedim. Hatta üstelik buradan gidiyorum!» diye bu on kuruşu vermiyenler ve vermemek istiyenler çok olmustur. Oto büsçüler bunları ceblerinden ödemiş lerdir. Bir taraftan festival münasebetile Çekirgedeki banyolarda tenzilât yapıldığı afişlerle ilân edilirken, diğer taraf tan da şehir dahilinde ve haricinde isliyen bütün otobüslerin biletlerine zam yapılması birbirine zıd hareketlerdir. Hem bu hareket festivalden maksud olan faydayı da baltalamaktadır. Yani seyyah adedi ve seyahat hevesi arta casına eksilmektedir. Gelecek seneler için bunların birer tecrübe olarak gözönünde tutulması lâzımdır. bırakmıştı: Teşekkür ederim. Birşey değil. Parasını da şimdi gönderirim. Kolay efendim, acelesi mi var? Genc kadın, içi genişliyerek odasına dönmüştü; mektub göndermekle, kocasına yaklaşmış sanıyordu. Sekibin mektubunu aldı, açtı, tekrar okudu, kokladı, öptü. Ve o gece, Melike, rüyasmda, mektub yağmurlan gördü; sabahleyin terliyerek uyanmıştı; posta saatini beklemeğe başladı. O gün, kocasından, ayni tarihli iki mektub aldı. İkinci mektub: «Sevgili Melikeciğim, «Sana gündelik rapor veriyorum. Dün sana mektub yazdıktan sonra ateşim birdenbire (38,8) e çıktı. Annemin kınklığı vardı. Aksmp öksürüyor, vücudü ürperiyordu. Buna rağmen dişini sıkıyordu. Derken akşama doğru, benim ateş (40) a yükseldi. Yatağm içinde fınnda yatar gibi yatıyordum. Ateşim bütün gece devam etti. Akşamüstü, bizim eski doktor Feyziye bir mektub yazdırdım, gelmesini rica ettim. Bekledik, bekledik gelmedi. Eh ne yapalım, biz de kendi kendimizi tedavi ettik. Gene ıhlamur, aspirin, tentürdiyod. 1 2) Şarkî Afcdenizde: A Bu icraat kara sulannda alâ kadar hükÛTr.etlerden herbirinin kendi sine aid kısmına terettüb eder. I B Açık deniz, Adriyatik müstesna olmak üzere Çanakkale Boğazı methaline kadar işbu icraa.t İngıliz ve Fran"sız dcnanrra'larına seyrisefainin tehli keli bulunduğu kor'kulan mıntakalarda âki hükCıret arasmda takarrür edecek tevzie göre terettüb eder. İşbu konferansa iştirak eden devlet Jerden Akdenîze sahildar olanlar kendi vasıtalan nisbetinde müzaherette bulunmağı taahhüd ederler. * Bilhassa donanmalann harelcâtını Scendi kaTa sulannda takib etmelerine :ve kezali'k intihab edecekleri limanlar dan bu donanmalann istifadesine mü T saade edeceklerdir. I 3 Şurası da mukarrerdir ki bir ve âki nuıraralarda zflcredilen mıntakaJann ir>ı&ut ve tevziatı her zaman vaziyetteki Rusyada 862 casus tevkif edilmiş Daily Express yazıyor: Son on iki ay zarfında Rusyada 862 casus tevkif edilmiştir. Bunlann 562 tanesi son üç ay zarfmda yakalanmıştır. Leningrad gizli polis teşkilâtı şefi Yakovski'nin söylediğine göre geçen sene Zinoviyef'le birlikte idam edilen eski Sovyet devlet reislerinden Kamenefin oğ lu Aleksandr da mevkuflar arasındadır. Aleksandr çaltşmakta olduğu bir askerî lâboratuan berhava etmek üzere plân lar tasarlamakla itham edilmektedir. Londra 17 (Hususî) Çinliler Londra 17 (Hususî) Central Wusung mmtalcasında bir Japon muhriNevvs ajansmın verdiği bir habere göre, bini batırmışlardır. Dün Ohansi'nin şimalı şarkisinde şiddetli Îngiliz heyetinin îzmirdeki muharebeler olmuş'tur. İki mıntakada Japonlann ileri hareketleri durmuştur. tetkikleri Gerek Japonlann, gerekse Çinlilerin zaîzmir (Hususî) îngilteredeki altı yiatı büyüktür. kooperatifi temsilen şehrimize gelmîş oJaponlar bir adayt işgal ettiler lan îngiliz heyeti, incir ve üzüm üzerinde Tokyo 1 7 ( A . A . ) Bir muhrib fi şimdiden faaliyete geçmiş ve hatta üzüm losu, Haitcheou körfezinde Chehniou mübayaası için bazı müesseselerle mutahan adasma taauuz etmiştir. Japonlar, bık kalmıştır. Bu haber, üzüm piyasasmadayı rşgal etmişlerdir. Bu esnada Ja da derhal tesrini göstermiştir. Heyet, muhtelif firmalarla temaspon tayyareleri Long'hai demiryolunun gîbi, lktısad Vekâ hıüntehası olan Haitcheou üzerinden uç ta bulunduğu letinin buradaki teşkilâtmı da gezmiş, maktaydı. bilhassa Türkofisten kendisini alâkadar '3 Japon tayyaresi düşürüldü Şanghay 17 (A. A.) Central eden mevzular üzerinde esaslı malumat Nevvs ajansı, Çin bataryalarının Paoting almış, kooperaufçiliğimizi gözden geçir üzerinde uçmakta olan 3 Japon tayya miştir. Heyet, pazar günü, üzüm kurumu müresini düşürmüş olduğunu haber vermekdürü İsmail Hakkı Veral ve kurumun tedir. incir mütehassKİarile birlikte Aydın ve Prens Saionji hastalandı Selçuk mıntakasma giderek incir saüş Tokyo 17 (A.A.) Prens Saionji, bu sabah trende birdenbire rahatsızlan kooperatifleri, incir istihsal tarzımız, mahsulün mevsimleri, işlenmesi ve sairesi ü mıştır. Kendisi 88 yaşında olduğundan ha zerinde esaslı tetkikler yapmıştır. Haber aldığıma göre, İngilizler, bu yatı hakkmda endişeler uyanmıştır. mıntakadan incir de mübayaa edecek Uzakşark için silâh ambargosu Tokyo 17 (A.A.) Hariciye Ne lerdir. îngiliz heyeti, aydın mıntakasm zareti namına söz söylemeğe salâhiyetlar daki tetkiklerinden çok iyi intıbalarla bir zat, Amerikanm Uzakşarka gidecek cönmüş ve bunu, Germencik istasyonunesliha üzerine ambargo koyrrak kararı da verilen çayda sarahatle ifade etmişnm Tokyoda Çin Japon ihtilâfında ıh lerdir. rilâflar vukua gelmesine mâni olmak için Amerika tarafından fttihaz edilmiş bir karar sure"tinde tefsir edılmekte olduğu nu beyan etmiştir. Urrıumiyetle tahmin edildiğine göre, bu ambargo, bitaraflık kanunun tatbikını zarurî kılmıyacaktır. As.ahi gazetesi, ambargonun Japon yayı değıl, Çini mutazarnr edeceğini yazmaktadır. «Gece, anneme de ateş geldi. Dişini sıkmasına rağmen, o da yattı. «Bu sabah ateşim (38,6) idi. Şün^i biraz düştü de, sana bu satırlan yazabiliyorum. «Aman Melikeciğim, göğsümü sorma, hırhır ötüyor, Oksürünce ciğerlerim kopuyor sanıyorum. îşte böyle kocacığının hali pürmelâli... «Sade kendimden bahsediyorum. Sen, ne âlemdesin? Herhalde dün yazdığım mektubu almışmdır. Dün ateşim (40) a çıkmca doğrusunu istersen korktum. Zatürrieye mi rutuldum diye içime bir üzüntü çöktü? Bugün ateşimin düşmesi, bu korku ve üzüntü hissini içimden uzaklaştırdı. «Hastahğıma üzüldün mü Melikeciğim? Bütün gece, seni rüyamda gördüm. Beni kızdırıyor, üzüyordun. Seninle, bir pis pansiyona gitmişiz, acayib sesler duyuyorduk, ve saire ve saire. «îşte böyle Melike Hanım. Sana raporumu yazdım. Şimdi epeyce yorgunluk hissediyorum. Yatacağım, hasretle gözlerinden öperim canım karıcığım. Şekib» «Mektubumu okuduktan sonra ellerini yüzünü kolonya ile sil, kâğıdlardan sana da mikrob geçmesin!» Üçüncü mektub: «Melikeciğim, Şiddetli muharebeler Bir Japon muhribi battrıldt Müreftede bir sünnet düğünü M. TURHAN TAN Mürefte (Hususî) Mürefte Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından tertib edılen öksüz ve fakir (90) çocuğun sünnet düğünü gayet parlak olmuş, bütün köylerden akm akın binlerle halk bu düğüne iştirak etmiştir. Düğün için Istanbuldan 16 kişilik bir tiyatro heyeti, hokkabaz ve saz getirilmiş, pehlivan güreşleri tertib edilmiş tir. «Bu, sana üçüncü mektubum. Belki postada gecikir diye korkarak bunu yazdım. Nasılsın? Hastayım, diye üzülme. İnşallah birkaç güne kadar birşeyim kalmaz, gene sana, koşa koşa gelirim. «Annem de hasta, ateşi yüksek. Guya bana bakıyordu. Ne yaparsın, Allahtan gelen kazaya rızadan başka çare yok. «Bir arkadaşından sana bir mektub geldi; onu da gönderiyorum. Şimdilik yazacak birşeyim kalmadı. Hasretle gözlerinden öperim sevgilim. Şekib» Ve Melike, hergün gibi kocasından mektub alıyordu. Dördüncü mektub: «Sevgili Melikeciğim, «Bugün hastalığımın dördüncü günü. Sana da dördüncü mektubum oluyor. Dün gece, senin doktorun geldi. O kadar sevindim ki, tarif edemem. Doktor, sana, hastalığım hakkında malumat vermiştir. Geceyi epeyce rahatsız geçirdim. Derece koymadrm, fakat, ateşim herhalde yükselmişti. Doktorun ilâclan biraz sükunet verdi. Bugün ateşim (38,2). Sabah derecem. Bakalım öğleyin derecem ne olacak? Maamafih tatlı bir sükunet ve yorgunluk içindeyim. «Doktorla gönderdiğin mektubu gözlerimden yaşlar sızarak okudum. Ben, maddî ve manevî açlığm, özleyişlerin, imkâosızlıklann yaraücı bir kuvvet oldu Kadın yüzünden Beyoğlunda Sakızağacmda oturan 17 yaşlarında Anastasla 16 yaşlarında Simon, bir kız meselesinden dolayı kavga etmişler, Simon cebinden çıkardığı bir çakı ile Anastası ağır surette yaralamıştır. Yaralı tedavi altına alınmış, küçük carih yakalanmıştır. ğuna kaniim. Senden uzaklık, hastalıklar, üzüntüler, içimde taze ve büyük hamleler yaratıyor. Ukalâlık mı ediyorum yoksa ? «Öyle yorgun ve bitkin yazryorum kî sorma. Mektubum uzun olmıyacak. Hasretle gözlerinden öperim sevgilim. Şekib» Beşinci mektub: «Melikeciğim, «Bu mektubu, pek zorlukla yazryo rum. Gece çok hastalandım. Soî ciğerimde müthiş bir sancı başladı. Ciğere kan hücumu, ölüyordum, Melike. «Dün akşam ateşim (39,5) du. Doktora haber gönderdim, ilâçlarma devam etsin, demiş. Gece saat ıkide, uyandım ki nefes alamıyorum. Annemi uyandırdım. O da pek ağırdı. Ne yaparsanız yaprnız! cedi. Huriye, tentürdiyod sürdü, sıcak havlu koydu. Göğsümün sıkışıklığı dakikadan dakikaya artıyordu. Bunun ne kadar müthiş olduğunu anlatamam. Hayatımda bu kadar terlediğimi bilmiyo « rum. «Neyse, Allah razı olsun bizim deli Huriyeden. Gece, bir koşu doktor bul au, getirdi. Doktor, koluma bir iğne tı, iki saat kadar oturdu, sonra gitti. (Arkası var) Edebf tefrika : 72 Yazan : Mahmud Yesari Şekib, belki de hastalığı gözünde buyültüyordü; hafif bir soğukalğınlığı idi, bir iki gün sonra kalkar ve gelirdi. Kendi bırlduğu bu teselli, bu ümid, genc kadını hemen canlandırıvermişti; oturdu, kocasma mektub yazmak istedi. Melike, çantasmdan zarf, kâğıd çıkardı, masanm başına oturdu. Bütün duyduklannı, düşündüklerini kocasma yazacakn. Kafasmda; bir kâinat vardı; önündeki kâğıdlara, bu kâinatın milyonda yanmmı sığdırabilecekri. Kalem elinde, dakikalarca, nasıl ve nereden başhyacağını düşündü. Hissettiklerini duyuramamak korkusu, beynini büsbütün kanştırdı; bütün yazmak istediklerini unutuvermişti: «Kocacığım, Diye başladı, kısa dört satırla mektubu bitirdi. Mektubu göndermek işi kahyordu. Melike, hastalann, mektublarını kapıcıya verdiklerini görmüs, biliyordu; zarh kapadıktan sonra, odadan çıktı, kapıcmın yanına gitti: Bu mektubu nasıl göndereceğiz? Kapıcı, yandaki hastalara mahsus küçük telefon onasmı işaret etti: Mektubunuzu, lutfen içeriden abnız. Fakat genc kadının elindeki zarfa bakınca gülümsedi: Hanımefendi, pul yapıştırmağı unutmuşsunuz. Melike, şaşalamıştı: Bende pul yok ki... Mektubunuz pulsuz gitmez. Tabiî... Pulu, nereden bulayım? Buradan postaya verilmez mi? Kapıcı, ciddileşmişti: Köyde postahane yok ki... Mektublan getiren postacı, burada toplanan pullu mektublan alır, Kartala götürür. Pul parasını versek olmaz mı? Hayır... Müvezziler, pulsuz zarflan almazlar. Genc kadmm omuzlan düşmüştü; yorgun bir bakışla içini çekti: Şimdi ne yapacağız? Kapıcı, uzun uzun düşünmedi: Hastalarda belki pul bulunur. Bir soruşturup anyalım. Melike, zarfı, kapıcmın masası üzerine