13 Eylül 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

13 Eylül 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

JUMHUKİYET 13 Eylul 1937 Osmanlı Rasputini farihî tefrika : 23 Yazan : M. Turhan Tan Şehir ve Memleket Haberleri Anayurda gelen göçmen kardeşler Hafif geçirilen bir kaza daha Tarih kongresine gönderilen tezler 10 bin kişi Büyükçekme Beşiktaşta bir sinema Ecnebi âlimler şimdiden kırk tez verdiler nın tavanı çöktü, beş cede yerleştirilecek Tarih kongresinin toplanacağı Dol çocuk yaralandı Şehrimize gelmiş olan İskân Umum Bundan birkaç gün evvel Samatyada bir kazino çökerek kırk, elli kişi denize dökülmüş; akıbeti pek vahim olması muhtemel büyük bir kaza, tesadüf eseri olarak hafif savuşturulmuştu. Gene böyle sonu birçok kimeselerin hayatına mal olması ihtimal dahilinde olan bir kaza da dün Beşiktaşta savuşturulmuştur. Beşiktaşta Hasfınn caddesinde «Suad sıneması» adlı bir sinema vardır. Dün pa?ar olduğu için saat on ikide bir matine verilmesi kararlaşmışhr. Civar halkmdan bazılan ve bilhassa çocuklar vaktinden evvel sinemaya gelmeğe başlamışlardır. Henüz içeride pek az kimsenin bulunduğu bir zamanda ve tam saat on bir bu çukta sinemanın tavanı anî olarak çök nıüştür. Gürültü gerek etraftakileri ve gerek sinemanın içinde bulunanları dehşetli bir korkuya sokmuştur. Bilhassa içeride bulunanlar çığlıklar kopararak kaçışmağa başlamışlardır. Hâdiseden derhal zabıta haberdar edilmiş ve Beşiktaş za bıtasına mensub memuılar gelerek ilk tahkikata el koymuş; itfaiyeye de haber vrmişlerdir. Itfaiye grupu gelince enkaz altmda insan bulunup bulunmadığını araştırmış; neticede bu kazanm da kurbansız geçiş tirildiği memnuniyetle görülmüştür. Yalnız; Melâhat, Neşet, HayTiye, Necmeddin, Ayhan ve Ikbal adlı çocuklar korkularından bayılmnş ve hafif surette de 40 bin göçmen yaralanmı? olduklanndan cankurtaran oHükumetin takib ettiği göçmen siya tomobilile Beyoğlu hastanesine kaldırıl seti bugün memlekete 40,000 çahşkan mışlardır. Kazanm tahkikine devam o müstahsil kazandırmış bulunmaktadır. lunmaktadır. Geçen yıl ve ondan evvelki yıllarda Türkiyeye gelen göçmenler kendileri için MÜTEFERRtK yaptınlmış olan göçmen evinde banndı nlmışlardır. Kendilerine, yerleştikleri îş bulma yerlerinin kontrolu İş dairesinin, iş kanununun mer'iyemmtaka dahilinde arazi ve fennî ziraat te girmesinden evvel kurulup da şahısaletleri dağıtılmıştır. Bu çahşkan vatandaşlarımız, bulun lar, hususî veya meslekî teşekküller tarafmdan idare edilmekte olan iş bulma duklan köylerde bir örnek olmuşlardır. idarehanelerini de kontrol ve tesçil etTürk köylüsüne fennî ziraat aletı kullan mesine karar verilmiştir. mayı ögretmekte ve onlardan elde edilen Boğaz iskeleleri tamir büyük faydayı canh misal halinde gös ediliyor termektedirler. Ayni kanı taşıyan köylü$irketihayriye, Boğaziçindeki bütün ler göçmenlere derhal ısınmakta ve onlann bilgi ve görgülerinden azamî istifade iskelelerine eheınmiyet ve tamir vaziyetlerine göre sırasile tamir ettirmeğe edebilmek icin gayret etmektedirler. karar vermiştir. Şirket, tedricen eski Toprak kanana iskeleleri yeni ve modern bir hale sokaBugün Vekiller Heyetinde bulunmak caktır. ta olan yeni toprak kanunu göçmenleri Havalar tekrar îsındı miz için bazı maddeleri ihtiva etmekte Birkaç gün devam eden yağmurlar dir. Bu maddelere göre devlet, bugün dan sonra, hava şiddetli bir lodosa çe hazine adına kayidli bulunan topraklan virmiş ve tekrar hatın sayılır sıcaklar muayyen bir nisbet dahilinde göçmenlere başlamıştır. Yeşilkoy Hava istasyonu dağıtacak, hem onlara çalışmak sahası nun verdiği malumata göre, dün berotemin etmiş, hem de memlekerin kalkm metro 761 di. Sıcaklık en fazla 29, en az masmda bu çahşkan vatandaşlanmızdan 22 santigrad olarak tesbit edilmiştir. istifade etmiş olacaktır. Rüzgâr lodostan 10 kilometro süratle Toprak kanunu çıktıktan ve tabbîkat esmiştir. sahasına konulduktan sonra dış ülkeler Havanm, yurdumuzun Karadenizin deki vatandaşlanmızdan Türkiyeye gel şark kıyılarmda bulutlu ve pek mevziî mek istiyenler daha büyük kafileler ha yağışlı, diğer kısımlannda açık geçmesi, rüzgârlarm doğu Anadoluda garbî, dilinde kabul edüebileceklerdir. ğer mmtakalarda da cenubî istikamet ŞEHİR tSLERl ten orta kuvvette esmesi muhtemeldir. müdürü doktor Cevdet göçmen vaziyet lerini tetkik için Trakyaya gitmiştir. Evvelce verilmiş olan bir karar mucibince bu sene yurdumuza 15,000 i Romanyadan ve 10,000 i Bulgaristandan olmak üzere 25,000 göçmen gelecektir. Bu göçmenlerden 15,000 e yakm bir kısmı gelmiş bulunmaktadu. Gelenlerden 3500 ü Urla iskân kampmdan Ege mıntakasına, 5100 ü Tuzla kampından A nadolunun muhtelif vilâyetlerine, Mar mara Ereğlisi kampından da 3500 den fazla göçmen Trakya ve civarına iskân edilmek üzere sevkolunmuşlardır. Yurda gelmeleri takarrür eden mütebaki 10,000 göçmen de bu aylar içinde Türkiyeye gelmiş ve yerlerine sevkedil miş olacaklardır. Trakyadan bazı mıntakalara, bılhassa kaza haline ifrağı düşünülen Büyükçekmece nahiyesine, binlerce göçmen ailesini yerleştirebilmek imkânlan düşünülmektedir. Büyükçekmecenin zengin bir ziraî is tihsal merkezi ve ihrac iskelesi olduğu gözönünde tutularak buranın en az 10,000 göçmen ailesini besliyebileceğı düşünülmektedir. Hükumet bu hususta henüz kat'î bir karar vermiş olmamakla beraber, Bulgaristan ve Romanyadan Türkiyeye gelmek istiyen ırktaşlan mızdan bir kısmmın bu mıntakaya yer leştirilecekleri sanılmaktadır. Siyasî icmal Akdenîz emniyeti ve devletler kdenizdeki meçhul tahtelba hirlerin faaliyetinden doğaı emniyetsizliği bertaraf edecel teknik çareleri düşünmek üzere Nyon'd; toplanan konferansa 7 devletin murah • haslan iştirak ettiler. îngiliz ve Fransı; devlet adamları daha evvel Pariste bu • luşmuş olduklanndan gerek bu kon feransm akıbeti, gerek Milletler Ce • miyeti meclislerinde görüşülecek diğe işler hakkmda uzun uzadıya görüşmüşlerdir. Cinci, kendine arkadaşlar arıyor Devlet erkânile mücadeleye girişip galib çıkmak için Kızlarağasını kendine uydurdu, genc Yusufu silâhdar yaptırdı Cinci Hoca bu lüzumu temin için Hünkârm çocukluktan kurtulamıyan ruhunu tahlille elde ettiği neticelere göre mükemmel bir plân çizdi. İlkin Safranboludan gelen anasını Kösem Sultana ve Deli İbrahime tanıttı, sabah ve akşam Defülcin duasını okumak, bir fırsat bulup saraya girmiş cinler varsa kendisine haber vermek bahanesile onu Topkapıya yerleştirdi, sadık bir casus olarak kullanmağa başladı. Sonra çocuk ruhlu padişahı masal dinlemeğe alıştırdı. Bu zevki zirzop Hün kâra tattırmak için her işte olduğu gibiCin padişahlarından selâm getirmiş ve onlann «biz gecelerimizi masal dinle mekle geçiriyoruz. Sultan îbrahim Han kardeşimize de tavsiye ederiz» dediklerini haber vermişti. Deli Hünkân bir iki saat olsun kadınlan unutturacak ayarda masal söylemek kolay bir i§ değildi. Cinci Hoca uzun araştırmalar sonunda bu büyiik vazifeyi Eyübde oturan Voyvada Kızı adlı bir Çingene kadınına yükletti vc onu saraya sokabilmek için de şöyle bir yalan krvırdı: Voyvada Kızmın anası Mehlikayi Efsunî'nin sarayında otuz yıl Masalcı başılık yapmıştır.Kızı da anasmdan binlerce masal bellemiştir, haspa dillidir, ferasetlidir, kaş göz sahibidir. Sözü kadar yüzii de güzeldir. Şahişahan kendisini birkaç kere davet etti, bir yolunu bulup gitmedi. Düzenci Molla Hüseyin, padişahı oyalamak için saz âlemlerini de nizam altına aldı. Dürretüttac hazretlerinin sarayında böyle, Nurülkamerin sarayında böyle yapılıyor, diyerek her gece iki saat saz çalınmasını ve padişahın fasıl yapı hrken mutlaka hazır bulunmasını kabul ettirdi. Köçekler, cüceler, soytanlar nöbetle bu saz âlemlerinde vazife alacaklar, hüner göstereceklerdi. Molla Hüseyin, avrat pazarını teşkiIâta bağlamayı da ihmal etmedi. Kısa kısa dualarla, minimini muskalarla kendisine sık sık tatlı rüyalar gördüregeldiği Kösem Sultanla anlaşarak pazan dar dağanlıktan kurtardı. Kadınhk vaziyetleri padişahla aşk oyunu yapmağa müsaid olmıyan fakat dilbazlıklarile, zekâlarile, düzenbazlıklarile halayıklar üze rmde nüfuz yürütecekleri hissolunan Hubyar kadını başkâhya yapbrdı. Şe kerpare, Şekerbulu, Saçbağı isminde üç kadını müşavir sıfatile onun emri altına verdi. Bu komisyon, hiç sezdirmeden padişahın halayıklarla temasmı kontrol edecek, cümbüşte ifrata gidildiğini görür görmez Valide Sultana haber verecek, o da Cinci Hocayla görüşüp oğlunun cinlerin eline düşmemesini temin ettirecekti. Plân bu kadarla kalmıyordu. Padişabı devlet işlerile alâkalandırmayı da hedef tutuyordu. Zeki Safranbollu vu ci heti düşüniirken Deli İbrahime gene cin padişahlarından örnekler göstermiş ve şu biçimde tavsiyeler yapmıştı: İnsanlar gibi cinler de yetmiş iki buçuk millete ayrılmıştır. Her milletin bir padişahı vardır. Bunlann hepsi silâhtar adı ile birer gözde kullanır. Çünkü silâh, kudretin timsalidir. Rahmetli kardeşiniz de, nereden öğrendiyse, cin padışahlarını taklid etti, o biçimde bir silâhtar kullandı, âleme şan verdi. Halbukı sizin henüz muteber bir silâhtarmız yok. Cin hanlanndan, hakanlanndan niçin aşağı görünesiniz. Hemen bir miinasib kulunuzu sılâhtar yapm, tantananızı yükseltin. Şahişahanlardan, Mehlikayi Efsunî lerden, Nurülkamerlerden, Dürrettac lardan ve hele kardeşi Sultan Muraddan geri kalmayı kendine yakıştıramryan Deli îbrahim, saltanat kudretinin timsali de nilen silâhtarlığı hangi bir gözdeye ve receğinı kestiremediğinden sordu: Bu işin ehli kim ola, ne dersin? Cenabınıza malumdur ki göz kamaştıracak sılâhtar boylu boslu, son derece yakışıklı ve güçlü kuvvetli olur. Erkek gözdelerin de sıfatları budur. Sarayda böyle bir adam var mı •hoca efendi? Elıbette var: Meselâ Rikaptar Yu•'uf Ağa. Yakışıklı mı o? Erkek güzelidir, kusursuz delikan'ıdır. Öyleyse müjde yolla, silâhtanm "»Iduğunu bilsin. (1) Cinci, har vurup harman savurmak, devlet erkânile icabmda mücadeleye gi rişip galib çıkmak için kendine yâr olacak arkadaşlar arıyordu. Genc Yusufu sılâhtar, vezir ve başnedim mevkiine çı kartması bu sebebleydi, onun şu iyiliği unutmıyacağını umuyordu. Fakat bir dost, Kubbealtı ile, Şeyhülislâmla yapılacak çarpışmalar için azdı, bu sebeble Kızlarağası Sümbülü de kendine uydurmak istedi, herifi de bir gün yakaladı: Gözün aydın, dedi, iyi saatte ol sunlardan sana büyük bir müjde getir dim. Hayır ola hoca hazretleri. Bu müjdem şimdilik sır kalacak. And iç önceden. Vallahi, billâhi, tallahi sizden şimdi duyacağım haberi kimseye söylemem. Şahişahan hazretleri seni iğdiçlikten azad etmeği düşünüyor. Birkaç minimini siyah yavrunun ba bası olmak zevki ansızm Sümbülün ruhuna yayıldı, gözleri haz içinde süzüldü ve Molla Hüseynin ellerine sarılıp yalvardı: Benimle eglenme hoca hazretleri. Dogru söyle. Cinlerin ağzile yalan söylenir mi be adam. Elbette kavlimde sadıkım. Şahişahan, senin benimle candan dost ol • duğunu gördü, merhamete geldi, böyle bir iyilik yapmağı tasarladı. Ne zaman yapacak bu iyiliği? Bir sınamadan sonra. Nasıl sınama? Esirpazannda Gülfidan adlı bir bakir var. Şahişahan onun iyi bir yere kapılamnasmı istiyor, çünkü kızcağıza acıyor. Sen onu satın alacaksın, kendi hizmetinde kullanacaksın. Eğer krza iyi bakarsan, kendini sevdirmek yolunu bulursan Şahişahandan o büyük rutfu gore ceksin, çoluk çocuğa kavuşacaksın. Oyuri basit ve âyni zamanda "fecidi. Cincinin Sümbüle sağlık verdiği halayık, kendi odalığı olup ileride azad edilmek ve bir gence nikâhlanmak vadile kandınlmış, Sümbüle sablmak üzere Esirpa zarma yollanmışn. Kız, hocadan aldığı talimata göre davranarak zavalh köleye «haremağası» olmadığını yavaş yavaş telkin etmeği taahhüd etmiş bulunuyor • du. Kız, o sırada gebeydi, fakat kendisi de, Cinci de bu fecaati bilmiyordu. Sümbül de tabiatile işin farkında olmadı, Gülfidanı dört yüz elli kuruşa satm al dı, konağına götürdü, yârican yaptı. Saraydan aynhr aynlmaz onun yanma koşuyor, onunla başbaşa kalryor ve kızm tebessümlerinde, temaslannda Şahişahanm vadettiği ba'si ba'delmevt mucizesini arıyordu. Cinci, bu genîş ağı kurarken Deli Ibrahimi kendi san'atına bağlı tutacak o yunları da ihmal etmiyordu. Padişahın odasına «Abrakâdabra» adı verilen şöyle bir muska asmıştı: A mabahçe sarayının Fer'ıye dairelerinde mühim bir faaliyet nazan dikkati celbetmektedir. Yer, yer kabartma işler, ka bartma ve oyma istatistık mukayese cetvelleri, grafikler vücude getirilmektedir. Tarih kongresini müteakıb açılacak sergi, yalnız Türk medeniyetini gösteren bir meşher olmakla kalmıyacak ayni za manda Cunthuriyet idaresinin her »ahada \iicude getirdiği eserlerin, faaliyetlerin bir bilânçosunu da şekillerle irae eden sergi olacaktır. Sergide son senelerde yapılan hafri yatlarda elde edilen mühim Türk eser leri teşhir edilecektir. Bunlar arasında birkaç bin sene evvel yapılmış Türk e serleri vardır. Bu iş için Konya Müzesi müdürü de birçok eser getirmiştir. Rasadhane müdürü Fatin hey'et ilminde Türklüğün yüksek hizmetlerini gös terir tarihin çok eski devirlerine aid ma lumatı ihtiva eden bir tez hazırlamıştır. Bu teze nazaran bilâhare keşfedildiği iddia edilen hey'et ilmi esaslanndan birçoğunun eski Türkler zamanında mevcud olduğu bariz bir surette anlaşılmaktadır. Tarih kongresine iştirak etmek üzere bu hafta zarfında memleketimize muhtelif milletlere mensub kırka yakm profe sör gelecektir. Bunlar arasmda maruf simalar vardır. Bu meyanda Cenevre Ü niversitesi Fen Fakültesi dekanı şarkıyat âlimlerinden Mösyö ve Madam Pittar bulunmaktadır. Şark antrepolojisi üzerinde tetkikat yapmış olan ecnebi profesörler tarafın dan Tarih kongresi başkanlığına kız tez Akdeniz konferansma Almanyaya bu verilmiştir. Bu tezler tetkik edilmektedir. denizde sahili olmadığı halde davet edilBunlardan en mühimleri kongre ruzna mek suretile büyük bir cemile gösterilmişmesine alınacaktır. ti. Sırf teknik işlere bakacak olan bu konferansa Almanya iştirak etmekte bir ADUYEDE mahzur görmemekteydi. İngiltere ile Fransa Ispanya îşlerînd« ilk defa çok sıkı olarak birlikte düşün • mekte ve hareket etmekte olduklannı bı konferansta ispat ettiler. Bunun başhca sebebi Fransanın artık haricî ve dahili son hâdiselerden sonra bütün mevcudi • yet ve politikasmı münhasıran Sovyetlerin ittifakına istinad ettirmek niyetinde bulunmamasıdır. Sovyetlerin îtalyayı itham ve tazminat, • tarziye talebin • de ısrar eden ikinci notasmdan Fransa hükumetinin haberdar olmaması da Moskova hükumetinin müstakillen hare ket ettiğini göstermektedir. Fransa tecrid edilmiş bir halde kal maması ve haricî politikasında mütema» diyen zâfa düşmemesi için ingiltere ile bilâkayd ve şart beraber gittiği gibi eski müttefiklerile de münasebatmı iyileştir meğe çalışıyor. Lehistan Hariciye Na zırı Baron Beck'in Parise gelmesi gayet büyük memnuniyet ve samimiyetle karşılanmış olmasının hikmeti de budur. Diğer taraftan îtalya ile Sovyetler a> rasındaki gerginlik de artmıştır. Sovyet* lerin ikinci notasına ve hatta bundan sonrakilere îtalya hiçbir cevab verme meğe karar vermiştir. îki taraf matbuab açıktan açığa husumet ve hakaret yollu şiddetli neşriyat yapmaktadır. Maktulün kim olduğu anlaşıldı Birkaç, gün evvel Mecidiye köy^nd^ Bir cinayet olmuş, Maslakta Levend çiftliğinde çobanlık eden Îbrahim birilrSfiRirîn1fe!ö. EatH'de Sldürtîîiğti'âdamı tanımadığı için cesedin kime aid olduğu anlaşılamıyordu. Zabıtaca ya pılan tahkikat neticesinde İbrahimin öldürdüğü adamın Arabgirli Mustafa oğlu Ahmed adında biri olduğu mey dan a çıkmıştır. Katil bugün Adliyeye verilecektir. ÜNtVERSÎTEDE tmtihana girmiyen doçentler îmtihana girmemiş doçentlerin imtihan için behemehal müracaat etmeleri ikinci bir tamimle kat'î şekilde tebliğ edilmiştir. İmtihana girmemiş doçent lerin ekserisi Edebiyat ve Hukuk Fakültesindendir. Bir otomobil kurbanî Atatürk köprüsü Atatürk köprüsü inşaatının esaslı kısmına biran evvel başlanmak üzere tedbirler alınmaktadır. Almanyada yapılmakta olan köprünün yirmi dört dubasından dokuzu hazırlanmış ve bunlar dan üçü geçenlerde şehrimize gelmişti. Parça halinde gelen dubalar Balat atölyesinde yerlerine takılmaktadır. Bu iş bittikten sonra perçinleri yapılacaktır. Hazır olan diğer altı duba da yakında vola çıkarılacaktır. Köprünün Azabkapı ve Unkapam cihetlerine çakılacak altı yüz beton ka zıktan da doksan tanesi dökülmüştür. Bunlann altlarma lâzım olan demir kısımlar îstinye fabrikasmda yapılmak tadır. Birkaç güne kadar bitirilerek teslim edilecek ve ondan sonra kazıklar da yerlerine konmağa başlanacaktır. Bu işler yapılmak üzere şirket tarafından yeniden lüzumu kadar usta ve amele tedarik edılmiştir. abrakâdabra abrakâdabr abrakâdab abrakâda a brakâd abrakâ abrak a b r ab a Onun Deli İbrahime anlattığına göre bu muskanın mürekkebini Şahişahan, kâğıdını da Mehlikayi Efsunî vermişti. Ondan dolayı da, muskanın asılı bulunduğu odaya hiçbır cinnin adım atmasına imkân yoktu. (2) (Arkast var) (1) «Şevval ayının onunda rikâbdar Yusuf Ağa ikinci vezaretle namdar musahib oldular. Kendine mahsus âli saray döşenüp cümle esbabi ihtişam ve levazımi malâkelâmı miriden görülüp mültecayı hâsüâm oldular. Sultan Murad Han merhumun Silâhtar Pa§asına tayin olunan baslar defter mucibince verilip Hacı Bayram adında zengin bir adam da Silâbtara Kethüda tayin olundu. Yusuf Paşa da Cinci Hoca ile ittifak edip Veziriazama muaraza sadedine başladılar.» Nanima tarihi C: 4. S: 36 (2) Abrakâdabra, mansLsı anlaşılraıyan süryanice bir kelimedir. Vaktile onu bizım gösterdiğimiz şekilde yazıp hummaya tutulanların boynuna asarlar ve 9 gün durdurduktan sonra gün doğmadan çıkarıp şarka doğru akan bir suya atarlardı. Cinci Hoca, herkesin bildiğl abrakâdabrayı mürekkeb ve kâğıdmı cinlerden almak suretile daha kütsileştiriyordu! M. T. T. Istanbulda inşaat faaliyeti Son senelerde İstanbulda inşaat faaliyetinin nazarı dikkati celbedecek kadar arttığı anlaşılmaktadır. 1927 senesinde İstanbulda apartıman, ev, han, pansiyon ve bekâr odası mevcudü 135,444 tü. Bu miktar 935 senesinde 146,379 u bulmuştur. Bu suretle sekiz sene zarfında şehirde 11 bine yakın bina yapıldığı hesab olunmaktadır. 935 senesinden sonra ise yapılan bina miktarı lâakal gene bu miktar kadardır. KÜLTÜR tŞLERl llkmekteblerde hazırhk llkmekteblere talebe kayıd ve kabulüne ayın yirminci günü sabahından itibaren başlanacaktır. 4 teşrinievvel den itibaren de mektebler açılacaktır. Bu yıl ilkmekteblerin birinci sınıfına kaydedilecek talebenin miktan 5000 kadar tahmin olunmaktadır. Evvelki gece saat sekizde Bağdad caddesinden Haydarpaşa istikametine doğru süratle inmekte olan bir otomoMuharrem Feyzi TOCAY Zavalh kaptan bil Suadiyeye geldiği sırada yoldan geDün öğle üzeri limanımıza gelen în giliz bandıralı bir vapuru kontrol için çen birine çarparak yere yuvarlamıştır. Çanakkalede bir define kontrol heyeti alarak vapura giden Sa Tahkikat neticesinde Trabzonlu Salih bulundu karya motörü vapura yanaşacağı sıra isminde biri olduğu anlaşüan bu adam derhal otomobille Haydarpaşa hasta Çanakkale (Hususî) Çanakkalenin da motör kaptanı Mehmedin ayağı vapurla motör arasmda kalarak ezilmiş nesine getirilmişse de pek az sonra öl Nağra mevkiinde bir d>efine bulunmuştir. Kaptan hastaneye kaldınlarak te mü^tür. Şoför hakkmda tahkikat ya tur. Altın ve ziynet eşyasından mürekpılmaktadır. keb define gerek maddî bakımdan ve davi altına alınmıştır. gerek eşyanın tenevvüü ve eskiüği bakımından çok kıymetlidir. Nağra civannda çalışmakta olan ameleler keşfettikleri bu kıymetli eşyanın taksiminde uyuşamamışlar ve kavçaya başlamışlardır. Civarda bulunan Muhafaza kulübesinden gürültüyü işiten Muhafaza memuru Şükrü kavga etmekte olan amelelerin yanma koşunca bir kısmı meydanda olan defineyi gör müş ve hemen muasadere etmiş ve definenin bakiyesini de topraklar altın dan çıkarmıya muvaffak olmuştur. Hükumete teslim edilen definede bulunan altın paralarm dördünün bir ta rafmda İsanm resmi, birer tarafmda da diğer bir insan resmi vardır. On üç adedinin birer tarafmda ise birer haç, diğer taraflannda da ikişer insan re simleri vardır. Definenin müfredatı şunlardır: On yedi altın, iki çift altın küpe, iki Ressam Nazmi Ziyanm cenaze merasimindea bir intıba altın yüzük, bir incili zebercet kolyesi îrtihalini büyük bir teessürle haber mazı Beyazıd camisinde kılınmıştır. Bu parçası, bir altın pantantif, bir miktar verdiğimiz kıymetli ressatnlarımızdan radan, merhumun talebelerinin ve sev gümüş ve bakır para. Nazmi Ziyanın cenazesi dün kaldırıl diklerinin elleri üstünd* taşınan tabut, mıştır. Güzel San'atlar Akademısi hoca Sirkeciye getirilmiş, oradan Kadıköye Cumhurîyet lan, talebeleri, memleketteki güzel sangeçirilerek Erenköye götürülmüş ve Nüshası 5 kuruştur. atlar mensublan ve merhumun dostlan Sahrayicedidde aile makberesin* göz Ahnno (orsiti! Turkive Harie nın iştirak ettiği cenaze alayı çok kala » yaşlan içinde gömülmüştür. Huuııc şcıaııı j .. .. balık olmuştur. Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Merhumun ailesine ve bütün Türk Cenaze öğleyin, merhumun SüleymaAltı avltk 750 • 1450 • niyede Avnipaşa sokağındaki «vinden güzel san'atlar âlemine teessür ve tazi Üç avlık 400 • 800 • kaldınlmış ve Beyazıda getirilerek na yetlerimizi tekrar ederiz. .• ' Birayhk 150 • îoktnr Lâkin Sovyet hükumetinin Romaya verdiği ikinci nota üzerine Almanya sırf tesanüd gayretini ispat için îtalya ile betafcef ijfcepfejan» iştirakten imtina etmiş ve siyasî işlere bakmaga salâhiyetUr olup salUndırmak ihtimali bulunan ademi müdahale komitesine havalesini istemekte tereddüd etmemiştir. Moskova ile Roma arasmda diplomasi gerginlik son haddini bulduğu bir zamanda Hitler partisinin kongresi münasebetile bolşevizme karşı yapılan gayet şiddetli hücumlar fikri ve siyasî sahalarda Sovyetlerle Almanyanm arasını büsbütün açmaktadır. Kongrede Hitlerden sonra söz söyliyen nazırlar Ispanyadakî bütün işleri Bolşevizme atfetmişler ve burada komünist enternasyonalin bir üssülhareke kurmasma Almanyanın bütün kuvvetile mâni olacağını ilân eylemişlerdir. Bu münasebetle beynelmilel Yahu diliğe karşı da şiddetli hücumlar yapılmrç ve bütün dünya devletleri Almanyanm komünizme karşı yaptığı harekete imtisal etmeğe davet edilmiştir. Nazmi Ziyanm cenazesi merasimle kaldırıldı

Bu sayıdan diğer sayfalar: