10 Eylffl 1937 CUMHURrTET B*YDAU BTLGÎLER | jmerakh Denizde keman çalan adam Brezilyada Pernambuco şehrinde mücevhercilik eden Joa Consellihero is mindeki gene hem gayet güzel keman çalıyor, mükemmel klâsik konserler veriyor, hem de o şchirde yapılan bütün yüzme müsabakalarında birincüiği kazanıp şampiyon oluyormuş. Joa bu iki meziyetini ayni zamanda gösterebilmek için suya dayanmak için HiKAYE BATAN KAYIK Afrika zencilerinin garib itikadları Afrikadaki Zenciler muhtelif yer lerde yaşarlar, muhtelif kabılelere, hat ta kralüklara aynlmışlardır. Onun için teferrüat itibarile muhtelif âdet ve dü şüncelere sahibdirler. Fakat bunların hepsinin itikad itibarile birleştikler bazı noktalar vardır. Bunlardan biri ecdadlarının bugünkü Hind Okyanu sunun bulunduğu yerdeki 2 büyuk kıtada yaşadıkları ve bu kıfanın denize batması üzerine oradaki halkın dünyanm diğer taraflarına dağıldığı ve ek seriyetin de kendilerinin yaşadığı Af rikaya geldıkleridır. Sabahtanberi zenci kayıkçılar hiç durıadan hem kürek çekiyorlar, hem de a engi kat'iyyen değişmiyen bir şarkıyı ıırıldaıp duruyorlardı. Adına pirog denilen Afrika yerlilerine ıahsus kayığın içinde Samuel Hirson, sıaktan baygınlıklar geçiriyor, hareketsiz atıyordu. Bir arahk gözlerini yan açaak Ubangi'nin ateşler püsküren göküne Yerlilerin yüzü ekşidi. Kimse başını iddetli hiddetli baktı. kaldırıp patrona bakmak istemiyordu. Onden giden diğer beş kayığı da dol Sonra içlerinden bir tanesi ilerleyip uzun uran eşyasile birlıkte Bangı şehrine bir uzun birşeyler mınldandı. n evvel varmak istiyordu. Yerli dilini pek iyi kavnyamıyan îm Kayıkların herbirinde boncuk, şişeden jtun da kumaş ve silâha kadar herşey ardı. Samuel senelerdenberi bu şekilde caret yaDiyor, yerlilere verdiği bu eşya lukabilinde onlardan altın tozu, fildişi, £ diğer kıymettar şeyler alıyordu. Bangi'ye varabilmek için bir buçuk ünlük daha yol vardı. Gündüzün kızgın, ecenin karanlık gökü altında 36 saat bu ayata katlanmak oldukça güçtü. Fakat î yaparsm? Boğaz derdi, para hırsı!.. Samuel'in içinde bulunduğu bu son kakta en fazla kıymet ve ehemmiyet veriğiieşya vardı. Altı sandık tüfek ve on i sandık fişek.. Öndeki kumaş ve saire iklü kayıklan da merak ediyordu ama, asıl endişeye düştüğü silâhlarla fi kler içindi. Bir kere sağ salim Bangi'ye ırsa da şunlan yerlerine teslim etse! Halbuki önlerine bazan umulmadık ;rlerde su fırıldakları çıkıyor ve batmarına ramak kalıyordu. Kendilerinin boılmıyacakları muhakkaktı, fakat suya rmiş kumaşlar ve silâhlar herhalde kıyetlerinden kaybedeceklerdi. Samuel tam bunlan düşünürken gene ıî bir su fınldağından geçtiler ve garç ye müthiş bir sademe ile görünmiyen tyalardan bırine çarptılar. Pirog'un arısı birden tamamile açılmış, içeriye haharıl sular hücum etmeğe başlamıştı. Samuel vaziyetin tehlikeli olduğunu ve r iki saniye sonra kayığın batmak üzere ılunduğunu anladı. Gömleğini çıkanp ya atladı. Zenciler de kendisini takib :iler. Ondeki kayıklardan birinde bulu.n İmberger, patronunun kayığının uğdığı kazayı görünce pirogunu hemen ri döndürerek imdadlarına koşmuştu. Fakat Samuel iyi yüzücüydü. Kayık dadına gelmese de bir hamlede sahile debilecekti. Imberger'e bağırdı: Hepimiz karada toplanalım da ne pacağımızı düşünelim! Bes pirog sahile yanaştı. imberger: Hay allah müstahakını versin, hem en kıymetü eşyamız battı! diyor ve ve ediyordu. Oradan biz de geçtik birşey olmac da, aksi şeytan sizinkine musallat ol İkıncısi ise, her canlı mahlukun üç cevherden mürekkeb olduğudur. Üç cevherden bıri vücuddür. Dığeri hayat Samuel: usaresidir. Bu, belki kandır. Onu bir Pek ümidim yok amma, diye cevab lokomotifi yürüten islim, bir otomobili verdi, bakahm herifleri bir tecrübe ede hareket ettiren benzin gibi farzederler. Yani bu ifadeyi bizzat kendileri söylülimü yorlar zannetmeyin. Onlara dair kitab Zencilere döndü: yazan âlimler bu şekilde tasavvur edi Şu sandıkları sudan çıkanrsanız yorlar. Yoksa lokomotifın nasıl yürüdüherbirinize, dedi, birer silâhla 50 fişek var.. r\ hususl surette yapılıruş bir kemanı alıp denize giriyor, bir taraftan konser veriyor, bir taraftan da yüzüyormuş. Brezilya gazeteleri Joa'nın bu sırada tek yanlış yapmadığını da ayrıca ilâve edıyorlar. berger, Samuel'e sordu: Ne diyor? Hiç.. Sandıkları oradan çıkarma nın imkânı bulunmadığını, içindekilerin hepsini kendilerine bağışlasam bile bunu yapamıyacaklannı söylüyor.. Peki o halde ne olacak? Şu olacak.. Siz yolunuza devam edeceksiniz.. Biliyorsun ki 12 saatlik ötede bir yerde bir karakol vardır. Oraya haber verirsin, kumandana rica edersin.. Bir motörle milislerden birkaç kişiyi göndersin.. Masraflannı biz çekeriz, Peki, siz burada yalnfZ'bafimn mı kalacaksmız? 1 abıı.. imberger patronuna daima itaat etmeğe alıştığı için bu açık tehlikeye rağmen gene onun fikrine muhalefet göstermedi. Kayıklar birer birer uzaklaştılar. Samuel bu hâli ve korkunc arazide tek başına kaldı. Beş on dakika sahilde sağ eli çenesinde dolaşıp düşündükten sonra içeriye doğru yürüdü. Büyük bir ağacın dibinde durdu. Belindeki ipi çözüp en yakın dallardan birine fırlattı ve ona asılarak yukarı çıktı. Kendine mahfuz bir yet temin ettikten sonra aşağı inip tüfeğini, fişekl erini ve yiyecek torbasını aldı, tekrar ağaca nrmandı. Sindiği yerde mümkün mertebe az hareket etmeğe ve az gürültü çıkarmağa çalışıyor, mütemadıyen ormandan gelen yolu tarassud ediyordu. İki saat kadar böyle bekledi. Tam bir parça birşey yemeğe karar verip de da ğarcığını açmak üzereydi ki karşıdan yirmi beş otuz kadar zenci göründü. Kendi kendisine: Ha, dedi, nasıl bildim bu işin danışıklı bir döğüş olduğunu!.. Işte Bon jolar!. Zenciler etrafı dinliye dinliye ve gozlerini dört cihete döndüre döndüre yavaş, yavaş geliyorlardı. Ortada kendilerinden başka kimseciklerin bulunmadığına ta • mamile kanaat getirdikten sonra birkaçı yabani otlann arasına daldılar. Oraya ihtimamla saklamış olduklan bir kayığı omuzlayıp çıkardılar. Dört beş tanesi kayığın içine girip açıldıktan sonra tam ortada suya atladılar. Daldılar, çıktılar, daldılar, çıktılar.. Bu faaliyet yarım saat kadar sürdü. Kayığın ötesinden beri sinden bir takım ipler sarkıyordu. Bun lann herbirinin ucu suyun altındaki sandıklardan birine bağlanmıştı. Balık ağına asılır gibi bir ikisi kuvvetle birleşip çekince sandıkları birer birer çıkardılar. Samuel kendi kendisine gene soylendi: Neyse batırdığınızı gene size çı karttım ya!. Fakat plânınız doğrusu mükemmelmiş.. Bizim kayıkçılarla birleşin, kayığı kayada parçalattırın.. Fişekler, tüfekler suya düşsün, siz gelip armud toplar gibi toplayın.. Oh, kekâ!.. Bu işler olup bitinciye kadar da ortalık karardı. Birdenbire gece bastırdı. Banjolar, kıyıda büyük bir ate$ yaktı lar. Samuel bundan yerlilerin ertesi günden evvel oradan ayrılmıyacaklarını anlıyarak sevindi. Gürültü ve hışırtı eüneden bir parça birşey yedi. Olduğu yerde kıvrılıp uyumağa çalıştı. Para bozma makineleri ve kalp paralar Birkaç senedenberi Nevyorkun baş lıca şimendifer istasyonlarına otomatik «para bozma» makineleri konmuş tu. Bunlar, delıkten atılan bir dolar mukabilinde muntazam surette 10 cent verıyorlar ve kalp paraları da boztngilterenin Shirley Templ'ı küçük artist Binkie Stuart bakın ne marifetlcr yapıyor, biraz idmandan sonra sizler de yapabilirsiniz, sanırız. ğünü, otomobilin nasıl ^ıareket ettiğini değil, bakalım onları biliyorlar mı? Canlı mahlukun daha öteki cevheri ise, ruhtur. İnsana düşünme ve hareket ıe kuvvetini veren, yani lokomotifîn makinisti, otomobilin şoförü odur. Öliim insanın yakasına yapışıp da üzül müş, ihtiyarlamış olan vücud kendinden geçince ruh göke uçar, orada her hangi yeni bir insan, hayvan veya nebat, yahut büsbütün cansız kaya vücudüne girmek için mabudların emrini bekler. Bazan bu ruhlar böyle açıkta kaldıkları zaman büzülürler, ondan sonra hangi vücude girdilerse o vücudü yok etmek âzım gelir.Jşte sihirbazlann ukalâlı ğile boğulan, kesilen, öldürülen kendi rkdaşlan hep bu yanhş itikadın kur banıdırlar. Zavallılar!.. Fakat sade onlar mı za vallı... Bizim medenî dünyamızda da hâlâ birçok batıl itikadlar ve saçma fikirler hâkim değil mi? erini açtı. Açıkta ve o rahatsız vaziyette saatlerce durmak kolay mı? Baktı ki Banjolar da kalkmışlar, hata miihim bir faaliyete girişmişler, san dıklan açmağa çalışıyorlar. O vakit Samuel: Aman, diye düşündü, bunlan açtılar mı hapı yuttum demektir, bir an evvel silâha davranmahyım! Hemen tüfeğini dallann arasında u zatıp nişan aldı ve tetiği çekti. Yerlilere kumanda eder gibi göründüğü için şef olduğu anlaşılan zenci vurulup yere düştü. Tabiî bu beklenilmiyen darbe onları müthiş korkutmuştu. Kurşunun nereden geldiğini bilmiyorlardı. Silâh sesi birbirini takib etti ve yerlilerden bir çoğu yere serildi. Ah.. Eğer sandıkları açabilmiş olsaydılar, yavaş yavaş yerini keşfettikeri nişancıya öyle mukabele edeceklerdi d sormayın, hem de yaylım ateşile! Fakat şimdi ağacın etrafına toplanıp ncak hasımlarını okla öldünneğe yahud tırmanıp yakalamağa çalışıyorlardı. Bu mücadele iki saat sürdü. Samuel hafifçe yaralandı, zencilerd«n sekizi daha gitti. Tüccarda artık tahammül edecek hal kalmamıştı. Bir taraftan on sekiz saatlik yorgunluk diğer taraftan kan kaybet mek.. Takatsizlikten yuvarlanıp aşağıya düşmek üzereydi ki bir ses, bir motör sesi duydu. Kano otomobilli milisler tam zamanında yetişmişlerdi. Basjarında da îmberger vardı. Bonjolar, ganimet tnallan değil, olüerini bile almağa vakit bulamadan sı vıştılar. Sandıklar zencilerin bıraktığı kayığa yükletildi. Kayık da motöre bağandı. Samuel memnun ve mes'ud uzakaşırken kendisini ve mallannı kurtaran ağaca minnettarane baktı. Gülerek: Teşekkür ederim, ilelebed var ol, dalbudak sal! diye bağırdı. Bilmeceyi çözenler madan iade ediyorlar ve ayni zamanda kuvvetli bir zile basarak makinenin civarında duran polisi de haberdar edi yordu. Fakat sahtekârlar bu işin de kolayını bulmuşlar, o kadar aslına uygun paralar yapmışlar ki makine iade edemez ve zilı de çalamaz olmuş. Son ay zarfında makinelerden bu şekilde binlerce kalp dolar çıkmış. Bunun üzerine hükumet de bütün o makineleri kal dırtmış!. Bir tarafından öbür tarafı görünür! Bilmeceyi doğru çözenlerden bize fooğraf gönderenlerin resimlerini bas mıya devam ediyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hediye kazan mış olmaklığa delâlet etmez. Mükâfat alacakların isimleri, her ayın ilk haf tasmda neşrolunan büyük listeye basıır. Soldan sağa sıra ile: 1 Akşehir berber Hüseyin kalfası Mehmed Akay. 2 Beyoğlu Zarifî apartımanı 12 numarada Louis Goldenberg. 3 Osmanili ük okul 936 mezunu M. Ergin. 4 İstanbul Fatih 13 üncü ilk okul 667 Sabri Akçora. 5 Tophane ilk okulu 161 Hulusi Akçit. 6 Çapakçur Bingöl Askerlik şubesi reisi oğlu Cemil Erdaş. 7 Adapazarı Maliye dairesi karşı sında Ali. Muallim Oğlum bana bir tara fmdan bakınca öbür tarafı görünür 8 îstanbul Aksaray Pertevniyal limadde söylesene! sesi 508 Sedad Tezel. Talebe Anahtar deliği! 9 Seyhanın Osmaniye orta okulu Muallim Olmadı! 147 İsmetElgin. Talebe Öyle ise kâğıd sepeti efen10 Beşiktaş 20 nci ilk okul 352 dım. Ayten Koşumdak. Çocuk portrelerı Dilini göstersene! 11 Antalya lisesi 41 Vahyeddin DeAnnesi Oğlum doktor amcana dilimir. ni göstersene! 12 Karadeniz Ereğlisi Buzhane ilk Çocuk Anne sonra da nanik yapaokulu 241 Halid Öztürk. ^^^ 13 Adapazarı Gazhane sokağında yım mı? 2 No. da Fıkret. 14 Paşabahçesi Çubuklu caddesi No. 41 de Rami. 15 Aksaray Büyük Langa Natırkızı sokağı No. 17 Şevki oğlu Mehmed Alpaslan. 16 Büyük Yozgad polis komiseri İhsan Süer kızı Ayhan. 17 Bor hükumet civarında berber dükkânında Mevlud Payraş. 18 Bursa Altıparmak caddesi Ra sim hanesinde Haluk. Eylul bulmacaslj YAZISIZ HİKÂYE Yukanki on iki sayının yerine birinciden başhyarak öyle harfler yerleştiriniz ki kelimenin ilk ve son harfleri müşterek olmak üzere vilâyetlerimiz den birinin eski ismi bu dairenin içinde evvelâ üç defa tekerrür etsin, sonra da hiç kesilmeden binlerce ve milyonlarca defa mütemadiyen okunabilsin! Bu bulmacayı doğru halledenlerden birinciye beş lira, ikinciye iki lira, üçüncüye münasib kıymetli bir hediye takdim olunacak ve diğer yüz kişiye de muhtelif mükâfatlar verilecektir. Ce vablarm eylul sonuna kadar «Cum huriyet Gazetesi Çocuk Sahifesi> adresine gönderilmesi lâzımdır. Geç kalanlar hediye alamazlar. Bilmeceyi doğru çözenlerden bize fotoğraf gönderenlerin resimleri de sıralan geldiği vakit gazeteye basılır. Fazlı Cemil A... Ağac sandıklanm deve kuşlarıymış!