CUMHURİYET 10 Eylui 1937 Osmanlı Rasputini ( Şehir ve Memleket Haberlerl J Ticaret Odasında esnafın ictimaı Dünkü toplantıda mühim bazı kararlar verildi Esnaf cemiyetleri reis ve umumî kâtibleri dün Ticaret Odasında Oda Es naf şubesi müdürü Kâzımm reisliği al tında bir ictima yapmışlardır. Uzun süren bu içtimada şayani dikkat kararlar ittihaz edilmiştir. Toplantıda evvelâ, esnafın işini ge nişletebilmesi, muhtac olan esnafın if lâstan kurtarılması için kredi açılması esas itibarile kabul edilmiştir. Yalnız bu hususta bir komisyon seçilerek esaslı tetkikat yapılmasına karar verilmiş, heyeti secme işi de, müşterek büroya havale olunmuştur. Esnaftan hasta olanlarm kolaylıkla tedavisi icin simdiki dispansere bir revir ilâvesine karar verilmiştir. Bu revir, kjırulması mukarrer olan esnaf hastanesinin esasmı teşkil edecektir. Esna fın bir cemiyete kayıdlı olsun olmasm dispanserde tedavisine de karar veril mistir. Bundan sonra bu seneki bütcelerin tam olarak tahakkuku için esnafa ai datlarınm verilmesi için yeniden mü racaate karar verildikten sonra Ha mallar cemiyetinin nakliye meselesi hakkındaki dileklerinin Odaca süratle tetkik edilerek İktısad Vekâletine bil dirilmesi karar altma almmıştır. Esnaf mümessilleri bu sene en fakir esnafın çocuklanna mektebler açılır ken meocanen 400 liralık kitab tevzi edilmesine karar vermişlerdir. Sîyasî îcmal Almanyanın politikası lmanyada hâkim parti millî sosyalistlerin bu seneki kongresi, 48 devletin mümessili, yüz biıjgı erce parti delege ve müntesiblerile mü sellâh teşkilâtının adamları ve halk iştirak ederek gene tarihî Alman beldesi Nürenberg'de toplandı. Bu toplantıdan daha evvel, Stuttgrat'da, haricdeki Al manların kongresi toplanmıştı. Evvelki toplantıda Prusya Başvekili General .öring ve asıl parti toplantemda Hitlerin kendisi Almanyanın dahilî, haricî ve ktısadî politikalarmı tahlil ederek bu günkü dünya vaziyetine karşı alınan esaslı tedbirleri izah ettiler. Evvelki toplantıda General Göring cra şefi bulunduğu dört senelik plânın gayesi Versay muahedesinin bağlarını parçalıyarak siyasî ve askerî istiklâlini ve hükümranlık hukukunu tekrar iktisab eden Almanyanın bu plânla iktısadî is tiklâlini temin ederek ham madde ve yiyecek cihetinden harice muhtac olmaktan kurtulmak istediğini beyan etmişti. Hitler, dahi, nutkunda, herşeyden evvel, bu nokta üzerinde durmuş ve Al manyaya, her ne pahasına olursa olsun, tam bir iktısadî istiklâl temin olunaca ğını söylemiştir. Muazzam yeni bir ordu yaratan, gayet geniş iş mükcllefiyetini tatbik eden bir halk camiasının, dört senelık plânı ve bunun başlıca esası olan demir ve çelik istihsalini matlub seviyeye getireceğine şüphe olmadığmı ve zaten plânın en güç kısmının şimdiden tahakkuk ettiğini haber vermiştir. Hitler'in nutkunda, ikinci mühim bir nokta olarak dar bir sahada yaşıyan Alman halkının kâfi, emin ve muntazam surette iaşesi için eski müstemlekelerine sahib olması zarurî bulunduğunu, adalet ve insaftan çok sık bahsedil'en şu devirde, Almanyanın müstemleke thtiyacmıq ehemmiyetle hesaba katılması lâzım geldiğini ihtar etmiştir. Hitler, haricî polin'kanın teferruatına girmeden evvel, millî sosyalist partisinin iktidar mevkiine geldiğindenberi az bir zaman içinde temin ettiği esas menfaat • lerden bahsederek Almanyayı efbedî surette bağlamak için zorla tatbik edilen Versailles muahedesinin bugün artık ölmüş olduğunu ve dört sene içinde yeni den muazzam bir ordu yarathğım, Al manyanm, hürriyet ve istiklâlini tama mile eline alarak dünya politikasında artık yalnız ve tecrid edilmiş bir halde bulunmadığmı söylemiştir. Hitler'in verdiği izahattan Almanya • nın, dünya politikasında, İtalya ve Japonya ile iş birliğine dayandığı anlaşılı yor. Millî sosyalist Almanyasile faşist italya arasında son aylarda bir kat daha sağlamlaşan tabiî menafi iştirakinin, Avrupanın şu kanşık zaınanında, başlıca emniyet unsuru olduğunu ve italya ile Almanyanm müşterek iradesi haricinde birşey yapılamryacağını söylemiştir. Almanyanm, Japonya ile anlaşmasî da medeniyet ve nizam âlemine bugün İspanyada yapılan, yarın şarkta ve en sonra da ihtimal diğer yeTİerd« yapılacak olan hücumlardan elbirliğile korunmak maksadile takib ettiği ve diğer devletlerin de mevcud sulh ve kül türü muhafaza azmile Almanya Ja • ponya cephesine iltihak edeceklerine Al • manlann ümidvar olduklannı beyan et miştir. Hitltr nutkunun sonunda Alman milIiyetinin bediî ve ruhî tedenni ve tereddi den korunması için ırkçılık politikasına devamın kat'î bir zaruret olduğunu be yan etmiştir. Alman politikasmın esasları, kısaca iktısadî istiklâlm temini, müstemkkele • rin istirdadı, İtalya ve Japonya ile beraber teşkil edilen cepheye diğer devletle rin alınması ve komünistliğin bütün dünyadan kaldınlması diye hulâsa oluna bilir. Bu esaslar bundan sonra dünya politikasında mühim birer âmil olacakür. H Halkın şikâyetleri Bu genclerin vaziyeti biran evvel aydın. latılmalıdır Robert Kolej Mühendis kısmı 927 mezunlarmdan bir genc bize şu mektubu gönderdi: «Haziran 1937 de mer'iyete gi ren ve mühendislerle fen memurlarmı (yüksek mühendis, mühendis, fen memuru) olarak tesnif eden yeni bir kanunun neşri es nasmda Nafıa Vekâletine bir istidaname ile müracaat eylemiş ve mühendislik ruhsatnamesi iste miştim. Bu dilekçeme Nafıa Vekâleti Zat işlerinden gelen cevabda (bu hususun tetkik edilebilmesi için bazı evrakım) istenilmişti ve istenilen vesaıki göndermiştim. Aradan aylar geçtiği halde henüz müspet veya menfi hiçbir cevab alamadım. (Robert Kolej Mühendis kısmı) mezunları bu yeni kamma göre dahi (mühendis) addedilmiveceklerse. hergün gazetelerde (Robert Kolej Mühendis kısmı) diye ilân görülmesi man tıksız ve manasız değil midir? Eğer Robert Kolej Mühendis kısmı mezunları (mühendis) ad dedileceklerse dilekçeme hiçbir cevab verilmemiş olması, keza, yanlış bir hareket değil midir?» Almanya ile imza olunan muahede Murahhas heyetimiz Ber. linden yola çıktı Öğrendiğimize göre yeni Türk Al man ticaret anlasmasım imzalıyan îk tısad Müsteşarı Faik Kurdoğlunun riyaseti altmdaki heyetimiz Berlinden yola çıkmıştır. Müsteşar ve heyet azalarının bu sabahki veya yarın sabahki ekspresle şehrimize gelmeleri beklen mektedir. Heyette bulunan Türkofis umumî reisi Bürhan Zihni ve İç Ticaret Umum müdürü Mümtaz. Müsteşarla birlikte durmadan Ankarava gidecelkerdir. Heyet kâtıblerinden biri yapılan ticaret anlaşmasının metnini hamil olarak şehrimize gelmiş ve derhal Ankaraya hareket etmiştir. Tarihi tefrika : 20 Yazan : M. Turhan Tan Molla, Hünkâra emir veriyordu! Ben nasıl şu mübarek tesbihten süzülüp çıkıyorsam, sıkmtılar, üzüntüler de bedenimden öylece çıkıp gitsin. diyeceksin... Deli İbrahim tepesinden bir alay bulut geçiyor gibi dehşet içinde kalmakla beraber oturduğu yerde kımıldamıyordu, manasım anlıyamadığı gürültüyü derin bir hareketsizlik içinde dinliyordu. Molla Hüseyin, okuduğu sar'a duasmın hasta adam üzerinde uyuşturucu bir tesir yaptığını sezince şevke geldi, o karmakanşık kelimeleri daha tannan bir sesle on kere tekrar etti, sonra elini Hünkânn başına koydu: Gözünü aç, dedi, bana bak!.. Gürültünün birdenbire kesilmesi, Deli İbrahime ağır bir yükten kurtuhnuş bir adam ferahlığı getirmişti. Kulaklannda uğulru varsa da içi sakindi, güle güle Molla Hüseynin yüzüne bakıyordu. Hoca, inşirah sezdiren bu bakışlardan aldığı ilhamla telkini biraz daha ileri götürdü. Artrk, dedi, sıkılmıyorsun, değil mî? öyleyse kalk. Şu tesbihin içinden üç kere geç. Belüıden söküp çıkardığı bin taneli tesbihi Ihalka haline koyup Hünkân arasından geçirirken emir veriyordu: Ben nasıl bu mübarek tesbihten süzülüp çıkıyorsam sıkmtılar, üzüntüler, uykusuzluklar, rşrjfoasızlıklar da bedenimden öylece çıkıp gitsin, diyeceksin. Başla, benimle beraber söyle!. Daima çocuk kalmıya mahkum bir yaradılış sahibi olan Hünkâr, kaldmm larda çember çeviren, ip atlıyan miniminiler gibi sevinc içindeydi. Haz ile, şevk ile tesbihe girip çıkıyordu, neş'esinden fıkır fıkır gülüyordu. Molla Hüseyin bu oyunu da yaptık tan sonra elini koynuna soktu, bir parça çördüc çıkardı, «aç ağzmı, bismillâh» diyerek Deli İbrahimin oğzına soktu, bir bardak da su sunarak yavaşça nurıldandı: Yut.. Bu otu ben cihlerin eo büyük padişahı şahişahan hazretlerinin ha zinesinden aldım. Hulus ile, tam itikadla içenler yetmiş yaşında iseler yirmi yaşına dönmüş gibi kudret sahibi olurlar, tavşana beozemişlerken aslan kesilir ler. (1) Bu müjde Deli İbrahimi bir kat daha sevindirdi, parmaklannı şıkırdata şıkır data oynıyacak hale getirdi. Fakat Cinci Hocanm heybetinden ürktüğü, cinlere karşı yanlış bir harekette bulunmaktan da çekindiği için zıplama ve sıçrama heve sini içinde sakladı, su ile yuttuğu otun dimağmda kalan kokusunu emmeğe ko yuldu. Bu işler yapılırken Kösem Sultan, diz •çöküp oturduğu yerde uyuyakalmıştı. fSıkısıkıya örtünüş, hocanm ağzında be îıren gürültü, bir sürü vehmî düşünce, bir kaç gecedir başı yasdık yüzü görmiyen şişman dula tatlı bir baygmlık getirdiğinden hafif bir horultu ile imizganıyordu. Deli İbrahim, anasınm uykuya daldı ğını Molla Hüseyinden önce gördü: Hoca efendi, dedi, validem uyu muş. Cincî, o dakikaya ve o sahneye yakı şan cevabı verdi: Yüreğinize, göğsünüze, eteğinize musallat olan cinler kaçıp gittiler. Onla rin ayak yeli Valide Sultan hazretlerine ağırltk vermiştir. Telâş buyurmaym, şimdi uyanır. Güzel güzel düşler gördüğünü bilmesem küçük bir öksürükle kendisioi ben de uyandırırdım. Ay annem düş mü görüyor şimdi? Belki babanızla bir aradadır. Ben Öyle seziyorum. O sırada Sümbül Ağa içeri girerek müneccimbaşınm pusulasmı uzattı. Yıl dızlann dilini çok iyi bilmekle tânmmış olan Hüseyin Efendi, güneşin esed bürcünde birinci dereceye hulul etmekte bulunduğunu yazıyordu. Cinci Hoca, pu sulayı okur okumaz kaşlarını çattı: Âlâ, dedi, hemen muskayı yaza yım. Siz de kuyumcubaşıya haber yollaym, hazır bulunsun, göndereceğim resmi altm bir levhaya geçirsin. Bu muhavere, Kösem Sultanı uyku dan uyandırmıştı. Lâkin örtüyü başın dan atamıyor, sesini çıkaramıyordu, ge niş bir nefes alabilmek için Cinci Hocaının müsaadesini bekliyordu. Molla Hüseyin, kadıncağızın uyandı gını sezerek bu müsaadeyi verdi: Ey ulu hahın, dedi, oğlun selâmete çıkıyor, gözün aydın. Sen de artık ser testsin, örtüyü at, yanımıza gel. Ve Valide Sultan, havasızlıktan ter jfçinde kalan tombul yüzünü açarken rtapkın bir tebessümle ilâve'etti: İyi bir düş gördüfl, rahmetli eşinle oynaştın, değil mi?.. Bu iyiliğimi unutma, beni hatınndan çıkarma. Yirmi üç yıl süren bir dulluk devresinin her heyecanh gecesinde kocasını rüyasında görmeği tabir caizse itiyad edinmiş olan kösem, bir iç çekilmesinden, bir ımızganmaktan ibaret olan deminki dalgınlık sırasında da ayni düşün hazzmı tatmıştı. Hocanm bu en mahrem hakikate parmak koyuvermesi kadıncağızın yüzünü pembeleştirmekle beraber Cinci Hoca hakkında henüz roütereddid duran düşüncelerini de düzeltti, Içine sarsılmaz bir iman getirdi. O, düzencı mollanm çok basit bir sözden, «dervişin fikri ne ise zikri de odur» m«selinden ilham alarak keramet tasladığını ve keşfinin doğru çıkmaması halinde hiç sıkılmadan: «Sen şeytanî rüyalar gördün. Uyanınca unutman tabiidir» diyip işin içinden sıyrıla cağını takdir edemezdi, o sebeble herifin gaibden haber verebildiğine inanıver mişti. Molla Hüseyin bu pek sade buluşla zeki Kösemi de hayrete düşürdükten sonra meşhur taliiesed muskasını çizmeğe girişti. Cinne, periye inananlarla fala, remile, cifre, havasa aid risaleleri, kitablan okuyanlarca malum olduğu üzere bu rrruska kuyruğu kabarmış ve bir çakıl taşmı Birarak iki parçaya ayırmış bir aslan resmini ihtiva eder. Aslanın önünde bir yılan bulunur ve yılan, o kuvvetli mahlukun ayaklanndan yüzüne doğru süzülmüş, ağzını onun ağzına doğru açmış olarak tasvir olunur. Yılanm arka sında bir akreb bulunmak da şarttı. Cinci Hoca, Rafaillerin, Leonardo larm, Hansların, Peterpollerin ruhunu azaba, ıstıraba düşürecek bir liyakatsiz likle ve pis bir kâğıd üstüne bu gayritabiî sahneyi çizmeğe çalışıyordu, aslan onun beeeriksiz kalerrrile yan öküz, yan keçi gibi bir sima alıyordu. Yılan bayraksız bir dal şeklinde vücud buluyordu, akreb de sümüklüböceğe benziyerek teressüm ediyordu. Fakat o, vakur bir pervasrclıkla bu kepazeliği yaratmakta devam ediyordu. Bir çiçek resmi yapıp da ona «aslan» dese inandıracağına emniyeti vardı. Çünkü ecinne diyarında aslanlann çiçek kılığmda yaşadıklarmı söylemesine mâni yoktu. Nitekim Kösemle oğlu da onun yarattığı aslanla yılanı ve sümüklüböcek biçimindeki akrebi, küçük bir itiraza cür'et edemeden, hayran hayran seyrettiler ve lutfen yaptığı izahı da tam bir imanla dinlediler. Molla Hüseyin, muskanın manasım şöyl« anlatryordu: Buradaki aslan, esed bürcüne giren güneşin remzklir. Şevketlu Hünkânn da timsali aslandır, talihi güneştir. Yılan, insücinden velinimet efendimize düşmanlık edecekleri gösterir. Akreb, yılana zehır veren mahluktur, burada düşmanın meramı demektir. İlmi azayime göre okuduğum dualarla yılam aslanın karşı sında felce mahkum ettim. Akreb de can çekişmek üzeredir. Şimdi kuyumcubaşı bu resmi altm bir levhaya geçirip bana verecektir. Ben de onu kırk bir bin salevat, doksan dokuz bin ismi âzam duası okuyarak gülsuyu içinde halledilmiş zafrana sokup çıkaracağım, sarı atlasa sarıp dairei kübranm ortasmda cinnî teşrifatla şevketlu efendimizin mübarek boyunla nna asacağım. Ondan sonra yamnıza ne cin gelir, ne peri! Resim, besmelelerle tutularak ve baş üzerinde taşmarak kuyumcubaşıya götü rülürken Deli îbrahim sordu: Ya benim odadaki cinler ne olacak Hoca efendi? Onları ben şimdi süpürge sopasile kovacağım. Deli İbrahim, bir iki kere yutkundu, gözlerini sağa sola çevirerek uzunca ve mustarib bir düşünce geçirdi, sonra çe kine çekine Molla Hüseyine sokuldu: . Cariyeleri hizmetime çağırmıya ızın var mı? Cinlerle bu işi de konuş mıyacak mısıroz? ttalya ile ticaretimiz îktısad Vekâletinden verilen bir emir üzerine İstanbul Ticaret Odasının İtalya ile tıcarî münasebatımızm daha fazla inkişafı için tetkiklerde bulun duğunu ve orada bir içtima yapıldığını yazmıştık. Dün, İtalyan ticaret mümessili Ticaret Odasına gelerek Oda Umumî kâtibile uzun müddet eörüsmü^tür SZHIR tSLERl Mecidiye köyüne tramvay Mecidiye köyü halkı Belediyeye müracaat ederek tramvay hattınm köye kadar temdidini istemişlerdir. Yapılan tetkikat neticesinde filhakika burasının günden güne kesafet peyda eylediği için mevcud \'esaitin kâfi olmadığı görülmüştür. Şimdilik Şişli ile Eminönü arasında işliyen bütün aTabaların Şişli ilerisindeki garaj önü ne kadar sefer yapmalan muvafık olacağı düşünülmektedir. Hattın temdidi için de ileride icab eden tedbirler alınacaktır. Tütün satısımız Haric müşterilerimîz gittikçe çoğalıyor înhisarlar idaresmin mamul tütün sa tışlannın seneden seneye artnğı görül mektedir. 935 senesimle 19,934,938 liralık 6,101,214 kilo tütün satılmışken 936 senesinde 20,636,773 liralık ve 6,268,136 kilo saulmışhr. Umum tütün satışlan kilo itibarile % 2,77 artnuş olduğu halde bedelin 3,51 nisbetinde artmış olması ehemmi yete şayandır. Yapılan tetkikler, lüks sigaralar da dahil olduğu halde ekser mamulâhn sa tışlan arthğmı, yalnız Ankara, Boğaziçi ve Saylav sigaralarının satışlarında bir tevakkuf olduğunu göstermektedir. înhisarlar idaresinin haricî sigara ve yaprak tütün sabşlannda da tezayüd vardır. Fransız ve lsviçre frangile Ho landa flörininin düşmesi ve iyi bir müş terimiz olan Filistinde siyasî kargaşalıklar zuhur etmesine rağmen haricî tütün «abşları düşmemiş, artmışnr. Sigaralan mız, bu sene Çin ve Yeni Zelandı yeni müşteri olarak kazanmıştır. Bu iki memlekete mühim miktarda sahşlar yapıl maktadır. Halihazırda haricde sigara ve mamul tütün sattığımız memleketler; Daraimarka, Filistin, Hicaz, Holanda, Irak, Isveç, Norveç, îsviçre, Belçika, Japonya, Avusturya, Çekoslovakya, Fransa, Polonya, Yeni Zeland ve Çindîr. MÜTEFERRtK Küçük san'atlar sergisi Şehrimizde küçük san'atkârların bulunduğu cemiyetler bu sene Cumhuriyet bayramında bir küçük san'atlar sergisi açmağa karar vermişlerdir. Bu sergi Çarşıkapıda Ayakkabıcılar cemiyeti binasında kurulacaktır. Avrupa ihraca^çıîarınîn talebleri cevabsız kalmıyacak Son zamanlarda temizlikleri ve mü said şartlarile Avrupa piyasalarında nazarı dikkati celbeden Türk ihrac mallarma karşı Avrupadan birçok ithalâtçı firmalar suallerde ve taleblerde bulunmaktadırlar. Bunlara bazx ihracatçı firmalann cevab bile vermedikleri görülmektedir. İhracat firmalarına haricden yapılacak bir talebe kabul edilsin, edilmesin behemehal cevab vermenin Türk ticareti için bir prensip olarak kabul edildiği İktısad Vekâletinin bir tebliğile bildirilmiştir. Seyyar satıcılığın kaldırılması Teşrinievvelin birinden itibaren seyyar satıcılık kaldırılacağı için kayma kamlann riyasetinde teşekkül eden komisyonlar faaliyete geçerek tedbirler almağa başlamışlardır. Bu arada şehrin muhtelif semtlerinde kurulacak pazar yerleri için de bir kroki hazırlanacaktır. Temizlik amelesi ücretleri Belediyenin temizlik işlerinde kullanılan amelesine on beşer lira, arabacı lara da on yedişer lira ücret verilmek te iken her iki smıf amelenin ücreti bundan bir müddet evvel yirmişer lirayı çıkarılmıştı. Fakat yapılan bu zam, şehrin temizlik işlerine aynlan tahsi satı mühim nisbette sarsmış olduğun dan buna mâni olacak tedbirler alma cak ve icab ederse bu aydan sonra amele ücretlerinde tenkihat yapılarak tekrar eski nisbete indirilecektir. Sahte sened tanzimi işi Birkaç gün evvel Taksimde başka eına aid bir arsayı sahte sened tanzimi suretile başkasına satmaktan suçlu Olempiya, Jorj, Sotiri isimlerinde biri kadın ve ikisi erkek olmak üzere üç kişi tevkif edilmişti. Ayni sahtekârlıkla alâkadar Vasil isminde biri de dün yedinci sorgu hâkimliğince görülen lüzum üzerine tevkif e935 senesinin ilk altı aymda harice dilmiştir. 11,831,800 aded sigara ihrac edilmişti. 936 senesinin ayni altı aymda bu miktar tstanbulda kaç kişinin 13,971,710 u bulmuştur. Boluda yeni orman kanununun tatbikatı Bolu (Hususî) Kışlık odun ve kömür ihtiyacını vilâyet şimdiden düşünmektedir. Yeni orman kanununun tatbikının ilk yılının kışına girerken halkın her türlü ihtiyaoile alâkadar olan îlbay Salim Gündoğan bugün Vilâyet Orman Direktörü ve Belediye Reisile makammda bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda şehrin ve mülhakat halkının kışlık odun ve kömür buhranma maruz kalarak sıkıntıya maruz kalmaması hususunda lâzım gelen tedbirler alınmış ve kanunun bahşettiği müsaadelerden istifade edibnesi hususunun şimdiden köylüye kendi ihtiyacı ve satacağı o dun ve kömür için maktalar tayin ederek münakasaya çıkanlması hususu görüşülmüştür. Şehrin yılda 6 milyon kilo oduna ihtiyacı olduğu ve bunun 4 milyonu bugüne kadar temin edildiği anlaşılmıştır. radyosu var? Yeni radyo kanununun tatbikı neti ADUYEDE cesi olarak ağustos ayı içinde memle Çocuğunu atan ana kette (20599) abone kaydedilmiştir. Halbuki kanundan evvel kayıdlı aboBir müddet evvel Küçükpazarda otune miktarı altı bini geçmemekte idi. ran Emine isminde bir kadın üç ayhk çocuğunu sokağa atmıştı. Metruk ço DENÎZ tSLERt cuk sokaktan geçenler tarafmdan hasta olarak bulunmuş ve derhal hastaneye Yunan vapuru kurtuldu kaldırılmıştı. Fakat bir geceyi sokakta Geçen gün Bozca ada şimalinde Taş adası mevkiinde karaya oturan Yunan geçiren zavallı yavrucak ertesi günü bandıralı Salamino vapuru, Alemdar kaldığı hastanede ölmüştü. Dün asliye dördüncü cezada çocuğu tahlisiyesi tarafmdan kurtanlmıştır. nu sokağa atmak suretile ölümüne se Yunan vapuru, Bozca adada cüz'î olan hasarmı tamir ederek yoluna devam et beb olan Eminenin suçu sabit görüle rek 14 ay hapse mahkum edilmiştir. miştir. Vapurlann sonbahar tarifeleri Beyoğlu Halkevinîn hazırladığı konser Maharrem Feyzi TOGAY pharmacologie'de tonique bir madde ola rak kullanılırdı. M. T. T. Vapur idareleri, sonbahar tarifelerini tatbika hazırlanmaktadırlar. Şirketihayriye, cumartesi ve pazar günleri akşamları Yenimahalleden saat 24 te kalkan ve Sarıyer Büyükdere, Tarabya, Beykoz, Yeniköy ve Üsküdara uğnyan son postasını kaldırmıştır. Beykoz Yeniköy arasmda her gün muntazaman yapılmakta olan araba vapuru seferleri de eylul sonuna kadar ve yalnız pazar günleri yapılacaktır. Akay idaresi de, mevsim gecmekte (Arkast var) olduğundan Adalarla Yürükali plâjı a(1) Çördift, sinirleri tenbih eden, kuv rasmdaki küçük vapur seferlerini kalvetlendiren guzel kokulu bir ottur. Eski dırmaktadır. Azgın SW öküzün yaptıkları Karaman (Hususî) Bucakkışla Nahiyesine bağlı Akın köyünden şeh rimize satılmak üzere getirilen bir öküz handan kaçarak karşısına çıkan her şeye hücum etmeğe başlamış ve bu arada yoldan geçen bir çocukla Münevver admda bir kadım, iki gözü görmiyen ve o anda simid satmakta olan Niyazi admda birine saldırmış ve bu simidciyi de yere serdikten sonra durdurmak istiyen ahaliye saldırarak üç kişiyi de ağır surette yaraladıktan sonra kementle yakayı ele vermiştir. Yaralılardan Mehmed çok ağır hastadır. Simidci kör Niyazinin kolu lanlmıştır. Beyoğlu Halkevi tarafmdan hazırlanan büyük orkestra ve koro heyetleri, halka ilk konserini 18 eylul cumartesi günü akşamı Taksim stadyomunda vereceklerdir. Adedleri birkaç yüzü bulan bu amatör heyetleri dün Halkevi salonunda ikinci provalarmı yapmışlardır. Resmimiz, Seyfeddin Asal, Sezai Asal, Şevket Taşkıran, Cemil Döneler ta rafından hazırlanan orkestra ve koro heyetleri çok muvaffak olduklan bu provalar esnasmda alınmıştır. Programda Mozard ve Haydn gib büyük bestekârlann eserleri olduğu gibi Yohan Ştravsın Mavi Tuna vals türkçe olarak orkestra ve koro tarafın^ dan çalınacak ve söylenecektir. KÜLTÜR tŞLERl Hususî mekteblerin teftişi Maarif Vekâleti bu seneden itibaren hususî Türk liselerini daha sıkı bir murakabe altında bulundurmağa karar vermiştir. Bu mekteblerin disiplin ve tedris işleri mütemadî bir teftişe tâbi tutulacak ve resmî mekteblerdekı usul ve programların aynen tatbikı temin olunacaktır. Şüpheli bir ölüm Mehmed oğlu İsmail isminde bir hamal birdenbire hastalanmış ve Beyoğlu Belediye hastanesine kaldırılmıştı. İsmail evvelki gece hastanede ölmüştür. Adliye tababeti bu anî hastalığı şüpheli gördüğünden cesed Morga kaldırılmıştır. Cum huri yet Abone şeraiti [ NOshası 5 trara$tnr. Haric Tflrkfye İcin tcio Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Alb aylık 750 • 1450 • 800 » 400 • Üc aylık 150 • Sofctaz Buayhk