10 Üylul 1937 CUMHURIYET Hâdiseîer arasında Almanya ile yapılan yeni tîcaret muahedesi Berlinde imza edilen muahedenin en mühim esaslarını neşrediyoruz Ankara 9 (A.A.) Türkiye Cum • zin ayni matematik esasın tatbikı suretile huriyeti hükumetile AJmanya arasında bunlardan en mühim kısmı için konten ticarî münasebetleri tanzim eden anlaş janlar tesbit ve diğer kısmının Almanyama, Berlinde imzalanmıştır. ya serbestçe girebilmesi ve şu kadar ki Malum olduğu üzere, 6 tememuz bunlann muayyen devre hitammdaki 1937 de Berlinde başlamış olan miiza yekun kıymetlerinin aşağıdaki fıkrada kereler, birisi birikmiş alacakların ayrı bir mezkur revizyonda nazara alınacağı hesaba nakil mevzuu bahsolmaksızm ge kaydı konmuştur. ne klering yolu ile eritilmesinin tesri ve 4 Filen vaki olacak karşılıklı ihrateminine ve dığeri bundan sonra cere cat vaziyet ve hesablanna göre iki memyan edecek mübadelelerde mevcud kle leket bilitilâf bu plânda ayni prensip ring anlaşması esaslan dahilinde muva dahilinde değişiklik yapabilecektir. zenenin muhafazasına aid olmak üzere 5 Almanyanın umumî konjontürü iki safhayı ihtiva ediyordu. Bunlardan dolayısile bazı malları ihrac etmemekte birinciler 31 temmuz 1937 tarihinde bir olduğu malumdur. Plân mütenazır dev sene müddetle cari protokol halinde bir rede Türkiyeye satmış olduğu herhangi karara bağlanmış ve derhal tatbik mev memlekete ihraca devam ediyorsa Tür kiine konmuştur. kıyeye de ihracı taahhüd ediyor. Şimdi imzalanan anlaşma ise 19 ma6 Bundan başka menşe şehadetnayıs 1936 tarihli ticaret anlaşması ve mer mesi ve mecburiyeti tesis edılmekte ve iki butatı yerine kaim olacak olan metin taraf, hususî muvafakatle alıımnş mallar dir. transformasyon dolayısile millileştirilmiş 15 şubat 1935 tarihli klering anlaşma mallar haric olmak üzere birbirinden musı ve merbutatı ve 1930 tarihli Türk bayaa ettıkleri malları millî hududları Alman ticaret ve seyrisefain muahedena dahilinde istihlâki ve tekrar başka bir mesi yeni anlaşmanın icab ettirdiği bazı memlekete ihrac etmemeyi'taahhüd editadilâtla aynen muhafaza edilmektedir. yor. Yeni anlaşmanın bellibaşlı esaslan 7 Müddet 15 eylul 1937 den iti şunlardır: baren 31 ağustos 38 e kadardır. Mayıs 1 îki taraf anlaşma devresinde, içinde ve bu ay sonuna kadar iki taraf klering anlaşmasında gösterilen A . he tan biri denonse etmek istediğini bildirsabları arasında kat'î tevazün tesisi lü mediği takdirde müddet hitamında kenzumunu kabul ediyor. diliğinden bir yıl olarak uzıyacaktır. 2 Bu bakımdan geçen üç yıl için8 Anlaşma her tüccann odalara ve de daima Türkiye ihracatı Alman ihra türkofis şubelerine müracaatle öğrenebi catını aşmış olduğundan elele verilerek, leceği diğer kısımları da ihtiva ediyor. yukarda zikredilen protokol esasları da Amelî bakımdan da gayet açık, teferhilinde vaki olabilecek Alman ihracau ruatlı ve plânlı bir mekanizmaya malik haric olmak üzere anlaşma devresinde olduğundan her tüccarımızın dikkatle onormal olarak Almanyanın Türkiyeye kuması lâzım bir haldedir. Yeni anlaş yapacağı ihracat hesablanmış ve 40 mil manın iki memleket arasında mevcud tiyon Türk lirası plâfonuna vanlmıştır. carî münasebatı radikal şekilde takviye 3 Bu plâfon esas alınarak geçen edeceği muhakkaktır. mevsim senesinin mütenazır aylarındaki Ihzar edılmekte olan anlaşma metin Türkiye ihracatı nevi ve kıymet itibarile lerinin Türükofis şubelerine ve başlıca tespit ve herhangi mal lehine veya aley ticaret ve sanayi odalarına tebliğ edil • hine muamele farkı vücude getirilmeksi üzere olducu haber alınmıştır. """«iHmııuımilByiHI«IHl!l||IIIII»IIIIIIIIIHIIIIII«immimiııııır Alaturka musikiyi meyhaneden kurtarmağa doğru... ir zamanlar alaturka musiki, bugünkü gibi, tam bir meyhane sazı olmağa başlamıştı. Onu bu tarafmdan vurmak istiyenlere karşı filen müdafaa etmek için, ortaya güzel sesli, gene bir Napoleon çıktı. Münir Nureddin admı taşıyan bu kahraman, alaturka muikiyi Galatada, Sandıkburnunda, yahud Beyoğlunun içkili kazinolannda dinlemek istemiyenleri bir konser salonunun vakur ve ciddî havası içine toplamaya muvaffak oldu. O kadar muvaffak oldu ki, bu konserlerde biletlerini evvelden tedarik etmiyenler kolayca yer bukmıyorlardı; o kadar muvaffak oldu ki, alaturka musikiye toptan ve nahak yere hücum edenlere karşı, biz bu sütunlarda, Münir Nureddinin zaferini filî bir delil olarak ortaya sürüyorduk. Zaman geçti; bir yandan bu konserler pek seyrekleşmeğe, bir yandan da gene kahramanımızm adı içkili bahçelerin kapılannda görünmeğe başladı. Bu felâket nekadar sürdü, bilmiyoruz; fakat çok zaman var ki onun konserlerini dinliyemiyoruz. Bütün yaz mevsiminde bu musiki, ancak içkili bahçelerde dinlenebilen alelâde bir eğlence vesilesi oldu. Dünyanın her yerinde içkiyle beber dinlenen bir eğlene musikisi vardır; fakat onu icra edenler arasında büyük bir san'atkânn adına tesadüf edemiyeceğiniz gibi, her zaman, belki her gece şehrin bir tarafında konser dinliyebilirsiniz. Bizde ise, artık meyhane musikisi konser mu sildsile ve meyhane san'atkân konser san'atkârile, elim bir seviyede buluşmağa başlamıştır. Bu sütunda yazdığımız sabrlar üzerine, akşam gazetelerinden birinin sorduklanna cevab veren Münir Nureddin diyor ki: «lyi amma, bu içkikazinolar konservatuarın yerine geçmek iddiasını taşımıyor Iri... Nihayet bu gibi yerlerde çalışan müzisyenler, biz burada Türk musikisini temsil ediyoruz diye bir iddia ortaya atmış değiller...» İçkili kazinolarda çalışan san'atkârlann tevazulan, alaturka musikinin oralardan başka hiçbir yerde dinlenmez bir hale gelmiş olmasına mâni değildir. Ortada iddiadan daha kuvvetli birşey var, hâdise var. Bu hâdise içkili musikinin konser musikisini altettiğini gösteriyor. Bilhassa konser musikisinin yegâne kahramanı ağzmdan içld musikisinin müdafaasını işittikten sonra bu hazin galebeye daha fazla inanmak mecburiyetinde kalıyoruz. Fakat, hayır... Kahramanımız da bu vaziyetten müteessirdir, fakat hüsranını pek açığa vuramıyarak şunları söylüyor: «Memleketimizde, senede birkaç defa verilen ciddî konserler, halkm musiki ihtiyacım karşıhyacak ve onu yüksek zevke aşı lıyacak vaziyette değildir. Bu suretle halkımız bu en tabiî ihtiyacım çalgılı bahçelerde tatmin etmek mecburiyetinde kalıyora, kabahat ne halkındır, ne de bizim...» ö y l e ise kabahat kimin? Ortada san'atkârla halktan başka acaba kim, hangi ecinniler var? M. Nureddinin sözlerini okumağa devam edelim. «Resmî makamlar bu işi himaye altına almıştır. Bu himaye biraz daha şümullendirilir, konserlerin adedi fazlalaşhrılır, halka yüksek musiki zevki telkin edilirse o da bu gibi çalgılı bahçelerden ayağını çe ker.» Hımm... şu mesele... Alaturka musikinin bu gibi çalgılı ve içkili yerlerden kurtulmasını temenni et mekte, işte böyle, müzisyenler muharrirlerle birleşirlerse bu işin çaresi aynca düşünülür. Evvelâ vaziyetin çirkinliği böylece itiraf edilmeli. Teşhissiz tedavi olmaz. Aîaturka musiki san'atkârlanndan biri gibi, Avrupada da ahalinin konserlere «bir cebinde şişe, bir cebinde fıstık, hem içip hem dinlemek için» gittiğ iddia edilirse felâkete hiçbir çare bulunmaz. Devlet himayesine gelince... İş ona mı kaldi acaba? Bu noktayı baş ka bir gün düşünmeğe üzenelim. MESELELER Avrupa çıldırmış mı? Peyami Safa "Carl Marx, Nietzsche, Sorel ve Alman ırkçılığının bütün mütefekkirleri akıldan birbirleri kadar uzaklaşmışlardır. Onla nn başlıca sözleri zekâ, ruh ve hürriyet değil, «varlık» tır, «kudret iradesi» dir, «kan ve toprak» tır; bir de bugünün bir çok mütefekkirlerinin kullandığı «hayat» tır, «hayatî insiyak» tır. Böylece müşahhas, maddı ve hayatî kıymetler, zekânm mücerred ve manevî bymetleri yerine geçirilmiş oluyor. Buna müellifin gösterdiği misal şudur: Bir seyyah, bir memlekete gidiyor, orada yapılan yol an, binalan, umran eserlerini görüyor ve metediyor; fakat ayni memlekette hüküm süren adaletsizliğe, tazyika, zulme, şerefsizliğe ve esarete ehemmiyet vermiyor. Bu hal, zekâ için öldürücüdür. Asrî hayatta eskisinden daha geniş bir rol oynamağa davet edilen halk yığınlan arasında bu zihniyet çabucak yayıhyor. Artık bu yığınlann menfaatinden başka ahlâk, iyilik ve fanalık prensipi yoktur. Halbuki, müellife göre, böyle bir prensip kabul edilmezse fikrî ve ahlâkî bir mutlak esasa inanılmazsa bir kültür ya şiyamaz, barbarhk içinde mahvolur. [HEM NALINA MIH1NA Summer Palas Bu cesur ve acı teşhis bana aid değil. Ortaçağ sonunda FransızFelemenk kültürüne dair, bir çok lisanlara tercüme edilmiş eserlerile meşhur, Leyde Universitesi profesörlerinden M. Johan Hui zinga, «Yarının Gölgesinde» ve ikinci ierlevhasile «Zamanımızın ruhî hasta lığının teşhisi» adlı kitabmda «Çıldırmış bir dünyada yaşıyoruz ve bunu biliyo ruz.» diyor; sonra da ilâve ediyor: «Eer yarın, bu delilik, makinelerin işlemesine ve bayraklann rüzgârda sallanmasına rağmen, aklını ebediyen kaybeden zavallı Avrupamızı, hüsrana ve dehşete iürkliyen bir ihtilâc içine atarsa buna kimse hayret etmiyecektir.» Profesörün bu bedbinliği, olanca hızile silâhlanarak yeni bir harb bekliyen zamanımızın hâdiselerini geçmişte aradıı halde, benzerlerini hiçbir tarihî devirde görememekten ileri geliyor. Bugün tek bir ümid halinde kalan Milletler Cemiyeti de, varlığile yokluğu arasındaki farkı unutturacak kadar beynelmilel poitika üstündeki tesirlerini kaybetmektedir. Aralarında büyük bir benzeyiş olmamakla beraber, zamanımız, tarihin hangi büyük devirlerile mukayese edilebilir? Müellif üç devir zikrediyor: 1789 ve 815 arasındaki Napolyon ve ihtilâl devri; 1500 tarihlerindeki devir ve eski dünya ile Ortaçağ arasındaki dönüm devri. Gerek On altıncı, gere On doku zuncu asra doğru tarihin kaydetüği sarsıntılar, bugüngünden daha az derin ve daha az şiddetlidir. Ne Refonn, ne de Fransız ihtilâli, hıristiyanlığın manevî esaslarını kökünden sarsamamıştır. Avru pa devletlerinin siyasî bünyeleri de On ltıncı asırda ciddî bir sarsıntıya uğramadığı gibi Fransız ihtilâli zamanında da bugünkü kadar derinden sarsılmış değildir. Bu iki devirde de iktısad sistemleri esaslı bir değişıkliğin tebdidine maruz kalmamış ve içtimaî nizam, sınıf müca delesine dayanan bir ideolojile yerinden oynamamıştır. Güzel san'atların tekâ mülü de Ortaçağdan Rönesansa, Röneanstan Baroka, Rokokoya, Napolyon devrinin klasisizmine ve geçen asnn or asından zamanımıza kadar daha mun azam ve dereceli bir yol takib etti. Bütün bunlara rağmen, zamanımızın buh ranı, eski dünyanın sonunu hatırlatıyor. Fakat burada da M. Huizinga esaslı bazı farklar görmektedir. Müellif «Yeni zamanlar Ortaçağın ruhundan doğmuştur.» diyor. Fakat, onun müşahedesine göre, yeni zamanla Ortaçağın kendisinden değil, inhitatm dan, Ortaçağın sonbaharından doğmuştur. Millî ınkişafının son mertebesine çıkan İtalya istisna edilirse, On dördüncü ve On beşinci asırda büyük bir buhran eçiren bütün Avrupa, eser, keşif ve deha bolluğu içinde yaratıcı bir devir yaşamış sayılıyor. M. Huizinga'nm eserini hulâsa ve tenkid edenlerle beraber (1) soralım: Zamanımız için de böyle mi? İki devir arasında buhran ve dönüm mefhumlarını aşan daha esaslı bir benzeyiş var mı? Yeni zamanların sonbaharını mı yaşıyoruz, yeni bir Rönesansın eşiğinde miyiz? Bizim bir çok makalelerimizde, fıkralarımızda ve konferanslanmızda tekrar ladığımız gibi, M. Huizinga için de bugünün ruhî buhranı, akıl ile şeniyet ara smdaki uçurumu dolduramıyan kelime lerin ve tabirlerin kaypaklığı yüzünden, an'anevî aklın, mantığın veya kısaca rasyonalizmin uğradığı sarsıntıdır. Tocqueville'nin «Amerikadaki demokrasi» adlı kitabından şu parçayı alıyor: «Demokrasi milletleri, umumî tabirleri ve mücerred kelimeleri aşkla seviyorlar. Çünkü bu tabirler düşünceyi genişletiyor ve az bir mesafe içine fazla obje doldurarak zekânm işini kolaylaştınyor. Demokratik memleketlerde oturan insanlann çoğu kararsız ve oynak fikirlere sahibdirler. Bunlan ifade edebilmek için onlara pek geniş tabirler lâzın>dır.» Genişledikçe sarahatini kaybeden bu umumî tabirler ve mücerred kelimeler, an'anevî akıl sistemine karşı itimadı azaltmıştır. «Yarının gölgesinde» müellifine göre, bu ananenin «hakikat ve hürriyeb> gibi en yüksek kıymetlerinin inkâr edilmesi, bugünkü fenalıkların en başında geliyor. Kısa hizmetliler Arab konferansı nasıl maas alacak Beyrutta toplanıyor Maliye Vekâleti bu husus Konf eransa beş hükumet iştirak edecek ta bir tarmm gönderdi Ankara 9 (Telefonla) Maliye Ve kâleti yaptığı bir tamimde kısa hizmete tâbi olarak silâh altına almanlardan maaşlı memur olanlara Yedek SuDay okulundan çıkarak yarsubay rütbesile kıt'aya iltihaklan tarihinden itibaen mensub oldukları dairelerce maaşlarınm tamam olarak verilmesi ve şayet bu maaşlar haiz olduklan rütbe ma işlarından az olduğu takdirde yalnız aradaki farkın Millî Müdafaa bütçesinien tesviye edileceği, ücretli vazifelerie çalışanlara gelince, bunlann filî as<erlik hizmetlerini ifa etmek üzere kısa lizmetle silâh altına celb ve davetle rinde ücretli vazifelerine nihavet ve ileceğinden kendilerine yarsubaylık ütbesile kıt'ada gecen son altı aylık nüddet zarfında yalnız rütbeleri maa;mın Millî Müdafaa bütcesinden verilnesi alâkadar dairelere bildirilmistir Beyrut 9 (A.A.) <Füistinin taksi mine karşı Arab vahdeti> konferansı, Fılistin, Irak, Lübnan, Mısır ve Maveraüşşeria mümessillerinin huzuru ile açılmıştır. Filistinde karıştklıklar Londra 9 (Hususî) Filistinde bu gün de karışıklıklar olmuştur. Hayfada, Avusturyalı bir Musevi öldürülmüş. diğer bir Musevi de ağır surette yaralanmıştır. Nazilli fabrikası ilk kumaşı çıkardı Nazilli 9 (Hususî) Sümer Bank Nazilli basma fabrikası bütün kısımlannın iştirakile bugün ilk umumî çalışma provasını yapmış ve binnci defa çıkardığı ilk basma topunu İzmirin kurruluş gü nüne yetiştirip fuarda Sümer Bank pa viyonuna göndermiştir. Fabrikanın kurulîş dairesi reisi Ankarada masında çalrşan Türk ve Rus heyeti bu Ankara 9 (Telefonla) On beş gün başanlannın heyecan sevinci içindedir ienberi Istanbulda tetkikler yapmakta ler. >lan İş dairesi reisi Enis Behiç şehri Iktısad Vekili Ankarada nize gelmistir. Kendisi is kanununun Ankara 9 (Telefonla) îktısad Vekiatbikatı üzerine mmtakalaT teskilâtı li Celâl Bayarın bu gece Ankaraya avıın faaliyetlerini tetkik etmek ve icab deti bekleniyor. Ankaraya gelirken Ka>den direktifleri vermek üzere İstan rabüke de uğrıyarak oradaki inşaatı jula gitmisti. teftis evlemiştir. İş dairesi reisi, vilâyetlerdeki mınta Memur ve zabitlere ev calar teşkilâtmı da yerinde görmek Ankara 9 (Telefonla) Memurlar ve cin bir seyahate çıkacaktır. Bu ay içinle Karadeniz havalisine, Trabzon, Sam zabitler için bütün Vekâletler Artkarada binalar yaptırmak üzere tetkikat ıun ve Zonguldağa gidecektir. yapmaktadırlar. Buradaki temayül aPara yerine arazi partıman suretinde mesken inşası yo Ankara 9 (Telefonla) Yugoslavya lundadır. Yakında mesele bir neticeye le Türkiye arasında evvelce yapılmış bağlanarak memurlara verilen mesken >lan bir anlaşma mucibince Türk teba bedelleri karşılık tutulmak suretile işin ısının Yugoslavyada bırakmış oldusu halli beklenmektedir. •mlâk Yugoslavya hükumetince satın Prens Şişibu Berlinde ılınmıs ve bedeli hükumetimize öden Berlin 9 (A.A.) Japon İmparatoru nişti. Bu paraların alâkadarlara tevnun kardeşi Prens Şişibu, üç gün kal ıi işile vazifedar olan komisyon ala mak üzere dün akşam Berline gelmistir •aklılara para yerine arazi vermek im:ânlarını arastırmaktadır. onanma kumandanı Amiral Şükrü Okan tarafmdan misa fir İngiliz filosu şerefine tertib edilen veda suvaresi, Tarabyada, uzun zamandanberi kapalı bulunan Summer Palasta verildi. Ve bu suvare, mevkiin, binanın ve salonların müsaadesi ve güzel* liği sayesind« yalnız dost filonun şerefine verilenlerin değil; festival münasebetile Beylerbeyi sarayında verilen de dahil olmak üzere, son zamanlarda İstan bulda gördüğümüz bütün suvarelerin hepsinden parlak oldu. Çünkü Summer Palasın iki büyük salonu vardır. Birinde dans, ötekinde istirahat edilir. Dans salonunun iki tarafında geniş büfeler tertibine müsaid yerler vardır. Bu salonun önünde büyük ağaclarla süslü geniş bir teras, otelin arkasmda büyük bir koru vardır. Üst katındaki balkonlu odalarile beraber Summer Palas hem güzel bir sayfiye oteli, hem de böyle yazlık suvareler için bulunmaz bir yerdir. Tek ku« suru önünde bir iskelesi olmamasından ibarettir ki bu da yapılması imkânsız birşey değildir. Summer Palas yanmda, Tarabyadaki Tokatlıyan oteli, bir saraîşte, «Yarının gölgesinde» müellifine ya nisbetle bir ev neyse, işte odur. göre, bu prensiplere inanmıyan zamanıAmiral Şükrü Okanın suvaresinde, mız Avrupası çıldırmış sayılır. Gerçekbaşta îngiliz Amiralı olmak üzere, bü ten, son zamanlann bütün hâdiseleri, bitün ingiliz zabitleri otelin salonlannı ve ze, eski akıl ve hukuk esaslarını çizmesi* terasmı çok beğendiler. Burayı beğenen" le deviren, kuvvetten ve menfaatten başler arasında Vali ve Belediye Reisi Muka hiçbir prensip kabul etmiyen, iradehiddin Üstündap da vardı. O kadar kî sini «irrationnel = gayriaklî» temayül Valimiz, Summer Palasın da sahibi o « lerine enikunu teslim etmiş, gözleri dönük an Tarabyadaki Tokatlıyan otelinin save tehevvür halinde bir Avrupa çehresi gösteriyor. Buna «cinnet» damgasını ya hibi Medoviç'ten burasını açrp işletme pışürmakta gecikmemek mi lâzımdır, sini ve yahud Belediyeye satmasını bile yoksa bu hali, eşsiz bir buhrandan doğ istedi. Medoviç, Bekdiye Reisimîze Summer ma, ferdler için olduğu kadar cemiyetler için de mukadder, geçici bir hezeyan mı Palasın üç yüz bin liralık tamire ihtiya • cı olduğunu ve burayı, ancak iki sene saymalıdır? sonra, açmak emelini beslediğini, iki yıl Bizce kehanetin yerini dolduran süsonra açamazsa ancak, o zaman Bele • kut, ondan daha çok manalar ve hakikatdiyeye satacağını söyledi. ler gizlediği için, falcılığı bırakıp susalım Summer Palasın bu kadar güzel bir ve hâdiselerin inkişafına ibret gözile bayer olduğunu gördükten sonra, Boğaziçikarak, içinde ümid eksik olmıyan hazin nin hayranı bir adam sıfatile burayı bir düsüncelere dalalım. an evvel açıp işletmenin n€ iyi olacağım (1) Bu hulâsayı Le Mois mecmuasmın düşündüm. Bir şehirde, ancak böyle çok 77 nci sayısından aldım. güzel oteller bulunduğu zaman, oraya seyyahlar geçici değil, oturucu seyyahIar gelir. Yalnız ecnebiler için değil; İstanbul ve Türkiyenin diğer şehirlerinden Istanbula gelen halk için de Summer Palas gibi otellere ihriyac vardır. Kaç Paris 9 (Hususî) Geçenlerde Franyıldır kapalı ve metruk olan Summer sayı ziyaretle Fransız Erkânıharbiye Palası, mükemmelen tamir ediniz, önüne reisi General Gamelin'le mülâkatlarda deniz hamamı, bahçelerine tenis kortlan, bulunan Alman Erkânıharbiye reisi General Beck affedilmiştir. Azledilen ge arkadaki parkına küçük paviyonlar, neralin yerine Alman Erkâmharbiye ri köşkler, açık hava tiyatrosu yapınız, huyasetine General Reidenhauer tayin e lâsa, onu BudaPeştedeki meşhur Mardilmiştir. git adasının küçük bir nümunesi haline koyunuz. Bakınız, ne büyük rağbet göDr. Göbels ateş püskürüyor rür. Berlin 9 (Hususî) Propaganda Nazırı Dr. Goebels bugün Nürenberg konFakat bunlar Iâfla olmaz, para ile ogresinde irad ettiği bir nutukla İspan lur. Parayı nereden bulmalı? Benim fikyaya karşı Almanyanın takib ettiği si rimce, otelin sahibi, Şirketi Hayriye ve yasete temas ederek bolşevizm aleyhi Belediye bir şirket teşkil ederek Summer ne şiddetli hücumlarda bulunmuş ve ezPalası ihya edecek parayı bulur ve incümle demiştir ki: gilizce Summer kelimesini de türkçe Su« Almanyayı îspanyada çarpışan mere çevirerek orada mükemmel bir Sutaraflardan birine yardrm ettiğinden mer Palas vücude getirebilirler. «Bo * dolayı tenkid etmek gülünç bir hareketğaziçini Sevenler Kurumu» diye teşektir. Her ne pahasına olursa olsun üçünkül edeceği söylenilen cemiyet de teşkil cü enternasyonalüı garbî Avrupada bütün Avrupayı ateşe verecek yeni bir üs edilir de bu iş için çalışırsa, dünyanın tesis etmcsine müsaade etmiyeceğiz. Is yazlık cenneti olan Boğaziçi çok güzel panya hâdiseleri dünya ihtilâlinin baş bir eğlence ve istirahat yeri kazanmış o langıcmı teşkil edecektir. Bu itibarla lur. Avrupa milletleri müşterek düşmana karşı mücadele etmelidirler.» Alman Erkânıharbiye 'Reisi affedildi M. Lebrün'ün kardeşi yaralandı Paris 9 (A.A.) Reisicumhur M. Lebrün'ün kardeşi dün Nancy civarında avlanırken diğer bir avcının yan lışlığı yüzünden ağır surette yaralan mıştır. izmirin kurtuluşu dün tezahüratla kutlulandı IBaştarafı 1 inci sahifede} Bilhassa Sümer Bankm çeşidli ve mükemmel mamulâh, îzmir ticaret odaBir Alman tayyaresi kayıb smm müze denilebilecek mükemmeliyetLondra 9 (Hususî) Himalâya dağ teki meşheri ve İnhisarlann daha uzak larını aşan Alman tayyaresi kaybol lardan insanı cezbeden geniş ifadeli ku muştur. lesi, Manisanın üzüm seren sembolü, çok fngiliz manevraları alâka ile tetkik ve seyrediliyordu. Londra 9 (Hususî) İngiliz ordusu Bunlardan başka dost Sovyetlerin, manevralanna bugün devam etmiştir müttefik Yunanistanm ince bir zarafet Bugün İspanya ihtilâli taklid edilmiş ve bilgi ile tertib edilmiş olan paviyonlaasiler üç koldan Londra üzerine yürii n tıklım tıklım dolup boşalıyordu. müşler, Kızıl taraf da payıtahtı mü Yifmi gündenberi 400 bin kişinin gezdafaa etmiştir. diği fuarda göz alıcı Trakya paviyonu olmuştur. Fuarı gezenler çelik ordunun yurd müdafaası yolunda gösterdiği büyük hamleyle beraber Trakyanm değerli ve bereketli yurd bölgesinin kalkınma yo lundaki ileri hamlesini bir arada görmektedirler. İngiliz gemileri Venedik'ten ayrıldı PEYAMt SAFA Frank gene düştü Paris 9 (Hususî) Paris borsasında ıararetli muameleler olmuştur. Frank reniden düsmüştür. Sermayenin yeni len Fransadan kaçmakta olduğu tesbit 'dıldiğinden hükumet tedbirler almıya :arar vermiştir. PAPfS BORSASI Paris 9 (Hususî) Paris borsasınm bugünkü kapanış fiatlan şunlardır: Londra 135.50, Nevyork 26,96, Berlin 1080. Brüksel 454, Amsterdam 1486, Ro ma 141,85, Lizbon 121,08, Cenevre 619,2 kurşun 22.1.10 1/2, bakır 61 3/4 62 3/4; kalay 261,12,6, altın 140,04, 19 15/16, çinko 22,15,7 1/4. Maliye Vekâletinde bir toplantı Ankara 9 (Telefonla) Maliye Ve kıli Fuad Ağralı bugün Maliye erkânıl bir toplantı yaparak Vekâlete müteal lık ışler hakkında görüşmüştür. Aydın manevraları [Baştarafı 1 inci sahifede] Trakya manevralarında Bırinci Ordu Müfettişi Orgeneral Fahreddin Altay manevra kumandanlığı etmişti. Aydın manevralarında da, tabıatile İkinci Ordu müfettişi Orgeneral İzzeddın ma nevra komutanı olacaktır. Kral Farukun düğünü Kahire 9 (A.A.) Kral Farukun ev lenmesi 21 teşrinievvelde yapılacaktır. Milâno 9 (A.A.) Birkaç gün Venedik'te kalmış olan «Londres» ve Sussex İngiliz kruvazörleri Akdenizdeki üssü bahrilerine hareket etmişlerdir. Londres kruvazörü Venedik limanında