8 Eylül 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

8 Eylül 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Eylul 1937 CÜMHURÎTET Jzakşark harbi tehlikeli ihtilâtlara yol açıyor ngiltere ve Amerika icabında Japonyanm ablukasmı görüşüyorlar (Baştarafı 1 inci sahifede) Vaşington 7 (A.A.) Japonyanm uıama ve Singapour yolile abluka edil•sinin Milletler Cemiyeti misakının ncı maddesi mucibince yapılabilece Amerikan bahriye makamatında be n edilmektedir. Maamafih îngiliz Amerikan görüş •lerinin Amerikayı bir taahhüd altma cmaktan çok uzak ve Amerika milletiı biiyük bir ekseriyetinin harbe aleyh • olduğu beyan edilmektedir. Japonlann Nantau'nun Çinliler tara fından harekât üssü ittihaz edilmesini müteaddid defalar protesto etmeleri bu şehri bombardıman edecekleri korkusunu uyandırmıştır. Bu ihtimal, cenub hududu Nantau'ya temas etmekte olan imti yazlı Fransız mıntakası halkını telâşa düşürmüştür. m BURSA MEKTUBLARI: hava bayramı Halkın büyük sevgisile karşılandı Bursa'nın ihtiyacları Güzel Bursanm otele ve yola çok ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaclara bakılmadıkça şehrin inkişafı mümkün değildir Bursa (Hususî muhabirimizden) Bursada bu seneki banyo ve tatil mevsimi, geçen senelere nisbetle çok kalabalrktı. Artık, Türkiyeden ve haricden bu aylarda Bursaya gelip gidenlerin sayı sını biz pek çoğalmış t görüyoruz. Hele bu seneki kalabalık, rakamla tesbiti güç bir yekune baliğ olmuştur denebilir. Fakat bu kalabalığın Bursaya akın ettiği mevsim, buranın en sıcak günlerine ve Bursahlardan mühim bir kısmmm da sıcaklardan kurtulmak için İstanbula Mudanyaya, Uludağa ve kırlara göç ettikleri aylara tesadüf etmektedir. Va ziyet gösteriyor ki: Bursa, tam mana sile bir (gezme ve istirahat) şehri olmağa yüz tutmuştur. Türkiye içinden gelenler için bu böyle oldugu kadar bir (tedavi ve spor) şehridir de... Ve gene diyebilirim ki: Yurd içinde oturanlann tatil mevsimini geçirmek için ilk dileklerini bir Bursa seyahati teşkil etmektedir. Dışar dan memleketimize gelenlere Bursa, ayn cephelerden istifadeli bir tetkik mevzuudur. Meselâ: Tarihî ve sınaî eserler, tabiatin güzellikleri bakımından... Şu halde buranın müstakbel turistik vazi yetinin çok kuvvetli olacağını şimdiden tahmin etmekte asla hata ve mubalâğa yoktur. Çünkü; bugün şehirde bu kadar imkânsızlıklar ve yolculukta müşkülât bulunduğu halde rağbet böyle iken, yarm devletin turizm için burada büyük tesisler vücude getirmesıni müteakııb bu rağbetin ne derece genişliyeceğıni kes tirmek pek kolaydır. Bursanm ikinci ihtiyacı ve mühim bâ derdi (yol) dur. Oldukça geniş bir mesahai sathiyeye malik olan Bursa vilâ yetinde şimendifer hattı, hiç denecek kadar az olduğundan, şoseler kıymet ka zanmaktadır. Şose itibarile ise Türkiyenin en uzun şoselerine malik oldugu için Bursa en başta gelmektedir. Vilâyetb turistik yollan şunlardır: (Yalova Bursa, Mudanya Bursa, Bursa Apol yond, Bursa îznik, Bursa Karaköy, Bursa Uludağ). Okspor illî sporlara verilecek krymetin milletseverlikte bir derece kıymet almak demek olduğunu takdir eden birkaç hamiyetli ve temiz düşünceli yurddaş bir hafta evvel Halk Partisinin Beyoğlu merkezinde toplandılar, Okspor kurumunun temelini attılar. Bu saygı değer yurddaşlar beni de lut fedip çağırmışlardı. İşimin çokluğundan gidemedim. Fakat tören sırasında yüre • ğim kendilerile beraberdi ve onlann duyduklan sevincin, kıvancın aynini ben de bulunduğum yerde hisscdiyordum. Okun eski Türk sporları arasında al • dığı yeri hatırlatmak için ben fırsat buldukça ve münasebet düşürdükçe fıkralar, hatta musahabeler yazmaktan geri kal madım. Çünkü ok denilir denilmez gö » zümün önüne gökten tek bir okla kartallar düşürüp tüyünü başma sorguç yapan dedelerimiz gelir ve içime yetim bir im reniş yayılır. Evet. Dede Korkudun kitabında tatlı bir hayretle okuduğumuza göre eski Türkler Alp unvanını alabilmek için parslan okla öldürmek cür'et ve meha • retini gösterirlerdi, yaylanna kurban gi * den hırçın parsın kuyruğunu da kollanna sanp akran ve emsal arasında hakh bir nümayiş yaparlardı. Bugünün alplığı ilim sahasında, fen sahasında, iktısad sahasındadır. Bir Pastör, bir Edison, bir Markoni, yalnız kendi vatanlarında değil, bütün küre üzerinde alp sayılmışlardır. Fakat medeniyetin vecibelerinden biri de spordur. O takdirde bizim her çeşid spora alâka göstermemiz ve millî sporlara ise candan sevgi beslememiz Iâzım gelir. nerikalılar Çinden ayrılacaklar Şanghay 7 (A.A.) M. Ruzvelt'in nerika tebaasına kısa bir zamanda Çini ketmelerini tavsiye içın vaki beyanah, rada bir yıldırım gibi tesir icra etmiştir. r çokları Çindeki menfaatlerine yapışıp lmak istemektedirler. Kütle halinde nin tahliye edilmesine aleyhtardırlar. Maamafih Amiral Yarnell, Çinde anet eden zabitan ve efradın çocukla a nakliye vasıtalarının müsaadesi nis tinde süratle Çine avdet etmeleri için lir vermişlir. Japonlann Amoy ve Poochov/a la ruzlan dolayısile Amerika sefareti, bu şehirle cenubî Çinde diğer bazı not lardaki konsoloshanelerin kapatılmasıemretmiştir. Bundan başka bu şehirlerki Amerikalılar buralardan çıkmağa vet edilmişlerdir. Şanghay'da harb Loodra 7 (Hususî) Şanghayda tün gün şiddetli muharebeler olmuş r. Pauşan şehri son 48 saat zarfıoda bir ç defa elden ele geçmiştir. Pekin civannda da Japon tayyareleri yük bir faaliyet göstermişlerdir. Şanghay 7 (A.A.) Çinliler, P a han'ı Japonlardan istirdad etmiş ol ıklannı bildirmektedirler. Harb vaziyeti Tokyo 7 (A.A.) «Tebliğ»: Şanghay'ın şimalinde karaya çıka rmş olan Japon ordusu, 6 eylulde sa Lnleyin saat 6 da umumî bir taarruza tşlamıştır. Şimalî Çinde Kalgan'dan gelmekfe ın Japon kıtaatı, düşmanı tardetmek retile 6 eylulde Chensi eyaleti dahi ıde ve Kalgan'a 200 kilometro mesa de kâin KowGhuanTien şehrine varışlardır. TiyenÇin Nankin şimendi r hattı üzerinde ilerlemekte olan Japon taatı, 4 eylul tarihinde TangKuanung'u işgal ettikten sonra TiyenÇin ankin hattı üzerinde TiyenÇin'e 64 lometro mesafede bir noktaya vasıl oluşlardır. Cenubî Çinde Japon tayyareleri, 6 lul tarihinde öğle vakti Swatom istih ımlarüiı bombardıman ederek büyjik ısarlara sebebiyet vermişlerdir. Japon donanması, Japon deniz tay ırelerinin yardımile, 6 eylulde PaoAn .ihkâmını ve Humen askerî mühimmat jpolannı bombardıman etmiştir. Gerek ı istihkâm ve gerek bu depolar, Canton irfezi sahillerinde olup Canton'a mü kabilen 80 ve 50 kilometro mesafeder. 500,000 mültecinin hücumu Şanghay 7 (A.A.) Gece bir Ja >n taburu, Kiangouan'a taarruz etmiş • . Çinliler, şiddetli bir mukavemet gösrmişlerdir. Fecir vakti muharebe hâlâ rvam ediyordu. Hava tezahüratına iştirak eden.bir plânör Izmir (Hususî) Hlkapmar mey Ufak bir endaht hatası, bu imtiyazl danı hmcahınç.. Havacılığa karşı yük mıntakayı tehdid edebilir. Diğer taraf selen bu coşkun ve özlü alâka, burada tan 500 bin mültecinin bu mıntakayı isti bulunanlan heyecana verecek kadar kuvvetle hissediliyor. Bu toplanış, tabiî bir lâ etmesinden korkulmaktadır. tecessüs ve merakla kat'iyyen alâkadar Japonlar bir adayı işgal ettiler değildir. Bilâkis kadın, erkek, ihtiyar, Hongkong 7 (A.A.) tyi malu genc herkes bugün memlekette bir havamat almakta olan mehafıl, Hortgkong ya cılık harekeü başlamış olmasmı tam bir kınında kâin Biting adasının dün akşam şuur ve idrak içinde benimsemiştir. Japonlar tarafından zaptedilmiş olduğuBugün, göklere dikilen on binlerce nu beyan etmektedir. gözde bunu sarahatle okuyorduk. Çinlilerin mukavemeti Bu kalabalık içinde, uzak köylerden Şanghay 7 (A.A.) Japon maka gelmiş olan köylüler de var... matı namına söz söylemeğe salâhiyettar Filo halinde başlıyan ilk uçuşlar, elbir zat, bugün öğleden sonraki beyana lerini güneşe karşı alınlarının üstünde tutında Japonlann Yangtsepou şarkında tarak başlarını kaldırdılar. büyük bir mukavemete maruz kalmış olBu köylülerden biri: duklannı söylemiştir. Bizim dedi bizim bunlar.. Gözünü sevdiğim; kartallar gibi uçuyorlar. tki gemiye taarruz Köylü bana baktı: Şanghay 7 (A.A.) Itimada şa Bu tayyareler yerri mi acab ola? yan bir membadan öğrenildiğine göre înDiye sordu. Ona izahat verdim: giliz zabitlerinin kumandasında bulunan Yeni dedim geçen sene AlmanHaisdu ve Haitsing adındaki iki Çin yadaki Olımpiyadlarda birinciliği kazangümriik gemisi, Şanghay'm cenubunda mış tayyareler bunlar. Şımdi Türkkuşu Japon tayyareleri tarafından bombardıemrinde çalışıyorlar. man edilmiş ve mitralyöz ateşine tutul Sıra, plânör uçuşuna gelmişti. Mual rmıştur. lim Tevfiğin, bir tayyareye bağlı uçan îki Çinli telef olmuş, altı Çinli yara plânörü, biraz sonra havalarda yalnız lanmış ve gemilerden birinin radyosu ha başına kaldı. Harikulâde mırvaffakiyetDevletin, îzmirden sonra Bursaya da sara uğramıştır. le uçuyordu. Akrobatik hareketler, biribirini takib ediyor ve saha boydan boya, turistik tesisat ve yollar yapacağı habe îki Mançuri livan Çin tarafına çılgm albşlarla inliyordu. Sıra Tiirk line Bursalılar çok sevinrmşlerdir. Yurd geçti kuşu tayyaresinden paraşütle atlamalara parçalanndan en çok seyyah çekebile Şanghay 7 (A.A.) Central News cek kısımlannm, kendi yağlarile kavru gelmişti. Çin ajansınm Jehol'dan bildirdiğine göre larak bu tesisleri yapabilmelerine imkân Kadmlar bağırışryorlardı: General TchangKaiÇang tarafından yoktur. Nitekim Bursa belediyesinin dar Kızlar athyacak.. Kızlanmız at • kumanda edilmekte olan ve efradından bütçesi, Bursa vilâyetinin ancak kendi bir kısmı geçenlerde on Japon zabitini lıyacak.. şlerini görebilen bütçesile turizm için Ve tam bu sırada sahanm tepesinden öldürmüş bulunan iki Mançuri livası Çinbüyük işler başarmalanna biz ihtimal geçen tayyare, ilk paraşütçüyü boşluğa liler tarafına geçmiştir. vermtyorduk. Yapılanlar, nihayet pek salrverdi. Ve paraşüt, ipek, beyaz bir tngiltereye verilen cevab mübrem olan ihtiyaclann belki bir kısmı düman halinde açıldı. üzerinde tefsirler idî. Halbuki bugün Bursada en mühim Bir ihtiyar kadın: Tokyo 7 (A.A.) Japonyanm In Nur gibi iniyor. Nur iniyor gok ihtiyac olarak (otel) ele alınmak lâzımgiltereyc vermiş oldugu cevabın metni erden Allahım! dır. Bursada gerçi otel çoktur. Lâkin burada neşredilmiştir. Bu cevabda şimDedi ve hıçkırdı. Bu eski Türk ana bunlardan pek azı bile, bir su şehrinde diye kadar yapılmış olan tahkikatın hâ sınm ruhunun ne derin köşeleri vardı? ulunması lâzımgelen şeyleri ihtiva etmediseden bir Japon tayyaresinin mes'ul olBir şişman bayan yüzünün terini sildi: mektedir. îş, bir Çelikpalasa kaldıktan duğunu meydana çıkarmamış bulundu Bizmiyiz bu, bizim kızlar mı bun sonra, orada oda boşalması için şimdi olğu beyan edilmektedir. lar?. dedi Kafesi, peçesi, çarşafı, her duğu gibi günlerce hatta haftalarca nöMaamafih mahallindeki tahkikata de şeyi gören bizler, şimdi kızlarımızı, hava bet beklemek* lâztm gelecektir ki işte bu vam olunnvaktadır ve facianın ne gibi arda atlarken görüyoruz. hal bir su şehri için ancak (otelsizlik) Ileriden bir ses duyuldu: ahval ve şerait dahilinde vukua gelmiş ddye ifade olunabilir. Binaenaleyh, Çe Bunlann isimleri Yıldızla Naciye kirgede, Bursada ve Çekirge ile Bursa olduğunu meydana çıkarmak için hiçbir gayret esirgenmiyecektir. Cevabî nota, ımiş. arasında yalnız bugünün değil yarmm AllaJı anasına, babasına bağışla htiyaclarını dahi cami olmak üzere daha îngiliz memurlannın istikbalde Japon memurlarile teşriki mesaide bulunacak sm yavrulan. muhtelif oteller yapılmak lâzımdır. Bun Millete bağışlasm millete!.. lan ve tehlikeli mmtakaya girmek niye lar modern olmahdır, fakat hiçbir zaman îhtiyar kadın koluma dokundu: tinde olduklan zaman keyfiyeti evvelden bugünkü kadar pahalı ohnamalıdır. Zi> Birşey soracağım oğlum. Japon memurlanna ihbar edecekleri ümira Avrupadaki su şehirlerine kıyas edilir Buyurun teyze?. dini izhar etmektedir. se bizdeki, hele Bursadaki otel fiatları Atatürk kızı Sabiha Gökçen gelpahalıdır. Meselâ: Çelikpalasta bir gece medi mi? A Halk şarkıları tophyan yatnıak için bir kişinin (6) lira vermesi Gelemedi teyze, tstanbuldaki şen oda lüks de olsa fazla paradır. Bunun heyet Erzurumda iklerde kalmış.. eğlencesini, gezmesini düşünürseniz bir Ah onu bir göreydim oğlum, bir Erzurum Riyaseticumhur orkestrakişinin Bursada günde 1 5 2 0 lira sarsı şeflerinden Hasan Feridle beste göreydim. Atatürkün kızı olmak ne mutfetmesi lâzımdır ki bu vaziyet Türkiyede kâr Necil Kâzım ve arkadaşları Er lu, göklerde dolaşmak bir ayn mutlu.. hayatı ucuzlatmıya doğru başltyan ce zurum ve civar halkmın şarkı ve seslerini Neyse, biz çok kahır çektik, çok ezildik reyanJa zıd bir manzara arzetmektedir. tesbit etmek üzere buraya gelmişlerdir. aınma, çocuklanmız göklere çıktı.. AtaÇekirgedeki otellerden bahsetmiyorum. Misafirler, Erzurum Halkevi namına bir türk sağ olsun evlâdım, o var olsun! Esasen onlar orta halli insanlar içindir. * * h.eyet tarafından karşılanmıştır. pacağını bekliyordu. O, hiç istifini bozmuyordu; boşalan tenekeyi aldı, kapırun önünde durdu, çöp arabasmm arkasından uzun uzun baktı. Melike, onun kendinden geçip taştığı anlara dikkat etmişti. Huriye, erkek gördü mü, değişiyor, başkalaşıyordu. Şiş man erkeklere karşı, zâfı fazlaca idi. Fakat genc, ihtiyar, güzel, çirkin, her erkek, onun gözünde erkekti; kızgmlık dev'esi geçiren bir dişi hayvan ihtirasile, erklere, burnundan soluyarak bakıyordu. Melike, ne zaman, sokak tarafındaki laya gidip de pencereden bakacak olsa, bksız erkeklerin, eve dikkatli dikkatli akarak geçtiklerini görüyordu. Huriye, u adamlann hepsile mi gezip tozuyor iu? Melike, bunun imkânsızlığmı kabul etmekle beraber, Huriyenin, hepsine sırıttığmı, gözile görmüş gibi biliyordu. Şekiıb, evde oturmadığı için, arsız kızm, müptezel aşifteliğinin farkına vara mazdı. Peki, kaynanası? En küçük, e hemmiyetsiz şeyler gözünden kaçmıyan, kurnaz ihtiyar kadınm, bunu sezrnemiş olması mümkün değildi. Neden göz yumuyoç, ses çıkarmıyordu? Melike, Huriyenin yılışıklığını, arsız lığrnı, terbiyesizliğini, birkaç kere, lâkırdı arası çıtlatacak olmuştu. Kaynanası, hemen cevab vermişti: Melike, yavrum, sen, bu kızm farfarahğına bakma... Deli dolu amma, becerikli, eli tez... Neme Iâzım, sonra da çok temiz... Melike, bu arka çıkış karşısında hiç bir şey söyliyememişti. Arsızlığı, terbiye sizliği, yılışıkhğı, densizliği, sadece «farfaralık» diye hoş görenlere, ne denebi hrdi? Genc kadın, arsız kızm, «becerikli», «eli tez» oluşuna inanmıyordu. Kayna nasmın da, buna, yürekten inanmış ol masına ihtimal vermiyordu. Huriye, her yaptığı işi, acele ile yarun, eksik yap makta idi. Mutfakta, hemen hergün gibi, bir vak'a çıkryordu. Tencereleri ateşte bırakıp unutuyor, yemekler yanıyor, kabların dibi tutuyor, kömür, havagazi, şaşılacak bir israfla harcanıyordu. Huriyenin eli tez değildi, cam tezdi. Işini hemen bitirip komşu hizmetçi kanlarla konuş mak, kapınm önüne çıkıp geçen erkeklere sarkıntılık etmek, sokağa çıkarak kim bilir nerelerde sürtmek için, daima telâş içindeydi. Onun bu telâşı her gün bir iki tabağm, bardağın başını yiyordu. Şekib de, kaynanası da çok titizdiler. Melike, kaynanasınm titizliğinin de, bir maksad altında, bir gösteriş olup olma dığını iyice bilmiyordu. Fakat kocasının titizliğinden, temizliğinden şüphesi yoktu. Melikenin akıl erdiremediği şey, ŞekJ>in de Huriyenin temizliğini tasdik etmesiydi: Yok, yok. a Temiz kız.^a L Bunlardan hemen hiç birisi baştan nihayete kadar düzgün ve mükemmel bir halde değildir. Meselâ: Bu sene tamir edılen bir taraf gelecek sene tekrar ta mire muhtac bir hale düşmekte; orası tamir edilirken bir başka taraf bozulmaktadır. Yani bunlann baştanbaşa def'aten yapılmalanna vilâyetin yollar tahsisatı müsaid olmadığı gibi bu iş yalnız vilâyete kalırsa, hiçbir zaman da bunlann toptan yapıldığını görmek mümkün olamryacaktır. Maamafih bu sene Bursa Mudanya yolunun vilâyetçe asfalt yapıknasına karar verilmdş bulunması büyük bir fedakârlıktır. Henüz işe başlanmamış ol makla beraber bu yolun iki senede bitirilmesi mukarrerdir. Şu halde Bursanm (yol) derdi devletçe yapılacalc yardımda ilk plâna alınması teınenni olunan bir meseledir. Çünkü: Dışandan gelen seyyahlar, yurd içinden Bursaya gelenler tamamen bu yollardan seyahat ebmektedirler. Bunun içindir ki otomobil ve otobüs yolculuğu İşte bu sebeble Okspor kurumunu vüBursa için mühim ve hayatî bir zaruretcude getirenlerin himmetlerini takdire ve tir. Şüphesiz, bu yollardan rahat rahat tebrike lâyık buluyorum, kendilerine muBursaya geliramedikçe, arzu olunan seyvaffakiyetler temenni ediyorum. yah akınının başlamasına şahid olamı » * * yacağız demektir. Okspordan bahsederken Okmeydanî Uludağ Bursa yolu ise son zamanvakıflannı da hatırlamamak elimden gellarda başlı başma mütalea olunabilecek bir ehemmiyet alrruştır. Çünkü Türk ve medi. Malum oldugu üzere o meydanda ecnebi Bursaya gelen hemen herkes Ulu Fatih Sultan Mehmed bir cami, ikinci dağa çıktığı için bu yol senenin her aym Beyazıd da bir zaviye yapbrmıjtı. Ok da ve her gününde işlek bir halde bulun çuluğu teşvik ve himaye maksadile bu zamaktadır. Aynca Bursalılardan (şimdi viyeye birçok vakıflar tahsis olunduğunlik vesait müsaid olmadığından) yalnız dan genc kemankeşler ders sırasında kabir kjsmınm çıkarak yaz aylannı geçir nnlannı doyurmak, ihtiyar üstadlar da dikleri Uludağ yolunun tamir ve ıslahı gene orada ömürlerinin son günlerini sı • için sarfedilecek para ile bu dağa hem de kıntısızca geçirmek imkânını bulurlardı. iki tane hava hattı yapmak mümkündür. Öyle zannediyorum ki.. Benli Karagöz, Bursada 700 bin liraya bir Çelikpalas Dede Kemal, Çollu Ferruh, Havande • kuran müesseseler, vaziyeti tetkik eder len, Şüca, Tozkoparan gibi o meydanda lerse, tesis masrafmı hemen bir sene için birer rökor kurmuş, akla sığmıyacak kadar uzaklara ok ulaşbrmış üstadlar da de bile kurtarabilecek, olan bu Uludağ son nefeslerini ferih ve müsterih bu hava hattını yapmakta asla dakika ge zaviyede vermişlerdir. çirmezler. Belediyenin elindeki projeleŞimdi okçu ve Okmeydanındaki ca rin hâlâ tetkik edilip bitirilemediği ve bu işin el'an bir firmaya verilemediğine ba zibe gibi okçular zaviyesi de yok. Fakat kılırsa, ya işin içinde gene kırtasiyeciliğin vakıflar mevcud. Acaba Evkaf dairesi, hüküm sürdüğüne veya bu işin ehemmi meşrut ve mevkuf olduklan yere sarfo yetine akıl erdirilemediğine ihtimal ver Iunmıyan bu paralardan bir kısmmî Oksporu himaye ve daha doğrusu okmek icab eder. çuluğu ihya uğrunda sarfedemez mi? MUSA ATAŞ Yerine masruf bir iyilik olacağına göre böyle bir himmeti o daireden beklemek Filistinden bir heyet geliyor elbette doğru olur. Halebden verilen bir habere göre, FiAf. TURHAN TAN listin Arabları namına Emil Gori ve H: Rum ortodoks papazlarından Nikola HuHaydarpaşada Sari Hastalıklar hasta riden mürekkeb bir heyet Türkiyeye nesinde Mersinli Hakkı oğlu Emine: gıdecektir. Heyet, Türkiye ve Balkan Tifoya Anadoluda kösel değil sökel depayıtahtlarına uğrıyarak Filistin vazi nlldigini yazıyorsunuz. Bu tashihinize teyetini ve Yahudi tehlikesini anlatacak şekkür ederim. İbni Sinanın şarab hakkıntır. Bu arada bütün Rum ortodoks kili daki sözleri üzerinde durmayı ise yersiz bulurum. Her koyun kenrii bacağuıdan aselerinin de heyet tarafından ziyareti sılır, azizim. mukarrerdir. M. T. T. Melike, bu övülen temizliği bir türlü anlamryordu. Huriye, sofrada hizmet ederken, başını kaşıyor, sonra elini yıka madan ekmek kesip getiriyordu. Mutfağm yanmda banyolu küçük ev hamamı varken, o, su ısıtıp mutfakta yıkanıyor du; ve yıkanırken saçjlan kirli sular, raflardaki kablara, tabaklara, tel dolabına, su küpüne sıçrıyordu. Melike, bunu görmüş, çıldırmıştı. Fakat kızm, yüzsüz sızlamalan, büsbütün sinirlerini bozmuş, odasma çıkmıştı. Huriyenin pisliği, bununla da kalmı • yordu. Melike, sabah, akşam, halâda, mutfaktaki musluk taşında, parça parça kraşeler görüyordu; genc kadın, her defasında yıkıyor ve söyleniyordu. Acaba kaynanası bu pisliği görmüyor muydu? Huri/enm terbiyesizliğinin hududu da yoktu. Her şeye karşı, meraklı ve mütecessisti. Eğer sofrada, onun merakını, tecessüsürfü gıcıklıyan birşey konuşulu yorsa, manasız bakışla gözlerini, konu şanların ağızlanna dikerek, derin bir alâka ile dinliyordu; şayed. sofradakiler neş'esiz, birşey konuşmuyorlarsa, Huri ye, yemeği bırakıyor, hemen ınutfağa dönüyordu. Omm bu merakı, tecessüsü, hiç de boşuma değildi. Çünkü evde ne konuşul muşsa, ne olup bitmişse, hiç arasmı so ğutmadan, komşulara, mahalle bakka Jma. raanava. zerzevatcnra. kasaba, ak Edebî tefrika : 64 ARILAROJ Yazan : Mahmud Yesari Melike, soğukkanltlıkla düşünüyordu lasta değildi; artık onun da yürüyecek ; koşacak kuvveti vardı; o da maça gi bilirdi. Yalnız vücudünde değil, ruhunÎ da bu hayatiyeti bulmanın neşvesile 5ğsünü kabartıyordu. O, bir kenarda, hasta ve alil, boynunu iküp seyirci kalmıyacak; o da, bu maça recekri. Kocasmı değil, sevgilisini, kendi vgisini, ruhundan kopan parçayı kap rmamak için koşacaktı, ötekilerden da î çok, daha hızlı koşacaktı. Çünkü o jn başında, dağ rüzgârları esiyordu... * * * Melike,. soluk sonbahar güneşinin bir if gibi sararttığı sokağa bakarken, kendi ;ndine tekrar ediyordu: Deli Huriye kız... Deli Huriye z... Çöpçü, sokak kapısınm önünde dur uş, çöp tenekesini boşaltıyordu; Huri ;, yılışık, arsız gülüşlerle çöpçüyü ko ndan dürterek şakalaşmak istedi, kolu rsılan çöpçünün elinden teneke yere iştü. Huriye, ağzını olanca genişliğile açarak, nesli münkanz olmuş hayvanlardan birinin sesini tahayyül ettiren acayib bir haykırışla gülmeğe başlamıştı. Yılışık, arsız kızm kahkahalan, hiç bir zaman insanî değildi; Melike, bunu biliyordu. Fakat bazan, Hırriye, öyl< kendinden geçiyor, öyle taşıyordu ki, y < bancılar şöyle dursun, onun bağıra b ğıra zırlamayı andıran konuşmalarır acayib haykırışlı kahkahalanna kulals ları alışmış olanlar bile, şaşırıyor, ürkı yorlardı. Melike, fazla tahammül edemedi, pen cereyi açtı, hiddetle seslendi: Huriye, nedir? Ne var? Ne oluyor? O, kahkahalannı keserek yılışık yılışık güldü: Hiç küçük hantm, birşey yok... Elile çöpçüyü gösteriyordu: Tenekeyi düşürdü de, ona gülü yorum. Hizmetçi kızm pervasız yüzsüzlüğü, Melikenin büsbütün smirine dokunmuştu: Fazla söylenme... Gir içeri. Pencereyi kapadı; Huriyenin n< ya tara yetiştiriyordu. Melike, bunun çok çabuk farkında olmuştu; o, varken ko • nuşmuyordu. Fakat odalannda kocasile konuştuklan birçok şeyleri de dışandan duyunca, Huriyenin kapı dinlemekteki ustalığına pannak ısırdı. Huriye, halı üstünde yürüyen bir kedi sessizliği ve sinsiliğile yukarı kattan aşağıya iniyor, mubfaktan sokak kapısına geçiyor, tekrar yu« kan çıkıyor, odalara bakıyor, kapılan dinliyor ve hiç ses çıkarmıyordu. Yürür« ken bastığı yeri güm güm sarsam, girip çıkarken kapılan çarpan, merdivenlere ayağı takılan, tuttuğunu düşürüp kıran, savruk, sakar, deli kız, sanki o, değildi. Melike, bazan, Huriyenin öbür so • kakta konuştuğunu, arka odadan duyuyordu. Fakat, Huriye, bazan da, o kısılmaz sanılan hayvanî zmltılı sesini öyle akord ediyordu ki... Kapı önünde durur, kendine göre, neler düşünür, neler beklerken, tanıdığı bir erkek geçiyor ve Huriye, hiç tavnnı bozmadan, dudaklannm ucile konuşuyordu. Kaynanası, Huriyeyi, «emniyetli hizmetçi» diye de aynca övüyordu: Bir eve, böyle hizmetçi Iâzım... Doğrusu, bu zamanda, böylesi güç bulunur. Evin kilidi, küreği demek... Hiç birşey düşünmeden, aklına bir şey gelmeden, evi emanet et, git. Sadık kız... İArkast var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: