CUMHURİYET 8 Eylul 1937 Osmanlı Rasputini Tarihî tefrika : 18 Yazan : M. Turtıan Tan ( Şehir ve Memleket Haberleri J İhracat meselesi Çalışma saatleri Ihracata başlarken Bu yıla aid rekolte tahminleri yapılıyor Alâkadar makamlar yeni ihrac senesine girerken ihrac imkânlannm saglam esaslara istinad edebilmesi için bu yıla aid muhtelif mahsullerin rekolte tahmin lerini yaptırmı^lardır. Bu tahminlerden bazıları ikinci ve bazılan sonuncu olarak yapılmıstır. Ele geçirdiğimiz bu tahminleri neşre diyoruz: Bakla 229,000 ton, kuru üzüm 53 bin ton, incir 33,000 ton, fmdık 5560 bin ton, yapağı 20 25 bin ton, tiftik 70 bin ton, Palamut 45,000 ton, zeytinyağı 32,000 ton, buğday (936937 rekoltesi) 2,100,000 ton (maamafih bu miktar son tahmin değildir. Rekoltenin bundan yüksek olacağı sonradan görülmüştür), arpa 2,300,000 ton (arpa rekoltesinin de bundan fazla olacağı anlaşılmaktadır), mısır 590,000 ton (mısır rekoltesinin bundan biraz daha düşük olması muhtemeldir) bulama 210,000 ton, kuşyemi 250,000 ton, susam 19,000 ton, çavdar 385,000 ton ve pamuk rekoltesi de 50,000 ton olarak tahmin edilmiştir. Siyasî icmal Akdeniz konferansı îr taraftan Gen«ral Franco kendi hükumetinin muharib tanınmasına ve binaenaleyh Valencia hükumetine tâbi Akdeniz sa • hillerine karşı açık denizde resmen abluka vazeylemesine Londradaki ademi müdahale komitesinde yalnız Sovyet Rusyanın kat'î muhalefeti mâni olduğunu görerek Valencia bayrağını taşıyan bütün îspanyol gemilerine ve Sovyet vapurlarma karşı bütün Akdenizde tahtelbahirlerle mücale açmış ve her ne pahasma olursa olsun düşmanma Karadenizden yiyecek ve harb malzemesi gelmesine mümanaat etmeğe azmeylemiş gibi bir vaziyet takınmıştır. Kösem Sultan emretti: «Tez bu Cinci Hocayı getirin, aslanıma bir nefes etsin. Belki vakti zamanı gelmiştir, aslammın sıkıntısı bu yüzden geçecektir» Bu yeni hekim, tam bir pisikoloğdu, ruhtan anJardı, nabza göre şerbet vermeğı bilirdi Likin deli îbrahimin nabzı olur olmaz şerbetle düzelecek halde de ğildi, berbad bir durumdaydı. Onun ıçin hasta gene iyileşemedi, melânkoli ziya deleşti, sar'a nöbetleri sıklaştı, sarayın düzeni temeline kadar sarsıldı. İşte bu sırada Hamal Hacı Mehmed, ciice Basiret adlı cin elile ecinne diya .nndan getirdilerek kendısine verilen hazinesinin hıkâyesını bir dostuna fısıldadı, o da bir başkasına anlatü ve macera dilden dıle, kulaktan kulağa geçerek Kö sem Sultana kadar aksetti. Çemberlitaş yakınlannda kaybolmuş bir keseyi Sü leymaniye medresesi höcrelerinden birinde sahibine geri verdiği söylenen hocanın tam cinci olduğuna şiiphe edilemezdi. Kösem Sultan da böyle düşünmekle beraber hikâyeyi tevsik için hamal Meh medi huzuruna getirtmekten geri kalmadı, iri boy herifi uzun uzun söyletip dinledi, ogluna da dinletti ve kızlarağası Sümbüle emir verdi: Tiz bu Cinci Hocayı getirin. As lanuna nefes etsin Belki vakti, zamanı geîmiştir, aslanmın sıkınbsı bu yüzden geçecektir. Ibrahun, bu hikâyeye anasından btn kat ziyade alâka gösteriyordu. Hatta Molla Hüseyni getirmek üzere adamlar çtkanldıktan sonra dayanamadı, H a a Mehmedi tekrar çağırtü Nurülkamerin höcreye girişini, posta oruruşunu, mollayla konuşuşunu bir daha ve bir daha söyJetti, Cincinin taklidini yaptırdı ve so nunda sordu: Demek herif yaman? Beli Padişahım, yaman. Cinlerle senli benli konuşuyor, her istediğini yaptırıyor. Senin keseni de getirtiverdi, de gil mi? Belî Padişahım getirtti. Emredersen göstereyim, koynumda duruyor. Lüzumu yok, gene yerinde dur sun. Sen Nurülkamerin Cinci Hocayla nasıl konuştuğunu bir daha anlat: Dört yaşmda bir çocuk hazzile hikâyeyi ielki onuncu defa dinliyordu, heyecan içinde kalıyordu. Ayni zamanda hamal Hacı Mehmedden de hoşlanmıştı. Yüz elli kiloluk yükleri taşıya taşıya nasırlanmış o kalın onruzlan, orta çapta bir demir boruyu andıran o kıllı bilekleri seyretaıekten, o çetrefil dili dinlemekten zevk alryordu. Hikâyeyi kelime kelime ezber ettiği için Hacı Mehmedle beraber kendisi de Cinci Hocanın sözlerini tekrar ediyor ve medresede onunla bile bulun muş gibi teheyyüc gösteriyordu. Başındaki ağırlık, içindeki sıkıntı bi raz azalıyor, yüreğine yavaş yavaş fe rahlık geliyor gibiydi. Bu değişikliği sezince yüzü de gülümsemişti, Hacı Mehmedle şakalaşmıya başlamıştı: Ulan, diyordu, ayrya beraziyorsun. Bu ne kol, bu ne bacak? Başma bir kallâvi, sırtma da serasere kaplı bir kürk geçirtsem lalamdan farkıaı kalmıyacak. Hacı Mehmed, bu yüksdc iltifat karşısında <dıay bir günün bin olsun» diye haykınp yerlere kapanıyor, gülünç şivesile şaklabanhklara girişiyordu: Vezir ile kulun boyda bosta biriz. Gel gelelim ki ona Kara Mustafa Paşa dryorlar, köleni hama! Mehmed diye çığırryorlar. Zâlike takdîrül azîzül alîm! O ne demek ulan? Kara Mustafanın vezir, Hacı Mehmedin hamal oluşu Allahın işidir aemek isterim Sultanım! Ben Padişah değil miyim teres Istediğım gün lalamı hamal, seni de Sadrıazam yaparım. Hay bir günün bir olsun Sultanım. Deli adam, gerçekten de böyle bir iş yapmayı düşünüyordu. Fakat Hacı Mehmedin sağlık verdiği Cinciyi sına dıktan, eski neş'esini bulduktan sonra böyle bir harekette bulunmayı münasib gördüğünden düşüncesini Yemenli hamala sezdırmemek istiyordu. Bununla beraber geniş omuzlarına, kalın bileklerine, karışık diüne bayıldığı uşağı ümide düşür mekten de geri kalmadı. Haydi git, dedi, işine bak. Şu sıkıntılarım geçer geçmez seni bir baltaya sap edeceğim. Yalnız kalınca bir mindere uzandı, derin derin düşünmeğe daldı. Nurülka merlerı, Zenebüddecacları, cüce Basi retleri kuruntuluyor ve Süleymaniyeden gdecek Cincinin bu göze görünmez mahluklarla girişeceği muhavereleri tahmine çalısıp heyecanlanıyordu. Kızlarağası Sümbülün kılavuzlugile odaya giren Molla Hüseyin onu işte bu vaziyette buldu. Zeki Safranbollu, dört beş gündenberi böyle bir davet bekledıği, girişeceği büyük oyunun bütün hatlarını zihninde çizip hazırladığı için son derece soğukkanlıydı, heybetli bir tavır almış bulunuyordu. Hünkâr, tahta çağırıldığı günkü du rumdaydı. Bir eli bıyığına takılı, bir elı çakşınna sokulu olduğu halde şöhretıne bel bağladığı Cinciyi bekliyordu. Onu, son günlerde sekiz on tanesini gördüğü üfürükçüler gibi bir adam sanıyordu. Yanına gelince yer öpüp el pençe divan duracak zannediyordu. Halbuki Molla Hüseyin yamalı cübbesinden, kirli sanğm dan umulmıyan bir vakarla içeri girdi ve eşiği atlar atlamaz kaşlannı çattı, Sümbül ağanm omzuna elini koyarak gürledi: Behey gafiller, burası saray değil, ecinne yuvası, her köşede bir cin derneğı turulu. Sizin şu zavallı adama kasdiniz mi var ki yarunı yönünü cinler sarıncıya kadar gözünüzü kapamışsınız. Burada Peygamber otursa çarpılır, felâkete uğ rar. Tiz, kapısı kıbleye açılmıyan başka bir oda açın, şevketlu Hünkân oraya götürün! Deli Ibrahkn, gözleri yüz mumluk avizeler gibi ışıldıyan, ağzmda gökgürültüsü beliren bu güçlü kuvvetli adama hayran hayran bakıyor ve her iki elini ayni za manda işleterek boyuna kaşmıp duruyordu. Yer öproek şöyle dursun, selâm bile vermiyen ve kızlarağasına tam bir köle nruamelesi yapan hocanm mehabeti içine bir korku vermişti. Ellerini takılı ve sokuJu olduklan yerden ayıramıyordu, ağzını açamıyordu, sadece bakinıyordu. cat mallarımıza aid navlunlan makul hadlere indirmeleri için yapılan tek lifler, bu müesseseler tarafından kabul edilmemistir. Evvelce de yazmıs oldu ğumuz gibi bu kumpanyalar, ihracat mevsimindeki sıkışık vaziyetimizden istifade etmek istiyorlar. Türk şilepleri ancak kabotaj hatlarımızda calışmaktadırlar. Bunlarm içinde haricî sefer ler yapabilecek evsafta olanlan pek azdır; bunlar da zaten muhtelif iş mukavelelerile bağlanmış bulunmaktadır Hükumetimiz, ecnebi acentaların aksi ısrarlan karşısında icab eden ted birleri almış, ihracat mallarımızı taşı mak üzere Yunanistandan kâfi mik ta^da vapur kiralamıştır İhracat mallanmız muhtelif iskele lerden İstanbul, İzmir ve Mersine sevkedilmektedir. Yunan vapurları da bunları limanımızde heklemeden taşı mağa baslam^lardır Bu suretle. ecnebi acentalann. iktısadivatımıza adeta bir suikasd gibi hazırladıkları bu emri vakii rahatça önlemis ve bertaraf etmiş bulunmaktadır. Hükumetimizin hassasiveti savesinde ihracat mallarımızm iskelelerde kalması tehlikesi artık mevcud değildir. Diğer taraftan, Yunan vapurlarile yapılan mukaveleler de çok muvafıktır. Tröst yauan ecnebi kum panvaların tonuna 60 şilin istedikleri mallar, Yunan vapurlarile 37 şiline ta şınmaktadır. Dîğer maUarımızm navlunları da bu nisbetler dahilinde indi rilmis bulunmaktadır. Hükumet Yunanistan İş haftası bazı yerlerde dan vapurlar kiralıyor derhal tatbik mevkiine Ecnebi vapur kumpanyalarına ihra konuluyor Iktısad Vekâleti Iş Dairesi, İş Kanu nunun çalışma müddetlerini tayin hususunda verdiği salâhiyete istinaden 48 saatlik iş haftası şeklinin mühim bir kısım işlerde çahşan işçiler için derhal tatbikına karar vermiştir. Bu hususta bir emirname ptojesi hazırlanmışhr. Bu emirname hafta içinde bir tebliğle neşredilecektir. Aldığımız malumata göre yalnız otel, han, hamam ve lokanta gibi umumî yerlerde çahşan işçiler bu ilk tertibden haric tutulmuş, bunların haricinde kalan bütün iş yerlerindeki işçiler için 48 saatlik iş haftasının tatbikına karar verilmiştir. Bunun tatbikatı için iş yerlerinde sekiz saatlik i$ postalan yapılacaktır. Bu ilk tebliğe girmiyen yerler için ayrıca bir emirname çıkanlarak bilâhare vaziyetleri tayin edilecektir. Esasen şimdiye kadar gece işçileri için 48 saatlik iş haftası şekli tatbik edilmekteydi. tş dairesi reisi gitti Iş Dairesi umumî reisi Enis Behiç, dün akşam Ankaraya hareket etmiştir. Enis Behiç, Karadeniz sahil mıntakasında yeni bir seyahate çıkacak ve ondan sonra seyahatine Ege mıntakasında devam edecektir. ADUYEDE Parmagını ısırmış Zeyrek civannda ortak olarak bozmacılık yapan Taha ile Lutfi bir mesele yüzünden kavga etmişler, Lutfi kavga esnasında Tahayı boğazından yakalıyarak altma almış ve şiddetle parmağını ısırmak suretile yaralamıştı. Dün bu hâdisenin muhakemesi sona ermiş ve Lutfnin suçu sabit görüldü ğünden 9 ay ağır haose ve 80 lira taz minata mahkum edilmiştir. KÜLTÜR ÎSLERl Ankara îsmetpaşa Kız Enstitüsüne ahnacak talebe Palto hırsızı Cemal isminde birisi dün sabah Aksaray pazarında Büyükçekmeceden gelmiş Hasan Tuncer isminde birinia RalMolla Hüseyin, ne söyliyeceğini şa tosunu çalarken yakalanmıştır. şırıp yutkunmıya başlıyan Sümbül ağayı1 Dün dördüncü sulh cezada bu meş hud cürmün durusması yapılmış, Ce eşiğe doğru sürdü: ' Tiz, dedi, dediğüni yap, odayı se malin suçu sabit görüldüğünden 20 gün hapse mahkum edilmiştir. çip bana haber ver. 14 aya mahkum oldu Ve herif sersem sersem çıkarken PaKoska caddesinde bir kahvede Arifle dişahm yanına gitti, ayni sertlikle emir Bahriyeli Cemal bir meseleden dolayı verdi: kavga etmişler ve Arif kasatura ile Ce Kalk, diz çök! mali ağır surette yaralamıştı. Ibrahim bıyığile çakşmnı bıraktı. LaDön Ağırcezada bu yaralamak vak'alasınm dediklerini yapan bir çocuk uy sınm durusması neticelenmis ve hâdisallığile minderin üzerinde diz çöktü, mı sede kasid görülmediğinden Arif 14 ay ağır hapse mahkum edilmiştir. nldandı: Kalktım rıoca efendi! SEHIR tSf.ERi Hani senin talii esedin? Gürültü ile mücadele Talii esedim mi? Gürültü ile mücadele edilmesi için Evet. Resimli muskan? vaktile alâkadarlara emir verildiği hal Bende öyle muska yok hoca efende müteaddid sebeblerden dolayı bu di! nun önüne geçmek kabil olamamakta Yok mu? dır. Belediye bu meseleyi ciddî surette Yok, hoca efendi! halletmeğe karar verdiğinden bu hu Nasıl olur a şevketlu Hünkâr. Bir susta yeni bir talimatname yapılmak kimesne ki tacü taht sahibidir, ülkeler sa tadır. En fazla şikâyeti mucib olan gühibidir, hazine ve kul sahibidir. Onun al rültülerden biri tramvayların çanı ol duğu için caddelerde karşıdan karşıya tm muskası bulunmaz mı?.. geçilecek yerler çivi ile tesbit olunduk Bulunmuyor işte hoca efendi! tan sonra bunun önüne geçileceği kana Cinler de onun için dört yanını sa ati vardır. rıyor, seni azab içinde bırakıyor. Emin Yıkılmak üzere bulunan ol ki vaktinde yetişmişim. Biraz daha geç evler kalsaydım ecinne tayıfası seni bu halde Sehrin muhtelif yerlerinde Belediye dahi komazlardı, ya kargaya, ya serçeye çevirirlerdi, Kaf dağınm ardına götürüp müfettişleri tarafından yapılan teftişat Simürge köle yaparlardı. Artık işin yok neticesinde birçok maili inhidam eski sa orada otur, kıyamete kadar darı taşı! ahsab binalar bulunduğu eörülmüstür Bilhassa bu kabil yerlere Beşiktaş, ÜsKara bir karga, cılız bir serçe olmak küdar ve Kasımpasa kazaları dahilinde ihtimali mecnun Hünkârın vâlıimesini daha zivade tesadüf edilmiştir. Beledi şiddetle taforik ettiğinden ihtiyarsız bir ye mühendislerinin bu kabil binaları savletle Molla Hüseynin ellerine sarıl tesbit ederek on güne kadar sahiblerine mıştı, yanık yanık yalvarıyordu: tebli?at yapmaları için emir verilmiş Aman hocam, camm da, bedenim tir. Tefoliğden sonra tehlikeli görülen de sana emanet. Iyi saatte olsunlann şer ler Belediye vıktırılacaktır. rinden beni kurtar! Ekmek f iatı (Arkast var) Eylulün sekizinci çarşamba günün Bu sene Ankara Îsmetpaşa Kız Enstitüsü San'at Muallim mektebi kısmı na meccanî ve leylî olmak üzere mü sabaka ile yeniden 30 talebe ahnacaktır. Müsabaka, türkçe, riyaziye, biçki, dikiş, moda ve resim derslerinden yapıSokullu Mehmedpaşa camilacaktır. Selçukhatun ve Üsküdar Kız sinin tamiri San'at Enstitüleri müdavim ve mezunlanndan müsabakaya girecek olanların Azabkapıda yapılmakta olan Atatürk imtihanları 14 eylul salı günü, Beyoğlu köprüsünün ayaklarının tam y*anında Akşam Kız San'at mektebinde yapıla bulunan Mimar Koca Sinanın kıymetli caktır. eserlerinden olan Sokullu Mehmedpaşa Ankara tsmetpaşa, îzmir Cumhuriyet camisinin mütehassıs ustalarla tamiri ve Bursa Necatibey Enstitüleri mezun ne başlanmıştır. ve müdavimlerinden müsabakaya gire Emniyet müdürlügünün yeni ceklerin imtihanları da.kendi mekteb binası „ .. . , lerinde vapılacakt».^'^»' »ı» uu. Emniyet müdürlügünün Bahçekapıda îlk tedrisat kadrosu Sanasaryan hanına taşmmasına Emnîyet îstanbul ilk tedrisat muallimlerine Umum müdürlüğü tarafından karar veaid kadro üzerindeki tetkikat ikmal e rilmişti. dilmiş ve dün akşamki posta ile AnkaBinada tetkiklerde bulunan Emniyet raya gönderilmiştir. Yeni kadrolarda, erkânı burasınm esaslı surette tamir eiki sene köy mekteblerinde hizmet gördilmesine lüzum göstermişlerdir. müş olan muallim mektebleri mezun Dün, Nafıa Vekâleti Fen memurlan lan şehir mekteblerine verilmiştir. bu binaya giderek hanm plânını yap Bundan başka askerlik dolayısile va zifeden ayrılacak muallimler âe tesbit mışlardır. Plân birkaç güne kadar tamamlanaedilmiştir. Bunlann yeri vekâletle idacak ve binada tadflât yapılması lâzım re edilecektir. gelen yerler tesbit edildikten sonra EmDENtZ İSLERİ niyet müdürüne verilecektir. Diğer taraftan da Valencia hütumeti karada ve bahusus denizde uğradığı büyük zorluklar ve tehlikeler içinden sıy rılmak için devletlerin ve bahusus Ingilterenin Akdenizde yalnız ticaret gemilerine değil ayni zamanda harb gemüerine de tahtelbahirlerle taarruz ederek bey • nelmilel vaziyeti kanştırmak istemiştir. Leipzig Alman kruvazörüne deniz altından yapılan torpil taarruzu ademi mü • dahale sistemini altüst ettiği gibi şimdi de Havock ismindeki İngiliz harb gemisine ayni şekilde yapılan taarruz îngiltereyi ademi müdahale usulünü tadil ve ıslah Yukanki tahminlerin ekserisi geçen se teşebbüsünde şaşırtmıştır. neden fazladır. Her iki hâdisede mütearnz tahtelba hirin mensub bulunduğu hükumetin tesMÜTEFERRİK bit edilememiş olması işin içinde tahrik Yeni tuz fiatları maksadı bulunduğunu ihsas etmiştir. GeYeni tuz kanunu mucibince, fiat ba neral Franco'nun îngiltereyi iğzab ey kımından, memleket, Karadeniz, Ak lemesinde menfaati değil bilâkis zaran adeniz, Adalar denizi, îstanbul ve Mar şikârdır. ltalya dahi iki başvekil arasın • mara olmak üzere beş mmtakaya ay da teati edilen mahsusnamelerle esası kurılmıştır. Sahil mıntakalarmda Kara rulan anlaşmayı Almanyadan aynlma deniz mmtakası için kilo fiatı 3,63, A mak şartile inkişaf ettirmeğe çalışırken dalar ve Akdeniz için 3,60, (îzmir ve Ingilterenin askerî izzetinefsini tahkir Foça ambarlân haric), İstanbul Mar edecek bir harekette bulunmasma imkân mara mmtakası ambarlan için 3,43 kuolmadığı halde son taarruz Londrada geruş olarak tesbit edilmiştir. ne tereddüdler uyandırmıştır. Su kadar var ki Valencia'ya aid modern bir tahtelbahirin yaralı olarak bir Fransız limanına iltica eylemesi meseleyi bir derece tenvir etmiştir. îngiliz harb gemisi taarruza uğradıktan sonra en yeni bir silâh olan denizaltı hambaralarile mukabelede bulunmuş ve bunun isabet eylediğine delâlet eden bazı alâim su yüzüne çıkmış olduğundan Fransaya iltica eden tahtelbahirin yarasını bu hambaralardan aldığına çüphe kalmamıştır. Yiıkarıda s*ydığımız iki sebebden Akdenizin emniyeti ve seyrüseferin selâmeti kaybolduğundan tspanya işlerinin Mil letler Cemiyeti ve ademi müdahale ko mitesi gibi kalabalık teşekküllerden alı nıp azası mahdud beynelmilel bir he « yet tarafından bakılması lüzumu hisse dilmiştir. İlk fikri telkin eden Fransa oldu. Sonradan Ingiltere bu fikri benimse» di. Her iki büyük devlet Akdeniz dev letlerini müştereken konferansa davet etmek hususunda mutabık kalmışlardır. Fakat davet olunacak devletlerin ta yini Ingiltere ile Fransa arasında uzun münakaşalara sebeb oldu. îngiltere yal nız Akdenizde sahili bulunan îspanya haric sekiz devlet yani Ingiltere, Fransa, ltalya, Yugoslavya, Arnavudluk, Yu nanistan, Türkiye ve Mısınn davet edilmesini istemişti. Sovyet Rusyasmı haric bırakmak için Karadenizi Akdenizden saymamıştı. Fransa hükumeti sollann te • sirile Sovyet Rusyasınm davetinde ısrar eylediğinden îngiltere dahi konferansta muvazeneyi temin için Almanyanın davet edilmesini kabul ettirmiştir. Rusya gir dikten sonra tabiatile Bulgaristan ve Romanya dahi çağırılmışur. Moda vapur iskelesi Civarın manzarasını kapadığı ve bozduğu için Moda vapur iskelesinin üst Dost Irak hükumeti Müzeler mimarı kısmmın yıkılmasına karar verilmiştir. Şerif Yusuf, Dolmabahçede toplanacak Yıkılma işine derhal başlanmıştır. olan Tarih Kurultayına istirak etmek GÜMRÜKLERDE üzere şehrimize geîmiştir. îstanbul Müzeler mimarı Kemal Altan, kardeş devletin müzeler mimannı memleketimizİstanbul gümrüklerinin faaliyetini deki Türk eserleri üzerinde tetkikler yakından tetkik ve teftiş eden Gümrük de bulunması için dün Topkapı sarayı ve İnhisarlar Müsteşan Adil, Ankara na götürmüştür. ya dönmüştür. Topkapı saraymda bilhassa Bağdad kasrı üzerinde mimarlar fazla meşgul Dahiliye Vekili Ankaraya olmuşlar ve tarihî araştırmalar yapmışgıttı lardır. Bir müddettenberi şehrimizde buluMimar Şerif Yusuf şehrimizde bu nan Dahiliye Vekili Şükrü Kaya dün lunduğu müddetçe Süleymaniye, Be akşamki trenle Ankaraya gitmiş, istas vazıd ve Sultanselim camileri üzerinde yonda tanıdıklan tarafından teşyi edil de tetkiklerde bulun acaktır. miştir. Şükrü Kaya birkaç gün sonra Cumhuriyet Merkez Bankatekrar şehrimize dönecektir. sının tediyatı Emniyet İşleri Umum müdürü Şükrü Sökmensüer de Ankaraya gitmiştir. Cumhuriyet Merkez Bankası 8 şubaMillî Müdafaa Vekili General Kâzım ta kadar Almanyava ihrac edilmiş olan Özalpla Nafıa Vekili Ali Çetinkaya da ihrac malları bedelini ödemektedir. Albugün Ankaraya gideceklerdir. manya ile yeni yapılan protokollar Başvekil îsmet Inönü ile Maarif Ve tasdik olununca, banka, Almanyada kili Saffet Arıkan da bugün îzmirden kalmış diğer bloke paralara aid tediyaAr>karaya hareket edeceklerdir. ta da başlıyacaktır. Irak hükumeti müzeler miman şehrimizde Gümrük Müsteşarı gitti Ecnebilerin ikametgâh tezkereleri Ecnebi tebaasının ikametgâh tezkerelerinin tebdili ile yeni ikamet tezkeresi almaları hakkındaki yeni kanun ahkâmının tatbikma devam edilmektedir. Bazı mıntakalar için verilmiş olan mühlet nihayet bulduğu gibi bazıları da bitmek üzeredir. Ecnebi tebaası ikametgâh tezkeresini almadan evvel kaymakamlıklara birer beyanname vermektedirler. Bu beyannamede ne zamandanberi memleketi mizde bulunduklan, senelik kazanclan, aylıklan, ailelerinin miktan, emvali gayrimenkulelerinin kıymeti ve burada ne sebeble ikamet etmekte bulunduğu hakkmda yazılı suallere cevab veril mektedir. îstanbu'daki ecnebi tebaasının mik tan 30,000 kadardır. den itibaren birinci nevi ekmek on bucuk kuruş, ikinci nevi ekmek on kuruş. francala on beş bucuk kuruştur. Darüşşafaka mezunlarının gezintisi Darüşşafaka Mezunları cemiyeti tarafından 18 eylul cumartesi günü saat BORSALARDA dokuzdan gece on ikiye kadar devam etmek üzere Şirketihayriyenin 68 nu Türk borcu tahvilleri maralı vapurile bir gece gezintisi tertib Türk borcu birinci tahvilleri dün tek edilmiştir. rar yükselmeğe devam etmiş, fakat aksam üzeri biraz düsmüştür. Dün öğle Samatya Çocukları Esirgeme den sonra 14,85 e kadar çıkan tahviller kurumunun sünnet düğünü ak<;am 14,80 de kapanmıştır. Samatya Çocukları Esirgeme kuru Merkez Bankası hisse senedleri ku mu tarafından 18 eylul cumartesi günü ponsuz olarak dün 91 liradan muamele akşamı Samatyada deniz kenannda bügörmüstür. yük bir sünnet düğünü tertib edilmişECNEBİ MEHAFtLDE tir. Neticede on iki devletin iştirak edeceği bir konferans toplanıyor. 27 devletin iştirak ettiği Londradaki ademi müdahale komitesine nazaran yarısından azdır. Akdenizde hiç sahili bulunmıyan devletlerden yalnız Almanya yeni heyete dahildir. Almanya merkezi Cenevrede bulunan Milletler Cemiyetinden haric ve ltalya dahi buna küskün bulunduğundan konferansm bu şehrin haricinde toplan masına lüzum görülmüştür. Yeni konferans azası mahdud bir heyet olmakla beraber îspanyada gönüllü namı altında modern ordularla çarpışan İtalya ile fngiliz harb gemileri gittiler Sovyet Rusyası ve taraftarlan hazır buBirkaç gündenberi misafirimiz bu lunacağından General Franco'nun mu • lunan dost îngiltereye mensub harb ge hariblik hakkınm tanmması meselesi ü mileri, dün, limanımızdan aynlmışlar zerinde ittifak hasıl olamıyacaktır. dır. Muhribler, evvelki gün geceyarısı, Maharrem FevTİ TOCAV kruvazörler de dün gitmişlerdir. Kru vaîörler hareket ederlerken harb ge Bükreş elçimiz geldi milerimiz tarafından merasimle uğur Bükreş büyük elçimiz Hamdullah lanmışlardır. îngiliz amiral ve zabitleri Suphi Tanrıöver, dün, Romanya ban de Donanma Kumandam Tümamiral dıralı Recele Karol vapurile şehrimize Şükrü Okan tarafından şereflerine Ta gelmiş ve rıhtımda hararetle istikbal erabyada Sumerpalasta verilen suarede dilmiştir. sabaha kadar kalmışlar, Tarabyanın bu güzel köşesini çok beğenmişlerdir. Yunan elçisi geldi Bir müddettenberi mezunen memle ketinde bulunan Yunanistanın Ankara elçisi M. Rafael dün şehrimize geîmiştir. M. Rafael yakında Ankaraya gide cektir. Îngiliz amirali, bir muharririmize, «gerek kendisinin, gerek arkadaşlarının Doktor Hafız Cemal İstanbulda geçirdikleri güzel günlerin avdet etti hatırasını asla unutmıyacaklarını, Türk Bir müddettenberi Avrupada meslekî milletinin ve denizcilerinin yüksek mitetkikatta bulunan doktor Hafız Cemal safirperverliği karşısında çok müte Lokmanhekim, dün, şehrimize avdet hassis ve müteşekkir olduklarum söy etmiştir. lemiştir. Cumhuri yet Abone şeraiti Senelik Altı avlık Üç avhk Biıayüt Nüshası 5 turustnr. Tflrkive Haric icin icin 1400 Kr 750 > 400 • 150 • 2700 Kr. 1450 • 300 » Soktur