26 Temmuz 1937 CUMHURİYET Antakyada sayanı dikkat bir toplantı Cenevre anlaşmasını hükümsüz bırakmak için Sancak muhafızı Hüsnü Berazinin riyasetinde yapılan içtimada müfritlerle mutedillerin birleşmesine karar verildi Bernard Shaw 81 yaşuıda senelik muharririn şayani dikkat hayab 1856 yılı temmuzunun 26 ncı günü doğan meşhur İngiliz muharrir ve mütefekkiri George Bernard Shaw bugiin seksen bir yaşını idrak etmiş bulunu yor. Dinamik bir şahsiyet olan Shaw daha on beş yaşmda iken hayata atıl mış, doğduğu Dublin'de beş sene müddetle bir emlâk tellâlının kâtıbi ola rak çalışmıştır. 1876 da ailesile birlikte Londraya gelmiş, fıtrî istidadı olan gazetecilik ve romancılığa başlamıştır. İlk romanı olan The Irrational Knot bir mecmuada tefrike edilmiştir. Bundan sonra kendini az çok tanıtmağa muvaffak olan muharrir şimdi kapan mış olan Today adlı İngiliz gazetesindfr muharririiğe başlamıştır. Sosyalist bir gazete olan Today'deki yazılarile Shaw candan bir sosyalist olarak göze çarp maktadır. O zamanlar Corno di Bassetto imzasmı kullanan Shaw, sosya lizm lehindeki nutukları ve gizliden gızliye dağıttığı broşürlerile nazarı dikkati celbetmeğe başlamıştır. Gazetecilik âleminde bir münekkid, telif âleminde de uzun seneler piyes yazan bir muharrir olarak Shaw, milyonlarca İngilizin kehanetine inandıkları bir şahsiyettir. Bugün dahi gazetelerde yazdığı yazılar, büyük bir dikkat ve itina ile takib olunmaktadır. Altmış senelik muharrirlik, münekkidlik hayatında Shaw her zaman ve herkese karşı iyi muamele etmiş bir şahsiyettir. Bilhassa yazdığı piyeslerin provalarında bulunduğu zamanlar ak tör ve aktrislere karşı muamelesi o kadar nazikâne ve dostane 'olmuştur ki tngilterede bundan sitayişle bahsetmi yen sahne adamma tesadüf etmek im kânsızdır. Shaw'ı İngiliz sosyalizminin ilk hâ misi olarak kabul etmek lâzımdır. Bu gün bu sahada büyük bir şöhret ve mevki sahibi değilse, bunu devrini yaşamış olmaklığına hamletmek icab eder. Devrini tamaanlıyan her mütefekkir gibi Shavv da İngiliz sosyalizm âleminin şimdi sönük bir yıldızı ise, bunu senelerin yıpratıcı tesirine bağışlamak lâzım gelir. Bernard Shaw yazılarile büyük bir servet toplamıştır. Bilhassa tenkid yazılan ve piyeslerinden çok para kazanmıştır. Bu tenkid yazıları İngiltereyi ve İngiliz müesseselerini o derece hırpaladığı halde, İngilizler bunu hoş görmüşler, Shaw'a hürmet ibrazından geri kalmanıışlardır. Büyük Harb esnasmda Shaw'm In giliz milletini harb aleyhine teşvik eden yazıları bilhassa şayani dikkattir. îngiliz milletinin bir hayat ve memat harbine girişmiş olduğu bir zamanda bu yazılarm menfi tesirlerine aldırmıya cak kadar tarafgirlik de ancak îngi lizlere has bir hareket tarzıdır. Bugün Shaw eski şöhretinden düş müş bir haldedir. Bunu her şeyden evvel çok söylemesine ve fazla kehanet savurmasına hamletmek lâzımdır. Ayni zamanda son senelerde fikirlerini değiştirmiş, adeta sosyalizmden faşizme dönmüş bir fikir adamı addedilmesi bunda en büyük âmil olmuştur. Buna ve seksen bir yaşında olmasına rağmen Shaw hâlâ yazıyor ve büyük bir okuyucu kütlesi buluyor. Ihtilâlciler dün Brunete şehrini zaptettiler Franeo kuvvetleri Madride doğru ilerliyor. Eski İspanya Katolik partisi lideri Londrada gizli bir teşebbüste bulundu Salamanca 25 (A.A.) Resmî tebHg: Madrid cephesi: Nasyonalistlerin ileri hareketleri devam etmektedir. Nasyonalistler, çetin ve parlak muharebelerden sonra Brunete'yi zaptetmişlerdir. Nasyonalistler, birçok esir almışlar ve 8 tank ele geçirmislerdir. Düşman her taraftan takib edilmekte olduğu halde kaçmaktadır. Nasyonalistler Guadarrama'nm garb sahillerini işgal etmişlerdir. Gene Keçecizade eçenlerde Keçecizade Fuad Paşanm Sultan Abdülâzizden önce öldüğünü ve İkinci Abdülhamid devrine yetişmediğini bir muharrir arkadaşın zühulünü düzeltmek, ayni zamanda kendi zühullerimize bir örnek vermiş olmak ig'n yazmıştım. Meğer ben de fıkramı yazarken zühule düşmüş, Fud Paşanm Hünkârla birlikte yapmakta olduğu Avrupa seyahatinden vatana dönmediğini söyleyivermişim. Göztepede Cumhuriyetin devamlı okuyuculanndan biri imzasile aldığım bir mektubda gerçekten gülünc olan bu zühulüm tesbit olunuyor ve şöyle deniliyor: «Fuad Paşa, Abdülâzizle beraber tstanbula dönmüştür. Hatta seyahati sırasmda uğradığı maddî ve manevî yorgunuğu belli etmek için Sadnazam Ali Par şaya «îşte Padişahı selâmetle lalasına tesim ettim amma ben de bittim» demiş* tir/Fakat muhterem okuyucu bu zarif ihtarla iktifa etmiyor, başka bahse geçerek: «Sizin zühulünüzü düzelteceğimi bir dostuma söyledim. Zahmet etme, boş yere posta parası verme. Turhan Tan, kendi yanhşlarının düzeltilmesini hoş görmez, senin tashihine kulak asmaz, dedi. Acaba doğru mu?» şeklinde bir de tariz yapıyor. Okuyucumun zuhulümü ihtar etmesi nekadar hoşuma gittiyse yaptığı şu tariz de o derece gücüme gitti. Çünkü bir yanlış üzerinde ısrar etmek düpedüz akılsızlıktır. Ben, göz göre göre, galiz bir hamakati kabul edecek kadar ham ruhlu değilim. Eğer öyle olsaydun bu fıkrayı şöyle bir mukaddeme ile yazmazdım, aziz okuyucuya şu biçimde cevab verirdim: : Hayır, derdim, bende zuhul yok. Sizde hata var. Çünkü Kamusülâlâm gibi vahidden sayılan muteber bir eserde ve Fuad Paşa kelimesinde aynen şöyle ya« zıhdır: «1283 de Sadrıazamlıktan infi salle yalısında âram etmekte iken Sultan Abdüİâzizin Paris sergisini seyrü temaşa maksadile Avrupaya vuku bulan seyaha:inde maiyetlerinde bulunup bu aralık ıhhati muhtel olmakla tebdilihava zınınında Nis şehrinde kaldı ve 1285 te orada vefat ctti.» Şu kayde göre Fuad ^aşa, vatanına dönmemiştir, Avrupada almıştır ve Niste ölmüştür. Sizin naklettiğiniz fıkra, nihayet menkulâttandır. Benim senedim ise mektubdur ve tarihî bahislerde menkule değil, mektuba ehemmiyet verilir.» Şüphe yok ki böyle bir cevab, okuyanlardan çoğunu tatmin ederdi, beni tashih eden okuyucumu bile tereddüdedüşürürdü. Lâkin böyle yapmıyorum, Kamusülâlâmm şu sarih ifadesine rağmen Fuad Paşanm Avrupa seyahatinden İstanbula döndüğünü, bir yıl kadar burada kaldıktan sonra Nis'e gidip öldüğünü kabul ediyorum. Çünkü Kamusülâlânun bu yanlış sözüne bir an için kapılıp ge» çenki fıkramda zuhule düşmüşsem de Fuad Paşanın Avrupa seyahatinden avdetini müteakıb bir müddet sadaret kaymakamlığında bulunduğunu, o sırada Sultan Abdülâzizle aralarında bir konak hâdisesi çıktığını da biliyorum. Yakın tarihin bu gibi bahislerile meşgul olanlarca malum olduğu üzere Abdülâziz, bir Ramazan akşamı iftar için Yusuf Kâmil Paşanrn konağına gelmiş ve Fuad Paşa birkaç kere davet olunduğu halde oraya çok geç geldiğinden gazaba ufnyarak henüz yeni yapılan konağının musadere olunması suretile cezalandırılmıştı. Sözün kısası şudur: Hataya düşmek iltizamî olmamak şarrile ayıb degildir. Ayıb olan irşad vukuunda inad edip hakkı ve hakikati kabul etmemektir. Biz tahrir amelesi, Tannya şükür olsun, inadcı değiliz, haklı gördüğümüz her ihtan kabul ederiz. Yazdığımızı sık sık yalayışımız da bu hasletimizdendir!.. General Llano'nun beyanatt Kont de Martelin tavassutile Haleb hapisanesinden kurtulanlar Antakyaya gelirlerken yol üzerinde istikballeri Antakya (Hususî) Sabık delege M. Durieux'yü buradan aynlırken tcşyi etmek maksadile Soğukolukta toplanan bazı zevat, bu vesile ile bir de kongre akdetmişlerdir. Baron oteli sahibi M. Baron'un So ğukoluktaki evinde yapılan ilk toplantı da muhafız Hüsnü Barazi, maliye mü dürii Hasan Cebbare, Mehmed Adalı, Mustafa Kuseyri, avukat İzmirliyan, Halebden İhsan Cabiri hazır bulunmuş lar ve iki saat kadar gizlice konuşmuşlardır. Bu toplantı ertesi günü tekrar edilmiş ve yukarıdaki zevata bu ıkinci toplantıda Sadık Maruf Mehmed Cereb, Moses Der Kalosyan, doktor Alber Beyluni, doktor Basil Huri, avukat Hayik Bal yan, Halebden Vatanî parti sekreteri Mihail İlyan, Vatanî partiden Akif Cabiri, İskenderundan Vatanî parti mümessili Salâhaddin Baki ve Elliva gazetesi sahibi Edvar Nun iltihak etmişlerdir. Soğukolukta sayi olduğuna göre, toplantının mevzuu, Cenevre anlaşmasını hükümsüz bırakmak maksadile yapılacak harekâta Surıyenın ne sekılde ve ne nısbette yardım edebileceâi ve Sancakta takib olunacak hattı hareketin ne olacağı etrafında cereyan etmiş, fakat, bilhassa Muhafızla Maliye reisi arasında başgösteren şiddetli bir noktai nazar ihtilâfı şimdilik bir anlasmaya mâni olmuştur. Bununla beraber, kongreye iştirak e den zevattan bırinin bir konuşma arasın da sarfettiği sözlerden Sancakta takib olunması Sancaklılardan olup da kongreye iştirak edenler tarafından tervic olu nan bir formül bulunmuş ve bunun efkârı umumiyede yayılmasına karar verilmiştir. Bulunan bu formül şudur: «Müfrit lere karşı mutediller itt^hadı!» Mutedillerin kongreye iştirak edenler olduğu malumdur. Müfritlerden maksad ise, şüphesiz ki, bu kongreye çagjrılmı yanlar olduğu aşikârdır! Sovyet Rusyada bir tayyare yarışı Moskova 25 (A.A.) Dün, Moskova Sıvastopol Moskova yolunda 2815 kilometroluk bir tayyare yanşı yapılmış ve bu yarışa bir kişilik veya iki kisilik 19 spor tayyaresi iştirak etmiştrr. Ayni gün dokuz tayyare Moskovaya dönerek yarışı muvaffakiyetle bitirmişler dir. Birinciliği, 10 saat 52 dakika ile Dimov'un idaresindeki bir kişilik «Ut. 1» tayyaresi almışür. Sevilla 25 (A.A.) General Queipo de Llano, aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: « Brunete elimizdedir. Ve bu mıntakada nasyonalistlerin hatlarımızda vücude getirmiş olduklan halka tamamile kapatılmıştır. Birçok taburlar bu halka nın içinde kalmış olup kaçmalarına im kân yoktur. Düşman, kuvvetlerinin yan sım kaybetmiştir. Nasyonalistler, mühim Azledilen Madrid müdafii miktarda malzeme elde etmişler ve birçok General Miaja esir almışlardır. İleri hareket devam et panyanm eski Harbiye Nazın ve katolik mektedir.» partisi lideri Senor Gil Robles'in General Franeo tarafından hususî bir vazife Madrid hükumetinin tebliği Madrid 25 (A.A.) Havas Ajan ile İngiltere hükumeti nezdinde gizli bir teşebbüste bulunduğunu haber vermekresı muhabirinden: dir. Gece Brunete ve civannda muharebe Senor Robles, General Franco'nun yedevam etmiştir. Fecir vakti, asiler şiddetli bir taarruz icra etmişlerdir. Cumhuriyst ni kuracağı hükumete nazır olarak tek çiler, hafif surette hatlarını tashih mec lif ettiği kimselerin isimlerini de İngilte reye bildirmiştir. buriyetinde kalmışlardır. Memleket işlerinde çok çalnmış, iyi Halihazırda muharebenin vukua gelmekte olduğu yeni mevzilerde harb şid bir siyaset adamı olan Senor Robles'in detle devam etmektedir. Resmî mehafil de müstakbel kabinede aza olacağı söyBrunete'nin akıbeti hakkında hiçbir teb lenmektedir. Bu arada Londrada General Franeo liğ vermemiştir. Maamafih, bu kasabamn tamamile hükumetinin İngiltere tarafından tanın ması da konuşulmuştur. Londrada bu terkedilmiş olduğu intıbaı mevcuddur. müzakereye yeni bir İspanyanm başlanBarselon'un bombardımanı gıcı şeklinde bakılmaktadır. Barcelona 25 (A.A.) Nasyona Senor Robles harbin başlangıcındanlistlerin tayyareleri bu sabah Barcelon'u beri oturduğu Lizbon'a avdet etmiştir. bombardıman etmişlerdir. Birkaç kişi teKendisinin ve General Franco'nun iyi lef olmuştur. Tayyarelere karşı kullanılbir arkadaşı olan Portekiz Başvekili M. makta olan toplar düşman tayyarelerini Salazar'm tavsiyesile bu vazifenin Se kaçmağa mecbur etmiştir. nor Robles'e verildiği söylenmektedir. ltalyan tayyarelerinin taarruzuna uğnyan Sovyet vapurlart Müstakbel İspanya kabinesi Adana Ticaret mektebinden mezun olan gencler Moikova 25 (A.A.) Pravda gazetesi, Corriera Della Sere gazetesinin bir makalesinden bahsetmektedir. İtalyan gazetesi bu makalede 13 mayıs tarihinde Majorka adasmdan gelmekte olan bir İtalyan tayyaresinin Castelon de la Palma'ya eşya çıkaran iki Sovyet gemisinin üzerine 18 bomba attığını ve keza 19 mayısta iki İtalyan tayyaresinin Oropesa burnunun cenubunda Sovyet gemileri üzerine 40 bomba attıklarnı bildirmekte dir. Pravda, bu makale hakkında tefsiratta bulunarak, İtalyan gazetesinin îtalyan tayyareleri tarafından Sovyet ticaret ge milerine karşı yapılan taarruzlan nakletmek ihtiyatsızlığında bulunmasının ka rakteristik olduğunu kaydediyor. General Miaja azledildi SaintJeandeLuz 25 (A.A.) Sözüne inanılır nasyonalist menabiden öğrenildiğine göre, halen teknik komitesi reisi olan General Kont Jordana, Baş vekâlet mevkiine getirilecektir. Dahiliye Nezareti, Primo de Rivera'run diktatörlüğü devrinde Dahiliye Nazırı bulunan sabık Barselon valisi General Martinez Anido'ya tevdi olunacaktır. Propagan da Nezaretine Jose Antonio Primo de Rivera'nın şahsî dostu tanınmış şair Peman'ın, Nafıa Nezaretine, diktatörlük zamanmda Guadalharce'nin, Hariciye Nezaretine Koze Janguas Messia ve yahud Sangroniz'in, Harbiye Nezaretine de General Queipo de Llano ve yahud General Franco'nun kardeşi miralay Nikola Franco'nun getirileceği mevzuu bahsedilmektedir. Adana (Hususî) Piyasamızın tüccarlarına muhtac olduklan eleman ları yetiştirip veren şehrimiz Ticaret Ortamektebi bu yıl da imtihanlar neticesinde bır genc grupu hayatta kendilerine lâzım olan bilgilerle teçhiz ederek mezun etmiştir. Gönderdiğim resim yeni mezunları kendilerini ye tiştiren müdür ve muallimlerıle bir arada göstermektedir. Madrid 25 (Hususî) Madrid hüNÜZHET ABBAS kumetinin erkâmharbiyesini idare et Yeni Yunan îktısad Nazırı mekte olan General Miaja tarafmdan tanzim edilen son taarruz plânının akim Atina 25 (Hususî) Yeni İktısad Nakalması üzerine hükumet kendisini azletzırı, Başvekil hazır olduğu halde dün Korfu'da Kralın huzurunda tahlif edil miştir. Londraya miştir. Bu vesile ile Korfu'ya giden Baş General Franco'nun vekil Metaksas, Krala Yunanistamn dagönderdiği murahhas hilî ve haricî siyaseti hakkında izahat Londrada çıkan Daily Mai! gazete vermiştir. sinin Handaye'deki siyasî muhabiri, Is* kularımız, sempatilerimize göre değişi yor! Dakikada bir rüzgân ve akmtılan değişen bir denirin ortasında, dümensiz bocahyan bir kayık gibi, Melike, günlerce fırtma geçirdi. Hemen hergün, kocasına yalvanyordu: Doktoru gör, sanatoryom işini biran evvel hallet. Ne olacaksa olsun... Şekib de, onun gibi düşünüyordu; fakat Kartaldan Yakacığa giderken bin dikleri otomobilin şoförünün doğru söy lemiş olduğunu anhyorlardı. Sanatoryom doluydu, ve iyi bir yer açılmasını beklemek lâzım geliyordu. Melike, bu açılacak «iyi bir yer» anlıyamıyordu: Bir hastanede, bütün yerler, bir, değil midir? Şekib, köşk aramağa Yakacığa gittiği zaman sanatoryoma da uğramış, doktor, ona, müesseseyi gezdirmişti. Şekib, salâhiyetle konuşabiliyordu: Hastalar, üç sınıf üzerine alınıyor. Yemekte, içmekte, serviste, tedavide hiç bir fark yok. Yalnız birinci sınıf, tek yataklı; ikinci sınıf çift yataklı; üçüncü sınıf da üç ve dört yataklı odalar... Sen, tek yataklı odada yatarsın. îşte, bunun için bekliyoruz. Melike, önündeki günler sayılı olmadığı için sabırsızlanıyordu: Dollfus'ün hatırasını anma Viyana 25 (AA.) Dollfus'ün ölü münün yıldönümü münasebetile Baş vekâlet dairesi karşısmda vatanperverler cephesi yurdunun ilk temel taşı atılmıştır. Başvekil M. Schusehnigg, bu müna sebetle söylemiş olduğu bir nutukta «bütün Alman milletlerinin en şanlı evlâdlarından biri> dediği Dollfus'ün hatırasmı tebcil etmiştir. Oyle merak ediyorum ki.. Genc kadın, sinir buhranları, bekle me sabırsızhkları içinde çırpınırken, İz mirden görümcesi geldi. Müzeyyen, kar deşi kadar boylu ve iri yapılı değildi; ko> yu siyah gözleri, koyu siyah saçlarile alımlı bir kadmdı. Melike, önce, ortdan da kuşkulanmış tı. Fakat Müzeyyen, Melikenin hastahğını bile, şöyle yanmyamalak biliyordu. O, Izmirde bunalmış, birkaç gün gezip tozmak için İstanbula gelmişti; hemen dönecekti. Melikenin hastalığı, hele sanatoryoma girmesi, Müzeyyeni çok üzmüştü; çünkü o, beraberce gezeceklerini, eğlenecekle rini umuyordu. Şekib, kardeşinin hatırmı kırmamak için, çareler düşünmeğe başladı ve nihayet buldu: Ziyaya telefon ederiz. Sana, mükemmel kavalye işte, Müzeyyen... Eniştemin de bir diyeceği olmaz... Melike, mahzun bir gülümseyişle başını sallıyordu: Ben, ona dargınım... Bize köşk bulacağını vadetmişti... Köşkten vaz geçtik; bizi, bir kerc olsun, aramadı. Şekib, bütün içi yanan insanlar gib müsamahakârdı: \Arkasi var) j DA~ # ™ Edebî tefrika : 21 •• daileştirdiğini görerek şaşıyordu. En garibi, insanlar, en çok korktuklan şeylere, en az inanıyorlardı. Oyle olmasa, bütün gösteriş sakınmalarrna, korun malarına rağmen hastalıklara karşı ka Yazan : Mahmud Yesari yıdsız ve hastalara karşı da bu kadar insafsız davranmazlardı. Melike, bu karıOnlar, aralarında sözleşmiş değiller tiyacile biraz sonra sokağa fırladı. di; birbirlerinden haberleri yoktu; ve Melike, kabahati khnsede bulmuyor şık yumağı çözemiyordu. hepsi de hareketlerinde samimî idiler. Manavlardaki açık küfe üstlerinden du; kabahat, kendilerinde idi. Gizleme Yalnız bir vak'ada Melike, soğukkan diklerinin, herkes gibi saklamadıklarmm meyvalarm çeşnisine bakan, çöp araba lıhğını kaybetmişti: Bitişik aparhmanın cezasını çekiyorlardı. Gizlememekle çok sının yanında çöpçü ile şakalaşan, zer delişmen ahretliği, bir sene evvel sana büyük ihtiyatsızlık etmişlerdi. Melike, zevatçınm küfelerini karıştıran; birbirle toryoma girip çıktığı için, Melike, onu, doktorların muayenehanelerin«le, rönt rirte yerden aldıkları taş toprağı atarak halden anlar sanıyordu. Melike, bir müd genlerde rasladığı ve derdleştiği, kadıo cilveleşen ve tozdan, çamurdan, kirden, dettenberi, eski iç çmaşırlarını hizmetçi erkek birçok hastaların, hastalıklannı sak pastan, pislikten iğrenmiyen beslemelerin, lere, tanıdıkların beslemelerine, ahretlik ladıklan için hiç şüphe edilmeden, herke ahretliklerin; hatta karanlık basınca, kölerine veremiyordu, onlardan birinin is sia arasıada, iğrenilmeden, tîksinılmeden şebaşmdaki dilenci karıyı sıkıştıran kapı teksiz isteksiz bakması, hatta burun kı yiyip içtiklerini, gezip yaşadıklarını bili cmın, «verem», «mikrob», «kıaşe» demeleri, Melikeyi bayıltacak kadar sinirlenvırması ve parmaklannın ucile tutması ih yordu. timaJleri, Melikenin cesaretini lunyordu. Melike, hasta olmadan evvel de, ka diriyordu. Fakat komşu apartımanın delişmen ahret fasımn bu kadar intizamla çalışıp çahş Yalnız, aklının ermediği şey; komşu liği de, kendisi gibi, hasta idi; Melike, o madığjna hiç dikkat etmemişti. Şimdi, in apajtımajun delişmen ahretüğine kimse nun ökçesi kırık, delik patlak terliklerle sanları, ve hâdiseleri, ayar edilmiş bir nin aldınş etmemesiydi. Onun, göğsü dogezdiğini görmüştü; kendi terliklerinden dürbünle bakıyormuş gibi görüyordu. lu dolu öksürdüğünü, bir iki kere de bal birini vermeği düşündü. Kız, terliği, bu Kendisi; içi dışı bir olmanın mı cezasmı kondan aşağıya tükürdüğünü Melike, run kıvırmadan almıştı; fakat ertesi gün, cekiyordu? İnsanların çoğu mu riyakâr görmüştü. Ahretliğin, mikrob çıkaran bir Melike, terliklerin komşu balkonda, gü dı, yoksa muhiti, cemiyeti mi onları riya hasta olduğu, muhakkak gibiydi. Fakat, neşe bırakılmış olduğunu ve ter kâr yapıyor, riyakâr olmağa mecbur edi evde çok titiz davranan kaynanası, komliklerin yanında bir lizol şişesinin yordu?Melike, onların, hayatlarını koru şu apartımanda su, ve kahve içerken, küdurduğunu gördüğü vakit, kanı don mak endişelerine kızmıyordu, kendisi de çük bir tereddüd bile geçirmiyordu. Me du; ve hiddetınden bağıra bağıra ağlama ayni mevkide olsa, onlar gibi hareket et like; kızmakla beraber, içi çoktan kmldımak için dişlerini sıktı ve hava almak ih miyecek miydi? Korkunun insanları ipti ğı için kendini alıştrrmış, gülüyordu: Kor LARD M. TURHAN TAN 35 senelik bir memur vefat etti beri Karacabey Harasınm müdürü olarak çalışmış olan, uzun ve çetin ol duğu kadar şeref li bir mesai devresi geçirip gerek res mî, gerekse hususî hayatında herkesin hürmet ve takdi rini kazanmış bu Emin Aybar lunan mütekaid hara müdürü Emin Aybar 71 yaşmda olduğu halde vefat etmiştir. Bu havalide çok sevilen Emin Aybarın vefatı kendisini tanıyanlan müte essir etmiş, cenazesi büyük merasimle kaldırılmıştır. Bursa (Husu ~ ~ * sî) 35 seneden ~~ ' \