COmUEİYET 29 Nisan 1937 Türk ressamları Bu hafta yapılacak güreş müsabakaları Tertib ettiğimiz büyük güreş turnuvası bu pazar nihayete eriyor Londrada eser teşhîr etmeğe davet olundular İngiltere Kralı nın taç giyme merasimi münasebe tile, her millete mensub binlerce insanın akm edeceği Londrada, hazi ran ve temmuz ayları içm daimî bir resim sergisi açı lacaktır. Modern ressamların eser lerinin teşhiri mak Arkadaşımız Ercüsadile açılan bu mend Behzad sergi, Türk ressamlarmm tablolarını da teşhir etmeği istemiş, genc ressamlarımıza, bu arada «Cumhuriyet» ressamı Ercümend Behzada müracaat ederek, sergide teşhir edılmek ve satılmak üzere eserlerinden intihab edecekleri pa? çaları göndermelerini rica etmıştir. Yakacıktan mektublar Küı saatleri Hiç konuşulmıyan, gülüşülmiyen ve kıpırdanılmıyan saatlerde yazılacak ne olabilir Yazan : Mahmud Yesari «Kür saatleri» nedir? Ahmed Haşim rahmetlinin «Göl Saatleri» ni de hatırlatıyor, değil mi? Fakat bu, büsbü tün başka birşey! Kür kelimesi dilimize nereden gel di? Yakın bir ma zide, ya gazete ha vadisi olarak, yahud kulaktan duyarak: «Filân... falan.... yere küre gitmis!», «Falan... filân... yerden kür tedavi sinden dönmüş!» Ihracatımız artıyor Ikincikânun ve şubatta ticarî muvazene on beş milyon lehimizedir Istatistik Umum müdürlüğünün şubat ayı için neşrettiği bültene nazaran bu sene şubat ayı zarfında Türkiyeden 101 milyon 165,619 kilo ağırhğında ve 11 milyon 675,151 lira kıymetinde mal ihrac edılmiştir. Buna mukabil ayni ay haric den memlekete 22,552,204 kilo ağırh ğında ve 5,550,225 lira kıymetinde mal girmiştir. \ ani bu sene yalnız şubat ayı zarfında haricî ticaretimızde lehimize 6,124,926 lira bir fazlahk vardır. Ikıncikânunla şubat aylarında ise yaptığımız ihracat 26,958,821 lira ve ithalât 1 1,451,900 liradır. İki ay zarfında ha ricî ticaretimizde lehimize 15,506,921 lira bir fazlahk mevcuddur. 1936 senesinde gene bu iki ay zar fındaki ihracatımız 14,646,000 lira idi. Yani bu sene yalnız bu iki ay zarfında ihracatımızda 12,312,921 lira bir fazlahk vardır. Geçen hafta Kasımpaşa kulübünde yapılan güreşlerden bir intiba Gazetemizin tertib ettiği güreş tur nuvasının son turu bu pazar günü Güneş kulübünün Kumkapıdaki salonun da yapılacaktır. İki haftadır büyük bir alâka ıle takib edılen bu güreşlerin en hararetlisi hiç şüphe yok ki bu hafta kilerdir. Çünkü bütün sınıflarda güre şenlerin birincisi taayyün edinciye kadar müsabakalara devam edilecektir. Bu sebeble bir güreşçinin, arada dinlenme zamanı olmak şartile, birkaç müsa baka yapmak mecburiyetinde kalması ihtımal dahilindedir. Elimine olmıya rak son müsabakalara kalan güreşçile rin isimlerile mensub oldukları kulübler ve puvan vaziyetleri şunlardır: cilik kazanmaları kuvvetle ihtimal dahalindedir. Bu siklette de üç muhtelif kulübün birer mümessili finale kalmışlardır. Sıfır fena puvanla en iyi vaziyette olan Beykozlu Faruk Yakıncıyı üçre fena puvanla Kasımpaşalı İsmail îslâmla Gü neşli İbrahim Dayanıklı takib etmektedirler. 87 kilo 56 kilo Hasan Tahsin (Güneş), Ahmed Ye ner (Kasımpaşa) ve Büyük Akkan (Kasımpaşa) nın hiç fena puvanları yoktur. Gene Güneşten Cercisle Cemal Kâmilin üçer fena puvanları vardır. Vaziyete bakılacak olursa bu sikletin birinciliği için Kasımpaşalılarla Güneşlıler çeki şecekler demektir. Ağır siklet için ayrılmış olan iki güreşçi de birinci ve ikincilik için çarpışacaklardır. Dört fena puvanı olanlar, bir müsa bakayı hükmen kazansalar bile bir fena puvan daha alıp tasfiyeye tâbi tutula caklarını düşünüp mutlaka tuşla ka zanmağa çalışacaklarından, bunların güreşleri her halde çok çetin ve sert ola caktır. Üç fena puvanı olanlar da aşa ğı yukarı ayni vaziyette olduklarından bunların gürelşeri de ayni derecede heyecanlı olacaktır. Hiç fena puvan almamış olanlarla bir veya iki fena puvanlılara gelince, bunların ellerindeki avantajı kaçırmamak için son müsabakalarda acele edip hesabsız hücumlarla, kendılerini korumağı düşünmiyerek güreşecelkerini zan netmiyoruz. Mutlaka tuşla kazanmak mecburiyetinde kalanlarla avantajlarını kaybet memek için ihtiyatlı davranacakların karşılaşmaları her halde çok heyecanlı ve meraklı olacaktır. Rusyada, Yugoslavyada. Yunanistanda açılan resim sergilerinde eserleri fevkalâde takdirler kazanmış olan genc ressamlanmızın, Londradaki tetevvüç merasimi gibi nadir bir fırsatı kaçırmak istemiyecekleri ve Türk güzel san'atını Avrupaya tanıtmak için bu güzel vesiAvrupayı komşu leden azamî istıfadeye çalışacakları şüpkapısı yapabılen bahhesizdir. Londradaki sergiyi açan müessesenin tı açık dostlarımız, adresi, İnternational Transaction Co bunu o kadar ehemmiyetsiz ve basit birşeyden bahsediyorlarmış gibi söylerlerdi 16, James Street, London W.l. ki etraflı anlamak şöyle dursun, kısaca sormağa bile utanırdık. «Avrupa kürü», yavaş yavaş mem leketimizde filizlerini vermeğe başladı: «Açık hava kürü yapıyorum!», «üzüm kürü yapıyorum!» diyenleri hiç şaşma dan dinliyebiliyorduk. Gazi Antebde Çocuk bayramı 61 kilo Bu siklette yalnız Güneşten Ismail Ali fena puvansızdır. Kasımpaşadan Basri Kâmıl üç, Hüseyin Şaban dört, Güneşten de Hüseyin Abdullah üç, Kâmil Yalman da dört fena puvanla bu sikletin ikinci ve üçüncülükleri için çarpışacaklardır. Fevkalâde bir şey olmazsa îsmaıl Alinin birinci olması çok muhtemeldir. Antdda nöbet bekliyen bir yavru 66 kilo Bu siklette final karşılaşmalarına altı güreşçi kalmıştır. İçlerinde yalnız Gü neşten Yahya Ömerin fena puvanı yoktur. Ondan sonra puvan itibarile en iyi vaziyette olan Beykozdan Tunçkuldur ki üç fena puvanı vardır. Kasımpaşadan Hikmet Mehmed, Ahmed Kuloğlu, Rasim Asitanla Güneşten Feridun Akgünerin dörder fena puvanı vardır. Pazar giinkü maçlar Gazi Anteb (Hususî) Çocuk bay j ramı burada her senekinden daha coşkun tezahüratla kutlulanmıştır. Küçük mek teblilerden bir kısım geçid resmine milli kıyafetlerle iştirak etmişler, eşsiz ve şanh Anteb müdafaası hatıralarını tekrar yaşatmışlardır. 72 kilo Elene elene finale altı güreşçi kalan bu siklettekiler arasmda en iyi vaziyette olanlar bırer fena puvanla Kasımpaşa dan Ahmed Kandemirle Salamondur. Puvan itibarile bu iki güreşçiyi dört Güneşli takbi etmektedirler. Bunlardan İsmail Vehabın iki, Mehmed Ali. Ali Taş ve Mehmed Halilin üçer fena puvanı vardır. 79 kilo Bu siklette üç güreşçi finale kalmış vaziyettedirler. Galatasaraylı Emin Faikın sıfır, Güneşli Hasib Alinin üç, Ka sımpaşalı Rızzıkm dört fena puvanı vardır. Lisans meselesinin halledilememiş olmasmdan turnuvamıza ancak 3 güreşçi ile iştirak etmek mecburiyetinde kalan Galatasaraylılarm bu siklette birin Sekiz kulüb turnuvası tertib heye Sirkeci garındaki kaza tinden: Dün, Sirkeci garında bir kaza netice2 mayıs 937 tarihine raslıyan pazar sinde bir manevracımn tampon arasmgünü Şeref stadında {ievam edılecek turnuvamızm programı aşağıya yazıl da kalarak yaralandığını yazmıştık. Makinist Tevfıkten aldığımız bir mekmıştır: tubda kazanın çok hafif geçtiği ve maBirinci maç saat 12 de: Beykoz Hinevracmm ayakta gezmekte olduğu billâl, hakemi Feridun Kılıç. dirilmektedir. İkinci maç saat 13,40 ta: İstanbulspor Anadolu, hakemi Bürhan Atak. Üçüncü maç saat 15,20 de: Vefa Sü olarak kur'aya iştirak ettirilmiyecektir. leymaniye. hakemi Halıd Galib. Tekirdağda güreşler Dördüncü maç saat 17 de: Topkapı Tekirdağ (Hususî) Vılâyetimizin Eyüb. hakemi Ahmed Adem. Saha ko en iyi alaturka yağlı güreşçisini seçmek miseri: Ahmed Adem. için bir teşebbüse girişilmiştir. Bu makDuhuliye: 15 kuruştur. sadla merkeze bağlı İnecik, Barbaros ve Küçükler futbol şampiyonası Banarlı nahiyelerinin en iyi pehlivan T. S. K. İstanbul bölgesi futbol ajan ları şehrimiz pehlivanlarile çarpıştırıl mış. neticede İnecikli Mustafa Gürbüz lığmdan: Küçükler futbol şampiyonası bu haf başı kazanmıştır. ta başlıyacaktır. Kur'a çekmek üzere 19 mayıs genclik ve spor bayrammda birinci küme kulüblerinin salâhiyetli Tekirdağma bağlı Saray, Çorlu, Hayrebirer murahhaslarını 30 nisan cuma gü bolu, Malkara ve Şarköy kazalarının nü saat 18 de bölge merkezine gönder başpehlivanları şehrimize gelip Tekir meleri rica olunur. dağ Vilâyeti başpehlivanlığı için ara Murahhas göndermiyen kulübler kat'î larmda çarpışacaklardır. Zehra Hanımın servetini sezerek evvelâ ona hülul etmiş, sonra kimbilir nasıl, za vallı lalayı ortadan kaldırarak onun kıyafetine girmiştir. Beş on gündür hastalığı, lalanın şahsiyetini daha sağlam ve emin elde etmek içindi. Sen hemen evin gizli yerlerini araştır, belki lalayı bulursun. Çünkü maksadları dolandırıcılık olan bu nevi hilekârlar mecbur olmadıkça adam öldürmezler... [ Köşe minderinin esrarı I I ^ M ^ M ^ ^ ^ M M Ü ^ Zablta rOlttani! 108 ^ ^ H ^ M H ^ dikten sonra başını salhyarak: Evet. Bundan ötesini öğrenmek polisin vazifesidir. Biz yalnız şu deri parçalarını toplayıp cürüm delili olarak gönderelim. Bunlar insan derisidir. Parmak izlerini kaybetmek yahud bir cürüm işlenirAvni, hemen çıkmağa hazırlanırken ken başka parmak izi vermek için azılı haydudlar tarafından kullanıhr. Bunlann Samoilof arkasından seslendi: Aşağıda ara, dedi. Tavan arasmhiçbir parçasını unutma komiserim... da sandıklann bulunduğu yerin dibinde, Dedi. Bu sahnede en çok şaşıran Avbir yatakta yatıyor. Anahtarı cebimde... niydi. Kırk yıllık lala hakkmda söylenen Dedi. Ferdi, anahtarı onun cebinden sözler zavallıyı perişan etmişti. Ayakta, alarak Avniye uzattı ve: elleri kelepçelenen ihtiyara bakamıyor, ne Âîâ; ya Ahmed Fikri Paşanın kasöyliyeceğini bilemiyordu. Nihayet: nsı ve katili olan muhterem zevceniz ne Doğru söyle, Samoilof, dedi. Bu Tahir Efendi, dedi. Bizim Tahir deriler hangi zavallı adamm derileridir?.. Efendi ha!... Hiçbir şeyden haberi olmı rede? Diye sordu. Samoilof güldü. OmuzlaSeksenlik ihtiyar haline giren ihtiyaı yarak uyuyan hanımefendi işitirse çıldırarını silkti: kurt, artık her ümidin kaybolduğunu anh cak... Ben de çıldıracağım. yarak ellerini komiserin çekmecesine uza Dostum, dedi. Bana ve benimkileFerdi onu teskin etti: tırken: re aid sırlan benden ve onlardan öğrene Sizin Tahir Efendi değil; bu baş O kadar derine gitme!.. dedi. El kasıdır. Sizin Tahir Efendi öldürülmedise mezsin. Sen bu sırlann nerede saklı oldude ettiğin muvaffakiyetle iktifa et ve alt şimdi köşkün bir mahzeninde kilidli ve ğunu biliyorsun. Git, orada araştır. tarafını araşhrma. Boşuna yorulursun. Ferdi, gözlerini sahte ihtiyarın hırsız mahpus olacak. Bu herif meşhur bir hileFerdi, ihtiyar lalanın elleri kelepçelen kâr hayduddur. îstediği kıyafete giriyor. gözlerine dikerek: Komiser bey, memurlarınızla birlikte geliniz. Bu adamm elindeki deri eldiveni çıkaralım. Bir ucu sarkan deri eldiven zorla yırtıldı; diğer eli de bükülerek şamdana doğru uzanıyordu. Bu elde bir el diven olduğunu anlamağa imkân yoktu. Bütün inceliği, çizğileri, rengile bu tam bir eldi. Ferdi; lalanın bu bileğindeki çizgiyi de tırnağile kazıyıp meydana çı kardıktan sonra çekerek sıyırdı. Altın dan çıkan elin başparmağında kurumuş bir sıyrık vardı. Ferdi, bu sıynğı, sonra elinde duran deri parçalarmı ihtiyara göstererek: 1937 senesi ikincıkânunla şubat ayında Almanyaya 16.809,103 liralık, Amerikaya 2,247.714 hralık, Rusyaya 1 mil yon 441,767 hralık, İtalyaya 1,148,138 Kur saatlerinde.hralık, İngiltereye 1.101,595 liralık. Böyle giderse, bir ay sonra evle Fransaya 758,358 liralık, Çekoslovakyayaya 573,264 liralık ve Belçikaya da rimizdeyiz. 486,174 liralık mal satılmıştır. İnşallah! Sanırsmız ki burada, uzun zaman kalGene bu iki ay içinde Almanyadan mak, bakılmak için yatmıyorlar. Bir ker 5,175,657 liralık, Amerikadan 1 milyon vansaraydalar, başka başka yerlerden 62,062 liralık, Rusyadan 426,875 liralık gelmiş yolcular, yolların açılmasmı ve İtalyadan 1,011,523 liralık, İngiltereden yerli yerine, köylü köyüne gitmesini bek 731,567 liralık, Fransadan 172,918 liliyorlar. ralık, Çekoslovakyadan 211,176 liralık Yahud, karantinaya alınmış bir köy... ve Belçikadan da yalnız 4009 liralık mal İstanbulun bazı semtlerinde sanator yomlar açılınca, «kür» kelimesi aldı yü Etrafta biraz dolaşabiliyorlar, ve ak satın alınmıştır. rüdü. Sanatoryomlarda bu kelimenin şamları bir yerde toplanıyorlar; karanBu iki ay zarfında başlıca ihracat eş mevkii ve manası çok büyüktür ve kür tina müddeti bitince, herkes yerlerine dö yamızın kıymeti şöyledir: Tütün 3 milyon saatleri, bir sanatoryomda, hergünün, te necek... 860,442 lira, buğday 3,746,454 lira, padaviye, gıdaya, uykuya, gezmeğe ve is Bunların arasmda, serbest kalınca evmuk 2,392,253 lira, adi yün ve keçi kılı tirahate taksim olunmuş saatlerinden mü lerının semtıne uğramıyacaklar, yok mu, 2,028,733 lira, fmdık 2,708,438 lira, him bir kısmıdır. Kür saatlerinde vücud, dersiniz?.. Evlerindeki derdlerden derdtiftik 1,210,941 lira, çavdar, dan ve kuştam manasile dinlenir ve ciğerler, bol te lenip buraya gelenler de yok mu, dersiyemi 1,037.498 lira, arpa 1,134,714 limiz hava ile yıkanır, temizlenir, tazele niz? Hepsi de, evlerinin yollarını özle mişler. Bu özlenen yol, sağlık ve hürri ra, kuru üzüm 1,093,176 lira, gene bu nir. iki ay zarfında başlıca ithal ettiğimiz eşKür zamanı gelince, hemşireler, kür yet yoludur. yanm kıymeti şudur: şezlonglarını hazırlar ve hastalan iyice Sağlık ta, hürriyet te, elden kaçırıl Kasarh boyalı ham mensucat 1 milyon sarar sarmalar, yatınrlar. Kür saatlerin dıktan sonra kıymeti biliniyor. 897,692 lira, her nevi yünden ve kıldan Onların içini açan ferahlatan güneş, de konuşmak, gülmek ve gizli şekilde biiplik 555,259 lira, demiryolu raylan ciğerleri için muzırdır: le patırtı etmek yasaktır. Bu güneş, can verir be... Gelgele 403.155 lira. kahve 299,712 lira, pamuk Hem bu, öyle bir yasaktır ki yalnız ipüği 284,846 lira, kinin 166,762 lira, sanatoryomun disiplini değil, hastalann lim, yasak işte... Güneşe çıkma... Gü tıbbî müstahzar 149,443 lira, elektrik terbiyeleri ve insanî duyguları da bu ya neşte durma... Onu yapma, bunu yap ma... Sağlam adamı hasta edecekler motörleri 261,529 lira, sair eşya 4 milyon sağı saymağı emreder. 419,302 lira. Sabah ve akşam kür saatleri, ikişer be!.. «Tüberküloz», insanların ciğerlerile saattir. İki saat sessiz ve hareketsiz yatKezzabla yanma birlikte ahlâklarına da tesir ediyor. Hasmak, yatabilmek kolay bir iş değildir. Ankara caddesmde 81 numaralı çin « Sanatoryoma yeni gelen hastalar, ilk gün talar, fazla alıngan, titiz ve hatta huykoğrafhanede çalışan çırak Arşak elinler, buna alışamazlar, hatta alışamıya suz, geçimsiz oluyorlar. de kezzab dolu bir şişe üe Marpuççular Sağ yandaki kadmlar tarafından da caklarını sanırlar. Fakat hergün, saati caddesinden geçerken ayağı kaymış ve saatine, dakikası dakikasma tatbik edi ince sesler, gülüşmeler duyuluyor: Burnum kaşınıyor, kür saatinde yere düşmüştür. len «rejim», vücudün maddî manevî büBu arada kezzab şişesi kırıldığmdan tün itiyad serkeşliklerini yener, ve kür kaşınsaydı, ne yapardım? çırak Arşak vücudünün muhtelif yer Çaresiz elini çıkarır, kaşırdın. saatleri, bir sıkıntı olmaktan çıkar, onun istirahat zevki tadılmağa başlar. Burnun kaşınıyorsa, para gelecek, lerinden tehlikeli surette yanmıştır. Yademek! ralı tedavi altına alınmıştır. Hiç konuşulmıyan, gülünmeden, gü Elin kaşınırsa para gelir. lüşülmiyen ve kıpırdanılmıyan saatlerde Oyleyse dayak yiyeceksin! yazılacak ne olabilir, diyeceksiniz? Yola gideceksinl Sırtım da kaşınmıyor. Sabah ve akşam kürlerine çıkılacağı Çenen? Peki, nedir öyleyse? zaman, kür balkonlan hareket halinde Konuşacaksın! Birşey koklıyacağım. dir. Şezlonglar ileri geri çekilir, balkon Küçük bir kahkahadan sonra, Ermeni Yalan! lann perdeleri düzeltilir, ve yatmağa haşivesile: zırlananlar, kazanındaki istimi üketip te Yalan değil... Her kaşınan yerin Senin burnun kaşınoor, konuşooröyle kızağa giren vapurlar gibi, iki saat bir manası vardır. sun! lık konuşma, gülüşme ve kıpırdanma tadudakların kaşınırsa?* Alay eden taklid bir şive ile: sarruflarını birden harcamak ister gibi Öpüşeceksin! Sus ol altık... Galiba, senin sırtın konuşur, gülüşür, şakalaşır ve kımılda Yanakların? kaşınıyor! nir, ve kıpırdanırlar. Biri, seni öpecek! Atış mektebinden, Soğanlı yolile, biri Gözlerin? Bu kaynaşmalar, konuşmalar, güne, beyaz, biri al, iki atı yedeklerine almış Doya doya göreceksin! havaya bağlıdır. iki emirber neferi, şarkı söyliyerek PenGüneş açmış rüzgâr da sert esmiyor: Kulağın? diğe doğru gidiyorlar. Birşey, bir haber duyacaksm? Havalar iyi gidiyor maşallah! İki Anadolu çocuğunun yanık sesi, ge Ayağın? Evet, maşallahı var. niş ovanın ortasında, titreye titreye da « Yeşilköydeki köşkün köşe minde birini kaldınnca altından küçük bir düğme ğılıyor. Askerlere bak, nasıl, şarkı söyliyerinde değil mi?... Gene oraya başvur çıktı. Bu düğmeyi çevirir çevirmez odanm rek gidiyorlar! içi bir anda sarsıldı. Lâmbalara, zillere ve mamı istiyorsun. Yağma yok... Elbette... Ciğerleri sağlam. prizlere giden bütün elektrik telleri bir Sonra müstehziyane başını salladı: Ne iyi, değil mi? Profesör Samoilof!... Anlaşılan o anda bir bomba fitili gibi tutuştu. Oda Onlar da yorulmuyorlar mı? güzel köşkün yanıp kül olduğundan he~ dumana boğuldu. Eğer hemen mendili Halim olsa da, keşke, ben de yomi burnuma tıkıyarak nefes almadan kennüz haberdar değikin. rulsam! Sağlam ol da, askerliğini yap! Samoilof birden şaşaladı; hatta sen dimi dışarı atmasaydım ve bu dumanı iki defa teneffüs etseydim yere düşecek, ça Bize, sıhhatine bak! dediler; saatine bak! deler gibi oldu: tır çatır yanacaktım. Ben kapıdan çıkar anladık. Adam sende! Aldırma! dedik. Nasıl yandı? Sahi mi? İşte bu hale geldik. Simdi uğraş ki iyileDiye sordu. Ferdi, Samoilof'tan ziya ken köşk gaze bulanmış bir bez gibi yaşeceğim diye... Allah, yüz çevirmesin nıyordu. de Nuriye izahat vermek istiyerek: bir kere... Köşe minderinin gayesi, SamoNe olduklarını bilmedikleri halde Fer Yeter be... İnsanın içini karart • ilof'un sırlarını saklamak değil, o sırlara dinin anlattıklarmı merak ve hayretle dinma! vâkıf olmak istiyenleri uçurmak, bina ile liyen polisler köşkte tahkikat ve isticvabİleri karşı arsada, çocuklar, güneşin birlikte yakıp kül etmekti. Samoi ları tamamlamağa hazırlanırken Samoi altmda, saatlerdenberi top oynuyorlar. lof'un izini bu minderin altındaki çekme lof Ferdiye iğildi: Bunlar yorulmuyorlar mı? celerden birinde Ahmed Fikri Paşa ismi Tebrik ederim dostum; büyük bir Yorulurlar mı hiç... Kanlan kayni okuyarak bir kere bulduktan sonra kaza atlatmışsınız... Darısı başıma! denıyor! onu gene kaybedince köşe minderine bir di. Kısa bir öksürükten sonra, ince, kınk daha başvurdum. Küçük çekmecelerden SON bir ses: Hava, ne güzel! Bir iç çekiş... Az kalınca bir kadın sesi: Ben, güzel havayı sevmiyorum! Sahi mi söylüyorsun? Sahi söylüyorum. Birkaç güne kadar gazetemizde hayret ve merak ile takibe başlıyacaksınız Neden? Hiç mi sevmezsin? (Arkası var) Büyük facia, sergüseşt, aşk ve polîs romanı H AC ı R A Şi T