CUMHURÎYET 22 Nisan 1937 Türkiye Mısır Size, dünya kadar eski bir devirden ialma, efsane kadar eski bir hikâye an latacağım. Erkeklerin, at, silâh ve kadın diy< Gç mukaddes şey belledikleri, bir çif güzel gözün davetkâr bakışı uğrunda dağlan devirmek azmile diyar diyar d < laşmağı göze aldıklan uzak, pek uzak günlerdeydi. Geceyi gündüze katıp hay vanlarını çatlatmcıya kadâr sürerek dağ ları, tepeleri aşan, kızgm ovaları, coş kun nehirleri geçen ulaklar, kale kapıla rından, yıldırım hızile şehirlere giriyor meydanlarda, etraflarına toplanan hal ka, bağıra bağıra bir haber veriyor; din denmeden, geldiği gibi dört nala, gene ıkale kapısmdan çıkıp tozu dıimana ka tarak başka bir şehre koşuyordu. 1 Ulaklarm verdigi haber korkuncdu Memleketin doğu tarafındaki dağlardan birinin denize doğru inen eteğinde, bir mağaraya, müthiş bir canavar sinmiş, ci ; ;varına yaklaşanlan paralıyor, mağara ! am yanından kimseyi geçirtmiyor, etrafı kasıp kavuruyordu. Birkaç aydanberi deniz kenarında dolaşmağa çıkanlardan fcir çoğu ortadan kaybolmuştu. Bu işe bir çare bulmağa, canavan yakalayıp öldürmeğe ne kadar çalışıldıysa muvaffak olunamamıştı. Canavan jnağarasından dışan çıkarmak kabil de»ğildi. Onun hakkından gelmek ümidile «mağaraya girenlerin âkıbeti de meçhu kaldığı için memleket halkı korkunç, büyiik bir muamma karşısında bulunuyordu. Canavar, mağarasına girmek cür'etini tgösteren kahramanlann hepsini birer birer yok etmişti. İşte o zaman, çaresiz kalan ıgehir, bu yırtıcı mahlukun vücudünü ortalan kaldırmak için başka yerlerden imdad jistemeğe karar ve dört tarafa haberciler salmıştı. 1 Mağaranın civannda dolaşmağa kimsenin cesareti kalmamış olmakla beraber, şehirden, hergün birkaç kişinin birdenbi<re ortadan kaybolduğu görülüyordu. •Çünkü şehir halkı.deniz kcnanndan ay nlamaz olmuşru. Bunu sebebi de mağaiTanm cazibesiydi. ı Canavar ininde cazibe olur mu? diyeceksiniz. Olmaz, fakat bu in, bildiğimiz inlerden değildi. İnin ağzı, çalılar, deve dikenleri, yabani otlarla değil, yürek bayıltıcı kokular saçan, göz alıcı renkler bürünmüş çeşid çeşid çiçeklerle Örtülüydü. Mağaranın içinden, canavarm pen çesinde kıvranan insanlarm kınlan ke miklerinin çatırdısı, yahud canavann homurtularla karışık kükremesi değil, kuş cıvıltısını andıran lâtif zemzemeler işiti liyordu. Mehtabh gecelerde, denizin, sahildeki çakıllan okşıyan tatlı seslerile, mağaradan işitilen esrarh musiki nağme•lerinin birbirine karıştığı bu yer, bir cenjıet köşesi kadar güzeldi. Fakat, buranm bütün bü güzellikle rine aldanan biçareler, mağara kapısm dan içeri adım atar atmaz, lâmbanın alevinde can veren pervaneler gibi bir kîdenbire kayboluyor, eriyor, yok oluyorpdu. Canavar, kurbanlannı, güzel kokuUar, çiçekler, kuşlar, zemzemeler cezbe,<ien, kurnaz, ruh aşina bir canavardı. * * * Ulaklarm, bütün ufuklarda çmlıyan korkunç haberini işitenler arasında demir yürekli çok kimse vardı. Canavarlı şehir bir kahraman akınına uğradı. Kılıcını İkuşanıp, yaymı okunu kapan silâhşor, lıayvanına atladı, bir hamlede, bir soluk,la, bir şahlanışta canavann mağarasına jindi. Dün Türkiye ile Mısır arasında imzalanan dostluk muahedesinin metnini neşretmiştik. İki dost memleket arasında imzalanan ikamet mukavelesine göre bu hususta beynelmilel usul ve kaidelerin ayni tatbik edilecektir. Türkiyede ikamet eden Mısırlılar ve Mısırda ikamet eden Türkler bu memleketlerin kanunlanna tâbi bulunacaklardır. Bu muahedenin 6 ncı maddesi şöyledir: «Yüksek âkid taraflardan her birinin tebaası, diğer tarafm ülkesinde ordu, donanma veya hava kuvvetlerine olsun, milO zaman, ak sakallı âlim, canavan il lî koruma teşkilâtmda, yahud miliste olmi ile büyüleyip mağlub etmek üzere sun, her nevi askerî hizmetten re askeri mağaraya doğru ilerledi. Gökteki yıldız hizmet yerine kaim olan mükellefiyet velar kadar sayısız tecrübelerini kullamp ya mecburiyetten muaf bulunacaktır. Bu canavan bilgisine ramedecek ve şu kuru tebaa diğer askerî vecibelere ve müsaakalabalığın parmağını ağzında bıraktı delere de ancak yerli tebaa ile ayni nisbet racaktı. Görgüsünden kuvvet alan geni ve ayni şartlar dahilinde tâbi tutulacakadımlarla, inden içeri girdi. tır.» Dakikadan başlayrp saate kadar yük Türkiye Mısır tabiiyet mukavelesi selen zaman ilerledikçe, kalabalık, gene de şu madde ile başlamaktadır. bir tek kalb gibi halecandan halecana «5 sonteşrin 1914 tarihinde Mısırkoştu ve âlimin hayatından da ümid: da yerleşmiş olup aslen Türk doğmuş okesti. Canavan ilminin ağırlığı altında ez lan yahud abâsı Türkiyede, Mısırda, ecmek istiyen ihtiyar âlimi o doymak bil mez yırtıcı mahluk, derya kadar ilmile nebide veya 24 temmuz 1923 tarihli Lozan muahedesi mucibince Türkiyeden ayberaber yutmuştu. nlmış topraklarda doğmuş bulunan eski Sıra, servetinin hesabını bilmiyen zenOsmanlı tebeasından Mısır hükumetince gine geldiği zaman, artık gimsede ümid Mısır tâbiiyetini iktisab etmiş sayılanlar kalmamıştı. Zengin, bir elinde bir torba Türk tâbiiyetini ihtiyar etmek hakkmı altın, bir elinde bir torba mücevher ol haiz olacaklardır. duğu halde ilerledi. Güneş gibi yanan Ancak şurası mukarrerdir ki, bu kimaltmlan ve yıldızlar gibi ışıldıyan pır selerden Mısırda doğmuş olup babalan lantalarile, canavann doymaz gözlerin kamaştıracak, servet denilen o sonsuz da Mısırda doğmuş bulunanlann böyle kuvvetin karşısında, kahramanlığm da bir hakkı hiyarlan olmıyacaktır.» «Madde: 2 5 sonteşrin 1914 lariilmm de kıymeti olmadığmı isbat edecekhinden sonra Mısıra gitmiş olan eski Osti. Torbalann muhteviyatile koltukla kabank, başı yukanda, ayakları yükünün ağırlığından, yere kuvvetle basa basa mağaradan içeri girdi. Şimdi, meydandaki kalabahğa bir ahıret sessizliği çökmüş, herkes, bu î ümidin de nasıl söneceğini merak eder gibi gözlerini mağara kapısına dikmişti. B sefer, aradan bir buçuk saat geçtiği halde, zengin, meydanda görünmemişti. Hiç şüphesiz, altın torbasile mücevher torbası şimdi, canavann karnında, kahramanın kılıcile yanyana yatıyordu. manh tebaası Türk tâbiiyetini muhafaza eder. Bununla beraber, bunlardan aslen Türk olmıyan ve işbu mukavelenin mer'iyet mevkiine geçmesi tarihinden evvel Mısır tâbiiyetini ihraz etmiş bulunanlar M;sırlı sayılırlar.» Mukavele şu nihaî protokolla bitmektedir: kaybolduğu inin karanlık methaline ta kılıp kalmıştı. Aradan iki dakika geçti, bu iki dakika, beşe, ona yirmiye çıktı dakikalar üstüste birikti, saat oldu. İçeri giren kahraman sanki silinmiş, erimiş yok olmuftu. Halecanh yürekler daha şiddetle çarptı. Herkes, dünyayı titreten yüce kahramanın da, o uğursuz canava nn pençesinde can verdiğini acı acı an lamıştı. Aylardanberi şehri tir tir titreten ca navann, değme kahramana pabuç bırak mıyan bir yırtıcı olduğunu, kahramanla kahramanı bahadıruı şu âkıbeti de isba ediyordu. Dost Yugoslavyadan (Baştarafı 3 üracü sahifede) titriyen yaşlan asla unutamıyacağım. *** Ikametgâh ve tabiiyet mukavelelerinin esası Seyahat intıbalan RADYO Bu akşamki program j İSTANBUL: 12,30 plâlkla Türk musikisi 12,50 havadLs 13.05 muhtelif plâk neşriyatı 14,00 son 18,30 plâkla dans musikisi 19,00 Çocuk Esirgeme Kurumıı namına konferans: Dr. İhsan Hilmi tarafmdan 19,30 konferans: Dr. İbrahim Zati (Mekteb hıfzıssıhhası) 20,00 Sadi ve arkadaşlan tarafın dan Türk musikisi ve halk şarkıları 20 30 Ömer Rıza tarafmdan arabca söylev20.45 Safiye ve arkadasları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları: Saat ayarı 21,15 orkestra 22.15 Ajans ve Borsa haberlerl ve ertesi günün programı 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 23,00 son. VİYANA: 18,25 ŞAN KONSERİ 18,40 PİYANO KONSERI 19,05 halk yayıru, san'at ha berleri, tiyatro haberleri ve saire 20,15 çocuklarm zamanı 20,35 KORO KON SERİ 21,15 karısık yayın 23,25 BUYÜK KONSER 24,35 haberler. BERLIN: 18.05 MUSİKİ 18,35 kitablara dafr 19.05 gramofon 30,05 genclerin zamam » 20^0 PİYANO MUSİKİSİ 20,45 günün akisleri, haberler 21.15 DANS HAVALARI 23.05 hava, haberler, spor 23,35 EĞLENCELİ KONSER. PEŞTE: 18,35 ÇİNGENE ORKESTRASI 19,05 konferans 19,35 ORG KONSERİ 20,25 piyesler 21.35 haberler 21,45 ODA MUSİKİSİ 23,10 ORKESTRA KONSERİ 24,15 konferans 24.30 ÇİNGENE ORKESTRASI 1 10 habeTİer. BÜKREŞ: 18,05 EÖLENCELİ KONSER 20,05 konferans 20.10 KONSER 20.40 ŞAN KONSERİ 21,20 SENFONİK KONSER 23.50 fransızca ve almanca haberler 24 son haberler. PARİS [P. T. T.]: 18,05 musiki konusması 19,05 ORG KONSERİ 19,35 haberler 20,05 gramofon 21,05 sürprizler 21,35 piyes23,35 haberler 23,50 gramofon, hava. ROMA: 18,20 ODA MUSİKİSİ 18,55 haberler ve karışık yayın 21.35 edebî yayın 22,05 OPERA YAYINI: BAŞ ROLLERDE B. GIGLI. LONDRA: *. 18 05 çocukların zamanı 19,05 ORKESTRA KONSERİ 20 05 haberler, ^ava 20.35 akeç 20,45 münakaşa 21,35 OR KESTRA KONSERİ 22.10 DANS ORKESTRASI 23,05 hava. haberler, spor, konuşma ve saire 23,30 D.ANS ORKESTRASI 24,35 hava, haberler, gramofon. Bugün pazar, her yer kapalı. Saravbosnada, bütün şehir halkı, sokaklara dökülmüş. Otomobillerle şehri gezen Bayan İsmet İnönü ile maiyetindeki Türk kadınlannı görmek ve selâmlamak istiyorIar. Otomobillerimiz yokuşlan inip çıkarken, caddelerde dolaşırken büyük küçük, müslüman hıristiyan herkes, her smıf halk bizi selâmlıyor. Halkın yüreğinden kopup gelen bu selâmlar, son derece samimî. Belli ki halk Türkleri, Türkiyeyi hakikaten seviyor. Belediye dairesindeyiz. Avusturyalılarin zamanında, takriben 40 sene evvcl yapılmış olan bu 83 odalı bina, Arab mimarî tarzında güzel bir belediye dairesidir. Belediye reisi Bosna müslümanla rından Edhem Bıçakçıç yani (Bıçakçı) dır. Epey türkç konuşuyor. Halbuki şehrin 80,000 kadar olan nüfusundan, yalnız 30 bini müslümandır. Saraybosna, Bursaya benziyor. Fakat, yalnız bir tarafı değil, her tarafı dağlarla çevriimiş bir Bursa. Ortasından sular akıyor. Müteaddid köprülerinden birinin ismi Hünkâr köprüsü, öteki de Prençip köprüsü. Prençip, 1914 senesinde Avusturya Veliah dile zevcesini bu köprünün yanmda öldüren milliyetperver Sırb gencinin ismidir. Belediye dairesinden sonra, 400 sene evvel inşa edilmiş olan büyük camiyi ziyaret ettik. Şadırvanında müslüman Bosnahlar, aptes olıyorlardı. Oğleyin bir daha önünden geçmiştik. Oğle namazı kılınmış, bir müslümanın cenaze namazı eda ediliyordu. Avusturyalılar tarafından olduğu gibi ipka edilmiş olan büyük çarşıyı da gördük. Burası, bütün eski Türk ve müslüman şehirlerinin birer katlı dükkânlarla dolu, üstü açık, daracık sokaklı çarşılarınalılar, apes alıyorlardı. Oğleyin bir lerle kapalı. Elskiden çarşı cuma günleri kapanır, pazar günleri açık kalırmış. Fakat yeni bir kanunla şimdi pazarlan ka pah, cumalan açıkmış. Buna rağmen Bayan îsmet İnönünü görmek üzere bü tün esnaf dükkânlarmın önünde bekleşiyorlardı. Hepsi eski usul ve adaba tevfikan ellerini göbeklerinin üstüne kavuşturmuşlardı. Heyetimiz önlerinden geçerken kandilli temannahlarla selâm veriyorlar dı. Aralarında siyah peçeleri sımsıkı örtülü müslüman kadınlan da vardı. Sokakta bu kadar kapalı olan Bosna kadmlan, evlerinin önünde, pencerelerinde ve kapılannda başlan açık olarak durmaktan çekinmiyorlardı. Biri Bosna Umumî Valisinin, diğeri Yugoslavya Münakalât Nazm Bosnalı Spaho'nun evinde iki resmi kabul ve çay ziyafeti verilmişti. îkisinde de kaçgöç yüzünden yalnız Türk hanımlan bulunmuş, biz, erkekler davet edilmemiştik. Başvekilimizin iknici defa Saraybosnaya gelmesine intizaren, protokol mü dürü Bay Şevket Keçeci ile biraz daha şehri dolaştık. Bizdeki gibi millî küme maçı olmak üzere, Belgradın en kuvvetli takımile Saraybosnanın en kuvvetli takunı çarpışıyordu. Bu çok heyecanlı ve çok güzel maçı seyrettik. Saraybosna çok enerjik, fakat Belgrad çok mahirdi. Belgrad 8 3 vaziyette iken sahadan ayrıldık. İsmet İnönü geliyordu. Bütün şehir halkı, ellerinde bayraklar, çiçekkr, güzergâha dizilmişti. Başvekilimiz buraya ikinci defa geliyordu. Fakat halk onu görmeğe ve alkışlamağa doymamıştı. İlk gelişindeki tezahürat bütün heyecanı ve coşkunluğu ile tekrar edildi. Türkleri hâmil bütün otomobillere, çiçekler yağdınlıyordu. Bilâislisna, herkes selâm veriyordu. Otelde çay içildikten sonra, akşamüstü iki kafile beraberce müteveffa Kralm avlandığı otomobille dört saat mesafe deki Hanpasek köşküne müteveccihen yola çıktık. Geçtiğimiz caddelerde, sokaklarda, köylerde, kırlarda tek bir ses yükseliyordu: Yaşa Türkiye. AB1DÎN DAVER Istanbul halkı NÖBETÇİ ECZANELER Bu akşam sehrin muhtelif semtlerinde nobetçi olan eczaneler şunlardır: İstanbul cihetindekıler: Eminönünde (Salih Necati), Beyazıdda ıCemil), Küçukpazarda (Yorgi), Eyubsultanda ıHikmet Atlamaz"», Şehremininde (Nâzım Sadık), Karagümrükte (Kemal), Samatyada (Rıdvan). Şehzadebaşmda (Ismail Hakkı), Alcsarayda fSarım), Fenerde (Vitali), Alemdarda (Eşref Neş'et), Baknkt>3runde 'Merkez). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde fKanzuk), Bostanbaşında citimad), Galatada Mahmudiye caddesinde (İsmet), Taksimde (Nizameddin), şişli Kurtuluş caddesinde (Necdet), Kasımpasada (Asaf). Hasköyde (Barbutt, Beşik taşta (Süleyman Receb), Sarıyerde (Osman). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda Çarsıboyunda (Ömer Kenan), Kadıkdy Yeldeğirmeninde füçler), Büyukadada (Halk). Heybelide (Tanas). «Türkiye ile Mısır arasında bugünkü tarıhte imzalanan tabiiyet mukavelenamesi hükümlerine uygun olarak hakkı hiyarlannı kullanmış olan şahıslar tabiiyetServet, kuvvet ve ilim gibi dünyanın ten feragat ettikleri memleketi bu yüzden üç büyük nimetini yutup hiçe kalebeden terke mecbur olmıyacaklar ve orada öbür canavann bu açgözlülüğü karşısında ka vatandaşlarına bahşolunan haklardan isabalığı dehşet bürüdü; herkes kaçmağa tifadeye devam edeceklerdir. bu uğursuz yerden uzaklaşmağa hazırlaİşbu mukavelenamenin mer'iyete gir nıyordu. Ayağma gelen lokmalann arkamesinden önce Türkiyenin kendi tebaası kesildiğıni görünce, canavann dışar sından saydığı ve tabiiyetleri işbu mukafırlamağa kalkışması, akla gelen bir ihti velename ile tayin olunan şahıslarla malmaldi. lan hakkında Türkiyede tatbik edilmiş o SARAY Sinemasına gidecek ve senenin en güzel 3 filminin müsabakasma aid birin ci filmi olan ve dünya Hlmleri arasında şeref mükâfafanı kazanan Bu akşam bütün BAKİR DEUKAN Fransızca sozlü şaheserini görmeğe koşacaktır. O zaman, kalabalığı yararak ortaya lan tedbirler, hükümler, kanunî, idarî ve biri atıldı. Bu, çoban kıyafetinde, çocuk adlî kararlar hüküm ve tesirleri mükte denecek kadar gene, pejmürde kılıklı bir seb kalacaktır. îşbu şahıslara bu suretle delikanh idi. Bir elinde bir kaval, ötek tanınan yeni tabiiyet hiçbir veçhile mevelinde, rengârenk dağ çiçeklerinden ya zuubahis neticeleri değistirmiyecektir.» pılmış ufak bir demet vardı. Cesur, fakat mütevazı, metin, fakat utangac bir yü Ermeni Patrikhanesi Meclisi Cismanî reisi istifa ettî rüyüşle mağaranın ağzına doğru ileriledi kalabalığın dehşet ve hayretten büyüyen Ermeni Patrikhanesi Cismanî meclis gözleri önünde, o karanlık, öbur delikten reisi Bedros Horasancı sıhhî vaziyetini içeri girdi, kayboldu. ileri sürerek, vazifesinden istifa etmişAradan beş dakika, kalblerî halecan tir. Cismanî meclis reisile arkadaşlan dan çatlatacak kadar kuvvetle çarptıran arasında son zamanlarda ihtilâflar çıkbeş uzun dakika geçti ve beşinci dakika tığına dair çıkan haberler tekzib edil Heyecan, nükte, aşk ve beklenmiyen vak'alarla dolu bir şaheserdir Hamış : Müsabakaya iştirak edebilmek için duhuliye bileti kuponunun muhafazası lâzımdır. BaŞrolde: G A R Y COOPER r Yerlerinizi evvelden aldınnız. Tel. 41656 Bu akşamdan itibaren S Ü M E R sineması 5 büyük komik tarafından oynanmakta olan Güzel kotnedisine ilâveten : Irtihal İstanbul Merkez Kumandanlığından mütekaid Emin Paşanm kayınvalidesi ve İstanbul C. Müddeiumumî muavinlerinden Ziya Yazganın büyükvalidesi Fehirae vefat etmiş ve cenazesi dün Eyüb kabristanma defnedilmiştir. Allah rahmet evlesin. PAT ve PATAŞON SIRKTE ismet inönü'nün Belgrad seyahatî nın sonunda, mağaranın içinden bir ses mektedir. sında BGtün tafsilAtını gösteren TOrkçe sözlü filim gelmeğe başladı. Bu ses, kuş cıvıltılarile 1 Ve bir sabah, mağaranın etrafı, her dolu bir koruda, kar gibi beyaz çakıllarAslan, fil vesair hayvanların kralı ulkeden, her iklimden, her köşeden gelen dan seke seke akan, ışık kadar parlak bir Balta görmemiş ormanların hâkimi çeşıd çeşid insanla doldu. suyun çocuk kahkahası kadar şen şırıltıMAGDA SCHNEiDER O güne kadar mağara, hadsiz ve he Iarını andırıyordu. Bu ses bazan susuyor, WOLF ALBACH RETTY sabsız insan yuttuğu için, rasgele herkesi onun kadar parlak, onun kadar tatlı bir JONNY WEiSSMULLER GEORG ALEXANDER mağaraya bırakmak ve canavarla boy En son, en yeni ve hakikî maceralarla dolu başka zemzemeyi dinliyor, sonra o susutarafından oynanm?ş nefis ve ölçüşmeğe gelen bu yeni kahramanlarm yor, öteki başlıyordu. Gönülden gönüle ^ • l cazib Viyana Opereti ^Hg da kanına girmek günah olurdu. Onun hitaba benziyen bu karşıhklı zemzeme için, bu kalabalığın içinde kur'a çekildi ve canavann inine girecek kahramanlar bir saat kadar sürdü. Sonra etrafa bir sessizlik çöktü ve kalabalığın hayran nakahramanı üç kişi seçildi. Uâ«reten : Başvekil ismet Inonü'nün Belgrad seyahati ve Istanbula Bir haftadanberi binlerce avdeti, Türkçe sözlü hadisat filmi. Bunlardan biri, şöhretini dağdar. da zarlan karşısında, canavar ininin methakişinin takdir.ni kazanan ğa akseden korkunç gökgürültüleri gibi linde iki gölge belirdi. Bu iki gölgeden biri, bir saat evvel en uzak diyarlara kadar yaymış, bütün En çüzel eseri yüreklerde korku fırtınaları koparmış, ine giren çoban kıyafetli delikanh, öteki, « Bülbüller öterken » filminin unutulmaz yıldızları gözlerinde şimşekler, kılıcında yıldırım kahramanın kuvvetini, alimin bilgisinı, LUCiE ENGLiSH VVİLLY EiCHBERGER THiBOR V. HALMAY lar çakan bir erdi. zenginin mücevheratını hiçe sayan ve detarafından nefis bir surette yaratılan Öteki, ilmi fezalarla ölçülebilecek likanlının bütün samimiyetile çaldığı kafilmi herkesin görebilmesi için kadar engin, zekâsı ateş kadar yakıcı, vala ve yüreğinin bütün mütevazı cömerdbir hafta daha gösterilecektir. yaşı, zamana meydan okurcasma ilcrle liğile uzattığı kır çiçeklerine mağlub olan Ayrıca bu senenin yeoi f lim • ıerinden miş ak sakallı bir âlimdi. canavar.... Hayır, bir kadır.dı. Lüks Debdebe Eğlence • Fransız Saravlarının sefahet ve Israfları Musiki ve Güzellikler Filmi Üçüncüsü, kıtlık çöken beldelerı am HAMDt VAROĞLU Ayrıca : BAŞVEKiL İSMET inönü'nün BELGRAD SEYAHATi ve ISTANBULA AVDETi. barlannı dolduran zahireler sayesinde ölümdea kurtaran, altmlarını, yer altınTürkçe sözlü hadisat filmi. Kahkaha ve nese timi ÇiÇEK MERAKLILARINA da yaptırdığı mahzenlere sığındıramıyan, Bu geceki suvare için biletlerinizi evvelden aldırın. Tel. 40868 serveti gönüllerden başka her şeye hâkim Sayın müşterilerimiz, bu mevsimde dikilecek her çeşid çiçek tohumlarının olacak kadar uçsuz bucaksız bir zengindi. Once kahraman er ilerledi. Kükremiş en nefis ve grantili olan cinsleri mağaaslanlarm yelelerini korkudan diken dı zamızda hazırlanmıştır. Mevsim geç ken ayağa kaldıran heybetile, caravarın meden bu tohumlardan istifade etmek inini bağrında saklıyan dağa doğru, onu menfaatiniz iktızasmdadır. Haşeratı öldürmek için kullanılmakezmek istiyen başka bir dağ gibi yürüdü Meşhur Petrograd müdafaası, binlerce Kazaktan mürekkeb Yudeniç or^usunun kanlı hücumları, Baltık denizinde yüzlerce harb gremisHe yapılan a olan ilâclar da temin edilmiştir. Kimve mağaranın kapısından, yalın kılmç harekât, binlerce eairin denizde boğdurulması, iki düştnan ordusunun kanlı intikam ve meydan muharebeleri ilâh... Şimdiye kadar yapılan harb ve •evî gübrelerin her çeşidi de mevcudihtilâl filimlerinin en dehşetli ve heyecanlısı içeri girdi. dur. Muhterem müşterilerimize ilân eBütün yüreklerde korkulu bir heyecan deriz. Türkiye Tohum mağazası yardı; bütün gözlcr, kahramanın giıipj Perşembepazar, Tünel cad. 72 Galata Hakikî ve biricik T A RZA N Viyana Sevdaları ŞIK sinema SAKARYA Bu hatta sınema TARZAN KAÇIYOR BU AKŞAM i P E K sinemasında M E L E K sinemasında ROBERT TAYLOR'un SARAY ENTRİKALARI GİZLİ İZDİVAC komik HAROLD LLOYD'un L ui S ütç ü TÜRKÇE SÖZLÜ Büyük Rus ihtilâlinin en muazzam filmi KRONŞTAT BAHRİYELİLERİ T Ü R K Yarın a k ş a m d a n itibaren sinemasında