14 Nisan 1937 CUMHURIYET SON TELEFON MA BE R TELCRAF LER Dost Mısırın tezi kabul ediliyor Devletler prensip itibarile kapitülâsyonların ilgasına razı oldular Montreux 13 (A.A.) İngiliz, Fransız, Amerikan, İtalyan, Yunan, Portekiz, îspanya, Holanda, Norveç, Cenubî Afrika, Danimarka, İrlanda ve İsveç murahhaslan bu sabah Nahas Paşanın riyasetinde açılan kapitülâsyonlar konferansında heyeti umumiyesi itibarile Mısırın taleblerini müsaid bir şekilde karşılamışlardır. îngiliz murahhası Wallace, Ingilterenin uzun senelerdenberi kapitülâsyonlar rejiminin kaldınlması lâzım geldiği ka naatinde bulunduğunu hatırlattıktan sonra derpiş edilen muvakkat rejimin tesisine taraftar olduğunu bildirmiştir. Fransız murahhası De Tessan, Mısırın hakimiyetini tahdid eden mânialardan kurtulmasından dolayı memnuniyetini beyan etmekle beraber mevcud rejimi ve bilhassa muhtelit mahkemeleri methetmiş ve bunların tesis edilecek muvakkat rejim esnasmda da ipka edilmelerini temenni etmiştir. Murahhas, Cezayir ve Tunuslularm müstakbel statüsüne telmih ederek ecnebi bir memleketin muhtelif tebaalan arasmda fark gözetilmesine muarız olduğunu ilâve eylemiştir. Oğleden sonra konferans hususî bir toplantı yaparak teknik meselelerin tetkikine başlamıştır. LAYEMUT HAMiD Fakat lâyemut Hâmid, eserlerîne bürünerek hepimizin idrakinde, irfanmda ve vicdanında kaldı Koza fiatları yükseliyor Avrupa fabrikaları mütemadiyen koza almağa başladılar Bursa 13 (Hususî muhabirimizden, telefonla) Yıllardanberi ilk defa olarak Fransaya koza ihracına başlanmıştır. Lyon şehrine 15 bin kilo kuru koza gönderilmiştir. Avrupada harb sanayii faaliyetinin artması dolayısile koza ifatlarımn yükselmesine ve memleketimizden istihlâk fazlası kalan kozaların Avrupaya çekilmesine âmil olmuştur. Burada iki müessese Fransa için koza almaktadırlar. Dığer firmalar da mübayaaya hazırlanmaktadırlar. Bana. geçen haftalar zarfında, ihracat olmadığından koza fiatlarınm düşeceği yolunda mütalealarmı bildıren tüccar ların bu sözleri bu vaziyetten sonra tamamen hükümsüz kalmıştır. Avrupada koza fiatları, memleketimizdeki fiatları seviyesine gelmiştir. Bu sene Türk kozasınm çok miktarda Avrupaya sevkedüeceği anlaşılmaktadır. Yeniden yüz bin kiloluk bir taleb vaki olmuştur. MUSA ATAŞ Ispanyada hükumet kuvvetleri ilerliyor Alava cephesinde mühim mevzileri işgal ve iki kasabayı zaptettiler Bilbao 13 (A.A.) Şiddetli bir topçu ve tayyare hazırlığından sonra hükumet kuvvetleri dün Alava cephesinde mühim mevziler işgal ederek Cagon ve Dealtun kasabalarını zaptetmişlerdir. Muharebe geç vakte kadar devam etmekte idi. teşleri asilerin harekâtını durdurmuştur. Akşam, hükumet kuvvetleri Garabitas tepesile Cerro de La Guila ve Casa del Campo'daki mevzilerini muhafaza et mekteydiler. Bu mevzileri üç gün evvel zaptetmiş olduk'.arı hatırlardadır. Üniversite mahallesi önünde hükumetçiler, Ziraat mektebi karşısmda bir siperi Madrid cephesinde Salamanca 13 (A.A.) Madrid zaptetmişlerdir. Simdi Madridin garbinde şiddetli bir cephesinde milisler dün saat 13 te mühim muharebe cereyan etmektedir. bir topçu hazırlığından sonra Cerro de la Gula istikametinde taarruza geçmişjerdir. Hükumetçiler son günlerde bes bin maktul vermişler Tanklar, önden gitmiştir. Bu taarruz, muhacimlerin dağılmasile neticelenmiş ve Sevilla 13 (A.A.) General de sekiz tank harab olmuştur. Llano, marksistlerin son günler içindeki Saat 20 de 4000 milis tarafından ya taarruzlannda beş bini ölü olmak üzere pılan yeni bir taarruz da geri püskürtül 12 bin kişi zayi ettiklerini ve halbuki, çımüştür. kardıklan resmî tebliğler muhteviyatı hiEsir edilen milisler beynelmilel liva lâfına olarak, bir kanş toprak kazanma nın pek büyük zayiata uğradığını söyle dıklarını beyan etmiştir. mişlerdir. Ingiliz fjazetelerinin neşriyatı Radyo vasıtasile beyanatta bulunan Londra 13 (A.A.) Gazeteler, General Queipo de Llano, milislerin son dün Avam Kamarasında Başvekil Balgünler zarfında ölü, yaralı ve esir ol dvvin'in Bilbao sularında İngiliz ticaret mak üzere 12,000 kişiden fazla zayiat gemilerinin seyrüseferine dair yaptığı bevermiş ve bir karış bile ilerliyememiş ol yanatı uzunuzadıya mevzuu bahsetmek duklarını söylemiştir. tedirler. Madrid cephesi 13 (A.A.) Dar Hükumet blokuna dahil bulunan bir geçid vasıtasile iaşe edilen Üniversite gazeteler hükumetin bu babdaki kararını mahallesini ve Carabitas tepesini kurlar mutavassıt bir sureti hal olarak tefsir etmak için mühim takviye kıt'aları alan asi tikleri halde muhalefet gazeteleri hüku ler, dün şiddetli bir taarruza geçmişler mete şiddetle hücum ederek hükumetin dir. bu hattı hareketini Ispanya hükumetçi Cumhuriyet topçu kuvvetleri asi kıt'a lerinin aleyhinde bulmakta ve ticaret gelarını mütemadi bir top ateşi altına ala milerini himaye için Britanya filosunu rak Carabitas tepesine iki saat içinde kullanmadığmdan dolayı cebanetle itham 2000 kadar obüs atmışlardır. Mânia a eylemeğe kadar varmaktadır. Montreux Konferansı Fani Hâmid, her fani gibi öldü Türk Spor Kurumu yeni asbaşkanı Ankara 13 (Telefonla) Halid Bayrağın istifasile açılan Türk Spor Kurumu asbaşkanhğına Aydın meb'usu Adnan tayin olunmuş ve vazifesine başlamışhr. Bir tayin Ankara 13 (Telefonla) Dördüncü Umumî Müfettişlik Iktısad müşavirliğine İktısad Vekâleti îç Ticaret Uraum Müdürlüğü Kredi îşleri müdürii Izzet tayin edilmiştir. Ticaret anlaşmaları Hâmid hakikatte Makberden doğdu ve gene aslına avdet ederek makbere döndü. Onun dehasına beşıklik eden Makber, en asil düşüncelerden, en yüksek duy gulardan, en feveranlı heyecanlardan örülmüş bir san'at şahikası idi, Hâmide yıllarca tahtgâh oldu. Tacidarlann işgal ettikleri istibdad tahtını devirmek için çırpınan birkaç nesil Türk, onun üzerinde oturduğu tahtm önünde eğilmeği yıllarca borç bildi ve Hâmidi edebiyatın hem şahinşahı, hem ilâhı tanıdı. Hâmid, gerçekten, edebiyatın şahin şahı idi. Çünkü bizde hiçbir şair, keli meyi köle yapmakta onun kadar kudret gösteremedi. Fikir, o rakibsiz hükümdarın bitmek tükenmek bilmez bir kudret kaynağı; düşünce onun ucu bucağı görün mez hazinesi; heyecan onun gönüller ve dimağlar üzerinde dolaşan sehhar bulutlarıydı. Türk edebiyat âlemine tam elli yıl o kaynaktan nur, o hazineden elmas, o bulutlardan feyiz döküldü. îçinden doğup yükseldıği Makberi bize bırakıp her insana mukadder olan hâkî makbere inen Hâmidi düşünürken seksen altı yıl birbiri içinde yaşamış ebediyetle faniliğin inhilâl edip ayrıldı ğmı ve ebedî Hâmidın aramızda kalıp fani Hâmidin toprağa düştüğünü apaçık görüyoruz. Evet, fani Hâmid, her fani gibi öldü. Lâyemut Hâmid, eserlerine bürünerek hepimizin idrakinde, irfanmda ve vicdanında kaldı. Biz bu nuranî varlığı, gene eserlerine sarıh olarak, nesilden nesile devredeceğiz. * * * Hâmid, temiz bir kana bediî bir de hânın vereceği yüksek hayatiyetin en mümtaz nümunesiydi. O kan, irfan kü reyvelerile beslene beslene nesilden nesile geçmiş ve nihayet Hâmidin dehasına inbisat vermek kabiliyetini kazanmıştı. Mehmed Emin Şükuhılerden, Abdülhak Mollalardan, Hayrullah Efendilerden süzüle süzüle j>elen o lekesiz kanın Hâmidin damarlannda tam bir inkişaf bulması, mukadder denilecek kadar, tabii idi. Hâmid böyle bir kanla büyiidü ve dehasını böyle bir kanla besledi. Hiç şüphe edilemez ki bilgi aşkı, fazilet aşkı, güzellik aşkı, vatan aşkı ve bu aşka yelpazelik yapan derin tahassüs ve heyecan kabiliyeti Hâmidin damarlarına kırmızı ve beyaz küreciklerle beraber gir miştir. Babası, dedesi, büyük dedesi, daha tacını ezelden alarak toprağa düşecek bu torunlarına öyle mübarek bir miras bırakmışlardı. Hâmid beşiktan hayata geçince dehasını süslemeğe koyuldu, derin derin okudu. Arabca belledi, acemce öğ rendi, fransızca ve ingilizce tah sil etti, şarkın ve garbin bütün deha larile tanışmak imkânını buldu. Kitab ve muallim kadar tabiat te ona tenevvürde, tekemmülde rehberlik yapıyordu, canlı ve cansız güzellikler de açık ve gizli duran incelikleri derece derece sezdirerek gene dâhinin olgunlaşmasma hizmet ediyordu. Hâmid, işte böyle münevver ve mütekemmil bir varlık haline geldikten sonra edebiyat âleminin kapısmı çaldı. O âlem, Ankara 13 (Telefonla) Türki ye Macaristan ticaret anlaşması mayıs sonuna kadar uzatılmıştır. Sovyetlerle ve bu çalış sırasmda anar|i içindeydi. Kü Japonya ile de müzakereler devam et çük ve pek küçük bir zümre garbin nu mektedir. Müzakereler bugünlerde ni runu Türk fikir dünyasına taşımak, bü hayetlenecektir. yük ve pek büyük bir kütle de zülüfle Meclis Bütçe Encümeni çalışrin, benlerin, gabgeblerin ve buna ben zer kelimelerin vücude getirdiği paslı mağa başlıyor zincire sararak o dünyayı kötürüm bırakAnkara 13 (Telefonla) Meclis mak istiyordu. Bütçe encümeni yann 1937 bütçe pro Hâmid bir bakışta doğruyu gördü ve jesinin müzakeresine başhyacaktır. En eskiliğe sırtmı çevirip yeniliğin yanında cümenin yarınki ruznamesinde barem kayer aldı. O küçük azlık şimdi keyfiyet nununu değiştiren proje ile Trabzonîran bakımmdan büyük bir kuvvet kazanmıştı. transit yolunda otobüs, kamyon ve oto Çünkü Hâmid, bir ferd değildi, bir ci mobil işletme idaresi hakkındaki lâyiha handı ve katıldığı zümreyi de pırıl pırıl da vardır. parhyan bir kâinata çevirmişti. tzmir musevileri Türk adları Tereddüdsüz söylenebilir ki eski edealıyorlar biyatın hızla müzmahil, yeni edebiyatın İzmir 13 (Telefonla) İzmir muse gene hızla muzaffer olması ve Fikretle vileri arasında Türk adı almak ve kulrin, Cenabların, Halid Ziyalarm doğup lanmak için başlıyan cereyan kuvvet yaşaması Hâmidin Namık Kemale elini lenmektedir. Rafael Levi adında bir uzatmasile mümkün olmuştur. Hâmid, gene, mahkeme kararile Erol Sezener eskiyi de yeni yapabilmekten âciz kalmı adını almıştır. yacağma şüphe edilemiyen dehasını divan edebiyatma müzahir kılsaydı Namık Ke dil uzatanlar çıkmışsa bunlar, Makberi mal çöle düşmüş bir yolcuya dönerdi ve okumıyan veya anlamıyan biçarelerdir. Hâmidin lisanı, başlıbaşma bir servet yenilik cereyanı belki sönerdi. Hâmid, arzeder. Eskilerin i'nat veya mukayyed Kemalin dehasına da inkişaf imkânı verdi ve edebî yeniliği zafere kavuşturdu. kafiye dedikleri nazım şekline pek bağ Zaten Namık Kemal de bunu inkâr lıydı, sade kafiyelere değer vermezdi, etmez ve Hâmidi, kendinden yaşça çok mutlaka mukayyed kafiye kullanırdı. Faküçük olduğu halde, pek büyük tanır. kat bu iltizamî harekette ne tekellüf se Bu, başka türlü olamazdı ve Kemalden zilirdi, ne tasannu. Çünkü lisana hâkimşakird görünerek üstadlık yapan Hâmid di, kelimeleri sesindeki lâhutî güzellikle demiri muma çeviren Peygamber hakkında küfranı nimet beklenemezdi. Davud gibi efsanevî bir kudretle mera * ** mına ramederdi. Hâmid, bütün yazılarında şair ve bir kısım eserlerinde filozoftur. Kelimeyi köle diye kullandığı ve yalnız fikre, hisse ehemmiyet verdiği için garamî bakımdan düşüklüklere cevaz verdiği vakidir. Bu, ekseriyetle zarif kaçan bir kalem cilvesiydi. Lâkin onu çekemiyenlerin elinde taarruz silâhı olmaktan geri kalmadı. Dehaya gözlerini dikip bakamıyanlar onun ayaklarını çimdiklemeğe yelteniyorlardı. Ne yazık ki muallim Naci de bu küçüklüğü gösterenler arasında bulunuyor. O, Hâmidin derin fikirlerine ilişe meyince kelimelerine sataştı ve meselâ: «Nakâfi» tabirinin kaideye muhalif ol duğunu söyliyerek uzun hücumlar yaptı. Hâmid, mütehammil ve kendi yüksekli ğini müdrikti. Lâkin Nacinin denizlerden bir katre seçip onda bulanıklık aramıya yeltendiğini görünce dayanamadı, Sadayı makberi sen na'rei hey hey mi zanneüin Veyahud kendini âlemde sen birşey mi zannettin Bugün ben yazdım, elbette yazar ahfad, nakâfi! Mısralarını da ihtiva eden uzun bir manzume ile Muallimi kepazeye çevirdi. Dâhi şairin hükmünde nekadar isabet etti ğini «nakâfi» kelimesinin edebî lehçede yer alması da isbat eder. Bununla beraber Hâmid, bütün Türk şairleri içinde en az hücuma uğnyan şahsiyettir. Kemal Bey başta olarak Tanzimat devrinin inkılâbcı üstadları, Servetifünuncular, Fecriâti mensublan ve bugünün gencleri kendisine riyasız sevgi ve sonsuz saygı göstermekte ittifak ermişlerdir. Eğer ona, on yılda, yirmi yılda bir Bu zengin üslub, bazan eski edebî a hengi hissettirmekle beraber fikir yeni liği cilveli bir tebarüzle idrake çarptığından okuyanlar o hissin acılığını duymazdı. Fakat tervic ettiği nazım şekillerinde daima yeni, daima taze ve bakir kaldı, mukallid olmadı. Hâmidin kimlerden ilham aldığı ve kimlere medyun bulunduğu «Abdülhak Hâmid ve Felsefesi» adlı eserde uzun uzadıya izah olunmuştur. Lâkin Hâmid, kendisinin Hügo'dan fikrî iktisablar yaptığı hakkında o eser sahibinin ileri sür düğü iddiayı reddetmiş ve Hügo ile müşterek göründüğü fikirlerin hâliki ancak kendisi olduğunu söylemiştir. Onun Rasin'le Korney'den iktibas değil, fakat istifade ettiği muhakkak olup felsefede ağnostizme fazla meyyal olduğu da birçok nümunelerle sabittir. Hâmid, yukanda dedigimiz gibi, Makberden doğdu. İlk refikası Fatmanm ö lümü üzerine hissî ve fikrî bir feryad olarak yarattığı Makber, onun şaheseridir. Hâmid, bu eserde san'atın en yüksek noktasma yükselmiştir. Fakat bu, öbür eserlerinin kıymetini küçültmez. Eşber de, Tezer de, Validem de, hatta Divaneliklerim de bizde eşleri olmıyan bedialardır. Hâmidi hatta kısaca anlatmak için, böyle bir değil, bin makale yazmak lâ zımgelir. Fakat biz onu tahlil etmek istemedik, ruhuna vicdanî bir fatiha sunmuş olmak için bu satırları yazdık. Eserlerinin önünde olduğu gibi cenazesinin ve mezarının önünde de hürmetle eğiliriz. Akşamcı kimdir? Izmit mahkemesi, Valinin gösterdiği şahidlerin dinlenmesine karar verdi îzmit 13 (Telefonla) Vali Mu hittin Ustündağ ile muharrir Hüseyin Cahıd Yalçın arasıdakı davaya bugün de devam edilmiştir. Bu dava İzmit halkı tarafmdn merakla takib edildiğinden salon hıncahınc dolu bulunuyordu. Muhakemede Hüseyin Cahid, Valinin vekili Ömer Faruki, Belediye avukatı Hâmid Nazım ve Akşam gazetesi vekili Kemal Hikmet hazırdılar. Son Posta vekili Esadın treni kaçırdığına dair telgrafı okundu ve bunun nazan itibara alınmıyarak davanın devamına karar verildi. llkönce müddeiumumî Hamdi Doğu söz alarak şunları söyledi: « Hüseyin Cahid, Akşamcı müstear imzasile yazılan yazının kendisine aid olup olmadığı hakkında müspet veya menfi bir cevab vermemiştir. Mezkur makalenin kendisine aid olup olmadığının son bir defa daha sorulmasını isterim.» Hüseyin Cahid Yalçın, şu şekilde cevab verdi: « Bendeniz evvelce de arzetmiştim. Bu hususta cevabdan istinkâfım sırf bir prensip meselesidir. Meselâ ben evimde akşam yemeği olarak rspanak yesem, müddeiumuminin bunu sormak aklından geçer mi? Geçmez, çünkü bu fiil kanunen bir cürüm değildir. Bu fiilde kanunen bana bir mes'uliyet yoktur. Bunu evvelce de arzetmiştim. Eğer muhterem müddeiumumî bunu bana haric bir yerde soracak olsalardı kendilerine memnuniyetle cevab verirdim.» Almanya resmî teminat vermiş! Fransanın vaziyeti çok fena imiş Avrupada hiçbir devlete Artık emir ve kumanda saldırmıyacakmış Blum'ün elinden çıkmış Paris 13 (A.A.) Oeuvre gazetesinde, Madam Tabouis, Dr. Schacht'in Brükseldeki iktısadî görüşmeleri hakkında şunları yazmaktadır: «Schacht, Hitlerin muvafakatile eski müstemlekelerden birinin Almanyaya avdeti veya yeni bir müstemleke ile başka siyasî teminat mukabilinde olmaksızın bir istikraz akdine mukabil, Çekoslovakya hududları da dahil olmak üzere Almanyanm hududlan hakkında bir nevi «resmî ve alenî teminat» vermesini teklif etmiş olduğu bildirilmektedir. Henüz teeyyüd etmiyen bu haberler, Almanyanm dahilî ve haricî siyasetine hâkim olan buhranı göstermektedirler. Doktor Schacht Brükselde Brüksel 13 (A.A.) Dr. Schacht, tayyare ile bu sabah buraya gelmiş ve Kral tarafından kabul edilmiştir. Doktor Şaht Kral tarafından kabul edildi Brüksel 13 (A.A.) Dr. Scahcht Kral tarafından kabul edildikten sonra saat 11,30 da Millî Banka direktörü Frank'la ilk görüşmeleri yapmıştır. Frank, Dr. Schacht şerefine bir öğle yemeği vermiştir. Yemekte Finans Ba kanı Deman'la finans ve ekonomi âlemine mensub diğer şahsiyetler hazır bulunmuşlardır. Şaht'ın ziyaretinin hakiki sebebi Brüksel 13 (A.A.) Resmî mehafilde gösterilen ketumiyete rağmen sanıldığına göre doktor Şaht'ın ziyareti Almanyanın bir Anvers ticaret ve endüstri grupile Kongo mahsulü yağlı maddeier ve bakır tedariki için yapmakta olduğu müzakerelerle alâkadardır. Bu muamele, yarım milyar Belçika franklıktır. Anlaşhıa için en büyük zorluk, Almanyanm dövizlç tediyelerde bulunmasının isten mesidir. Almanya ise Anvers yolile Almanyaya girecek eşyalar hakkında ko lavlıklar göstermektedir. Osmanlı Bankası soyguncularının muhakemesi Bursa 13 (Telefonla) Osmanlı Bankası soyguncularının muhakemesine devam edildi. Bir müdafaa şahidi dinlendi. Soygunculardan birinin Inegöldeki vaziyeti İnegöl Belediyesinden sorulmuştu. Gelen cevab okundu. Muhakeme haftaya talik edildi. Gelecek celsede Müddeiumumî esas hakkındaki iddia namesini okuyacaktır. Paris 13 (A.A.) Eski Maliye Nazırı Regnıer. Blum'ün siyasetindekı «vakfe> hakkında bir takım mütalealar serdedi yor ve ezcumle diyor ki: « Clichy'de vukua gelmiş olan kanlı hâdiselerdenberi yeni içtimaî kanunla rın her gün ihlâl edılmekte oldukları haber verilmektedir. Hükumet, cesaret kıracak bir pazarlık yapmakta ve mebusan meclisine adeta zorla kabul ettir miş olduğu kanunların mevcudiyetini hatırlatmağa bıle cesaret edememektedir. Hükumet, vaidlerıne ve taahhüdleri ne rağmen ne söz hürriyetini ve ne de fikır hürriyetini zamân altına almak tadır. Yeni bir buhran çıkacağım ve bu buhranın hükumetin başını belâya sokacağını tahmin etmek kolaydır. Çünkü şimdılik hükumet, hiçbir zaman millî bir hükumet olmamış, günden güne zâfa düşen bir sınıflar hükumeti olmuş tur. Artık emir ve kumanda, Blum'de değildir. O, yalnız itaat etmektedir. Yiyecek fiatlarının mütemadiyen artması ve boyuna beynelmilel iktısadî bir anlaş madan ve gümrük manialarının azaltılmasmdan bahsedilmesi, hakikaten bü yük bir tenaküz teşkil etmektedir. Fransada vaziyet, vaktile İtalyada Mussolininin Roma üzerine yürümek Bunu nüzerine Belediye avukatı Hâsuretile nihayet vermiş olduğu vaziye mid Nazım: tin aynidir.> « Hüseyin Cahid bu yazının kendisi tarafından yazılıp yazılmadığı t hakkında kendi şahsî kanaatlerini söylüyor. Müd deiumuminin irad ettikleri suale cevab Londra 13 (A.A.) Gazeteler Hin vermesi lâzım gelir. Mahkemenin evvelce distanın şimalı garbisinde, Veziristan vermiş olduğu karara tebaan bu yazıyı mmtakasmda isyan eden kabilelere ben yazdım veya ben yazmadım diye cekarşı mühim bir tenkil kuvveti gönde vab vermeleri icab eder.» dedi. rileceğini ve bilhassa harekâtın İpi FaMüddeiumumî, Valinin vekiline geçen kirıni istihdaf eylediğini yazmaktadır. Bu mmtakada esasen iki İngiliz livası celsede ikame edecekleri şahidlerin isim harekâtta bulunmaktadır. lerini sormuştu. Ömer Farukinin heyete Nakillerini istiyecek verdiği listede eski Kastamonu saylavı muallimler Necmeddin Kocataşm ismi yazılı idi. Ankara 13 (Telefonla) 937 938 Hüseyin Cahid: «Şahidlerin dinlenmesi ders yılı başında kadrolar yapılırken başka yerlere nakillerini istiyecek mu kabul edilirse burada, İzmitte dinlenmeleallimlerin müracaat şekilleri Maarifçe ri icab eder. Adaletin tezahürü için bu tesbit edilmiştir. Buna göre sıhhî ve şehadetler karşısında mütalea beyan et mühim mazereti olmadıkça nakil yapılmıyacaktır. Sıhhî sebeblerle bulunduk mek ve kendilerine bazı sualler sormak ları yerlerden ayrılmak istiyenler he için buna ihtiyac vardır.» dedi. Valinin yeti sıhhiyeden rapor alacaklardır. Na avukatı: «Bu endişeler varid değildir. killerini istiyenler harcirah istemiye Taraflann huzurile îstanbulda dinlenmeceklerini de istidalarma ilâve edecek lerdir. Başka yerde olup ta ayni yere si mümkündür.» diye cevab verdi. Neticede mahkeme, şahidlerin Istan tayinini istiyecelker de harcirahsız talib olduklannı bildireceklerdir. Müra bul ikinci ceza mahkemesinde dinlenme caatler en geç 15 hazirana kadar yapıla sine ve duruşmanın 27 nisan salı gününe caktır. tehirine karar verdi. Şimalî Hindistandaki isyan M. TURHAN TAN