7 Ocak 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

7 Ocak 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 İkineikânun 1937 CUMHURtYET Yoksul çocuklar Holivudda yeni bir keşif Eski ve yeni karı kocalar aşk sahnelerini beyaz perde üzerinde başkalarmdan muvaffakiyetle oynuyorlar İlk mekteb talebelerine nasıl yardım edilecek? İlk tahsilde bulunan yoksul çocuklan giydirmek, öğle zamanları kendilerine bir kap yemek tedarik etmek maksadile Eminönü Halkevinde, Maarif müdürü Tevfiğin riyasetinde toplanan himaye heyetleri içtimaında yapılacak yardımların genişletilmesi için bir kılavuz bastınlması muvafık görülmüştü. Bu kılavuz hazırlanmaktadır. Kılavuza himaye heyetlerinin nasıl çalışması lâzım geldiği, Çocuklan Esirgeme kurumunun, Kızılayın, Halkevleri içtimaî muavenet teşekkülle rinin bu hususta mesai ve yardımlarından ne suretle istifade edilebileceği, çocuk ların sağlık işleri üzerinde Maarif teşkilâtma mensub doktorlarm nasıl çalışmalan icab ettiği, son zamanlarda muhtelif mıntakalarda sağlık odalarında talebe nin nasıl kulak, göz, burun muayenesine tâbi tutulacağı, «Hakimiyetimilliye» yatı mektebinde gene son günlerde açılan göz hastanesinden, prevantoryom, ve dispanser gibi müesseselerle hayır cemiyet leri tarafından vücude getirilen diğer teşkilâttan nasıl istifade edıleceği hakkında hükümler konulmuştur. Ana ve babaları amele olduğu için sabahleyın erkenden evlerınden çıkmak mecburiyetinde kalan çocuklann, bu zamanlarını sokaklarda çamurlar arasında, fena arkadaşlarla geçirmelerine mâni olmak için mekteblerde birer oda hazırlanacak, bu çocuklar sabahlan buraya alınacak, akşamlan geç vakte kadar da burada çalıştınlacaktır. Holanda Veliahdi evleniyor Kış olimpiyadlarında başlıyan aşkın sonu Prenses Juliana'mn bugün Lâhey'de Alman Prensi Bernard de Lip'le düğünü yapılacak Ingilterenin yeni yapacağı zırhlılar Birbirlerinden ayrılmış eski karı koca William Potuell ve Caroles Lombarde birlikte çevirdikleri son filimlerinde son Holivud, ikineikânun (Hususî) Büyük icadlar ve keşifler yavaş yavaş inkişaf eder, sonra birdenbire yanarda ğın feveran etmesi gıbi meydana çıkar lar. Holivudda da bu şekılde için için ilerlemiş bir ihtira ansızın ortahğa hayret verdi. Şimdiye kadar sinema şirketlerinden her biri çevireceği fılım için muayyen bir senaryo bulup ta rejisörünü de tayin e dınce, rejisör rollerin tevzii işile meşgul olacak şefi çağırıp rolleri oynıyacak ak törleri bulmasmı bildirirdı. Bu vaziyete göre tevziat şefi aktörlerin mukadderatına tamamile hâkim bir adamdı. Birini var etmek veya yok etmek elinde idi. Abanoz masasının arkasında kocaman sıgara ağzında bütün Holivud için korkunc bir tip teşkil ederdi. çevirmeğe başladıklan andan itibaren yekdiğerlerini sevdikleri işae edılir. Hatta kendilerine buna dair makaleler yazdırılır. Birbirlerile alâkası olmıyan bu iki insan, artık sade stüdyoda değil, dışanda da müşterek bir hayat yaşamağa koyulurlar. Lokantalarda, balolarda, gece eğlentisi yerlerinde hep birlikte dolaşırlar. Haklarında zoraki binbir dedikodu icad edilir. Yakm zamanda evlenecekleri iddiası ortaya atılır. Hatta kimseye haber vermeden gizlice nikâhian kıyılmış olduğu söylenecek kadar ileriye varılırdı. #ft 3}C SfC Umumiyetle bir filimde en ziyade iki yüksek şahsiyete ehemmiyet verilirdi. Genc kadm ve genc erkek. Tevziat şefi filimdeki haleti ruhiyeye nazaran kun turat altında bulunan yıldızlardan o rollerde muvaffak olabilecekleri seçer, on dan sonra reklâm şefini çağırır o iki ar tist etrafında lâzım gelen malumatm ve efsanelerin neşrine başlanmasını söyler. Bir hafta sonra o zamarıa kadar hiç birbirini görmemiş, yekdığerıle konuşmamış iki genc en derin aşk ve heyecan hislerile mama lıydı? dolu olmıya çalışarak karşılaşırlar. BiriBöyle bir seçimin şu faydaları ola nin öteki, ötekinin berikı hakkında ve bel caktı: kı de hiç sempatisi olmadığı halde fılim 1 Reklâm işi fazla gayrete ihtiyac Fakat bir gün tevziat şefinin seçiş zevkı bir filimde partöner olarak vaktile hayatlarım resmen de birleştirmiş olan iki genc üzerine düştü. Filmin adı: Haşmetlu şeytan hazretleri! Yıldızlarm ismi de Margaret Sullavan ile Henry Fonda idi. Bunlar bir zamanlar sevişerek evlenmiş, sonra da ayrılmış bir çifttiler. Vakıâ bu, müstesna bir vaziyetti, lâkin istifade e dilmeğe şayan bir haldi. Fılimlerde bir birile hiç alâkası olmıyan iki şahsiyeti birleştirmektense, vaktile hakikî maceralar geçirmiş insanları karşılaştırmak da ha enteresan olmaz mıydı?Hatta sade boşanmış, ayrılmışları değil halihazırda kankoca olanları niçin bu şekilde oynat göstermeden, hayalî vak'alar icadına hacet kalmadan kendiliğinden hâsıl olacaktı Halk bu suretle yeni bir heyecan membaı karşısında kalmış olacaktı. Seyirciler beyaz perdede kusuru bir defa seyreder ken ayni zamanda hakikî hayatta hususî bir maceranın kahramanlannı görecek lerdi. Nitekim «Haşmetlu şeytan hazretleri!» nde Margaret Sullavan, Henry Fonda'ya rol icabı: Siz benim eski kocam olduğunuzu hatırlamıyor musunuz? Dedıği vakit halk gülmekten kaüh yordu. Çünkü herkes bunların hakikî hayatında da yekdiğerinden ayrılmış bir çift olduklarını biliyordu. Sonra birlikte oynadıkları kordelâlar dan birinde William, Jean Harlov/a: Dünya yüzünde son kadın olarak kalsanız, gene sizi zevce olarak almam! Deyince seyirciler Jean'ın boğuk hıçkırıklarla dolu sesindeki heyecanı pek lıaklı bulmuşlardı. Zira bu iki artistin seviştiklerini ve pek yakında evlenmek üzere oldukları herkesçe malumdu. 2 Hakikaten sevişenlerin, karı koca olanlann, birbirlerinden ayrılmış sa bık zevc ve zevcenin sevişme sahnelerinde aldıkları vaziyet sinema meraklılarını rasgele karşılaşmış artsitlerden daha fazla alâkadar edecekti. 3 Aşk ile san'atkârlık arasında bir zıddiyet olmadıgı meydana çıkacaktı. Halbuki şimdiye kadar efkân umumiye bunun aksine kaildi. Sevişenlerin, karı kocalann, filimlerde tabiî aşk sahneleri yaratamıyacaklarını zannediyordu. Bugün o nazariyenin tamamile yanlış olduğu meydana çıktı. Çünkü pekâlâ görüldü ki birçok artistler hakikî hayatta geçirdik leri aşk maceralarını kamaranm önünde birbirlerine yabancı olanlardan daha iyi yaşatıyorlar. 4 Kim diyor ki hakikî hisler fotojenik ve fonojenık değildır. Kim iddla ediyor ki bütün ruhile duyarak ağlıyan kadm beyaz perde üzerinde çirkin görir nür. Bılâkıs.. Sun'î ve zoraki gözyaşlan insanı tiksindirir. Onun içın bu suretle san'atkârlar hususî hayatlarını umumi leştirince daha ziyade muvaffak oluyorlar. Zaten Şekspir, Juliette ve Romes'i diğer büyük muharrirler, birçok eserlerini o tarzda yazmamış mıdırlar. * * * Sullavan Fonda, Harlovv Povvel çiftlerinden sonra Joan Granford Franchot, Joan Blondelle Dieck Powel(, Barbara Stanvvick Robert Taylor çıftlerinin çevirdikleri filimler de muvaffa kiyet kazanmıştır. Bunların her üçü de karı kocadır. Eski karı koca Williames Powell ile Caroles Lombarbardes kordelâları ise müthiş alkışlanmaktadır. Lupe Velez Jhonny Weissmuller, Jannette Mac Donald Gene Raymond, Joel Mac Goa Frances Dee, Errol Flynn Lily Damita çiftlerinin çevirecekleri filimler de sabırsızhkla bekleniyor. Zannedilmesin ki, bu çiftler mütemadiyen oynıyacak ve herkes bıkıp usana caktır. Hayır.. Çünkü Ho'ivuddaki iz divac hayatlarının kısalığı ve boşanma ların sıklığı bu tek ahenkliğe mâni ola cak, seyirciler daima değişiklik ve yeni Ingiltere bahriyesinin, yeni proje mucibince birçok harb gemileri arasında iki tane de büyük zırhlı yapacağmı yazmıştık. Bunlar King George ve Prince of Vales dretnotlarıdır. Resmimiz Prince of Vales'in tezgâha kpnuşunu göstermektedir. Avrupada ihtisas tetkikleri yapan bir baytarınuz Evvelce Alman yada ihtisas tahsilinde bulunan kıymetli baytarları mızdan binbaşı Hık met Sezer son zamanlarda muhtelif Avrupa memleketlerinde yaptığı tetkik seyahatinden dönmüştür. İki sene kadar süren son seyaha Binbaşı doktor tinde müteaddid Hikmet Sezer beynelmilel baytarlık kongrelerinde memleketimizi temsil eden bu kıymetli fen adamınm bundan sonra burada devam edecek mesaisi için muvaffakiyetler temenni ederiz. Bugün Holanda halkı büyük bir zevk ve sürur içinde... Prensesleri, veliahd Jüliana kocaya varıyor, Alman Prensi Bernar de Lip ile evleniyor. Lâhey baştanbaşa bayraklarla, çiçek lerle donanmış, muazzam bir düğüne hazırlanmış. Merasimden sonra Kraliçe Vilhelmin'ın tahttan çekılerek saltanatı kızına terkedeceği bıle söyleniyor. Umumî Harb, hükümdarlıklara bü yük darbe vurdu. Bununla beraber yel değirmenlerinin şairane kollan; renk renk lâleleri, ve füsunkâr manzaralarile güzel bir memleket var ki mukadderatını, kırk altı senedenberi, bir kadmm eline tevdi etmiş bulunuyor. Kraliçe Vilhelmin; 1890 senesinden Prenses Jüliana ve Prens Bernard'ın iki muhtelif resmi beri yedi milyon Holandah ile koca bir müstemleke imparatorluğunun umurunu vel hususî sarayını da «Buhrana karşı idare ediyor. Parlak zekâsı, dirayetı ve millî mücadele komitesi» ne terketmiştir. fedakârlığile bütün milletinin teveccühü Esasen bu komitenin müessisi de kendi nü, muıhabbetini kazanan bu kadını Ho idir. landalılar, Ingiltere Kraliçesi Büyük Sosyalizme teveccüh ve meyli vardır. Vıktoryadan daha büyük buluyorlar. (Konferans Kamping) ler tesis etmiştir. Kraliçe Vilhelmin ciddî, âkil ve mü Her sene yazm, zengin fakir kız çocuk debbir bir validenin nezareti altında arını bir araya toplar, kırlarda gezerler,. münzevi bir hayat geçirdi. 18 yaşında ;ğlenirler, sporla meşgul olurlar. Gece Kraliçe oldu. Ve «hikmetı hükumet» i eri de memleketin içtimaî, iktısadî teşekcabı teklıf olunan Prensle izdivacı red küllerine aid meseleleri münakaşa ile vadetti ve «Prens dö Meklenburg» ile ev kit geçirirler. Prenses Jüliana, ana lisanından başlendi. Kraliçe Vilhelmin'in hatın sayılacak ka almanca, ingilizce ve fransızca konu* derecede cesim bir serveti vardır. Bun sur. Derslerine büyük bir dikkatle çalışan dan başka hükumetten her sene 15 mil Prenses Jüliana, Lâhey sarayının en yayon frank tahsisat alır. Yaşayışı gayet sadedir. Alâyişten, debdebeden, kabul amaz bir çocuğu idi. Sarayda icra olunan resimlerinden, ziyafetlerden, süslü tuva bir kabul resminde saçlan bukleli bir geletlerden hoşlanmaz. En büyük zevki, neralin Kraliçenin önüne geldiğini, hürtatil zamanlannda kızile beraber gezip metle iğildiğini gördü. Bu mühim şahsieğlenmekten, seyahate çıkmaktan ibaret yet, biraz sonra Kraliçeye veda ederken ük Prenses te: «Güle güle kmrcık tir. Geçen yaz Alsas'ta idi. Hergün paleti elinde resim yapıyor, köylü çocuklar baş!...» dedi. Kraliçenin şiddetli bir tekdıri üzerine kendini topladı ve hürmetle: la lâtife ediyordu. «Güle güle, general!...» demeğe mec • Prensin talim ve terbiyesi r kaldı. 1909 da Lâhey büyük bir havadis Fakat biraz sonra, general arabasma kaynağı oldu. Dünyanın dört köşesinden bineceği sırada koşarak geldi, ellerini çırgelen gazete muhabirleri saraym önün parak bağırdı: «Güle güle, kıvırcık saçdan bir an ayrılmıyorlar ve merakla birilı general!...» birlerine soruyorlardı: İyi bir musikişinastır. İyi piyano ve Acaba bir kral mı, yoksa gene bir armonik çalar. kraliçe mi dünyaya gelecek?.. Bursa Belediyesinin fıkaraya yardımı Bursa (Hususî) Belediyemiz, şehirde muhtaç olan fakir halka şimdiye kadar ekmek tevzi etmekte idi. Kışm şiddetle hüküm sürmesi dolayısile Be lediye ayrıca fakir halka kömür ver miye de başlamıştır. Fıkara bundan çok sevinmiştir. Belediyemiz bundan başka gene kışm artan hastalık dolayısile fıkara halktan hasta olanlara doktorlarını göndermektedir. Muayeneleri yapıldıktan sonra ilâclarım da Belediye vermekte ve kendılerini tedavi etmektedir. lik göreceklerdir. Diğer taraftan buna bir takım yeni kombinezonlar daha ilâve edilebilecektir. Meselâ, ayni filimde karı kocalann ya nına, kadınm eski zevci veya erkeğın eski zevcesi de ilâve edilebilecektir. Bu suretle ekseriya sinema yıldızlarmın hakikî hayatları hemen hemen değiştirilmeden beyaz perdeye aksedecek, bunlara dair yüzlerce senaryo tertib oluna caktır. Amerikanın sevîmli artistlerinden Barbara Stamvik son filmi «Annie Okley» de Buzlar üzerinde bir nişan merasimi Onlara şu müjde verildi: Geçen sene, Almanyada Garmich'te, « Kraliçenin bir kızı oldu ve Prenkış Olimpiyad oyunlan icra olunuyordu. ses Jüliana ismini aldı...» O gece büyük otelde balo verildi. Bir Vaktile geçirdiği münzevi hayattan vals, genc prensesi, tatlı bakışlı bir prenpek muztarib olan Kraliçe Vilhelmin, bi sin kollan arasına attı. Takdim ettiler: ricik kızının serbest büyümesini tercih et Prens Fon Lip... Prenses Jüliana de ti. Bu sebeble Prenses, kendi yaşmdaki Holand... Ertesi günü, iki gencin kolkola gezdikçocuklarla mektebe gidiyor, derslerine çalışıyor, onlarla beraber oynayıp eğle leri, gülüp konuştukları görüldü. Buzlar üzerinde geçen dakikalarda mevkilerini niyordu. Kontes (Van Büro) ismile Üniversi unuttular, seviştiler ve evlenmeğe karar teye devam etti. Parlak bir imtihan ver verdiler. Az sonra, tatil zamanı bitti. Ve prens, di. Felsefe ve edebiyat doktoru unvaninı gene M. Lip oldu. Parise avdet etti. Büaldı. Prenses bılhassa beynelmilel hukuk yük bir Alman ecza fabrikasınm mü ve iktısadiyata çahştı. Veliahd sağlam bir vücude maliktir. messili idi. * * * Doğduğu zaman 8 kilo gelmişti. Tenis Prens; Holanda hükumetinin daveti oynar, yüzer, otomobil kullanır, buz üzerinde kayar. Her kış (Haag Club) de üzerine (Lâhi) ye geldiği zaman büyük bir şampiyon gibi buzlar üzerinde talim bir şevk ve heyecanla karşılandı. Prenyapar. Kulübün Kraliçeye mahsus kapı sesle beraber Şehremanetine gittiler, a sından girmekten hiç hoşlanmaz, umu kidlerini icra ettirdiler. Kraliçeyi kocakma mahsus kapıdan girip çıkar. Paten layıp öptükten sonra otomobille gezme lerinin bir başkası tarafından ayağına ta ğe çıktılar. Halk sevincle bağınyordu: Yaşasın prenses!... Yaşasın kılmasına da müsaade etmez. prens!... Son derece hazırcevabdır. Bir gün Prenses Jüliana cidden bahtiyardır ve (Katvisck) plâjında dolaşırken kendini buna da lâyıktır. Zira, müteaddid izdi tanımıyanlardan birisinin uzun ve sağlam vac projelerinin akim kalması kendisini bacaklarını işaretle: son derece kederlendirmiş, mahzun bı Ne sağlam temel direkleri!.. Dediğini işitince hemen dönmüş ve: rakmıştı. Bugün, Prenses Jüliana, Holandanın İftihar ediniz, bir gün hükumetin millî rengi olan turuncu bir rob giyecek, ağırlığını taşıyacak!.. Demiştir. (Prenses Jüliana) çok iy omuzlarına en kıymettar dantelâları atayürekli ve merhametlidir. Holanda ba cak, ve sevdiği prensin koluna girerek bülıkçılan kendisini çok severler, çünkü on tün şehri dolaşacak... M. FUAD SAMIH lara pek çok yardım etmiştir. iki sene ev J

Bu sayıdan diğer sayfalar: