4 Birincikânun 1936 CUMHURİYET Hiç bir Türk can ve malmdan emin değil Sancak köylerinde Türklere yapılan zulüm ve işkence tahammül edilmez bîr hal aldı (Baştarafı 1 ind sahifede) lara civar olan Arab köyleri de şapka Esasen 16 senedir bu mmtaka aşar ve eıvmeğe başlamışlardır. vergi yüzünden kâfi derecede harab bir Hariciye Vekilimiz Cenevrehale konmuştur. Son soygun halkın elinye gitmiyor de, avcunda kalan son eşyanın da kay Ankara 3 (Telefonla) Hariciye bolmasına sebeb olmuştur.» Vekilimizin bugünlerde CenevTeye hareAdalı Mehmed Halebde bir ket edeceği hakkında bugün bir îstanbul sabah gazetesinin verdiği haber asılsızdır. otele sahlandı Bu haber, resmî kanallarla da ayrıca Haleb 3 (Hususî) Sancağın yeni tekzib edildi. Hariciye Vekilimizin günmeb'usu Adalı Mehmed Halebe kaçar lük meşgalesinin çokluğundan dolayı işken oğlu Nafii de beraber götürmüş tirak edemiyeceği bu konseyde daimî detür. Baba oğul şimdi burada bir otelde lege Necmeddin Sadık bulunacaktır. saklanmışlardır. Halkın kininden ve takiAnkara 3 (A.A.) Hariciye Vekibinden gizlenmek ihtiyacını duymuşlar li Doktor Tevfik Rüştü Aras, Milletler dır. Cemiyeti konseyinin 10 kânunuevvelde Hataylı Türhlerin hepsi toplanacak olan içtimaında hazır bulunaşapka giydi mıyacağı ve Türkiyenin daimî murahhası Hama 3 (Hususî) Sancak köyleri Necmeddin Sadık tarafından temsil edihararetli bir surette şapka tedarik etmek" leceğı haber alınmıstır. tedirler. Köylerde ve şehirlerdeki münev Fransız sefiri Hariciye Vekiverler fakirlere kendi aralarında para limizle görüştü toplıyarak binlerce şapka hediye etmiş Ankara 3 (Telefonla) Fransız se lcrdir. Köylüler arasında en makbul he firi bugün Hariciye Vekilimizi maka diye şapkadır. Orta Kuseyir nahiyesi mında ziyaret ederek bir müddet gö ahalisi kâmilen şapka giymişlerdir. Bun rüştü. YENİ ESERLER Nefîs bir mecmua: Illüstre Zaytung Tabaat dediğimiz bası san'atınm şaheserlerinden birini Almanlar vücu de getirdi. Bu, Cermenler yurdunun kara, deniz ve hava kuvvetleri bakımın dan bugün eriştiği yüksek seviyeyi yârın da, ağyarın da gözünde tecessüm ettirmek için tertib olunan İllüstre Zaytung adlı mecmuadır. Mevzua bakılırsa eserin propaganda için tertib edildiğinde şüphe edilemez. Fakat mecmuanın bası san'atı bakımmdan taşıdığı yüksek güzellik, ihtiva et tiği tarihî ve ilmî yazılar, 0 çeşid çeşid tablolar, resimler, grafikler, mecmuayı hususî bir maksadın çerçevesi içinden çıkarıyor, umumî bir mahiyete bağ lıyor. Bizi de bu esere alâkalandıran işte bu mahiyetidir ve muhtevasmdaki muhtelif güzelliklerdir. İlme, fenne, san'ata ve tarihe sevgi ve saygı besli yenlerin, askerî ilerleme hamle ve cereyanlarile uzaktan, yakından alâkadar olanların bu mecmuaya karşı kayidsiz kalmasına bizce imkân yoktur. Bu fikrimizin doğruluğunu tebellür ettirmek için izah edelim: Mecmuanın fevkalâde nüshası 26 teşrinisani 1936 da intişar etmiştir. Reklâma tahsis olunan sahifeleri bir yana bırakılırsa as kerliğin her şubesine taalluk ederj ma lumat ve resimlerle doludur. En başta muhtelif harblere aid canlı bir yazı ve beş sade, iki de renkli tablo vardır. Bu yazı, on dokuzuncu ve yirminci asrın büyük harblerinin tarihçesi gibidir. Sonra Alman ordusuna aid bir kaç seri başlıyor ve bu seriler arasında da sayısız resimler, tablolar bulunuyor. Mo dern bir ordunun topçusundan telsiz tesisatına kadar bütün şubeleri, birer birer ve mükemmel resimlerle burada canlandırılmıştır. Hava ve deniz bahisleri de ayni mükemmeliyette ve ayni güzellikte olup ayrıca tarihçelerle de kuv\retlendirilmiştir. Bası san'atı bakımından güzelliği seven herkes, askerî bilgi bakımından da 0 meslek mensublarmı gerçekten müstefid edecek olan bu mecmuanın grafikleri de ayrı bir enteresan safha dır. Meselâ Alman ordusunda vaktile yüzde kaç nisbetinde kısa, orta ve uzunboylu nefer bulunduğu ve bu nisbetin şimdi lehte olarak nasıl değiştiği 0 grafiklerde anlaşıldığı gibi sıhhî vazi yetin mütekâmil safhaları da gene mikyaslı cetvellerin belâgatinden öğreniliyor. Zehirli gazlere karşı alman çeşid 瀺id korunma tedbirlerine taalluk eden yazılar ve resimler, bizim belediyelerimizi de alâkalandırsa gerektir. Bu se beble mecmuayı pek nefis ve çok faydalı bir eser olarak okuyucularımıza tavsiye ederiz. Zavallı kaldırımlar Yollann tamirine varidatın yetmişte biri tahsis edilirse!.. Iki sene evvel gene böyle kıştı, Sipahi Ocağı önünde bir Belediyecimiz harab yollara bakarak arkadaşlarma bîr şeyler anlattı. Fakat... Iki sene oluyor. Gene böyle kıştı. Bir gece geç vakit bir arkadaşımla Harbiyeden Taksime doğru yürüyor duk. Sipahi Ocağını geçip te sağdaki Franf kız Iisesinin önüne yaklaştığımız za man, yirmi otuz adım önümüzde, Belediyemizin salâhiyet sahibi bir rüknünü farkettim. Burada, kaç yıldır aşına aşına, çöke çöke, mübaleğasız, bir karış derinliğinde ve birkaç kişinin boyluboyuna uzanabileceği genişlikte çukurlarla yer yer harab olmuş sözümona yaya kaldırımın önünde birdenbire doraklıyan belediyeci, yoldaşına bu harabeyi göstererek uzun uzun bir şeyler anlattı durdu, sonra, dikkat ettim, yavaş yavaş ilerlerken birkaç kere daha durarak arkasına baktı, önüne baktı ve Dağcılık kulübüne varıncıya kadar hep kaldırımlarla meşgul oldu. Arkadaşımm kolunu tuttum, sevincle: Ooh... dedim, bu kaldınm kurtuldu, demektir. Fakat bir türlü bu sevincime ortak olamıyan dostum şöyle diyordu: Aldanıyorsun... Bu harabiyi gö rünce derhal harekete geçecek kadar hassas olan bir zihniyetin, böyle en işlek caddelerdeki çukurları olsun hepimizden, herkesten evvel görmesini bilmesi lâzım gelmez mi? Halbuki şimdi sayın Belediyecimizin, önünde kollannı kavuşturdu ğu, şehrin göbeğinde bir ayıb gibi sırıtan bu çukurların üç, dört senelik bir tarihi vardır. Ben, böyle tesadüfen görülenlerin tamirine bile razıyım. Hangimiz değiliz ki... Ancak göreceksin, tahmin ettiğin gibi bu cadde kurtMİmryacaktır! Kâhindi sanki mübarek!.. Bakm aradan iki sene geçti. Hâlâ o hakhdır. Çünkü mahud kaldırımlar eskisinden bin kere beter, metruk bir şehir kaldırımları halınde harab, perışan uzayıp gidiyor. Fakat keşke îstanbulda harab kaldı rım sade o kadarcık olsaydı... Tannnın günü üzerlerinde taban teptiğimiz sokaklarm halini biz de alıcı gözile göreyim diye hayli uzunca bir seyahate katlanınca, itiraf ederim ki, Pangaltıdaki kaldınmların halini çoktan unut tum. Kenar mahallelerdeki, arabaların, o tomobillerin değil ya, yayaların bile bir insan gibi yürüyemiyecekleri yıkık dö • kük Arnavud kaldırımlarından bahset miyerek şehrin merkezlerinde, belli başlı noktalannda, en kalabalık, en işler yer lerindeki kaldırımlan gözden geçirece gim. Meselâ Istanbula gelenlerin ilk defa ayak bastıklan Sirkeciye ve yolcu salo nunun önlerine bakın... Sonra seyyahların mutlaka uğradık ları, dolaştıkları yerlere, Ayasofyanın önüne, Yerebatana gelin.. Hele Ayasofyanın önündeki kaldırım... însan buraya kaldırun derken utanıyor. Sonra Mah mudpaşaya uğrayın, Büyükçarşı kapısr nın önlerinde dolaşın, daha aşağıya, Sultanhamamına inin, biraz ileride Vakıf hanının önüne dikkat edin.. Farkında mısınız, Balıkpazanna san mıyorum. Gene şehrin en işlek yerinde olan bu Allahlık sokaklann önünde Belediye bize derhal şehir plânını bekledi ğinden bahsedebilir. Ancak, şehir plânında bile el sürülmiyeceği muhakkak olan Ayasofya, Bü yükçarşı önleri, Pangaltı, Divanyolu gibi ana caddelerin kaldırımlarını tamir için acaba hangi mucize bekleniyor? İşte buna akıl erdirebilmek müşküldür. İşin bu müşkül tarafını biraz olsun aydınlatabilmek için küçük bir hesab yapmamız lâzım geliyor: İstanbulda, Belediye hududlan içinde yuvarlak hesab on milyon metro murabbaı yol vardır. Ve Belediye bütçesinde yeniden yol yapmak ve mevcudları ta mir etmek için ayrılan para gene yuvarlak hesab yüz bin liradır. Demek ki îstanbul yollarınm beher metro murabbaı için Belediye senede bir kuruştan fazla sarfedemez! Işte hesab budur. Fakat bu hesab bizi şaşırtamaz. Bir kere, yolları baştanbaşa harab, daha doğrusu (yol) denebilecek Köprü Taksim Harbiye arasındaki feci yollar... Sâdâbadm ihyası İmrahor ve Çağlıyan köşkleri tamir ediliyor Maliye Vekâleti tarafından Belediyeye devredilen, Kâğıdhanedeki İmrahor ve Çağlıyan köşkleri şekli aslilerini mu hafaza etmek şartile tamir ettirilmesi için plânlar hazırlanmıştır. Sarayların bozuk olan bahçeleri de binanın ilk yapıldığı zamanki üslub ile tanzim edılecek ve bir mesire yeri ha • line getirilecektır. îlkbaharda mütehassıs eller tarafın dan tamirine başlanacak olan bu saray lar yazm halka açılacaktır. Kaldırımlar böyle kalmağa mahkumdur Doçent Mükrimin Halil bir kaza geçirdi Üniversite Edebiyat Fakültesi 5 a r k Tarihi Doçenti Mükrimin Halil büyük bir kaza geçirmiştir. Kıymetli doçentin sağ köprücük kemiğinden, kafasından ve dudaklarından yaralanmasile neticelenen hâdise şöyle olmuştur: Mükrimin Halil, iki gün evvel gece geç vakte kadar evinde mutalea ile meşgulmüş ve bir aralık üşüdüğünü hisse edrek kömür yakmak üzere hizmetçisini de uyandırmış ve kütübhanede mütaleaya dalmıştır. Bir müddet sonra hizmetçi mangalı yakarak Mükrimin Halilin yanına bırakmış ve gidip yatmıştır. Mükrimin Halil mütaleaya daldığı için ne mangalın getirilmiş olduğunun, ne de kütübhane havasının hamızı karbondan yavaş yavaş ağırlaştığının farkına varma mış, yalnız bir müddet sonra gözkapaklan ağırlaşmış olduğunu hissederek gözlerini yıkamak üzere sofaya çıkmıştır. Fakat merdiven başma gelince başı dö nerek birdenbire yere düşmüş ve merdi venden aşağı yuvarlanmıştır. Gürültü ile uyanan ev halkı, Mükrimin Halili baygm ve sağ köprücük kemiğinden, başından ve dudaklarından yaralanmış olduğu halde bulmuşlardır. Derhal bir doktor çağırılmış ve yapılan muayene neticesinde Mükrimin Halilin kömürle zehinlen diği, beş dakika daha kütübhanede kalsaydı artık kurtulamıyacağı anlaşıimıştır. Mükrimin Halil derhal Gülhane hastanesine kaldınlmış ve M. Kemal tara fından tedavi altına ahnmıştır. Mükri min Halilin sağ köprücük kemiği kırılmış bulunmaktadır. Kınk yer her nekadar sanlmışsa da ameliyatsız tedavinin mümkün olup olmadıgı henüz anlaşılmamış tır. Bu husus bugün yapılacak muayene ile anlaşılacaktır. Kıymetli tarihçimizin bu şekilde yaralanması, gerek Üniversite muhiti, ge rekse Üniversite gencliği ve kendisini sevenler arasında derin bir teessür uyandırmıştır. Mükrimin Halile seri afiyetler dileriz. Belçika da askerî hizmet müddetini artırdı [Baştarafı 1 ind sahifede] Hatib, sözüne devamla demiştir ki: « Belçika, yeni bir garbî Avrupa misakı akdi için müzakerelerde bulunmağa hazırdır. Fakat siyasî istiklâlini ihlâl edebilecek hiçbir itilâfı tecdide razı değildir. Londra itilâfnamelerine sadıkız, fakat bu itilâfnameler muvakkattirler ve kat'î olamazlar. Yakmda yeni bir takım itilâfnameler yapılmasmı arzu ederim. Halihazırda Fransa, İngiltere ve Almanyaya 1925 senesinde vermiş olduğumuz zımanların ayni zımanları vermeğe mü temayil değiliz. Bu zımanlar, bugün tesirsiz ve tehlikeli olur. İlk vazifemiz, e razimizin harb üssülharekesi olarak kul lanılmasına mâni olmaktır.» Atinada hazırlanan hükumet darbesi [Baştarafı 1 inci sahifede] Hariciye Nazırını tarassud altında bulundurmakta idi. M. Mihalâkopulos nihayet fikirlerini bir dostuna ifşa etmiştir. Bu zat ta vaziyeti uzun bir raporla Başvekile bildirmiş ve M. Mihalâkopulosla beraber olan sivil ve askerî zeva tın bir de listesini Başvekile vermiştir. Bu listede isimleri yazılı olan zevat, Başvekil M. Metaksası ziyaretle M. Mihalâkopulosun fikirlerine iştirak etmedıklerine dair teminat vermişlerdir. M. Mihalâkopulos henüz tevkif edilmemiş olmakla beraber, tecessüs altında bulunmaktadır. Darbei hükumet teşebbüsile alâkadar adamların hemen hepsinin mülga halk fırkasına mensub oldukları anlaşıimıştır. Bunlar yakında bir adaya sürülecektir. Kanun kabul edildi Brüksel 3 (A.A.) Meb'usan meclisi, askerî hizmet müddetini artıran kanun lâyıhasını 43 muhalif ve 8 müstenkif reye karşı 137 reyle kabul etmiştir. Flaman nasyonalistleri, komünistler ve sosyalistler, proje aleyhinde, Rexistler de proje lehinde rey vermişlerdir. Alman Japon itilâfı [Bastaraft 1 inci sahifede] memleketlere asker sevkiyatını derpiş etmemektedir. Komünizme karşı blok teşkil ederken niçin faşizme karşı da ayni suretle hareket etmediğimizi soruyorsunuz. Bu nun sebebi aşikârdır. Kominter adını taşıyan üçüncü enternasyonal kendi gayelerini başkalarma da kabul ettir mek istiyen beynelmilel bir teşkilâttır. Bu itibarla ona karşı müttehid bir cephe teşkili zaruridir. Halbuki faşizmin böyle bir iddiası olmadıgı için ona karşı cephe kurmak ihtiyacı hissedilme mektedir. Sovyetler hükumeti Komintern aleyhine dönecek olursa, Japonya, Sovyet hükumetinin de yeni anlaşmıya iltihakım memnuniyetle karşılıyacaktır. Almanya ile imzaladığımız yeni muahede Japonyanın haricî siyasetinde hiç bir tebeddülât husule getirmiyecektir. Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da İngiltere, Fransa, Amerika ve Sovyetlerle dostane münasebatımıza devam edeceğiz.» Yugoslavya da Almanyaya teessüf etti BelgLad 3 (A.A.) Resmen bil dirildiğine göre, Başbakan ve D15 Ba kanı M. Stoyadinoviç, Alman orta elçisi Fon Hereni kabul ederek nehirler hakkındaki Versay hükümlerinin Almanya tarafından battal edilmesi dolayısile Yugoslavya hükumetinin teessür ve teessüflerini bildirmiştir. Geceler ve Gölgeler H. Palateomanın ilk olarak çıkardığı ve elliden fazla şiiri ihtiva eden kitabı neşredilmiştir. Şiirler, genclik harare tile yazılmış tasvirlerden ibaret değildir. Bu ilk kitabda san'atın incelikleri gösterilmiştir. Geceler ve Gölgeler, her san'at sevene tavsiye edilebilir değerdedir. Fransız komünist partisinin kararı [Baştarafı 1 inci sahifede] sını îstemege karar vermiştir. Yücel İstanbulumuzun nefîs kaldınmlanndan biri daha.~ üstünden başka bir tarafı olmıyan bir şehrin yolları için bütçesine aşağı yukarı varidatının yetmişde biri gibi pek cüz'î bir para koyan Belediye, daha ilk bakışta (ben bu şehrin yollarile alâkadar değilim!) demiş olmuyor mu? Sonra, madem ki bütçesine bu kadar az yol parası koyuyor, bununla hiç ol " mazsa ana caddelerin yaya kaldırımlarını senelere taksim ederek tamir etmek akla gelmez mi? Belediye, kapaklanmadan, çukurlara batmadan, çamurlara bulanmadan aşa • madığımız yollarda, bize sağdan, soldan yürüyeceksin diyeceğine, evvelâ şu kaldırımları (yürünebilecek) bir hale koymakla mükellef değil midir? Yağmurlar, kar başladı. Su bitikintileri ortasında, sahraya düşmüş insanlar gibi yayakaldırımlarında bile basacak yer arıyarak seke seke giderken bir de otomobillerin zifoslarmdan korunmağa ça • balıyoruz. Çünkü îstanbul sokakları sade bakımsız, kaldırımsız, harab değil, fakat kelimenin bütün manasile pistir de... Koskoca bir yaz geçti. Bu caddelerin bir gün bile yıkandığını gördünüz, işittiniz mi? Halbuki bu caddeler bundan yirmi sene evvel, yaz kış, haftada iki, üç defa yıkanır temizlenirdi. Ve bu caddeleri yıkayan, temizliyen su, o zaman bir ecnebi şirket elinde olan Terkostan para ile satm alınırdı. Bugün ise, Terkos Belediyenin malıdır. Ve ayni Belediyenin mükemmel arazozları da vardır. Fakat bugün, kıştan vazgeçtik, hatta M. Jouhaux'nun sözleri Tours 3 (A.A.) Umumî mesai konfederasyonu umumî sekreteri M. Jouhaux, mecburî hakem kanunu hakkında bir nutuk söyliyerek bu kanunun muha lefet yerine münakaşa ve müzakerenin ikamesi neticesini istıhsal etmiş olan a mele âlemi metalibatmın bir neticesi olduğunu beyan etmiştir. Hatib, şöyle demiştir: « Bu kanun,, bizi teşriî sahaya it hal etmektedir. Bü sahada içtimaî münasebetlerin inkişafı noktai nazarından hasıl olacak netayic pek mühim olabilir.» Haricî siyasetten bahseden M. Jou haux, şöyle demiştir: « Hergün biraz daha vuzuhla te ressüm etmekte olan tehlikeler, bizi bir intizar siyaseti değil bir icraat siyaseti takibine mecbur etmektedir.» Yaramaz çocuk evîni yaktı Pötürge (Hususî) Evin içmde iş görmekte olan annesinden ceviz istiyen bir küçük çocuk, arzusunun tatmininin annesinin elindeki işin bitmesine talik edildiğini görünce: Sen istediğimi şimdi vermezsen, ben de evi yakarım, tehdidini savurmuş ve bu tehdidin bir netice vermediğini görünce evin bir tarafma istif edılen kuru otları bir kibritte tutuşturmuştur. Derhal yükselen alevler evi tamamen sarmış ve hiçbir şey kurtarmak müm kün olamamıştır. [Bastaraft 1 inci sahifede] Yangın, tevsiine meydan verilmeden Karabük tesisatının kurulmasile bu söndürülmüş, fakat bir evin yanmasile sekiz bin liralık bir zarar tesbit edil havali büyük bir sanayi merkezi halini almakta ve Safranbolu şehri büyük bir miştir. ehemmiyet kazanmaktadır. Şehirle KaHamîyetli bir yurddaş rabük arası esasen on kilometrodur. Arabgir (Hususî) Buranın Ağın Safranbolu şehrinin yeni plânmda Ka nahiyesine bağlı Tağnık köyünden Ha rabük istikametine doğru genişlemek san Paşa nammda biri köyüne yakın A istihdaf edildiğine göre, Safranbolu bu rabgir çayı üzerine bir köprü yapılması sanayi sahasını da içine alacaktır. için altı yüz lira teberrü etmiş ve köprünün yapılmasma derhal başlanmıştır. Ustkattan sokağa düştü Demir ve çelik fabrikamız haftada üç defadan da çoktan vaz geçtik, ne olurdu, bari yazm, ayda bir defacık şu caddeler yıkansaydı... Caddelerimizi böyle bırakanlar evle rimizin de temizhğınden mes'uldürler. Çünkü sokakları bu halde olan bu şehir de ne insanlann ne de evlerin temiz kalabilmesi mümkün değildir. KANDEMİR Mahmudpaşada Çeşme sokağmda 23 numaralı evde oturan Ahmedin refikası Remziye evvelki gece saat 23 radde lerinde evin üst katmdan sokağa düş müş ve tehlikeli surette yaralanmıştır. Yaralı kadm hastaneye kaldırılırken 0tomobilde ölmüştür. ölüm hakkında alâkadar makamlar tahkıkata başlamışlardır. ve oldu Bu aylık ktiltür mecmuasının birincikânun sayısı dolgun yazılarla çıktı. İçinde Maeterlinckin kendi hayatuıa aid değerli bir yazısı, Tahir Olgunun Eskl îstanbul dan parçalar, Orhan Burianm San'at ve İman adlı bir makalesi, Cemal Nadirin miÎstanbul Telefon müdürlüğü zaha dair kıymetli bir etüdü ve güzel bir niin muamele ve hesabları karikatürü, Ernest Ronandan, Wordsworthtan, Bayrondan d€ğerli çevirmeler ve daha Ankara 3 (A.A.) îstanbul tele birçok yazılar vardır. fon müdürlüğünün abonelerle olan mu • Mecmuayı bütün okuyucularımıza tavsiameleleri, abone kaydi tahsilât ve bor ye ederiz. cunu ödemiyen abonelerin telefonlarmın kapatılması şart ve usulleri hakkında NaRizede yetişen çaylar fıaca hazırlanan izahname İcra Vekilleri Rizede Ziraat Vekâletinin tesis ettiği Heyeti tarafından bazı tadillerle tasdik çay fidanlığından bu sene 154 kilo çay edildi. Izahnamedeki maddeler arasında ahnmıştır. Bundan başka halkın ektiği hususî santrallarla esaslı tesisatın idare çay da mühim bir miktara baliğ olmuşmah malzemeden olması şartı da vardır. tur. Fidanlıktan müstahsile mühim mik Şehir telefon şebekesile alâkah hususî tarda fidan tevzi edilmiştir. Dört sene telefon merkezlerinde çalışan memurla zarfmda istihsalât artırılacak ve bun rm bu vazifenin iyi yapılması için aranan dan sonra burada tktısad Vekâleti taraşartlara vâkıf olduklarına dair telefon fından çay kurutmağa ve tasfiyesine idaresinden bir vesika almaları lâzımdır. mahsus bir fabrika inşa edilecektir. Bu vesikayı hâmil olanlan çalıştıranla • tplik işi halledildi nn telefonlarını kapatmıya idare salâhi Pamuk ipliği işini idare eden Uyuştuyetlidir. rucu Maddeler İnhisarile Millî Sanayi Birliği arasında bazı temaslar olmuş ve Sanayi Birliğinin kararı Sanayi Birliği idare heyeti dün bir bunun neticesinde Millî Sanayi Birliğitoplantı yapmıştır. Bu toplantıda son nin İnhisarın getireceği ipliklerin tev zamanlarda piyasada çoğalmış olan yer zii işinde İnhisar idaresile beraber çali, fakat üzerinde sahte menşe gösteri lışması münasib görülmüştür. Bu su len malların vaziyeti tetkık ediLmiş ve retle bir iş birliği tesis olunmuştur. Sanayi Birliği ihtiyacı ve sarfiyat bu hususta İktısad Vekâleti nezdinde teşebbüsatta bulunulmasma karar ve miktarile sarfedilen yerleri tetkik et meğe başlamıştır. rilmiştir. îdare heyti dün Sanayi Birliğinin yeni şekilde çalışması için bir programla muamele vergisi üzerinde yapılacak Meşhur Amerikan hraş bıçağı tetkikin esaslarını da tesbit etmiştir. PARASIZ Bir amele yaralandı Dün sabah Kuşdilınde Şekerci Bak kal sokağında elektrik dıreğindeki tel lerde tamirat yapan amele Ali, muvazenesini kaybederek yere düşmüş ve a ğır surette yaralanarak hastaneye kal dınlmıştır. NÜMUNEüKLERi yalnız yann MAVİ NAVY Istanbul'da Yeni posta civarında Parfümöri Max Faraggi Te Bah çekapıda Zaman ecza ve Itrıyat deposunda iparasız olarak dağıttırılacaktır.^