CUMHURİYET 23 İkincitesrin 1936 F e n e r b a h ç e Beşiktaşı 2 0 m a ğ l u b etti [Baştarafı 1 incı sahifede} Beşiktaşın iki hafta evvel Galatasarayı yenmesi, en iyi futbolculannın İstan bulda bulunması ve maçın Beşiktaş sa hasında oynanması, buna mukabil Fe Derbahçe takımında Yaşar ve Şabanm eksikliği, ve takımın gayrimütecanis bi manzara arzetmesi Beşiktaş takımı için büyük avantaj sayıhyor ve bu maçı muhakkak surette Beşiktaşın kazanacağı fikri ileri sürülüyordu. Halbuki dünkü yazımızda da söyle diğimiz gibi Fenerbahçe takımı, kadro sunun eksik ve oyunculannm gayrimüte canis olmasma rağmen takım itibarile Beşiktaş takımından daha üstün bir halde bulunmaktadır. Oyun esnasmda anor mal bir hâdise cereyan etmediği için bu tefevvuk kendisini gösterdi. Ve Fener bahçeye güzel galebesini temin etti. Hakem Adil Girayın idaresinde ve tam saat 14,50 de başlıyan maçta iki taraf şu şekilde yer almıştı: Fenerbahçe: Hüsameddin Lebib, Fazıl Cevad, Angelidis, Reşad Ni yazi, Naci, Ali Rıza, Esad, Fikret. Beşiktaş: Mehmed Ali Nuri, Fa ruk Hüsnü, Rıfkı, Feyzi Cemal, Sulhi, Hakkı, Şeref, Eşref. Eskişehirdeki faciadan kurtulan yegâne adam Galatasaray Hilâli, Beykoz Istanbulsporu, Vefa Bir oğlunu kurban veren Bursalı İsmail, bu korkunc faciayı anlatıyor Topkapıyı, Anadolu Süleymaniyeyi yendiler Bursa (Hususî sayı yapamadan sekiz gol yemek suretiM u h a b i r i le mağlub olmuşlardır. mizden) Eski Fenerbahçe stadında şehir yolundaki tüy Lik maçlarına dün Fenerbahçe sta ler ürpertici otobüs dında da devam olunmuştur. faciası henüz hatırBirinci maç Davudpaşa ile Beylerbeyi lanmızdan çıkmadı. arasında olmuştur. Beylerbeyi bazı o 2030 kişinin ha yunculanndan mahrum olarak ve Da yatına malolan bv vudpaşa da yeni bir takımla sah*»a çık faciadan (ş o f ö ı mışlardı. Oyuna Fenerbahçeden Kadri müstesna) yalnı? Celâlin idaresi altında başlandı. Oyun küçük bir kızlf baştan nihayete kadar güzel ve heye Bursanın Emirsultar canlı oldu. Davudpaşalılar vakit vakit mahallesinden Nu Beylerbeylileri sıkıştınyorlardı. Maama* man oğlu îsmail is • fih müsabaka hemen hemen iki tarafın minde iki kişi sag müsavi oyunile gene müsavi şekilde yanı kalmış bulunuyor. 11 berabere bitti. . .. , , . . . , . , Sayılmıyan gpl mesinin en bellibaşlı sebebi muhacimlerin kaleye çok uzaktan şüt çekmeleri idi. Bu herhalde antrenörlerinin kendilerine bir tavsiyesi olacaktır. Uzaktan atılan bu şütlerin de ekserisi kaleyi bulamıyordu. Fenerbahçenin hücumları gittikçe şid" detleniyor. 26 ncı dakikada gene Fikretin çok tehlikeli bir akmına ve bunu müteakıb nefis bir ortalayışına şahid olu yoruz. Niyazi bir hamle ile topu kalenin ta dibinde yakaladı. Ve sıkı bir şütle toBirinci devre pu ağlara taktı. Fenerbahçeliler «gol!» Oyun Beşiktaşhlann yıldmm gibi seri diye haykırdılar. Ve hakem de uzun bir akmile başladı. Ve top ilk anda Fener kalesine indi. Şeref, Hakkı, Sulhinin gayet sıkı ve sert şütleri görüldü. Bilhassa Hakkının gayet sert bir şütünü bugün güzel bir oyun çıkaracağını belli eden Hüsameddin güçlükle tuttu. Beşiktaşın hücumlan devam ediyor. Beşiktaş taraftarlan takımlanm şiddetle teşçi ediyorlar. Şerefle Eşrefin güzel bir kombinezonunu Fazıl büyük bir feda kârlıkla kesti. Beşiktaşın genc sağaçığı Cemal seri hücumlarla Lebibi atlatmak istiyor. Beşiktaşın Fenerbahçeye nefes aldır Maçtan evvel hakem ve iki mryan bu çok seri hücumlan beş dakika takımın kaptanları kadar sürdü. Top ancak bundan sonra düdük çalarak sahanın ortasını gösterdi. Fikretin kıvrak bir akmile orta çizgiye Fenerliler sevinc içinde. Oyuna yeniden geçebildi. Fikret karşısında oynıyan başlamak için dizildiler. >Hüsnüyü cidden ustaca bir şaşırtmaca ile Fakat arkadaşlarının Niyaziyi bol bal atlaltıktan sonra ta kalenin dibine kadar öpmeleri beyhude oldu. Çünkü hakem •sokuldu. Ortaladığı topu Beşiktaşlılar Beşiktaşlılarla yaptığı ufak bir münakakalelerinden uzaklaştırdılar. şadan sonra ikinci bir düdük daha çaldı Şimdi akınlar mütekabil oluyor. Fe ve evvelce verdiği gol karanndan vazgenerbahçeliler tazyikten kurtuldular ve çerek bunu ofsayd saydı. yerlerini aldılar. Top muntazam ara Birinci devre, sonuna kadar Fenerpaslarile Beşiktaş kalesine gidip gelmeğe bahçelilerin bariz üstünlüğü altında de başladı. 12 nci dakikada Fikretin gene fevkalâde bir akınını görüyoruz. Siyah vam etti. Fakat san lâciverdliler bir türbeyazlılar bu akını ancak kornerle dur ü gol yapmak fırsatını bulamadılar. İkinci devre durabildiler. Fakat Fenerbahçe bu kor Fenerbahçe hücum hattmın devamlı nerden istifade edemedi. On beşinci dakikadan sonra oyun ta akmları Beşiktaş müdafilerini iyiden iyimamile iki hafta evvelki Galatasaray ye yormuştu. Nitekim ikinci devre başBeşiktaş maçında olduğu gibi Beşiktaş lar başlamaz Fenerliler aşağıyukan ayni nısıf sahasına intikal etti. Ve Beşiktaşın hızla oynamağa başladıkları halde Bemüdafaa hatüle hücum hattı birbirinden iktaşlılarda bir durgunluk seziliyordu. ayrıldı. Beşiktaşın muavinleri sanki or Fenerliler bu durgunluktan istifade et tada yoktu. Top ancak siyah beyazlı mesini bildiler. Üç muavin derhal hücum müdafilerin uzun vuruşları sayesinde hü" hattının arasına girdı. Bu suretle sekiz cum hattına varabiliyor ve Beşiktaşlılar kişiden mürekkeb bir hücum hattı Be bundan istifade ederek pek nadir hücunr şiktaş kalesini daha gözünü bile açma ğa vakit bırakmadan allakbullak etti. Ülar yapabiliyorlardı. Beşiktaş muavin hattının bu yüzde çüncü dakikada Esad, dördüncü dakikayüz insicamsız oyununa mukabil Fener da Ali Rıza Fenerbahçeye iki mükem bahçe muavin hath bilâkis fevkalâde gü mel gol kazandırdılar. Bu goller şu şekilde yapldı: zel oynuyordu. Topu kolayhkla kaptıkJan gibi hücum hattmı da çok güzel besFikret Esad Reşad müsellesi munliyorlardı. Bilhassa Angelidis bize Ni • tazam ve seri bir hücumla kaleye aktı. haddan sonra, göremediğimiz mükem Beşiktaş müdafileri topu kurtarmak için mel bir merkez muavin oyunu gösteri bu tarafa koştular. Ayni anda Fikret uyordu. zun bir pasla topu Niyaziye geçirdi. NiMütemadiyen tevali eden Fenerbahçe yazi seri bir akınla ilerledi ve topu tek hücumlannm müspet bir netice verme rar sola geçirdi. Esad Topu kaptı. Nu riyi güzel bir çalımla aştıktan sonra yer den bir şütle topu ağlara taktı. İkinci gol sağdan yapılan bir akın neticesinde oldu. Niyazi ile Naci kalenin ta dibine kadar geldikten ve müdafileri üzerlerine çektikten sonra Ali Rızaya bir pas verdiler. Ali Rıza da çok sıkı bir şütle ikinci golü yaptı. Bu iki gol Fenerlilerin büyük teza hüratile karşılandı. Beşiktaş takımı, daha sert oynamağa ve oyunculan yer değiştirmeğe başladı. Bir ara Nuri mua vine geçti. Şimdi bütün Beşiktaş aslannı birinci hatta görüyoruz. Her ne pahasına olursa olsun muhakkak gol çıkarmak istiyorlar. Fakat bütün gayretleri ve yorgunluklarından dolayı yavaş oyunları, Fenerbahçenin çok seri oyunculan karşısında semeresiz kalıyor. Fenerliler süratlerinden istifade ederek kolayhkla on lara yetişiyorlar ve topu geri çevirmeğe muvaffak oluyorlar. Oyunun ortalanna doğru Fenerliler gene hakimiyeti ellerine aldılar. Gene bir müddet top Beşiktaş kalesinin önünde dolaştı. Fakat iki gol yapıp galibiyeti sigortaladıktan sonra muavin hattının daha ziyade müdafaaya çekilmiş olması, bu hücumların semere vermesine imkân bırakmadı. 35 inci dakikadan sonra ise oyun tamamile Fenerbahçe nısıf sahasına intikal etti ve azamî sertliğini buldu. Beşiktaşlılar o derece sert oynamağa başladılar ki hakem munisliği ve temiz o yunile tamnmış olan Faruğu bile oyundan çıkarmak mecburiyetinde kaldı ve oyun bu şekilde bitti. Fenerlilern hepsi çok iyi oynamakla beraber bilhassa Angelidis, Fazıl, ve Fikret günün kahramanı idiler. Beşik taştan göze çarpacak derecede iyi oynıyan bir oyuncu göremedik. Hakeme ge lince oyunun biraz sert cereyanına müsaade etmesi, seri karar verememesi ve ikinci devreyi 4 dakika fazla oynatması istisna edilirse iyi idi. Bu oyun esnasmda Beşiktaşlılara 26 faul, 23 tac, 1 hentbol, 1 ofsayd, 3 korner cezası verildi ve Beşiktaş kalesine 16 defa avut oldu. Buna mukabil Fenerbahçelilere 7 faul, 20 tac, 2 hendbol, 4 ofsayd, 2 kor ner cezası verildi ve Fener kalesine 11 defa avut oldu. Fenerlileri, güzel oyunlarından ve hakkettikleri galibiyetten dolayı tebrik ederiz. M. 5. Süleymaniye Anadolu maçı ikinci maç Süleymaniye ile Anadolu arasında idi. Süleymaniye sahaya yalnız 9 kişi ile çıktı. Oyun müsavi ve mütekabil ve se • meresiz hücumlarla başladı. Fakat pek az sonra Anadolunun bir gol yapması maçın çehresini değiştirdi. Süleymaniye liler 9 kişi oynamalanna rağmen fazla çalışmağa başladılar. Fakat Anadolunun genc oyunculan rakiblerini fena halde sıkıştınyorlardı. Bu arada bir gol daha atarak birinci devreyi 2 0 bitirmeğe muvaffak oldular. İkinci devrede Süleymaniyeliler çok favullü bir oyun tatbikına başladılar. Hakem de aleyhlerine birçok ceza ver mek mecburiyetinde kaldı. Anadolulu lar bu devrede üç gol daha atarak maçı Beş srfır kazanmağa muvaffak oldular. Alâeddin adında Bursalı Ismaü, muhabırımıze faciayı anlatıyor Vefa Topkapt maçı Uçüncü maç Vefa ile Topkapı ta kımlan arasında idi. Vefahlar Vâhid ve Yahya gibi oyunculanndan mahrum o larak ve Topkapı da tam kadrosile sa haya çıktılar. Topkapılılar çok. güzel akınlarla oyuna başladılar. Vefa kalesini sıkıştırmağa başladılar. Bu akınlar esnasmda Vefa sağ müdafii sakatlandı ve Topkapılılar bundan istifade ederek ilk gollerini yapmağa muvaffak oldular. Fakat bundan sonra Vefahlar adamakılh açıldılar ve solaçıklannın ayağile bera berlik Sayılannı temin ettiler. Bu sayı Topkapılılan sinirlendirmiş olacak ki çck favul yapmağa başladılar ve aleyh lerine bir de penaltı verildi. Güzel biı vuruşla Vefalı Muhteşem bunu takımı lehine gole tahvil etti. Pek az sonra hakem Topkapılılar aleyhine bir ceza daha vermek mecburiyetinde kaldı. Bunu da Muhteşem çekti ve bu da gol oldu. Bu suretle Vefahlar 3 1 gibi galibiyeti garanti etmişlerdi. 14 yaşmdaki genc bir oğlu da bu facia j geçide 1012 adım mesafe vardı. Sapa kurbanlanna kanşan Bursalı îsmail iyi cak baska yol da yoktu. Behemehal oraleşerek buraya gelmiştir. Oğlu ile bir dan geçecektik. Ben bile aklımdan; tren likte Ankaraya taze biber satmıya gi gelmeden buradan geçeriz! dedim am derken bu felâkete uğrıyan zavallı baba, ma, dedıkten sonra ne olduğumuzu pek sanki deli gibi olmuş... Bir yerde oturur farkedemedım. Müthiş bir sarsıntı ile ken oğlu aklına gelir gelmez yerinden fır havalandığımızı biliyorum. Ondan sonra lıyor, bir yerde duramıyor. Onu beş on lokomotifin üstünden yere düşerken kendakika zor zaptedebildim. dime geldim. Meğer çarpışma öyle şid 30 senedenberi olup biten harble detlı olmuş ki, lokomotıf otobüsümüzü rin hepsinde bulundum. Felâketlerin oyuncak bir tahta kutusu hafıfliğile üstüböylesine raslamadım! diye söze başladı ne almış sonra yere fırlatarak parçalamış. Yoksa zannettiğiniz gibi otobüs yerce ve ilâve etti: yerdca Şimdi bile faciayı hatırlıyorum da, parçalanmadı.. Yuvarlandığım kendi kendime; acaba rüya mı görüyo daha kafamı kımıldatmıya meydan kalrum, yoksa sahiden o kazada ben de bu madan başıma otobüsün bir parçası düşlundum mu? diye buna bir türlü inana tü. (Başındaki yaraları göstererek) işîs mıyorum. Faciayı hatırladıkça içimde o parçanın marifetleri! Maamafih sır « tımda da var. Daha hepsi iyileşmedi. lşanlatılmaz bir dehşet duyuyorum. te gene bu sırada idi ki: Sağımdan so Ismaile; lumdan: Nasıl oldu, anlat bakalım! diyince etrafına bakındı, beni süzdü ve sonra: Aman birader! Kabahat şoförde mi, makinistte mi diye bana birşey sormayın da başka ne isterseniz söyliyeyim! cevabını verdi. Kendisine bir müstantik olmadığımı söyleyince anlatmıya başladı. Alt tarafını onun ağzından dinliyelim: Ankaraya gidiyorduk. Guya, oğuma da çok sevdiğim Ankarayı göste*«c«ktim. ı Otobüsümüz daha Bursada iken dolmuşttı. Galiba tnegölden de yolcu aldıktı. Ankaraya götürdüğüm biberler otobüsün bagajında idi. Akşama doğru Bozöyükten geçtik. Artık Eskişehir yolunda idik. Oraya 10 kilometro mu kalmıştjk, iyice bilmiyorufn. Yolumuzun yanından şimendifer hattı geçiyordu. Oobüsümüz epeyce hızlı gidiyordu. Or talığa akşam karanhğı çökmek üzere idi ki; evvelâ otobüs yolcularının ekseriye tini teşkil eden kadmlar: Ayol şoför! Bizi öldürecek misin? Tren geliyor! diye bağırmağa başladıar. Ben otobüsün sol tarafında oturu yordum. Baktım; tren sağımızdan bir ejderha gibi üstümüze doğru geliyor. Bize hemen nerdeyse 200 metro kadar kalmış... Yolumuzun tren yolunu aşacağı Necdet, Salâhaddin şeklinde çıktı. O yun müsavi bir şekilde başlamış, gitgi de heyecanlı bir şekil almıştır. Eyüblüleı güzel oynuyorlar. Güneşliler ise bundan şaşalamış bir haldeydiler. Zaman zaman her iki taraf ta tehlikeler atlatıyordu. Birinci devre bittiği zaman her iki takım da gol yapamamışlardı. İkinci devrede Güneş bu maçı muhakkak kazanmak için Eyüblüler ise elde ettikleri bu fırsatı kaçırmamağa gayret ediyorlardı. Bu devrede her iki takım bir türlü gol yapa mıyor. Güneş muhacim hattı maalesef Eyüblülerin cansiparane oyunları karşı sında bocalıyordu ve bu suretle maç sı Amanın su verin ölüyorum! Of! Kolum kırıldı! Aman bacağım koptu! diye feryadlar duymağa başladım. Derhal evltdım aklıma geldi. Bir elımle başımdcn boşanan kanı silerek bir elimle de yerde emekliyerek karanlıkta onu aramağa bajladım. Burada çok feci bir manzara vardı. Kan pıhtılan, patlamış beyinler, lokomotifin tekerleklerine yapışmış kollar, bacaklar... Vallahi harb meydanlannda bile manzaranın bu kadar feciini görmemiştim. Evlâdımı, benden on beş metro öteye düşerek ağır surette yaralamr'j buldum. Trenden mip yaralanmızı sardılar ve bizi Eskişehre götürdüler. Oğlum Eskişehirde iki gün yaşadıktan sonra öldü. Artık hastanede duramadım. Dcli gibi oldum. İki gün sonra yaralanm tamamen iyileşmediği halde doktora: Ben gidiyorum! dedim. Çünkü; artık çocu ğumun ölümünden kendi canımın acısını duyamıyordum. Felâketzede babanın gözleri boşluklara dalmıştı. Sanki, sırtından ve başıma muhtelif yerlerinden yaralanan o değildi. Çünkü daha fena yerinden, kalbinden yaralanmıştı... Evlâd acısı bu!.. Üçüncü gol Topkapılılan da harekete getirdi, güzel akınlar yapmağa baş • ladılar. Fakat Vefahlar ayni şekilde mukabelede gecikmediler. Hatta bu esnada gene Muhteşem Topkapı kalecisinin hatalı bir çıkışından istifade ederek dör düncü golü de yapmağa muvaffak oldu. Devrenin bitmesine hemen bir iki dakika kala Vefahlar bir gol daha atarak ga libiyeti hak ettiler. İkinci devrede Topkapılılar tamamile müdafaaya çekildiler ve bu arada güzel bir akın yaparak bir gol atmağa muvaffak oldular. Vefahlar da buna bir golle Beykoz 8, tstanbulspor 0 mukabele ederek maçı 6 2 kazanmağa Yeni mevsim lik maçlarında takımın muvaffak oldular. da büyük tadilât yapan îstanbulsporlu Güneş Eyüb maçı lar bu seneki maçlarda bir türlü kendiLik maçmın üçüncü haftasınm Tak lerini toplıyamamışlardır. sim stadyomundaki maçlanndan mühinv Oldukça çetin bir rakible karşılaşan mi Güneş Eyüb arasında oynandı. üneş takımı: Safa Reşad, Faruk • Istanbulsporlular bütün mukavemetlerine rağmen Beykoz takımı karşısında bir tek Daniş, Rıza, İsmail Rebii, Kemal, merin gizli parası olduğunu sanıyor, Deli Omer vasıtasile ihanet eden arkadaşlannı öldürerek paralanna konacağını u muyordu. Neyse... Bir sigara daha yaktı. Daha birinci sigarasını söndürmiyen Fahriye de bir sigara fırlattı ve devam etti: Evet, bunlar lâzım değil. Gel zaman git zaman kendine biraz gelen Deli Omer, hainlik eden arkadaşlanndan bi * rer birer intikam almağa karar verdi. Bunlarm üçü sağda, solda ölmüştü. Beş tanesi Istanbulda köşk, konak sahibi ol muş, ferih ve fahur yaşıyorlardı. İçinde zengin kadınlar alanlar, torun sahibi o lanlar da vardı. Deli Ömer hepsini birer birer, hem de kahpelik etmiyerek ve hepsine evvelden haber vererek öteki dünyaya yolladı. Gazetelerde bunlan okumadm mı? Tarlabaşı cinayeti, Bulgarçarşısı vak'ası, Dicle oteli cinayeti?... Fahri birdenbire doğruldu: Bildim, dedi. Şu Ö markası bırakan haydudlar... Hah, ta kendisi. Ö markası Deli Omerindir. Öldürülenlerden hepsi Deli Ömerin eski ortaklandır. Şimdi Deli Ömerin bir tek düşmanı kaldı. Onu da sıkıştırmıştı amma nasılsa elinden kaçırdı. MUSA ATAŞ fır sıfıra beraberlikle nihayetlendi. Galatasaray Hilâl maçı Pendikteki beyaz ev Zabıta romanımız: Diye bir de kibrit atb. Kendisi itina ile sigarasını ağızlığına geçirdi ve çakmakla yakb. İki nefes çekti. Sonra ağır ağır: Fahri; dedi. Sen merd bir çocuksun; bilirim. Amma yaşamasmı bilmiyorsun. Hâlâ direk gibi doğru kalarak ekmek parası bulacağını umuyorsun. Amma nafile olduğunu hâlâ anlamadınsa bundan sonra da anlamazsın. Sana kim olduğumu söylemeden evvel bir baba nasihati vermek istiyorum da onun için bunlan söylüyorum. Bak ben altmış yaşıma geliyorum; daha ömrümde bir gün parasız kalmadım. Amma eğer senin gibi sınk olacağım diye inad etseydim çoktan kemiklerim çürürdü. Çok şükür hâlâ senden sağlamım. Şu lâflanma mim koy da şimdi gelelim benim kim olduğuma. bu sualle zihnini bir hayli kurcaladı; bulamadı: Hayır! diye cevab verdi. Belki sen bilmezsin. Çünkü pek gencsin. Anlatayım: Bundan yirmi sene evvel Izmit ve Adapazan taraflarmda bir çete türemişti. Zenginleri ve anaforculan haraca kesen, senelerce tutulamıyan, daima kaçıp bir başka tarafta kendini gösteren bu çeteye Deli Ömer çetesi derlerdi. Başlarında Ömer isminde yaman bir hovarda vardı. Eline geçeni arkadaşlanna dağıtır, kendisine aslan payını değil, kedi paymı ayınrdı. Bu adam arkadaşlanndan hainlik gördü, basıldı ve ele düştü. Onu ele verenler kurtuldular. Yalnız içlerinden biri Deli Ömere yardım etti. Onu kaçırdı, evinde sakladı. Hatta sahiSigarasını bitiriyordu. Söndürdü; son den çıldıran, tımarhaneye giren Ömeri ra sordu: evinde tedavi bile etti. Amma bunun da Deli Ömer isminde kimse işittin mi> sebebi Deli Ömerin mavi gözleri değildi Fahri düşünecek halde değildi. Fakat ha... Hakkı ismindeki bu çeteci Deli Ö Bu da bir ihtiyardır amma gidenlerin en kurnazı, en akıllısı. Ancak sağda solda yardımcllan olmasa o da Deli Ömerin elinden kurtulamazdı, amma polis bile herife yardım ediyor. Şimdi sözün kısası, görüyorsun ki bu Deli Ömer denilen herif sağa sola, elin parasına ırzına göz koymuş birisi değildir. Tek intikam al mak istiyor. Başka kasdi yok. Seni bu raya çağırmaktan maksad ona yardım ettirmektir. Güçlü kuvvetli bir adam sın. Sade sağı solu kollıyacak, Deli Ömere haber getireceksin. Bu sayede bugünün de yarınm da temin edilecek. YaFahri birden gevşeyiverdi. Etrafına nn Deli Ömerle mukavelen bitince şöyle bakındı. Koltuklar, kanapeler ona pek bir köşede tütüncü dükkânı açabilecek mükellef görünüyordu. Böyle bir evde para da eline geçecektir. oturup kalkmak... Hepsi iyi... Fakat bu Fahri bir göğüs geçirdi. Karşısındaki kadar müsamahakâr bir adamın kendisibirdenbire iyi kalbli, hayırhah, candan ne kurduğu tuzak hatırına gelince kaşları bir adam oluvermişti. Hele tütüncü dük çatıldı. Yeni bir tuzak mı kuruyorlardı? Kabul etmiyerek çıkıp gideceğini söykânı hulyası Fahriyi canlandırdı: leyince kapmın yanında yere serilmiyece Şimdi nerede bu Deli Ömer? ğini kim temin ederdi? Diye sordu. Tıknaz adam elindeki Aklına sandığın yanmdaki cesed gelsigaranm külünü silkerek ağır ve alaylı: di. Bu Deli Ömerin eski ortaklarından Karşmda! biriydi? Diye cevab verince, Fahri şaşırdı, lArkast vari gözlerini açtı. Bu iki camın arkasındaki Eyüb Güneş maçından sonra Gala • tasarayla Hilâl karşılaştılar. Galatasa * ray bu maçta oldukça zayıf bir kadro ile: Sacid • Hüseyin, Reşad Salim, Hayrullah, Suavi Necdet, Bülend, Gün • düz, Haşim, Danyal şeklinde idi. Maç baştan nihayete kadar Galatasarayın hakimiyeti altında cereyan etmiştir. Oyun başladıktan biraz sonra Gündüz ilk golü, biraz sonra da Danyal ikinci golü yaptılar. Bu goller Galatasarayı gevşet* miş, Hilâlliler ise maneviyatları bozul • muş, isteksiz oynadıklarından oyunda parlak gözlere gözlerini dikti. Hayatı zevk kalmamıştır. Birinci devre ortalarmda Gündüz ü • kan ve ateş içinde geçmiş olan ihtiyar, onun hayretini, korkusunu sezerek güldü. çüncü, biraz sonra da Necdet dördünci Merak etme, dedi. Benden sana golleri yapmışlardır. Birinci devre bu suretle dört sıfır nihayetlenmiştir. bir fenalık gelmez. Ben artık yalnız baİkinci devrede oyun adeta bir antrenna fenalık edenlere karşı merhamet nedir, man halini almış, herkes gol atmak hevebilmem. Sen teklifimi kabul edersen sesine düşmüştür. Bu yüzden birçok gcl ni ihya edeceğim. Çünkü intikamım ta fırsatlan kaçınlmıştır. Bu devrede Günmam olunca benim de işim bitmiş de düz, Danyal, gene Gündüz vasıtasile üç mektir. Göçüp gidebilirim. Halbuki da gol daha atarak oyun 7 ye karşı sıfırla ha elimde birkaç bin lira var. Eğer tekli Galatasarayın lehine neticelenmiştir. fimi kabul etmezsen kapı açıktır, çıkıp gidebilirsin. Galatasaray kulübünün yeni atletizm kaptanı Galatasaray ku lübü atletizm kaptanı Şinasinin Ankaraya gitmesi üzerine münhal kalan atletizm kaptanlı ğına millî takımın e s k i atletlerinden Cezmi Reşid inti hab edilmiştir. Memleketimizin yetiştirdiği güzide Cezmi Reşid atletkrden birisi olan Cezmiye, yeni va zifesinde muvaffakiyetler dileriz.