CUMPUBİYET 19 Birînciteşrin 1936 Hatıralar Yeni evlenmişlerdi. Herbiri hayatın kendi için çizdiği yolda yürüyüp durur ken birdenbire karşılaşıp birleşeli bir hafta olmuştu. O gece, yemekten sonra, başbaşa kaldıklannı daha iyi anlamak için ışığını 5Öndürüp, sade pencereden giren mehtabla aydmlanmasmı istedikleri sa londa, konuşuyorlardı. Daha doğrusu Nihal anlatıyor, Süreyya dinliyordu: ... Evet, çocukluğum işte böyle mes'ud, amma tamamile mes'ud geçti... Zaten söylemiştim değil mi, babamın çiftliğinde yaşıyorduk... Zavallı baba c'ğım beni nekadar severdi! Benden başka evlâdı yoktu, annem beni doğur duktan sonra ölmüştü. Babacığım, hayatmı bana vakfetmişti. Çok çalışır, çok ycrulur ve yorgunluğunu ancak benım muhabbetimle unuturdu... Işleri bozul duktan sonra, bana istediği gibi müreffeh bir hayat temin edemiyeceğini düşünerek kapıldığı yeis onu öldürdü... O zaman on altı yaşmdaydım. Babamın ölümü biitün saadetimi aldı götürdü, o zamarr danberi bedbaht bir b'mür sürdüm.... Nihal bir saniye sustu, sonra ilâve et ti: Fakat şimdi mes'udum.... Çehresini kaplıyan melâl, sevimli bir tebessüme inkılâb etti. Süreyya, genc kansının kendiîine doğru uzanan elini tuttu ve öptü. Uç ay evvel birbirlerini hiç ta nımıyorlardı. Bir ahbab evinde ilk defa görüştükleri zaman, Nihal, kendisine bedbaht bir hayat yaşattıktan sonra bir tün parasmı da yiyip bitiren vicdansız bir kocadan üç sene evvel ayrılmış genc biı duldu. O kadar güzel, o kadar ince bir kadındı ki, Süreyya ona karşı bir denbire derin bir sevgi ile bağlandığını hissetti. Kendisi kırk yaşlarında, zengin, hayatm hertürlü zevkini tatmış, herşey den bıktığı için işi gücü can sıkıntısından ibaret kalmış bir adamdı. Derhal karannı verdi ve evlendiler. îşte şimdi, Sü reyya, dünyanın en bahtiyar adamı olduğunu hissediyor ve o zamana kadar geçirdiği ömriin beyhudeye gittiğini an hyordu. Nihal, hikâyesine devam etti: ... Evet, mes'ud, çok mes'uddum... Serbest, alabildiğine serbest yaşıyor dum... Dadılarım, mürebbiyelerim var dı. Bir dediğim iki olmazdı. En küçük arzuma muhalefet edilse babam kıyameti kopanrdı... Şimdi çocukluk hatıralarım birer birer gözümün bnüne geliyor... Çiftliğimizi görür gibi oluyorum... Ko nak yavrusu bir çiftlik binası vardı, etrar fı büyük, amma çok büyük bir bahçe ile çevrilmişti. Bahçedeki çiçekler, çjmenli yollar hep gözümün önünde... İçinde kayık yüzdürdüğüm, daha sonraları bahçıvanın çocuğunu içine daldırdığım havuz hayalimde canlanıyor... Odamı görüyorum... Ne güzel, ne süslü, ne rahat bir odaydı... O zaman ben, hayale düşkün, binbir macera sayıklıyan, yaramaz fakat içli bir kızdım... Babam, çiftlik ahırlarındaki taylardan en güzelini bana vermişti... Her sabah ona biner kırlar da deli gibi koşardım.... Peşimden gelen uşak bana yetişemez, yolu kaybederdi... Ormanda yalnız başıma koşturmaktan yanaklanm al al çiftliğe döndüğüm za man zavallı uşağı çiftlik kapısında adeta ağlar bir vaziyette bulur ve buna güler dim... Bazan, çiftlik civarındaki ahbab evlerini dolaştığım olurdu. Bunlardan bir tanesini çok iyi hatırlıyorum... Harab bir köşkte oturan ihtiyar bir kadındı bu... Evine benden başka kimseyi kabul et mezdi... Bana «papatyam» derdi... Hiç unutmam, kendi elile yaptığı reçelierden bana kahvaltı çıkanr, köşkün bahçesindeki ağaclardan yemiş kopartır verirdi... Bu çocuk masallarile senin canını sıkmıyayım sakm!... Süreyya cevab vermedi. Sessiz bir hayranlıkla karısınm yüzüne dalmış, bakıyor ve dinliyordu. Nihal hafifçe te bessüm etti ve tekrar anlatmağa başla dı: Daha başka kom'şularımız da vardı... Zengin ve ihtiyar bir karıkoca vardı ki beni çok severlerdi... Tavuk bes lemeğe merak etmişlerdi. Bugünkü gibi aklımdadır, bir gün onlara bizim kümesteki cins tavuklardan bir kafes dolusu götürmüştük. Kafes arkamdan gelen uşağın kucağındaydı. Bize köşkün demir parmaklıkh büyük kapısını açtılar. Bu kırmızı boyalı parmaklıkların biraz ötesinde büyük bir havuz, havüzun içinde de iki tane kuğu kuşu vardı... Nihal sustu. Gözleri, pencereden i çeri girecekmiş kadar yakın görünen a ya dalmış, dimağında canlanan çocuk luk hatıralannı seyrediyor gibiydi. Son söylediği cümle üzerine Süreyya irkil mişti. Şimdi onun yüzünde de bir hayret ifadesi dolaşıyordu. Nihal sözüne devam etti: Işte ilkönce beni bu köşkün oğlu na almak istediler. Bu çocuk genc bir bahriye zabitidi. Mektebden yeni çık mıştı. O gün beni ilk defa görüyordu. Beygirden inmeme yardım'etmış, dağı lan saçlanmı toplarken yüzüme hayren hayran bakmıştı. Sonra... Bir iki gün sonra bir akşam, bahçede birdenbire benimle evlenmek istediğini söyledi. Nişarr lanmamızı teklif etti. Alçak sesle konuşuyor, söylerken sesi titriyordu... Çok heyecan içinde olduğu halinden belhy • dı... Fakat ben, neden bilmem, kahkahalarla gülmeğe başladım... Zavallı çocuk... Sonra harbde şehid olduğunu işittim... Süreyya, kansına sordu: Neredeydi bu çiftliğiniz? Izmir civarında. Süreyya, bu ismi bekliyordu. Karısınm anlattığı çocukluk hatıraları kendi sinde de bazı eski hayaller uyandırmıştı. Nihalin anlattığı köşk, bundan birkaç sene evvel satılan halasmın köşküydü. Buna hiç şüphe yoktu. Kırmızı demir parmaklıklar, büyük havuz, kuğu kuşlan, hepsi köşkün tarifiydi. Yavaş yavaş, mazi, yükselen bir sis altından beliren manzara gibi dimağında vüzuhla gözükmeğe başladı. Evet, şimdi mükemmel surette hatırhyordu. Halasınm köşkünün civa nnda köhne bir ev, ve bu evde oturan tembel, münasebetsiz, ahlâksız bir ayyaş vardı... Bu adamn bir de kızı vardı... Kızm adı Nihaldi. Süreyya, hatıralarının bu noktasına gelince ürperdi. Çünkü, bu hatıraları, kansmın anlattığı hikâyelerle karsılaştınnca, şimdi karsısında oturan Nihalin, o ayyaş herifin kızı mıymıntı Nihal olduğunu kabul etmek lâzım geliyordu. O Nihal, yırtık pırtık entarisi, tarlacadısı gibi saçları, kirli pash suratile, uyuz bir eşeğin sırtında, Süreyyanm halasmın köş küne yumurta ve tavuk getirir, mutfakta hizmetçilerle yemek yer, sonra bos se petlerini gene eşeğe yükler, babasmm evine dönerdi... Nihalin, hikâyesine ilâve ettiği harbde şehid olan genc bahriyeli, olsa olsa Süreyyanm kendisiydi. Süreyyanın dalgmlığı Nihali endişelendirmişti. Birşey sormak istedi, sora madı. Süreyya da tereddüd geçiriyordu. Fakat, kurcalamak, hakikati söyletmeğe çahşmak hem manasız, hem Nihalin izzetinefsini yaralayıcı bir hareket olacaktı. Esasen bugünkü Nihalc, hakıkî mazisinden ziyade, muhayyelesinin icad ettiği yalan dekorlu mazi yakışıyordu. Onu o mazinin avutucu hayali içinde bırakmak daha doğru idi. Izmir civan ha? Ya! Nasıl yerlerdir oralan, hiç gitmedim. Dedi ve yüzünü, inanarak dinledığı hissini veren bir tebessümle örterek tekrar dinlemeğe başladı. Nihal, gene anlatıyordu: O tarihte, çiftliğimizde.... Ndkleden: Dîyarbekîrde belediye işleri Şehri nura kavuşturan elektrik fabrikası nasıl işliyor? Diyarbekir (Hu susî) Daha bir iki ay evvel şehri nurlandıran elektrik tesisatı ve diğer işIer hakkında Bele • diye Reisi Şeref UIua bana şunları söyledi: « Elektrik Diyarbekir garbinde 13 kilometro uzak Belediye reisi hkta bulunan ve GöŞeref Uluğ zeliçayı denilen bir su kuvvetinden Istîfade edilmek üzere yapılmıştır. Bu su 5118 metrelik bir kanaldan geçtikten sonra 100 metrelik bir şütle fabfikaya gelir. Fabrikada iki türbin vardır. Her birinin yazılı kuvveti 540 beygirdir. Bunlardan birisi ihtiyattır, diğeri de çalışır. Elektrik cereyanı 6600 voltluk yüksek tevettürle ve demir direklerden geçiril miş bir trifazla şehrin surlanna kadar gelır, orada yapılmış bir binaya girer ve yeraltı kablosu ile biri şehrin dahilınde diğeri dağ kapısı dışında bulunan iki transfop matöre nakledilir. Oradan 220 voltluk havaî hatla şehrin tenviratı ve 380 voltluk bir cereyanla da fabrikaların hare" keti temin olunur. Tenviratın kilovatı vergisiz 15 kuruştur. Devlet devairine, mabedlere ve em * sali müesseselere yüzde kırk tenzılât ya • pılır. Sanayie sarf miktan ile makusen mütenasib olmak üzere 6 kuruştan 3,5 kuruşa kadar bedel alınır. Elektrik işleri bugüne kadar yapılmış olanlarla tamanr knmış değildir. Noksanlarımız şunlar • dır: 1 Fabrika, şehir, tahmil odası, ve barajla telefon muhaberesi yapabilmek için tesisata malik değildir. 2 Kanal kısmen iksa edilmiş ise de kıştan evvel iksa edilmesi lâzım olan kısımlar mevcuddur. Keşif yapılmıştır, iş kanunî mecrasındadır. 3 Fabrikada çalışan memurlarla amelenin, tahmil odasında ve barajdaki bekçilerin barınacakları binalar hâlâ yapılmamıştır. 4 Bir sel ihtimaline karşı fabrikanın cenbi kanallarla kanalın ve baıajın dolu savağı denen tertibatla muhafdzası için icab eden tertıbat alınacaktır. Fabrikanm kuvvei muharrikesi olan su senenin her mevsiminde türbinimize tam faaliyetle gelebilecek bir derecededir. Istikbalde tesisatı genışletmek istedlğimızde bu sudan başka ve bu suyun iki misli miktannda ihtiyat suyumuz da mevcuddur. Bu yıl yapılmak üzere bulunan ve yapılacak olan işler de şunlardır: İstasyon Sur Urfa ve Elâziz yolları arasına kurulacak olan yeni şehrin istımlâk işinin birinci safhası ikmal edil miştir. İstimlâk parası hazırdır. Bayındırlık Bakanı Bay Ali Çetinkayanın mümtaz bir lutuflan olmak üzere bu sahanın harita ve plânı yapılmıştır. Bu plân araziye tatbik edilmektedir. Bu mıntakada yapılacak olan hükumet müesseselerinden Birinci Umumî Müfettişlık dairesi ve konağile Korgeneral konağı birkaç gün evvel ihale edilmiştir. İnhisarlar Başmüdürlüğü binasının münakasaya konabilmesı için de Belediye yerini yakında göstere cektir. İstasyondan şehre 37 metroluk parke bir bulvar yapılacaktır. Bu yolun da maktaı tulânî ve arzanisi bugün yarın bitmiş olacak ve bu şekılde münakasayt» konacaktır. Şehir dahilinin haritası da yapılmaktadır. Harita genel direktörlüğü subaylan kol kol çalışmaktadırlar. Ha rita bitince plân da yapılacaktır. Yeni kurulacak şehir ortasında her dılı 20 "* metro olmak üzere büyük bir meydanlık ayrılmıştır. Bunun ortasına Atatürkün muazzam bir anıtı dıkilecektir. Bu iş îç İşleri Bakanlığının abideler komisyonundadır. Diyarbekir şehrinin lâğım »ularmı hıf zıssıhha kanunu hükümlerine tevfikan temizlenmesi ve ondan sonra önünde sebzs ve ağac ekilebilmesi işi de eldedir. Mazı suyu denen kol bitmiştir. Şimdi kale kolunun temizlenmesi işile uğraşılmaktad r. Şehirde umumî ve asrî bir kabristan tesis etmek için istimlâk muamelesi yakındd bitecektir. Belediyeler Bankasile mutabakat hasıl olduğu takdirde bir hal, yeni bir mezbaha ve bir otel inşası hususu da tasav vurdadır. 937 yılında bu işlerin de b!ti rilmiş ve bitirilmek üzere olduğunu söy liyebileceğimi tahmin ederim.» ISTANBTJL: [Baştarafı 1 Incı sahifedei 12 30 plâkla Türk musikisi . 12,50 havaM. Dolfusun hatırası için dis 13.05 plâkla hafif müzik 13,25 muhbesburg hanedanınm yüksek hatırasını dikilecek abide telif plâk nesriyatı 18,30 çay saati, dans anmak bizim için bir vazifedir.» Viyana 18 (A.A.) Dolfusun ha musikisi 19,30 konferans, Dr. Ali Şükrü M. Şuşnigin 1500 şube reisi önünde tarafmdan 20,00 Rifat ve arkadaşları t a . tırasını teyid için Başvekâlet dairesinin rafından Türk musikisi ve halk şarkıları söylemiş olduğu bu nutuk her tarafta bükarşısma dikilecek olan abidenin ilk taşı 20 30 Vedia Rıza ve arkadaşları tarafmdan yük akisler uyandırmışhr. nın konulması merasimi, müteveffamn dul Turk musikisi ve halk şarkıları 21,00 soYugoslavyada akisler zevcesi, Cumhur Reisi M. Miklâsm mü lo plâklar 21,30 orkestra 22,30 Ajans, Belgrad 18 (A.A.) M. Şuşnigin messili, bütün nazırlar, vatanseverler cep haberleri . 23,00 son. VİYANA: nutku hakkında mütalealar yürüten siyasî hesile Viyana şehri mümessilleri ve kala18,45 şarkılar yayını mehafil Avusturya hükumetinin yakın balık bir halk kütlesi hazır olduğu halde 19,40 ingilizce ders19,15 memleket haberler, 20,05 saat, bir istikbalde Avusturyada saltanatın ia bugün yapılmıştır. hava raporu 20.15 polisler için yayın 20,30 operakomik: Sevil berberi 23,15 hade edivermesini derpiş edemiyeceğini beM. Şuşnig diktatör berler. hava raporu 23,25 eğlenceli kon yan etmektedir. Avusturyanm dahilî ser 24 05 konuşma 24,20 konserin de olmadığım söylüyor vaziyeti, Almanya, Avusturya münase vamı 24,50 gramofonla eğlencelL musikl Viyana 18 (A.A.) M. Şuşnig, A ve darLs havaları, batının şimdi bulunduğu hal, bilhassa BERLİN: beynelmilel vaziyetle saltanatın avdetine vusturya Alman itilâfına telmih ederek istıklâl mücadelesinde müteveffa Dolfu18 05 şarkılar, gTamofon 18,35 edebi yakarşı Küçük İtilâfın izhar etmekte olduğu sun göstermiş olduğu kahramanlığı sena yın 19 05 eğlenceli konser 20 05 konuşsarsılmaz muhalefet Avusturyada böyle ma 20 30 konser . 20 50 günün akislerl birşey yapılmasına meydan vermiyecek etmiştir. Başvekil, bu itilâfın Alman 21,05 haberler 21,15 tiyatrolar ve kabaAvusturya münasebatındaki elemli faslı relerden nakil 23,05 hava raporu, hava tir. kapatmakta olduğunu ümid eylediğini dis, spor 23,35 dans musikisi . 24.05 gece Salâhiyettar mehafil, hemen hemen yayını. şüpheli bir takım ihtirazî kayidler derme söylemiş ve kendisinin bir diktatör olmaBUDAPESTE: yan etmekte ve kat'î mütalealarını bil dığını beyan ile müdafaada bulunmuştur. 18,35 cazband takımı, konferans 20,05 M. Şuşnig, feld Mareşal Buelgerthı salon orkestrası 20,50 opera yayını 24.C5 dirmek için M. Şuşnigin nutkunun metnini beklemektedir, gazetelere gelince vak Harrenfelsin yerine Avusturya milisleri gramofon 1,10 son haberler. BÜKREŞ: tin geç olmasına binaen ancak Avusturya kumandanlığına tayin etmiştir. 18,05 konser, havadis 19,20 konser, konCarinthie valisi olan Huelgerth. 1919 Başvekilinin nutkunun bir kısmını neş • ferans 20.25 gTamofon, konferans 21,30 da Sarinthiein istiklâli için gönüllülerin oda musikisi 22,10 mecmualara ve kitabredebilmislerdır. başında muharebe ederek şöhret kazan lara dair 22,15 şarkılar 22.50 konser Londra ne düşünüyor? 23,50 almanca ve fransızca haberler 24 mıstır. Londra 18 (A.A.) Habsburg haAvusturyanm müstakbel rejimi son haberler. LONDRA: nedanınm tekrar saltanat makamına gel Viyana 18 (A.A.) M. Şuşnig 18,05 Org konseri 18 35 eğlenceli muslmesi meselesinde Avusturyada bir plebsıst yapılması ıhtimali mevcud olduğu ha söylediği nutukta, Alman Avusturya ki 19,20 cocuklarm zamanı 20,05 karışıfc konser 20,25 musikili piyes, havadis21.35 beri, hem hayret uyandırmış, hem de en anlaşmasının «Nazizm» e hiçbir tavizde orkestra konseri 22,35 karışık yaym22,50 bulunmadığını bildirmiş, Dolfusun kah dışeye baıs olmuştur. dans musikisi 23 35 konser 24,05 havaSiyasî mehafil, şu noktaları ehemmi ramanlığını yâdederek «Dolfüs olma dis 24,50 dans musikLsi, havadis . 1,45 saydı Avusturyadan tarihî bir hatıradan sarkılar yetle kaydediyorlar: başka bir şey kalmıyacaktı» demiş, AvusPARİS [P. T. T.]: 1 Böyle bir hareket evvelce mev • turya vatanseverliğini tarif ederek bunun 21,40 orkestra konseri 22,05 oda musi cud olan birçok emsal yüzünden zâfa «ne siyah, ne yeşil, ne de bilhassa kızıl kisi ve şarkılar 22,05 facia 24,35 hava duçar olmuş olan muahedenameleri ih veya kahverengi» olmadığım söylemiş ve dis. lâl etmek olacaktır. ROMA: Avusturyanm müstakbel rejimi için reyi2 Baska memleketlerin dahilî iş 18,05 havadis 18,20 konser 19 inşad âma müracaat imkânını derpiş eylemiş lerine karışmamak siyasetinin faydası, 19,25 karışık yaym 20,50 Yunanistan için tir. Avusturyahları diledikleri hükumet şekyayın, havadis 21,35 hükumet yayını lini serbestçe intihab ettiklerinden dolayı Avusturya param.ni düşürmiyecek 21.45 viyolonsel ve piyano konseri 22,45 muahazeye imkân bırakmıyacaktır. Viyana 18 (A.A.) M. Şuşnig dün karışık yayın 23,35 dans musiklsi, isti 3 Saltanatın iadesi, hem Avustur. vatansever cephe memurlan toplantısında rahat esnasında haberler. yanın varisi olan devletlerin bir takım söylediği nutukta «şilin» in devaluasyo metalıbata kıyam etmelerini intac edecek nunun mevzuu bahsolmadığını da bildirmistir. tir. Bu gece nöbetçl olan eczaneler şunlar . dır: tzmirde üzüm fiatları Mevlid İstanbul cihetindekiler: Aksarayda (Ziya Nurl), Alemdarda (EşMerhum GeneTal Ahmed Fehmi eşi , " yükseliyor Xeyyire Şerıfenin ruhuna ithaf edilmek ref Neş'etı. Bakırkoyde (Merkez), BeyaIzmir (Hususî) Son hafta içinde üzere teşrinievvelin yirminci sah günü zıdda (Haydar), Eminonünde (Hüsnü Hayİzmir Borsasmda üzüm satışı çok ha öğle namazını müteakib Maçkada Teş dar), Fenerde (Arif), Karagümrükte (Arif), Küçukpazarda fHikmet CemiD, Sa raretli geçmiştir. Ayın yedinci günü ak vıkiye camisinde Yeraltı camii imamı matya, Kocamustafapaşada fRıdvan). Şehşamına kadar olan satış 217,384 çuval Hfız Ali tarafmdan Mevlidi Nebevî kı reminlnde (Nâzım), Şehzadebaşında (İs . ve 1625 torbadır. Ihracat ise 19 milyon raat edileceğinden arzu eden akraba mail Hakkı). Beyoğlu cihetindekiler: ve ehibbanm buna iştirakleri temenni 114,495 kilodur. Galatada (Yiçopulo), Hasköyde (Nesim Ayni gün akşamma kadar yapılan in olunur. Aseo), Kasımpaşada fMueyyed), Merkez cir satışı 121,548 çuvaldır. Hurda sa nahiyede 'Matkoviç), (VinkopuloV Şişlıde Teşekkür (Pertev), Taksimde (Kemal Rebül). tışı da 1849 çuvalı bulmuştur. Ihracat Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Aıle reisimiz Hılmi Üçüncünün has 13,979,966 kilo. Büyükadada (Merkez), Heybelide (Yu talığmda sonsuz ihtimamlarmı esirge suf), Kadıkoy, Pazaryolunda (Merkez), Pamuk, gene ayni tarih" esası üzerin miyen Nümune hastanesinin kıymetli den 7720 balya ve 73 harardır. Ihracat doktorları General Tevfık Salim. Bayan Modada fFaik İskender), Üsküdar, Ahmedıyede (Ahmedıye). 490,530 kilodur. . ' Müfide, Bay Kâzım, Sadri, Müfid, SaLzüm fiatları bir kuruş daha fırla miye hemşirelere ve cenaze merasimine Alenî teşekkür mıştır. İki gün evvel 10,000 çuvaldan iştirak etmek, bizzat veya yazı ile taziyette bulunmak suretile elem ve te Ankara Ziraat Bankası muamelât fazla muamele olmuştur. Bu, mevsimin essürlerimize iştirak eden zevata teşek kısmı memurlarından eşim Mahmud Ürökorunu teşkil etmektedir. Bu miktann kürler ederiz. nılın bir buçuk sene süren amansız der2000 küsur çuvalını Üzüm kurumu al Arife Üçüncü, Nihad Üçüncü, dinin tedavisine candan ve gönülden mıştır. Husnü Üçüncü, Tevfık Koral maddî ve manevî alâka gösteren bu muhterem müessesede beraber çalıştı ğı âmir ve arkadaşlarının bu defa da D A N İ E L L E H E N R i cenazesinde bulunarak gösterdikleri kar D AR R i E U X deşlik hisleri bu acı günümde bana teG A R A T selli kaynağı olmuştur. Kendilerine ayrı ayrı teşekküre yüce teessürüm mâni olduğundan muhterem gazetenizin taBüyük Fransız filminde vassutunu rica ederim. Eşi: Melâhat Ünil Avusturya krallığa doğ RADYO (^ Bu aksamki program 3 ru bir adım attı NÖBETÇİ ECZANELER Ç A P K I N G E N C I K İ Y A V R U C U K LOUİS FEULİLLADE'ın meşhur romanından. Pek yakında S Ü M E R S İ N E M A S I N D A HAMDl VAROĞLU Üçüncü Umumî Müfettişin giydirğidi yavrular M Unutulmaz «ESKİMO» nun UNUTULMAZ isimleri A L A V E L O T U S gene buluştular, gene birleştiler ve bir şaheser yarattılar ÎNSAN ,A V C I L A R I HALK OPERET1 Pek yakında kış operetlerine başlıyor S E Y E K Büyük operet 3 perde Müzik Seyfeddin, Sezai Asaf İnanılmaz şey! Fakat doğru! SATILIK HAYALET Onu himaye eden memleketinin parasına karşı spekülasyon yaptığı için kendisini hadsiz Iüks ve ihtişam içinde yaşatan adamı terketti ... Yalnız 2 0 kuruşla Büyük bir program göreceksiniz Bugünden itibaren Ş A R K FERNAND GRAVEY ve BETTY STOCKFELD tarafmdan harikalar harikası ASK BANDOSU KAN DAVASI Eski «EKLER» sinemasında Kağızman (Hususî) Geçenlerde buraya gelen Umumî Müfettiş Tahsin Üzer, Rusyadan gelen Türk muhacir lerine arazi tevzi ettirmiş ve bunlara çahşmak imkânını vermişti. Muhacir lerin bütün vaziyetlerini gözönüne alan Umumî Müfettiş bunlann çocuklarına elbise yaptırılmak üzere kumaş ta vermiştir. Bu kumaşla elbiseler yaptırıl mış ve 64 çocuk giydirilmiştir. Bütün muhacir aileleri büyük bir sevinç içindedir. Gönderdiğim resim giyinen ço cukları göstermektedir. Az da olsa, para biriktirmeğe alış, beş on kuruştan ne çıkar deme, damla damla göl olur. Uhısal Ekonomi ve Artürma Kurumu Yurddaş Stavisky işinin bir safhasını ve oyunun, aşkın, tahkirın ve spekulasyonun icrayı hükutn ettiği bir vak'ayı hazırayı tasvir eden emsalsiz bir film. BAKARA! STAVİSKY! Oynıyanlar : MARCEL CHANTAL • JULES BERRY ve ilk defa ola rak bır kitara rerakatinde rarUı söyliyen kusursuz artist Lucien Barroux Pek yakında S A K A R Y A Sinemasında Buck Jones tarafmdan hissî film Bu fırsatı kaçırmayınız.