CUMHURÎYET 19 Birinciteşrin 1936 Turizm işleri üzerinde tetkikleni Dün saklandığı evin çatı Memleketimizden seyyah celbetmek için ecnebi arasında yakayı ele verdi devletlerin yaptıkları reklâmlar ve propaîstanbul esnafını sekiz aydanberi dolandıran bir sabıkalı, dün Emniyet İkingandalar birbirini takib ediyor Bir tiirlü içinden çıkamadağımız bir mesele var: Seyyah meselesi. Ve ben, bu bahiste söz söylemek salâhiyeti olanlarla görüşür, notlar toplar, tetkikler yaparken, bir kere daha anla dım ki, bu i§, hiç te, bir çoklanmızın zannetügi gibi şöylece bir iki toplantı, müzakere, ve kararla hal ve faslolunabilecek şekilde basit umurdan değil, bilâkis iize rinde uzun uzadıya durulacak, kafa yo~ rulacak, hele ve bilhassa ihtısas istiyendeğişmiyen isabetli kararlar ahnacak e saslı bir meseledir. Turizmin Amerika Universrtelerinden bazılannda bir ilim şeklinde kürsüye çıkanlışı ve Avrupada hemen hemen her devletin iktısadî bakımdan ilk plâna aldıgı bir mesgale oluşu da bu iddianm en kuvvetli delilleri sayılmalıdır. Biz, son zamanlara kadar seyyah denen insanı, sade sokaklarımızda dolaşır alelâcayib kafileler arasında görmeğe alışmış bir millettik. Degil hududlar dışına, ecnebi memleketlere seyahate çıkan, hatta öz yurdumuz Anadoluda dolaşmağa giden Türk bile parmakla gösterilecek kadar azdı. Beş altı senedir, artık biz de seyahat ediyoruz. Evvelâ Devlet demiryollannın ucuz bir tarife tatbik edişi ve halka her türlü kolaylığı gösterişi yurd içinde ge zenleri günden güne artırmaktadır. Fakat ben, daha ziyade, harice gidenler üzerinde durmak istiyorum: Bizde tekbaşlarına Avrupaya giden ler, anlaşıldığma göre en ziyade iş adamlan, ve sırf etrafı görüp tanımak için gezen bazı tacirler, sonra talebe, nihayet hastalardır. Belki siz bunlan, hele talebe ile te davi için gidenleri seyyah saymak iste mezsiniz. Fakat herhangi bir ecnebi memleketine giderek orada müstehlik vaziyetinde bulunan her insan bir seyyahtır. Çünkü o, haricden getirdiği parayı bu memlekette sarfeden biridir. Dikkat ettinizse pekâlâ görmüşsünüzdür ki, memleketimizden seyyah çekmek için ecnebi devletlerin yaptıklan reklâmlar, propagandalar birbirini takib etmektedir. Sade Berlin Olimpiyadlan için yapılan her nevi sürekli propagandanın, nihayet bugüne kadar misli görülmemiş bir şekilde, büyücek bir Türk kafilesini Al manyaya çektiği muhakkaktır. Esasen bizden gidenler hemen hemen daima Almanya ve Avusturyayı tercih ediyorlar. Bunun sebebleri başında yol masrafının ve oralarda yaşayışm ucuzluğu gelir. Arkasından ise, bilhassa Almanyada her seyyahın mazhar olduğu kolaylıkları hesaba ksymak lâzımdar. Almanyadan dönen hangi Türkle temas ederseniz edin, size, toprağına ayak bastığı dakikadan, aynldığı ana kadar polisinden, hamalından, kapıcısından tutun en büyük memuruna kadar karşılaştığı herkesten gördüğü' hududsuz misah'rperverliği anlata anlata biteremediğine şahid olursunuz. Daha dün, henüz Berlinden gelmiş bir dostum, şöyle diyordu: « Aradığım bir yeri, en kalabalık caddede bir süvari polise sordum. Put gibi selâm durdu, sonra atını yavaş yavaş sürerek, önüme düştü, beni, hem de bir hayli uzakta olan, aradığım yere kadar götürdü.» Muhakkak ki Almanlar, bugün, seyyah denen her cihetçe nazik, hassas, alıngan ve müşkülpesend mahluku memle ketlerine ısındırmanin yolunu en iyi şekilde bulmuş insanlardır. Esasen bu, yukanda kaydettiğim gibi, Berlin Olimpiyadlan münasebetile yapılan geniş pro pagandanm şimdiye kadar eşine tesadüf edilmemiş şekilde muntazam, çekici oluşile de sabittir. Bizde kafile halinde ilk büyük seyahat 931 de millî seyahat acentalanmızdan birinin tertib ettiği Viyana seyahatile başlamıştır. Ondan sonra muallimlerin, izcilerin yaptıkları toplu seyahatler vardır. Avrupanm birçok yerlerinde hayatın Istânbulla kıyas edilemiyecek derecedeucuz oluşu da birçoklanmızı hatta çoluk çocuklarile o taraflara çekmektedir. Bunlar, yol masraflannı aradaki ucuzluk farkmdan pekâlâ çıkardıklan için, hemen hemen bedava bir seyahat yapmış oluyorlar. Bu şekilde, meselâ bütün bir yaz mevsimini ailece memleket dışında geçiren hemşerilerimiz vardır. Avrupanm her tarafında uzıyan Biuntazam asfalt yollar da bazı otomobil sahiblerimizi, otomobil seyahati yapmağa alıştırmıştır. Esasen her tarafta son zamanlarda taammiim eden seyahat tarzlanndan biri de budur. Hatta bisikletle seyahate çıkan genc lerimize bile tesadüf edilmektedir. Belediye seyyahin şubesinin tuttuğu istatistiklere göre, geçen sene, yani 935 kânunusanisi başmdan kânunuevveli so nuna kadar îstanbuldan Avrupaya giden Türk seyyahları 7650 kişiyi bulmuştur. Fakat alâkadarların söylediklerine göre bizde Avrupaya seyyahın çoğalması için (karşılıklı seyahatin temin edilmesi lâzımdır. Bakınız, başka memleketlerde bu, nasıl oluyor: Meselâ Macaristandaki bir seyahat acentası, Almanyadaki bir seyahat acentasile uyuşarak, karşılıklı, tirbirlerine seyyah göndermeğe karar veriyorlar. Ve Macaristandan gelen yüz seyyahın bü tün masraflannı Almanyadaki acentanın ödemesine mukabil, onun Macaristana gönderdiği yüz Alman seyyahının da bütün masraflannı oradaki Macar acentası ödüyor. Biz ise, bugünkü vaziyette, bu şekilde bir anlaşma yapamıyoruz. Çünkü Türk parasını koruma kanunu buradaki acentanın, gelecek seyyahlann masraflannı ödemesine mânidir. Bu temin edilse, Acaba Türk seyyahlar çoğalacak mı? Işin içinde olanların iddialanna göre, bu muhakkaktır. Çünkü bir yandan dünyayı gezip görmek merakı bizde de başlamıştır, bir taraftan ise, ucuz memleketler tabiatile herkesi kendine çekmektedir. Nihayet muhtelif zamanlarda, muhteIif vesilelerle seyahate çıkmış olanlar her sene ayni şekilde başka başka diyarlan dolaşmak lüzumunu, ihtiyacım hissede ceklerdir ve bunlann memlekete her dönüşlerinde etraflarında yapacaklan propaganda, yavaş yavaş birçok yeni sey yahlar ortaya çıkaracakhr. Millî seyahat acentalarımızdan birinin direktörü bana şöyle diyordu: « Bir kere bize uğnyan ve delâle timizle seyahate çıkan vatandaşa, biz, temelli müşteri gözile bakarız. Çünkü, biliriz ki, o, artık seyahat denen hastalığa tutulmak üzeredir. Ve her sene, muay yen bir zamanda gene gişemize uğrıya caktır. Hatta, parası yoksa şusunu busunu satacak, borca girecek, ne yapacaksa yapacak, muhakkak yola çıkacaktır.» Ve ilâve ediyordu: « Yeryüzünde bu hastalığa tutul muş milyonlarla insan ve bu yüzden geçinen yüzlerle şehir, kasaba vardır. Son zamanlarda ise, seyahat etmek cidden cazib, kolay, ve her keseye elverişli bir şekil aldı. Meselâ, eline yüz lira geçiren biri bana gelir; (şu kadar param var. Bununla şu kadar gün g<vmek istiyorum, nereye gitsem?.) der. Ben de ona, bu para ile en iyi şekilde nerelerde dolaşabileceğini bütün tafsilâtile, hatta, filân kasabada hamala vereceği paraya, filân şe hirde sinemaya ödiyeceği duhuliyesine kadar, hepsini anlatır ve biletini veririm. Çünkü dünyanın dört bir tarafmdan bize muntazaman gelen malumat saye sinde her yanda olup bitenden haberdaı bulunuyoruz. Bu kadar kolaylık karşı sında, biraz kesesine güvenen insan, seyahat etmez de ne yapar?» Boş bulundum da sordum: Avrupadaki bir seyahat acentası da, Türkiyeye gelmek için kendisine müracaat eden bir seyyaha, memleketimiz hakkmda, dediğiniz şekilde verebilecek malumata sahib midir? Acenta hazin hazin boynunu büktü: « Heyhat... Malumattan vazgeç tik, Türkiyeye aid bu seyyaha gösterebilecek üç beş temiz resimden bile mahrumdur.» ci şube Üçüncü kısım merkez memuru Cevad tarafınlan saklandığı yerde ya kalanmıştır. Sekiz aydanberi îstanbulun muhtelif semtlerindeki esnaf birer ikişer gün ara ile Emniyet müdürlüğüne başvurarak üstübaşı temiz bir adamın dükkânlarına gelerek kendilerini dolandırdığmdan şi kâyet etmişlerdir. Bu şikâyetlere göre, dolandırıcı kendisine yüksek bir memur süsü vererek bir dükkâna giriyor, öteberi alıyor. Aldığı eşyaları bir sandığa koyarak çırağa yükletiyor. Aldığı öteberi nin fiatını bir kâğıda yazdınyor. Ye kun bilfarz 650 kuruştur. Cüzdanını a çıyor: «A a a; yanımda bu kadar fazla para yok! Evde de bütün 10 lira var. Siz malları çırakla adresime gönderin. Yalnız kendisine 10 lira vereceğim için 650 kuruşun üstünü de kendisine verin ki para bozdurmak müşkülâtına uğramıya lım.» diyor. Avrupadan gelen ve Avrupaya giden seyyahlar ( Şehir ve Memleket Haberlerî^) Esnafı faka bastıran adam! Doğru değil mi? Talebe kavgaları mekteb idarelerince halledilmelidir İki, üç gün evvel yazdığımız bir talebe kavgası çürmü meşhud mahkemesine kadar intikal etmiş ve alâkadarların mahkumiyetile neticelenmiştir. Kavga, ortamektebin birinci sımfında bulunan ve henüz çocuk denilebilecek çağda iki genc talebe arasmda ve mektebin önünde cereyan etmiş ve taraflardan biri de mekteb müdürlüğüne şikâyette bulunmuştur. Müdürlük, talebeleri arasında cereyan eden böyle ehemmiyetsiz bir kagvanın hallini, kendi salâhiyeti haricinde görerek polis celbetmek suretile çocuğu mahkeme salonlarına sevketmeği daha muvafık bulmuştur. Bize kalırsa böyle mekteb civa rında olmuş talebe ihtilâflannm mercii cürmü meşhud mahkeme lerinden ziyade mekteblerin hay siyet divanı olmak lâzım gelir. Şayet mektebde vuku bulacak her çocuk kavgasmı mekteb müdürleri telefonla polis çağırtıp cürmü meşhud mahkemelerine havale ederse, tstanbulda daha beş, altı mahkeme açmak lâzım gelecektir. Mektebin terbiye ve şefkat dağıtan duvarları arasında hallolunacak meseleler için cezaî hükümler değil, terbiyevî müeyyideler daha faydalı ve daha makuldür. Yüze vurultn bir tokadın kızar tısı, kısa bir müddet sonra geçebilir. Fakat nüfus kâğıdına yazılan bir mahkumiyet karannın kara damgası çocuğu ömrünün sonuna kadar takib eder ve istikbaline mâni olur. Bu endişeler karşısında mekteb talebeleri arasında çıkacak kavgaların mekteb idareleri tara fmdan halledilmesi ve en kü çük bir vak'anın hemen cürmü meşhud mahkemelerine verilmi yerek çocukların terbiye ve istik ballerine darbe vurulmaması lâ zımdır mütaleasmdayız. Siyasî icmai Almanyanın cevabı vrupanın Iberya yarımadası haric olarak garb kısmında emniyet ve sulhu muhafazaya mahsus eski Lokarno misakınm beş azasın + dan biri olan Belçika ahiren Fransa ile ıthfakından ve arazisinden ecnebi kuv * vetlerin geçmesine müsaade veren misaktan ve dığer taahhüdlerden vazgeçerek tam bitaraf bir politika takib edeceğini ilân etti ve yeni Lokarno misakına dahil olmıyacağmı bildirdi. Almanya ile İtalyada büyük memnuniyet, Fransada şiddetli infial, Ingilterede ise hayret uyandıran Belçikanm bu hareketini, Almanyanın yeni Lokarno misakı hakkmda, Ingilterenin sormuş olduğu suallere hazırladığı cevabın, Londra kabinesine tevdii takib etti. Bütün dünya Belçikanm evvelce Fransaya ve İngiltereye danışmaksızm politikasını ansızm esasından değiştirmiş olması hâdisesinden dolayı heyecan içinde iken Al manyanın verdiği cevab karşısında büsbütün hayret içinde kaldı. Geçen eylulün on sekizinde îngiltere yeni Lok>j:no misakını müzakere edecek konferansın hazırlanması ve gecikmemesi için icab eden diplomasi temaslarının başlaması maksadile Almanya ile Fransaya muhtelif sualler sormuştu. Almanya, cevabında, hatta kaydi ihtirazî ile de müspet hiçbir taahhüd altına girmemiş ve Ingilterenin suallerine bir sıra mukabil suallerle cevab vermiştir. Almanyanm mukabil sualleri şunlardır: 1 Yeni Lokarno muahedesinin Holanda ile Belçikanm hudud ve topraklannın muhafazası ve tamamiyeti için zamân ve teminattan ibaret olmasma îngiltere razı nydır? 2 Yeni Lokarno misakına îngiltere, Fransa, Italya ve Almanyadan başka bir devletin girmesine îngiltere taraftar mıdır? 3 Milletler Cemiyetinin on altmcî maddesindeki taarruza uğnyan tarafa aza devletlerin yardım etmelerine aid ahkâmın yeni misakta da kayid ve işaret edilmesine îngiltere muvafakat edecek midir? 4 Âkid dört büyük devlet, 25 sene müddetle birbirinin hududlannın emniyeti için karşılıklı yardım şeklinde, teminat ve zamân vermeğı kabul edecekler midir? Bu mukabil sualler, Almanyanm, yeni Lokarno misakınm sırf garbî Avrupa nin dört büyük devleti arasında ve mezkur sahaya münhasır kalarak Sovyet Rusyanın karıştırılmamasını ve Milletler Cemiyeti misakile uzaktan ve yakından alâkadar olmamasını istediğini anlatmaktadır. Almanya, Fransa, îngiltere ve îtalya garbî Avrupanm iki küçük devleti Belçika ile Holanda hududlannın masuniyetini tekeffül edecekler ve birbirlerinin hududlanna da tecavüzde bulunmamağı, karşılıklı yardım esası üzere, zamân ve teminat altına alacaklardır. Almanyanın cevabı, adeta, Belçika ile evvel anlaştıktan sonra hazırlanmış sual şeklindeki taleblerdir. Belçikanm yeni Lokarno misakındaki alâkası, hududlannın dört büyük devlet tarafından kendi aralannda garanti edilmesinden ibaret olacaktır. Belçika Holanda gibi büyük devletlere karşı hiçbir taahhüd altma girmiş olmıyacaktır. Almanyanm dileklerine göre, Fransanın Sovyet Rusya ve diğer devletlerle olan ittifaklarından vaz geçmesi icab edecektir. Bu esaslar üzerine yeni Lokarno misakının vücude gelmesine Fransanın razı olacağı beklenemez. Bunun için Almanyanın cevabı beklenilmiyen birşey olmamakla beraber, bomba gibi, patlamıştır. Fransanın İngiltereye ne cevab verdiği malum değildir. Fakat bu cevabın, Fransa ile Ingilterenin karşılıklı olarak birbirlerinin hududlannın müdafaasına aid olması muhtemeldir. Eski misakta, îngiltere Fransanın şark hududunun müdafaa ve muhafazasını tekeffül ettigi halde Fransanın mukabil tekeffülü yok tu. Yeni misakta ise, îngiltere, Fransanın da îngilterenin emniyeti için taahhüd altına girmesini istiyordu. Fransanın bunu kabul edip etmediği cevabınm neşrinden sonra anlaşılacaktır. Mezarlıkta ölü bulunan kadın Parasma tamaan öldürüldügü anlaşıldı Dün öğleden sonra Kuşdili mezarlı * ğında oynıyan çocuklar bir kadın cesedi görerek polise haber vermişlerdir. Cesed muayene edilince kadıncağızın tanılma • ması için ağzının ve burnunun kesilmiş ve kafatasmın yanya kadar yarılmış ol duğu görülmüştür. Kadmın sabahleyin öldürüldüğü anlaşılmıştır. Zabıta kısa bir tahkikattan sonra cesedin Kurbağahderede Kuyulumaslak sokağında 6 numaralı evde oturan Hacere aid olduğunu tesbit etmiştir. Kadmın parasına tamaan öldürüldüğü zannedilmektedir. Katiller henüz yakalanmamışhr. Tahkikata ehemmiyetle devam edilmekte • dir. MÜTEFERRİK tnhisarlar ve Maliye Vekilleri tnhisarlar ve Maliye Vekilleri dün sabah Ankaradan şehrimize gelmişlerdir. Anadolu dahilinde yaptıkları uzun bir tetkik seyahatinden sonra Ankaraya dönen ve derhal Istanbula hareket eden her iki Vekil burada Vekâletlerini alâkadar etmekte olan bazı müstacel işlerle meşgul olacaklardır. Bu makul teklif dükkâncı tarafından derhal kabul ediliyor ve çırağa 350 kuruş verilirken tembih ediliyor: « On li* rayı al, 350 kuruşu ve malları öyle ver!» Çırak gidiyor ve bir müddet sonra dönüyor. Mallar geri gelmiştir. Çırak, gittiği adreste böyle bir adam oturmadığını, ve malı satm alan adamın da elindeki 350 kuruşu bir bahane ile alarak sıvıştığını haber veriyor. İşte yapılan sahtekârlıklar hep bu mahiyettedir. Yapılan tahkflcat, bu sahtekârlığın sabıkalılardan Rıza oğlu Süleyman tarafından yapıldığını meydana çıkarmışhr. Süleyman 7 senedenberi hiçbir suç 15lemediğinden kendisini bulmak kolay olamamış ve aylardanberi peşinde dolaşan dört sivil memurun mesaisi akim kalmıştır. Nihayet, dün sabah merkez memuru Cevadla sivil komiser Eşref ve komiser Rıza şehirde bu mesele üzerinde taharriyat yaparlarken Süleymanm Maçkada bir evde sakh bulunduğunu haber almış lardır. Sabıkalı Süleyman Maçkadaki evde çatıarasmda yakalanmıştır. Kurnaz adam dün Emniyet Müdürlüğünde bü tün yaptıklarını teferrüatile anlatmıştır. Suçlu bugün Adliyeye teslim edilecektir. Rasadhane müdürü Ankaraya gitti Bundan bir müddet evvel Maarif Vekâleti tarafından Rasadhane için Al manyaya büyük bir cazibe aleti sipariş edilmişti. Çok kıymetli olan ve son derece hassas bulunan bu alet Almanya da hazırlanmıştır. Maarif Vekâleti bu aletin mahallin de tetkik ve tecrübesile memleketimize getirme işine Rasadhane müdürü Fa tinle muavini Kemali memur etmiştir. Fatin ve muavini Almanyaya gitmiş lerdir. Doğru değil mi? Şirket mümessilleri Ankaraya gittiler Şark Demiryolları imtiyazile cer ve nakil vasıtalarınm hükumetçe satın alınma.sı jhajckında t Ankarada başlıyacak olan müzakerelerde hazır bulunmak üzere ewelk4 ^ün şehrimiıe gelmiş olan şirket mümessilleri dünkü trenle An karaya gitmişlerdir. Pişmiş aşa katılan soğuk su Bursada iki gencin nikâhı kıyılırken bir ihbar yapıldı ve... Bursa (Hususî) 200 kadar davetli nin Belediye salonunda saatlerce bek lemesile neticelenen garib bir nikâh muamelesi olmuştur. Nikâh memurunun tam muameleyi yapacağı sırada bir ihbar vaki olmuş ve kızın başka birisile Manisada nikâhh olduğu bildirümiştir. Bu haber üzerine nikâh memuru derhal muameleyi durdurmuş ve Manisa ya bir yıldırım telgrafı çekmiştir. Bu telgrafa cevab gelinciye kadar davetliler salonda beklemişler, bazılan da nikâh olmıyacak diye çekilip gitmiş lerdir. Saat 17 de bir telgraf müvezziinin nikâh salonuna girdiğini gören davetliler arasında meraklı bir kaynaşma olmuş, birkaç dakika sonra nikâh memuru odasmdan çıkarak Belediye reisi Cemil Özün odasma girmiştir. Bu sırada umumî merak büsbütün artmış, fakat nikâhlanacak çift kendi lerinden emin oldukları için vaziyet ve itidallerini hiç bozmamışlardır. Bir iki dakika sonra nikâh memuru salona girip te masasının başma geçince davetliler sevinmişler ve nikâhlanacak çiftler ağır ağır masanm başma ilerle mişlerdir. Üç saatlik bir belkemeden sonra bu nikâh kıyılmış ve gencler sevinç içinde salonu terketmişlerdir. Nikâhlanan gencle görüştüm. Bu ihbarın bir kasda makrun olduğunu za ten bildiklerini, böyle bir şey olsa muameleye teşebbüsün şüphesiz faydasız olduğunu takdir edecek kabiliyette bulunduklarını söyledi. Trakyada yapılan yeni köprüler Eidrne (Hususî) Edirne ile Kırklareli arasındaki Yeniköy köprüsü ve Edirne ile Havza arasmdaki Sazlıdere köprüsü betonarme olarak yapılmak tadır. Bu köprüler kıştan evvel açıla caktır. Bunlardan başka Gelibolu Keşan arasmdaki Büyükkavaklı köprüsü ile Babaeski Edirne arasmdaki Taşköprü betonarme köprüleri de gene Nafıa Vekâletince eksiltmeye çıkarılmak üze redir. Cumhuriyet Kız Enstitüsünün binası ve eksikleri de bitmek üzeredir. Bu müessese Cumhuriyet bayramında mera simle açılacaktır. öğrendiğime göre Liseliler Yurdu da bir haftaya kadar bitecektir. Yurd kırk yataklıdır. POLtSTE KERESTE YIĞINLARININ ALTINDA KALDI Cibalide Fener cadde sinde îzzetin kereste mağazasındaki kereste istifleri yıkılmış ve amele Ahmed altında kalarak ağır surette yaralan mıştır. Yarah Cerrahpaşa hastanesine kal dınlmıştır. TRENt TAŞLIYAN ADAM Dün, öğleden sonra saat 14,30 da banliyö treni Samatyadan geçerken Karabet adında bir adam tarafmdan taşlanmış tır. Bir tesadüf eseri olarak taşlar trende bulunan yolculara isabet etmemiş tir. Karabet polisler tarafmdan yakala narak Müddeiumumiliğe teslim edil miştir. BABASINI BOĞMAK İSTEMİŞ Fatihte Lutfi sokağında oturan 80 yaşlarmda Osman, dün gece evinde otu rurken oğlu Salâhaddin sarhoş bir halde yanma gelmiş ve: « Baba bana para ver* demiştir. Zavallı ihtiyar oğluna parası olmadığını söyleyince Salâhaddin hiddetle babasmın üstüne atılmış ve ihtiyar a damm: « Oğlum, insan babasına el kal dırmaz» demesine rağmen kuvvetli ellerile boğazını sıkarak boğmağa başlamıştır. Patırdı üzerine komşular yetişerek hayırlı evlâdı yakalamış ve polise teslim etmişlerdir. Bursanın su işleri Bursa (Hususî) Bursa suları hakkmdaki neşriyatımızı nazari dikkate alan Belediye reisimiz Cemil Öz, su depolarındaki filitrelerin ve depoların müstacelen temizletilmesi ve bunun için de icab eden paranm sarfı hakkmda Belediye Encümeninden bir karar alarak derhal işe başlatmıştır. Esasen üç ayda bir temizlenmekte olan su depo ları bu seneki mebzul yağmurlardan daha evvel bozulmak istidadmı gösterdiğinden Sıhhat müdürlüğünce ihtiyatî tedbir olmak üzere mekteblere filitreler takılması hakkmda bir tamim yapıl mıştı. Belediye Encümeni ayrıca, şehirde mevcud bütün çeşmelerin bir krokisi ni yaptırarak bunlardan bazılarım ve bilhassa lüzumsuzlarını kaldırmıya ve bu çeşmelerden bir kısmını, ihtiyacı olan ve çeşmesi bulunmıyan mahallelere nakletmeğe karar vermiştir. ( ' KANDEM1R Izmirden sergiye gönderilen nümuneler Izmir (Hususî) İzmir san'atkâr lannın El ve Ev işi sergisi için hazırladıkları muhtelif ve çok güzel eserler 27 sandık içinde Ankaraya gönderilmiştir. Sergiye 47 müessese iştirak etmiştir. Teşhir edecekleri eşya 590 parçadır. Bunlann içinde san'at kıymet ve ince likleri hakikaten çok parlak parçalar da vardır ve bir kısmı Büyük Sefimizle İs met Inönüne ve Mareşal Fevzi Çakmağa hediye edilecektir. Bir san'atkânn hazırladığı içinden kilidli ve tazyik karşısında meçhul bir noktadan silâhla a teş eden çekmece hayret uyandırmıştır. ÜNlVERSlTEDE Üniversite talim taburu komutanı değişti Muharrem Feyzi TOGAY Orman mektebi Bursaya taşındı Bursa (Hususî) Orman mektebi tamamen Bursaya nakledilmiştir. Mek teb, şimdi yeni ders senesi için hazır lıklar yapmaktadır. Mektebin açılacağı gün henüz taayyün etmemiş olmakla beraber yerleşme biter bitmez derslere başlanacaktır. Şehrimize taşınan Orman mektebi doğrudan doğruya Vekâlete bağlı olan orta kısımdır. Enstitüye merbut Orman Fakültesi tstanbulda kal mıştır. Üniversite talim taburu komutanı Adapazarı parkı binbaşı Sıtkı, terfi zamanı yaklaşmak Adapazarı (Hususî) Yıkılmak tehta olduğundan kıt'adaki vazifesine dönlikesi karşısında boşaltılan Alibey mekmek üzere Üniversiteden aynlmıştır. Üniversite talim taburu komutanh tebi ve önündeki dükkânlar Vilâyetçe satılığa çıkarılmıştı. Vaktile halk tarağma binbaşı Ferid getirilmiştir. fından Maarif idaresine hediye edilen Bursa tütünlerine rağbet bu mekteb ve arsasmı Vilâyetin mü Bursa (Hususî) Bursa tütünlerine zayedeye çıkarmasile, fakat, bu defa pason seneler zarfında rağbet edildiğini ra ile Belediye satın aldı ve yanmdaki bildirmiştim. Alıcıalrdan yaptığım tah şirin parkımıza ilâveye başladı. Belediye, büyük bir kadirşinaslıkla, kikata nazaran, Bursa tütünleri ucuz dur. Bu tütünler her harmanda kulla parkın bu yeni kısmma, Adapazarı külnılabilmektedir. Çünkü, içimleri yavaş tür hayatmda büyük rolü olan Rehberi tır. Yapraklar ince olmak itibarile siga Terakki mektebinin hatırasmı bir mermer taşla tesbit edecektir. ra verim kabiliyeti de fazladır. Cumhuriyet Nushası 5 Kuruştar I Turkiye 1400 Kr Senelik Altı aylıU 750 Oç ayhk 400 150 Bir ayhk şeraiti» İçm Hariç 1700 Kr. 1450 yokhır 800