CUMHTJRÎYET 17 1936 Odünç alınan kitablar Ihsanın beni görünce memnun olmas îçimi epey ferahlattı. Kaç haftadır, na sıl cesaret edip te gitsem, §u roeseley nasıl halletsem, diye düşünüp duruyor dum. tşte nihayet cesaretimi toplayıp gel miştim. Bu kadan iyi. Şimdi niçin geldi ğimi açıkça anlatmak lâzımdı. Zaten a sıl korktuğum da buydu. Beni yazı odasına aiarak en îyi kol tuğuna oturttu. Kendisi dc karşıma geçti. Bir iki kere yutkunduktan sonra: Hani, şey için geldim, diye söze başhyacak oldum. Hemen lâfımı keserek: Bibliyoğrafya Topyekun Harb Evet, diye tekrar sözümü keserek Ulus Basımevi 1936 Fiatı 100 kuruş ISTANBUL: odada dolaşmağa başladı; evet, bunu 12,30 plâkla Türk nausiklsi , 12,50 hava, herkes anlıyor. Fakat iş kitaba gelince <Topyekun Harb» Ulus gazetesi ter dis . 13,05 plâkla hafif müzlk 13,25 muhkimse anlamaz oluyor. Niçin anlamıyor cümeler kütübhanesinin onuncu cildini telif plâk neşriyatı 18,30 çay saatl, dana musikisi 19,30 konferans: Dr. Ali Rjza İnlar? Çünkü bu meselede efkârı umumi teşkil ediyor. Bu seriden olan «Anka kaya tarafından, zayıflama hakkında • • yenin terbiyesi kıt. Eğer Mehmed elli ra» dan da evvelce bahsetmiştik. 20,00 Rifat ve arkadaşları tarafından Türk kuruş yerine Ahmedin kitabını alsaydı. General Ludondorfun bu eserini musikisi 20.30 Safiye ve arkadaşlan tarafından Turk nvusrkisi 21,00 plâkla soFalih Rıfkı Atay şu sözlerle takdim edi Ahmed Mehmede hatırlatabilirdi, lolar . 22,30 Ajans havadisi. yor: «Birçok diller arasında ilk olarak diyecek oldum. VİYANA: türkçeye nakledilmiş olan bu kitab hak 18,35 şarkılar ve opera havalan 19,05 Doğrusu böyle çirkin bir hareketi kmda dünya basınmda birçok tenkidler konuşmalar, saat, haberler, hava raporu, müdafaa edişin tuhafıma gidiyor, namusçıkmış ve hakkında ileri geri pek çok konuşma . 20,25 Viyana musikisi 21,05 lu bir adamm hatırlatılmağa ihtiyacı ol söz söylenmiştir. Biz fikir âlemine yepiyes: Don Juan ve Faust . 23.05 haberler ve saire 23,15 eski musiki . 24,15 konuşmamalıdır. ödünc almmış bir kitabı geri nilikler getiren her telif gibi «Topye ma 24,30 dans musikisl. vermeyi de unutan bir adam daha bir kun Harb> i de Türk okurlarının enteBERLİN: çok ödünc aldığı şeyleri de unutacak de lektüel ihtiyaclan bakımından faydalı 18,05 gramofon, konuşma . 19,05 gramö. mektir. Işte buna müsaade edilmemelidir. bularak neşrediyoruz.» fon 20,05 konuşma . 20,20 şarkılar 20,50 Büiyor musun. dcdi. sen gelmcden günün akislerl 21,05 haberler 31,15 dans Kitabm mütercimi Hikmet Tuna da Anlıyor musun? evvel bir makale yazmagı düşünüyor havalan, hava raporu, havadis, spor . 23,20 esere ilk söz olarak şu kısa satırlan ilâGene durarak masaya müthiş bir yumStutgarttan naklen spor 23,25 dans mu. dum. Yok, yok, otur. O kadar acelesi ve etmiş: «Bu eser, bir zihniyetin ifa slkisi. yok. Sonra da yazarım. Mevzu e$ki, fa ruk indirdi, ve devam etti: desi olmak bakımından belki bir rea Sümer Bank paviyonunun uzaktan görünüşa... BUDAPEŞTE: Halkm ahlâkı ve terbiyesi kuvvetkat fevkalâde mühim. Halkin tcrbiye eîzmir arsıuhısal fuarında Sümer lasile karşıhyan çeşidli bez mamulleri, 18,35 konferana 19,05 grramofonla dans litedir. Ve General Ludondorfa göre dilmesi, efkârı umumiyenin aydmlahl lendirilmelidir. Eğer bu ahlâk kuvvet harb asıldır. Fakat bize göre asıl olan Bank paviyonu en fazla göze çarpan ve kalitesi kadar teşhirindeki muvaffaki musikisi 20,05 memleket yaymı 20,20 piyano konseri 20,50 siyasl haberler.21,05 ması lâzım gelen bir mesele. Yani kitab lendirilmezse, ödünc alıp ta kitabı geri yurdda sulh, cihanda suUıtur. alâkayı çekenlerden biridir. Modern yetle de dikkate çarpmaktadır. masallar ve şarkılar . 21,35 konser 22,45 vermeyi unutan bir adam, kanunen şapka ahp ta geri vermemek raeselesi. AHah Kâğıd fabrikamızın yeni mamulleri haberler 23.05 konser 24,15 Çlng«ne or. Der totale krieg Almanyada kitab ha tarzda ve çok zarif bir üslubla inşa e çalan bir adam gibi cezalandmlmahdır. için söyle. Bu ifin hırsızlıkUn farkı var kestrasile şan 1,10 son haberler. linde basılırken ona başka türlü bir mu dilmiş olan bu paviyonun izdihama ma de paviyonda teşhir edilmektedir. Unutma ki hepimizin küçük veya BÜKREŞ: hal vermiyen geniş antresinden içeri Duvarlarda çok güzel grafikler ve fomı? kaddeme yazılmış olabilirdi. Ben, U 19,05 konser, havadis 20,05 konserin de. girenler, paviyonun iç tanziminin de toğrafiler devlet endüstrimizin inkişaf biiyiik bir kusuru vardır, diye işi tatlıya Elimdeki eldivenlerle sinirli. sinirli vamı, konferans . 20,45 gramofon, konfe lusta tefrika edildikten sonra kitab kı dışı kadar cazib ve zevkli olduğunu tas safhalarını tesbit etmektedir. bağlamak istedim, olmadı. rans 21,30 orkestra konserl, spor 22,50 oynıyarak: lığma bürünen bu tercümenin başına dik etmektedirler. Sümer Bank paviyonunda, insan, her orkestra konserl . 23.50 fransısça ve al Hayır, diye haykırdı. îş böyle de Vallahi, dedim, jthamında biraz Feshane ve Hereke fabrikalarının gün dev adımlarile ileriye doğru giden manca haberler 24 rumence haberler. bu veciz mukaddemeciği yazmayı kâfi ğil. Ah, geri vereceğim diye kitabı alıp LONDRA: fazla ileri gittin galiba. Bçnce bu bir uyünlü kumaşları, halıları, battaniye ve endüstrimizin memlekete temin ettiği buldum.» a sonra iç eden ahlâksızlar. Evet ma18,20 dans musikiai, havadis, kitablara' kilimleri, Beykoz deri ve kundura fab muvaffakiyetler hakkmda toplu bir nutkanhk meselesi. Zaten ben... Bu sözler haklıdır. Fakat biraz evvel kalemde de bu kelimeyi kullanacağım. rikasının ayakkabılan ve her türlü sar malumat almak ve Türk gücünün kısa dair 19,45 dans musikisl 20,20 musiki, O da sinirli, sinirli dolaşıyordu. Bir münakaşa 21,45 operet parçaları, hava Falih Rıfkı Atayın da işaret ettiği gibi raciye derileri, Bakırköy ve hususile zamanda ortaya koymuş olduğu arızalı dis, dlnl yayın 23,35 keman ve piyano • denbire öniimde durarak yüzüme kızgın 3ünkü bu insanlar köküne kadar ahlâk başka memleketlerde de birçok tenkidKayseri fabrikasmm geniş halk küt pserleri doya doya seyretmek imkâm 24,35 gramofonla dans musikisi. ızdır. Ne diyordum? Ha, evet, eğer bu lere maruz kalan bu eserin bizde de leh kızgm baktı: PARİS [P. T. T.l: lelerinin ve köylünün ihtiyaclarını faz nı bulmaktadır. 18,05 musiki 19,05 Org konseri, hava . Unutkanlık. ha? diye haykırdı. ıhlâksızlan cezalandırmak benim elim ve aleyhinde birçok sözler söylenebilir. dis 20,40 şarkılar, keman konseri 20.55 Unutkanhk ha? Meselâ Ahmed Meh de olsaydı ben onlara yapacağımı bilir Onu lisanımıza çevirmekten maksad konusmalar, haberler 21,30 havacıhk h a . berleri . 21,35 eski Fransız musikisi 33,35 dim. Rica ederim medenî bir cemiyet mî fikir âlemimize yenilikler getirmek olmede elli kuruş borc veriyor. İyi, güzel, havadis. duğundan eserdeki kanaatin samimî olhoş. Ahlâk kanunlanna ve prensiplerine iz, yoksa vahşi bir kabile mi? ROMA: ması tercümesi için kâfi bir meziyet Bursa (Hususî muhabirimizden) 18,05 havadis, konser, musiki 19,25 yaBirdenbire sesini yumuşatarak: göre Mehmed namuslu bir adamsa paraLe Messager d'Athines gazetesi, 12 bancı dillerde konuşma, liman haberlerl, yı iç edeceği yerde borc aldığı için geri Kuzum beni mazur gör, dedi. Bu tir. Burada müdafaa edilen fikri biz de Bursanın eskidenberi her tarafta şöh eylul tarihli sayısında «Yunanistan ve gramofon, turizsm haberleri . 20,25 musiki, vermesi lâzım. Işte unutkanlık her neden mescle bana çok heyecan veriyor. De inceler, işimize gelirse alır, işimize gel ret bulmuş olan gÜzelim meyvacılığı bu Türkiye» başlığı altında neşrettiği bir ya fransızca haberler 20,55 Yunanistan için yayın, havadls, konuşma 21,50 opera yase burada başlıyor. Sen diyorsun ki am etmeden sorayım. Muayyen bir me mezse reddederiz. Yeter ki eser bizde sene çok fena bir netice vermiştir. Kıs zıda diyor ki: yım, konusma 22,35 komedi: Şeytan çan men bakımsızlık, kısmen de bilgisizlik tenkid fikrini harekete getirsin. Yal Mehmed unuttugu için parayı geri ver ele üzerine mi görüşmeğe gelmiştin? 30 tesrinievvel 1930 tarihli Türk* kulesinde 23.35 dans musikisi, havadis • ve bunlara inzimam eden tabiî afetler, 24,20 ingilizce haberler. Vallahi, diye kekeledim. ben, çe nız bu bile kâfi bir kazancdır. miyor. Mehmed mademki parayı ödünc mevsimsiz yağmurlar ve dolu gibi muh Yunan muahedesinin ve merbutu ol olan Eser, Topyekun Harbin mahiyeti, telif sebebler yüzünden bu sene meyva deniz silâhlarının tahdidi protokolunun almıştır, geri vermeyi de unutmamahdır. n yani müsaade edersen o iki kitabı isemeğe geldim. Hani altı ay evvel iade Ulusun manevî birliği ve Topyekun hem kemiyetçe az, hem de keyfiyetç akdi, 9 şubat 1934 tarihli Balkan AndAnlatabiliyor muyum?. Harbin temeli, Ekonomi ve Topyekun düşkün olmuştur. Bu sebeble şimdi laşmasına başlangıc teşkil eden 14 eylul Tabiî, tabiî, dedim. Dediğin gibi, tmek üzere benden aldığın iki kitabı. Bu gece nöbetçl olan ecıaneler »unlari Harb, Müdafaa ordusunun kuvvet ve Bursada iyi meyva bulmak bir mese İngilizceden nakleden Mehmedin parayı iade etmesi lâzımdır. hacmi, Müdafaa ordusunun ana kısım ledir. Hatta evvelce kilosu yüz para 1933 Türk Yunan paktının imzası, dır: İstanbul clhetindekiler: BEYZA B1RS0N Zaten ben de bunun... ları ve bunların kullamlmaları, Top ya kadar satıten iyi şeftalinin tanesin haklı olarak, harb sonrası tarihinin en Aksarayda (Ziya Nuri), Alemdarda (Abdülkadir), Bakırköyde (İstepan), Beyazıd, yekun Harbin tatbikı, Başkumandan şimdi beş kuruşa bile zor buluyoruz di mühim hâdisesi telâkki edilmistir. Buniar, mazideki hatalan ve bunlann da (Haydar), Eminönünde (Bensason), başlıklı yedi fasla aynlmıştır. Başından yebilirim. Fenerde (Arif), Xaragümrükt« (Arif), Kü. Bu sonuna kadar merak ve zevkle okunu Gerçi meyva müstahsilleri, eskiden zararh neticelerini tasdik etmek cesareti çükpazarda (Hikmet Cemil), Samatyada yor. Tercümesi de temiz bir lisanja ya meyvacılık çok para getirdiğinden ve ni gösteren milletler arasındaki samimî (Erofilos), Şehremininde (Nâzım), Şehzaakşam pılmış. bizde bu mebzul meyvaları işliyecek anlaşma arzusunu gösteren bjrer misal debaşında (Halil). Sineması yeni sinema Beyoğlu cihetindekiler: konserve fabrikaları çok olmacüğından diye zikredilmiştir. mevsimine başlıyor. Galatada (İsmet), Haököyde (Neslm Ameyva ağaclarma arız olan haşeratla Her iki millete mensub güzide şahsi seo), Kasımpaşada (Müeyyed), Merkez mücadele etmiyorlar, meyvaların cins yetler tarafından daha 18 nci asnn «o nahiyede (Kanzuk), (Psfrunakyan), (İtilerini ıslaha çahşmıyorlardı. Şimdi ise nundanberi tahayyül edilen, yüz seneye mad), Şişlide (Necdet), Taksimde (Taksim). vaziyet tamamen aksi tecelli etmiştir. yakm bir zamandanberi Türk ve Yunan Üsküdar, KadıkBy ve Adalardakiler:1 Mahsul az, fakat kıymetlidir. Ticaret Odası meclisi dün bir topîantı Fransızca sözlü büyük Buyukadada (Merkez), Heybelide (Yu • devlet adamlan tarafından arzu edilen, yapmıştır. Bu toplantıda geçen içtimaın Şu halde hiç olmazsa bu netice kar her iki milletin arzulan haricinde engel suf), Kadıköy, Pazaryolunda (Merkez), Metro Goldwyn filmi zaptı okunduktan sonra, Ticaret Borsası şısmda olsun meyvacılığımızı ıslaha lerle ve bertaraf edilmesi lâzım gelen mü Modada (Faık İskender), Usküdar, Çarşı. Oymyanlar: boyunda (Omer Kenan). çalışmalıyız. ROBERT MONTGOMERY idare heyeti azalan meyanından reis, re Meyva cinslerini ıslahtan başka ya lâhazalarla çarpışan Türk Yunan anis vekili, hesab ve muamelât müfettişleaşması, altı senedenberi, beynelmilel siCAROL LOMBARD rinin seçildiklerine dair Borsa tezkeresi pılacak bazı işler daha vardır. Müstah yaset sahasında mevkii olan bir realite İlâve olarak: BETTY BOOB ve KAHRAMANI canh resim Holivut Istanbuimagazin okundu ve yeni riyaset divanına muvaf sile tabiî afetlere karşı mücadeleyi öğ dir. Avrupanm cenubu şarkî kısmında ve retmek için devamlı ve amelî kurslar Ayrıca: Pamamount dünya haberlerinde Nevyork Londrayı tayBu mecmuanın 17 eylul nushaaı güeel fakiyetler temenni ve bu intihablar tasdik açmak. Meyvanlarımızın yalnız taze o Akdenizin komşu iki memleket sahilleri hikâyeler, güzel resimlerle en son sinema yare ile 18 saatte geçen tayyareciler; Bekçisiz^deniz^ener^ve edildi. 1 larak değil, işlenmiş halde dahi satıl tarafından kuşatılan havzasında bir sulh haberlerini yüklü olarak çıkmıstır. TavsL •^•"•••••••^* tspanya dahilî harbi ™"™™^^^^^ ye ederiz. Muhtelif komisyonlara Oda namına masını temin etmek. Meyva satış koo ve asayiş amilidir. Altıncî Ulusal Türk Tıb seçilen azalar nisan, mayıs, Borsanın da peratifleri teşkil etmek ve daha akla geRüştü Arasın ziyareti ve M. MeKüçük ve enrualsiz yıldız Kongresi Zabıtlan temmuz mizanlan tasdik edildi. lebüecek diğer tedbirlere baş vurmak. aksasla yapacağı mülâkat, iki milleti Altmcı Ulusal Türk Tıb Kongresl ZabıtBursanın yemyeşil ovasım bir orman birbirine bağhyan samimî dostluğun pek Bundan sonra Ticaret Borsası idare lan Kurultay İdare Heyeti Oenel Bekreterheyetinin bütçede bazı maddelerin müna değeri şeklinde süsliyen meyva ağac abiî bir tezahürü ve haricî siyasetleri liğince 580 büyuk sahifeli bir kitab halinde kalesini taleb eden tezkeresi okundu ve ları bugünkü halile bırakılırsa görüle birbirinin hpkısı olan iki memleketin ida nesredilmiş; üyelere dağıtılmaktadır. bu da kabul olundu. Odanm iki ay kadar cektir ki yıldan yıla bu mahsul azala reci devlet adamlan tarafından zaman ile beraber temsil ettiği evvel yaptığı patates talimatnamesi hak cak ve Bursanın meyvacılığı da havlu zaman yapılması zaruri mülâkatlardanculuğu gibi tarihe karışacaktır. kındaki idare heyeti tezkeresi de okundu. dır. İdare bu tezkerede herne kadar talimatnamye patateslerin 50 kiloluk çuvallar Norveç ticaret anlaşmasında Kitab ve defterlerinizi An Fransızca sözlü pek mükemmel Dis Tabibi yapılan tadilât içinde satılması hakkmda bir madde kokarada Maarif Vekâleti karve cazib filmi nulmuşsa da taamülen patatesler piya * Türk " Norveç ticaret anlaşmasında şısında en müsaid şeraitle Bu akşamdan itibaren sada 75 kiloluk çuvallar içinde sahlmak bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu meyan«Akba» kitab evinden tedarik Avrupadan avdet etmistir. ta olduğundan maddenin bu şekilde de da 3000 kiloluk lâstik ayakkabı tenzi edebilirsiniz. İzdihama mahal giştirilmesi istenmekte idi. Bu taleb mec lâtı yerine 5000 kiloluk oyun topu konulsinemasında başlıyor. kalmamak üzere şimdiden müÜsküdar H A L E Sineması lisçe de muvafık görüldüğünden kabul e muştur. Aynca tahsisata 2000 kilo sargıracaat ediniz. GOLEM DELİ KRAL dildi. Ruznamede başka madde bulun lık âğıd ve 14482 kilo cilâsız mukavva Telefon: 3377 ilâve edilmistir. Çocuklar için fiatlar: Fotöy ve Balkon 20, Hususî 25 kuruş,* madıeından ictimaa nihayet verildi. Harry Baur Sümer Bankın Izmir RADYO panayırındaki paviyonu Bu akşamki program Sanayiimizin dev adımlarile ilerleyişini de isbat eden paviyon çok takdir kazandı Bursada meyvalar bu sene çok az oldu Türk Yunan Dostlugu kuvvetlidir NÖBETÇİ ECZANELER MELEK KADINLARDAN B I KT I M Ticaret Odası meclisinin yeni kararlan Ç YENİ ESERLER ) SHİRLEY TEMPLE'in JOHN BOLES SHİRLEY ASİ S A R A Y / Ankara Mekteblilerine: Dr. PERTEV ATA İlâveten: SÜR'AT ÇÎLGINLIĞÎ FOX Pendîkteki beyaz ev Zabıla romanımız: 27 Başında müthi} bir ağrı vardı. Buna rağmen yerde yuvarlanarak içeri girdi. Kapıyı çekti ve kendini kanapeye attı. Ter içindeydi. Mendilile yüzünü sildi. Bir iki dakika sonra adamakılh kendine gelmişti. O zaman başına gelen şeyi düşündü ve kendisine bir suikasd hazırlanmış olduğuna, yani vagondan atılarak b'ldürülmek tehlikesinden nasılsa kurtulduğuna kanaat getirdi. Bir sigara dumanile sersemletilmiş. kapıya sürüklenmişti. Kîm yaptı bunu? Bu vagonlarda onu tanıyan, onun alâkadar oldugu meselelerle alâkadar olan kim vardı? İlk aklına gelen tabiî Kutsî ve arkadaşları oldu. Fakat derhal bunlann hayatına kasdedemiyeceklerine iman ederek fırladı, Bir vagondan ö'tekine geçerek bütün oturanları gözden geçirmeye başladı. Nerminin oturduğu kompartimanda, onun arkasında bir karı koca ile ihtiyar bir kadından başka kimseler yoktu; yürüdü. Kutsiyi bir arkadaşile baıbaşa, sakin ve neş'eli bir halde buldu. Ona meseleyi anlatıp anlatmamakta bir iki dakika tereddüd etti. Kutsî kendisini görmemişti. Aldırmadı ve başka bir vagona geçti. Burada amele kıhklı, fakir, esnaf takımı on, on beş kişi vardı. Ayakta bir sigara yakarak hepsini birer birer tetkik etti. Hepsi kendi âleminde idi. Hic birinde şüpheli bir işaret yoktu. Diger üçüncü mevki vagonlar da öyle. Geri dönerek meseleyi Kutsiye anlatmak istedi ve dönerken gene hepsini birer birer tetkik ediyordu. Bu sırada başını arkaya dayıyarak gözlerini kapamış. hatta ağzını yan açmış bir adam dikkatini celbetti, Bir lâhza durdu. Bu adamı nerede görmüştü? Kapalı olan gözlerden bir tanesinin bir saniye sonra aralandığını ve kendisine çevrildiğini görünce şüphesi arttı. Yarabbi, kim bu herif? Ben bu herifi nerede gördüm? Diye kafasım yordu. Başkalanna bakarak bu adamm simasım hafızasında canlandırmaya çalıştı v« buldu: Onu biraz evvel Nerminin arkasında, Nermine bakarken görmüştü. Bu adamın yerini değiştirmiş olması, ikinci mevkide iken üçüncü mevkie geçmesi de ayrıca şüpheyi davet edecek bir haldi. îri vücudlü, esmer, tıraşlı, üstübaşı temizce, fakat babayani olan bu herif kendisine taarruz eden adam ise muhakkak ki Nermini de gözetliyor ve belki Nermini de ayni akıbete düşürmek istiyor. Yoksa onun başka bir şeriki şu dakikada Nermini pencereden atmakla mı meşguldür. Kenan bunu düşünerek hemen geri döndü, bir hamlede Nerminin vagonunu buldu. Onun arkasında bir yaşlıca kadın ve karşj kompartimanda bir kan koca ve başka bir erkek vardı. Nermin gene ayni dalgınlık içinde pencereden dışarı bakıyordu. Birden gene geriye döndü. Öteki vagona gecerken kapıda birisile çarpıştı, kolu şiddetle ağrımaya başladı. Dikkat edince bunun şüphelendiği adam olduğunu gördü. îri herif, nazik olmaya çalışa rak: Affedersiniz; dedi. Galiba pek acele yürümek istiyordunuz. Kabahat bende değil!.. Kenan hiddetle cevab verdi: Sen de peşinden biri kovalıyormuş gibi geliyordun. îriyarı herif kaşlarını kaldırarak müstehzi: Dogru; dedi. Ben de acele ettim. Amma belki kovalanıyordum; belki kovalıyordum. İkisinden biri!... Geçip gitmek istiyen adama Kenan hayret ve nefretle baktı. Çok cür'etkâr ve görmüş geçirmiş, feleğin çemberinden geçmiş bir adam olduğu belli idi. Kenanı hayret ve hiddeti içinde bırakarak giderken onun tehdidkâr cevabından kuşkulanarak Kenan da geri döndü. Nerminle bu herifi bir vagonda bırakmak istedi. Sigarasmı ikinci mevki vagonun kapısı dışmda kapıdan îçerisini gözetliyçrek tüttürdü. Şüpheli adam bu vagonda pek az durdu ve başka vagona geçti. Tren de Pendiğe gelmişti. İstasyona girerken Kenanı bir düşünce aldı. Nerminin polis tarafından değil, fakat tehlikeli adamlar tarafından takib edildiğine şüphe yoktu. Bu tehlikeli adamları takib etmek, yahud polise ihbar ederek takib ettirmek te Nermin üzerine nazan dikkati celbederdi. Kenan bunlan düşünürken tren çoktan durmuş, herkes inmeye başlamıştı. Nerminin trende arkasında oturan kadınla konuşarak çıktığım gördü. Trenden inmiyerek aralıktan onların uzaklaşmalannı beklerken iriyan herifin hareketini de gözetlemek istedi. Şimdi ne yapmalı? Kızın arkasmdan gitmeli mi, gitmemeli mi? $u dakikada Kutsi de beni aramıyacak mı? Ona başıma gelenleri anlatmadım. Fakat herhalde söylemeli, şüpheli herif nerede ya?.. Kadınlar gidiyor. Işte Kutsi ve arkadaşlan da... Diye soylenerek vagondan eğildi. Geriden gelenleri ve ileride gidenleri baştanbaşa gözden geçirdi. Şüpheli adamdan eser yoktu ve Nermin vagonda ahbab olduğu yaşlı kadınla istasyon binası yanından yola çıkıyordu. Tren buradan ileri gitmiyeceği için Kenan iki adım attı, Telâş ve endişe ile sağını, solunu, önünü, arkasmı kontrola başladı, Tren yolunun öbür tarafında adam olup olmadığını vagonların arasından görmeye çalıştı. Şüpheli a damdan eser yoktu. * O zaman Nermini bir kere daha gör» mek, uzaktan hayaJini seyretmek arzusile koştu; yola çiktı. Sağa sola ve Iskele caddesine inen yolda kalabalık arasında Nerminin gölgesini bile göremedi. Yalnız epeyce uzaklaşan tek ath bir arabada bir kadm hayali farkeder gibi oldu. İstasyon binası kapısı önünde beş on dakika bekledi. Ortalık tenhalaştı. Karşıki kahvede, sağdaki ahçıda, istasyonda ve yolda toputopu ya on kişi vardı, ya on iki. Hepsini teker teker süzdü. Sonra yola çıktı. Akşam sekizç kadar nç yapacak* tı? Akşam, saatsekiz Ipkeleye doğru yürüdü. Takib edilip edilmediğini anlamak için tcnha sokaklara saptı. Geriye döndü, gene ileri geçti ve bu küçük mahalleler, basık evler arasından iskeleye çıktı. Üç kahve değiştirdi. Bir arajık canı sıkılarak hat boyu* na, cinayetin işlendiği yere kadar uzanmayı düşündü, hatta yola bile çıktı. lArkası var}