CUMHURİYET 29 Nisan 193« Atlatılan tehlike Orhan Rahmi Gökçe ^ = Güzel bir nisan sonu.. Hava tertemiz gök masmavi. Tramvaydayım. Içimde dipdıri, taze bir hayat neşesi var. Ga liba, havanın, günün, tabiatin güzelli ğinden olacak!. Tramvayımıza, genc bir çift bindi.. Kadın yirmi yaşlannda. Açık kumra saçlan ensesinde kıvır kıvır, başı zarif gözleri aydm elâ, rengi mat bir kadın Sırtında gri, kısaca bir kostüm ve bayaz krep bir bluz.. Erkek yarı sportmen bir tip. Yaşı, yirmi beş, var yok. Geniş omuzlu, iyi gi yinmiş bir genc. Hayatlarına henüz mınltı, homurtu karışmamış, balayında bir çifti andınyorlar. Biletçi yanlarına yaklaştı. Erkekte ufaklık para yökmuş, banknot çıkardı. Biletçi: Bozukluğunuz var mı?. Der gibi bana baktı. Tam bu sırada genc kadın çantasını açtı ve bilet paralarını verdi. Biletçi de, kestiği iki bileti delikanlıya uzattı. Epeyce gittik. Biribirine yaklaşmış, konusuyorlardı. Ansızın.. Adeta göz kırpıp açmak arasında bir hâdise oldu: Genc kadm yerinden fırladı, yüzü korkudan sararmış, gözleri şaşkınlık içinde, benim önümdeki yere geçti, oturdu. Et rafıma baktım: Şişman, kırk beşine merdiven daya mış, burnu dudağına yıkılmış bir adam içeriye girdi. Derin bir nefes aldı ve kadının yanına oturdu. Dalgın görünüyordu. Biraz sonra başını çevirip kadına baktı: Oooo. dedi, sen misin Sevim?. Genc kadın da, sanki onu yeni gör müş gibi: Oooo, dedi, benim ya!.. Benim ya!.. Erkek mendilini çıkardı, alnındaki ince ter tabakasını sildi. Başladılar konuşmağa: • Teyzenden mi geliyorsun?. Evet!... Hani. çoktandır görme miştim de... Şöyle bir, uŞradım. Bana telefon etti. Fakat senin o rada bulunduğunu söylemedi.. Evet, biliyorum.. Seninle telefonda konusurken ben oradaydım. Hay zavallı kadın, hay! O kadar mustarib ki.. Bu uğursuz felâketler gelir gelir de o genc tazeyi bulurlar. Ohö, öhö, öhö!.. Aman bu riiz gâr da boğazımı gıcıklıyor.. Sakın, doktor sen orada iken mi geldi? Hayır!. Fakat, doktor o kadar... Şey etmiyor.. Yani, telâş göstermiyor muş..' ÖHö, öhö... Telâş göstermiyor mu?. Amma da yaptm ha?. Halbuki teyzen bana, akşama kadar iyilesmezse, doktora zehir tedarik ettirip bu faciaya nihayet vereceğini söylpdi. Tahammül edemiyormuş.. Zehir mi?.. Ha... $ey.. Yok canım, akşama kadar iyile şir!.. Muhaverenin tam burasinda, erkek başını revirİD kadına baktı: îvilesir mi?.. dedi ve bir kahkaha savurdu Yavrum, sen neler sövlüyor sun: bir otomobil, zavallı köneçin ard bacaklannı koparmıs, ahnıs.. Sana göre, bu zavallı bacaklar, aksama kadar ye niden verlerinde mi bitecekler?. Kadm afallamıstı. Erkek dikkatlice ona bakıyordu. Bereket, kontrolör ye tişti. Biletleri kontrola başladı. Sıra, genc kadına gelmisti. Kadınm titrediğini sez dim. Ensesinde bile ter vardı. Derhal toparlandı: Almadım! Nereden bindiniz?. Taksimden! Bu defa kadınm yanindaki erkek basını cevirdi: Taksimden mi?. Hani sen bana tevzenden eeldı'Sini sövlemistin?. Tütün eksperliği Nizamname hükümlerinin tatbikına başlanıyor Romanyadaki ırkdaşlarımız hicrete hazırlanıyorlar RADVO Bu aksamki program j tSTANBUL: 18 dans musikisl (plâk) 19 Haberler • 19,15 muhtelif plâklar 19,30 Çocuk Esir « geme kurumu namma konferans 20 ke • man solo. Nasir Nacl tarafmdan. Piyano* da: Lasenski . 20,30 stüdyo orkestralan • 21.30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansınm ga« zetelere mahsus havadis servisi verilecek • tir. VİYANA: 18,10 konser 20.05 hava raporu, ler . 20,35 musiki yayını . 21,19 konser • • 22.15 musiki yayını 23.05 haberler 23,25 askerî konser 24,45 eğlencell konser. BERLtN: 17,35 halk sürleri . 17,50 gramofon . 18,35 havadis 19,05 şarkılar 20,05 eğlencell yayuı 20,50 günün akisleri . 21,05 haberler 21,20 genc milletlerin zamanı 21,50 dans havaları 22.50 kanşık yayın 23,05 hava raporu, havadis, spor 23,35 gece musikisl ve dans havaları. BUDAPEŞTE: 18,05 konferans 18,35 çingene musiki • sl . 19,25 konferans 19.55 plyano konse ri . 20.45 ulusal tiyatrodan nakil 23,35 cazband takımı 24,20 çingene musikisi * 1,05 son haberler. BÜKREŞ: 18.05 konser 19,05 borsa, havadis 19,20 konferans . 19,35 konser 21,10 mektub kutusu 22,35 haberler 22.50 konser . 23.50 fransızca, almanca haberler 24 haberler . 24,05 gece konseri. LONDRA: 19,35 karışık yayın 22.20 orkestra konseri . 23.35 dans orkestrası 24,35 hava < dis 24,45 piyano konseri. PARİS tP. T. T.J: 18.05 orkestra konseri 18,35 haberler • 18,45 konuşmalar 19,05 orkestra konse . ri 19.35 operanın tarihi 20.35 inşad 21.05 şarkılar . 21.35 havadis 21,50 komedi . 23,50 dans musikisi 24,20 eğlencell musiki. ROMA: 18,05 konser 20,25 Ingilizce haberler t 20,50 fransızca haberler . 21,40 komedi •> 23,05 oda musikisi . 24,05 dans musikisi. Bu, muhakkak ki, yıldırımlann birbirine çarptığı dakika idi. Kontrolör, biletTütün eksperleri hakkındaki yeni ni çiye seslendi: zamname mer'iyete girdiğinden eksperle Yahu, sen uyuyor musun?. Bak, rin meslekî vaziyetlerini tesbit için hazırbu bayan Taksimden binmiş. Herkese lıklara başlanmıştır. bilet kesmişsin de, ona kesmemişsin ? Nizamname geçen mart ayının 30 unBiletçi şaşınr gibi oldu: dan itibaren tatbik mevkiine girmiş oldu Kestim efendim, kestim ! ğundan bu müddetten itibaren altı ay sonKadın cevab verdi: ra ehliyetname almamış olânlar eksperlik Hayır, kesmediniz!. y apamıyacakl ardır. Nasıl kesmedim efendim, nasıl kesNizamnameye göre eksper olmak için medim?. Siz Harbiyeden binmediniz Ege, Karadeniz ve Marmara mıntaka mi?.. lanndan en az birinde mütehassıs olmak Ve biletçi etrafına bakındı: lâzımdır. Nizamname hükümlerinin tat Hem, dedi, siz... Öyle ya... Siz, bika başlanmasından evvel en az yedi sedemin, şurada oturmuyor muydunuz?.. ne eksperlik yapmış olanlara mütehassıs Bilmez miyim hiç ben.. bulunduklan mıntaka için imtihansız olaKadın bitiyor, kadın eziliyordu, ka rak ehliyetname verilir. Bunun için alâkadın perisan, kadın yan ölü idL. darlann vesika ibraz etmeleri lâzımdır. Hayır! diye kekeledi Ben Vesikalan kâfi görülmiyenler imtihana tâtramvaya bindim bineli burada oturu bi tutulacaklardır. yorum.. Nizamnamede yeniden yetiştirilecek Yanindaki erkek ki kocası olduğu eksperler için de hükümler vardır. Bunlar muhakkaktı dikkatle bakıyor, acı acı gülüyordu. Kafasının içinde birşeylerin en az beş sene staj görecekler ve sonunda kınlıp döküldüğü, yanıp tutuştuğu mu imtihan edilerek ehliyetname alacaklar ve eksper muavini olacaklardır. hakkaktı. Biletçi bana baktı: Inhisarlar eksperlerinin lise derecesin Bayım, dedi, ilk müşterim sizsiniz. de tahsil görmüş ve memurluk vasıflannı Söyleyin Allahaskına, bu kadın Harbi haiz bulunmuş olmalan lâzım geldiği gibi yeden binmedi mi?. bunlar harman stajlan da ilâve edilmek Ayni an içinde kadın da dönüp bana üzere beş sene staja tâbi tutulacaklardır. baktı... Inhisarlar Idaresi kendi eksperleri içinGözleri yalvanyor, ağlıyordu.. Her de imtihansız ehliyetname alacak olanlarşey, cevabıma kalmıştı.. Bir an içinde düşündüm. Hayatta aldatılmış erkekler ne la yedi sene çalışmamış olduklan için imkadar çoktu?. Saadetlerini, ancak bu al tihana tâbi tutulacak olan eksperlerin lisdatıhşı duymakla bozuluyordu. Ya duy telerini hazırlamaktadır. mazlarsa?. Hayır! dedim, yanlışsınız. Orada başka bir bayan oturuyordu, kalktı git Çocuk Cerrahisi ve ürtopedi ti. Bu bayan ise Taksimden bindi ve hiç Kliniği dersleri yerinden kımıldamadı. Profesör doktor Akif Şakir Şakann Ü Kadınm gözleri dile gelmisti: nlversitede verdlği dersleri blr araya top. layıp tertib ettlgi bu mühlm eser, kitab haDerin bir şükranı ifade ediyordu. Biletçi sinirli sinirli etrafına baktı. Tam inde intlşar ettl. Yalnız talebeyl veya heklmleri değil, çocuk hayatma taalluku babu sırada ilerideki delikanlı, tramvayın krmmdan her mtinevver yurddaa.ı ilgilen ön sahanlığından atladı. indi. Biletçi o dirmesi icab eden böyle blr eserl bastırdığından dolayı profesör Akif Şakiri tebrlk nun arkasından bağırdı: etmek borcumuzdur. Delikanlı, kurbanın olayım, çıkar Çocuk, yarm demektlr. Onu arızasız yacebinden şu iki tane bileti de, karşıdan şatmak için birçok bilgilere ihtiyac var . dır. Çocuk Cerrahisi de o bilgilerin en mü. olsun, göster!.. himlerindendir. Profesör doktor Akif Şa Bu sırada ihtiyar erkek te karısına kir, kendinden ders alan talebeye bu bil . hiddetli hiddetli homurdandı: piyi bol bol verirfcen halkm da istlfadesini Ben, bütün bu olan şeylerden ve düşünerek gerçekten parlak bir hlzmet senin deminki cevablarından hiç birşey yapmıştır. Basılı§ı gayet güzel ve her sahlfesi te anlamadım. Hemen ineceğiz ve ben, te simlerle müzeyyen olan bu değerll eserin lefonla teyzeni bulup bu işin içyüzünü kincl cildini de görerek sevinmek lster ve kltabı çocuk sevglsi taşıyan her yurddaşa anlıyacağım. tavsiye ederiz. Biraz ilerideki durakta tramvaydan indiler. Bir de baktım ki, kadın çanta sını unutmuş. Hemen alıp arkalanndan seslenecek oldum. Fakat kadın, geri dönILAN mtiş, geliyordu. Iğilip çantasını alırken fıOsmanlı Bankası gişeleri, 2 mayıs sıldadı: 936 dan 30 eylul 936 (dahil) e kadar Çok mersi.. Teyzemin numarası aşağıda yazılı saatlerde açık bultına caktır: 27000. Lutfunuzu tamamlayınız! 1 GALATA MERKEZt VE YENtDemek ki, çantayı kasden unutmuştu. Yaman bir zekâdı bu!. Ve ben de biraz AMt ŞUBESt: Adi günlerde: Saat 9.30 dan 15 e kadar ileride indim, bir mağazadan, bu numa Cumartesi günleri: saat 9.30 dan 12 ye raya, onun teyzesine telefon ederek herkadar şeyi anlattım. 2 BEYOĞLU ŞUBESt: Teyzesi, genc, hayatınm en hararetli Adi günlerde: Saat 9.30 dan 12 ye kadar « 13.30 dan 15 e > cağında dul kalmış, fakat mükemmel bir kadındı. Dün, başbasa gene bu mevzuu Cumartesi günleri: Saat 9,30 dan 12 ye L n c H ı i r V P VaVıUaVıaiarla cn'iliieHiJc.. kadar. Romanyada Türklerin en fazla bulunduklan Pazaretk şehrinden bir manzara Pazarcık (Hususî) Yüzlerce y\l Osmanlı împaratorluğunun Tuna kıyıla rında bekçiliğini yapmış olan ve bu gün de Romanya cenub hududunun sadık bir bendesi bulunan Dobrice Türkleri, bunca yıldır hasretini çektikleri öz anasının sıcak kucağına atılmak üzere hazırlanmaktadırlar. Türklerin Romanyadan gitmesini istemiyenler arasında Romanyalılardan başka Bulgar azlığı da vardır. Bunlar Türkler gittikten sonra büsbütün ekalliyette kalacaklarından manasız olarak endişeye düşmektedirler. Göçe hazırlanan Türkler, bilhassa Türkiye ve Romanya hükumetleri arasında bu mesele hakkında yapılan an laşmanm mal ve mülklerine taalluk eden kısımlanmn bildirilmesini merakla beklemektedirler. Akay tşletmesi Direktörlüğünden: 1 mayıs 936 cuma günü Bahar bayramı dolayısile Akay hatla • rında pazar tarifesi tatbik olunacaktır. YARIN (2308) YENİ ESERLER DONANMADA N 11 MAT1NELERDEN baslıyarak t P E K sinemasında ask, heyecan ve macera dolu çok güzel bir film Fransızca sözlü Af. G. M. büyük filmi. Baş rollerde ROBERT TAYLOR JEAN PARKER Ayrıca: tkinci büyük filim: CİNAYET KIEPURA JUGO 1 İ N O 1 11 \J N« 11. JEAN JENNY Senenin en büyük aşk ve musiki filmi S A R A Y SİNEMASINDA BU AKŞAM SAAT 21 DE Musiki San'atkârları Cemiyetinin teşvikile 25 kişilik ALATURKA SAZ KONSERİ E F T A L Y A S A D İ ve B İ M E N Ayrı programla lutfen iştirak edeceklerdir. Fiatlar: 70 100 120 150 Kr. YARIN AKŞAMDAN ITİBAREN OSMANLI BANKASI S A R A Y SHIRLEY Eon SİNEMASINDA TEMPLE'ın temrili 1 Bu gece nöbetçi olan eczaneler junlar * dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda Etem Pertev, Alemdarda E * sad, Bakırköyde Merkez, Beyazıdda Bel • * kls, Eminonünde Beşir Kemal, Cevar, Fe • nerde Emilyadi, Karagümrükte Suad, Kü çükpazarda Hasan Hulusi, Samatyada Erofilos, Şehremininde A. Hamdi, Şehzadebasında Hamdi. Beyoğlu cihetindekiler: Galatada Karaköy, Hasköyde Halk, Kasımpaşada Turan, Sarıyerde Nurl, Şişîlde Nargileciyan, Taksimde Dellasuda, Ertuğ . rul, S Baronakyan. Üsküdar. Kadıköy ve Adalardakller: Büyükadada Şinasi, Hevbellde Tanaş, Kadıköy Pazaryolunda Rifat, Modada Sıhhat, Üsküdar İmrahorda İmrahor. Zayi E. tnayet namına eski harf Nöbetçi eczaneler Sevimli küçük ton yıldız lerle ve ölü Fatma adma yeni harflerle memhur mühürlerimi kaybettim. Bunlarla hiçbir kimseye bir muamelem ol • tnadığuu ilân ederim. E. tnayet SHIRLEY DİKJCAT' ve G A N G S T E R L E R Shırle Fransızca sözlü filminde görecek ve alkışlıyacaksınız. y in fotografisi bulunan 3,000 broş çocuklara hediye edilecektir. Çocuklara mahsus fiatlar: 20 ve 25 kuruştur. 1 Mayıs Bahar bayramı Törk Maarif Cemiyetinin YARIN matinelerden baslıyarak M E L E K sinemasında senenin en büyük 2 ŞAHESERt birden Rozet günüdür. O gün gögüslerinizi cemiyetin rozetlerile •üs'emegi unutmavınız B U G Ü N Bir teşekkür ve düzeltme Ankara Maarif Cemiyeti Ortamektebi talebesinden ve Eti Oymağı kız izcilerinden Seyhun Aktunanın Ankarada vefat ettiğini ve arkadaşları tarafmdan merasimle defnedildiğini yazmıştık. Seyhun Aktuna, Kazanç Temyiz Komisyonu Maliye azası Ali Cemaİ Aktunanın kızıdır. 15 inci baharında ölümü, muallimleri, arkadaşları ve kendisini tanıyanlar arasında büyük bir teessür uyandırmıştır. Anasile babasınm, cenaze merasimi ne iştirak edenlere ve taziyette bulu nanlara teşekkür ettiğini yazarken is minin Seyhan ve Selçuk şeklinde yan lış yazılmış olduğunu da kayid ve tas hih ederiz. ESKİŞEHİR ASRİ S î N E M A H A L K OPERETİ D A 1 K A S T A DİVA Almanca orijinal nüshası, Baş rollerde MARTHA EGGERTH PHIUP HOLMES 2 K L E O P A T R A Rejisör: SECIL B. de MILLE Fransızca sözlü T U R K SİNEMASINDA Altın Toplıyan Kızlar Şayani hayret filmini görünüz llâveten: SPOR ve GENCL1K 2 mayıs cumartesi akşamı HALİME 3 mayıs pazar matine Şehzadebaşında ŞİRİN TEYZE F L O R Y A 3 mayıs pazar akşamı HiLAL 1 Mayı» cuma * ^ günunden füs ettiği şey, pis ve iç bulandıncı bir koku idi. Polis hafiyesi o zaman anladı ki ağız ve burnuna tıkadıklan paçavra bir mayie bulanmışh. Delikanlı mücadele etmek, karşı koy mak, tekme ve yumruk sallamak istedi. Fakat buna nekadar gayret ettiyse kuvvetinin de o kadar azalmakta olduğunu anladı. Az sonra etrafmda herşey dönüyordu. Bacaklan burkuluyor, ve daha fazla a yakta durmağa tahammül edemiyerek öne yıkılıyordu. Delikanlı henüz kendinden tamamen geçmemişti. Fakat kuvvetini toplamak için elinden geldiği kadar az hareket ediyordu. Büyük bir gayretle kulak verdi ve birkaç sada duydu. Bunların arasında biri, kulağına pek kanşık ve kime aid olduğu anlaşılmaz bir şekilde geldi. Fakat muhakkak ki bu, bir kadın sadası idi. MİŞEL STROGOF ALEMDAR Ayasofyada itibaren iki »inemada gOBterilecektir tefrik etmekten âcizken! Halbuki baska bir sada, sanki mu hakkak duyulmak istiyormuş gibi yüksek sesle şöyle cevab veriyordu: Her ne hal ise, şimdi rahat edebilir. Bu gece de, bundan daha evvel iki kere daha olduğu gibi, bu gece de saat beşi kırk iki geçe olacak. Bir saniye sonra polis hafiyesi kendinden geçmiş, şuursuzluk âleminin uykusuna dalmıştı. Cedric Lacy esir ve hapsedilmişti. Beşi kırk iki gece devusuna icabet edebilecek bol bol vakti vardı. Scotland Yarddan çıkınca bir taksi «Cumhuriyet» in zabıta romam : 3 6 çağırarak şoföre adres verdi. §oför verilen sokak ismini bilmiyordu sanki. Onun Yazan: Charles de Richfer tam yerini bulmak için plânına bakmak mecburiyetinde kaldı. Az evvel öğle yemeğinde gördüğü ve Nihayet bularak: her zamanki gibi hoşa gitmiyen vaziyetini Blimey! dedi, tam Luichrouseun takmmış olan Thaisa acaba ona ne söyliortasında! Lavander Poud civannda. yebilirdi ? Cedric Lacy ilk cümleyi okuduktan Amma da mahalle ha! Amma bana ne? Ha oraya gitmişim, ha başka yere... sonra şöyle bir irkildi. Mektubda: Cedric Lacy kendi kendine düşünü «Sevgili Cedric, deniliyordu. Sofrada yordu: «Thaisa niçin bana bu kadar fena zannederim, Danimarka krallığında te namı çıkmıs. bir yerde randevu veriyor?» fessüh etmiş birşeyin bulunduğunu anla Fakat genc kızın bir de garib huyunu dümağa başladığını söyledin. Onun için, şündü: Thaisa belki de yeni bir kahve yalnız, bu anlayış size pahalıya malolabi veya bar bulmuş ve orada kendilerini hiç lir de. Sizi görmeliyim. Hemen gelip beni kimsenin rahatsız etmiyeceğinden emin olRothertite Streette 11 numarada bulur muştu. musun? Sizi orada bekliyorum, o zaman Otomobille kırk beş dakika ilerledikten birçok şeyler anlaşılmış olacak.» sonra delikanlı yanılmamış olduğunu anCedric Lacy kolundaki saate baktı. ladı. Rotherhite Strettte verilen bu nu Kendi kendine* şefim herhalde üçten ev marada, her milîetten gemicilerin devam yel gelmez» dedi. O halde ThaUanın raa ettiği bir bar vardı. Küçük küçük camlı penccrelerine perdeler çekilmiş, yeni boyanan tabelâsmda siyah gözlük takmış bir domuzla su yazı bulunuyordu: «YeBlindPig» (1) Cedric Lacy taksi parasını verdikten sonra içeri girdi ve etrafmı bir gözden geçirdi. Salonda, tezgâhın üzerine göğsünü dayıyarak bilmece halletmeğe çalışan bir kadmdan başka, kimse yoktu. Delikanlı elini şapkasına götürerek kadına, ihtimal bugün yeşil elbise giymiş oIan bir genc kız görüp görmediğini sor du. Kadın, cevab vermeden, sağ gözünü kırparak, elile, salonun ucunda, Japon bezini andırır bir perdenin örttüğü kapıyı gösterdi. Cedric Lacy o kapıya doğru ilerledi ve oraya gelince perdeyi kaldırdı. Fakat birdenbire kafasından bir bez geçirdiler, ayni zamanda, kuvvetli bir el onu belinden yakalamış, geriye atıyordu. İki elini derhal arkasında iple bağlamışlardı. De Hay budala hay! Sonra kalkmış ta likanlı nefes almak istediği zaman, buna zor muvaffak olabileceğini gördü. Tenef polis olmuş. Daha taklid olmuş bir yazıyı 7Cedric Lacynin kafasında birşeyler terennüm etti. Bir trampet sesinin refakat ettiği birşey... Bu, Amerikan filimlerinin tam tamına benziyordu. Durmadan çı kan, her tarafı saran ve sinirleri bozan bit gürültü. Delikanlı bu gürültüyü durdur mak isterdi. Fakat zorladıkça kurtulacağı yerde, tazyik çoğalıyor ve onun hareketlerini felce uğratıyordu. Acaba polis hafiyesi hangi gece kulübünde bulunuyor du ve bu hale gelmek için ne içmiş olabilirdi? Cedric Lacy gene uyuklamağa dala caktı. Tam bu sırada tiz bir ses onu ye rinden sıçrattı. Bu kulak yırtan ses muhakkak ki orkestra aletlerinden birinden çıkmıştı. Bu alet ya bir saksafon, yahud da bir boru idi. Delikanlı, bu sesi bir daha duyarım, diye kulak verdi, fakat hiç birşey işitilmiyordu. Tam Tam diye bir gürültü gene başlamıştı. Davulu çalan zenci, Afrika gecelerinin bütün dehşetini ifade etmek istiyordu galiba... Fakat niçin öbür aletler bir ses çıkar * mıyorlardı? Davul ve bakır sesinden başka birşey duyulmıyan bu orkestra da ne biçim orkestra idi? Cedric Lacy hatırlamağa, dalmış ol * duğu uyuşukluktan kurtulmağa çalışh. Fakat muvaffak olamadı. Hasta mıydı? Yalnız mı? Rüya mı görüyordu? lArkast a> Amerıkada gızlı barlara «blindpig> derler.