28 Nisan 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1

28 Nisan 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

f 2 nci sahifede: Siyasî icmal 3 üncü sahifede: Rusyadan Röportajlar Nadir Nadi 5 inci sahifede: Kaybedilen büyük edibin hayatı ve eserleri M. Turhan Tan, Avusturyamn silâhlı bulunması zaruridir. 6 ncı sahifede: Spor haberleri Bugün • J Arsıulusal Münasebetlerde Matbuata oynatılan rol aha evvelki gün bir Fransız gazetesinin Filistin hâdiseleri münasebetile Ingiliz siyasetini ve onunla beraber bütün Milletler Cemiyeti prensiplerini tahtie ve tenkid eden garib bir makalesini mevzuu bahsetmiştik. Bugün de Völkischer Beobachter adlı Alman gazetesinin İspanyada cereyan et mekte olan hâdiseler hakkında Sevil muhabirinden alıp neşrettiği bir yazının bazı kısımları üzerinde durmak istiyoruz. Garb matbuatından başmuharrirlik için tercü me edılan yazılar arasında olduğu halde bir yanlışlıkla nasılsa evvelki günkü sayımıza girebilmiş olan bu muhabir mek' tubu bütün İspanya hâdıselennı Pariste, Madridde ve bilmeyiz daha nerelerde merkezler kurmuş bir takım Rus teşki ' lâtlarına atıf ve irca etmekte ve bu açık Rus aleyhtarlığını süslemek için General Kutebiyefin katlini Ruslara mal etmekle kalmıyarak hatta Yugoslavya Kralı Aleksandrın öldürülmesi faicasına dahi diğer bir Rusun ve o tarikle Moskovanın parmaklarını karıştırmaktadır. Alman gazetesinin muhabirine göre Madriddeki Rus sefareti îspanya hâdiselerini idare eden müdahaleden masun bir merkez dir, ve İspanya ihtilâlini hep komintern ajanlan silâhlandırmaktadır. Şu harıkulâde garib malumata göre Völkischer Beobachterin Sevil muhabiri tarafından gönderilen mektubun Cumhuriyette intişarı isabet bile olmuştur dedik. Bu, zamanımızda bir kısım matbuata hakikatleri tahrif etmek ve efkârı umumiyeleri yalan dolanla yanlış yollara sevkeylemek için tutulan yolun yepyeni parlak bir misalini teşkil ediyor da onun için. Ispanyanın Krallığı ilga ettikten sonra sağla sol arasında dalgalanan iki siyaset kutbundan kâh bınsıne esır, kâh dığerine müteveccih hâdiseler içinde yüzegeldiğini bilmiyen yoktur. Bir zamanlar orada Dazı modalara uyularak General dö Riveranın diktatorluğu cari olmuştu. Ko • münistlere ve anarşistlere varıncıya ka dar bütün sol partilerini bir araya top ' lıyan ve halk cephesi ünvanını taşıyan birlikse son intihabatta kahir bir ekseriyet kazandıktan sonra îspanya bu defa da sosyalizmin mübaleğalarına kapılmaktan kurtulamadı. Filhakika şimdi memleket nasıl başladığı malum ve fakat nerede biteceği meçhul garib cereyanlar içinde yüzmektedir. Vaziyeti kendi hakikî si masile görmek istiyenlere göre İspanya nın vaktile sağa olan meylânlan gibi şimdı sola akışları dahi hep kendi işi oldu ğu meydandadır. Bu aşikâr vaziyete Sovyetler Rusyasını kanştırmak için bu memleket aleyhinde icab ederse icad olunmak suretile kötüleyici neşriyatta menfaattaı olmaktan başka sebeb tasavvur oluna maz. Nasyonal sosyalizm Almanyasının Sovyetler Rusyasına aleyhtar bir siyaset takib ettiği malum bulunduğuna göre işte bu Sevil mektubu bu siyasetin bin bir alâmetinden bir tanesini teşkil etmektedir. Vaziyette dikkate lâyık olan cihetse herhangi siyaset hesabma olursa olsun matbuatın hakikatleri ta bu kadar tahrif e decek neşriyata vasıta kıhnmış olabilmesindedir. Bu nümuneler karşısında mat buatın siyasî maksadlara bu kadar alet edilmiş olduğu bir zaman görülmemiş bulunduğunu takdir etmek ve bunu da içinde yaşadığımız zamanlann çok karakte ristik bir hali saymak zaruretini kabul ediyoruz. Sovyetler Rusyasının geçirdiği tekâmül devrelerinde bu komşu devletin milletlerarası münasebetlerinde sarahat ve kat'iyetle en normal dürüst yollan ihtiyar etmiş olduğunu bütün dünya biliyor, ve zaten bu devletle diğer dünya devletleri arasındaki münasebetlerin teessüs ve inkişafı şekilleri dahi bunu açıktan açığa göstermekte bulunuyor. Hergün üç beş esrarengiz cinayete sahne olan Pariste beş altı yıl önce General Kutubiyefin gaybubeti kolaylıkla ve fakat hiçbir zaman faraziye mahiyetinden kurtulmamak şartile Sovyet teşkilâtma isnad olunan bir efsane olmuştu. Alman gazetesinin Sevil muhabiri mektubunda bu unutulmuş efsaneye hakikat şekli verdikten sonra o cinayeti kimin işlemiş olduğunu da geçerken şöylece işaret ediyor. Bunun yalan olduğunu herkes nereden tahkik etsin? Hele Yugoslav Kralı Aleksandnn Marsilyada katli faciasının dahi Rus aIeyhtarlığmda bir alet gibi kullanılmış olması icad fikrinde cür'etin nerelere kadar götürüldüğünün hayret verecek bir misalini teşkil ediyor. Büyük Şefimizin muh•erem bir dostu ve dost Balkanh devletin saygı değer şefi olmak hasebile hâlâ te Onbirinci yıl sayı: 4293 umhuriyet tSTANBUL • CAĞALOGLU relgral ve meJrtub adresl: Cumhurfyet, tstanbul. Posta fcutusu: îstanbul, No 340 Sdll 28 NİSai) 1936 •v Telefon: Başmuharrlr ve evi: 22366 Tahrü heyeü: 24298 tdare ve matbaa fasmile Matbaacüut ve Neşriyat şirketl 24299 24290 En küçük Ingiliz müstemlekesi neresidir? Cenevre (Italyan karikatürü) Asrl coğrafya Italyanlar Habeş ImparaHükümdar kendisini muavini, kabine toru ölmüştür diyorlar Başvekil meydan okuyor kaybetti, ümid yok reisine Mareşal Badoglio, Habeş halkına, dehalet etmezseniz sizi ve yurdlarınızı imha ederim, diyor Askerî muharririmizin mütaleaları Italyanlar, cenub cephesinde Sassaba neh istikametinde üç koldan ilerilemekte devam ediyorlar. Kendilerine HarrarCiciga yolunu aça cak olan bu taarruzun, aldığı şekil Habeşlerin lehine değil dir. Esasen, zehirlı gazler, en zorlu Habeş mukavemetini biDukun le çözen bir silâh ve vasıta olduğuna gö re, nihayet Sassaba • nehi de alacaklar şüphesizdir. Üc ayn koldan uorahaî ilerliyen îtalyanlar. burada, silâh ve sa yıca üstünlüklerine muntazam bir sevk 196 numaralı resmi İtalyan tebliğine nazaran, cenub ve idare altında ha cephesinde Sassabaneh etrafındaki Italyan taarruz rekât birliğini de ilâkollarımn vardıklan mevküeri gosterir harita v e etmektedirler. Gerçi karşılanndaki orduda Vehib Paşa, ların küçük ve orta sevk ve idare bakı Faruk ve Tarık Beyler gibi Osmanlı er mından da Habeşlere faik olduğu düşükânıharbleri varsa da, yalnız bu üç ku nülürse vaziyetin, nihayet lehlerine inkimandanın gayrimuntazam Habeş ordusu şaf edeceğini kabul etmek lâzımdır. nu, muntazam Italyan ordusu derecesinSassabaneh civanhdaki Habeş tahki de idare etmelerine imkân yoktur. Italyan[Arkası Sa. 6 siıtun 5 te} Londra 27 (A. A.) M. Star hembergin dün söylediği nutuk gazetelerde tefsirle re sebeb olmakta dir. Bu nutuk M. Şuşnige karşı bir meydan o k u m a mahiyetinde tefsir olunuyor. Deyli Telgraf gazetesi nutkun bil Prens Starhemberg hassa M. Şuşnigin Haymveri sılâhtan tecrid arzusuna karşı olduğunu, Şuşnigin taraftarlarına karşı hücumları ihtiva ettiğini bildiri yor. Deyli Herald, M. Starhembergin nutku ile iktidar mücadelesinin açığa vu rulduğunu, bunun şimdi hükumet içinde iki grup arasında cereyan ettiğini, Starhembergin vaziyetini muhafazaya ve tarsine karar vermiş olduğunu bil diriyor. Gazeteye göre, Haymver şeflerinden birçoğu Föniks rezaletinde zi medhaldir. Para alan şahsiyetlerin listesi henüz neşredilmemiş ve M. Şuşnig birkaç defa bu listeyi neşrettireceğini bildirmek suretile tehdidde bulunmuş tur. Buna binaen Avusturya kabinesınde yakında değişiklikler beklenmelidir. Her parti bu münasebetle diğerini takbihe karar vermiş bulunmaktadır. 3,000 kamyonla taarruz Starhemberg ile Şuşnig bozuştu Kral Fuad haleti nezide Hasta dün ağırlaştı ve kangren boğaza sirayet etti. Kendisine sun'î gıda veriliyor Kahire 27 (A.A.) Royterden: İngiliz, îtalyan, Fransız, Isveçli ve Isviçreli beş doktorun fedakârane gay retlerıne rağmen Kralın kuvveti zâfa doğru gitmektedir. Kralın baş doktoru ve şahsî dostu Mısırlı Şahin de çok hasta dir ve bir hastanede yatmaktadır. Bu sebeble, Kralın sıhhat bültenlerinde onun ismine tesadüf edılmemektedir. Bu sabah Kahirede çok müessir sah neler cereyan etmiştir. Şu sırada 2 bin talebeden mürekkeb bir alay Kralın sıhhati için dualar okuyarak saraya doğru git mektedir. îçlerinden birkaç kişi defteri imzalamak üzere saraya kabul edilmiş lerdir. Kral şehirde değil, Kahireden bir kaç kilometro uzakta Kubbe sarayında bulunmaktadır. Kraliçe yanındadır. Bu Kral Fuad senelerce evvelki Londra sabah neşredilen bültende deniliyor ki: seyahatinde muteveffa Ingüiz «Kralın vaziyeti, dün akşam kan deKrah Jorjla beraber veranının birdenbire yavaşlaması yüzün lât dolayısile, Kralın umumî vaziyeti daden vahamet kesbetmişrir. Mevziî intan ha az mucibi memnuniyettir.» daha ciddileşmiştir. Hastalığın uzaması, Başvekil bu sabah Royter ajansı muintan ve gıda almak hususundaki müşkü[Arkası Sa. 6 sütun 4 te] Fransada intihabat Bugünkü kabinenin sekiz azası yeniden meb'us : seçildiler. Netice üç mayısa bırakıldı Sir Samuel Hor Ingiltere Bahriye Nazır» Jığına tayin edildi Londra 27 (A. A.) Morning Post gazetesî^"te kaüdlüğünü iste miş olan Deniz Bakanı Lord Monsellin yerine gelecek hafta eski Dış Ba kanı Sir Samuel Horun geçeceğini bildiriyor. Londra 27 (A. Sir Samuel Hor A.) Morning Postun yazdığma göre, Sir Samuel Hor, Sir Bolton Eyres Monsellin yerine Bahriye Birinci Lordluğurju kabul etmiştir. Sir Samuel Hor, M. Edenden evvel M. Baldvin kabinesinde Hariciye Na zırı bulunuyordu. Sabık Fransız Baş vekili M. Lavalle beraber İtalya Habeş uzlaşması için Pariste hazırladıkları sulh plânı İngıltere efkârı umumiye sinde fırtına kopardığı için Samuel Hor istifa etmeğe mecbur kalmıştı. Bir müddet evvel İngiliz kabinesinde ih das edilen Müdafaa reisliği için ismi mevzuu bahsolmuşsa da tayini tahak kuk etmemiştir. Inhisarlar bütçesi dün Mecliste kabul edildi Bütçe müzakeresi çok münakaşalı oldu, Inhisarlar Vekili birkaç defa izahat verdi Ankara 27 (Telefonla) İnhisarlar Umum Müdürlüğü 936 yılı bütçesi, Meclisin bugünkü toplantısında konuşularak kabul edildi. Bütçe münasebetile Hüsnü Kitabcı (Muğla) söz alarak Inhisar idarelerindeki satış masraflarının çokluğundan, tütün ziraatinin tahdidi meselesin den bahsetti ve tenkidlerine şöyle devam etti: « îdarenin ihracat işine ehemmiyet verdiği, dış sergilerine iştirakinden de anlaşılıyor Brüksel sergisi buna bir misal dir. Fakat, sonu ne oldu. Belçikaya ihracat yapılıyor mu? İdarenin kendi varidatmı arttırmak hususundaki gayreti takdire değer. Yalnız bu gayretin, halkın menfaati noktasından gösterilmesi şayanı temennidir» dedi. Hüsnü Kitabcı tütün ekicilerini koru mak için çıkarılan kanunun idarece iyi tatbik edilmemesi yüzünden iskartaya yol açıldığmı ve müstahsilin binlerce lira zarara uğradığını anlattı ve ezcümle dedıki: « İnhisar, müdafaa makamında şu[Arkası Sa. 7 sutun 1 de] M. Daladye Paris 27 (A.A.) Seçim işi dün akşam saat 18 de bihniş ve geç kalanla rin rey puslası vermelerine müsaade edilmemiştir. Polis müdürlüğü dünkü gün içinde en ufak bir hâdise vukua gelmediğini bildirmektedır. M. Heryo nut ve Stren ikinci tura kalmıştır. Kabinenin diğer azaları senatördür. intihabat sükun içinde geçti Paris 27 (A.A.) Sabah gazeteleri, intihabatın sükunet içinde cereyan ettiğini müttefikan kajtdfdıyorlar. Eko dö Pari gajetesi, savaşın henüz bıtmedığını yalnız önümüzdekı pazar gününün kat'î neticeyi vereceğini yazıyor ve diyor ki: «Halk cephesi muhasımlannın önle rinde daha yedi savaş günü vardır. Parola «inbızat» olmalıdır. [Arkası Sa. 6 sütun 3 te] M. Flandin yeniden meb'us seçildi Parıs 27 (A.A.) Bugünkü kabı neyi teşkil eden 18 zattan, sağlık bakanı saylavlık için namzedliğinden vazgeçmiş, M. Flandin, Pietri, Bonnet, Thelier, Mandel, Frossard, Chapedelaine, Besse saylav seçilmiş, M. Delbos, Deat, Guer Boğazlar davamız Italyanın teklifimize itirazda bulunmıyacağı tahmin ediliyor Hacı götüren geminin tayfası IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIHinllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllHIIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIItllMllllinillllllllllll Kötü bir taklid raner cenabları, bir an düşünseydi ki her taklid kötüdür; bir an düşünseydi ki adtnm Almana benzemesi ona hiç* bir Almanlık ve Avrupalılık izafe edemez; bir an düşünseydi ki izafe et' tiği farzolunsa bile, Kıraner cenablarının aradığı halisiyet ve mükemme liyet ancak Türkün Türke benzeme • > «7c, yani kendi millî cevherine sadık kalmasile mümkündür; bir an düşünseydi ki soy adı kanunundan maksad, isimleri Almanlaştırmak değil, bilâ kis Türkleştirmektir; o zaman bu Kıraner adtnı Uk kıran er kendisi o lur, hemen başka bir soy adı alırdı. Biz, isimlerimizde bile, artık ya bancı telâkki ettiğimiz Arab ve Acem tesirinden Alman veya Fransız tesiri altına girmek için değil, millî hüviyetimizi, asıl kendi kendimizi bulmak için styrılmak istiyoruz. Seyyid Ab • dullah olmakla Her Kıraner veya Mıstır Birman olmak arasında hiç farh yoktur. Alman veya tngiliz de bize Arab veya Acemden daha az yabanct değildir) hatta Ab dullah adını olduğu gibi almak, türkçe lâfızlarla Alman veya Italyan adı uydurmaktan daha açık ve dürüst bir harekettir. Soy adt kanununu tefsir ederken, Arab ve Acem isimleri kadar bu düzme Avrupah adlarıntn da öz türkçe olmadığtnı sahiblerine bildîrmeliyiz. azetelerde föyle iki »atırlık bir Viner Zeitung, talebimizin çok haklı olduğunu Grev yaptılar ve para G haber gördüğünüzü farzedelim: yazıyor. Yunanistan muahedelerin tadiline aleyh«Bay A. R. Kıraner dün Berlinden larını almak için hâdise şehrimize gelmiştir.> dar olmakla beraber teklifimizi kabul edecek Farzedelim ki, isminden Alman olçıkardılar duğunu anladığıntz bu Bay Kıranerin 1 Türkistanlı hacıları Ciddeye götürüp getiren Adnan vapuru sahibile gemi kaptan ve tayfaları arasında zabıtaya intikal eden bir anlasmazlık olmuştur. Hâdise şu sebebden ileri gelmiştir: Vapur sahibi Naim, Türkistanh'hacıları "ötürmek üzere gemisine iki ay için 25 kadar tayfa tutmuştur. Adnan vapuru limanımızdan hareket etmeden evvel gemi sahibi tayfalara birer maaşlarını, ailelerine bırakmak üzere, peşin vermiş, vapur da Ciddeye gitmiştir. Hac dönüşü, gemi Portsaide gelince tayfalar zamanı gelen ikinci aylıklarını istemişlerdir. Vapur sahibi, paralarını İstanbuîa döndükleri zaman vereceğini bildirmiş, bunun üzerine, kaptan ve tayfalar da grev yaparak gemiyi terketmişler dir. Bu yüzden vapur iki saat kadar hareket edememiş, nihayet araya girenlerin teşebbüsile armatorla kaptan ve tayfalann arası bulunmuştur. Orada tayfalara 10 nisana kadar olan istihkakları İbnissüud parası olarak verilmiştir. Tayfalar aynca gemi sahibinden paralarının tamamen [Arkası Sa. 4 sütun 4 te] Çanakkalede Neye Fraye Prese gazetesinin Roma muhabiri 24 nisan tarihli bir telgrafında diyor ki: « Çanakkalenin tekrar tahkimi için Türkiye tarafından yapılan teklıfe karşı İtalyanın alacağı vaziyete delâlet edecek henüz bir işaret görülmemekte essürünü taşıdığımız bu facianm kimler tarafından ihzar ve ika ettirilmiş olduğunu dost Yugoslavlar pek iyi biliyorlar. Onların bu malumatları arasında Sovyetler Rusyasının cismi değil, ismi dahi yoktur. Kilidilbahir dir. Burada İtalyanın Türkiye ile şimdiki münasebatının bir buçuk sene evvelkine nazaran daha samimî olduğu fikri vardır. İtalyanın Habeşistanda meşgul bulunmasmdanberi Türkiyenin İtalyaya karşı teyakkuzu azalmıştır. İ[Arkası Sa. 6 sütun 3 te] ııııiMiıııııınıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiHiııııııtııııııııııııııııııııııııııııııınıııiHiııııııııııımıııııııııııınııınııtıiHiıııiMiııııııııııııııııııııı Son zamanlarda matbuata oynattınlmak ıstenilen bu kin ve garaz siyasetinin son harblerde kullanıldığmdan bahsolunan zehirli silâhlardan asla farkı olmadığını kaydetmek bir vazifedir. YUNUS NADÎ Türkiyedeki bir sürü ecnebi müte hassıslartndan biri olduğuna hükmedip geçtiniz. Aldanıyorsunuz. Bu Bay Kıraner Alman değil, Türktür: Altnacak i »imlerin Sz türkçe olmalartnı şart koşan soy adt kanununa uygun olsun diye «kıran» ve «er» kelimelerini birleştirmiş vatandaslarımızdan herhangi biri. Bu erkişinin kırdığt, döktüğü, paraladığı nedir? Kendisi alikıran, baskesen olmak davannda mıdır? Kırmak filinde hangi neviden bir kty met tevehhüm ediyor? diye sormayı nız. Onun maksadt ne ktnp dökmek, ne de er olduğunu kâinata ilân et • mektir; onun maksadı aldığı so yadtnı bir Avrupah ismine benzetmekten ibarettir. Kendisi bu hevesinde yalnız da kalmamıştır: Parkerler, Ermanlar, Saymanlar, Birmanlar, Birsonlar da var. Böyle Alman, Fransız, İtalyan i simlerine çalan soy adları uydurmak hevesi, suurlu Veya suursuz olarak, Avrupalıya benzemek gibi masum bir temayülden doğmustur. Fakat bu muhayyel Bay A. R. Kı PEYAMt SAFA

Bu sayıdan diğer sayfalar: