CUMHlîRIYEl 21 Nisan 1936 Kitablar arasında ) Bergamada Atatürk günü törenle kutlulandı Bu serlevhayı okuyunca size La Fontenin hikâyelerinden birini anlatacağım zannetmeyiniz. Hayır, bu hikâye, Nişantaşmda bir apartımanda Mahmudla Melihanm ara sında geçmiş olan bir sahnenin hikâyesi dir. Nişantaşındaki apartıman, harikulâde güzel bir apartunandı. Şık, zarif bir aparüman. Alçak, geniş, rahat koltuklar, mükemmel bir divan, gizli ışıklar, nefis halılar, her biri bir san'at eseri olan koca man yastıklar... Ve duvarlarda D grupu ressamlarının levhalan. Bunlann arasında Meliha oturmuştu. Kolundaki saate bakıyor ve ağlamağa hazırlanıyordu. Çünkü ağlamağa karçr yermişti. Kadın gözüne tath bir pırıltı veren hafif bir ağlayışla ağlamak istiyordu. İki üç damla gözyaşile... Yoksa niyeti rimelini gözüne kaçırmak, yüzüne sıvıştırmak ve kendisini çirkin yapmak değildi. Bunun için saatin gelmesi lâzımdı. *** Nihayet besbelli saat geldi ki Melihanın gayreti biraz daha arttı. Ve gözüne yaşlar gelirken de evin kapısı çalındı. Biraz sonra koridorlarda ayak sesi ,oldu. îçeriye güzel, şık bir delikanlı girdi. Hi hi, hi hi hi... Ne o Melihacığım, nen var? Bir hıçkınk sesi... Meliha?. Başıma gelen felâketi bilmiyorsun galiba? Aman söyle ne oldu?.. Bizim Pinto... Ah.. Ah.. Pintoya ne oldu?. Bir de ne oldu, diye soruyorsun... Sözünü keserek: Mahmud sabnmı tüketiyorsun. Şimdi kelime üstünde oynama... Sana Pintonun ölüsünü göstereyim mi? Nereye koydun? Nereye koyacağım miniminiciği... Tabut yaptırdın mı ki ona... îskarpin kutuma koydum, gel de bak... Türkçe Fransızca yeni lugat RADYO Bu akşamki program J İSTANBUL: 17 İnkılâb dersi. Üniversiteden nakil. Ke« mal Tengirşenk tarafmdan 18 dans mu« sikisi 19 İıaberler . 19,15 muhteliı plâfc* Iar 19,30 Çocuk Esirgeme Kurumu namn na konferans 20 halk musikisi . 20,3(1 studyo orkestraları 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının ga# zetelere mahsus bavadis servisi verileceHb tir. VJYANA: 17,10 gramofon 17,45 klârnet konserl * 18.05 büyükler ve kuçükler için 18,35 şar«ı kılar 19,05 ilmî konuşm» 19,30 fransızca ders 19,55 konuşma 20,05 haberler, hava raporu « 20,15 konuşma 20,35 ta« rihî konuşma 21,35 büyük Avrupa konseri: Paristen nakil . 23,20 haberler 23,30 koro konseri 24 kitablar adair 24,15 konuşma 24,30 Viyana musikisi. BERLÎN: 17,35 musiki 18,35 konuşma 19,05 m w sikl . 20,05 spor, konuşma 20,50 günün akisleri 21,05 haberler 21,15 eğlenceli konser . 22,05 radyo eğlenceleri 23,05 hava, havadis, spor 23,35 musikili temsil » 24,15 halk musikisi. BUDAPEŞTE: 18,05 konferans 18,35 Şan konseri19,15 konuşma . 19,45 Çingene musikisi 21,35 Avrupa konseri: Paristen nakil 23,20 haberler . 23,40 salon orkestrası 1,10 haberler. BÜKREŞ: 18,05 gramofon 19,05 borsa 19,10 kı« raat 19,25 gramofon 20,05 konferans • 20,25 orkestra konserl 21,15 konferans 21,35 Avrupa konseri: Paristen nakil.22,35 gece konseri. 24,20 fransızca, almanca ha« berler 24,35 konserin devamı. PARİS [P. T. T.l: 18,05 orkestra konseri 18,35 konuşma * 18,45 yaşamak san'atı 18,55 konuşma 19.05 orkestra konseri 19,35 havadis21,05 moda konuşması 21,20 dinleyicilerin za. manı 21,35 Avrupa konseri . 23,35 havadis. C ROMA: 17,20 gramofon . 19,05 karışık yayın20,05 lngilizce yayın 20,25 ingilizce haberler . 20,50 fransızca haberler 21,10 konuşma • 21,20 havadis 21,40 Romanm kuruluşuna dair hatıralar. öldü... Canın sağ olsun, ben de birşey zannettim. Ay üzülmüyor musun?. Üzülmez olur muyum hiç. Fakat seni böyle gözyaşlan içinde görünce, doğrusu daha fena birşey zannettim de kork tum. Bak hele şuna.. Sanki korkulacak birşey değil... Zaten Pintoyu sen öldürdün. Ben mi?.. Hoppala... Çocuğum bu da nereden çıktı? Niçin onu baytara götürmedin? . Ben saat ikide çıktığım zaman o hasta değildi ki... Tabiî... Fakat sen onun hasta olduğunu pekâlâ anlıyabilirdin. Nasıl anlardım? Her zaman zeki olduğunu, herkesten zeki olduğunu iddia eden sen değil misin?.. Kedinin hasta olduğunu da anlamahydın. Fakat kancığım ben bunu ne zaman iddia ettim? Senin b'u halini, ben de, arkadaşlarım da hep görüyoruz... Aynada kendine bir bakışın var ki. Dinle beni Meliha... Müthiş hak..«.sm. Ben hiçbir zaman kendini beğenmiş bir insan değilim. Ne? Bir de bana hakaret mi ediyorsun simdi?... Ne hakareti kancığım? Haksızsm demek, yani yalan söylüyorsun, diye suratıma bağırmak... Bu terbiye icabı mıdır? Ah Allahım başıma neler geliyor? Ne zaman yüzüne bağırdım?.. Beni çıldırtma... Ne? Bir de bari: «Çıldırttın beni, kendime malik değildim» diye elin değmişken dayak at! Meliha neler söylüyorsun?.. Döveceksin tabiî, yüzünden belli. Allah göstermesin, bunu nerelerden çıkardın?. Neden benim kedim ölüyor da, sen bir domuz gibi gülüyorsun? Hiç domuz güler mi?.. Ne bileyim ben... Kedinin öldüğüne gülebilirim amma seni dövmek bu... Tanınmış yazıcılarımızdan Sermed Muhtar Alusun <Türkçe Fransızca Yeni Lugat» i Kanaat kütübhanesi tarafından ikinci defa olarak basılmış ve intişara çıkarılmıştır. Yeniden tadil e dilmiş ve bir misli büyütülmüş olan 1080 sahifelik bu lugat mükemmel bir şekilde tasnif edilmiştir. Fransızca bilenlerle öğrenmek istiyenler için çok faydah olan bu lugatin başlıca yenilik Onu nasıl buluyorsun? lerinden biri de eski osmanlıca eserlerdeki bütün kelimeler bulundurulmakla Olü buluyorum! beraber öz türkçe olanların da kullanıl Aman ne zekâ!.. Ne olmuş ona kuzum? Neden öl mış olmasıdır. Beş sene evvel çıkan birinci tabının tamamen satılmış olması, dü? eserin nekadar lüzumlu bir ihtiyacı Bilir miyim? Senin odana girdim. karşıladığına en canlı delil teşkil et Onu arkası üstü yatmış gördüm. Pençe mektedir. cikleri tavana dikilmiş. Bir saat evvel oyKitabını ikinci defa basarken saha nuyordu. sım genişletmiş, hacmini büyütmüş ve Üzülme canım... Bir başka kedi her cihetten eskisinden daha üstün bir alınz sana... Ablamm kedisi Mercan ye eser vücude getirmiş olan Sermed ni yavrulamış, fevkalâde güzel şeylermiş. Muhtar Alus ve nâşir İlyas tebrike şa Ben o yavrulan istemem. Ben Pin yandır. Kitabı hararetle tavsiye ederiz. todan başka kedi istemem. O halde bir başka hayvan alalım. Evet iyi aklettin. Bir başka hayvan alalım. Meselâ bir tilki! Tilki mi?... Tilkiyi evde ne yapaŞehrimiz Yugoslav kolonisi, 18 nisancaksın?. da, Tepebaşındaki Yugoslav kulübünde Tilkiyi çok seviyorum. Şekerim kedi gibi bir hayvan de çok muvaffakiyetli bir süvare vermiştir. Suvareden sonra, her zamanki gibi, sabağildir ki o... Eve alıştramazsın. O halde cansız bir tilki al bana! ha kadar çok neşeli geçen bir balo tertib Cansız mı?.. edilmiştir. Evet. Beraber kürkçüde gördüğüKulübün 200 azasını, bunlann ailelemüz arjantine tilkiyi! rini ve davetlilerini çok küçük olan salon Aman kancığım daha beyazını ye lara sığdırmağa imkân olmadığmdan, bir ni aldık... çok zevat, saat bire kadar devam eden Anlıyorum, anlıyorum, sen beni programı ayakta takib etmeğe mecbur olartık sevmiyorsun, benden tamamile bık muşlardır. tın. En matemli bir günümde beni avutup Yeni teşkil edilen kulüb Koro heyeti teselli edeceğine, üzmek için elinden ne yugoslavca ve türkçe parçalar taganni etgelirse yapıyorsun... Vaziyetinden senin mişlfcr ve çok alkışlanmışlardır. Bu münanezdindeki ehemmiyetimi anlıyorum. Ben sebetle, Türk Yugoslav dostluğu, bir kede yapacağımı bilirim. re daha parlak surette tezahür etmiştir. Ne yapacaksm bakayım? Kulüb komitesi, bu konser için kıy Anneme mektub yazacağım. Gel metli yardımlarını ibzal eden zevatın hepsin, beni alsm götürsün. Zorla benimle sine teşekkür ve her biri kendi rollerinde yaşıyan bir adamın yanında kalmak isteparlak muvaffakiyetler gösteren Marinomem. viç ve Boyoviç hemşirelerle M. Yerasi Aman kancığım, sakın annene mekmoviç Nikoçeviç ve Dekiçi tebrik etmektub yazma, aman annen gelmesin... Evet, evet hakkın var... Ben kabalık ettim... tedir. M. G. Bukiliça, J. Miloviç ve P . MaÖlen kedinin yerine sana bir tilki alınm, sen de avunursun. Fakat yalvannm, an rinoviçin bu eğlentiye cidden parlak ve neni çağırma! yüksek bir mahiyet veren kıymetli mesaNakleden: isi, suvarenin muvaffakiyetini fazlasile SÜVEYDA H. artırmıştır. Dayetlile'r, sabahın yedisine doğru bu toplantıdan istemiyerek aynlmışlar ve kuMerhum tülbentçi Hacı Muhiddin zevcesi, annemiz Bayan Münirenin ce lüb komitesinden, yakında yeni bir topnaze merasiminde bulunan ve bizleri lantı yapılmasını rica etmislerdir. taziye ve teselli eylemek lutufkârlığını gösteren bütün dost ve arkadaşlanmı • KÜLTÜR İŞLERİ za teşekkürlerimizi arzeyleriz. Kâzım Tülbentçi Uskumru köyü muallimi Salâhaddin Tülbentçi Uskumru köyünde bulunan ilk raekteb muallimi, köyde kendi mevcudiyetiSevgfli babamız Nureddin Derelinin ni çekemiyen bir softa ile yaptığı kavga vefatından dolayı teessürlerimize işti • neticesinde hasta düşmüş ve mektebi terrak etmek, cenazesinde bulunmak, biz ketmiştir.Maarif îdaresi, muallimin nereleri taziye ve tesliye eylemek lutfunda de olduğunu. araştırmaktadır. İki güne bulunan zevata ayrı ayrı teşekküre im kadar muallim bulunup vazifesine sevkân bulamadığımızdan gazeteniz vası kedilemediği takdirde yerine başka bir tasile minnet ve şükranımızın iblâğını muallim tayin edilecektir. saygılarımızla dileriz. Yeni yapılacak abidenin temeli atdırkein Bergama (Hususî) Atatürkün Bergamaya şeref verdıkleri günün üçüncü yıldönümü, Bergamada büyük bir bayram halinde kutlulanmıştır. Atatürk üç yıl evvel Bergamaya gelmiş, tarihî eserleri dolaşmış ve bu meyanda cSağlık Yurdu> denilen çok eskiden kalma bir eseri de tetkik buyurmuşlardı. O günü unutmıyan Bergamalıla$ her yıldönümünü bir bayram olarak kabul etmislerdir. Bu yıl yapılan merasim, geceli gündüzlü, büyük tezahürat için de geçmiş ve Cumhuriyet meydanında Yugoslav kulübündeki parlak müsamere verilen nutuklardan, yapılan geçid re simlerinden sonra, yeni bir abidenin temelleri atılmıştır. Bu abide İzmir şosesinin şehre girdiği yerdedir ve mek tebler arasmdadır. İlk taşı, bizzat yeni Kaymakamımız koymuştur. Gece, genclik, Halkevinde müsame reler vermiştir. Bu arada Bergama için îlçe sekreteri Rıza Dincin bizzat yazıp bestelediği bazı şiirler ve marşlar, kendi kızlan tarafmdan mandolinle çalın mış, söylenmiştir. Bunu <Tohum> piyesinin temsili takib etmiştir. KANSIZLİK benizsızlık idn yegâne dcva kanl ihya eden Ç f n n p Enmuntahip etibba Urafından terfap edilmiştir. O İ I \ U r Norasteni, zaflyet ve Chlorose , PARIS eseri CÜRÜM ve CEZA SÜMER Sinemasında gösterilecektir. Baş rollerde: En büyük artistler olan HARRY BAUR PiERRE BLACHAR ve MADELAiNE OZERAY Yerlerinizi evvelden aldırınız. Senenin en sfüıel ve en büyük Perşembe akşamına kadar filmidir. önümüzdeki Perşembe akşamı: DOSTOEWSKY'nin Emsalsiz film, bllyUk G A L A olarak Yataklı Vagonlar Kontrolörü devam edecektir. Görülecek film... Dinlenecek musiki... Istanbulda ilk defa olarak dinliyeceğimiz Tunc sesli tenor LOUIS GRAVEURE CAMILLA HORN ve komikler kralı THEO LiNGEN tarafmdan temail edüen Teşekkür Gönlüm Seni Istiyor SARAY Sinemasında Birbirinden güzel iki büyük filim JAN D A R K GECE BULBULü , , .... . Henry Garat neşelı, şarkılı v Kahraman kızm füımı fransızca filim. filmi bu perşembe günü matinelerden itibaren Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardırfj İstanbul cihetindekiler: Aksarayda (Etem Pertev), Alemdarda (Sırrı Rasim), Bakırköyünde (Istepan), Beyazıdda (Belkls), Eminönünde (Salib Necatl), Fenerde (Emilyadi), Karagümruk. te (Suad), Küçükpazarda (Hasan Hulu si), Samatyada (Teofilos), Şehremininde (A. Hamdi), Şehzadebaşında (Ismail Hak* kı). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (Hidayet), Hasköyde (Halk), Kasımpaşada (Merkez), Sarıyerde (Asaf), Şişlide (Necdet Ekrem), Taksimde (Kan. zuk), (Karakin Kürkçiyan), (Güneş). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Şinasi), Heybelide (Ta • nas), Kadıköy, Pazaryolunda (Rifat), Mo« dada (Sıhhat), Üsküdar, Çarşıboyunda (İttihad). Zayi Tıb Fakültesinden aldığım hüviyet cüzdammı kaybettim. Bulanm Tıb Fakültesine getirmesini rica ede • rim. 1108 Mustafa Şükrü Nöbetçi eczaneler Teşekkür Şef: CEMAL REŞiD Solistler: ÖMER REFiK KONSESVATUAR ORKESTRASI ALi SEZiN TURK SİNEMASINDA ALTIN TOPLIYAN KIZLAR Pek yakında T Ü R K sinemasında Altın arayan kızlardan sonra ve daha güzel !arşamba 22 nisan 1936 saat 21 de SARAY sinemasında Program : Grieg ve Beethoven'in piyano ve keman konsertolan Siegrfried Idyll ( Wagner), Phaeton (Saint Saens) Merhıımun ailesi namına oğlu avukat Faruk Dereli Teşekkür Çok kıymetli ticaret ortağımız Lof • çalıoğlu Halilin anî ölümü dolayısile duyduğumuz teessür, gerek bizi taziye lutfunda bulunanlara gerekse cenaze törenine gelenlere karşı ayrı ayn te şekkür etmemize imkân bırakmadığın dan kendilerine mubterem gazetenizle teşekkürlerimizin sunulmasını diler ve ölümü esnasmda hayatını kurtarmak üzere derhal yetişen doktor Münir Halil Ereme de ayrıca teşekkür ederiz. Merhıımun ailei ticareti namına kardeşi Mustafa Lofçalıoğlu lir. Bu cihetten bazı araştırmalar yapmak iyi olur. Yalnız birşey her türlü şüpheden varestedir ki o da, cildin intihabı bile, hallermemiz lâzım gelen mesele ile doğrudan doğruya alâka ve münasebettardır. Fakat şurası var ki kitab gene her zamanki gibi bir Hamlettir, Sir. Scotland Yardın büyük şefi gülümsemekten kendini alamadı. Muhakkak, Lacy, muhakkak. Yardm ihtiyar bir memurile konuşmuş olsaydım bu noktaya dokunmazdım. Onlar, tiyatro namına Music holl ile sinemadan başka birşey bilmezler. Fakat siz, Cambridgeten çıktığınız için iş değişir. Hamletin mevzuunu iyice hatırlarsınız, değil mi? Cedric Lacy gülümsiyerek doğruldu. Onu size ezbere okuyabilirim Sir. Sizden o kadannı istemedim. Buna rağmen gene bunu yalnız kaldığınız vakit kendi kendınize ezberden söyleyiniz. Kim bilir belki de orada, bu ölmez mısralarda, bütün meselelerin halledici anahtan gömülüdür. Cedric Lacy, Hamletten bir parça oku I L Â N % 5 faizli, 1918 tarihli Dahilî istîkraz tahvilleri hâmillerine 1 mayıs 1936 vadeli ve No. 37 li kupon parasının, 1 mayıs 1936 dan başb yarak, Osmanlı Bankasınm Galata ve Ankara idarele'rile vilâyet merkezlerindeki bütün şubeleri gişelerinden ödeneceği ilân olunur. Birlik tahvil kuponuna karşı kâğıd para olarak 50 kuruş verilecektir. böyle tuhaf köpekler satan dilenci hâlâ bulunamadı, öyle mi? Farm Streetteki ihtiyarı getirterek bir saatten fazla isticvab ettiler. Ağzın dan birşey almamadı. Peki nöbetçi polis memuru ne diyor? Gayritabiî birşeyin gözüne çarpmadığını temin ediyor. Eğer fevkalâde bir tesadüf olmazsa, bu ipucu tamamen kaybolmuş demektir, değil mi? Kork. ım ki öyle, Sir. Pekâlâ, ne yapalım, biz de ondan vazgeçeriz. Miss Straffordun yastığı albnda bulunan Shakespearein kitabı üzerinizde mi? Buyurun, Sir. Sir Basil Hampton, Cedric Lacynin kendisine uzattığı ince cildi eline aldı ve hemen kaşlarını çattı. Fakat bana öyle geliyor ki bu kitab öbür iki cildin ayni tab'ı değil! Öyle, Sir! Bu hususu esasen ben de notettim. Bunun ayn bir ehemmiyeti olabi OSMANLI BANKASI I KAN L E K E S İ İ P E K t© TUrkçe sözlU müthiş heyecanlar filimi. Yarın matinelerden itibaren | BİR I I Baş rollerde: KLARK GABLE KONSTANS BENETT E L E K GECENİN İSKANDALI S1I161Hd.SinClH lıc taşımamalan büyük bir talih eseri, Sir. Yoksa muhakkak ki ben de, hikâyesini bir gün bana anlattıkları Fransız ahçı gibi yapardım. Bu sözlerden de anlaşılıyor ki artık bu apartımandan uzaklaşmak ihtiyar Batesi son derece sevindiriyordu. Thaisa Straffordun yatakta bulunduğu veya şezlonktan kalkamadığı müddetçe, Sir Walter Stanleyin misafirlerinin rahatını hiçbir şey bozmadı. Cedric Lacynin cebmde, tehdid dolu Shakespearein piyesi bulunmamış olsaydı, delikanlı müstakbel kayınpederini cesaretsizlik, korkaklıkla itham edecekti. Fakat o kitab vardı, içinde bir ismin altı kurşun kalemle çizilmiş olan Hamlet, işte bu, Cedric Lacynin uyuklamaktan korktuğu endişesiz muhitin havasını değiştiriyordu. zatarak: Daha iyi ya, dedi. Cedric Lacy, büyük şefinden müsaade almış ve onun nasihati üzerine, son vakalara müteallik hususî bir vazife uhdesine bırakılmış olduğu cihetle, birkaç gün Scotland Yarda uğramıyacağmı en yakm meslek arkadaşlanna bildirmişti. Delikanlı bundan sonra evine dönmüş ve Batese, gelip kendisine Sir Walter Stanleyin evinde iltihak etmesini söylemişti. Küçük yahudinin katledilmesindenberi facianm mes'uliyetini kendisine atfeden ihtiyar Bates bu emri sevincle telâkki etmişti. Perşembe matinelerinden itibaren ^ ^ Beşi kırk iki gece «Cumhuriyet» in zahıta romanı.r28 Yazan: Gharles de Richter Londrada cereyan eden aşk maceralanoı herkesten iyi bildiğini hakkile iddia ederek göğsü kabaran Sir Basil Hampton gülümsemekten kendini alamadı. Evet, dedi, bilhassa ki siz buna o kadar canla başla çahşırsınız ki bunu başka hiçbir polis memuru yapamaz. Sir Basil Hampton, Cedric Lacynin alnını tekrar kaplıyan kırmızıhğın sanki hiç farkma varmıyarak devam etti: Miss Thaisa Straffordu uzun za mandanberidir mi tanırsınız? Aşağı yukan on senedenberi, Sir. Genc kızın maruz kaldığı tehdidin sebebini hiç olmazsa kısmen aydınlatacak birş y öğrenemediniz, değil mi? Hiç birşey Sir, hiçbir şey. tjice aFaştinaah, zira bu cihet e lemmiyetli olabîîir. Arsenile buknmıı yarak: Mevcud olmak veya olmamak! dedi. Evet! Fakat sizin için «mevcud olmak» mevzuubahistir ve bundan dolayı, inanın bana: Ihtiyatlı davranmalısınız. Sir Walter Stanleyin evinde nöbet beklemek için yanınıza bir adam vermemi ister misiniz? Miss Thaisa Strafford bunlann hepsini pek tanımasa gerek. Binaenaleyh yanınıza vereceğim adamın uşağmız olduğunu söyüyebilirsiniz. Cedric Lacy başını salladı. Hacet yok, Sir. Benim ihtiyar Batesim yeter. Hindistanda on beş sene askerlik etti ve tezkere alır almaz ailemizin yanına girdi. Kendisine sonsuz bir itimadım vardır. Nasıl isterseniz öyle yapınız, Cedric Lacy, fakat Scotland Yardda herkesin çok iyi bildiği bir hakikati size de hayat yakında öğretir: «Eski ve ihtiyar uşaklara hiçbir zaman fazla güvenmeyiniz.» Cedric Lacy itiraz etti: Aman, Sir, beni o büyüttü. Sir Basil Hampton elini delikanlıya u Kendisine teslim edilen bir adamın hayattan ölüme geçmiş olduğunu düşünmek ihtiyar uşağın pek ağırına gidiyordu. Babacanm bu işte hiç suçu olmadığını unutarak, nerdeyse ona da içerliyecekti. Kendisini teselliye çalışan Cedric Lacyye ise, Thaisa Strafford bir gün, her zamanellerini havaya kaldırarak şöyle cevab ki hayatına avdet edeceğini bildirmişti. vermişti: lArkast var\ Bugünün uşaklarının bellerinde kı