CUMHUEtYET 14 Nisan 1936 ASKERLIK BAHISLERİ Boğazlardaki gayriaskerî mıntakanm mazarratları Boğazların gayrimüstahkem olması, millî ve beynelmilel bakımdan faydasız, hatta mahzurlu ve zararlıdır Altı kilo arpa için yirmi kişi kamalarla vuruştu; Ancak bunun için teşkilât jçlerinden yedi kişi ağır surette yaralandı ve fedakârlık ister Atina (Hususî) Türkiyede geçen yumurta meselesi, az kalsm paskalya münasebetile Yunanistandan istenilen üç bin sandık yumurtanın gönderilmesine mâni olacaktı. Yunanistan yumurta piyasasında Türkiye birinci, Arnavudluk ikinci, Yugos lavya üçüncü geliyor. Fakat şunu haber verelim ki, yaptığımız didişmeler yüzünden Yunan piyasasındaki mevkiimiz sarsılmıştır. Meselâ, 933 senesinde Yunanistana ancak beş milyon drahmi kıymetinde yumurta satan Arnavudluk, geçen sene on iki milyon drahmilik satış yap mıştır. Arnavudluğun bu terakkisine sebeb bizde olan bazı kargaşalıklardır. Daha bir iki hâdise olursa mevkiimizi başka memleketlere kaptıracağımıza şüphe yoktur. Yunanistana bir senede dışarıdan giren yumurtalar, otuz milyon drahmiye yakındır. Bu ithalâtm on üç milyonunu Türkiye, on iki milyonunu Arnavudluk, gerisini de Sırbistan yapar. Türkiyede sistem ve şuurla hareket eden bir yumurtacıhk ticareti olsaydı, Yunanistandaki satışımızı yirmi milyon drahmiye (iki buçuk milyon liraya) çıkarmak işten değildi. Türkiyeden Yunanistana gönderilen yumurtalar ekseriyetle üçüncü nevidir. Hemen hepsi küçük ve bayattır. İçleri sallanır ve bizim yumurtalar yalnız ucuz oldukları için piyasada sürülüyor. İstanbul yumurtacıları başka piyasalarda süremedikleri malları Yunanistana göndermektedirler. Acaba, ikinci ve üçüncü nevi yumurta ihracatımıza halel vermeden burada birinci nevi yumurta satılamaz mı? Bize göre, Yunanistanda fiatlann ucuz olması hikâyesi ve burada büyük ve taze yumurtalanmızm matlub fiatı bulamıyacağı kanaati çok yanlıştır. Yunanlılar, fazla yumurta yedikleri gibi bil hassa taze yumurtaya düşkündürler. Atinada tanesi dört beş drahmiye (beş altı kuruşa) kadar yumurta satılır. Bakkalların evlere sattıklan yumurtalann yüzde yetmişi birinci nevi yumurtalardır. Bizim yumurtalar ise ekseriyetle pastacılar tarafından istihlâk olunur. Yunanistanda birinci nevi Türk yu murtası satabilmek işi, bir teşkilât meselesidir. Bizim teşkilâtımız olmadıktan başka kazanılmış fena bir namımız vardır. Bu sebebden Yunanistana hakikaten iyi ve taze yumurta gönderilse bile halkı ikna etmek kolay değildir. Eğer kendi hatalanmızı tamir etmek ve Yunanistan piyasasında malımızı sürmeği istiyorsak, herşeyden evvel Türkiyede iyi yumurta yoktur, Türk yumurtalan küçük ve bayattır kanaatini sildirmeliyiz. Yunanlı müşteri, Türk yumurtasmın küçük ve bayat olduğunu bilir ve ancak ucuzluğu için bizim yumurtalan satın alır. Bu haklı kanaati lâfla silemeyiz. Kuvvetli bir reklâmla beraber, Yuna nistana birinci nevi taze yumurtalanmızı gene taze olarak nakletmeğe ve taze olarak satmağa mecburuz. Türkiye ile Pire arasında isliyecek vapurlarımızda muhakkak soğuk ambarlar vücude getirmek lâzımdır. Yumurtalanmızın buraya gelir gelmez gün geçirilmeden buzhaneye konulması için hususî teşkilât yapmak, bir sebeke kurmak vazifesindeyiz. Bu işlerin Yunanlılar tarafından yapılmasını bek liyorsak hata ediyoruz. Yunanlı yumur tacıların düzene girmiş bir vaziyeti bo zarak daha fazla Türk yumurtası satılması için külfete girmeğe ne mecburiyetleri vardır?.. Birinci nevi Türk yumurta5i yerine yerli veya Arnavudluğun taze yumurtalan satılırsa Yunanlı yumurtacı için ne mahzur vardır? Kendi malımız için, yalnız kendimiz fedakârlık yapabiliriz. Fedakârlık işini, bilhassa sistem ve şuurla yumurta ihra catımızı arkalamak meselesini bizim Yemiş iskelesi esnafına bırakmak ta doğru değildir. Yunanistanda yumurta ihracatımızın inkişafı için sunlan düşünüyoruz: 1 Nakliye masraflannı azaltmak. 2 Kınlan yumurtaları tazmin etmek. 3 Vapurlarda soğuk havalı ambarlar vücude getirmek. 4 Yunanistanda yumurtalarımız için reklâm yapmak. Ufak bir himmet, küçük bir arkalama ile Yunanistanda senede iki üç milyon liralık yumurta satabiliriz. M. Reşad Turğay Yunanistana fazla yumurta satabiliriz Kanlı bir kavga Çanakkale Boğazınm Anadolu sahüinde bir tepeden görülen umumi manzarası [Bu resim Çanakkale denız muharebelen esnasında lessam Ismaıl Hakkının yaptığı bir suluboya resimden kopya edilvıiştir.] Boğazlar meselesi zahiren iki ayrı noktai nazardan tetkik edilebilir: Sıyasî ve askerî. Hakikatte bunların ikisi de bir kapıya çıkar. Çünkü meşhur Alman askerî muharriri Klavzoviçin dediği gibi «harb, siyasetin başka vasıtalarla devatnından başka birşey değildir.» Biz, daha evvel bir yazımızda bu söziin iki kelimesine yer değiştirtmek suretile ortaya koyduğmuz vecize ve prensipin de yanlış olmadığını söylemiştik: «Siyaset, harbin başka vasıtalarla devamından başka birşey değil dir.» Onun için Boğazlar meselesinin, siyasî cephesi de askeridir. Boğazlann tahki minde de en mühim rolü sevkulceyş oynar. Nitekim, hükumetimizin devletlere verdiği nota, iki gün evvel bu sütunlarda anlattığımız sevkulceyşî baskın tehlıkesini de, Boğazlann tahkimi için en kuvvetli delil olarak ileri sürmüştür. Boğazlar mukavelenamesinin 18 inci maddesi, gerçi Boğazlar taarruza uğradığı takdirde, bize İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonyanın müştereken yardım edeceklerini söylüyorsa da böyle bir yardımın bugünkü siyasî vaziyette, tamamile hayalî olduğuna şüphe yoktur. italya, Habeşistana tecavüz etti, Mil letler Cemiyetinde Eflâtunî kararlar al maktan başka birşey yapılmadı. Almanya, Versay ve Lokarnoyu yırttı. Bu muahedeleri imza ve birbirine yardım vadedenler, hâlâ müzakere ile meşgul dürler, hatta aralanna soğukluklar bile girdi. Zaten, diplomat nezaketini ve mürailiğini bir tarafa bırakıp ta açıkça söylemek lâzım gelirse, Boğazlar için en büyük mefruz tehlike de, gelse gelse gene mu kavelenamenin 18 inci maddesile Boğazlan garanti eden devletlerden gelebilir. Çünkü Boğazlan zorla alabilecek büyük denizci devletler, yalnız onlardır. Son zamanlarda, Almanya da donanmasını artırmak suretile bunlara katışmaktadır. (Bu devletlerin hepsile dost olduğumuzu ve Böyle bir tehlikenin mefruz olduğunu tekrar ilâve etmeği lüzumlu buluruz.) Bu devletler Boğazlar mukavelenamesinin 18 inci maddeye tevfikan, Türkiyeye yardım etmek isteseler dahi, mutlaka, geç kalacaklardır. Çünkü, evvelki yazımızda izah ettiğimiz gibi, Boğazlara taarruz etmek istiyen bunu mutlaka siyasî, sevkulceyşî ve tabiyevî baskın şeklinde yaparak bir gecenin fecrile bir gündüzün sabahı arasındaki birkaç saat içinde, işi bitirmeğe çalışacaktır. Boğazlann gayrimüstahkem olması, herhangi kuvvetli bir mütearrızı bir baskın yapmağa tahrik ve teşvik eder mahiyettedir. Böyle bir elçabukluğu vukuunda, zâmin devletlerler bermutad, notalar teatisine ve müzakereye başlıyacaklardır. Boğazı ele geçiren düşman devletin donanması ise İstanbula dayanacaktır. Eğer, bu tecavüz cumartesi sabahı olursa, araya hafta tatili gireceği için, zâmin devletlerin ricali, vaki olduğu üzere, pazartesi günü öğleye kadar şuraya buraya gideceklerdir. İlk fikrin teatisi için bile, en az, 48 saat geçecektir .Birinci 48 saatten sonra başlıyan müzakerelerin nekadar zamanda neticeleneceğini merak ediyorsanız, petrol ambargosu ve Ren hâdisesini vahidi kıyasî olarak alabilirsiniz. Boğazlara böyle bir taarruz olunca, son siyasî ihtilâf ve buhranlarda görüldüğü gibi büyük devletler, bütün gayretlerini meseleyi mevziî bir halde bırakmağa, ateşin Avrupaya sarmamasını temin et meğe, yani umumî bir harbe meydan vermemeğe hasredeceklerdir. Kısaca, müte arrızla Türkiyeyi başbaşa ve kendi hallerine bırakacaklardır: İtalya Habeş me>elesinde olduğu gibi. Boğazlara bir taarruz vukuunda, top aklarımızı müdafaa için düşmanla başba*s bnkılscsk elduktsa sonra, hs ÎSÜ^faa tertîl>atını îimdîden, kendi kendunir Görülüyor ki, her iki şıkta da, Boğazların müdafaasız olması yüzünden, Türkiye zorla, istemiye istemiye bir harbe müdahaleye mecbur olacaktır. Bir Akdeniz devletile bir Karadeniz devleti arasında münferid harb veya umumî bir harb vukuunda, Boğazlardan donanma ve ordusile geçmek istiyen tarafın, bitaraf kalmış olan Türkiyeye karşı, kendi muvasala hatlannı ve gerisini emniyete almak istiyeceği yüzde yüz kat'idir. Bu meseleyi, hangi harb akademisinde vazife olarak verseniz, hangi erkânıharbiye heyetine sorsanız, mutlaka böyle, yani muvasaa hatlarını temin için, Boğazlara kuvvetle hâkim olmak lâzımdır; şeklinde halledilecektir. Boğazlar tahkim edilmiş olduğu ve Türk toplarile süngüleri Türkiyenin hukukuna saygı telkin ettiği zaman ise, Büyük bir sakamet daha hiçbir devlet, böyle bir cür'etkârlığa kalDevletlere verılen notada hükumetimiz, kı«amıvacaktır. mühim bir noktayı daha ileri sürüyor. Bo Millî ve beynelimlel mahzurlar ğazlar mukavelenamesi, bize, Boğazların Hulâsa, Boğazlann gayriaskerî olmagayriaskerî mıntakalarına asker gönder sının millî ve beynelmilel mahzurları mek, tahkimat yapmak, bir kelime ile Bo şunlardır: ğazlan müdafaa etmek hakkını, yalnız 1 Türkiyeyi, müdafaasız bırakarak, Türkiye muharib olduğu zamana hasret herhangi bir düşmanm bir baskınla birkaç mıştir. saat içinde Boğazlara hâkim olması, Bir Karadeniz devletile Akdeniz dev Trakyayı, İstanbulu, bütün Marmara leti arasında muharebe çıkarsa, yahud havzasını ve Karadeniz kıyılarımızı tehumumî bir harb olur da, Türkiye karış did etmesi, mazsa, biz Boğazlann gayriaskerî mınta2 Zâmin devletleri de gailelere sükasına el sürmıyeceğiz. Boğazlarda bu ükliyecek bir taarruza müsaid daimî bir günkü rejimi icad edenler biraz daha gayvaziyet ihdas etmiş olması, ret etseler, Türkiye harb halinde bulun 3 Şarkî Akdenizde hâdiseler çıkarduğu zaman da, Boğazlan tahkim ve müdafaa edemez diyeceklermiş. Notamızın mağa müsaid, bir buhran kaynağı teşkil en esaslı olarak işaret ettiği hususî ve u etmesi, 4 Hususî ve umumî bir harb halinmumî harb halinde, Boğazlan gayriaskerî bırakmaktaki vaziyetin sakametini de, bitaraf kalmak istiyen Türkiyeyi, mutlaka iki taraftan birine iltihaka mecbur tetkik edelim: Büyük Harbin başlangicında, Alman ederek mücadeleyi büyütüp yayması. Bütün bu mahzurlara karşı, gayrimüsgemileri Göben ile Breslav, Çanakkaleye geldikleri zaman, eğer rızamızla içeri al tahkem mıntakanm tek bir millî ve beymasaydık, zorla girmeğe hazırlanmışlar nelmilel faydası yoktur. Hususî istilâ ihtidı. Gemileri sözde satın almak şekli bu rasları ve tahakküm emelleri besliye'nler varsa, onlann işini kolaylaştırması bakılundu da böyle bir hâdise olmadı. Onlan takib eden İngiliz filosunun da mmdan hususî bir fayda teşkil ederse de, Boğazdan zorla içeri girmeyişini, harb bundan da ne Türkiye, ne şarkî Akdeniz içinde ve harbden sonra, bütün askerler, ve Karadeniz mıntakasının sulhu ve sükuşiddetle tenkid etmişlerdir. Halbuki o za nu bir istifade temin etmez. Öyle ise gayman, Boğazda azçok tahkimat vardı ve riaskerî mıntaka ilga edilmelidir. ze, yapmamıza mâni olmanın akıl ve mantığa uyar yeri var mıdır? Diğer taraftan Boğazların tahkimi, Avrupa sulhunu temin edecek ve Boğazlar mukavelenamesinin zâmini olan dört devletin başlarına gaile çıkmasına da mâni olacaktır. Çünkü, Türk istihkâmlan, topları, mayinleri, tirpido kovanları, tayyareleri ve harb gemileri Boğazm her an bekçiliğini ifa ederken bir elçabukluğile oraya hâkim olmanın imkânı kalmıyacaktır ve geçen Büyük Harbde Boğazı eksik vasıtalarla nasıl kahramanca müdafaa ettiğimizi unutmamış olanlar, Boğaza saldır mak cür'etini kendilerinde göremiyecek lerdir. Böylece Akdenizin şarkında sulh temin edilmiş ve zamin devletlerin başına da belâlı bir gaile çıkmamış olacaktır. Boğazlar muahedesi, şimdikinin aksine olarak ecnebi harb gemilerinin Boğazlardan girip çıkmalannı menediyordu. Türkiyenin bitaraflığını Boğazlarda o zaman çiğnemeği düşünenler, şimdi Boğazlar serbestken ne yapacaklardır? Bir Karadeniz devletile bir Akdeniz devleti arasında hususî veya Avrupada umumî bir harb çıkar da, gene Karadenizde ve Karadeniz havzasında muharebeler etmek lüzumu hâsıl olursa, Akdeniz devletlerinin yapacağı şey, Boğazlardan içeri girdikten sonra, bir kapana girmiş vaziyetine düşmemeyi temin etmek olacaktır. Yırmı kısı arasındaki kanlı dovuşun cereyan ettiği kahve ve kavgacılardan bir kısvıt karakola göturülürken kamalt Evvelki gece, Arabcamisinde Yeşildirek hamamı civarında başlıyan ve Meyityokuşu altında biten kanlı bir kavga ol muş ve 7 kişi ağır surette yaralanmıştır. Bir muharririmizin yaptığı tahkikata göre, hâdise şöyle cereyan etmiştir: Aksam saat yedide Azabkapıda kahvecilik eden Dursunla yeğeni arpacı Ahmed Çeşmemeydanında ahçı Mustafa nın dükkânına gelerek Mustafadan alacakları olan altı kilo arpanın bedelini istemişlerdir. Mustafa, o sırada yanmda çalışan işçilere para vermekle meşgul olduğundan Ahmedle Dursuna bir müddet sonra geip paralarını almalarını söylemiştir. Kahveci Dursunla Ahmed: «Parayı şimdi isteriz» dıye ayak direyince kavga başlamıştır. Kavgada ahçı dükkânındaki tabaklarla camlar kırılmış, Mustafa ile kahveci Dursun ve arpacı Ahmed başlarından yaralanmışlardır. Hâdise üzerine polisler yetişmiş ve kavgacılan yakahyarak yaralannı sarmak üzere eczaneye götünnüşlerdir. Polis Rifatın refakatinde eczaneye giden kavgacılardan Dursun bir aralık kaçmış ve yanına onbir kisi alarak Mustafanın kardesi olan Sadığın Havuzdibi yanın daki 34 sayılı kahvesine gitmistir. Kahvede gazete okumakla meşgul buunan Sadığın oğlu Aziz, kapıdan giren elleri kamalı kalabalığı görünce kaçmak stemis, fakat, Dursunun anî surette hücumuna maruz kalmıştır. Aziz bu hücumdan kendisini koruya mamış ve Dursun tarafından tam kalbi üzerinden yaralanmıştır. Bunun üzerine kahvede oturanlann bir kısmı kaçmağa, bir kısmı da haricden gelen bu eli kamalı insanlarla boğuşmağa baslamıslardır. Dursun Azize hücumda devam ederek aynca sol kolundan ve koltuk altından yaralamıştır. Bu arada Azizin arkadaşlanndan Bekirin damarları, Şükrünün de başparmağı kesilmiştir. Kahve içinde bıçak bıçağa kavga de vam ederken Aziz sokağa fırlamıştır. Bunun üzerine eli kamalı adamlar da sokağa çıkmışlar ve Meyit yokuşunun altında tekrar dövüsmeğe baslamıslardır. Bu sırada yüzlerce halk civara toplanmıştır. Aldığı yaralarla ölmek üzere olduğunu anlıyan Aziz, bu sırada açık bulunan Köprüye doğru koşarak «imdad» diye bağırmış, fakat Köprünün açık olduğunu hatırlayınca kanlar içinde Arabcamisine doğru koşmağa başlamıştır. Eli kamalı adamlar da arkasından bıçak atarak kendisini takibe baslamıslardır. Nihayet, Aziz bitkin bir halde Meyit yokusunu biraz çıkmış ve nöbetçi itfaiyelere «yangın var» diye bağırarak yere yuvarlanmıstır. Bunun üzerine eli kamalı mütearnzlar geri dönerek kaçmışlar, itfaiyeler de cankurtaran otomobilini çağırarak yaralıyı Sen ]orj hastanesine kaldırmıslardır. Hâdiseyi haber alan polis tahkikata girişmiş ve Dursunla Ahmedden başka daha beş kısiyi yakalamıstır. Tahkikata devam e dilmektedir. Sebzeler için yeni bir ambalâj şekli Izmir (Hususî) Karşıyakada oturan Cenan namında bir kadın, sebzelerimizin uzun müddet bozulmadan muhafazası için, yeni formüllerle bir ambalâj tecrübesi yapmış ve bu ambalâjı, Vilâyet vasıtasile Ziraat Müdürlüğüne vermiş tir. Ambalâj, alıkonmuştur. Bir müddet sonra açılacak ve netice tetkik edilecektir. İktısad Vekâleti bütün ambalâj işini standardıze etmek tasavvurundadır. Bunun için de bir kanun çıkaracaktır. Izmir Ticaret Odasınm da fikrini sormuştur. Bu meseleyi konuşmak üzere Odada bir toplantı yapılmıştır. Ambalâjlann mu ayyen sıklet ve eb'adda olması için bir sistem kabul edilmesi düşünülmektedir. Oda, raporunu Vekâlete göndermiştir. Bursada yakalanan kumarbazlar Bursa (Hususî) Samanpazannda kahveci Mustafa isminde birinin kahve sinde kumar oynandığı haber alınmış; polis aldığı tertibat sonunda kumar oynıyanları cürmümeşhud halinde yakala mıştır. Yakalananlar Yenimahalleden Süleyman oğlu Mustafa, Mehmed oğlu Yunus, Musa oğlu Rifattır. AB1D1N DAVER POLÎSTE KUYUYA DÜŞEREK ÖLDÜ Beşiktaşta Dikilitaşta Aliusta bayınnda oturan 63,yaşlarında rencber İsmail evvelki gece 10,30 da komşudan evine dönerken üstü açık bulunan bir bostan kuyusuna düşerek ölmüştür. Müddeiumumî muavinlerinden Übeyd hâdise mahallinde tahkikat yaparak hâdisenin bir kazadan ileri geldiğini tesbit etmiştir. OTOMOBİL ÇARPARAK YARALAN DI Bakırköy hastanesine aid bir otomobil dün sabah saat 8 de Davudpaşadan geçerken 8 yaşlarında Selıme adında bir kızcağıza çarparak yaralamıştır. Yaralı kız hastaneye kaldırılmış, şo för yakalanmıştır. GİZLİ HAYVAN KESİYORLARMIŞ Beyoğlunda Hacızeynel sokağında otu ran Koçonun evini mezbaha haline koyduğu haber alınmış ve yapılan bir baskın üzerine 94 kilo kesilmiş dana eti bulunmuştur. Tahkikat neticesinde Koçodan başka Muharrem ve Gaffur admda iki ada mın da burada çalıştıkları ve bu etleri Hasköyden çaldıkları anlaşılmış, bun ların hepsi yakalanmıştır. BOĞULMAKTAN ZOR KURTUL DULAR Dün, Galatasaray lisesi talebelerinden Cezmi, Sedad, Ertuğrul ve Reşad adlarında dört çocuk iki çifte bir sandalla denizde gezerlerken Arnavudköy akıntısında sandalları devrilmiştir. Çocuklar boğulmak üzere iken balıkçılar tarafından kurtarılmışlardır. Yenişehirde maarif hayatı Yenişehir (Hususî) Burada gün geçtikçe maarif qalışmalan her sahada göze çarpmağa başladı. Hele köylülerin çocuklanna bir örnek elbise yaptırmak için birbirlerile yarış edercesine çalışmaları övünmeğe değer bir raddeye varmıştır. Son defa da Orhaniye köy mektebi nin yavruları hep bir örnek elbise yap tırarak giymişlerdır. Boğazlar, Türkiyeyi zorla harbe sokacaktır Ünyon Fransezde bir resim ve f otoğraf sergisi açıldı Akdenizden Karadenize donanma ve asker gönderen devletin başkumandanı, herşeyden evvel muvasalasını temin etmeği düşünecektir. Bu başkumandan gayet tabiî olarak: Ya Türkiye, Büyük Harbde olduğu gibi, bıtaraflıktan vazgeçer de, düşman tarafına iltihak ederse, Karadenize geçen kuvvetlerimin hali nice olur? diyecek ve geriden bir hücuma uğramamanın imkânlannı arıyacaktır. Bu imkân iki suretle elde edilir: 1 Türkiyenin rızasını alarak Boğazlan muvakkat kaydile işgal ederek, 2 Türkiye razı olmadığı takdirde zorla Boğazlan ele geçirerek... Türkiye, nzasile Boğazların işgaline müsaade ederse, muharib taraflardan birine yardım etmis ve bitaraflıktan çıkmış, yani harbe kanşmış olacaktır. Türkiye, razı olmazsa karşı taraf zorla isgal etmeğe çalışacak, Türkiye mukabeîe mecburiyetinde kalarak gene harbe sürüklenmiş olacaktır. Türkiye Suriye hudud komisyorçı Türkiye Suriye hudud komisyonu Nusaybinde toplanmış ve iki taraf aşiretlerinin hudud mıntakalarında dolaşmalan meselesile, adi mücrimlerin mübadeles ve kaçakçılarm takibi işlerini görüşmüş tür. Sergide teşhir edilen tablolardan baztları Ünyon Fransezde dün bir resim, fotoğraf ve desen sergisi açılmıştır. Sergınin resim kısmında yağlı ve sulu boya resımler, fotoğraf kısmında Türkiye ve Fransaya aıd manzaralar vardır. Sergiye iştirak edenler arasında bir de müsabaka yapılmış. fotoğraf kısmına girenleredn İhsan Celâl, Grio, Massol, Oje, Ömer Nazım, Hanri Marten, Muhsin Ege ve Gijon, resim ve desen kısmmdan da Cevdet, Nadır Uçmay, Lökond Molko, Sımon Laskorış muh • telif hedıyeler almışlardır.