14 Nisan 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

14 Nisan 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURtYET 14 Nisan 1936 Viyana Dönüşü M. Turhan Tan ( Şehlr ve Memleket Haberlerl ") İstanbul Türkkuşu yakında açılıyor Dün 8 plânör geldi, muallimler de bugün geliyor İstanbulda Türkkuşu şubesinin açılması için faaliyete başlanmıştır. Şubenin açılması için lâzım gelen sekiz plânör dün Ankara vapurile şehrimize getirilmiştir. Türkkuşu mektebi için İstanbulda büyük mekteblere yakin bulunan bir meydan aranmaktadır. Bu meydan bulununcıya kadar bilhassa Üniversite genclerini yakından lâkadar etmek için ilk tecrübe lerin ve derslerin Üniversitenin arka bahçesinde verilmesi ihtimali vardır. Gerek liseli gencler ve gerekse Üniversiteliler arasmda şimdilik Türkkuşuna girmeğe hazırlananlar pek çoktur. Bilhassa Millî Türk Talebe Birliğine mensub gencler muhtelif gruplar halinde Türkkuşuna girmeğe karar vermişlerdir. Türkkuşuna devam edecek genclerin askerlik işleri kolaylaştınlacak ve istiyenler ordunun hava kuvvetlerine girebileceklerdir. Diğer taraftan burada Türkkuşunun İstanbul şubesini kuracak ve ılk talim heyetini teşkil edecek olan tayyareci ve plânörcülerimiz bugün Ankaradan şehrimize geleceklerdir. Plânör muallimleri, İstanbulda yeni muallimler yetişinciye kadar burada kalacaklardır. Geçen sene bu işi öğrenmek üzere Sovyet Rusyaya gitmiş olan genclerimiz tahsillerinin bitmesine iki ay kalmış olduğundan bunlar da Türkkuşunun küşadile beraber talim kadrosuna iltihak etmiş bulunacak lardır. Siyasî icmal Cenevrede verilen kararlar ve Türkiye İhraç mallarımız Türkofis güzel afişler hazırladı «Cumhuriyet» in tarihî tefrikası: 2 Türk kayığı Venedik mavnalarını, Türk yumruğu düşman toplarını yenmiş, Türk kılıcı bir filoyu kaçırmıştı Düftnan mavnalara kayıkla hücum edileceğini hatırına bile getirmediği için önce duraladı îşte biz böyle dövünüp dururken kı ymın bir yanından üç lcayık göründü. Be§er kürekli üç kayık ki iri boylu birer karabatak gibi denizi sıyırarak düşman mavnalarına doğru uçuyorlardı. Nasıl şaşırdığımızı artık sen düşün. Otuz çektirmenin, koca baştardenin bucak bucak saklandığı, mavnalarımızın harab olduğu bir sırada bütün bir düşman filosuna saldırmak istiyen bu üç kayık, şüphe yok, çılgınlar eline düşmüş olacaktı. Fakat o kayıklarda ölüm sevgisile titreşip duran altmış yiğit, hiç te çıldırmış değillerdi. Yalnız Türkün alnına sürül* mek istenen kara lekeyi görmektense denizin beyaz kucağında kirsiz bir ölüme kavuşmak istiyen kahramanlardı. Serçeşme Deli Murad, Allahın yeni bir adını daha öğrenmek istiyen bir mü min iştiyakile sordu: Kimdi onların başındaki adam? Alâiye Sancakbeyi Küçük Meh med! Şimdi vezir olan yiğit asker! Evet, ta kendisi. Bizim toplarımızı denizde yürütemediğimize karşı o, üç kayığı suya salmıştı, esir edilen mavnamızı kurtarmağa koşuyordu. Düşman, mav nalara kayıkla hücum edileceğini hatırına bile getiremediği için önce duraladı, ateş açmadı. Belki de onları bir elçi kayığı filân sandı. Lâkin kayıklann biraz yanaşır yanaşmaz ok atmağa başladıklannı görünce kızgınlıktan kudurdu, toplannı işletmeğe koyuldu. Fakat iş işten geçmişti, kayıklar Süleyman kaptanın tutsak mavnasına yanaşmışlar ve yiğitler bir kıhc balığı kümesi gibi güverteye sıçrıya rak içindeki düşmanla boğaz boğaza gelmişlerdi. Biz, kaçan çektirmeleri unutarak Mehmed Bey takımının boğuşmasını seyrediyorduk. Aramız hayli açıktı. Öyleyken mavna içindeki boğazlaşmayı burnumu zun dibindeymiş gibi apaçık görebiliyorduk. Böyle sıralarda kulak sağır oluyor, dil duruyor, yürek susuyor, yalnız göz işliyor. Bizim de gözlerimiz keskin birer dürbün olmuştu. En uzağı görüyorduk. vaştan kaçmdığı belli idi. Fakat düşmanın zoru önünde utanıp er meydanına döneceğini umuyorduk. Meğer gene aldanmışız. Korkak amiral, can kurtarmaktan gayri bir şey düşünmüyormuş. Bunu biraz sonra anladık. Çünkü düşman, bi zimkilerin önünü kesiverince Çerkez Osman ileri atılacak yerde geri döndü, düşmandan ürküp yorganına büzülen ödek çocuklar gibi kanşık bir durum aldı, kâfir bucağına sığındı. Bu kaçış sırasmda Yeniçeri kâhyasının yedek gcmisi elden çıktı, on beş kadırga karaya vurdu, içinde bulunan derme çatma asker, ayhklı asker denize döküldü. Koca vezir tanımıyor muydu, salt bakıp duruyor muydu? Tmmaz olur mu hiç? Yerinde duramıyordu, fınl fırıl dönüyor ve boyuna döğünüyordu. Gemilerin büyük Kepeze doğru darmadağın dağıldıklarını görünce hemen bir kayığa atladı, Rumeli yaka sma geçti, Türk olmadıklan halde Türk donanmasına kürekçi ve cenkçi yazılıp bu edepsizliği yapan korkak gidileri karşılamaya koştu. Kadirgalardan deniz dökülen ödsüzlerden yüzme bilmiyenler zaten boğulup gitmişlerdi, canlarını kurtanp karaya ulaşanlar da ıslak tavuklar gibi adım attıkları yerde pinekleyip duruyorlardı. Koca vezir öbür yakaya çıkar çıkmaz askere emir verdi, Türk namusuna kir bulaştıran namerd kaçaklan kılıçtan geçirtti, ödek kürekçiler, korkak cenkçiler bulutu görünce yağmur yağar diye kaç mışlardı, koca vezir onları doluya tutturdu, birer birer kestirdi. Hay toprağı nur, yeri cennet ol sun! Fakat durum nazikti. Büyük Kepezede karaya vuran üç mavna ile on çektirmemizin, kâfir buc*\ğında üstüstc yr ğılan kadırgaların düşman tarafından yakılacağına, yahud yakalanıp götürüle ceğine şüphe yoktu. Artık gayret bize düşüyordu. Gemilerimize saldınhrsa biz toplarımızı işletecektik. Onun için elimiz fitillerde bekliyorduk. Düşman ne yapıyordu? Ne yapacaktı, şenlik topları ata ata Boğaza doğru geliyordu. îki yıl önce Sarı Kenan Paşayı yenip adalanmızdan çoğunu zapteden Kör kaptan, ( I ) baştardasını kılavuz yapmıştı, ardına taktığı dağ gibi kalyonlarla, düzünelerle çektirmelerle, alay alay mavnalarla üzerimize yürüyordu. Türkofis, memleketimizde yetişen elma, üzüm, tütün ve saire gibi ihrac maddelerimiz için çok güzel afişler yaptırmıstır. Bunlardan başka memleketimiz san'at işlerinin muhtelif şekillerde tablolan yaptırılmış ve istihsalâtın hangi memleketlere ihrac edildiğini gösterir grafikler vücude getirilmiştir. Bunlar TelAviv paviyonuna ve onu takib edecek diğer sergilere de gönderilecektir. Yukarıki resim bu afişlerden birini göstermektedir. MÜTEFERRİK Şirketihayriye memurları hisse senedi alıyorlar Şirketihayriye memurlan tekaüd sandığında bulunan paralarile şirket hisse senedlerinden satın almak üzere müra caatte bulunmuşlardı. İdare meclisi, memurların bu müracaatini tasvib etmiştir. Buna göre memurlann sandıkta bulunan 1 70,000 lirasile şirketin hisse senedlerinden satın ahnacaktır. Şimdiye kadar memurlar hesabına 220 hisse senedi satın alınmıştır. Satılık hisse senedi bulundukça peyderpey satın ahnacaktır. KÜLTÜR İŞLERİ Muallimler arasında tayinler istanbul kız lisesi türkçe muallimi muavinliğine Bakiye Aladar, Balıkesir Necatıbey muallım mektebi tabiiye stajıyerliğine Zivende, îzmir Cumhuriyet Kız Enstitüsü coğrafya mualümliğine Celâ det Ulkü, Eskişehir lisesi tarih starjiyerliğine Üniversite tarih şubesi mezunlarından Fahriye tayin edilmiştir. ÜNİVERSİTEDE Üniversitedeki serbest konferanslaı;,. t h 1 Üniversite İçtimaiyat ve İktıJadiyat Enstıtüsünde kânunusanide başlıyajı serbest konferanslara devam edilmektedir. Türkiyede şehircilik tarihi inkişafı hakkında evvelce konferansa başlıyan vilâ yet mektubcusu Osman Erkin bugün saat beşte son konferansını verecektir. Bu konferansta birçok içtimaî ve tarihî müesseselere temas edildiğinden çok alâka uyandırmıştır. Gaz vapurundaki ziyafet Sokoni Vakom kumpanyasının satın aldığı (Sokoni) ismindeki gaz gemisinin lımanımıza ılk seferıni yapması müna sebetile dün saat on altıda bu gemide bir çay ziyafeti verilmiştir. Çay ziyafetinde armatörler, tüccarlar ve bazı resmî daireler mümessilleri hazır bulunmuştur. Müstakil ressamların sergisi Müstakil ressamlar 18 nisan cumartesi günü Beyoğlunda Turanbar binasında bir sergi açacaklardır. SOSYETELERDE Şark Demiryollarınm tenzilâtlı tarifesi Şark Demiryolları şirketi Viyanada Balkan ve merkezî Avrupa şimendifer idareleri arasında yapılan konferansta kararlaştırılan yaş meyva ve sebze ile yumurta, tütün gibi maddelere tatbik edilecek olan tenzilâtlı tarifeyi dün Nafıa Vekâletine bildirmiştir. Yüzde otuzdan yüzde kırka kadar tenzilâtlı olan bu tarifeyi, hükumet tasdik ettiği takdirde 15 mayıstan itibaren tatbikına başlanacaktır. Madalya alacak tüccarlar Yerli Mallar İktısad ve Tasarruf haftasmda yapılan vitrin müsabakasında kazanan tüccarlarımıza aym 19 unda İstanbul ve Kadıköy Halkevlerinde merasimle madalyalar dağıtılacaktır. Alâkadarların o gün İstanbul ve Kadıköy Halkevlerinde hazır bulunmaları için tebligat yapılmıştır. Bugün üç vapur seyyah geliyor Dün, Yugoslav bandıralı Kraliçe Mariya vapurile şehrimize 350 seyyah gelmiştir. Seyyahlar bu akşam memleketlerine döneceklerdir. Bugün de General Fon Stuben va purile 300 Alman seyyahı gelecektir. Bunlar da öbür gün Almanyaya döneceklerdir. Gene bugün Fransız bandıralı Lâmartin vapuru bir miktar Fransız, Bulgar bandıralı Çar Ferdinand vapuru da içinde birçok profesörler ve talebeler bulunan Bulgar seyyahları getirecekrir. Serçeşmeli Deli Murad, sabırsızhk gösterdi: Sonra? Küçük Mehmedle yoldaşları, bir koyunun kesilip yüzülmesi için gerekli olan zaman kadar bile uğraşmadılar, Türk mavnasına dolan yüz elli düşmanı doğ radılar, gemiyi yedekten aldılar, ok ve Biraz durdu, bıyıklannı okşadı, imanlı tüfek ateşleri içinde yürüterek kıyıya gebir sesle tefelsüf etti: tirdiler. Biliyor musun Murad, kendini bülki kıyıdaki asker alkış çekiyordu, elyük görenleri Allah, çabucak küçültü lerin çıkardığı ses deniz güriiltüsünü bastınyordu, koca vezir de ağlıyordu. Türk veriyor. Bu Kör kaptan, son yıllarda dekayığı Venedik mavnalarını yenmişti; nizlerin Firavnı kesilmişti. Kabına sığ Türk yumruğu düşman toplarını yenmiş mıyordu. Karaları Ulu Tann yaratmışsa ti, Türk kılıcı küçük bir filoyu kaçırmıştı. denizleri sanki o yaratmıştı. O kadar guFakat sevincimiz gene yarı kaldı. Çünkü ruru vardı. O gün de öyle davranıyor küçük Mehmedin üç kayıkla paçavraya du. Ne gemilerimize değer veriyordu, ne çevirdiği dört Venedik mavnası büyük toplarımızı sayıyordu. Herifin gelişinde gemilerine doğru süklüm püklüm sürükle düşman üzerine yürüyen bir gemici hali nip giderken bizim kalyonlar da rüzgâr yoktu, serçe üstüne atılan bir köpek çadan yardım görüp Sakıza doğru dört na lımı vardı. Sözün kısası bizi adamdan la savuşuyorlardı. Artık düşman önünde saymıyordu. biz gemisiz kalmıştık ve Venedikli Bo Ya gemisi? O bir baştared değil, bir ğazı zorlarsa çürük toplarla onu durdurgelin odası, bir düğün sofası idi. Baştanmaya savaşacaktık!.. Bağdaş kurup oturmakta olan Serçeş başa çuhalar, şallar, ipekli kumaşlarla me, dizüstü geldi, yumruklarını kasıkla süslenmişti, topların üstüne bile Ingiliz nna dayadı, homurdandı: kadifeleri örtülmüştü. Sonra? [Arkası var\ Venedik ve Malta çekdirileri, (1) Nalmanın da Kör Kaptan dediği ami«ver elini Sakız» diye Boğazdan açılan ral, Venedikli Lâzaro Muçe Nikodur ki 1656 da ve Akdeniz Boğazı önünde Osmanlı dobizim gemileri önlemeğe, çevirmeğe ko nanmasını ağır bir inhizama uğratmış ve şuyorlardı. Biz onların meramını sezince bu zafer sonunda Bozcaadayı. Linmiyi zap. gene tek bir göz gibi benliğimizi denize tetmişti. O harbde yetmişten fazla gemi vermiştik, nemli bir bakışla iki donan yandı, Muçe Nikonun da bir gözü çıkarak Kor Kaptan diye anılmağa liyakat kazanmayı süzüyorduk. Çerkez Osmanın sa dı. M. T. T. Ismail Habib dün Halkevinde bir konferans verdi Halk Partisi Göztepe ocağındaki faaliyet Cumhuriyet Halk Partisi Göztepe ocağı yeni bir faaliyet programı hazırlamış ve bu programla içtimaî hizmetlere, bilhassa halka yardım işlerine çok ehemmiyet vermiştir. Ocakta, 16 nisandan itibaren başlamak üzere fransızca ve almanca gece dersleri verilecektir. Bu dersler bedava ve umumî olacaktır. Göztepe ocağı, soy adı kanununun tatbikatını kolaylaştırmak ve halka yardım olmak üzere bazı tedbirler almıştır. Göztepe ve civannda davul ve münadilerle kanunun bitme müddeti yaklaştığı cihetle halkm soy adı alarak tesçil ettirmesi ilân edilmektedir. Soy adı beyannamelerinden Parti merkezine getirilmiştir. Bu beyannameler müracaat edenlere doldurulmakta, ve muamelelerinin kolayca' bitmesi için kendilerine yardım edilmektedir. Millî Türk Talebe Birliğinin tertib etmiş olduğu konferanslann birincisi dün kıymetli edibimiz İsmail Habib tarafından Eminönü Halkevinde verilmiştir. İsmail Habib, Genclik ve Edebiyat mevzuunu taşıyan bu konferansında evvelâ eski zamanda şiirin mânasına bakılmadan yalnız güzelliğine ehemmiyet verildiğini anlatmış ve şiire evvelâ (yalan) nazarile bakıldığmı söylemiştir. Hatib, dünyada şairliğin nasıl karşı landığmı ve san'atın nasıl herşeyin üs tünde tutulduğunu birçok canlı misallerle anlattıktan sonra sözü genclerimizın edebiyata karşı olan vaziyetine nakletmiş ve şöyle demiştir: « Gencler evvelâ kıymetlerini kendileri görsünler.. Zira dolmadan, hazırlanmadan san'at yapılmaz. Dolma bir hazne ile şairlik olmaz. Ne topladıysan, ne doldurduysan onu vereceksin. Sonra kültür ve san'at yalnız şairlere değil, her iri Habeş meselesine ve di ğeri Lokarno işine bakmak üzere Cenevrede birbirini mü teakıb toplanan Onüçler heyeti ve dört devletin mümessilleri kararlarını ver diler. Bu kararlarla elde edilen netice Kmacıyan hanına aid beşinci hukuk bir cümle ile şöylece hulâsa olunabilir: mahkemesinde devam etmekte bulunan İpi daha ziyade gererek koparmamak bir davadan dolayı hazine vekili Semsed ve uzlaşmağa imkân bırakmak için vadin Akçaoğlunun bütün mahkeme heye kit kazanmak! Her iki toplantıda da İnti hakkında reddi hâkim talebinde bulun giltere ile Fransa arasında mücadeleler duğunu yazmıştık. Kmacıyan ailesinden cereyan etti: îngiliz Dış Bakanı son nutkunda İ « firarî Vahan Kınaciyanın hissesi 932 talyadan bahsetmemiş olduğundan konsenesinde Aram Kınaciyanın vekâletile Serkis Kınaciyana satılmış ve 934 sene fransa gelen İtalyan murahhası Baron Aloizi toplantıya iştirak etmekte te sinde de hazine bu hisseye vazıyed eylereddüd bile göstermiş ve ancak M. miş bulunduğu için arada çıkan ihtilâf Flandinin cemilekârane sözleri üze mahkemeye düşmüştür. rine müşahid olarak içtimada hazır Hazine; bu satış keyfiyeti hususunda bulunmuştur. Binaenaleyh İtalya, Pa alâkadarların Tapuda imzalan bulun ris ve Londra konferanslarındaki ka mak lâzım gelirken bulunmamasını ileri rarlara iştirak etmediği gibi Cenevre sürerek satışın yolsuz ve hükümsüz oldu konferansının kararlarına dahi bağlanğunu ileri sürmekte; diğer taraf ise ak mamıştır. İngiliz ve Fransız noktai nazarlan asini iddia eylernektedir. Bu sefer hazine rasında derin bir zıddiyet müşahede evekili tarafından yapılan reddi hâkim tadildiği zaman arayı bulmak işi küçük lebi hakkındaki istidanın bir sureti Kı Belçika devletine düşmüştür. Belçika nacıyanların vekiline tebliğ olunmuştur. artık Fransaya ne askerî ve ne de siyasî Vekil bugünlerde cevabını verecek ve bir ittifak ve muahede ile bağlı değil ondan sonra da alâkadar heyet reddi dir. Flaman ve Valon ırkları arasındaki hâkim talebini tetkik edecektir. rabıta da tamamile gevşediğinden yalnız Fransanın dediğine evet diyecek DENİZ tSLERİ vaziyetten kurtulmuş ve mutavassıt rorülü oynamıştır. Kırk beş kayıkçının atlattığı Bundan başka Onüçler heyetinde întehlike giliz Dış Bakanı Fransanın arzusunu Evvelki günkü şiddetli lodos fırtma gözönünde tutup Italyaya karşı fazla sında dokuz balıkçı kayığı mühim bir aleyhtarlık göstermediğinden Fransız tehlike atlatmışlardır. Vak'a şöyle ol Dış Bakanı İngiliz noktai nazarına muhalefet etmekten çekinmiştir. Fransa, muştur: Almanyanın son cevabile uzlaşmak kaRumelifenerinde 9 balıkçı kayığı içinpısının kapanmış olduğunu ve binaende 45 balıkçı olduğu halde sabaha aleyh 19 martta Londra konferansında karşı balığa çıkmışlar ve Boğazdan kararlaştırılan zecrî tedbirlerin tatbik açılmışlardır. Balıkçı kayıklan açıklarda edilmesine Cenevre konferansının ka fırtmaya yakalanmışlar ve sulara kapıla rar vermesini istemiştir. rak birbirlerini kaybetmişlerdir. îngiltere ise Almanyanın cevabından Akşam olmuş, dönme zamanı geldiği, bu mananın çıkmadığını iddia etmiş ve geçtiği halde kayıklardan eser görünme müzakerenin devamını istemiştir. Buyince kayıkçı aileleri erkeklerinin başına nun üzerine araya Belçika girmiş, ne bir felâket geldiğini hissederek kayma ticede İngilterenin Almanya ile temas kamlığa müracaat etmişlerdir. Keyfiyet ve müzakerede bulunmasma karar veliman reisine bildirilmiş, Kartal romor rilmiştir. Fakat bu müzakere ve temas körü Boğaza gönderilmiş ve kazaya uğ esaslar üzerinde değil, ihzarî mahiyette olacaktır. İngiltere Hitlerin iki taraflı nyan kayıklar geceyansma doğru fırtma ademi tecavüz muahedelerile, müşte sükunet bulduktan sonra bülunrsoştur. rek .emrüyet meselesini nasıl telil et, Bunlann üç tanesi dalgalarla parçalana tiğini, Versay muahedesinin Milletîer raifc batmıştnr. Müthişfufanaya ve dalga Cemiyeti misakından tamamile ayrı telara rağmen kayıkçıların hepsi kurtarıl lâkki edilmesini talebden maksadı ne mıştır. olduğunu, müstemlekelere aid müsavat ŞEHİR tSLERİ hakkını niçin istediğini ve Avrupada hududların değiştirılmesine taraftar oParis Belediyesinin bir kitabı lup olmadığını soracak ve bu hususlarParıs Belediyesi, 925 929 seneleri da izahat alacaktır. Bundan başka Almanyanın son cevazarfında yaptığı faaliyet ve imar hareketleri hakkında mühim bir eser yazmış ve bu bında Avrupa sulhuna aid tekliflerile eserden bir nüshasını îstanbul Belediyesi Fransanın mukabil tekliflerinin Milletne hediye olarak göndermiştir. Belediye ler Cemiyetinde müzakeresine razı o lup olmıyacağı sorulacaktır. İngiltereye reisi Paris Belediyesine yazdığı bir mekyapacağı bu müzakereler için 11 mayıtubda, gösterilen faaliyetten dolayı teb sa kadar mühlet verilmiştir. O zaman riklerini ve gönderilen eserden dolayı da konferans tekrar toplanacaktır. Fakat teşekkürlerini bildirmiştir. Almanya, Ren mıntakasındaki vaziyeti VÎLÂYETTE değiştirecek, işgal kuvvetini artıracak ve istihkâmlar yapmağa kalkışacak o Kaymakamlar arasında lursa Fransa bu yeni vaziyet karşısmda Beşeri kaymakamhğına eski Elâşkir d'erhal bir karar vermek üzere konfe kaymakamı Rahmi, Torbalıya eski Te ransı daha evvel davet edebilecektir. Cenevrede üç devlet konferansında fenni kaymakamı Halid, Bengül mektubverilen bu kararlar şimdilik Avrupada culuğuna Yıldızeli eski kaymakamı Yu sulhun bozulmamasmı temin edecek ve suf Sıtkı, Şile kaymakamhğına eski Çasulhun bozulmasından tevellüd edecek talca kaymakamı Cevdetin tayin edildik müthiş avakıbı derin derin düşünmeğe leri vilâyete bildirilmiştir. vakit bırakacaktır. Ayni zamanda Fransadaki umumî intihab âcil bir tehlike karşısında bulunmaktan mütevelid halecan ve galeyan içinde değil, daha sakin bir hava içinde cereyan edecektir. Cenevre toplantıları Avrupanın po litika havasmda bir sükunet de\Tİ te min eylediğinden hükumetimiz de münasib bir zamanad Boğazların tahkimini taleb edeceğine dair evvelce alâkadar devletlere ve Milletîer Cemiyetine bildirmiş olduğu teşebbüs hakkında notalar vermiştir. Türkiyenin esas politikası sulhun tarsini olduğundan bu gayet haklı talebini Avrupanın en kanşık bir zamanında ileri sürmekten içtinab etmiş ve nisbî olsa da sükun ve huzurun avdetini beklemiştir. Türkiyenin bu sulhperverliği ve meslekte bulunanlara da lâzımdır. Kamemleket müdafaası gibi en sarih ve lemi olmıyan avukat, müşterilerile iyi konuşmıyan ve yazmıyan doktor hastanede bariz haklarına aid olan taleb ve teşebbüslerinin bile mevcud muahedelere ve hastalarile mahpus kalmağa mahkumdur. bilhassa Milletîer Cemiyeti misakı ahMühendislerin, eczacılann, hatta asker kâmına tamamile uygun bir şekilde olve kumandanların bile edebiyata ihtiyac masını istemiş bulunması şüphesiz büları vardır. Napolyon ordusunu ehramla tün dünyada derin bir memnuniyetle rın önüne kadar hitabetle getirdi. Atatürk karşılanacaktır. karşısındaki 120 kişilik kuvvete 20 bin Muharrem Feyzi Togay kişi ile çıkmadan evvel birkaç ordunun yapamıyacağını şu birkaç kelime ile yaptı: Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa vardır.. Nüshası S Kuniftnr Dünümü sevmek bana imandır. Milletimin yetiştirdiği büyükleri, İbni Sinayı, Farabiyi, Füzulîyi, Sinanı, Namık Kemali, Atatürkü sevmek bana kuvvettir. Yarına kosmak için dünden kuvvet alaSenelik 1400 Kr. 1700 Kr 1450 lım.. Türküm diye övünüyorum. HepiAltı aylık 7S0 miz övünelim...» Üç aylık 400 800 İsmail Habibin konferansı kalabalık Bir aylık 150 yokhır bir genclik kütlesi tarafından dinlenmiş ve şiddetle alkışlanmıştır. Kmacıyan hanı kime aid? Redi hâkim talebi yakında tetkik edilecek Cumhuriyet Abone şeraiti»

Bu sayıdan diğer sayfalar: