5 Nisan 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

5 Nisan 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET Fenerbahçe Ankaragücünü dün 31 mağlub etti Fenerliler, Ankaralıları hayrette bırakacak kadar fena bir oyun oynadılar. Maç çok zevksiz oldu Ankara 4 (Telefonla) Fenerbahçe ile Ankaragücü, bugün Ankaragücü sahasında karşılaştı. Baştan sona kadar hiçbir zevk duyulmadan seyredilen bu maç, bire karşı üç golle Fenerbahçe nin lehine neticelendi. Birkaç oyuncu nun şahsî gayreti neticesinde meyda na gelen bu gol farkı, bir tarafa bıra kılırsa iki takım da hemen birbirlerinin eşi idiler. O kadar ki Fenerbahçelilerin bir takımm üç hattı arasındaki ahenk sizliği göstermek üzere îstanbuldan Ankaraya kadar zahmet edip geldiği bile zannolunabilirdi. Maç, bütün seyircileri şaşırtacak bir netice ile nihayet buldu. Oyundan evvel Fenerin en aşağı altı gol atacağmı umanlar, oyun sonlarına doğru, altı gol yemediklerini tesadüfe hamlettiler. Eğer Ankaragücü de iyi takımlarla Fenerbahçeliler kadar bol karşılaşmış ve muhacimleri kendilerini fazla heyecana kaptırmamağa alıştırmış olsalardı mütemadiyen sıkıştırdıkları Fener kalesi önünde gol fırsatlarmı bu kadar mebzulen kaçırmazlardı. Futbolde teknik kadar lâzım olan gayretin Ankaragücünde Fenerbahçenin dünkü takımından her halde daha çok olduğu görüldü. İki Ankara kulübü, geçen senenin Türkiye şampiyonunu sırf yüksek bir futbol tekniği göstermek maksadile bir çok masraflara girerek Ankaraya çağırmıştır. Buna mukabil gelişigüzel ve tatsız bir oyun seyredilmesinin sebebi, Fenerbahçenin salâhiyettar erkânına nazaran takımdaki eksikliklerdir. Şa bana izin alınamamış, Fikret te vapuru kaçırdığından trene yetişememiştir. Fıkretin yarınki trenle Ankaraya geleceği bildiriliyor. Bu takdirde yarın Fenerbahçenin Gencler Birliğile yapacağı maçın bugünkünden hararetli ve daha düzgün olacağı umuluyor. Maç nasıl oynandı? Saat 15,45 te önde Fenerliler, arkadan Güclüler alkışlar arasında sahaya çık tılar. Ankaragücü bandosu tarafından İstiklâl marşı çalındıktan sonra mutad merasim yapıldı. Fenerbahçe umumî kâtibi ve Ajans umum müdürü Muvaffak Menemencioğlu ile Ankaragücü umumî kâtibi arasında b.yraklar teati edildi. Maça saat 16 da başlandı. Hakem Muhafızgücünden Sedaddı. Fenerbahçe takımı şöyle idi: Necdet Yaşar, Fazıl Reşad, Esad, Cevad Namık, Alâeddin, Rıza, Naci, Niyazi. Ankaragücü de sahada şu suretle göründü: Natık Ali Rıza, Enver Orhan, Semih, Nazmi Abdi, Bilâl, Yaşar, Fahri, Hamdi. Yalnız Fenerbahçe ikinci devrede sol açık olarak Nevzadı oynattı. İlk devrenin 24 üncü dakikasına kadar oyun karşılıklı, fakat neticesiz akınlarla geçti. 24 üncü dakikada Güç mü dafaa hattından uzaklaştırılan topu Yaşarın ayağına kadar geldi. Yaşar, Esada kısa bir pas verdi. Esad topu sürdükten sonra Niyaziye geçirdi. Niyazi havadan ortaladı ve Ali Rıza da ilk golü yaptı. Güclüler, bu ilk golün karşılığını derhal verdiler. Abdiden gelen bir pası iyi kullanan Hamdi 26 ncı dakikada Gü cün ilk ve son golünü yaptı. Bunu takib eden dakikalarda iki taraf ta hayli fır saııar kaçırdılar. Fener muhacimlerinin bir hayli şütleri de heba oldu ve devre beraberlikle bitti. İkinci devre başlayınca Fenerlilerin fdaha süratli bir oyuna giriştikleri gö ı rüldü. 14 üncü dakikada Cevad 25 metrodan bir şüt çekerek ikinci golü yaptı. Fenerlier üçüncü sayılarını 40 ı n a dakikada yaptılar. Son beş dakika, An karagücü takımının sayı çıkarmak için gösterdiği gayretlerle geçti. Gunu gunune yaşıyanlarımız (Baştarafı 1 inci sahifede) On üç sene kadar var.. On üç sene... Peki kaza nasıl oldu?... İstanbul limanmda oldu. Vincle kaldınlmış koskoca bir sandık, vinc gevşeyince ayaklarımın üstüne düştü. Ayaklarımı ezdi... îşte sol kolum da o zamandanberi sakattır... Seni kim tedavi ettirdi.. Oradan hemen bir hastaneye kaldırdılar. Kazaya uğrıyan insanları İstanbulda kim tedavi ederse o. İstanbul hastanelerinden biri... Hilâliahmer seninle meşgul olmadı mı?.. Hayır... Canım nasıl olur... Inanmam... îsterseniz inanmaymız. Fakat hakikat budur... Beni oradan kaldırdılar, hastanede ayaklarımı hemen kestiler, sonra on dört gün acılar içinde ishak kuşu gibi çık çık öttüm... Bir iğne bir iplik oldum. Sonra iyileştim. Hastaneden çıkardılar... Şimdi on üç seaedir işte bu haldeyim... Bir kertenkele gibi yerlerde sürünüyorum. Üç çocuğum var, onları mektebe veriyorum. Onlan yetiştirmekle uğraşıyorum. Peki size kim bakıyor?., Allah... Canım... Allah size nasıl bakar... Tövbe di kardeş. Allah bize bakmasa biz nasıl yaşarız... Karın çalışmıyor mu?.. İş nerede?.. Bulduğu zaman elbet te çalışıyor amma... Bulmaymca... Ve tevekkül ile gülüyor.. Bulmaymca da gene yaşıyoruz... Allah bir sineğinden bile vazgeçmiyor. Sefaletin verdiği tevekkül ile keramete inanan bu biçareye bakıyorum. Sana vapur şirketi bir tazminat vermedi mi?... Hayır... Hilâliahmer bir para vermedi mi? Hiç olmazsa bacak filân birşey yaptırmadı mı? Ben Hilâliahmerin böyle senin gibi kendi işinde çalışırken sakatlananlara değil, başka çaresiz ve fakirlere bile ayak filân yaptırdığını gördüm. Bana bak hemşire... Görüyorsun halimi, ben şefkat ve hımayeye muhtaç değil miyim?.. Ben gizli bir yerde sakatlanmadım.. Rıhtımda vincden düşen koskoca bir sandık yüzünden böyle ayaksızım.. Bu kadar aşikâr yalan olur mu?.. Bana; ne Karadeniz vapurunun şirketinden, ne HiHiliahmerden, ne bir yardım cemiyetinden, ne de bir insandan en ufak bir muavenet yapılmadı... Çalış tığım zaman ailemi geçindiriyordum. Halbuki işbaşında sakatlandım. Bir daha ısmimi ağzına alan: «Şu bizım hamal İslâm acaba ne oldu?» diye soran bir kul kalmadı.. Sakat olduksa insanlıktan çıkıp kafası ezılecek, ölmesi lâzım gelen bir canavar mı olduk.. Yoksa kimsede insanlık yok mu?.. Çalıştın mı?.. Senden iyisi yok... Bir de sakatlandın mı?... Artık sana bir dönüp bakan kalmıyor.. Birden aklına birşey gelmiş gibi susuyor.. Gözünü bana kaldırıyor. Dikkatle yüzüme bakıyor: Ben kazaya uğradığım gündenberi bana bütün bu şeyleri soran olmadı, diyor. Kuzum. Sen ne diye benim halimi merak ediyorsun?.. Neden bana bunları soruyorsun?... Ben gazeteciyim, diyorum. Senin derdini gazeteme yazmak istiyorum. Peki gazeteye yazacaksın da ne olacak?... Bu suale müsbet bir cevab vermekte âciz olduğum için kabahatli imiş gibi karşısında susuyorum. Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Gaf rökoru 3 Çabuk ihtiyarlamamak Işin kolayına bakın! 5 Nisan 1936 MEKKİ SAİD ESEN Bugün yapılacak lik maçları Bugün lik maçlarma üç stadyomda da devam edilecektir. Bugünkü maçlarm en mühimmi Taksim stadmda oynanacak olan Galatasaray îstanbulspor ve Vefa Güneş maçlarıdır. İstanbulsporlular, geçen hafta Fenerbahçeye karşı çok canlı bir oyun oynı yarak berabere kalmak imkânını elde etmişlerdi. Ayni takım bugün Galata saraya karşı da bu kadar güzel bir oyun tatbik edebilirse, her halde daha iyi bir netice alabilir. Vefa Güneş maçı da senenin mühim karşılaşmalarından biri olacaktır. İki taraf ta bugün en kuvvetli şekillerile sahaya çıkacağı için müsabakanın hayli çetin olacağı tahmin olunmaktadır. Fenerbahçe takımı Ankaraya gittiği için bugün Kadıköyünde oynanacak olan Fenerbahçe Beykoz maçı yapıla mıyacaktır. Burada Hilâl Eyüb, Ka sımpaşa Anadoluhisarı takımları karşılaşacaklardır. Şeref stadmda da Beşiktaş Topkapı, Süleymaniye Anadolu, Feneryıknaz Halic karşılaşacaklardır. B. takımları arasında dün Taksim stadyomunda yapılan müsabakalarda İstanbulspor, Galatasarayı 3 1 mağlub etmiştir. Vefa Güneş B. takımları da 1 1 berabere kalmışlardır. Fakat Gü neş takımmda nizamsız oyuncu oyna tıldığından Vefalılar hükmen galib ilân edilmiştir. T. İ. C. İ. İstanbul bölgesi başkanlı ğından: 13/4/936 da Ankarada toplanacak olan genel kongrenin saat 17,30 yerine sabahleyin saat 11 de yapılacağı bölge mize bağlı bütün birleşik kulüblere önemle bildirilir. Amerikalılar son zamanlarda bir ahlâk taassubu tut turdular. Plâjlarda polislerin eline birer ölçü şeridi ve rip mayolarmın bo yu ahlâkî kaidelerle telif kabul etmiyecek kadar kısa telâkki olunan kadınları muhtelif ce zalara çarptırmakla başlıyan bu iş, deniz kenarmdan bir hamlede sinema salonlarına atladı. Filimlerden açık sahneler şark! şark! kesilip atıldı. Sinema kumpanyaları işi zabıta ve macera filimlerine döktüler. Fakat Amerikadaki bu ahlâk sansürü salgını bu kadarla kalmamış, işi çığı rından çıkaracak kadar ileri gitmiştir. Meşhur Mickey tipini taklid ederek yapılmış filimlerden birinde, Mickeynin mukallidi olan tipin, kâfi derecede kapalı geyinmedığini gören sansörler, filmi yasak etmişler. Amerikalılarm kırmadıkları bir «gaf rökoru kalmıştı; onu da kırdılar. için faideli nasihatler Amerikalı bir ruh doktorunun çok alâka uyandıran bir kitabı Hava Taze hava ver me tertibatmın en mükemmeli, son günlerde denize indirilen <Queen Mary» isimli vapurun tertibatıdır. Bu ter tibat günde otuz milyon metro nnikâbı taze hava verir. Bu hava tertibatını idare eden makinistin elinin altında tam 150 tane düğme var. Gemi yolcularma, günün muhtelif saatine göre, muhtelif hararet derecesinde hava verildikten başka, icabında, hattı üstüva havası, kutub havası, plâj havası, çiçekli bir bahçe havası gibi hararet dereceleri, kokuları ve yarattıklan hayalî muhit itibarile çeşid çeşid havalar da verilmektedir. 6. takımları müsabakası Umumî kongre İzmir otobüsçülerile Belediye arasında ihtilâf çıktı îzmir (Hususî) Şehrimiz otobüs çülerile Belediye arasında büyük bir ih tilâf çıkmıştır. Birlik halinde bulunan otobüsçüler, Başbakanlığa, İç Işleri Ba kanhğına, Vilâyete ve Mülkiye müfettişliğine müracaatle Belediyeden şikâyet etmişlerdir. Şikâyetin mevzuu, şehrin yeni caddelerinden Vasıfçınar caddesinin açılması ve kaldırımlarının inşası meselesidir. Otobüsçülerin iddiasma göre, Belediye, kendilerini davet ederek hergün otobüs başına bir lira vererek bu caddeyi ba şarmak istemiştir. Otobüsçülerle cadde nin inşaatını deruhde eden müteahhid arasında bir mukavele imzalattırılmıştır. Bu suretle günde 33 lira tutan taahhüd, otobüsçüler tarafından hergün müteah hide verilmeğe ve yerine getirilmeğe başlanmıştır. Otobüsçüler diyor ki: « Bu para ayda bin lirayı geçiyor. Veremiyeceğimizi anladık. Birliğimiz, Valinin de malumatı dahilinde toplandı ve tediyatı kesmek kararını verdi. Bele diye, bunu görünce, derhal faaliyete geçti ve bize, şimdiye kadar tatbik etmediği, istemediği birçok şeyleri, masraflı, zor işleri tahmil etti. Belediyenin yaptığı şey, kanunsuzdur. Elbette ki zorla yaptınlan bir taahhüd yerine getilemez. Belediye, bizim son kararımızdan evvel, neden bu yeni tedbirlerini, bu müşkülleri çıkarmadı da taahhüdden vazgeçmekliğimizle beraber hemen faaliyete geçti? Vaziyet bizim hesabımızca çok açıktır. Çünkü biz den hergün 33 lira alıyor ve mevcud vaziyete birşey ilâve etmiyordu. Fakat 33 lirayı kesince, hemen ertesi gün bir yığın yeni tedbirlere ve müşkülâta başvurdu.» Belediye erkânının iddiaısı ise başka merkezdedir. Onlar diyorlar ki: « Belediye sandığma bir santim bile yatmlmamıştır. Otobüsçüler böyle bir taahhüde girmek istediler. Biz de bilâhare Meclisten kararı alınmak üzere bu taıhhüdü kabul ettik. Ne emrivaki, ne de tehdid var!. Tedbirlere gelince, bunlar, Belediyenin ötedenberi safha safha ta kib ve tatbik ettiği şeylerdir. Yoksa, taıhhüdlerinin bozulması üzerine icad edilmiş ve maksad takib eden hareketler değildir.» «Hayat, kırkından sonra başlar» adlı çok okunan meşhur eserin muharriri Walter B. Pitkin güzel bir eser daha yaratmış bulunuyor. Hayatî, beşerî halleri, insanlarm ve onların dugulannı ince görüşlerile tahlil eden bu ilim adamı «Işin Kolayına Bakın!» ismini verdiği son eserinde pek yeni bir ruhî tahlil sistemi ile yepyeni tecrübelerden bahsetmektedir. Bu eserin şavırın, kollarınızı havaya doğru dikin, yanı dikkat kısımlarını, alıyoruz: parmaklannızı düz tutun; ve vücudünüz İçimizdeki heyecanlar, değişiklikleı ve duygular patlayıcı maddelere benzer acıyıncıya kadar gerinin. Gerilen ve gevşiyen adale insana hiç ler. Bunların patlaması zaman zaman çok zahmet vermez. Buna mukabil vücudükuvvetli olur ve başkalarını da müteessir eder. Bir öfke nöbetine tutularak kendi nüzdeki adale uzun zaman gergin kalırmizden geçtiğimiz zamanlarda olduğu sa, başınıza belâ olur. Meselâ, bir ev kadını, kendisine fazla yüksek gelen bir gibi! Bazan da bu patlama yalnız içten o masada uzun zaman çalışırsa, çok fazla lur, ve öfkeli adam haricen sükun ve ve yorulur, bunu da çok çalıştığına hamlekarını tamamile muhafaza eder. Bizi din der. Gene, birçok daktilografların fena lendiren, yahud sinirlerimizin gerginieş bir vaziyette oturmak, veya yazı maki mesine mani olan bir heyecanı iyi saya nelerinin yorucu bir vaziyette konulmuş rız. Keder, çok kere iyi sayılmıyan bir olması yüzünden sinirleri bozulur, ve şeydir, fakat doya doya ağlamanm da yanlışsız yazı yazamazlar. Bunun asıl ne iç açıcı bir şey olduğunu kim bilmez? sebebi omuzlarda ve kollarda hasıl olan yorucu gerginliktir. Kuvvetli heyecanların umumiyetle Iş arasında dinlenmenin sırrını kavraverdiği fena netice, hazım cihazı üzerinde mış olan bazı fabrikatörler de vardır. bunların başka başka şekillerdeki tesirlerinde görülür. Bazan boğazda fena bir Işçilerin, saatte bir veya iki kere muay * gerginlik hasıl olur. Bazan, mide o dere yen işlerini bırakıp büsbütün başka bir ce gerilir ve sıkışır ki hazım işini yapmak şeyle meşgul olmalarını kaide koymuşlardır. tan âciz kalır. Hatta bazan da göden barBize en çok tesir eden gerginlikler kor» sak ihtilâca uğrar. Bu barsak ihtilâcla rının inkıbaz, ülker, \ e apandisit husule kudan ileri gelir; vücudü en çok harab' eden korku da meçhul şey korkusudur. gelmesinde amil olduğu malumdur. Bu gibi felâketler, hiç bir zaman yal Bir felâketin mevcudiyetini sezip te ne nız birkaç dakika süren bir tek heyecan olduğunu anlıyamamak, vücudü müthiş sarsıntısından ileri gelmöz. Bunlar sık sık gerğin bir hale kor ve insanı paniğe dütekerrür eden korku, üzüntü, veya öfke şürür. Tehlikenin ne olduğunu anlar anbuhranları neticesinde sinirlerde yer eden lamaz, insanm içi biraz rahat eüneğe gerginliklerden, tansionlardan ileri gelir. başlar. Üzüntünün hasıl ettiği gerginlikler den meydana gelen mide ülserleri çok kere istirahatle iyileşebilir. Son zamanlarda Kolombia Universitesinden dört profesör, verdikleri bir raporda, mide ülsclerinden mustarib 32 hastanın, gerginlikte ve dinlenme hakkında bir ssikologun verdiği konferansları dinledikten sonra iyileştiklerini anlatıyor. Bu hastalara her konferansın sonunda birer bardak soğuk su içirilmiş. Bütün tedavi bundan ibaret. Altı hafta süren bu tedaviden sonra yalnız ikisi müstesna, hastaların hepsi de istediklerini yiyebilecek bir hale gc!mişlerdir. Yale Üniversitesi Tıb Fakültesi Müjderrislerinden Dr. Albert J. Sullivana göre barsak ülseri vak'alarının dörtte üçü heyecan veren hâdiselerden doğar. Vücudde kendi kendini yiyen bir nevi hazım vâki olur. Heyecanların hazım ci hazım fazla tahrik neticesi bunlar çok fazla faal bir hale gelirler ve kendi sathını hazmetmeğe koyulurlar. Doktor Sullivan, son zamanlarda verdiği raporunda: «Bütün bildiğimiz ilâclar faydasız kaldıktan sonra, bu gibi hastalar üzerinde, üzüntülerinin bertaraf edilmesi bir büyü tesiri göstermiş, ve bunlar hemen iyi oluvermişlerdir.» diyor. Su halde halledilmesi icab eden asıl tnüşkül şudur: İnsana dinlendirici bir hayat yaşatan hangi heyecanlar ve hangi hallerdir? Heyecan ve hislerinin mü vazenesi yerinde bir hayat, muvazeneli entellektüel bir meslekten daha ehemmiyetlidir. Aksilikler ve felâketler karşısında sakin kalabilmek kabiliyetini mi, yoksa çabuk dil öğrenmek kabiliyetini mi istersin diye bana soracak olsalardı; hiç tereddüd etmeden birincisini intihab ederdim. Farzedelim ki âsabınız gerilmistir. İçinde bulunduğunuz buhranlı halden silkinip çıkamıyorsunuz. Bunun için ne yapmalı? Her şeyden önce, sükunla çalışmayı, ve müfekkire kuvvetlerinizi sakin bir şekilde kullanmayı, bir araya toplamayı öğrenin. Bu hal gözönüne çok basit bir kaide kor. Ne zaman kendinizi üzüntü ve korku içinde, ve âsabınızı gerğin bir vaziyette bulursanız, derhal durup kendinize sorunuz: «Beni üzen şey nedir? Neden korkuyorum?» Doğru cevabı bulmak için kendinizi iyice araştırın. Bu cevabı bulduğunuz anda üzüntünüz derhal yan yarıya iner. Çünkü cevabı aramağa koyulmak bile vücudünüzdeki gerğinliği eksiltir. Size korku veren âmilleri bir kere taK< lil edince, alınacak tedbirle plânlan tatbika başhyabilirsiniz. Bunu yapar yapmaz da artık korkunuz ortadan kalkar, Zaten atılacak adımı bilmek korkuyu giderir; korkunun verdiği gerğinlikleri izale eder ve adaleleri herşeye uymağa ha« zır bir hale kor. Uzun süreceğini bildiğiniz güc bir işle mücadele ettiğiniz zamanlar, bunu 24 saatlik devrelere ayırmağı öğrenin. Ondan sonra ilerideki sayısız günlerin getireceği herşeyi zihninizden tamamen çıkarmış olarak hergünün getirdiği iş veya vaziyetlerle ayrı meşgul olun. Bütün meseleyi birden halletmekten vazgeçin. İngilizlerin eski ve kuvvetli «opportunism» lerinin ruhu ve şimdiye kadar vazolunan müfekkire sıhhat kaidelerinin en sağlamı da budur. Şikago, Nevyork ve Pennsylvaniadadaki timarhanelerde yapılan tecrübeler, musikinin sarsılmış akıllar üzerinde yaptığı mucizevî tesiri göstermiştir. Hafıza kuvvetini tamamile kaybetmiş bir adam, birkaç güzel musiki parçası dinledikten sonra hemen hemen herşeyi hatırlamıştır. Gardiyanlarla her vakit dövüşen brr adam, musiki dinledikten sonra sükunet bulmuştur. Karanhk düşünce ve kuruntulara kendilerini kaptırmış birçok akıl hastalarınm musiki dinlerken akıllan başlanna geliyor; çalınan eski şarkılara iştirak eden birçok deliler, aykırı hallerinî unutuyor, ve bazan da günlerce akıllanmış bir halde kalıyorlar. Tabiîdir ki normal insanlar, musikiden, bu zavallı hastalardan daha çok istifade ederler. Musiki çalınırken, dinleyicilerin içindeki gerginlik gider; ve musiki normal insan üzerinde sihirli, tatlı bir ilâc tesiri yapar. Lâmbaları söndürüp, radyoyu açtıktan sonra yatağm üstüne atıhvermek kadar vücudü dinlendiren birşey olmadığını birçoklarının ağzından işittim. İngiltere İskoçya berabere kaldılar Londra 4 (Hususî) İngilterelskoçya millî takımlan arasında Wembley stadyomunda bugün yapılacak maç büyük bir alâka ile takib edilmiştir. Hususî trenlerle ve motosikletlerle İskoçyadan binlerce seyirci gelmiştir. Büyük bir kalabalık önünde oynanan maç bir bire beraberlikle bitmiştir. Londra 4 (A.A.) Kembriç ve Oksford Üniversiteleri arasında her sene yapılan kayık yarışı bu sabah Taymis nehrinin kıyılarına yığılan büyük bir kalabalık önünde yapılmıştır. Oksford Üniversitesi istediği kıyıyı takib etmek hakkını kazanmış ve Kembriçe karşı kendisine bir faikiyet veren cenub kıyısım seçmiştir. Yarışın birinci milinde Oksford başta geliyordu. Fakat Kembriçin kayığı biraz sonra rakibinin hizasma yetişmekte ve sonra onu geçmekte gecikmemiş tir. Kembriç, beş kayık boyu mesafe ile yarışı kazanmıştır. Bununla on üçüncü senedir ki Kembriç bu yarışı kazanmak tadır. Yarış 21 dakika 24 saniye sürmüştür. Kembriç, Oksfordu gene yendi SUAD DERV1Ş Alman muhtırası ve Polonya Varşova 4 (A.A.) Berlinden bil dirildiğine göre von Neurath, Polonya elçisile Alman muhtırası hakkında görüş müştür. Salâhiyetli Polonya mahfilleri, henüz bu husustaki fikirlerini tavzih etmemişlerdir. Sanıldığma göre elçiye Alman muhtırasında şarkî ve garbî Avrupa arasında ihdas edilen farktan dolayı tavzihat istemesi vazifesi verilmiştir. Cebren kız kaçırmak istiyenler Imroz adasında Kredi ADLtYEDE kooperatifi kuruluyor I \ Şilede iki kızı kaçırmak için cebir kullanmaktan suçlu 13 kişinin muhakemesine dün Ağırceza mahkemesinde devam edilmiştir. Cebren kaçırılmak istenenleı Gülsüm ve Rukiye isminde iki kızdır. Bu işi yapmak istiyenler de Ali, îsmail, Mehmed, Sadık, Ahmed usta, çoban Ali, Hasan, Ali, Ali îhsan, Sabri, Vehbi, Nevzad ve Molla İbrahimdir. Bir Japon vapuru battı tmrozda Hükumet Konağı Dünkü celsede suçlu vekilleri müda Nagasaki 4 (A.A.) Taiko Maru faalarını yaparak buçluların bu işi yap Imroz (Hususî) İki yüz otuz beş adlı Japon vapuru, Nagasaki civannda mak istemediğini ileri sürmüşler ve be kilometro murabbaı mesahası olan adaşiddetli bir fırtına esnasmda batmıştır. raetlerini istemişlerdir. Muhakeme başka mız yemyeşil manzarası, güzel hava ve Vapurda bulunan 14 kişi boğulmuştur. suyu ile şirin bir yerdir. Adada merkez bir güne kalmıştır. haric, beş tane de köy vardır. ÇanakkaFilibe Nümune Panayırı Katiller Adliyeye verildi leye haftada bir vapur ve iki defa da Sofya 4 (A.A.) Dördüncü FiliSarayburnundaki paçavra deposu bek motör postamız vardır. be Nümune panayırı münasebetile ec Kaza merkezi sahilden beş kilometro çisini öldürmekten suçlu Serkis ve Ab lebi ziyaretçiler 13 nisandan 26 nisana içerdedir. Dört köy de merkeze çok yadullah dün mevkufen yedinci istintak kadar, Çek, Polonya, Yugoslavya, Türkmdırlar. Yalnız îskinit köyü 20 kılo hâkimliğine verilmişlerdir. ikiye ve saire demiryolları üzerinde mahmetro uzaktadır ve oraya giden yol hayHırsız hizmetçi tevkif edildi li bozuktur. «us bir tenzilâttan istifade edebilecekleKazanın teşkilâtı tamdır. Şimdi bir de ri gibi kendilerine Bulgar demiryollırı Doktor Haminin evinden 90 lira çaziraî kredi kooperatifi kurulmak üzeredir. üzerinde de yüzde 70 tenzilât yapıla larak tanıştığı bir adama vermekten suçBu teşekkül bühassa fidanhk tesisi, da caktır. Bu vesile ile ecnebi ziyaretçiler lu hizmetçi Nezahet dün Sultanahmed mızlık boğa getirtmek ve mevcud ester bütün Bulgaristanda 20 gün müddetle sulh birinci ceza mahkemesine sevkedil neslinin ıslahı için temiz kanlı merkebler bu tenzilâtla seyahat edebileceklerdir. miş ve tevkif olunmuştur. temin edecektir. Biletçi tahliye edildi Evvelki gün Beyazıdda Arabgirli İsmailin ayağınm kesilmesile neticelenen tramvay kazasından dolayı îsmaili ön iahanlıktan inmeğe mecbur etmek suçile biletçi 916 numaralı Hüseyin Sultanahmed ceza mahkemesine sevkedilerek tevkif olunmuştu. Hüseym dün 4 üncü istintak hâkimliğine verilmiş fakat istintak hâkimliği biletçi Hüseynin tahliyesine ka • ar vermiştir. Edmund Jacobson bize şu öğüdü veriyor: «Kendinizi dinlendirmeğe (relax) uğrasmıym!» Gercek te öyle, çünkü herhangi birşeyi yapmağa çalısmak, bir takım âsabı faaliyete koymak demeklir. Bunun üzerine sakin bir adamı taklid edin: Tembelliğin insana verdiği tatlı, ıhk, ve hoş hisse kendinizi bırakm. En eski ve en çok sınanmış trüklerden biri, yüzükoyun yere yatmak, ve kendisini gepgevşek Vücudü kendi haline bîrakip dinlenbırakmaktır. dirici bir vaziyete koymak san'atı, belki Birçoklarımız lüzumu derecesinde ge zevki işten ileri saymak felsefesine uyar. rinmeyi âdet edinmemişizdir. Kediye Fakat şurası muhakkak ki, böyle bir feldikkat edin, ne kolay ne zarif hareket sefe ekmeğimize yağ sürmese bile, herlerle gerinir. Onu taklid etmek hiç fena halde bu ekmeğin çok kolay hazmolm»olmaz. Ayak parmaklarınızı aşağıya kı sında büyük bir âmildirl

Bu sayıdan diğer sayfalar: