CUMHURfYET 21 Ağustos 1935 Biiyük halk romanı: 7 3 IKILER Yaıan: Sermed Muhtar Alu* Avukatlarda sınıfa ayrıldılar Doktorların tasnifi dün bitirildi [ Şehir ve Memleket Haberleri 1 Siyasî icmal Doğru değil mi ? Ulan geri kalma, hayla be!.. Kırbacm sapını yapıştırsana miskın herif!.. Tekmeyi bassana be!.. Koskayı çıktılar. Beyazıdı geçtiler. Alıpaşa yokuşundan sapıp Güllii Agobun tiyatro arsası önünden bayıraşağı vurdular. Çiftegelinler caddesine kıvnlıp Leblebici sokağından Çeş;r.emeydanını buldular. Arabalar durdu, indiler. Arab Abdullah, cebinden bir silık çeyrekle ikı Sultan Mahmud yüzlüğü çıkardı. Arabacılara fırlattı. Buraların kurdu olan Karakulak di yordu ki: Reisim, sen bizi şu karşıki ayaz manın önünde bekle. Hürmüz abla, sen de uzaktan peşimsıra gel. §u sapacağımız sokağm adı Arabzade soka^ıdır. Biraz gittikten sonra sağda bir çıkmaz gelecek... Semti kanş karış tanıdıgını anlatmak için daha da bılgiclikler taslıyordu: Tramvay yolundaki medresenin yanından, Kedikpaşa caddesınden ineydik daha kolay ve düzayaktı ya, neyse oldu bir kere. Cadde boyunca sağdakı sokaklardan, yani Kafesçi, Müslim, Boyacı, Bahçe, Asmalı, Pılavoğlu, Cami sokaklarından sonra Çiftegelınleri buluverirdik. Dörtyolağzını yüryüp, birinciyi geçip ikinci sokağa gir, çıkmazla karşı laş!.. Lutfinin çenesi işlerken, şaşkm .aşkm bakan Hürmüz gözlerini acıyordu: Hoppala!.. Boşuna yere yürek tüketmek olursa bu kadar olur... Ayol ben mühendis mıyim, İstanbulun haritasını mı çıkaracapım ki bunları sayıp döküyorsun Lutficığım?.. Nereye gideceksek, hangı eve gıreceksem sen bana onu göster. Karşıdan usulcacık işaret et, üsttarafına karışma; zihnimi de fazla karıştır ma. Zaten aklım fikrim darmadağınık, büsbütün çorbaya döndü. Meydandan biraz yürüdüler. Bir kenara çekilip başbaşa verdiler. Ne yolda davranmak lâzım geldığini kararlaştıra caklardı. Evvelâ Hürmüz kapıyı çalacak. (Modistra Aznif Dudunun e\i burası mı?) diye soracak. Yüksek aileden ve kibar takımdan olduğunu bildirmek için büyüklerden birinin ismini vermek te îâzım. Evi sorar sormaz: (Cağaloğlundan Yerebatana giderken sağdaki tahini boyah, sed bahçeli konaktan gelıyorum; Gümrük Nazırının konağından... Paşanın baldızı ortanca hanfendiyim!) diyecek. Karakulak, ateş değmiş gibi, birden havaya sıçradı: Aman durun, öyleyse kupayı savmıyalım. Vükelâ takımı sokakta laban vayla gezer mi yahu?.. Kapıya şakırsukur arabayı çektirmek daha kıyak kaçar. Hak verdiler. Abdullah, arabacıya haykırdı: Hişt, kupalı, buraya bak!.. Sen biraz bekle!.. Gene burun buruna verdiler.. Araba evin önüne yanaşınca Hürmüz arabacıyı indirecek, kapıyı çald'racak. Açılınca kupanın penceresınden başını uzatacak. Demınki karar vechıle modıstra Aznifin evi orası mı, değil mi sorduktan sonra Cağaloğlundaki tahirı boyalı, sed bahceli konağın ortanca hanfendisi ve Gümruk Nazırının baldızı olduğunu söylıyecek. Onu böyle billur yaşmak, pırıl pırıl ferace, nadıde mücevherlerle donanmış görünce şüphe etmek kimin aklmın evinden geçer?. Haydı gene ters tarafını alalım da mırınkırındalar farzedeljn. Hürmüz, o dakıka hem suratla çekingen bir tavır takınacak; mırıldanacak: Kuzum dudu, sakın yanlış kapı çalmış olmayım. Allahaşkına doğru söyle, burası sahiden modistra A,inifın evi mi yoksa başka yer mi? Zira ben raya mahallelerinden pek korkarım. Kacları göcleri yoktur. Karşıma bir erkek çıkı verirse dıye ödüm patlar. Gene mi köskös bakıyorlar, şüpheh şüphelı süzüyorlar, o zamau Hürmüz şöyle tutturacak: Tuhaf değil mi, modistra Aznif dudunun yüzünü görsem tanımam. O halde ne dıye mi geldim diyeceksiniz. Evvelki hafta, Beyazıdda, Bakırcılar içındeki gümüşi boyalı konağın velime cemıyetine davetli idık. Orada fılânca paşanın küçük hareminin elbısesini pek beğendim. Terziniz kimdir dıye sordum. Burayı sağlık verdiler. Benlı haldırhuldur anlatıp giderken ateş değmiş gibı, şimdi de kendisı havaya sıçramıştı: Gördün mü olanlan?.. Dudu, hanı fıstanlık kumaşınız derse neyı göstereceğim? Böyle bomboş, eller koltukta terziye gidiş kimde görülmüş? Lutfi, telâşını bastırdı: Senın maksadın eve girmek be abla. Bir defa içeri adımını at; karı kumaş sorarsa ben biçimı micimi beğeneyim de orası kolay diyıp atlatamaz mısın? En mühim noktaya geldıler. Benli evin içine girdi diyelim. Bu dudular az mı hinoğlu hindır. Ser verir de sır vermezler. Kuyumcunun madamasile dostunun orada olup olmadığını anla mak çaresi? Hürmüz: Baksanıza bana, şu gözlerimin içine... Bir defa ben oraya gıreyım, alt tarafını bana bırakın! derken durdu. Ellerini uğuşturuyor, düşünüyordu. Peki, dedi, baktım ki ayıbalığile oğlan oradalar. İzlerini sezdim, şeslerini duydum. Size nasıl haber vereceğim? Karakulak: Biz sokakta bir aşagı bir yukarı volta etmiyecek miyiz? Uzakta isek arabacı ile... Arab, elini Lutfinin ağzına kapayıp susturdu: Hâşâ, yanlış!.. Araya arabacı, marabacı sokmak racona uymaz. Hürmüz, gene ellerini uğuşturarak düşünürken, birden dedi ki: Başka çare yok; kibrin, gururun da sırası değil. Birinizden biriniz arabacının yanına biner. Istağfirullah, guya ağafendiymiş gibi.. Araba evin önünde bekliyecek değil mi ya, onların orada ol duklarına kanaat getirdim mi çabucak parolayı veririm. Parola da şu: Kapıyı aralarım. (Ismail Ağa, çantam arabada kalmış; kuzum veriver!) derim. Hanginiz selecekse içeri dalıverir. Abdullah: Haydi Karakulak iş sana düştü. Ulan aea olmak ta nasibinde varmış! derken Hürmüz bir daha el uğusturdu: (Arkası var) Hava Kurumundan ahnan 2000 lira! ) Yeni iş kanunu için yapılan içtima Ekonomi Bakanlığı uzmanı izahat verdi İstanbul endüstri erbabı dün Tecim Odasmda bir toplantı yapmışlar ve bir müddettenberi burada iş kanunu projesinin hâsıl edeceği durum üzerinde incelemeler yapan Ekonomı Bakanlığı iş bürosu mütehassısları ile temasta bu lunmuşlardır. Toplantıda Bakanlık iş bürosu uz manı Varkelt, iş bürosundan Haluk ve 30 kadar fabrika,tör bulunmuştur. Haluk toplantıyı açmış, tstanbulda iş kanunu üzerinde incelemeler yaptıkla rını ve bazı notlar almdığını, fakat toplu bir temasa lüzum görüldüğünden bu toplantıya çağırıldıklarını söylemiş, iş uzmanı Varkelt te iş kanunu projesi hakkında şayanı dikkat noktalar üze ' rinde izahat vermiştir. Uzman, bu izahatında demiştir ki: Bazı memleketlerde iş sahiblerile işçi arasında bir çarpışma vardır. Türkiyede böyle bir şeye mâni olmak, ka nunun başlıca gayesini teşkil ediyor. Bunun için işçileri refaha kavuşturmak lâzımdır. Uzman, iş kanunile borclar kanunu nun münasebetlerini. sanayıde mütea mil şeklin yeni kanunla bozulmıyaca ğını, iş sahiblerile, işçi arasmda Türkiyede görülen dostane münasebatın ka nunla bir kat daha kuvvet bulacağını, projenin, iş müddeti olarak sekiz saati prensip itıbarile kabul etmiş olduğunu, fakat bazı endüstriel müesseselerde bunun tatbik edilmiyeceğinin bilindi ğini söylemiş ve gece kadm ve cocuklarm çalışamıyacağını bildirmiştir. Uzman, işçi bulmak ve işçinin menfaatini temin etmek için işçi büroları tesisi hakkmdaki projenin ihtiva ettiği maddeleri gözönüne koymuştur.» Bundan sonra başta Alâiyeli Zvlahmud olmak üzere Sanayi Birliği başkanı Vasıf, Sanayi Birliği genel kâtibi Nazmi Nuri ve bazı sanayiciler söz almışlar ve Türkiyede bir işçi ve iş sahibi ayrılıŞı olmadığını, kanunun guzel olduğunu. fakat bazı noktaların memurun tatbikine ve takdırine bağh kalmıs bir durumda olduğunu söylemişler ve bazı dilek lerde bulunmuşlardır. Üçler konferansmdaki manevra ve iktısadî abluka abeş davasım Üçler konfe ransı da çözemiyerek dağıl dı. Devletler artık 4 eylule kadar bu mesele üzerinde j'alnız diplomatik yollarla yani elçiler vasıtasile görüşmeler yapacaklardır. Eğer Üçler konferansı bir karar verebilseydi bu karar 4 eylulde Uluslar Kurumuna bildirilecek ve şüphesiz tasvib ve kabul edilecekti. Karar verilemediğine göre Uluslar Kurumu bu tarihte Habeş davasma doğrudan doğruya bakacak, meseleyi bütün teferrüatile inceliyecektir. Üçler konferansından müspet bir iş çıkması zaten beklenmiyordu. ttalya Uluslar Kurumu önünde yarı vahşi saydığı Habeşistanla bir safta muhakeme edilir gibi sorguya çekilmesini, binne tice arzu etmediği bir karar verilme sini istemedığinden Cenevrenin bu ışe karışmasmı arzu etmiyordu. Bunun üzerine İngiltere üç devletin meseleyi Uluslar Kurumu vücude gelmeden çok evvel, yani 1906 da akdolunan bir andlaşmanın esasları dahilinde gözden geçirmelerini ileri sürmüştü. Fakat bu andlaşmanın bütün önem (ehemmı yet) ve kuvveti, Habeşistanın hukuku hükumranisini, tamamiyetini ve o ta rihteki hududlarmm istikrarını tanımasında olduğundan bunu İtalyanm bü tün Habeşistan üzerinde politika cihetinden egemen (hâkim) ve hâmi olmak dileğıle telif etmek kat'iyyen kabil değildir. İtalya İngilterenin maksadla rını ve Fransanın onunla birleştiğıni anlayınca konferanstan çekildi. İngilterenin böyle bir konferansı tertib etmekten beklediği şey îtalyan Habeş ihtilâfının halli değildi. Buna imkân olmadığını İngiliz dıplomasisi çoktan anlamıştı. İngiltere bu konfe ransı toplamakla İtalyanın yalnız U luslar Kurumu andlaşmasının hüküm lerini hiçe saymadığmı, ayni zamanda eski ve arsıulusal ahidlerı de tanımadığını bütün dünyaya gösterrrek istemışti. İngiltere önemli saydığı bütün me selelerde muhaliflerine yaptığı gibı Habeş meselesinde dahi bütün dünyayı İtalyanm aleyhine çevirmek ve birleştirmek için çahşmıs, Paris konferansını da bu manevrası için bir alet olarak kul lanmıştır. Bu aletin vazifesinde muvaffak olduğunu, İngilterenin Fransayı kendi tarafma çevirdığini biliyoruz. İngiltere bu işe yeni başlamış değil dır. Londra hükumeti İtalyayı kendisi gibi Uluslar Kurumu azası bulunan buyük bir memleketi kılıc kuvvetile istiiâ için hazırlanan mütecaviz bir devlet olduğunu daha harb başlamadan evvel bütün dunyaya anlatarak manen dü şürmeğe ve yalnız bırakmağa haylı zamandanberi çalışıyor. İngilizler evvelâ bütün Arab ve is lâm âlemini İtalya aleyhine hareke * te getirmişlerdi. Şimdi de Paris konferansile A\rupayı ayaklandırmıya teşebbüs ettiler. Yarm da hiç şüphesiz Uluslar Kurumunda ' çevirecekleri politika ile bütün dünya milletlerini îtalyaya karşı düşman yapmıya çalışacaklardır * •* Misafir denizciler )ı Hava kurumu menfaatine güreş ) müsabakaları tertib edildi. Bun Doktorlardan başka avukatların kalardan Dinarlı Mehmedle Mülâyım zanc vergileri de tesbıt edılmiştir. Avupehlivanın karşılaştıklan ilk gü katlarla, adlî müşavirler de doktorlar gireş, pek hevecanh ve alâkalı oldu bi fevkalâde. birinci, ikinci, üçüncü, ve Dinarlıyı güreşte Alikıran, başkedördüncü derecelere ayrılmışlardır. sen sanıp duranlar, pehlivanın veBaro bunların isimlerini kısım. kısım finilişine şaştılar. Bu tarafları iyi, nans şubelerine vermeğe başlamıştır. güzel. Fena olan cihet şu: Fevkalâde derecenin kazanc vergisi Meğer bu Hava kurumu menfa 1000, birincinin 300, ikincinin 80. ücıin. atine yapılan ve yapılacak olan gücünün 40, dördüncünün kazanc ver reşleri Dinarlı Mehmed tam 2000 gisi ise 10 liradır. Baro bunları tesbit aded Türk lirası mukabilinde ka ettikçe listeleri finans şubelerine ver bul etmiş ve son maçta onu yenen mektedir. Mülâyime de bir riavyete göre 100 Galata ve Hocapaşa malive şubeleridiğer bir rivayete göre de sadece ne verilen listelere göre fevkalâde de 50 lira verilmiş.. recede kazanc vergisme tâbi tutulan aHava kurumu gibi bizim en aziz vukat Abdürrahman Müniptir. saydığımız ve menfaatine hazırla Diğer taraftan mühim bazı banka ve nan her işte, masraftan sonra kq malî müesseselerin müşavir ve hukuk lan paranın santimine kadar ona müşavirliklerini deruhte etmiş zevatın verilmesini prensip addettiğinıiz da fevkalâde sınıf arasında bulunduğu bir teşekküle hele hava kuvvet söylenmektedir. lerimi# süratle artırmak mecbu Tahakkuk başmüdürlükleri bu listeriyetinde olduğumuz bu devrede yi ve bu tefrik muamelesini de ksfi bulbir vatan çocuğunun biraz da va mıyarak itiraz etmışlerdir. Doktorların zife olan hizmetine para araması olduğu gibi, bunların da derecelermi bize garib göründü. Dinarlı kırk maliye itiraz komisyonu tetkik edecekbeşer dakikadan üç saat sürecek tir. dört maç için Hava kurumundan nasıl 2000 lira istiyebilir, aklımız Avukatlar Birliği toplantısı ermedi. Çünkü bu kadarını veya 26 ağustosta toplanacak Avukatlar biraz fazlasım verdikten sonra Dibirliği toplantısı hakyerlerinin tatil olnarlı gibi bu memleketin evlâdı bir ması yüzünden 15 birinciteşrine bıra pehlivan değil, başka bir milletin ' kıldığını yazmıştık. Bu toplantı İstanpehlivanı da, meselâ Dinarlıva bulda olacaktır. galib gelen mahud Cım Londos ta Uzun zamandanberi doktor, dişçi ve pekâlâ gelip güreşebilirdi! Sarfe diş tabiblerinin verecekleri smıf ver dilen adale kudretine böyle bir ücgisi işile uğraşan Etibba Odası dün de ret almdığına göre bunun hamiyet çalışmalarına devam ederek 200 dişçineresinde kaldı? Sonra da Dinarlı nin taksimini yapmış ve çalışmasma Mehmed pehlivan, ikide birde ben son vermiştir. Bu münasebetle Oda başgüreşmezdim ama tayyare menfakanı Niyazi îsmet Gözcü gazetemize şu atine olduğu için güreştim diye bir diyevde bulunmuştur: vatan vazifesi yapmış ve beda\a < 1930 yılındanberi finans vergi daigüreşmiş gibi bir tavır takınıyor. relerme verilerek bu dairelerce kabul Böylelikle, Mehmed pehlivan edılen ve kazanc vergilerine esas teşkil halktan başka türlü alamıyacağı eden beyannamelere gör doktor, dişçi 2000 lirayı kurumun adını siper eve diş tabibleri arasında sencvî 1Û.000 dip işleterek almış oluyor. Çürıkü lira safî kazanc temin edene rastlamabir gureşe 500 lira, bızde verılir, " dık. Bizim yaptığımız hususî' tahkika* verılebilir bir para değıldir, dıyo ve tetkıkat ta bu neticeyi teyid ettî. ruz. Bundan dolayı hiçbir kimseyi fevkalâde sınıfa ayıramadık. » Etibba Odası İstanbulda mevcud 543 doktordan birinci sınıfa yani 200 lira vergi verecek 28. 2 nci sınıfa, yani 80 lira vergi verecek 79 ve üçüncü sınıfa 230. dördüncü sınıfa da 206 doktor ayırmıştır. Diş tabibleri ve dişçüerin sınıflara taksimi işi dün son bulduğundan ne kadar dişcinin birinci ve ne kadarının Bursa ve Balıkesır tapu dairelerinde diğer sınıflara ayrıldığı tesbit edilemetetkikatta bulunduktan sonra şehrimize miştir. Doktorların bu smıf vergisinden baş gelen Tapu ve Kadastro Genel Direktörü ka bir kısım doktorlar oturdukları yer Cemal dün Ankaraya hareket etmiştir. lerinin iradı gayrisafisinin r,'r 50 sini, di Kadastro Genel Direktörü dün bir muğer bir kısmı, yani beyanname usulünü harririmize şunları söylemiştir: Bursa, Balıkesir ve İzmirde, iki setercih edenler de beyannamelerdeki kane evvel yapmış olduğum tapu sicil muzanclarına nazaran ayrıca bir vergi vehafaza teşkilâtile meşgul oldum ve ka receklerdir. astrolarını tetkik ettim. İstanbuldaki incelemelerime gelince: Tapu ve kadastro MÜTEFERRlh muamelâtında üç yıl önce yaptığım teşkılâtm verdıği sonuçları araştırdım. Bu Kemal Zaim döndü sonuclar ümidımin çok çok fevkinde ve Busday satışlarına aid bazı önemli iyi semereler verdiğini gördüm. Ka işler hakkında burada incelemelerde bu dastrosu biten yerlerin tapu sicilleri, silunmak üzere Ankaradan şehrimize gel cil muhafızlığına devredildiğinden muamiş olan Ziraat Bankası Genel Direk melâtın sekteye uğraması ihtimaline törü Kemal Zaim işini bitirmiş ve An mâni olmak üzere teşkilâtı kadro iti karaya dönmüştür. barile takviye ettim. Mekteb. bina bu Ermeni muhacirlerinin lunduğu takdirde muhakkak olarak Ankaraya nakledilecektir. Bunun için lâ şikâyeti zım olan tahsisatı ayırdık. Bulunacak Ermeni muhacirlerinin Samatyada işmekteb binası müsaid olduğu takdirde gal ettikleri bina bazı sıhhî sebeblerden talebenin leyli olarak devamını da te dolayı boşalhlmış olduğundan, muhacirmin edeceğim.» ler, idare meclisi baskanımn evine gıde rek kendilerine yeni bir bina tahsis edil DENİZ İSLERİ mesini istemişlerdir. Bu münasebetle bazı ufak tefek hâdiseler çıkmıstır. Doğru değil mi? Tapu ve kadastro ŞEHİR İSLERİ Kasımpaşa halkinın şikâyeti Kasımpaşa çevresinde Kulaksız, Balıncı ve Karaman m#hallelerı halk ma hallelerindeki yolların yazın tozdan, kışın çamurdan geçilemiyecek bir halde olduğundan şıkâyetle bir mazbata ile Uraya baş vurmuşlardır. Genel Direktör yapılan işleri anlatıyor îtfaiyecilik tahsiline talebe gönderiliyor Uray, eylul nihayetinde, itfaiyecilık tahsil etmek üzere iki genci Avrupaya göndermeğe karar vermiştir. Bu gencler tahsillerini bitirip döndükten sonra İstanbulda kurulacak itfaiye mektebinde öğretmen olacaklardır. Galata postanesi taşınıyor Galatada Manhaym hanının yanmda bulunan Galata pastanesının yerı halk için çok sapa gehyordu. Bunu gözönüne alan posta idaresi Galata postanesini daha merkezî bir yere taşımağa karar \ermiş ve Karaköyde Denizyolları acentasınm yanındaki eski Cenyo lokantasının bulunduğu binayı kiralamıştır. Galata postanesi yakmda taşınacaktır. Öğleden sonra 50 Italyan denız^ısi Heybeliadadaki Deniz lisesine gıtrmş lerdir. Amiral Palladini yarın Amiral gemisinde İstanbuldaki Italyan kolonisini kabul edecektir. Cuma akşamı da Italyan elçiliğinde elçi M. Galli tarafmdan misafırler şerefine bir ziyafet verıle cektir. Italyan mekteb gemileri pazar pünü îstanbuldan ayrılacaklardır. Yeni tarifeler tasdik edildi \ Italyan bahriyelileri dün abideye bir çelenk koydular Liman tarife komisyonu tarafmdan Akay, Şirketi Hayriye ve Halic vapuriarile Liman ve Rıhtım Sosyetesi için hazırlanan yeni altı aylık tarifeler Ekonomı Bakanlığınca tasdik edılmiştir. Yeni tarifelerin tatbikına önümüzdeki aybaşından itibaren başlanacaktır. Evvelki gün lîmanımıza gelen 1talyan mekteb gemileri kumandanı Amiral Palladininin başkanlığı altınia 8 sübay ve 20 sübay namzedile 40 deniz askerinden mürekkeb bir heyet dün saat onda Taksime giderek Cumhuriyet abidesine bir çelenk koymuştur. Heyet saat 10.30 da BeyoğlundaV Italyan kulübüne gitmiş ve orada İ\ilyan sefiri tarafmdan koloninin de ist'rakile Italyan denizcileri şerefıne bir resmi kabul yapılmıştır. MÜZELERDE Sultanahmedde bir mozaik daha bulundu Profesör Baxter Sultanahmedde aygır deposu civarında 25 30 metro murabbaı genişliğinde büyük bir mozaik daha meydana çıkarmıştır. Profesör calı^malarına 3 4 hafta kadar daha devam edecek, ondan sonra bulduğu izerlerin muhafazası için lâzım gelen tertibatı aldıktan sonra eylul so nunda Londraya gidecektir. HALKEVİNDE Saylavların görüşmeleri İstanbul saylavları dün saat 16 da, lstanbul Halkevinde Halkevi üyelerile bir konuşma yapmışlardır. İngiltere İtalyayı yalnız politika sa hasmda değil ekonomi (iktısad) sahaUray, Şişlideki Mecidiye köyünü bir sında dahi tek başına bırakmağa bütün sayfiye haline getirilmesine karar vermış malî ve iktısadî kuvvetile çalışıyor. t ve bu hususta bir plân hazırlanmasını talva fabrikaları. demiryolları şimdıye imar müşavırlığıne bildirmiştir. Bunun kadar en zivade İngiliz kömürü sarfe için badema Mecidiye köyünde uluorta diyorlardı. İngiltere kömür firmaları bina 37apılmasına müsaade edılmıyecek bunların yarım milyon İngiliz liralık tir. İmar müşavirliğinin fikrine göıe bu borcu olduğu ve İtalyan parasına ina rada yapılacak binalar, iki katlı ve bahnılamıyacağı iddiasıle birdenbire kö çe içinde olacaktır. mür satışını kesmişlerdir. VİLÂYETTE İtalya geçenlerde mühimmat fabri kaları içm elzem olan pamuğu AmerikaSayım hazırlıkları dan kredi ile almak istemişti. Fakat ANüfus sayım merkez bürosu dün de merikan bankaları en kısa vadeli bir çalısmasına devam etmiştir. Genel mer kredi bile veremiyeceklerini bildirmişkezden gönderilen afişlerin tevziine baş lerdi. Bunun üzerine İtalya Mısırdan 500,000 liralık pamuk almak teşebbü lanılmıştır. Adalara aid cetvellerin doldurulması sünde bulundu. Mısırlılar da veresıye bitmistir. Bugünden itibaren Bakırköyü mal vermedıler. İtalya Londranın kes ne aid cetvellerin doldurulmasına başla tiği krediyi Parıste aradı. Lâkin Fransızlar dahi bunu vermediler. Çünkü İnnacaktır. giltereyi kızdırmaktan korkuyorlardı. SOSYETELERDE Bu misaller İngilterenin ekonomi ci hetinden dahi İtalyanm elini ayağını Telefon Sosyetesi delegesi gitti Telefon Sosyetesi delegelerinden M. i bağlamağa nasıl çalıştığını anlatmağa Jan Boyau sosyetenin Paristeki merke, kâfidir. MUHARREM FEYZİ TOGAY zile görüsmek üzere Fransaya gitmiştir. Mecidiye köyü sayfiye olacak Yeni reis seçildi ECNEBl MEHAFILDE 300 Fransız doktorıı Trabzona gitti De Gras vapurile İstanbula gelen 300 Fransız doktoru dün sabah Trabzona gitmişlerdir. Fransız doktorlan oradan Karadenizdeki Sovyet ve Rumen limanlarını ziyaret ederek istanbul yolile memleketlerıne döneceklerdır. Cumhuriyet Nüshatı 5 Kuruştur Halkevlerinin talimatnamesinde ya pılan son tadilât üzerine istanbul Hal kevi, Eminönü C. H. P. ilçesine devredilmiştir. Bos bulunan reisliğine de C. H. P. Eminönü ilçe idare heyetinden İstiklâl Iran İşgüderi lisesi direktörü Agâh Sırrı Levent seçil miş ve dünden itibaren isine baslamıştır. îran îşgüderi Nuri İsfendiyari, dün Y eni reise muvaffakiyetler dileriz. Ankaradan îstanbula gelmijtir. şeraiti* 1 Jürkiye için Hariç k» SeneÜk 1400 Kr. Altı aylık 750 Üç ayl.k 400 Bir aylık 150 1700 Kr. 1450 800 yoktur