Cumhuriyet 25 Mayıs 1935 Türklerle Süngu Süngüye No. 194 A. DAVER Çanakkalede Dikkatler Bizi yoran bir tiryakilik Konasurken hemen hepimiz dedikodu yaparız. Bu neden böyle oluyor, diyecek değilim. Değil mi ki, dilimiz için bir nnir yoktur. Dendiği gibi lâkırdıya gumrük te alınmaz. Az çok bu böyle gidecektir. Yalnız bu dedikodunun, dile değil de sevgiye dokunan bir yanı var: tlk olarak gördüğümüz bir yurddaşt tepeden tırnağa kadar tüzmenni, çok teviyoruz. Onun bizi esenleyifi, buyurun oturun deyişi veya demeyişi, iskemlenne kuru lutu, ayağtm kuman veya uzat • man, bizde yersiz bir iz bvrakı • yor. Bu ize gb're, o adamtn iyi veya kotü olduğunu hemen anlayıver mis olayoruz. Bu doğru madur? Hepimiz hayatımızı kazanmak için bin bir türlü güçliiklerle uğraftyoruz. Bu uğrasma nrannda belki ayağımtz biraz uzannuştır. BeU ki kaftmız şoyle bir kalkmıştır. GSzümüz dalmıştır. Karsımızda kine, belki de yartm bir buyurun demifizdir. Hepimizin bu nktnttlt hayat yolunda, Mİnirlerimiz geril tniş Ve yorulmuştur. Hepimiz ay naya bakaak, yüzlerimizin çizgi • lerinde beğenmediğimiz bu $ert liği, bu dalgınltğt, ktaacan, ya rımlığı görürüz. Eski Aydın zeybeklerinin RADVO yaşadığı diyar; Bozdağ cBu akşamld program j Osmanlı idaresinde şakilere sığınak olan Oderaiş havalisi, bugün yasayı tanır, inzıbatı sever vatandaşlarm yurdu oldu Pireler, cür'et ve gayret hususunda müttefikleri sineklere mükemmelen rekabet ediyorlardı! ftoını» topçu labıtindvnı Ölen ve yaralanan yok ama hasta dolu. Hergün birçok efrad ve zabi tan, yarımadadan gönderiliyor. Hava sıcak, öyle sıcak ki, sanki hararet, toz halinde başımızdan aşağı yağıyor. Vaziyetimiz çok fena, yanmadada bizim tuttuğumuz mıntakada mevcud tek su kaynağı da kurudu. O tarihte leva zımdan alınan yiyecek ve içecek eşya fiatleri şunlardır: Üç ekmek tayini 81 santim; 2 kilo et 3 frank 40 santim; 2 kilo pirinc 72 santim; 2 kilo domuz yağı 3 frank 20 santim; 10 kutu kib rit 1 frank; 6 litre şarab 1 frank 80 santim; 6 kutu süt 4 frank 56 santim; t litre rakı 1 frank 60 santim; 2 kilo kahve 7 frank 34 santim; 1 kilo şe ker 75 santim. hafaza ediyor. Peştemalcılık, burada ince bir san'at halindedir. En zarif, en lüks peştemal dokuması burada yapılır.. San'ati takdir etmekle beraber, bugünkü sosyetemizin umumî tePirelerle muharebe lâkkisi ve icabları karşısmda, Türk Geçen ay sineklerden bahsetmiş kadmını bu iptidaî kılıktan kurtar tim. Eylul iptidasından da birkaç samak için, şehirce bir hareket yapmak tırla pirelerden bahsetmeme müsaadeçok yerinde olur.. nizi dilerim. Bu memleketin pireleri, Halkevi, güzel bir yapıdır ki, çatıkuvvetli, çevik, adaleleri sağlam ve sı altında kültürel, gench'k ve diğer mükemmel surette beslendikleri için de bir takım teşekkülleri toplamıştır. sıçramakta rökor kmyorlar... Pireler, Hepimiz iater istemez bu yartmHükumet binası, küçük, fakat iyi hacür'et ve gayret hususunda müttefik lığt yapttğımıza ve yapacağımıza zırlanmış bir park içinde ve Halkeleri sineklere mükemmelen rekabet e gb're hendimizi dedikodu tefine vinin bitişiğindedir. diyorlar. koymuş oluyoruz. Eğer kendiainde Şurada, burada dinlene dinlene, şehPireler, sinekler gibi gürültücü debir iyilik veya kötülük var »andığıri akşama kadar dolaştık. Ödemişte Türkler, toplanmızm alevlerini goğildiler; fakat onlardan çok daha nız ve tandığtmtz adamı bir yokspor çok eskidenberi taammüm etmiş rünce, hemen projektörlerini söndürücüretkâr ve müteşebbis idiler. GündüzTULUZ: latanız, hayatım bir derinlestirteve epeyce yükselmiştir. Bundan evvel, yor, mermilerimiz, hedeften bir hayli leri mücadeleden yorulup ta geceleri 20,05 halk havaîan 20,25 muhteniz ilk tanmamzın nekadar değisÖdemiş oyuncuları içinde îzmirde uzağa düşüp patladıktan sonra tekrar birkaç saat için, insanlann rahat uyulif sololar 20,50 hafif musiki 21,20 tiğini ve nefyadar aldandığtmızt kilerden yüksek değerde elemanlar yakıyorlardı. Geceleyin bu hedefleri malanna müsaade etmek tenezzülün salon orkestrası 21,30 filim musiki görmüs olursunuz. Hiçbir intan tesbit etmek kolay değildi. Düşmanın vardı.. Ve ödemiş takımları, îzmir de bulunan Kanadalı müttefiklerinin si 21,40 operet orkestrası 22,05 bukalemun gibi birden iyi veya kökaranhkta kalan ve birşey göremiyen sporcularile mükemmelen boy ölçü bu lutfundan istifade etmemize mâni «Villard canavan» operasmdan par tii olamaz. Gene hiçbir insanın aoybizlere karşı bu kadar terakki göster oluyorlardı. şürlerdi. Bozdağ, karşı Balyanbolu sırtlan çalar 22,45 Org konseri 22,50 radyo leyis ve oturuşu onun benliğini fcrmesi çok gücümüze gidiyor. Akşam oluyor. Sıcak, görünmiyen Sıçramalarla ilerliyen pire tabur dile gelseler, kaç şaki ile kaç paşa oğfantezisi 23,25 senfonik orkestra ze anlatmut bulunamaz. Bu gibi bir bulut gibi parçalanmağa başladL Pazar 5 eylul Anadolu bataryalan, en küçük bir hareket yaptınız mı, lunun, köylüden vurulan, zenginden 23,50 filim musikisi ve şarkılar 24,35 düşünceleri bırahmalı ve bu tevgi Şehir halkı, akşam gezintisi için evhemen yer değiştiriyor, kendilerine kar lan erkenden ateşe başladılar; topla gasbedilen paraları nasıl taksim ettiktangolar 24,50 askerî bando • 1,05 eksilten tiryakilikten vazgeçmeğe nmız, onlann her atışma cevab veri lerinden çıkıyor. tstasyona giden cadşı hazırladığınız uydurma müdafaa valerini anlatırlardı.. Mes'ul olan hep radyo fantezisi. çalışmalıyız. V. ö. yor. Saat 20 de, Anadolu tarafında sıtalannm ya üstünden atlıyarak, ya dede büyük bir kalabalık, mantolu, idare, hep cehaletti. Türk köylüsü altmdan kayarak, en iyi sığınak ve si yeni bir Türk bataryası 24 lük toplarçarşaflı, peştemallı ve rengârenk bir nün tertemiz bünyesinden çıkan bu la bizim mevziimize ateş etmeğe baş perlere bile kemali cür'etle giriyor ve dalga akıp gidiyor. Yalvaç Parti başkanm anormaller, hep «osmanlı, kahbe os Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunladı. Bu esnada, 154, 162 ve 161 müvücudünüzün en hassas ve en etli yerBiz de bu kalabalığın arasında is • bir mektubu manlı» mefhumile idareye düşmanlık lardır: kerrer numaralı Türk bataryalan, çalerine, hiç aman vermeden saldırıyortasyona iniyoruz. etmişlerdir. Jandarma gelirken: Gazetemizin 5 mayıs tarihli nüshaMehmed (Büyükada), Tanaş (Heydırh ordugâhlarımıza ateş, ediyorlardı. lardı Turing Kulübün hatalan, bizi şe« Osmanlı geliyor, dayan sıkıya sında Yalvacdan yazılmış bir mek beli), Benason (Yenuç). Esad (DivanAdeta hamam böceği kadar iri ve Alçıtepedeki Türk bataryalan da bu hirde bırakmasaydı, bu güzel gezin (kurşuna)>! tub neşredilmişti. Bunda, Yalvacm yolu), seikis (Kumkapı), H. Hulusi oyuna iştirak ettiler ve ihtiraklı danehava makineleri gibi emen, kuvvetli tiden daha zengin intıbalarla döne derdleri sayılırken iktısadî vaziyetin Derlerdi.. Kaç yıllar, bu dağîarda (Zeyrek), Üniversite (Vezneciler), hortumlarla silâhlı pirelerin ısırdığı yer lerle ilk hatlanmıza ve bizim üstümücektik. Çünkü Bozdağa çıkacak, Göldüzeltilmesi için de Yalvacın Afyon jandarma ile şaki, gönüllü ile köylü, Pertev (Akrasay), Erofilos (Samat ze ateş açtılar. lerde, birer gramofon plâğı kadar gecüğü görecektik. Gölcük; tabiatin Vilâyetine bağlanması temennisi ileri eski valiler, paşalar, saklambaç oyya), Hamdi (Şehremini), Suad (Karaniş yenikler peyda oluyor ve siz de kaSabahleyin saat 2.30 da iki taraf ta müstesna bir parçasıdır. Koskoca dasürülmüştü. namışlardır. Yol yok, telefon yok, nagümrük), Merkez (Bakırköy), Vita şıya kaşıya tırmalıyarak büsbütün bü ateş kesti. Topçular, bir gün evvelki ğın zirvesinde, durgun bir göl düşüYalvaç Halk Partisi Başkanlığından kil vasıtası yok, idare bozuk, baştakili (Fener), Halk (Hasköy), Merkez yütüyordunuz. Pirelerden çektiğiniz aşafak zamanındanberi top başmda idinünüz! Yanıbaşında bir köy, ağaclık, aldığımız bir mektubda Yalvacın îs (Kasımpaşa), Rıza (Beşiktaş), Ka ler ortak!.. zab ve ıstırabdan usanarak bir mum ler. Oğle ve akşam yemeklerini top meyvalık, yeşillik, suları bol, cennet pıiçi (Galata), Maçka (Maçka), îti partadan ayrılarak Afyon Vilâyetine Şimdi o eski yerlerde, köylüyü hayaktınız mı bir kaçışmadır başlıyordu. lannın yanmda, hiç ateş kesmeden gibi güzel bir köy... mad (Bostanbaşı, Taksim), Kinyoli bağlanması için memlekette bir te kikî yüzile, yasayı tanır, inzıbatı seSürek avındaki köpekler gibi, pireler yemişlerdi. Yorgunluktan bitkin bir Havayı içinize alırken bir başkalık (Tepebaşı), Tarlabaşı (Taksim), Sıhmayül olmadığı, bu arzunun münferid ver, sözden anlar, çalışkan, namusiu de atlıyarak, sıçnyarak, zıplıyarak, tırhalde olduğumuz için hepimiz hemen hissediyorsunuz, güneş başka, gök hat (Moda), Rifat (Kadıköy, Pazar bir düşünceden ibaret bulunduğu bilmanarak, en küçük bir sığınacak yer karakterile görüyoruz. yatük. başka.. Gölde bir, iki sandal da var.. yolu), Merkez (Üsküdar, İskelebaşı). dirilmektedir. buldular mı onun arkasına sıvışarak Kenarda bir kazino.. Hususî muhase6 eylul pazartesi, 7 eylul salı Kaza merkezi Ödemiş, zengin ve dağılıyorlardı. Mücrümlerden birini be idaVesi, bu dağda otel de yaptır Allaha şükür, bugün Türklerin faa büyük bir kasabadır. Dağ dibinde ve rada da bir intizamsızlık gördük: yakalamak için elinizi uzattınız mı o liyeti fazla değil. Uzun fasılalarla ara mış.. Çünkü Gölcük bir sanatoryom ovada kurulmuştur. Yaz mevsiminde Vefat Muayyen saatten bir saat sonra havakit, amansız bir muharebe başlıyordu. sıra ateş ederek dinleniyoruz. için lâzım gelen bütün evsafı haizdir. burası da sıcak oluyor. Küçükmen Üsküb kadısı merhum Bay Mustareket ettik ve belki bir buçuk saat Düşman, hiddetli bir hamle ile sıçraDaha yukarıda, karlı tepelerin altın8 eylul, çarşamba Fransız do fa Asımın oğlu, Temyiz Reisi merhum dires nehri Ödemiş ovasını sulıyarak kompartimanlarda oturduk.. yıp kaçıyordu. Siz tekrar saldırdığınız da bir yayla var: nanması Başkumandanı Amiral Boue Tire topraklarına doğru akıp gidiyor. Bay Hulusinin damadı, Erzurum Ödemişten ayrıldıktan biraz sonra vakit o tekrar fırlıyor, bazan azasın de Lapeyrere, saat 13 te, eski Hisar Eskiden ancak kartalların, şakilerin Çavdar yaylası.. Burası da, önümeb'usu Bay Tahsinin bacanağı ve artık güneş batmıştı. Mor gölgeler, dan birini parmaklannızın arasında bılıkta sargi yeri hizasında bulunan kü Edirne sulh hâkimi Bay Nurinin kar geçtikleri sarp dağîarda şimdi, kammüzdeki yü içinde kayak spor yapayeşil ovalaruı üstünde parçalanıyor ve rakıp kaçıyordu. Nihayet, bütün hiddet çük iskeleye çıktı. Yanmda General yonetler işliyor. Alaşehir, Salihli, Kucağımız yerdir ki, yolları hazırlanı deşi, Belediye temizlik işleri müdür tarlalardan şehre dönüş başlıyordu. ve şiddetinizle onu başparmağınızla Bailloud (Bayu) da olduğu halde, la, burun dibinde komşu kasabalar yor.. Dağ, hâlâ karlı... lüğünden mütekaid Bay Ramiz dün Bayındırdan geçtik, elektrikler yan şehadet parmağınızın arsına şıkıştın 14 lük iki gemi topundan mürekkeb dır. Köylerden bir kısmında tütün Ben bu dağa, eski yoldan ve beygir ölmüştür. dı. Kompartimanlardan ziya, ses, kahyordunuz. Zafer mi? nerede? Hile bataryayı ziyaret etti. Amiral, general zer'iyatı çok yükselmiştir. tyi tütün üstünde çıkmıştım.. Şimdi yol değişCenazesi bugün Gedikpaşada Ti kaha, müzik taşıyor.. kâr pire, parmağınızı ısınp tekrar sıç ve erkânıharbiyeleri, bizim bataryamıyetiştirmeğe çok itina ediliyor. Şe tirilmiş, Birgi nahiyesinin içinden geyatro caddesindeki 41 numaralı evinTren, boş mesafelerde kıvrılarak, rıyor ve bu defa, büsbütün kaçıp kurzın önünden geçen keçi yolunu takib hirde ticaret, canlı ve hareketlidir. çiyor.. den kaldırılacak ve namazı ikindi homurdanarak alabildiğine koşuyor. tuluyordu. „, . < ediyorlardı. Toplarımızın efradı ge Ödemişliler, becerikli, görgülü, iş bivakti Beyazıd camisinde kılınarak EBirgi, tarihî eserlerile, bilhassa bır Dağlar uzaklaştı, ovalara düştük ve Artık, nefes nefese, mücadeleden vaz çerken onlan selâmladılar. lir vatandaşlardır. Aralarında mü camisile meşhurdur. Şehre, otomo dirnekapı aile mezarlığına gömülecekgidiyoruz.. geçmiş ve mütevekkil bir halde zayıf Saat 20 da üç Ingiliz muhribi, Bonevverleri de çoktur. Ödemişin sesi tir. bille, yirmi dakika mesafededir. Saat 10,10 Alsancak istasyonunda ışığınızı söndürüyor ve vücudünüzü ğaza girdiler ve Kerevizderede «Küldaima işitilir. Şehirde, belediye vaİstasyonda hareketi beklerken, kaarabalara, otomobillere, otobüslere atgalib pirelere teslim ederek uzanıyorrenklisiper» dediğimiz Türk siperine zifeleri noktasından yapılacak işler çırtılan fırsata acıyoruz. Vali, tele Bir Fransız matmazeli lıyoruz. Yaya bazı gölgeler, sokaklardunuz. Ah, o pireler, o pis Çanakkale ateş açtılar. Anadolu bataryalan, he az değildir. Bunun da başarılacağı fonla mütemadiyen bizi aratıyormuş, da kayboluyorlar.. pireleri! Onlardan neler çektik biz! Pratik bir metoda ve uzun teerümen, Ingiliz muhriblerini topa tuttu muhakkaktır.. ne çare ki, iş işten geçmiş bulunuyor.. Yorgun yorgun ve gözlerimizden belere aahib bir Frannz matmazel, lar; ayni zamanda bizim bataryala Eylulde olup bitenler Yalnız şuna gözüm ilişti: Trenin İzmire doğru hareketinden sızan bir uyku ağırlığile evlere dağüıfrannzcanm süratle ileriletmek i» nmıza da ateş açtılar. Biz de şiddetle 1 eylul çarşamba, 2 eylul perşem beş dakika evvel otomobille yetişti, Ödemiş te, komşu kasabalar gibi, yoruz. tiyenlere ucuz seraitle dert verir. mukabele ettik. be Fırtma halinde esen bir poyraz bizi gördü, teessürlerini bildirdi. Buhâlâ peştemah, çarşafı ve peçeyi muO. R. GÖKÇE Cazetede (F.) rumuzuna yazıltr. (Arkan var) rüzsân vanmadavı silip süpürüyor. Izmir (Hususi) îlk mektubum da İzmirden Ödemişe kadar nasıl gittiğimizi anlatmıştım. Bu mektubum da, Ödemiş seyahatinin sonunu can landıracaktır. Şehir ortasında kaldıktan sonra yapılacak şey, hiç olmazsa Ödemişi tanımaktı. ödemiş, vilâyet kazaları içinde çok geniş bir saha üzerinde hududu çizilmiş, nüfusu fazla bir kazadır. Bu hududun kenarına düşen öyle köyler vardır ki, Cumhuriyet îdaresinin yol siyasası başlamadan ve nakil vasıtalarının iptidaî zamanlarmda, oralara gidip gelmek çok zordu. Bu köylerden bir kısmı, kartal yuvası gibi sarp dağlara kurulmuştur. Eski Aydın Vilâyetinin ideal zeybek tipi işte buralarda, bu köylerde doğardı. Yakın zamanm idare tarihimize geçirdiği şakiler, Çakıcılar, Hacı Mustafalar, Gökdeliler, Kamalılar, Ince Mehmedler ve hepsi, bu dağların tepelerinde silâh çatarlardı. Her taraf toz bulutlan içinde, gözgö zü görmüyor. Havada birkaç şrap ncl patladı ama ciddî bir harekct yok. 3 eylul, cuma Saat 18 de Türkler, Ingiliz hatlanna şiddetli bir topçu ateşj açtılar. Bu topçu faaliyeti saat 20 de bitti. Buna mukabil sabaha kadar, tüfck sesleri duyduk. Bir sürü scrscri kurşun, uzun uzun miyavlıya rak geçip gidiyor, sonra donuk bir sesle Boğazm içine dıişüyorlardı. 4 eylul, cumartesi Anadolu sahilinde bizim 151 162 161 miikerrer ve 154 numaralar dediğimiz Türk bataryalan, fazla faaliyet gösteriyorlar. 14 lük gemi topu, 154 numarayı döğüyor, bizim toplanmızdan ikisi 151 numaraya ateş ediyor. Diğer iki topumuzun hedefi de 162 ile 161 mükerrerdir. Bunlar 1520 dakıka sonra, ateş kestiler. Saat 20 da, Kumkale harabeleri arasından birdenbire bir Türk projektörü kendini gösterdi. Bu projektör, ı?ığını Erenköyünün alunda bulunan ikinci bir ışıldağm ziyasile birleştiriyor, uzun ışıklan, Boğazı ve sahili araşn nyor 14 lük gemi topu, Erenköyü ışıldağına ve muhribler de, Kumkalede kine ateş ediyorlar. Bozdağın tepesindeki mefhar Gölcük İSTANBUL: 18 fransızca ders 18,30 jimnas • tik, Bayan Âzade Tarcan 18,50 muhtelif plâklar 19,30 haberler 19,40 spor, Said Çelebi 20 Üniversite namına konferans 20,30 demir caz 21,15 son haberler, borsalar 21,30 radyo, caz, tango orkestrası ve Bayan Bedriye Tüzün (Şan). VÎYANA: 18,35 halk danslannı Sğrenelim « ^ 18,55 ulusal neşriyat 19,05 askerl bando 21,05 haberler ve hava ra poru ve spor 21,15 «Küçük Doritt» piyesi 23,15 haberler 23,25 gra • • mofon 23,20 filim musikisi 24,50 konuşma 1,05 gramofon. BERLİN: 19,05 spor neşriyatı 19,20 kome « 20,25 gramofon 21,05 dans musiki di 20,05 Hamburgdan nakil • 24,05 şanla birlikte dans havalan. BUDAPEŞTE: 18,55 Şan konseri 20,40 üç kişilik heyet tarafından konser 21,30 komedi 23,20 haberler 23,45 opera orkestrası 1,10 haberler. BÜKREŞ: 18,05 askerî bando 19,20 konser si 23,05 haberler 23,30 gece konseri. LONDRA: 19,35 salon orkestrası 20,05 eğ • lenceli konSfer 21,05 orkestra kon seri 22,05 Amerikalılann zamanı 22,35 Harpa konseri 23,15 dans musikisi • 23,45 gramofonla dans havalan. 'Cumnriyet,, in tefrikası ı 56 Ycuan: 5 S. Van Dine Tercüme eden: Ömer Fehmt Batkut müddet hiç konuşmadık. Nihayet Markam: Peki ama dedi, o gece Parde kulübe aid bir şatranç taşını niye almadı da profesörün evinden aldığı satranç taşmı Madam Drukerin ka pısına bıraktı? Yoo Markam, siz pek ileri gi diyorsunuz. Elimizde henüz kat'î hiçbir delil yok. Pardenin mücnm olduğunu kim ve nasıl ispat edebilir? Mantık bütün şüpheleri onun üzerine yüklemenize müsaade edemez. Hatta katili bilsek bile... Evet bilsek bile... Biz buna kadir değiliz. Markam biz hesablannı önceden çok büyük bir dikkat ve itina ile yapmış çok kurnaz bir adamla uğraşıyoruz. Bizim için bir tek ümid var. O da katilin kom binezonunda zayıf bir nokta keşfet mek. Markam atıldı: Yarın sabahtan tezi yok, Hatı Pardenin peşisıra saldıracağım. Yalnız ona değil tam yirmi kişiye vazife vereceğim. Her önlerine geleni istic vab edecekler. Kulübden Madam Markam sordu: Peki postaya verilen mektub lara ne diyeceksiniz ? Lâtifenin devamı... Vansın bu cevabından tonra bir Drukerin hanesine kadar olan mesa fe dahilinde ev ev dolaşacaklar. Eğer Pardeyi o gece Madam Drukerin evi civannda gören bir adama raslarsak kuvvetli bir delil elde etmiş olacağız. Vans: Âlâ dedi. Bu bizim için bir yürüyüş noktası olacakhr. Parde tam Madam Drukerin kapısına şatranç taşının konulduğu sıralarda kulübden nicin uzaklaştığını pek güç söyliye cektir. Evet evet Hata emirlerinizi veriniz. Hemen işe başlasınlar! Fakat Hat ertesi sabah Parde hakkında tahkikat yapmağa imkân bulamadı. Markam Vansın kapısını çaldı ve Pardenm intihar etmiş olduğunu ha ber verdi. 22 Mukava köşk 17 nisan pazar sabah saat 9 Pardenin şaşırtıcı ölüm haberi Vansta son derecede garib bir tesir yapn. O bir müddet söylenene inanmamış bir tavırla Markamm yüzüne baktı, sonra son derecede harartli bir sabırsızlık içinde bağırdı: Vallahi, harikulâde bir vak'a! Bunu size kim haber verdi? Yanm saat evvel profesör Dil lard telefonla Pardenin dün gece silâh salonunda kendisini öldürmüş ol duğunu söyledi. Pardeyi orada Pin bulmuş. Ben bunu Hata da haber verdim. Markam bir sigara yakmak için durdu, sonra ilâve etti: Demek ki satranç taşı meselesi artık bitti. Bu gerçi pek tatmin edici bir karar değilse de belki efkârı umumivevi teskin edebilir. Vans hiçbir cevab vermedi. Ne söylenildiğine dikkat etmiyormuş gibi kahvesini içiyordu. Sonra ayağa kalkü. Şapka ve bastonunu aldı.. Merdivenleri inerken mınldanıyordu: İntihar etmiş... Evet, bu böyle olacaktı. Tıpkı dediğiniz gibi... Az tatmin edici bir akıbet! Çok az tatmin edici! Hemen profesörün evine gittik. Pin bizi içeri aldı. Profesör salonda ya nımıza gelirken sokak kapısı hızlı hız lı çalmdı ve Hat içeri daldı. Bu vak'a herşeyi yoluna koydu zannederim Mister Vans! Vans müstehzi bir eda ile cevab verdi: Hat, hürriyeti fikriyemizi mu hafaza edelim. Profesör bizi silâh salonuna götürdü. Perdeler indirilmişti. Elektrik lâmbası yanıyordu. Pencereler açıkb. Profesör aceleci bir sesle: Ben hiçbir jeye el süpnedim, dedi. Markam odanın ortasına konmuş olan kamış masaya yaklaşh. Pardenin cesedi bir sandalya üzerine devrilmiş, yüzü endaht meydanınm kapısına çevrilmişti. Sol kolu masaya dayalı, başı masaya iğilmiş, sağ kolu vücudünün boyunca sarkmıştı. Bükük parmaklan arasmda hâlâ otomotik bir rovelver duruyordu. Sağ şakağında müthiş bir yara açılmış, buradan akmış olan kan pıhtılanarak masa üzerine yayılmışu. Bu sırada diğer bir manzara şiddetle nazan dikkatimizi celbetti. MuUd veçhile masanm üzerini doldurmaıı lâzım olan gazeteler dikkatle devşiri lerek toplanmış, bir tarafa konmuş masanm üstü boş bırakılmış, buraya, tamam cesedin karşısına, iskambil kâğıdlanndan mükemmel bir mukavva köşk kurulmuştu. Bu mukavva köşk bana bir gün evvel Vansın yorgun riyaziyeci dimağlan ve bunlarla mizahın münasebeti hakkmda söylediği «Özleri hatırlattı. Mukavva köşk ile şu cesed arasında pek müthiş bir tezad vardı. ' Vans yeisli bir tavırla bu sahneyi seyrediyordu. Biraz sonra cesedi daha yakından muayene için sokuldu. Fakat masaya çarptı. Bu hafif temas ta mukavva köşkün yıkılmasına kâfi geldi. Markam geri çekildi ve Hansa doğru döndü. Zabıta doktoruna haber verdiniz mi? Şüphesiz... Belki ihb'yacımız olur diye Burke de gelmesini söyledim. Vans pencereye doğru gitti. Perdeleri kaldırdı. Güneş içeri girdi. Sonra naşa doğru geldi. Birdenbire diz çöktü. (Arkan var)