Cumhuriyef 15 Mavds 1935 Fir'avun Tutankamenin mezarını bulanlardan sağ kalan tek adam Ejiptolog Carter, Firavunun şeameti iddialarına aldırmıyarak Tutankamenin karısına aid mezan da keşfetmek üzere tekrar Mısıra gitti Birkaç gün evvel ecnebi gazeteler yazıyorlardı; Meşhur Fir'avun Tu tankamenin mezarını arıyan Lord Carnarvonun mesai arkadaşı Howard Corter yeniden Mısıra gitmiş. Bu seyahatinin gayesi Fir'avun Tutanka menm genc ve güzel karısının mezarını bulmak ve onu da sonsuz uykusunun sükun ve rahatından çıkararak müze vitrinlerine mal etmekmiş. Batü itikadlara inanmadığını, Tu tankamenin mezannın nasıl bulunduğunu anlattığı üç cildlik eserinin ikinci cüdinin sonunda ısrarla söylüyen Howard Corter için böyle bir teşebbüse girişmiş olmak her nekadar şayanı hayret görünmezse de Avrupadaki batıl itikad sahibi insanlar arasında Howard Corterin bu hareketıni büyük bir delilik telâkki edenler pek çoktur. Bu vesile ile Fir'avun Tutankame nin mezarını açanlann, tabutunun kapağına dokunanlann, onun mezarından çıkan şeyleri müzede tasnif eden memurların ve hatta mezarını ziyaret eden insanların başlanna gelen felâketlerin hatırası yeniden uyan mış ve yeniden gazetelerde sayılıp dökülmeğe başlanmıştır. Elbet te hatırdadır ki Tutankame» nin mezannın yerini bulan ve bu Fir'avnu 3300 senelik rahat döşeğinden çıkaran Lord Camarvon isminde bir îngiliz asilzadesidir. Ingilterenin zengın ve asil ailelerinden birinin çocuğu olan Carnar Ton otuz beş yaşına gelinceye kadar ne âsan atika mütehassısbğı yapmış, ne de buna mümasil meşguliyetlerle vaktini geçirmişti. O Kembriçte ik mali tahsıl ettikten sonra hiçbir mesleğe süluk etmemiştir. Londra yük sek sosyetesinde iyi bir sportmen olarak tanılmış ve birçok kibar kulüblerin azası olan işsiz bir gencdi. Bu genc Lord günün birinde AI manyada bir otomobil seyahati yaparken bir kazaya uğramış, beyni sarnlnuş, bacaklan yanmış, kolu kırılnuş ve birçok yerleri yaralandıktan sonra gözleri de kör olmuştur. r Bu kaza neticesinde uzun müddet lıastanede tedavi edilen Lordun nihayet gözleri yeniden açılmış ve dok torlan da ona nekahet devresini ge çirmek üzere Mısıra gitmesini teklif etmişlerdi. Camarvon nekahetini geçir mek üzere Mısıra gittikten sonra âsan atikaya merak sardırmış ve yaptığı bir takım tetebbülerden soma Fir'avun Tutankamenin mezarını aramağa koyulmuştu. 1906 dan 1922 ye kadar Lord bü tün vaktini ve servetinin mühim bir kısnunı bu araştırmaya feda etmişti. Halbuki bu mesaiyi bütün âlimler saçma bulmakta idiler. Fakat ne Lord ne de arkadaşı Carter biran yorgun luk hissetmiyörlar, cesaretlerini ve ümidlerini kaybetmeden çalışıyorlardı. 1922 senesinde idi Carnarvon henüz Londrayı terketmemişti. Fakat Carter 28 teşrinievvelde Mısıra mu vasalat etmiş ve araştırma işinde çalışacak küçük grupu toplamak için uğraşmağa başlamışti. Ayni senenin 4 teşrinisani sabahı iş başına gelen Carter amelenin kazdığı yerde taş bir merdivenin ilk basamağının çık tığmı görmüş ve büyük bir sevincle: Devam!... Diye bağırmıştı. Te§rinisaninin altısmda Fir'avunun mezanna inen on iki ayak merdiven meydana çıkmış bulunuyordu. Carter dostuna telgraf çekti. Bü tün hayatını aşağı yukarı bu işe feda etmiş olan bir insanın bu telgrafı almca duyacağı zevki ve sevinci ta hayyül etmeli?. Lord Camarvon kanadlanmış gibi Mısıra gelmiştL Sıkı sıkı kapatılmış, kocaman, demir kapüann önüne muvasalat ettik Garib bir otomobil hırsızlığı Kibar bîr müşteri bindiği otomobili çaldı Şehrimizde şayanı dikkat bir oto mobil hırsızlığı olmuştur. Vak'anın dikkati celbeden noktası, bir otomobilin çalınması değil, hırsızlığı yapan şah sın zengin bir aileye mensub olması ve bu filî ne gibi saiklerle işlediğinin bir türlü tayin edilememesidir. Vak'a şu şekilde olmuştur: Bir hafta evvel Cemil isminde bir genc Taksimdeki otomobil durak yerlerindeki taksilerden 229 numarah otomobile yaklaşmıştır. Otomobil sahibi îsmail, kibar bir müşterinin yaklaştığını görünce hemen yerindcn atlamış ve otomo bilin kapısını açarak «buyurunuz» demiştir. Cemil otomobile bindikten sonra evvelâ Karaköye uğrıyacağını söylemiş, otomobil Karaköye gelince Kajaköypalasın önünde durdunnuştur. Orada şoför îsmaile: Kuzum, yukanya, dördüncü katta 12 numara çıkınız. Bu numarada avukat Feridun var. Cemil sizi aşağıda bekliyor, deyiniz» demiştir. Şoför Ismail kibar müşterisini mem • nun etmek için dördüncü kata çık mış, fakat bu katta Feridun isminde birinin oturmadığını anlayınca biraz nevri dönmüş, hemen aşağıya inmiştir. Fakat otomobilini bıraktığı yerde bula mamışnr. Polisin müdahalesile otomobilin yan sokaklardan birisine sevke dilmesi ihtimalini düşünerek oralarda çıkmaz sokaklara vanncıya kadar her sokağa girip çıkmış, fakat otomobi linden cscr bulamamıştır. Ismail Seyrüsefer mcrkezine koşarak orada da otomobiline dair bir ha ber alamamış, çalmdığma hükmederek hem Seyrüsefer merkezine, hem de Polis müdürlüğüne müracaatte bulunmuştur. Üç gün devam eden araştırmalardan sonra nihayet otomobil, Aksarayda, Lâlcli camisi karşısmdaki arsalardan birisinde içine taş doldurulmuş ve lâstikleri sökülmüş bir halde bulunm«ştur. Yapılan tahkikat neticesinde Cemilin adresi tesbit edilmis. ve evi aranınca. otomobil lâstiklerinden ikisi elde edil miştir. Cemil tevkif edilerek Polis müdürlüğüne gönderilmiştir. Otomobil sahibi, çalınan lâstiklerle beraber 400 liralık bir zarara uğradığını iddia ederek adliyeye müracaat etm'st'r. Dünyanın en büyük köprüsü Sanfransisko şehrinde yapılıyor 6850 metro uzıınluğunda olan ve 80 milyon dolar sarfile vücude getiriîen köprü iki sene sonra bitecek •CT 5 «9' î™a™ Köprunün birinci kumtna aid inşaattan bir intıba 1937 senesinde Amerikadaki San ) dimağlanndan bazılannda dolaşmağa başlamıştı. Bu rüyanm hakikat olması Fransisko şehri dünyanın en büyük için aradan tam 83 sene geçmesi lâzım köprüsüne sahib olmakla övünebüe gelmiştir. cektir. En büyük köprüsü demeklc tabii en geniş v e en uzun köprüyü kasFakat bu hulya dediğimiz proje için tediyoruz. Evrenin en yüksek binalanyapılan tetkiklerin bugün kurulan köprunün inşasının kolaylaştmlmasına çok nı, en muazzam abidelerini göğsündc hizmeti dokunmuştur. Denizin dıbin barındıran Amerika kıt'asındaki bir de nerelerinin kumluk, nerelerinin kaşehir için bu her halde az bir şeref deyahk, nerelerinin sığ olduğunu mey «ü. dana çıkarmış sonra limandaki JerbaSan Fransisko şehri Büyük Okya • kuena ismindeki küçük ada ile San nus ile «Altm Liman» ismi venlen liFransisko arasında birinci kısım köp man arasma sıkışmış bir yanmada şekrüye istinadgâh teşkil cdebilecek mu lindedir. «Altın Liman» m iç tarafınazzam bir kaya silsilerinin keşfolunmada tam San Fransiskonun karşısmda sını temin etmiştir. da 300 bin nüfuslu Okland şehri vardır. Uzun tetkikler ve araştırmalardan, yapılan ve bozulan binbir projeden sonra bir taraftan işsizliğe çare, bul mak, diğer taraftan sanayü teşvik etmek gayesile Atlas Okyantısunun ke nanndaki San Fransisko ile Altın LJmanın içindeki Okland şehrini biribi rine ba|lamak üzere birkaç parçadan mGrekkeb büyük bir koprü inçosı ka Yukartda Lord Carnarvon, asağtda Carter Tutankamenin mumyast bastnda Mısırlılarca mukaddes telâkki edilen bir Kobra yılanmm Lordun mesai arkadaşı Carterin evine girmiş ol ması ve Carterin sevgilisi olan ve her seyahat ettiği yere taşıdığı bir kanarya kuşunu öldürmesi ilmi ervahla uğraşanlar arasında pek mânidar gö **• riindü. Fakat Lord Carnarvon eğer bu Fir'aFakat Fir'avunun mesai arkadaşlan vun mezannda ecelle karşılaşacağını içinde gene Carter en talıhlileri idi. bilmiş olsaydı acaba bütün hayatın Çünkü o bir kanarya kuşu kaybededa bu meçhul mezan keşfe çalışır rek bu felâketlerden yakayı sıyırmışve onu bulunca bu kadar sevinir miy tL Fakat mezan bulmak için beraber di? Halbuki onun ölümüne sebebiyet çalışan diğer üç kişi Lordun kâtibi veren küçük, fakat zehirli sinek bu Dich Bethell, Fransız arkeoloğlardan mezann içinde ona musallat olmuştu. Beonedile ve Italyan Mario Posano Ve mezann içerisinde çalışmakta o va Lordun ölümünden pek kısa bir lan Lord birdenbire acı, acı bağıra zaman sonra teşhis edılemiyen kısa rak elini sol yanağma götürmüştü. hastalıklarla canlarmı kaybettiler. Biraz sonra işinin heyecanı içinde ya Artık Fir'avunun mumyasına yak laşmış, ona dokunmuş, onu görmüş ve mezarını ziyaret etmiş olanlar birer, bırer ölmeğe başlamışlardı. Mumyayı muayene için Amerıkadan Mı sıra gelen profesör Laffleur, mua yeneden sonra Luksoru canlı olarak terkedememişti. Gene mumyayı muayene etmiş olan bir diğer teşrihçi, meşhur Dongler E. Derry bir sene içinde ölmüştü. Mezan görmeğe gelen yedi Fran sız gazeteci ve muharrirlerinden ikisi bu zıyaretten iki sene sonra hayatta bulunmuyorlardi. Mezar açılırken merakı yüzünden orada hazır bulunan bir Amerikalı ise mezann içinde hastalanmış, baygın olarak dışa nya çıkarümış ve birkaç gün içinde acaib bir ciğer hastalığından ölmüş tü. Gene mezan ziyaret eden bir başka tngilizin ömrü ancak o senenin sonu na kadar sürebilmişti. Fir'avunun mezanndan çıkan kıy metli şeyler Kahire müzesine götü Tatankamenin ySzundeki rülmüştü. Bu eşyalan tasnif eden, sayan, yerleştiren memur ve hademelealttn maske nağmdaki bu acıyı unutarak gene ça rin hepsi hastalanmış ve kısa hasta lıklarmm ne olduğu anlaşılamadan lışmakta devam etmişti Fakat bir sinek iğnesinden yanağı ölmüşlerdi. Amerikalı Metropolitin müzesi mena aşılanan ehemmiyetsiz bır mikmurlanndan Arthur Mace eşyayı rob değil ölümdü. Ölüm artık onun kanına girmişti. Carte ile birlikte tasnif etmek üzere Ölüm artık rahat durmuyordu. Lor Kahirede meşgulken birdenbire hasdun sol yanağı şişmişti. Lordun ateşi talanmış ve kısa bir zaman sonra havardı. Doktorlar ufak bir iltihab zan yata veda etmiştir. Gene tabutu anederek ameliyat yaptıklan zaman çanlardan profesör Neuberrynin kanbu iltihabın kemiklere kadar işlemiş sı da böyle acaib ve kısa bir hastalıolduğunu görmüşler ve bazı kemik ğa uğnyarak dünyadan eteğini çek leri çıkarmışlardı. Fakat bütün bu mişti. tedavilere rağmen kanı zehirlenen înBütün bunlar devrimizden 2300 giliz âlimi birkaç gün içinde ölüver sene evvel yaşamış bir Fir'avunu bir mişti. kaç senede bir sinema yıldızı kadar Bu ölüm herkese dehşet vermîşti. meşhur eden ve ismini her ağıza dü Tutankamenin mezarmm başmda şüren hakikî ve ilmî hâdiselerdir. «beni yerimde rahat bırakmıyanlann fakat bu hâdiselerden gözü yılmavay haline!» diyen bir yazının oldu mış olan Howard Carter işte yeniden ğu söyleniyordu. Ve batü itikad saMısıra yollanmıştır. hibleri Fir'avunun rahatmı bozanlarEcnebi matbuatı onun bu yeni araşdan intikam aldığını zannediyorlar tırmalarının neticesini merak ve hedı. yecanla beklemekte bulunuyor. AcaBu zannı tekid eden hâdiseler bir ba Fir'avunun karısının mezarını abirini takib etmekte idi. Sargıları a raştırmak, Tutankamenin lânetinden çılıp ortaya çıkan mumyanm sol ya kurtulan Carterin başma bir felâket nağında ve Lord Carnarvonun yana getirecek mi? ğındaki yerde bir yara işareti vardı. «Atın ölümü arpadan olsun» der Ve onun da bu yanakta ayni kemiği ler. Galiba Howard Carter de «Ejıp eksikti. Bunu mumyayı muayene e toloğun ölümü Fir'avun mezan aç den doktor tesbit etmişti. Ona göre madan olsun» diye düşünüyor. belki de bu yara Fir'avunun ölümüne sebebiyet vermişti. Bu tesadüf gayet Şeker fiatleri ve stok garib telâkki edüdi. Şeker fiatlerinin indirilmesi dolayı Mezann açıldığı gün meşhur ejiptoloğlardan Evelyn White'e görünen sile yapılan tetkikat münasebetile korkunc hayal de kulaktan kulağa yamemleketimizdeki umumî şeker stoku yılmıştı. O günden sonra Tannnın güda tesbit edilmiştir. Memleketimizdeki nü Evelyn White kendine korkunc şeker stoku 40 ton kadardır. bir şeytanm göründüğünden şikâyet etti. Zavallı adam saatlerce kendi Şeker fiatlerinin indirilmesi haberi kendine konuşuyor ve acaib haller piyasada iyi bir hava doğurmuştur. gösteriyordu. Nıhayet iki ay geçmeBu inişin birçok. maddeler üzerinde den bu adam da dünyadan uzaklaştı. tesiri olacağı şüphesiz görülmektedir. Gene mezann ilk açıldığı gün eski leri zaman sevincden âdeta gözleri yaşarmıştı. Fir'avun Tutankamenin mührile kapatılmış olan kapılar açıldığı anda onun bu sevinci büyük bir hayran lığa münkalib olmuştu. Fir'avun me zarı dünyanın en zengin hazinesi idi. rarlaşmıştır. San Fransiskodan Oklanda kadar bütün körfezi katedecek olan bu köprunün inşasına derhal başlanmıştır. Birinci kısım 30 milyon dolara çıkacak Köprü başlıca üç parçadan mürekkeb olacaktır. Birinci parçası San Fransiskodan iki şehir arasındaki Jorba Bueno adasına uzanacak, ikinci kısmı adadaki 420 metroluk tünel teşkil edecek, üçüncü kısım ise bu adadan Okland şehrine müntehi olacaktır. Köprunün birinci kısmının dünya • nin en güzel manzarah limanlanndan biri olan «Altın Liman» m manzara sını bozmaması, ayni zamanda şık ve zarif olması için asma köprüler tipinde olması takarrür etmiştir. 1911 den itibaren kurulması düşünülen bu kıs mın uzunluğu 1,260 metro olacakhr. tnşası için sarfedilecek paranm miktan da 30 milyon dolardır. Bu para otuz beş sene zarfında amorti edilecektir. fnşaat 1933 senesi ikincikânunun danberi devam etmektedir. Şimdilik San Fransisko ile adada muazzam kuleler şeklinde iki istinadgâh yüksel miştir. Kulelerin inşası yekdiğerinden üçer ay fasıla ile bitnriştir. Bunlann genişliği 36, boyu 250 metrodur. Boylannın 25 metrosu su içindedir. 90 santimetro kutrunda 140 metro uzunluğundaki tel halatlar köprunün 27 metro genişliğindeki ana kısnunı 66 metro muallâkta tutacaktır. 27 metro genişliğin 18 metrosu otomobil ve kamyon yoluna tahsis edilecektir. Burada alh otomobil yanyana seyrüsefer edebilecektir. Tel halatlann her biri 5 milimetre kutrunda 27 bin ince çelik telden ö rülmüştür. Bu ince tellerin uzunluğu nun heyeti umumiyesi üç defa dün yayı çepçevre sarabilir. Ağırlıklan da 22 bin ton gelmektedir. Kulelerin mşası için ise 100 bin ton çelik sarfedilmiştir ki, şimdiye kadar hiçbir köprü inşası için bu kadar ma • den kullanıldığı vaki değildir. Ktrdan rekor * San Fransisko ile Okland arasını tek asma köprü ile katetmek çok müşkül olmakla beraber gene kabildir. Yalnız, köprunün San Fransiskodan Okland vadilerine doğrudan doğruya uzanabilmesi için birkaç kilometroluk denizi doldurmak icab etmektedir. Böyle bir hulya 1850 de henüz yeni bir şehir olan San Fransiskonun genc Şimendifer tarifesi Yeni tarifenin tatbikına başlandı Devlet Demiryollan, bütün hatlarda mümkün olan sürati elde etmek noktasından yapuğı yeni tarifelerin tatbikına başlamışnr. Yeni tarifeye göre, her hafta pazar ve perşembe günleri Haydarpaşadan hareket eden Toros ekspresi şimdiden sonra Ankaraya uğrryarak Kayseri Ulukışla yolile Adana ve Halebe gidecektir. Bu hatta konulan yemekli ve yataklı vagonlar* seferlerini Trablusşama kadar imtidad ettireceklerdir. Her gün sabahlan saat onu kırk geçe Haydarpaşadan Elâzize hareket eden posta Eskişehir, Afyon ve Konya yolundan gidecektir. Bu hatta da zamandan tasarruf edilmektedir. Her gün on dört ellide kalkan Samsun treni de aktarmasız olarak gi decektir. Ankara ekspresi akşamlan Hay darpaşadan on yedi elli beşte hareket edecektir. Ankara ekspresinde gidişe gore geliste (23) dakika kazanılmışnr. Ye ni tarifeye göre Ankara Samsun yolculuğu 34 saatten 30 saate indirilmiştir. İstanbul ile îzmir arasında haftada iki posta konulmuştur. Bu postalar Eskişehir Afyon yolunu takib etmektedir. Bu hatta da seyahat 32 saatten 25 saate indiriImisÇir. Uzunluğu 3 kilometro olan bir as ma köprü inşası hiç şüphesiz insan lann dünya yüzünde ne muazzam işler başarabileceklerini daha iyi anla tacaktı. Fakat denizin derinliğinin fazla olması istenildiği kadar kule inşa sına mühim bir mani teşkil ediyordu. Bunun için ilk akla gelen şey şu oldu: Yukanda kaydettiğimiz veçhile San Fransiako il d » Fransisko ile f o ada ile Oklandın arasına ikinci bir köprü kurmak ve ortada kalan ada kısmını da tünel kazarak katetmek. Okland cihetindeki üçüncü kısım köprüye gelince oradaki kuleler de denizin 20 metro derinliğinden itibaren dikilmiş ve kırk metroluk araziyi dol • durmak mecburiyeti hasıl olmuştur. Okland cihetindeki köprunün tipi de San Fransisko tarafındakinin ayni olacaktır. Yalnız büyüklükleri arasında fark vardır. Üç kısımlık köprunün yüksekliğini şehirlerin yüksekliğine tedricen indirebilmek için köprunün iki başının sahilden çok uzak mesafelerde başlaması lâzım gelmiştir. Bu suretle köprunün hakikî uzunluğu 6,850 metroya baliğ olmaktadır. Şimdiye kadar dünya üzerinde mevcud bu şekil tesi saun en uzunu 3,650 metro boyundaki Zambez köprüsü olduğuna göre rekor kınlmış demektir. Bu köprunün denizin üstündeki kısmından ziyade denizin altındaki kısmına aid faaliyet daha güç ve daha ince olmuştur. Üzerinde tertibat ya pılan kayalardan her biri 60 veya 40 metro derinlikte bulunmaktadırlar. Binlerce amele uzun zaman bu derinlik • te çalışmışhr. Her gün işlerine git mek için vapurlarla bu limandan ge çen 200 bin kişi, binlerce amelenin denizin 200 metro üstünde, binlerce amelenin ise denizin dibinde çalışnk larma şahid olmuşlar, 50 ton ağırlı ğmda demir porçalannın bir kuş ka dar hafifmişler gibi oradan oraya nakledildiklerini ağır çekiçlerin binlerce kazık üzerine birden indiğini görmüşlerdir. İki sene sonra iki sene sonra bütün iş bitecek. trenler, otomobiller havada uçar gibi bu muazzam köprunün üzerinden rüzgâr süratile gelip geçeceklerdir. Bu tesisabn yekununa 50 milyon saatlik mesai ve 80 milyon dolar sarfedile cektir. Beş sene buradan geçenlerden para almacak ve bu suretle yapılan masraf çıkanlacaktır. Her sene bu köprunün üzerinden 12 milyon nakliye vasıtası ve otomobil ve 25 milyon yaya ve 40 milyon şimendifer yolcusunun geçeceği tahmin edilmektedir. Köprunün her iki tarafmda otomobiller için birer, kamyonlar için birer ve trenler için ikişer yol bulunacaknr. Süveyş ve Panama kanallan ve bir iki su bendi istisna edilecek olursa insaniyet şimdiye kadar bu kadar mu azzam bir işe girişmemişür. Bulgaristan ve Yunanistanda tütün ekimi Bulgaristan ve Yunanistandan alı nan haberlere göre bu sene her iki memlekette de tütün zer'iyah geçen senekinden fazladır. Eğer iklim şeraiti müsaid giderse rekolte çok fazla ola cakur. Bu sene memlekethnizde de zer'iyat miktan seçen yıldan fazladır. Tabatan uzerîndeki tezyinat