8 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9

8 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1935 Cumhuriyd Hayat bir bekleme salonu Fransız yıldızı Gaby Morlay sinema âlemindeki bu kadar muvaffakiyetlerine rağmen hayattan memnun degil Milâddan 1126 sene evvel esrarengiz bir zabıta vak'ası Mısırda Firavunların mezarlarını soyan haydud çetesi neler yaptı ve nasıl yakalandı? Üçüncü Ramsesten sonra tahta çıkan diğer beş Ramses Mısır için hiç te hayırlı birşey yapmamışlardı. Onlann arkasından Mısır milletinin Firavunu olan IX uncu Ramses zamanında Mısır artık eski haşmet ve nüfuzunu kaybetmişti. Hiçbir millet onun kar şısında iğilmiyordu. • Uzun senelerdenberi zulüm ve is tibdadla işkence çeken namütenahi vergilerle iktısaden mahvedilmiş, an garyelerle yıpranmış olan Mısırlılann artık yavaş yavaş sabrrlan tükeniyor du. Firavunlar kendi gururlannı tatmin etmek ve kendi şöhretlerini ebedileş tirmek için bu mılletin kanını pek cömerdce harcetmişlerdi. Şimdi Suriye çöllerini kızü kanlarile sulayan Mısırlılar âciz ve bitkindiler ve artık Amot mabedinde sabahtan akşama kadar dua «diyorlardı. Millet köpek gibi çalışmış Firavunlar ve rahibler zengin olmuştu. Ra hiblerin ve Firavunlann hazineleri hâlâ altın ve mücevher ve ambarlan erzak dolu idi. Halbuki işciler iş bulamıyor, açlıktan ölüyorlardı. Yevmiyeler kesiliyordu. Taş kıncları, demir ciler ölüleri ta'tir işlerinde kullanıl mağa bile razı idiler. Fakat iş nerede idi? Açlık bir taun gibi Mısıra girmişti. Ve açlıkla beraber bütün fenalıklar da.. İş bulamıyanlar ekmek ve para bulmak için hırsızlığa başlamışlardı. Yağmalar yapılıyordu. Ne köy ve ne de şehirlerde bir parça emniyet kalmıştı. Muazzam Teb şehri, bu eski payitaht ta korkunc bir halde idi. Kalabalık ve gürültücü işçiler küme küme olmuşlar, yağma için dola • şıyorlardu Yağmacılann gozü bilhassa sol sahilde idi. Necropole'e gitmek istiyor lardu'^Necropole ehramlanmn içine gömülmüş servetlerile açlann gözünü kamaştmyordu. Mısırlılar mumyalan so' yuyorlardı... *** Meşhur Egiptolog Copart bu defa Britiş müzesinde bulunan, bu devre aid 10,054 numaralı Papirüsü oku muşrur. Bu Papirüs Amherstin me; • hur Papirüsünün bir zeyli sayılabilir. Copart bu Papirüsü tahlil ve tercüme ederek işte Dokuzuncu Ramses devrine aid bir zabıta vak'asınm hikâyesini öğreten bir vesika meydana getirmiştir. Firavun Sebekemsafın ehramına gıren yedi haydudun istintak dosyesi sayılan bu Papirüsten bazı parçalan olduğu gibi buraya naklediyoruz: Amenpanefer ismindeki taş kmcı Montou mabedinin hazinesinde ku rulmuş olan istintak komisyonu karşısında aynen bu ifadeyi vermiştir: Bundan dört sene evvel yedi arkadaşlar birlikte Necropole'e gidıp Firavun mezarlarını soymağa karar Mısırda Firavan mezannın içi verdik. îçimizde taş kıncısı, maran • goz, taş yontucusu, sucu, rençber ve gemi tayfası vardı. Hükümdar Sebekemsafm altında ebedî uykusunu uyuduğu ehramı ko laylıkla bulduk. Halbuki o ehram soymağa karar verdiğimiz diğer büyük lerin ehramına hiç te benzemiyordu. Ellerimize bronz aldık. ve taşlan oymağa başladık. Bir müddet son ra ehramm içine girmiştik. O zaman ellenmize yanar lâmbalar aldık. Büyük kapıdan geçerek hükümdann ölüm salonuna girdik ve orada ölü mahzenine inen ta; kapağı keşfetJc. Onu kaldırdık. Aşağıda ilâl Hükümdann mumyası öpkı bir cengâver gibi süslenmişti. Bir sürü nüshalar, blsımlar ve albn ziynetler boynuna asılmışb ve başı albn bir çemberle « kılmışb. Bu ne fevkalâde bir çemberdi. İç tabutun içi ve dışı albn ve gümüş kaplıydı. Mumya da altınla ör tülraüştü. Tabutun üstüne çok kıymetli mücevherler takılmışb. Reis Sadedden aynlmayuıız. Haydud Peki. Orada bulunan bütün alunlan kopardık ve aldık. Hükümdann muhterem zevcesi üzerinde de ne bulduksa aldık. Çünkü onun tabutlan da Firavunun tabutlan kadar süslü ve zengindi. Etraflanna dizil miş olan eşya da ya gümüş, ya albn veya bronzdandı. Onlan da aldık. Evet, ne bulduksa aldık ve hepsini aramızda paylasbk. Reis Bütün bunlan nasıl nak lettiniz? Amenpanefer Bir kayıkla. Çünkü Teb şehrine girmek için nehrin karşı tarafma geçmek lâzımdı. İşte bu fena oldu, görülmüş olacağız! Ertesi gün polis müfettişleri gelip bizi tuttular. Gaby Morlay son filimlerinden birinde gelin kıyafetînde Paris mayıs (Hususî) Gaby ile karşılaşbğımız zaman ilk sözü şu oldu: Güzel değilim, gösterişli değilim. Tek övünebıleceğim meziyet üzerime aldığım rolleri biraz iyi oynamaklığımdır. Hakikaten ilk görüşte manasız bir yüze, nazan dikkati celbetmiyecek silik bir çehreye malik. Kendisini "1anımıyan birisi sokakta rastlasa bir kat memnundu. Sefalete tahammül ediyor, ve bir gün kendi saatinin de geleceğinden emin bekliyordu. Hayatta iğrendiği yegâne şey hemcinslerinde gördüğü, sersemlık, hodkâmlık, ve alçakhktı. O zamandanberi hâlâ zayıflara karşı merhamet ve sevgi duymaktan geri kalmamışbr. Onun büyük artistler derecesinde olduğunu halk ancak »eneler geçtikten sonra anhyabildi. f Başka bıhsinm 2 senede katedeceği bir yol için ben on sene sarfettim diyor. Sınemada kazandığı en büyük mu vaffakiyeti sözlü fılimlerde oldu. Fakat onun hakikî artist hayab Gymuase tiyatrosunda başlar Le Gestc di Henri Duvernois piyesinde tabiî oynayışını gören Bernstein derhal kendisini angaje etti. Hiçbir zaman böyle bir sahne üstadınm elinde, böyle canlı bir alet bukadar güzel sesler çıkarmamışta. Bundan sonra Bernestinin yarattığı kahramanların arasından Gaby Morlayi ayırmak kimsen'n hatmna gelmedi. Fakat f akirlerde bir sual bunlarda nhangisine benziyor? «Zehir» piyesindeki do nuk kadma mı, yoksa Meodeki Katıl 7evceve mi? dâha Batcmak için arkasına donmeyi hahnna bile getirmez. Herkesin, her zaman görüb, tanıdığı kadınlardan farkı yok. Buna rağmen insan kendisinc yaklaşırken çekiniyor. Ve biraz sonra hiç bir kadına benzemediği anlaşılıyor. Bazılan sahnede ve filimde sun'î surette konuştuğunu söylerler. Fakat bence bu kadar tabiî bir artist yoktur denilebilir. O bpkı asrî hayatın bir aynası gibi ağlıyor, göz yaşlarmda ince bir istihza seziyoruz. Gülüyor. ve bu kesik gülüşünde bir hıçkınk sadası var. Eline aldığı bir mendıl bıle derhal başh başma manalar ifade eden bir hareket halini ahyor. Sağ elile sol dirseğıni tutarak pencereden baktığı vakıt, karşı sahılde cereyan eden vukuatı görür gibi oluyoruz. Esrarh bir kadın! Onun nereden geldiğini kimse bilmiyor. Bazılan İtalyan olduğunu, diğerleri Fransız olduğunu söylüyorlar. O. kendisine, mazisine aid bir sual sorulduğu zaman: Çocukluk hayabm benim gizli bahçemdir, diyor, hiç olmazsa bunu bana bırakm! Herkesin bildiği bir hareketle elini başma götürüyor, ve guya orada yu\a kurmuş hayaletleri kovacakmış gibi alnmı sıkıyor. Tabiî o zaman herkes hürmetle özür diliyor, onun için mazisi herkesçe meçhul. O hiç bir yerden değil, ve aynı zamanda her yerden. Ben halka, on beş buçuk yaşımdanberi kendimi verdim, diyor. Parise ilk geldıği gün de hemen hemen bugünkü gibi, esmer, zayıf ve stnırli bir kızdı. Alnı yüksek, el sıkması mertçe, yürüyüşü kıbar. Hiılyalanna zahmet çekmeden irisiyor. Hayat ona zengin, cömerd kollannı açıyor. Kanşık bir müstaar isme, Gaby de Moplaya bürünen bu küçücük kadın bütün dünyada şöhret kazanmaya hazırlanıyor. İlk zamanlar Capocines tiyatrosunda yüz frank ayhkla aktrislik yapıyor, Comedie Fidnçaise girme zaaıanını bekliyordu. Fakat o daima büyük rolleri oynamağı düşündüğü halde kendi hissesine hep küçükler düşüyordu. Bazı günler hoş geçiyor, bazılan bilâkk bütün ümidini, cesaretini kıracak derecede çetin oluyorlardı. Fa Bunu öğrenmek için kendisine soru yorlar. O : Ben kendimin ne olduğunu bilmiyorum ki, diyor. Işin en fecii bura$ı! Onun için yaşayış tarzı insana tuhaf geliyor. Şampanyalar, seyahatler, musiki ve ıstırab.. Yarattığı şahsiyetler galiba onun üierinde büyük tesirleı göjştenyorlar. Acaba bu suretle onlan yaşatmak mı istiyor, yoksa kendini yavss; yavaş; yok etmek mi?. Ona göre hayat, kabil olduğu kadar çabuk yakılması lâzım gelen bir kömür parçası :miş zannmı veriyor. Hem başka bir şev olabilir mP Bu hayat ki daima alçakl'k ,daima şiddet, daima merhametsizlıkle doludur. Hayat hiç ehemmiyetı olmıyan bir şevdir, diyor, uzun bir yolculukta rastladığımız berbad bir bekleme salonu. Biraz duruyorsunuz. Sonra tekrar hareket... Fakat nereye?.. Ne irin? Evet, Gabynin dışı her kadına benziyor. Fakat içi onlardan bambaşka. Bütün kadınlara benzediği için erkeklerin çoğu onu seviyor. Kadınlar da onun kendılennden bambaşka olduğunu bildıkleri içindir ki takdır ediyorlar. IX uncn Ramses devrinde rusvet (Diriler şehrinin) sağ sahilindeki polis müdüriyeti binasmda beni nezaret albna aldılar. Fakat ben usulü bildiğim için komisere benim hisseme dü şen albnlardan büyük bir kısmını verdim. O da beni serbest bırakb. Ve bu son zamana kadar, hiç te rahatımı bozmadı. *** Rüşvet verdikten sonra serbest bırakılan Amenpanefer yeniden arka daşlannı toplamış ve gene böyle ehramlarda soygunculuk yapmakta devam ebniştir. Nihayet yakayı ele vermişler bir temiz dayak, sopa yemişler, işkence çekmişler. İstintak edilmişler. Firavan Tatankamonan kayin pederinin bası (Firavun) sırtüstü yabyordu. Ayni şekilde arayarak hükümdann zevcesmin tabutunu da keşfetbk. Noubkhaosun mezan mermerlerle örtülmüştü. Onu da açtık ve bpkı hükümdar gibi ar kaüstü uzanmış bulduk. Onlann iç ve dış tabutlannı açbk. İki tarafm paylaşamadığı artist Ch. Boyer 6 ay Amerikada, 6 ay Avrupada çalışıycr Bugünün sahne ve sinema arb'stlerinin en kudretlilerinden Charles Boyerin hayatı Amerika ile Avrupa arasında mekik dokumakla geçiyor. Şöhreti kendi memleketinin hududlannı aştığ' günden itibarer evvelâ Ingilterede sonra da Amerikada filim çevirmeğe başlıyan Charles kendisine yapılan tekliflerin çok luğu karşısmdr hayatını ikiye ayır maktan başka çarc bulamamıştır. Alb ay Amerikada Paramount ve Foks kumpanyalan hesabına çahştıktan sonra altı ay da Fransaya dönüp Pathe Natan hesabına filim çeviriyor. Amerikaya gidişte de kalbi heyecan ve sevınc içinde... Fransaya dönüşte de... Hem bu sade sanatkârhk heyecanı değil... Kansı Pat Patersonun Hollivuttakı Şimdi zamanımızda olduğu gibi mevkuflar hâdisenin geçtiği mahalle götürülerek orada da isticvab edilmişler. Tecrübeler yapılmış, nihayet muhakeme edilmişler ve karar Firavuna gönderilmiştir. Papirüsün dördüncü yaprağmda buna dair tafsilât vardır. Meselenin sonu pek muhtemeldir ki sekiz haydudun idamile neticelenmiş tir. O zamanlarda Firavun mezarla nnda yapılan soygunculuk, kabahatin ve küfrün en affedilmezi sayılırdı. Bu sekiz haydudun istintak dosyesi bu Papirüsler Teb şehrinin polis müdürüne yollanmış, böyle asırlardan «onra da işte bir âlimin eline geçmiştir. Milâddan 1126 sene evvel de zamannnızda olduğu gibi işsizlik, sefalet dolayısile soygunculuk olduğu ve küçük Staviskilerin albn mukabilinde namuslu gördükçe memurlan kandırdıklanaı di «zaman kötü zaman» yenlere hak vermememize imkân kalmıyor. Dünya hiç değişmemiş ve hiç de ğismivor. Suadiyede scsli sinema Anadolu sahilinde yeni bir âlem yaratan ve hayat uyandıran Suadiye plâj ve kazinosu, o havali halkmın mühim bir ihtiyacını da düşünerek mü essesede sesîi sinema kurmağa karar vermiş ve henüz Türkiyede emsali bulunmıyan son model bir makine getirtmiştir. Makine yerine konmak ve teçhizab tamamlanmak üzeredir. Ka zino idaresi müşterilerinden aynca si nema ücreb almıyacağı gibi meşrubat I fiatlerini de arhrmryacakbr. işi daimî... Amerikaya giderken onu görme sevinci... Ailesi tabiî Fransadan aynlmıyor... Avrupaya dönerken annesini kucaklama memnuniyeti... San'atte muvaffak, ailece mes'ud, ondan bahtiyar insan var mı acaba ! Fakat bilinmez. Mtnrda Ehramlar ve SferUtB

Bu sayıdan diğer sayfalar: