! Cumhvrriyet' 20 Nisan 19?5 Jürklerle Süngü Süngüye No. 160 A. DAVER Çanakkalede Susuz kalan köy Köyîülerin elbirliğile bu derde çare bulunuyor Konya (Husu sî muhabirimiz den) Bu sene Konyanın her ta rafında bollaşan sular içinde su suzluktan şikâ yet eden yalnız Hocacihan köyü görüldü. Bu köyün su suzluk derdinden yanıp yakılma sı toprağı sula mak için değil, Köy mahtan^ kendi içme sula Ydmaz rını tamamlıyamamak yuzundendir. Hocacihan köyünün iki buçuk ki lometro gün batısında Tahirler suyu ismi verilen çok güzel bir memba suyu vardır. Bu su künklerle Hocacihan köyüne getirilmiş ve köylü de bu suretle bu güzel suya kavuşmuştu. A radan geçen uzun seneler, su yolla nnı tamamile bozmuş olduğundm şimdi köye su akmamakta ve köVlü susuz bulunmaktadır. Köy fakir olduğu için bu işi kendi kendine başara mıyor. Şimdi köyün becerikli muh tarı îsmail Yılmaz ortaya düşmüş köve su gelmesi için ter döküyor. Su yolu içm lâzım gelen ameleyi köy verecektir. îş su borularının parasına kalıyor. Bunun için de toplantı ha linde bulunan Vilâyet Umumî Mec lisine müracaat edilerek yardım is tendi. Umumî Meclisin bu köylünün di leğini kabul ederek yardımda bulunmağa ve bu köve su getirilmesine karar vereceği tahmin ediliyor. Feminîzm için Türk kadını ne düşünüyor? Dikkatler Yardımlarımız > Kahraman askerlerimiz, süngü takarak, gece karanlığını yırtan «Allah, Allah» sesîerüe ileriye, düşmanm iistüne atılmışlardı! 6 7 ağustos gecesi cenub grupundan gelen 4 üncü fırka kuman danı Cemil Bey kuvvetlerini şimal gnrouna ve Kocaçimene taksim etmiş ve 7 ağustos, öğleyin Kocaçimen mıntakasındaki kıtaahn emir ve kuman. • dasını deruhde etmiş, düsmanın Ağıl dere mmtakasmdan tardma ve o gün Geliboludan yola çıkan 7 nci ve 12 nci fırkalar yetişinciye kadar, diişma nın Anafartalar şarkına ilerlemesini men'e memur olmustur. Bugün gelen 12 makinelitüfek, Conkbayın mınta kasma, bu gece (78 ağustos gecesi) gelen bir alay ve bir batarya da Kocaçimen mmtakasma gönderilmiştj. 7 ağustos, şimal grunu kumandanIıeı, Şahinsıru işgal eden düsmanın 19 uncu fırka sağ cenahmdan yapı lan ateşe mukavemet edemiyerek kaçcğı 4 üncü fırka kumandanı Cemil Beye bildirilmiş ve düsmanın derelerden aşağı dökülmesi imkânı daima mev cud olduğu ihtar edilerek bu suretle bir teşebbüs icrasile Şahinsırhn elde edilmesi emredilmiştir. 25 inci alayın yapnğı bu taamız ehemmiyetli bir netice vermemiş, Şahinsırt geri alınamalngilizlerin ikînci Conkbayın taarruzu îngilizler 8 ağustos sabahı saat 3 ten îtibaren kara ve deniz toplarile Ko caçimen Conkbayın hattını şiddetle bombardıman ettıkten sonra saat 4,15 te üç koldan taarruza başlamışlardır. Düşman 24 piyade taburu ve 2 dağ batarvasmdan mürekkebdi. Ilk hü • cumda sağ kol, Conk tepesine çıkıp tepenin 100 metroluk bir kısmmı iş, gale muvaffak olmuş, merkez kolu, önündeki tepelere doğru ilerlemiş, fa kat hattıbalâlan tutamamıştır. Sol kol da bidayette biraz ilerlemi«se de 14 üncü alay ve 11 inci alaym 3 üncü taburu tarafmdan yapılan mukabil taarruzlarla geriye, Asmadere cenubu na ablmı«tır. lngilizler bugünkü taarruzlannda pek çok zayiat vennişlerdir. (sol kolun zayiatı 1,000 den fazladır) bu kadar zaviata mukabil yalnız Çonklepesine çıkabilmişlerdir. Conkbayınnı zapteden düşmana 4 üncü fırka tarafmdan müteaddid defalar taarruz e dilmiştir. Filvaki, Anafartalar grupu kumandanı 8 ağustos günü bir taaruz emrettiğinden (bu taarruz sonra 9 ağustosa tehir edilmiştir) ve 4 üncü fırkaya da bu hususta malumat ver diğinden 4 üncü fırka Anafartalar grupunun taarruzuna yardım için, Conkbayın tepesine 64 üncü alayla bir taarruz yapnrmışhr. 8 ağustos günü ak şamı yanılan bu taarruzda, 64 üncü barlık göstermek lâzımdır. Bizde bazı sporcular ve bir kısım spor seyircileri, bir türlü mağlubiyeti hazmedemezler. Yenersek alkış, yenilirsek gelsin dayak! Hulâsa, bu son hâdiseyi Türkün asil, misafirperver ve civanmerd ruhuna uymıyan çirkin bir hareket diye utanarak kayde mecburuz. Ümid edelim ki Türk sporunun tarihinde bu hâdise birinci ve sonuncu olur. alay yalnız hatü balânm işgaline muvaffak olarak düsmanı ancak ' 520 adrnı geri atabilmiştir. Düşman hattı balânm biraz aşağısında tutunarak kalmıstır. 8 ağustos akşamı, cenub grupu ihtiyan olan 8 inci fırka gelerek şimal grupu emrine girdi. (Bu fırkayı Vehib Pa§a, kendi teşebbüsile kardeşi Esad Paşaya göndermisti) fırka 24 üncü ala yını Conktepesine göndermek, 23 üncü alayını da şimal grupu ihtiyan olmak üzere ayırdı. Şimal grupu kumandanlığı bu fırkaya düşmanı Conkbayınndan atmak ve cepheyi mükemmelen müdafaa ve muhafaza ederek düşmanı geri sürmek emrini vermişti. Bu cephede diğer kıtaat ta bir taarruz için 8 inci fırkanın kumandasma verilmişti. Fırka kumandanı Nuri Bey (şimdi Kütahya saylavı) 8 ağustos akşamı Conktepesine gelmiş, bu esnada 64 üncü alaym takriben 300 neferlik bir kıt'asmın burada muharebe etnğııu görmüş, tepenin şimal ve cenubunda da karmakanşık kıt'alara tesadüf etmiştir. Kumandan, aldığı emir muci bince 24 üncü alayı hücum ettirmış tir. Üç bölükle sıkı bir avcı hattı teşkil edilmiş, mütebaki kuvvet yanaşık nizamda avcılann gerisine konulmuş tu. Gece saat 10,30 kıtaat süngü takmış ve gece karanlığmı yırtan «Allah Allah!» seslerile kahraman askerle rimiz ileriye düşmanm üstüne atılmış, lardır. Hücum muvaffak olmuş, düş mandan bir makinelitüfek iğtinam edilmiş, fakat hücum hatü, Conktepesi hattı balâsınm 1015 metro garbinde kal mış, gece bütün kuvvetle bu hattın tahkimine çalışılmıştır. Fırka kumandanı, bu gece. 23 üncü alayınm da buraya celbile 9 temmuz sabahı taze kuvvetlerle tekrar hücum edilmesini şimal grupu kumandanlığı na teklif etmiştir. Ayni gece 89 ağustos gecesi, ka rargâhı umumî şimendifer şubesi inü dürü Alman kaymakamı Potrih Bey muavinile beraber Kocaçimene gel miş, Kurt^eçidinden itibaren Conkbayınna kadar cenubda bulunan mıntakanın kumandanlığına memur olduğunu bir fırka emrile 4 üncü ve 8 inci fırkalara, Kocaçimen Conkbayın hattmda bulunan bütün alaylara ve kıt'alara tebliğ etmiş, fakat Anafar talar grupu kumandanlığı bundan malumatı olmadığmdan 8 inci fırka doğrudan doğruya grupa merbut addedi Ierek Potrih Beyin emrinde bırakıl mamış, 9 ağustos akşamı Mustafa Kemal Bey bizzat Conktepesine 8 inci fırka karargâhına giderek emir ve ku mandadaki kanşıklığı bertaraf etmiş, grup kumandanı, Conkbayınna gelinciye kadar, 8 inci fırka şimal grupu kumandanından emir almışbr. Ingilizlerin üçüncü Conkbayın taarruzu Ertesi gün (9 agustos) îngilizler Conkbayınnda üçüncü taarruzlannı yapmışlardır. Taaruz üç koldan ya pılmışar. Birinci kol 3 liva (12 ta bur) bir dağ bataryası, ikinci kol 3 liva bir dağ bataryası, üçüncü kol be§ tabur. \Arkasx var\ Felsefeci Belkise göre Sulhun anahtarım kadının vereceğî terbiyede değil: Silâh fabrikalarının susmasında aramalı... Felsefeci ve terbiyeci muallim Belkis Halim E temi Kadıköyün deki evinde bul dum. Anketimiz den bahsettiğim zaman mevzuu çok mevsiminde buldu. İlk sua lim «sulh ve Milletler Cemiyetin de kadmm rolü nedir?» idi. « Bir cümle Muallim Belkit vardır, dedi; (hiçHalim Etem bir anne evlâdını asker olarak yetiş tırmemelidir). Eğer harb ve sulh bir propaganda ve bir terbiye meselesi olsaydı bunlardan herhangi birini getirmekte kadının veya Uluslar Kurumunun bir tesiri olabilirdi. Fakat maalesef harbin sebebini annelerin ter biyesinde değil, diğer içtimaî ve ik tısadî hâdiselerde aramak lâzımdır. Anneler evlâdlarmı asker olarak yetiştirmeyince hemen harb ortadan kalkıverecek mi?Bir yanağına tokat yiyip öteki ya nağını çeviren îsânm, Musanın oğulları ne dün vardı, ne de bugün mev cuddur. Eğer tokata hemen mukabele etmiyorsa, daha kuvvet ve şiddetle iade etmek içindir. Bir av hayvamm ötekinin elinden kapmak, yabani bir meyva ağacma diğerinden önce çıkmakla başhyan kavga, insanla bera ber tekâmül ede ede bugünku hale gelmiş, fakat mahiyetini değiştirmemiştir. Bu kapma yanşına bütün fabrıkalarını, ilmini, fennini döken in • san kalabalıklan mevcud oldukça yani harbin ekonomik ve soysal âmilîeri ortadan kalkmadıkça, emperyalizm hüküm sürdükçe; konferanslar ve kongreler beyhude bir yaygaradan başka birşey değildir. Harbi bir terbive işi farzetmek: bu uğurda çalı • şan fabrikalara dökülen paralar arasından gözü kapalı, kulağı tıkalı dolaşroak demcktir. Kadın erkek ahlâk birliği Kadınla erkeğın ahlâk ve kanun karşısındaki birliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Kadınla erkeğin ayrı ayn ahlâk kaidelerine tâbi olmasınm, birine mübah, hatta makbul addedilen şeylerin diğeri için haram sayılmasının sebebleri tarihin sahifelerinde gömülüdür. Erkekle kadının iktısadî hayattaki, ailedeki mevkii, erkeğin kazanıp ge tiren, kadının ise yalnız yiyen bir u zuv olması, kadının erkeğe iktısaden olduğu gibi ahlâkan ve kanunen de esir olmasmı icab ettirmiştir. Kaduı için konulan ahlâk kaideleri ve ka nunlar hep erkeğin menfaatini üstün tutarak yapılmıştır. Bunlarda kadının ne tabiî, ne de içtimai huzuru düşünülmemiştir. O na tamamen bir esir muamelesi ya pılmıştır. Kanunun bizde kadma verdiği müsaadekârhk henüz birçok yerlerde tanmmamıştır. Kanunun ceza maddelerinden aynen erkekler gibi mes'uldür. Fakat imtiyazlara gelince mesele değişir. Kanun kadının dar ağacma çıkmasma müsaade eder, o nu herhangi bir yurddaşı gibi ceza landırır, fakat herhangi bir yurdda şı gibi memleketinin işlerinde rey sahibi olmasına, millet meclislerinin kürsülerine çıkmasına müsaade et • mez. Bu meselede okumuş bir kadı nın cahil bir erkek kadar da mı aklı ermez?... Keza ahlâk bahsinde, bir erkek is tediği gibi gezer, eğlenir, her hare ketinde serbestir. Fakat ayni hare ketler kadmda fazla görünür. Kadın ve erkek arasında müsavatsızlık ve kadının kocasmm tâbiiyetine tâbi olması patriyarkal ailenin miraslarıdır. Halbuki bu vaziyet bugünkü soysal telâkkiye uymaz. Kadın cemiyette ve ailede esir mevkiinden kurtulup is tihsale iştirak ettiği kabul edilınce ayni kanun ve ahlâk kaidelerine bağlanması onun en tabiî hakkıdır. lş birliği nasıl olur? îş karşısındaki birlık iddiasma ne dersiniz? Ne diyeceğim, kadınla erkeğin ahlâk ve kanun karşısındaki müsa vatsızlığı iş hayatında da devam eder. Bugünkü cemiyette en çok istismar edilen kadındır. Çalışan bir kadın bir kere işinin verdiği bütün mes'uliyeti yüklenir. Bundan başka evinin temizliğin den, yemekten, çamaşırdan, çocukla rının bakılmasuıdan, kocasının evde her ihtiyacının temin edilmesinden gene o mes'uldür. Haricde çalışması onun eve aid yükünü kaldırmış de ğil, hafifletmemiştir bile.. Ne çocu ğunun ağırlığını üstünden alacak bir müessese, ne de midesini bozmadan yiyeceği yemeği hazırlıyacak bir yer yoktur. Bunları hep o düşünecek, a lacak, yetiştirecek, pişirecek... Kadın iş hayatında ayni enerjiyi sarfettiği halde yanındaki erkek ar kadaşı kadar para alamıyacak. Kadı nı iş hayatma atan ihtiyacdır. Bir tarafta açlıktan ölmek, öbür tarafta az ücretle çalışmak.. Tabiî ikincisini tercih etti. Kadın umumiyetle iş hayatını henüz benimsemediği için ona yalnız ihtiyacla ve bu ihtiyac zail olun cava kadar sarıldıgı icin pek fazla bir Yardımlanmız, düşkünü sıkıntı dan, bizi de üzüntüden kurtaramt yor. tiu uzüntü kaynağım biraz da biz besliyoruz. Yol üstünde el açanların hemen hepsi, yalancı dilenci lerdir. Yalancıktan ağlarlar. Ne tu» hajtır ki çoğumuzu, bu yalancı ağ layışa inandınp aqlatırlar. Öteki yalansız zavalhlar ise, onurundan el açamıyan veya bir kötürüm, bir kör, küçük bir öksüz gibi ortaya çıfcamıyanlardır. Bizim yardımlarımız, bu gibilerin karanlığına belki bir mum dikmeğe yarar. Onlar, beslenmek, bakılmak ve verine göre çalıştınl mak isterler. Bu da, bir yardım yuvasının işi ve tekniğidir. İstanbulda altı yüz bin yurddaş tan, kazanıp evine bakan yüz elli bin yurddaş bulunsa ve bir adam <zşağı yukan. dilencilere yılda bir lira vermiş olsa. yüz elli bin lira ortava ve boşuna dökülüyor demefetir. Tutunacak bir dalı bile bulunmtyan güc düşkünlerini eleyip çikar sak, çoğunu, bir yardım evine veri lecek bu yüz elli bin lira ile baka biliriz. Belediyenin Düşkünlerevi tDarülâceze* bu yüz elli bin lira ile ikinci bir kucak daha açabilir. Ba na öyle geliyor ki, her yü Belediyeye verdiğimiz ışık ve temizlik pa rasrna bu tek lirayı katmak istemi • yen bulunmaz. V. Zelzeîe Anadoluda değil İranda o!du Dün şehrimizde şarkî Anadoluda zelzele olduğuna dair bir takım sayialar dolaşmakta idi. Bunun doğru olırp olmadığım Rasatane Müdürö Fatinden sorduk. Bize şunlan söyledi: « Filhakika bugün saat 12 den sonra şiddetli bir zelzele olmuştur. Fakat bu zelzele Anadoluda değil. İranın şimali garbisindedir ve Istan buldan 1600 kilometro uzaktadır. Bu saatlerde üç zelzele olmuştur ki bunlann birincisi çok tahribkârdir.» Marmara adalarmda zelzele Erdek (Hususî) Burada zelzele mütemadiyen devam etmektedir. Esasen zelzelenin ilk başladığı gün denberi durduğu voktur V E F AT îstanbulun ilk şoförlerinden kry metli bir makinist ve idealist bir cemiyetçi olan ve hayatını meslektaş larınm yükselişi uğruna mücadeleyc vakfeden Bay Raif vefat etmiştir. Cenazesi bugün saat 11,30 da Teş vikiye camisinden kaldınlarak Feri kövünde aile kabristanına nakledilecektir. Otomobilciler ; ve Şoförler Cemiyeti BÎR ZIYAI MÜESSÎF Zaman kitabhanesi sahibi Bay Misakın muhterem zevcesi Bayan Gülizar uzun müddettenberi müptelâ ol duğu hastahktan kurtulamıyarak bugün vefat etmiştir. Cenazesi Beyoğlu Balıkpazarı Ermeni kilisesinden saat 4 te kaldınlarak Şişli Ermeni me zarlığma nakledilecektir. Merasim de bulunmak arzu edenlerin bugün saat 3 te Balıkpazarı Ermeni kilise sinde bulunmalan rica olunur. 50 senelik matbuat ve kitabcılık âlemin de sadıkane çalışan Bay Misaka de rin teessürlerimizi bildirir ve kedcrlerine istirak ederiz. terakki göstermekte, fakat diğer ta rafta da istismar edilmektedir. Fakat gerek harb ve sulh meselesi, gerek kadmm ahlâk, kanun ve işte erkekle birliği ne benim, ne ötekinin fikir ve iradesile deği^ecek şeyler değil, iç timaî sevre tâbi o!?n hâdiselerdir.> Zührevî hastalıklar kursu Halkevinde bir müddettenberi umuma verilen zührevî hastalıklar kursu nun üçüncüsü yann Halkevinde verilecektir. Bu defaki konferans doktor Cevad Kerim tarafmdan verilecektir. CLARK 6 A B L E • Kumarbaz ve ayyaş ... Sefahathanelerin ruhu ... SON GUNAHI filminde Bugün S A R A Y sinemasında 2 filim birden: i L D tarafmdan ve DOUGLAS FAİRBANKS DEVRİALEM Entrikanm hâkim ve a§kın muzaffer olduğu bir fılim BU GECE BENİMSİN Oyn.ıyan'aar; JENNY JUGO PAUL HORBİGER ve kahkaha kra!ı T H E O L İ N G E N SARAY Sinemasında MUNiR NURETTİN Gürses Mütenevvi program, Halk tiirküleri ve piyano refakatile l ^ ^ B H ^ | l ^ ^ B H H a ı ulusal musiki parçalar. H H B B ^ H | Yann akşam saat 21 de Yaînız bir defaya mahsus a Örnek: Afyon istihsal etmek için ha$haş ekerler = Afyon üretmek için haşhai ekerler. tstihza etmek = Alay etmek, eÇlenmek Örnek. Kendisiyle istihza edenlere ktzıyordu s= Kendisiyle alav edenlere (eğlenenlere) kızıyordu. Istihzarat = Hazırlıklar lstikamet = Doğruluk Örnek: tstikametten ayrümadı Doğruîuktan ayrümadı. lstikamet (ceçhe) = Yönet Örnek: Bu isükamette giderseniz köyü bvlursunuz = Bu yönette gidersente köyü bulursunuz. tstikamet almak (Teveccüh etmek) = Yöneimek Örnek: Bblük o tarafa istikamet aldt (Teveccüh etti) = Bötük o tarafa ybneldi. tstikbal = Gelecek Örnek: İstikbal için birçok düşünceleri vardı =: Gelecek için Trtryjk düşunceleri vardı. tstiklâl = Erkinlik Örnek: Türk mületi istiklâlint Ataturke medyundur Türk vlusu, erkinliğinl Ataturke borcludur. tstiknah etmek = Derinlemek Örnek: Âmakt kalbimdeki düsünceleri istiknah etmek mi is. ttyorsunuz? Yüreğimin içindeki düşunceleri derinlemek mi ittivorsunuz? tstikrah == Tiksinti, iğrenme Örnek: Sunt hareketlerd^n istikrah ederim = Yapma ha. reketlerden tiksinirim (iğrenirim). Istikrar = Durluk Örnek: Fransut frangının tstikranna çok çalısümıstı = Fransız frangının durlvğu için çok çalışümtftı. tstiksar etmek =« Çoğumsamak Örnek: Bu parayı Utlksar etmeyin =s Bu parayı çoğumsa mamn. İstiksaf =» Açı Örnek: İstiksaf tayyaresi = An uçkusv. l»tiks«f etmek = Açılamak örnek: Düşmanm vaziyetini istiksaf etmek üzere bir kol yolladt Düşmanm durumunu açılamak üzere bir kol yolladu tstilA = Salgm Örnek: Bu topraklar bir vakitler düşman istilâsma uğramıştt = Bu topraklar bir vakitler düşman salgtnına uğramıştu îst'inda bulunmk, müstevli olmak == Salgın etmek lstilâ e^n>«k = Kanlamak, bastnak örnek: Çekirge her tarafı istilâ etti = Çekirge her tarafı kavladı. Düşmanlann istilâ ettiği yerler = Düşmanlann bastığı yerler. tsrilâm etmek = Ne oldıı*u«u sormak Örnek: Neticeyi istilâm ettiler = Sonuncun ne olduğunu sordular. lstilzam etm^k = Lüzum'i5tTrmak, gerektirmek Örnek: Cezayı istiham eden bir hareket = ezayı gerektiren (Vızunlaştıran) bir hareket. fstiman etmek = Aman dılemek Örnek: Asiler istlman rttiler = Az^vanlar aman âilediler. tstimhal etmek = öeıel istemek tstimzftc = Yoklama Örnek: Bu meselein istimzaç için size geldim = Bu sorumu yoyfama için size geldim. tstimzae etmek = Yoklamak Örnek: Bu meseledeki fikrini istimzaç edeceğim = Bu so . rumdaki fikrini yokhyacağım. fstinad etmek = Davanmak Örnek: Hayatıvda kendinden baska kimseve istivnd etmedi =r Hayatında kendinden başka kimseye dayanmadı. tsfina<!j»âh = Davanç Örnek: Bütün istlnadgâhım sissiniz = Bütün dayancım sizstniz. Istinas etmek = Alısmak tstinsah etmek = Koove etmek Örnek: Bu kitâbt istinsah etmek için yirmi lira istedi = Bu kitatn kopye etmek için ytrmi lira istedi. Istintak = Sorgu Örnek: Önce onu istintaka çektiler = Önce onu sorguya çektiler. tstintak alhna almak = Sorguya çekmek tstirahat = Rahatlanmak, rahat Istirahnt etmek = Rahatianmak, d'oienmek Örnek: tstirahat etmek için buraya geldim s= Dinlenmek için buraya geldim. Istirham = Yalvan Örnek: İstirhama luzum yok, işinizi yaparlar = Yalvanya •luzum yok, işinizi yaparlar. tstirham etmek = Yalvarmak, yakarm&k Örnek: htirham ederim, cürmümü afjediniz zz Yalvannm, suçumu bağışlayıntz. tstirkah = Cekemezlik Örnek: Âlicenab olanlar baskaiannı ütirkab küçüklüMnü göstermezler = Akt olanlar başkalarmı cekemezlik küçuklü . günü göstermezler. tstisgar etmek = Azımsamak Örnek: Kendisine tediye edüen meblâğt istisgar ettiğine hayret ettim = Kendisine ödnen parayı azımsadığma şaştım. ıstiskal etmek = Ağırsamak Örnek: Misafiri istiskal etmek değil, ona ikram etmek lâ zımdtr =s Konuğu ağırsamak değil, ağırlamak gerektir. îstismar etmek = tşletmek, sömürmek Örnek: 1 Bu makineleri böyle muattal bırakmakta bir menfaat yoktur, onları istismar etmeliyiz Bu makineleri böyle işlemez bırakmakta bir fayda yoktur, onlan işletmeliyiz. 2 Kendisine karşı irae buyurduğunuz merhamete istina den sizi istismar etmek istiyor r= Kendisine kar§t gösterdiğiniz acımaya dayanarak sizi sömürmek istiyor. Müstamere = Sömürge Örnek: Ondokuzuncu asırda Avrupa düvell muazzaması mustamereler edinmek hevesıne düştüler Ondokuzuncu asırda Avrupa büyük devletleri sömürgeler edinmek isteğine düştüler. lstisaa = Ayra (Bah: Fark) Istisna etmek = Ayramak fstisnai = Ayral tstisnaiyet = Ayralık tstisare = Danış Örnek: Mühim işlerde istişare ile hareket etmek doğrudur s= Önemli işlerde danışarak hareket etmek doğrudur. tstİRmam etmek = Sezinlemek Örnek: Öyle birşey olduğunu istişmam ediyorum = Öyle birm sey olduğunu sezinliyorum. tstitaat, takat = Güc Örnek: İstitaatimin en ton haddine kadar = Cücümün en son derecesine kadar. tstitale = Uzatı Örnek: Mesele, yalnız kendi hududları dahüinde kalsa gena birşey değü, bir takım istitaleler de oldu da = Sorum, yalna kendi sıntrlart içinde kalsaydı gene birşey değil, bir takım % . zatüar da ortaya çiktı da. Istitar = örtünme Örnek: Veçhi dilârayt kamer bir sehabt mnzlimle istttar et~ mişti = Ayın gönül süsliyen yüzii karanlık bir bulutla örtüru müştü. tstitrad = Arasox Örnek: Burada bir istitrad yapacağım = Buraya bir arasös kovacağım. DÜZELTME Kılavuzun 25 inci uyumın dördüncu «Otunundai insanî Karşıhğ! olan insel kelime»inin yaaına üuanii dq ilâve olunacaktır. Yedinci »ütunuftda: inzîbat Karşıhğı olan yasa kelime»i ya$av olarak dflzeltî * lecektir. Son sütunuada gayriiadi kelime»inin ornegi luzum ^ »uzdur.