15 Nisao Venizelosun gıyaben mu ttalya Habeşistan S ,resada İtalya ile hakemesine başlanıyor Ingiltere arasında Kafandaris, Papanastasiu ve diger bazı muhalif fırka liderlerile meb'uslar da ayni divanıharbde muhakeme edîlecekler Atina 14 (Hususî) Tayyare kovvetleri umum kumandam General Reppasm riyasetinde toplanan divanıh?rb dün (Cumhuriyeti koruma der • nekleri) reisi Papulasla bu kurunıun idare heyeti azalarının ve şube reislerinin muhakemesin başlamîşhr. îlk şahid olarak dinlenen Emniyeti Umumiye müdürü, Papulasm Cumhu • riyetî koruma derneklerinin adeta ruhu mesabesinde bulunduğunu soyle • dikten sonra derneklerde çalışan diğer zabit ve sivillerin de rollerini anlat • mifhr. Divan, şahidleri dinlemege de • vam etmekfedir. TELGRAF HABERLERI müzakere Hâdiseler karşısında HEM HAKLI, HEM HAKSIZ! Ağaoğlu Ahmed çok evvel mekteblere gitmişler, erkeklerin öğrenebildtklerini hiç olmazsa kıstnen öğrenmişlerdir, nalkla görüşmüslerdir, halkın derdlerini, eksikliklerini anlamış • lardır, ve yumuşak, duygulu gün • gel eri olduklarından bu derdleri, bu eksikleri gidermek yolunda çalısmışlar, kurumlar yapmışlar, mahallenin, sehrin, memleketin fakirlerini düşünmüşlerdir ve birçok irfan ve yardım ocaklan kurarak Stedenberi bu yolda uğraşıp çabalamıslardır. Biz bu yolda daha kendimizi gösteremedik. Zaten bu yoIa kaç zamandanberi girdik ki? Yirmi otuz seneyi bile geçmez. Ve bu müddet esnasmda da yaptığı mız topu topu bir iki cemiyetten ibarettir. Biz daha ne mahalle yetim ve dullarını, ne kimsesiz has • taları, ne yoksulluktan mustarib ulusdaşları tanırız. Şimdi gidiniz de Avrupada bu alanlarda kadmların yaptıklannı, gördükleri isleri seyrediniz. Ben kendi hatıralarım dan birisini size söyliyeyim: Vaktile Londrada idim. Bir pansiyonda oturuyordum, ayni pansi yonda tngilizlerîn «old girl» «ihti yar kız> dedikleei hali vakti ye • rinde yaslanmıs ve fakat evlentnernis birçok bayanlar da oturuyor lardı. Bunlar her hafta Londcanın pek fakir ve pis bir mahallesinde yaşıyan fakir ve yoksul adamlar için öteden beriden topladıkları i aneleri götürürlerdi ve geri gelirken de o adamların çamaşırlarını getkip yıkarlardi ve ütüye çeke rek haftabaşı kendilerine geri verirlerdi. İşte oralarda kadın gönlünün gösterdiği yüksekliklere bir nümune. Halk tarafından sevilen ve hurmet edilen bu gibi kadınlardır ki süfrajet adile kendilerine haklar isterken ve bu yolda mü • cadele ederken tngiliz parlımam • na hücum etmek ve haklarmı vermek istemiyen saylavlara çürük yumurtalar atmak cür'etini kendilerinde buluyorlardı. Biz ne onu yaptık, ne de bunu. Biz hazırına konduk. Fakat unut • mamalıyız ki her nimetin bir kül • feti vardır. ödevlerimiz (vazife • lerimiz) pek çoktur ve ağırdır. ö vünmek bize yakışmaz. Avrupa kadmlarından öğreneceğkniz ve alacağımız daha pek çok şeyler vardır. Bir kere düşünmeliyiz. Kadınlarımız arasında okuyup yazmak bilenler ne nisbettedir. Taşralarda henüz çarsaf tamamen atılmadı. Bu hemşirelere karşı odenecek birçok borclar vardır. Kısası her yanı gül gülüstan görerek övünmekten çekinmeliyiz. Bayan Leylâ! Sözlerinizde biraz karagörümlük (bedbinlik) duyulmaktadır. Asla! Ben Türk kadınına, onun kabiliyetine kalbimin ve ru humun bütün kuvvetile inanıyo rırm. O behemehal muvaffak ola cakbr. Şimdiye kadar üzerine al • mış olduğu her işte muvaffak ol • muştur. Liyakat, doğruluk, ciddi • yet, ve çalışkanlık göstermiştir. Gittikçe açılacaktır. tş alanları genişledikçe ve arttıkça o da her yerde kendini gösterecektir ve onunla birliktedir ki Türk erkeği de taşı dığı kuvvetlere ve kudretlere ye ni bir hız verecektir. Yalnız ben istemem ki geleceğin en erdemli, üremli bir unsuru olmağa namzed olan Türk kadmı şimdiden kendi • sini devaynasında görerek yolunu şaşırmasrn, onun yüksek yaradılı • şma kendini küçük görmek ve bir çok eksikleri olduğunu anlayıp ona göre davranmak yakışır. AĞAOĞLU AHMED IBUGUN DEBUJ Yıldız sarayında kongre ek çocukluğumda, bütün benim çağımda olanlar gibi, umaci • dan karakoncolostan, çarşam • ba karisindan korkup korkmadığitm şimdi iyice hatirliyamyorum. O devre aid habralarimdan, perakende birkaç kâğıdm üzerinde evvelce tesbit etmis olduklarimdan maadasi, yorgun dimağimin içerisinde dağılmiş, gitmiştir. Fakat kendimi bilmeğe başladığim andan îtibaren, senelerce Yıldizm ve içinde oturan Abdülhamidin adini her ne zaman duymuşsam, tüylerimin diken diken olduğunu, soğuk terler dökmek üzere mesamatımin takallüs ettiğini hâlâ hatirlarim. tstanbu'un birçok afleleri, Yıldizı bir cehennem, Abdülhamidi de bir iblis olarak tanirlardı. Şehrin bir duruğunda, yirtici bir hayvanin ini imiş hîs • sini veren, bu, aşdmaz duvarlar, bir > kaç ton ağirhğmda, yüksek demir kapilar, Türkten gayri herraüslümann> ka mensub, izbandud gibi, korkunç zebanilerle çevrilmij saraya bakmaktan nefret eden nazarlar, isteseler de, za • ten bakamazlardı. AUahm evine serbestçe giren roü • m'nlere, Allahin hâşa, yeryüzündekî gölğesi, kendi sarayma uzaktan bak • mayi bile yasak ehnişti. Boğaziçi vapurlari, Besiktaş hiza • sindan geçerken, güvertedeki yolcu lar, bakışlarini denize tevcih ederler di. Ve kimildamiyan dudaklarinin a • zerinde, çikmaktan korkan lânet keli* melerinin dondüğu hissolunurdu. Bu heyulânın içinde, kuru, kiymet • siz bir unvan kazanmak emelini me • zara kadar sürükliyerek, yaşıyan ka • dınlar vardı. Bunlar, bu zavalhlar, vahşî bir hayvan sürüsünden farksiz • dılar. Kalblerinde, kıskancbktan baş • ka duygu, padişahm harimkıe sokul • maktan baska emel, hayatlarmda yi • yip, içmekten baska zevk yoktu. Bu elim mukadderata isyan edecek kadar, ruhunda biraz bassasiyet bulunduranlar, haşin haremağalanmn kır • bacları altmda çarçabuk yola gelirlerdi. Bu kadın kümesini sik sik yenile • mek lâzim geliyordu. O zaman da, pek köhnemiş olanlar, ya şehzade ve sul • tan dairelerine, yahud ki Topkapi sa • rayina nakledilirler, biraz gencleri de şuna buna nikâh edilerek çırak çıka • rilirlardı. Bu kadinlarin hiçbiri, ne mahna, ne gönlüne, ne duygularma, ne mukadderatina sahibdi. İradei seniye, kanun tabiati rametnüştL Bugün, bu haremsarayi hümayunun yıllarca îstirab çektiği bu yerde, kirk bir devletin kadın mümessilleri, yir • roinci asir kadmlığinin zaferini kutlu • lamak, haklarim korumak, varhğmi teyid etmek maksadile toplamyorlar. Kendilerini ağirhyan Türk hükumeti bilhassa Yıldız saraymi kongrenin içtknaina tahsis etmekle inkılâbimızin en şa'şaalı, en azametii, en başdöndü • rücü bir cephesini kâinatin nazaıiarma bir daha arzetmiş oldu. Kadmlığm, senelerce makiıur yaşadığı Yıldız sarayi, gene o kadinlı^İB en serbest ve en müterakki bulundu ğu bir ülkede, akdedeceği konferans için en yakışikü bir sahnedir. Ercümend Ekrem TALU Muhalif fırka liderlerinin dicantkarbe sevki Atina 14 (Hnnısi) Birind ordu muhakcmat datresi fırka liderleri hakkındaki tahkikât evrakını tetkik ettikten sonra Kafandaris, Papanastasiu, sofulis, Gonatas ve Müonas fle mebuslardan Hacibupis, Savidis, Detida kis, Marsellos ve eski nazıriardan Karapsnayotisin fevkalâde divamharbe sevkleri emrini vermiştir. Yabancı roemleketlere kaçmış bulunan Veni zelosla oğlu Kiryakos, Plastiras, To sif, Kanduros ve Yanopolos ta bun • larla birlikte gıyaben muhakeme edi • leceklerdir. Elefteron Vima gazetesi sahfbi Giridli Lamprakis ile tmerisios Kiriks gazetesi müdürü Moshovitis te muhake me edümek özere bu divanıharbe gönderilmislerdir. Saktz asilerinin muhakemesi Atina 14 (Hususi) Miralay Papanîkolaunun riyaset ettiği yeni bir dîvanıharb dündenberi Sakız adasının asi zabit ve sivillerinin muhakemesine başlamıştır. Suçlularm adedi 11 î zabit olmak iizere 44 kisidir. Birinci celsede Sakız valisi 3e j?n • darma knmandanı şahid olarak dm lenmiş, bunlar miralay Antonopulo sun adanm asilere iltihakmda en bnyük rolü oynadığını söylemişlerdir. Divan, diğer şahidleri dinledikten sonra hükraanü verecektir. Selânik divamharbinin kararları Selânfc 14 (Hususî) Serez al • bncı topçu alayı asi zabitlerini mu hakeme eden iki numaralı divanıharb bir kaymakamla bir yüzbaşi muavinînî müebbed küreğe, dört zabiti yirmişer sene küreğe, altı zabiti de 510 sene arasında küreğe mahkum etmiş, altı zabit beraet kazsnmıştır. IHnniinininmilllınnınıııı.».". Sark misakı L°hler Almanyanın son kararına ne diyorlar? Varşova 14 (A.A.) Dogu ademi te&»^il* misakı umumiyetle Lebîötan efkâri umumiyesini bay rete dusürmüstür. Bu tebeddül Alman hükumet ve ordusunun AI • manyanın tecerrüdünden endişeli oldnklanna hamledilmektedir. Mn halefet mehafili, bu barekette bir manevra görmekte ve bumm Alman yayi çevirmek tehlîkesini gosteren muhasara dapesini ktrmaya ve daba ziyade silâhlanmak için vakit kazanmaya matuf bulunduğunu zannetmektedirler. Rus artistleri Arkarada hararetle istikbal edildiler Ankara 14 (Telefonla) Rus artîstleri geldiler ve hararetle karşılandılar. Halkevinde yapılan bir içtima • da artistlerin verecekleri müsamereler h?kkında bir program tanzim edilmektedir. Artistler sefarethaneye misafir olmuşlardır. Yarm akşam saat 21 de artistler şerefine Rus sefaretinde bir recmi kabul yapüacak ve bir ziyafet verilecektir. Ziyafete devlet ve matbuat erkanı davet edilmiştir. Fırka Kongresine hazırlık Ankara 14 (Telefonla) Büyük fırka kongresi hazırlıklan devam et • mektedir. Fırka idare heyeti bergSn toplanarak bu hazırlıklarla meşgul olmaktadır. Milâsta büyük bir tütün deposu yapılıyor Danzigdeki intihab Danzig 14 (A.A.) Danzig naz! şeflerinm, 7 nisan intibabatının neticeri olan ve 26 muhalifle 2 Leh meb'usu ihtiva eden yeni diyet meclisini içtimaa davet etmiyecekleri zannedilmektedir. Romanyalı bir tayyareci öldü Kahire 14 (A.A.) Romanyalı maruf tayyareci binbaşı Bançulesko ölmüştür.. Bir tayyare kazası yü • ziinden iki bacaği kesik bir harb malulü olan binbaşı Bançulesko, bu baline rağmen, el'an tayyare sevk ve idaresine bararetle devam edi • yocdu. Keadisi arsralusal bavacılık federasyonu reisi Prens Bibesko • nun hem dostu, bem de hususî pilo» tu idL Milâs (Hususî) Müasto en bi • yuk ihtiyaçlarindan biri, dünyanin dört bucağında Un almi} kokulu tütünlerini sakliyacak bir tütun ambartna malik obnaması idi. Ba Hıtiyaç senelerden • beri kendmi gosteriyor, bu güzel tü tSnler yersizlikten harab olup gîdiyordu. Okudunuz mu? Istanbulda f kuırulacak olan Uluslararası Ka dınlar kongresine gelmiş olan Avrupa kadmları bizim Tiirk kadın • larına gıpta ediyorlarmış! Bunu onlarla görüşen kadın yazıcılan • mızdan Bayan Suad Dervis yazı • Stresa 14 (A.A.) Konferans mu yor; buna siz ne dersiniz Bayan zakeratmın haricinde, ttalya murah • Leylâ? hası M. Gnarnaşelli ile tngiliz murah» Bh* yandan haklıdırlar, bir hası ve tngiltere Haridye Nezareti yandan da haksızdırlar: HaklıMısır işleri şube müdürü M. Tompson dırlar çünkü, Tück kadını Av rupa kadınlarının birçoklan arasmda Habeşistan işlerine dair münın daha ülkii halinde arkasından kâlemeler vaki olmaştar. koştukları baklara salıib oldular. Bu mükâlemelerde ekseriya mSselBuraya gelmiş olan İtalyan, Al lâh olup senenin bazı aylannda tngiman ve saire gibi medeniyette çok liz Somalismden Hsbeşistana ve îtalyan yükselmis olan ulusların kadmlan, Somalisine geçen yerli kabüelerin vabir Türk kadın hâkimi, bir Türk ziyetleri mevzuu bahsolmuştur. Bu kadın avukatı, bir Türk kadın saymükâlemeler, kabilelerin mütemadi lavı görürken gözlerine bile inan • yer değîştirmeleri meselesinin hudud mıyorlar ve hayret içinde kalıyor mesaili ile sıkı surette alâkadar olmalar. Çünkü onlar uzun tnüddettensı dolayuile şayanı eheromiyettir. beri erkeklerle bu işler alanında beraber olmağa çalıştıkları halde daha bir netice elde edemediler; sonra biliyorsunuz ki Avrupa çev • relerinde Türk hakkında simdiye Ankara 14 (Telefonla) tstanbul dek tatnamen baska ve hiç te hosa Maarif Mürürlüipîne eskî Maarif mosgitmiyen duygular dolasırdı. Hele taşan Mehmed Eminin taymi milli iraTürk erkeğile kadını arasındaki alâka ve münasebetlere dair dü • deye arzedildi. sünceler, bizi onların gözlerinde düşürecek ve alçaltacak kadar bize karsı idi! Onlar bizi Piyer Lotinin romanlarında gördükleri sa Bükres 14 (A.A.) Meb'usan bahtan aksama kadar işsiz güçsüz meclisi, şiddetli münakaşalardaj» dolaşan ve kendilerîni erkekletre sonra askerî malzemenin teslimî beğendirmek için gözgüler önünde hakkır.da 1930 senesiaıde Skoda ile süsle, boyalarla •qffraşır kadınlar aktedilmiş olan kuntrat isi hak gibi saniTİardı! Buraya kadar ge kmda tahkikat icrasına memtrr enlip doğruyu olduğu gibi görünce cümemin raporunu kabul etmiş ve o erkeğe karfi Türk kadınımn mevnazırların mes'uliyetine dair olan küni kendilerinkinden pek yüksek kanun mucibince sabık Harbiye Na bulunca hayret içinde kaldılar! ı m General Cihaski ile Maliye NaBuna faştnamak lâzımdır ve bu zın M. Popovicinin Temyiz mah bakımdan bize gıpta etmeleri pek kemesmce muhakeme edilmelerine nomaldır (tabüdir). karar verilmiştir. Haksız olan yan hangisidir? Haksız olan yan bizi kendi leri gibi islek ve topluluk yasanı • Ankara 14 (Telefonla) Gfim şında müessir zannetmeleridir. rük kanununan muaddel 39 uncu rrvad Dogrusu sudur ki onlar bu kadar çalışıp vurustukları halde meram desinde ardiye ücreti için esas kabul larına varmadılarsa biz de elimizedOmiş olan 50 kflo esasınm yiiz kilodeki haklan kendimiz almadık. Bu ya çevrildiği ve her yiiz kilodan alı hakları bize cutnhuriyet ve cum • nacak ücretin de bir kuruş olarak tahuriyetin Büyük önderi verdi. Biz yin edüdiği gümrükîere bndirilmiştL bu yolda Avrupa kadınlarının gösGumrükler tetkBc mBdiriyetince be termis oldukları himmet ve gay yanname üzerinde yapJan tetkîklere retin yüzde birini bile göstermedik. g'âr* birçok giimrüklerin ardiye Ocre Bize baklarrmız doğrudan doğru tinin eski esasa göre elli kilo üzerin ya bağışlanmıçtır. Bu işteki bütün den hesablamaktadırlar. Giimrüklerin onur ve erdem bizim erkeklere a nazan dikkati celbedilmistir. iddir. Alınacak yegâne netice su • dur: Türk erkekleri kadına karşı Avrupa erkeklerinden daha insafh ve daha cömerddirler. Gerçek • tir ki eski yasayışımız ve türeleri miz kadmın erkekten kaçmasmı ve topluluk islerine karışmamasını istiyordu. Fakat o çağlarda bile ev ve ailede biz hâkimdik. Erkek ev alanını bize bırakmıstı. Kısası Türk erkeği bize karşı her çağda cö merd olmustur. Elde ettiğimiz hakzim sahsımıza gıpta ediiecek tarafı görmiyorum. Fakat bize de gıpta ediiecek cağ gelecktir. Hangi çağdır? Erkeklerimize ve bütün dünyaya bize verilen haklara lâyık olduğumuzu işle gösterdiğimiz zaman. Erkeklerimizin bunca cömerdliklerini gbrmüş olan biz Türk kadın Milâsldar şimdi bu büyük utiyaca lan unutmamalıyız ki haklarını elcevab verildiğini görmekle çok mem • de edememis olan Avrupa kadın nundurlar. tnhisarlar Umum Mudurlu • larının topluluk için yaptıklarmın ğu, burada 50 bin lira sarfOe büyük ve daha yüzde birini bile yapmadık. fennî bir ambar yapilmasi için emir Şurası da gerçektir ki onlar için vermtf ve ambann temel atma merasiyapmak imkânı vardı. Çünkü ta omi yapilmiftir. Gönderdiğim resim tetedenberi erkekten kaçınmak, topmel atma merasiminde bulunanları gösluluk islerine kanşmatnak mecbu termektedir. riyetinde değildUer. Bizden pek Mehmed Emin Maarif Müdürü oluyor Romanyada iki Nazır muhakeme ediiecek Glimrüklerde ardıye ücretleri Ankarada açılacak mektebler Ankara 14 (Telefonla) Anka • rada açıfanası t?karrür eden Tıb fakültesinde daha ziyade soysal sağlık iş lerinde çabşacak elem?nlar yetîştirflmesi düşünülmektedir. Bundan başka Universite Edebiyat fakültesile Mülkiye mekteb:nin de Ankaraya nakiileri muhtemeldir. Endise = Kaygı, düşünce = (Fr.) Ingmetude, aoaâ Souvent les souffrances morales sont pires que les souffrance kafa taslarının şekülerine göre ayrıhr. Örnek: Büyük endise içinde idi =. Büyük kaygı (düsÜTice) phyşiques. Irz = Irz (T. Kö.) içinde idi = İl itait dans une grande inqu6tude Mustarib = Göynülü, göynük = (Fr.) Qui aouftre, Is'ad etmek = Ağıtmak Gam = Gam (T. Kö.) = (Fr.) Chagrin, affliction souffrant Örnek: Onu bir mertebei âliyeye ts'ad etmek Isterim = Onu Örnekz Gönlüm gam dolu ss Mon ceoeur est plein de chagrin Ornek: Mustarip bir insan = Göynük (göynülu) bir adam = yüce bir yaşamaya ağttmak Isterim ün homme qui souffre Keder = Keder (T. Kö.) Isaga = Döküm Gussa == Tasa = (Fr.) Peine, preoecupa tion, souci Mustarib olmak = Göynümek =* (Fr.) Souffrir Örnek: Toplann zsagası, zamanım^da çok terakki etmiş Örnek: İçimde tarij edilmez bir gussa var = İçimde anla Örnek: Bugün çok mustarib oluyorum = Bugün çok göynii tir = Toplann dökümü, zamanrmrzda çoktterigitmiştir. tumaz bir tasa var. yorum = Aujourd'hui je souffre beaucoup Isaga etmek = Dökmek ! ö z türkçe köklerden geien sözlerin karşisıKasavet *= Bunalma, sıkıntı = (Fr.) Suffocation, Vecâ = Ağn, sancı = (Fr.) Doalenr, erampe Örnek: Bu kadar büyük çapta top ısaga etmek epey muşkül na (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunlaserrcment de eoear Örnek: Mide vecaı Midt sancıst = Crampe d'estomac nn her biri hakkında slrasile uzmanlarlmlzln (mütebir i§tir Bu kadar büyük çapta top dökmek epey güç bir iştir. Müteessir = Üzgün, kederli = (Fr.) Trute, chag Iztuar = Sıkınç hassis) yazılarinl gazetelere vereceğiz. Isdar etmek = Çıkarmak rine, afflige Ornek: Iztvrar içinde = SıkiTiç içinde. Örnek: Bu mesele üzerine bir emirname ısdar etmek mu 2 Yeni konan karşilıklarin iyi aylrd edilmesi Ukde = İlinti, düğüm = (Fr.) Noead, regret Örnek: Ne için bu kadar müteessirsiniz? Neden bu kadar vafik olur = Bu sorum üzerine bir buyrultu çıkarmak uygun için, gereğine göre, fransızcalarl yazllmış ayrlca örÖrnek: Birçok kisiye ukde oldu = *Oldu çok kimseye bir giz~ olur. üzgünsünüz ikederlisiniz)? Pourqvot itesvous tellement nekler de konulmuştur. li düğüm* . Yahya Kemal. triste {chagrini, affHgi)? 3 Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü i«Sudur etmek = Çıkmak Müteessir olmak = Üzülmek, kederlenmek = (Fr.) lenmis ve kulJanilan şekilleri allnmlşUr. Asll ak olan Örnek: Bu is hakkında sudur eden kararnameye tevfikan := hak, aslı ügüm olan hüküm, türkçe <çek» kökünden Etre touchi, etre pvine, a'attrister, se chagrîner Bu iş hakkmda çikan karar a uyarak. gden şekil gibL Örnek: Bu haUnize çok müteessir oldum = Sa halinize çok Iktifa etmek = tzdemek Sadr = Göğüs Örnek: Emrinize iktifa etmek benim için hem vazife hem de üzüldüm (kederlendlm) = Je suis tres touchi (peine) de votre Elem = Elem (T. Kö.) = (Fr.) Doulear, mal Isfiraır = Sararma fahvrdv = Emrinizi izdemek benim için hem ödfv hem de Jftetat. Müteellim olmak = Elemlenmek, acılanmak, içi sızIsga etmek = Dinlemek, kulak vermek, kulak as vançttr. mak Mükedder = Kederli Iamak = (Fr.) Avoir mal, se chagrîner, t'affliger Iktifaen = Uyarak Ornek: 1 Nasayihinizi ısga etmek isterîm = Öğüdlerinüd Yeis = Umudsuzluk = (Fr.) Desetpoir Örnek: Dün çok mükedderdi Dün çok kederli idi. Örnek: Ye'se düştüm = Umudsuzluğa düğtüm =: Je suis Örnek: Bu emirnameye iktifaen, bundan sonra doğrudan dinlemek isterim. Meraret = Acılık = (Fr.) Amertume tombi dans le desespoir. Örnek: Ruhumda çok meraret var = Ruhumda çok aeüık doğruya Vekdlete yazuacaktır = Bu buyraltuya uyarak bundan 2 Sözümü isga etmiyeceksen benden niye nasihat iste « Meyus = Umudsuz = (Fr.) Desespere sonra doğrudan doğruya Bakanltğa yazılacaktvr. din Sözüme kulak vemıiyeceksen benden niye öğüd istedin. var J'ai beaucovp d'amertume dans l'âme. Örnek: Meyus tlr adam Umudsuz bir adam ~ Vn hom Tilmiz, Şakirdi marifet = İzdemen 3 O, hiç bir sözü ısga etmez O, hiçblr söze kulak asmaz. Fütur = Bezginlik = (Fr.) Decouragement, </e«ettne disesperi. Örnek: 1 Eflâtun, Sokratın tilmizidir Sflâtun, Sokratın pair Iskat = Düşürme, düşürülme Kelâl = Usanç = (Fr.) En avoîr assex, Ituntude Örnek'. Fütvr içine düstü = Bezginlik içtne düştu = tl tom izdemenidir. Örnek: 1 Fransız kabinesinin ıskatı = Fransız kabtnesinin 2 Bakonun sakirdt marifetlyim diye temeddüh edenler düşürülmesi. Ornek: Bana kelâl verdi Bana usanç verdi = J'en ai assez. ba dans le dicouragement (desespoir) Bakonun izdemeniyim diye övünenler. Mihnet = Çile = (Fr.) Penitence, epreuve Meftur = Bezgin = (Fr.) Decouragi, ditesperi 2 Iskatt cenin büyuk bir suçtur = Çocuk düsürme büyük Irk = Uruk, ırk Örnek: Hayatta çok mihnet çektim Bayatta çok çile çek. bir suçtur. îstirab = Göynü = (Fr.) Souffrance #tm s= J'ai en beaucovp d'&preuves dant la vl*. Örnek: irklar derilert* renklerine v* kafa taslarmın şekü . Örnek: Çok kere gönül ıstırabı beden ıstırabma gaîebe « • Iskat etmek = Düşürmek lerine göre ayrıhr = üruklar ivrklar) derüerin renklerine ve Matem == Yas = (Fr.) Detnl der fs Çok kere gönül göynüsü cisim göynüsünü basttrvr = Örnekı Kabineyi iskat etmek için yapılan l§lerf bMkis kabinryt Osmanlıcadan türkçeye karşılıklar kılavuzu: 2 0 I