Nisan 1935 meraklt şeyler Hedive Kazananiar Geçen bilmece nüzdeki Çin mabedine muhtelif yollardan gidiliyordu En kısası resimde kırmızı renkle gösterdiğimiz yoldu Doğru cevab gön derenler arasında blrinci mukâfat 5 llrayı İstanbul kıri dördüncü ilk mektebinden Mustafa Beytur Cen, ikinci mükâfat futbol topunu Sıvas lisesinde 362 Akil Yal çıner, üçuncü mü . kâfat Beyoğlunda Foto Etemde resim çıkartmayı Gala tasaray lisesinden 3859 Metin kazandılar. Birer ipekli mendil kazananiar: Beyoğlu 21 inci ilkmekteb 28 Şukriye, Nişantaşı kız ortam?ktebi 25 Neriman üğural, Eseyan Enneni mektebi 4 üncü smıf P Hmokyan, Antalya ortamektebi 128 Safi Alkan, İstanbul 52 nci ilkmek . teb 168 İsmet Şevkl, Bandırma ikinci ilkmekteb 301 Muazzez Güvenlr, Erenköy 36 ncı ilkmekteb Erol Yazıcı, Beyoğlu 12 ncl ilkmekteb Fikret Ercan, 48 lnd ilkmekteb Sabih Koser. Vakıf Paralar Müdürlügu Başkâtibi Hami k m Nezahet, Beşiktaş 38 incl mekteb Uğur Aslan, İ&rikapı Mumhane sokak 25 Saime, Etmeydanı Havlucu sokağı 36 Hamide, Kabasakal Muhtar Bey apartımanı Tuncer, Koska Reşid Bey apartımanı 3 Abdur . rahman, Fransız kız mektebinden 25 Fa. zilet, Erenköy kız lisesi beşlncl sınıftan Mıhrünnlsa Yazıcı, Cihangir Sabrizade j Fuad apartımanı Berrin, Şişli Osmanbey Süreyya Kemal, Beşiktaş Ihlamur Filya sokagı 8 R Yalaz. Birer düzine kurşvtn kalem ka • zananlar: istanbul birind ilkmetteb 133 MuaUâ Canberk, Yüce Ülkü lisesi 477 Husnü Gulgen, 38 inci ilkmekteb 177 İzzet Yazıcı, Vakıf Paralar MüdurlüŞü memur . larmdan İbrahim o|lu Nezih, Beşiktaş SeTencebey 67 Sokmen,, Sultanahmed Kapıağası 7 numarada Asım, Kabataş lisesi 1231 Medenl Soner, Adana Namık Kemal mektebi 153 Mustafa, İtalyan mektebi talebeslnden Serop, Kadıköy erkek ortamektebi 1025 Turgud Ozgen, Konyada azi ükmektebl dördüncü sınıf Kevser Savaşçı, Uşakta dlş doktoru Rıza Oktay kızı Nurkan, Konya Nafıa dairesi mlman Fallh kızı Ferihan Ülkü, Afyoîi Mecidlye mahallesi Dağ sokağı 1 numarada Salme, Konya General İsmet İnönü mektebi başmuallimi kıa Sevim Tü mer, Afyonkarahlsar noteri Şakir oğlu Sedad, Esklsehlr Hava mektebi bom bardıman grupunda İsmailden Türkân, Bursa Nalbandoglu ilkmektebi 189 Erdoğan Ozsan, Erenkoy kız lisesi 561 Ni had Tahlr, Esklşehlr Cumhuriyet mek tebi 109 Naciye OgüL Birer şık cep defteri kazananiar: Buyukada Cami sokağı 2 Sinan Atansoy, İstanbul kız muallim mektebi 433 Sabahat Çelik, Bursa San'at mektebi ü çüncü sıriıfta 40 Abdullah, İstanbul Hl lâliahmer Hemşire mektebi Rukiye Şakir, Bolu Inhlsarlar muhasebecisi Izzet oğlu Oktay, 27 nci İlkmekteb 24 Erkin, Ortaköy Cıbinlik sokağı 7 Semiha, Ka dıköy erkek ortamektebi 438 Hidayet, İstanbul 44 üncü Ukmekteb 387 Nevhiz, Yeşilköy Aymama ciftligin.de Yücel Erten, Hajtdarpaşa lisesi son sınıfmdan Semih Bekir Erun, Vize birincl ilkmek teb dorduncu sınıftan Şermin, İstanbul kız lisesi 43 Fikret Bulgutay, Selımiye Harem caddesl 55 Şeref Gur, Fatlh İzzet Bey apartımanında Cemal Göktepe, Ar vudköy Sed sokağı 2 Nejad Ekrem Yılgor, Çemberlltaş kız ortamektebi Guner Cen, UsMbdar Amerikan kız kollejl Handan Mazhar, San'atler mektebi 320 Adnan İrfan Atak Yanm düzine beyaz mendil kazananlar: istanbul İkinci mekteb 317 Vedad İl tekln, Pertevnlyal lisesi 200 Talât De mirci ctlu, İran ilkmektebi beşlncl smıf Lutfi Rovşen, İstanbul erkek lisesi 532 Ekrem Kanmaz. Pendlk İsmetpaşa cad desi 43 Saim, Üsküdar Sanmehmed so . kağı 8 Saime İbak, Bursa birincl erkek lisesi 596 İsmet Özkan, İstanbul 14 üncü İlkmekteb 510 Fahriye, Kadıköy Rıhtım caddesl 120 Erol Elgen, Beyoğlu 12 nci İlkmekteb Azade. Beyazıd Tiyatro sokağı 2 Zehra Özkan, Çapa Çukurbostan Ka lenderçeşme 1 Suheyla Ozan, Pertevniyal Usesi 28A Kemal öemlr, Bursa birincl erkek lisesi 372 Baha, Yalova Lâledere kö . yti Nurl Ozkan pgJu Necdet, İstanbul erkek lisesi 811 Muammer, Şile Merkez mektebi Hayriye, Topkapı 34 üncü llk mekteb 566 Kamran, İstanbul kız lisesl 1406 Faliha Yaltın, İstanbul Şehremini Böre^cçi sokağı Muammer Cavid. Birer kitab kazananiar: Edirne Gazl ilkmieketb ^ a Edirne Gazi ilkmektebi 204 N. Özde mir, Trabzon Gazipasa İlkmektebi 584 Rüknettln, Ordu ortamektebi 253 Ersdz, Bakırköy Muhasebecl sokak 45 Şemsi Falay, Gazi Osmanpaşa ortamektebi 141 Mehmed, İstanbul 2 ncl mekteb 104 Hllml Gencag, Ropert kollej talebesinden Petro Papanlkcîa, Kadıköy altmcı mek. teb 54 Turhan, İstanbul erkek lisesi 117 Orhan, Haydapasa lisesl 1619 Ziya Rauf Bayrak, Eyüb 38 İncl ilkmekteb 380 Enver Gorgen, Harput ilkmektebi blnbaşı İbrahim oğlu Selman, İzmit ortamekteb fransızca muallimi Naciye vsaıtasile Ruçhan, Edirne Mmtaka San'at mekte bi 6 Yıldırım, KuleU Askerî lisesi 70 Mehmed, Kadıköy 7 ncl ilkmekteb Refhan, Maltepe Askerî llsesinde 2832 Sadettin Şahsüvar, Beşiktaş 20 nci İlkmekteb 45 Fahri Yetman, Hedıyeler pazartesl gününden itibaren dağıtılmaya başlanacaktır. İstanbulda bulunanlar matbaamıza murcaat etslnler. Başka yerdeüler tarafımızdan gön derilecektlr. HİKÂYB Tehlikeli bir Balık avı Çoktanberi biKÎm meşhur av • cı Sadinin maceralarından bah sedemiyorchı m . Nasıl bahsede yim ki kendisin» gccdüğüm yok tu. Geçen gün çat kapı çıka geldi. Meğerse gene Afrikada imiş. Selâm sabah • tan, hoş beşten •onra: Eh.. Anlat bakalım, dedim, gene ne işler yaptın, ne avlar yakaladın bakalım!. Avlar malum.. Aslan, kaplan gibi vahşi hayvanlar.. Fakat bunlarla boğuşur • ken geçirmediğim tehlike, alelâde bir balık avına çıktığım vakit ba • sıma geldi. Canımı zor kurtardım. Tabiî larar etmeme hacet kalmadan devam etti: Büyük çöle yakm Darülgazel Ceylânlar yatağı> denen yerde kamp kurmuştuk. Etraf ormanhk, ağaçlık güzel bir yerdi. Yakında büyükçe bir göl vardı. Yanindaki yer • lilerin onbaşısı zenci Kusus Dindenin bilmem nasıl oldu da aklına bir gün beni o gölde balık avlamaya teşvik etmek geldi. Sabah «abah karşıma dikildi. «Efendim, dedi, ağları filân hazırladım, bu suyu bulanık gibi görünen gölde çok iyi balıklar var, isterseniz avlamaya gideliml.» Fikir bana hiç te fena gelmedî. Baktım, koskocaman on on beş metre murabbaında bir de ağ ötinüş. Benden gizli kim bilir kaç gün çalışmış. <Bu kadar balığı ne yapacağız?» Diye sordum: «Bir haf ta, on gün yeriz» cevabıtu verdi. Hiç o sıcak mıntakada balık beş on gün dayanır mı? Neyse Ihatınnı kırmadım. Kardeşi Samba Dindeni de yammıza alarak yola çıktık. Pirog ismini verdikleri vahşi kayıklarından ikisine bindik. Karşı sahilin sazlıklanna doğru ilerledik. Münasib bir yerde kazıklar çaka • rak ve iki pirogu muayyen mesafe • lerde durdurarak ağı gerdik. Aradan ancak yanm saat geçmişti ki iki kayık biribirine yaklaşmaya başladı. Birinde ben Kususla bera • berdim. ötekinde Samba oturuyoc • du. Kusus «Hah, dedi, ağ kaliba epeyce doldu ki ağırlaşıyor, çekme zamanı geldi!> Bir taraftan Kusus, öbür taraftan Samba ağa asıldılar. Ben de Kususa yardıtn ediyordum. Ağ tahmin ettiğimizden çok ağırdı. Kena • ra takılmış olan bahkları kuyruklanndan birer birer tutup kayıkların bir köşesine atıyorduk. Tam ağın üçte birini çekmiştik ki suyun üzerinde müthiş bir kuyruk göründü. O za man üçümüz birden: «A!.» diyerek ağın uçlarını bıtraktık, bıraktık ama, nihayetleri kayıklara bağlıydı. On lan şayet çözecek olsak halimiz da ba berbattı. Çünkü ağın içine gir • miş olan timsah ötesine berisine takildığı için pek serbest harekete edemyiordu. Eğer oradan kurtula • cak olursa öbür dünyayı boyladı • ğımız gündü. Canavar çabahyor, ağ aşağıya doğru kayıyor, kayıklar devt'ilmek tehlikesine maruz kahyordu. Ağın kayıklar ve kazıklara bağlandığı yerler yırtılmağa başlamıştı. Ey vah, felâket! Samba ve Kusus bıçaklarım çektiler. Fakat timsaha bıçak işler mi hiç.. Kayıklar devrüirse büsbütün hapı yutacaktık. öbür sahile iriş • memiz imkânı yoktu. Biz ölecek miyiz, kalacak mıyız, diye böyle derin düşüncede iken hayvan bir • den büsbütün suyun üstüne çıktu Müthiş ağzile parlak gözlerini görmemiz üçümüze de büsbütün dehşet verdL O vakit hemen tüfeğime sanldım ve »ağ gözünü nişan alarak tetiği çektim. Tabiî, çok iyi bilirsin ki Tuha£ bir garaj Amerikanm şimalindeki İngiltere müstemlekesi Kanada kıt'asına ilişik Vankuver adasmda büyük bir çiftlik sahibi ölmüş, bütün malları oğlu Klark Brodbente kalmış. Bu arazide rivayete göre çok bü yiik ve çok yaşlı bir ağac varmış. Tam beş bin senelikmiş. Gövdesinin muhiti tam 29 metro geliyormuş. Klark bu agacın gövdesini oydurrcuş, garaj haline getirmiş. Her akşam otomobilini oraya bı 1 Kah veden havagazi FAYDALI BTLGİLER Geçenlerde yazmıştık. Ameri kada yetişen fazla pamuk mahsulü satılamadığı için onlan yollara döşeyip soseler yapıyorlarrmş. Tabiî bu şekilde piyasaya çıkanlan pamuk asıl fiatinin belki yansına gidiygjr. Fakat bir kösede çürüyüp kalmasmdan daha iyi ya! Cenubî Amerikada Brezilya memleketinin ençok kahve yetiştiren bir yer olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Orada kahve mahsu'.ü o derece artmış ki milyonlarca çuval, müşteri bulamadan depolarda yığılmıç kalmış. Brezilyalılar dü • şünmüşler, taşmmışlar, bu fazla kahveyi ne yapsınlar... MahruVat olarak kullanmağa karar vermisler. Kahveden tıpkı madenkömürü gibi briketler yaparak lokomotif • leri onlarla yürüttükleri yetişmi yormuş gibi, bu sefer de bir yo!unu bulup onu yakarak havagazi istihsal etmeğe muvaffak olmuş lar. Hem bu havagazi kömürden timsahı gözlerinden başka yerir m yarahyarak öldürmek mümkün değildir. Heyhat, canavar o kadar süratle hareket ediyordu ki kurşun tam hedefine isabet etmedi ve hayvanın gözüne yakın bir yerde onu büsbütün hiddetlendirecek küçük bir yara açtı. Ağın içindeki hare • ket, kayıkların sallanması daha ziyade arttı. Vaziyetimiz çok feci bir şekle girmisti. Ağın kazıklarda bağlı olan kıs • mı kopmuş, kayıkların içerisindeki kısmı aşağıya kaymış, timsah ağı da bizi de gölün ortasına sürükleme • ğe başlamıştı. Derinlik gittikçe artıyordu. Kayıklardan çoktan indi • ğimiz için eski yerimizde su ancak belknize kadar geliyor, mümkün olduğu kadar serbest hareket edi yorduk. Lâkin gitgide su omzumuza kadar çıktı. Socıra da ayakları mız yerden kesildi. Ben iki yerliye «Eğer kat'î bir teşebbüse girişip te kendimizi kur taramazsak, gölün içerisinde gecelemeğe mecbur olacağız!> dedim. Ertesi gün de kurtulmamız ihtimali pek azdı. Çünkü oralardan vahşi kayıkları çok nadir geçerdi. Diğer taraftan ikinci bir felâket daha başlamıştı. Büyük büyük sülükler ötemize berimize yapışarak kanlarımızı emmeğe başlamışlardı. O sırada hayvaa tekrar suyun üstüne çıkmıştı. Tüfekle iki defa daha ateş ettimse de gene tuttura madım. O hiddet ve bitkinlikle kafamda bir şimşek çaktı. Ya ölüm ya kurtuluş! Bunlardan birinin kat'î surette kucağına düşmemize sebeb olacak bir karar vermiştim. «Samba, Kusus, dedim, ağı çekelim, canavarı mümkün olduğu kadar hareket etmekten alıkoyalım!> İki zenci ağa asıldılar. Ben de var kuvvetimle sanldım. Timsah işin ne netice vereceğini bilmediği için üçümüzün kuvvetile mücade le etmiyordu. Yoksa onu çekme miz imkânı yoktu. Diğer taraftan aldığı yaralar küçük olmakla beraber onu oldukça zayıf düşürmüştü. Bu suretle zorlaya zorlaya yüz yüz elli melroya kadar ileriledik. Kenara oldukça yaidaşmıştık. A • yaklanmız yere değdiği gibi su ancak belimize kadar geliyordu. Kollanmız tamamile serbest kalmıştı. Canr.var bir aralık t' ^r suyun yüzüne çıktı. Epeyce yorgun ve bitkin görünüyordu. Bu sefer taban camı çektim ve hayırlı bir tesadüf neticesi timsahı sol gözünden yaraladım. Hayvan ağı yırtacak, kayıkları devirecek derecede dehsetli biıkaç hareket yaptı. Birkaç daklka son • ra hareketler gevedi ve nîhayet öyle kaldı. Samba «Oh.. kurtulduk!» diye bağırdı. Ben «Kurtulduk ama, ağ parça parça oldu!» diye alay ettîm. Sevincimden ne yapacağımı bilmiyordum. Ağı ve kayıkları çeke çeke sa hile getirdik. Canavarı da ite ite karaya çıkardık. Boyu dört metroya yakmdı. Ağın onun altında kal mış kısmmda yüze yakm balık ta bulduk. Kayıklara binip yerimize dönerken Samba ile Kususa: «Aslan, kaplan gibi hafif avlar nemize yetmiyor, dedim, böyle balık avı gibi tehlikeli işlere bir daha girismiyelimJ» rakîyormuş. Âğacm üzerinde bu ameliye yapılmasına rağmen dallarına budaklanna bir zarar do • kunmak şöyle dursun, tek yaprağı bile diişmemiş. Kanada gazetecileri Mister Klarkın bu garib teşebbüsü için sütun sütun yazı yazarak onu alkıçlıyorlar. öbür taraftan da kendisine daha orijinal bir fikir tavsiye edi» yorlar. Bu dev gibi ağacın dallanna bir ev kurmasını teklif ediyorlar. Görülüyor ki insanlar, kendilerinden bahsettirmek için ne yapacaklannı bilmiyorlar. çıkanlandan daha parlak ziya ve* riyormuş. Şimdi Brezilyada birçok sennayedarlar kahveden havagazi çıkaracak fabrikalar kurmakla me?/ gullermiç. ,^ , Ihtiyac ve mecburiyet insanlara neler yaptınyor. Bakalım daha neler göreceğiz? Nisan bulmacası ! I Yanıma para almayı unutmuşum, çocağumu sana rehin bırakayım!.. Kaç para eder senin çocuğun... Sabahleyin bir gümüş lira yuttu. Franslz karikatürü i ! I Kedi Gözleri bir cam parçast, Tüylü posta halı gibi!.. * . Hele uzun bıyıkları Birer sivri çalı gibi!.. * Ona mangal altı gelir Tıpkı konak, yalı gibi!.. Ciğerleri, peynirleri Yutar petek bah gibi!.. Duvarlarda dolaşıyor Babasımn malı gibi!.. 1 Soldan sağa doğru 1 Çahşkan. 2 Başında Ga^j kelimesi bulunan bir vilâyetimiz. 3 Güzel kokulu su. 4 Vapurlarda yolcuların işine bakan adam. 5 öz türkçe sıhhaL 6 Memleketimizin taksim olunduğu mülkiye teşkilâtının en büyüğü. 7 Uzerine oturulacak şey. Bu kelimeleri yerlerine yer leştirdikten sonra birinci sıra yukandan aşağı okunduğu vakit memleketin birçok yerlerinde gençlik için çalışan ve gençliği kucağında tophyan müessesenin ismi meydana çıksın. Bu bulmacayı doğru çözenlerden birinciye beş lira, ikinciye bir pergel takımı, üçüncüye Beyoğlunda Galatasarayda Foto E temde resim çıkartmak hakkı takdim olunacak, diğer yüz kisiye muhtelif hediyeler verilecek tir. Bulmacayı doğru çözenlerder bize fotoğraf gönderenlerin re • simleri de gazeteye basılır. Karşılıklar gazetede çıkan cetvelin uzerine yazılarak nisanın son gününe kadar «Cumhuriyet Çocuk sahifesi» adresine yollanmalıdır. Geç kalanlar ve bu şartlara riayet etmiyenler mükâfat ka zanamazlar.