! Cttmharîyet '• TELGRAF HABERLERİ İtalyan Habeş münasebatı ftalya^lar neticeden nikbin olduklarînî ve her halde bir anlaşma yapılacağını söylüyorlar Roma 31 (A.A.) ttalya ile Habeşistan arasındaki münasebat hakkındsJci yabancı müstahberat dolayısile, •alâhiyettar bir memur, dün aksam: « Halîhanrdaki vaziyetle, doğrudan dogruya müzakeratm inkıtaı arasında dağ kadar fark vardnr.» demif • tir. Yanresmî mehafil 1928 tsrihli ttalyan • Habeş itOâfınm beşinci maddesinln meriyet halinde bulunduğunu tavzih ediyorlar. Bu madde: Evvelâ: Doğrudan doğnıya müzaker?b, Sanîyen: Uzlasmayı, SalUen: Hakeme müracaati derpis etmektedir. Son İtalyan teklifinîn bir asol tek • lifi olduğu ve buntm Habeşistan tarafmdan reddinin, doğrudan doğnıya muzakeratm devamı için yeni bir usul düşiinmeğe mâni olamıyacağı kaydedilmektedir. Ba muzakeratm deva mına fankân olamadığı takdirde nz • laşmaya müracaat edilecektir ki, bn da, mfizakeratm inkıtaım tazammun ebnekten çok uzaktn*. Habeşistana vermiş olduğu son notada, ttalya ba son asule müracaatten istinkâf etmedigini göstermiştir. Ve halHı?zırda, son Habeş notasma vereceği cevabı tetkik etmektedir. Avreıpa yolundan notlar Dostlarımız (!) er nedense hiç sevmediği ve çekemediği Ahmed Mithat Efendinin balâ rütbesi aldığı ken disine haber verüdiği zaman, o devir de bâlâlığa yükselmeyi zül sayan sair Eşref merhum: Beter olsun, inşallah! demişti. Dün gelen Paris gazetelerinde, Fransiz edibi, sabık dostumuz Klod Farerin Akademi azalığina seçildiği haberîni okuyunca, akhma bu rıkra geliverdi. Bir zamanlar, dostluğile memnun ve müftahir bulunduğum Farere karşi bugün duyduğum iğbirarin sebebi hiçbir şahsi endişeye müstenid değildir. Eserlerini, biz Türklere taalluk etmedikçe, hâlâ hâzla okurum. Kendisinde, mes • lektası Piyer Lotinin zengin dehasmı, müessir tasvir kabiliyetini bulamamakla beraber, üslubünün hususiyeti bo • şuma gider. Fakat neyleyim ki Farer, beni bir cumhuriyetçi Türk sifatile kırnuştır. Hem de, fazla olarak, senelerce onun, memleketim hakkmda gösterdiği samimi duygulara körü körüne inanmif olmak aptallığım bir türlü nefsime affedemem. Zira, neden sonra anla • dim ki, onun dostluğu Türklere, Tür kiyeye karsi değil, Türkleri ve Türki • yeyi izmihlâle süriikliyen köhneliğe, miskinliğe, medenî lâkaydlığa karsl imis. Ve bımlar, yeni rejimin yakicı ve temizleyid harareti alUnda eriyip gidhv ce, aziz dostumuz da, maskeyi yüzünden ativerdi. Zaten ne hikmettir, bflmem? Mem • leketimize dair kitab, makale yazmak sevdasma dü;enlerden çoğu, eserlerinde, bize karşı buğuz ve adavet ihsas et« meyi marifet sayarlar. EkserisOe temas etmek mevkiinde bulunduğum »»m»r, görürdüm. Bımlar, gelirler, tabasbus ederler, yüzsuyu dökerler, hatta dilenirlerdi. Çok defa meramlartaa nail olarak, yardim da gorurlerdi. Sonra, memleketlerine döner dönmez, yaz • dıklan yazılara bakardim ve gene onlarin hesabina, ben hicab duyardim. Bu adamlarin mfisterek bir hususi • yetleri vardi: Yazilannda, samimî ve bitaraf görünmek için, lüzunuuz medih ve senayi, çirkin ve sebebsiz taarruz • lanna, tecavüzlerine, yalan ve iftira • larina çerçeve diye kullanirlardı. Böyle, her milletten, kaç tanesini tanidmv. Kaç tanesinin hezyanlarinı o • kuyarak kanim tepeme fırladı! Gene önumde, Viyanada çıkan Kronen Zeitung adindaki lahna yaprağı • nin, oradan bir okuyucumun gönder • dfği bir sayısı duruyor. Bunda, Viya • nah bir kadra, Türkiyede gördüklerini anlatiyor. Bu hanim evlâdı bayan, • tabü Beyoğlunda uzun müddet o • turmuş. Kendi kavlînce sehri iyice tetkik etnrn. Buyuruyor ki: «Şehrin üzerinde, tefessüh etmiş leşlerden hâsil olma, gayritabiî bir koku eksik ol • maz. Geceleri tenvir edilen KöprünSn güzelleştirdiği Halicde köpek ve kedi leşlerinin ve koktuğu için dökülen bahk kümelerinin yiğmla yüzdüklerini görüyorum.. Ahali, süprüntü tenekelerfle Köprüye kadar gelmeğe ve çöp • lerini bizzat dökmeğe zaten alışiktirî.» Fazlasinı nakletmeğe lüzum görmüyorum. İnşallah, Viyanalı bayan dostumuz da, Avusturya Akademisine aza olurlar L Ercümend Ekrem TALU DIL JTARIŞI ONLARIN ÖLÜLERİ Dudaklanm bükOldO: Yurdunda 51en! Bir koca Şinasinin Ayazpaşadaki mezarıOstÛne apartunanlar kurduk! . Ismail Habib SEVUK Dirilerinin eğlenişine bakınca dersin ki ölmeyi hiç düşünmüyorlar, ölülerine yaptıkları cömerdliği görünce de yalnız ölümü düşünmüşler dersin. Zaten yaşayışın tadını çıkaramıyanlar ölenlere de aldırmazlar, kendi ne gördü ki gidene acıyacak. Şunu anladım, bir milletin gülüşü nekadarsa ölüme saygısı da o kadar. Mezarlık ölenlerin değil dirilerindir; sandukayla gömüleni örtmüyor, yaşamış olanı mermerleştiriyoruz. Herhangi şehrin mezarlığını gör, o şehrin ne olduğunu anla! Sevri geziyorduk. Bütün Avrupanın en ünlü porselen fabrikası. Bizim ölümümüzü imzalamak istedikleri salon şimdi çini müzesidir. O muahedeyi porselen bir tabak gibi «istiklâl» in yalçınhğına çarparak parçalamıştık. Batının çeşidli porselenleri ve doğunun türlü çinileri gösterilen o müzede ençok bir mezar sandukasınm önünde durakladım. Çiniden yapılma bir Türk sandukası. Bunu Prens Dögal yapmış. tngiliz krallığına geçecek adam bile ölümüzü gömdüğümüz yere imreniyor. Hakhdır. Olüm sandukasını yesil bir bahar biçimine koymuşuz. Eski Türkün mezarı vardı! Parisin perlâşezi... 43 hektarlık ve 97 mahallelik koskoca bir şehir. Daha yanm asır önce nüfusu 700 bindi, şijndi milyonları aşmıs olacak. Yapılan bastanbaşa mermer ve somakidir. Müslüman ve yahudiler için bile mahalleleri var, dar havsalalı değil. Anayolları ve sokaklan hep hendesenin elinden çıkma, enikunu bir şehir. Başka bir bakıma göre burası gürbüz bir park ve öbek öbek çiçeklerile emekli bir bahçedir. Başka bir bakıma göre de burası açık havada yapılmış kubbesiz bir müze olacak. Gövdeli güzel san'atin her çeşid abide ve heykeli boy boy gözünün önünde serili: Hendeseli bir plân, yeşil bir park; zengin bir müze, ahmlı bir sergi... Fakat Fransızlar buraya sadece mezarlık diyorlar! Paria Avrupanın sonu, Perlâşez Parisin sonu; tuhaf tesadüf, benim Paristeki son günüm de Perlâşezde geçti. Başka bir yerde de söyledim belki: Ölüm ayrılığın bütünü ve aynhk ölümden parça. Paristeki üç haftamm aynlış günü sonsuz ayrılanlann yanma gömü lü. Bu, Pariste geçen günlerin kurbanı değil şükranıdır. Löbonun eski bir sözünü hep biliriz. «Bizi idare eden dirilerden ziyade ölü lerdir» demişti. Şehirlinin sonu mezarlıksa şehrin başı gene mezarlık. Perlâşez Parisin değil, Paris Perlâşezin! Kıble kapısından girerek tatlı bir yokuş çıkmaktayım. Solda mermer bir abide, Fransa Cumhuriyeti minnet duyduğu birkaç büyük adama karşı şükranını söylüyor. Sağda, kapağmın üstüne tuncdan heykeli yatınlmış bir cumhurreisi. Biraz ileride tüfeğini elinde tutan bir asker, Hof çavuş, «Fransa unutma!» diyor. Sanki unutan varmış gibi. Onlar ölenlerinin yansını kurtanyorlar, halbuki biz ölüyü iki defa öldürürüz, hem toprağa hem unutulmağa gömerek! Yokuşun göze görünür bir yerinde, bir mağara biçimi verilmiş mermer bir abide, adı «ölüm Kapısı», gidenlerin arkasından kalanlar ağhyor. İçeride, yere yatınlmış iki ölünün rahat rahat uyuyuşu. Üstlerinde kanad açmış bir melek ve alınlıkta şu yazı: «Yurdunda ölene ölüm ışıklı kanadını gerer.» Dudaklanm acı bir gülüşle büküldü. Yurdunda ölen... Biz koca 3inasinin Ayazpaşadaki mezan üstüne apartımanlar kurduk! Sağa sola sapıyorum. Meğer bu mezarlıkta adlannı ezber bildiğimiz nekadar ünlü adamlar yatıvormuş. Lâfontenden Molyere, Balzaktan Moseye, Tiyerden Lavvazyeye, Laplasten.... Neye saymalı, Fransız tarihinin onorunu yapanlardan çoğu orada. Tarihleamiş gövdeler tarih kesilmiş toprağa gömülüyorlar. Arasıra «asrî mezarlık» der dururuz. Asrî mezar lığı biraz da asırlar yapmaktadır. Dağlar gibi asırlarımız var, fakat mezarhğımız yok! Tam tepede, ölü yakma fırını, fabrika gibi bir yapı, uzun bir baca, geniş avluyu çevreliyen mermer sütunlu hollerin duvarlanna, kapaklan renkli camlarla örtülü, kutucuklar oyulmuş, içinde yananın külü ve dışında adı var. Mezar bir palto cebi kadar. Ne mermere para, ne herkese toprak yetişir. Ölü, sadece hatıraya gömülü. Dışanda çürümek, burada yanmak. Mezarh Perlâşezde kalan kemiklerdir, kutulu mezarlıkta küller kalıyor. Kemik kül... Ne çıkar, ölümden kurtarabildiğimiz yalnız anılıştır. Giden kalanda yaşıyorsa büsbütün ölmüş değil! Yanan ölümün hava gibi ciğerlere girdiği bu fınnlı yerden çı kıp, bahçe gibi Perlâşezin içinde, iki sıra ağac dallannm keletlenmesile yeşil bir tüneli andıran düzgün bir bulvardan yürüyerek, yan Parisin göründüğü bir yerde kanapeye oturdum. Dışanda milyonlar kaynaşıyor ve burada milyonlar yatıyor. ölüş ve doğuş. Damlalar buharlaşıp yukanda, buharlar damlalaşıp aşağıda; ne uçan ne dökülen aynidir, fakat asıl nehir olduğu gibi akıp duruyor; damlalara değil ona bak; ölenler var ama ölüm yok! Perlâşezden çıkıp tramvay beklerken mezarhğa yeni bir cenaze geliyordu. Ortahalli bir ölü. Kaynaşan cadde bir anda cereyanı kesilmiş uğultulu bir fabrika gibi donakaldı. Herkes şapkasını çıkan • yor. Belli ölünün en küçüğünü bile dirinin en büyüğünden üstün görüyorlar. Taclar geçse iğilmiye Birinci hafta dün basladı 60 kişiye mükâfat Gazetemizde çıkan Dtl Kla vuzundaki yeni kelimeleri en iyi kullanma yarrçinm ilk haftası dün başladı. tstenilen sudur: 1 Her gün gazetemizde çıkacak oz türkçe yeni kelimeleri en uygun, en güzel ve hoşa gi der yöntemle kullanarak yazıl mıs ve her kelime için en çok iki satırlık cümlelerden ibaret ya zılar bize gönderilecektir. 2 Yazılar kâğıduı yalnız bir yiizüne ve daktilo ile yazılmıs olacak ve hergiin gazetemizin röz dil yazjna yarışı memurlu ğu» na gönderilecektir. 3 Bu yazılar gazetemizd'e çalısacak bir komitede açılıp okunacak, beğenilenler ayrılıp derecesine göre hediye kazanacaktır. 4 Yazıl an amacımıza en uygun bulunan okurlanmızdan birinci çıkana İS, ikinciye 10, üçüncüye 5 lira ve 60 kisiye de muhtelif hediyeler verilecektir. 5 İlk hafta nisanın 8 inci pazartesi günü bitecek ve ne • tice 10 nisan çarsamba günü ilân olunacaktır. tkinci hafta da 8 nisandan itibaren ba;lıyacaktır. Bu ve diğer haftalann hediyeleri ayndnr. ıımiHiıııııııııııııııııııınintnmnı»ııi!miıımım.»1ı Dokuz nisan San'at günü olarak kabul edildi Ankara 31 (Telefonla) Kültur Bakanlığı 9 nisanm her yıl sanat günü olarak kutlulanma sinı kabul etmistir. 9 nisan Koca Sinanin doğduğu gundür. Her yıl o gün Halkevlerinde merasim ya • pilacaktir. Bütun Tiirk mekteblerindeki talebeler o gün müzeleri gezecekler ve mahallî san'at eserlerini tetkik edeceklerdir. Ankara Miizeler Müdürlü • ğü tarafmdan bir senedenberi bazırla • nan sergi de önümüzdeki 9 nuanda a • çilacaktir. Sergide Koca Sinanin bütün eserleri fotoğraflarfle birlikte görüle • cektir. Artırma ve eksiltme Ecnebi bankalarîn da gîreceği doğru değil Ankara 31 (Telefonla) Yaban • cı fabrikalarm da arthrma ve eksiltme islerinde tentinat mektubu vere • bilecekleri ve mektublann da kabul edümesi hükumetçe kararlastığı hakkinda bir sabah gazetesinde çıkan haber yalandır. Salâbiyettar mehafil de bu haberi tekzibe liizum gormuslerdir. 2490 numaralı kanunla devlet daire • lerine resen teminat mektubu verroek hakkı münhasıran mîUî bankalara ve • rilnustir. Yabancı bankalar ba gibi islerde ancak millî bankalanmız vasıtas3e ve kontr garanti mabiyetinde mn • amelelerde bulunabilirler, bu banka • lar da maliyece tesbit edilmiştir. Kont dö Martelın teşekkürü Ankara 31 (A.A.) Fransanm Suriye ve Lübnan fevkalâde komiseri Kont dö Martel, Türk topraklannı terkederken Dıs3n tşleri Bakanı TevfDc Rüstü Arasa aşağıdaki telgrafı göndermiştir: «Fransız mandası altındaki devletler arazisine girerken, bana karşı Türkiyede gösterilen çok samimî hüsnü kabulden dolayı zabâlilerine derln minnettarlıgnnt büdirmekle haz du • yuyorum. Türk • Fransız dostluğun • dan mülhem olan konuşmalanznızm, mütekabO itimsd ve dostça tesriki mesai havası içinde geçmesi komşuluk münasebetlerunizi daha ziyade kolaylaftıracakhr.» Atatürkün Irak Kralmi taziyeti Ankara 31 (A.A.) Irak Kran Gaziyülevvel Hazretlerinin valideleri nin vefah dolayısOe Reisicumhur A • tatiirk ile Kral Hazretleri arasmda aşağıtlaki telgraflar teati edilmiştir: Hasmetlu Birinci Gazi Hazretleri IrakKrah Bfğdad Validei h.aşmetanelerinin vefab doIa>i5İle zah fahanelerine en derin t* • essürlerimi «nederim. Kamal Atatürk Kamâl Atatürk Hazretleri Ankara Validemin ölümS dolayısfle telgTafla vaki taziyelerine tesekkür eder ve zah devletlerme yiirekten uzun ömürler dilerim. Gazİ Heyeti Vekilenîn dünkü içtimaı Ankara 31 (Telefonla) Heyeti Vekile bu akşam Basbakan General Ismet lnönünün reisliğinde toplandl. Bu içtimaa Buyük Erkâniharbiye Baskanı Mareşal Fevxi derçtiraketmistir. Kamutay yarm saat on beşte toplanacaktir. Bulgaristandaki isyan şayiaları Sofya 31 (A.A.) Bulgar ajansi bildiriyor: Bulgaristanda kanşiklıklar ve hatta isyan çıktığma dair yabancı memleketlerde çıkan şayialar tamamen asilsiı • dır. Memleketin her tarafinda tam bir sükun vardir. CUMHURİYET Yunanistan da çıkan bu sayialardan dün bahset • miş, asılsiz olduklarînî da yaptığımiz tahkikata istinaden haber vermiştik. Yeni Eefrika kabinesi Brüksel 31 (A.A.) Âyan mec • lisi, 20 muhalif ve 19 da müstenkife karsi 110 reyle Van Zeeland kabine • sine itimad beyan etmistir. Bu netice, kabinenin beyannamesini. hükumete hususî salâhiyetler itasinı ve paranm kiymetten düfürülmesini tasvib mahî • yetindedir. Brüluel 31 (A.A.) Bu sabah toplanmıs olan kabine, Belçika frangı kıymetinin indirilraesi nisbetini yüzd'e 28 olarak tesbit etmiş tir. Borsalar, yarın açılacaktır. Yüzde 28 nisheti esası üzerine kambi yolann kontroluna başlanılacaktır. Hükumet, ecnebi memleketler den Belçika randları istenilmis ol dugunu bildirmistir. cek başlar tahta bir tabuta iğildi. Avrupalının dirilerinden değil ölülerinden utandım! Imail Habib SEVÜK TürkBulnar kliringi Ankara 31 (Telefonla) Tür kîye • Bulgaristan kliring anlaş • müddeti iki ay daha nzahl • mıstv. tfaricten bakaioryaya girecekler Ankara 31 (Telefonla) Orta tedrisatta hariçten bakalorya imtihanlarma girecekler için bir tali • matname hazırlanmaktadır. Buna nazaran îmtihanlara hariçten girecek olanlar eskisi gibi her smıftan ayn ayn kntihan vererek bakaioryaya dahil olacaklar ve ancak bu eekilde lise mezumı addedilecek • ler ve Üniversiteye girmek istiyenler de aynca bir olgunluk imtiha • Di geçireceklerdir. Ankara Belediye Meclisinde Ankara 31 (Telefonla) Ankara Belediye Meclisi yarm saat 17 de top lanarak reis vekulermi ve encümenleri seçecektir. Ankarada yeni yapilacak yollar hakkinda salâhiyet verümesine dair en cümen karan da okunacaktır. Almanyaya yumuria kontenjanı Ankara 31 (A.A.) Almanya memleketimize nisan 1935 ayi için B smifindan 1,000 kentallık yumurta kontenjanı aylrmıştır. an italy< sahillerinde siddetli fırtınalar Roma 31 (A.A.) Adriyatik sahi'lerinde son derece siddetli bir fır tina hüküm sürmekte, insanca birçok zayiata sebeb olmaktadir. Maddi hasar büyüktür. I Osmanlıcadan türkçeye karsılıklar kılavuzu: 6 L 1 ö z türkçe köklerden gelen sozlerin lcarşlsına (T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bun'.ann her biri hakklnda sirasile uzmanlarlmlzin (mütehassls) yazılarlnl gazetelere vereceğiz. 2 Yeni konan karşiHklarin iyi aylrd edilmesi için, gereğine göre, fransızcalarl yazllmıs ayrlca ornekler de konulmuştur. 3 Kökü türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanllan »ekilleri allnmlştlr. Aslı ak olan hak, aslı ügüm olan hüküm, türkçe <çek> kökünden gelen şekil gibi. , Bigayrikastin = Irdesizce, istemiyerek = (Fr.) tn Volontatrement, tans aucune iniention Bigünah = Suçsuz = (Fr.) tnnocent Bihaddü pâyân = UÇAUZ buçsuz, uçsuz bucaksız, tükenmez = (Fr.) Saru terme ni limite Örnek: Önümüzdeki deryamn bihaddü yapan uzaklıklan = Önümüzdeki denizin uçsuz buçsuz uzaklHdarv Bihakkin = Hakkile = (Fr.) Jattement Bihengâm = Vakitsiz = (Fr.) Intempettif Bihîn = Eneyi (En eyi) = (Fr.) Lm meüleur Bihude = Bos, faydasız = (Fr.) tnutile, tuperflu Bihus ^^ Sersemlemis, baygm Bihuzur = Rahatsız (T. Kö.), tedirgin = (Fr.) Sans repos, gene Bihüner = Hünersiz (T. Kö.) = (Fr.) San$ habiletee, sans talent Bihzat = Doğuslu = (Fr.) Bîen ni Bikarar = Kararsız, kalımsız, rahatsız = (Fr.) In discis, instable, agite Bikeran = Sonsuz, sınırsız = (Fr.) lllimite tans borne ni limite Bikes = Kimsesiz = (Fr.) Seul au monde, tans famille Bİkir(Bekâret) •= Kızlık = (Fr.) Virginiti Btlâ = sız, sızın Örnek: Düşunmeksizin = bilâteemmül Parastz çalytt ss Bilâücret çaltştı Bilâfasıla = Arasız, artsız arasız Örnek: Günde bilâfasıla on saat çalışarak s= Günde ara sız on saat çalışarak Bilâhare = Sonra, sonradan = (Fr.) Apres, ulte • rieurement, plus tard Bilâistisna = Ayrasız (Bak: fark) Bilâkis = Tamtersi = (Fr.) Au contraire Örne'î: Ben sana bu işte dusmanlık etmedim, tamtersi (bl lâkis) dostluk ettim. Bilâvasıta = Araçsız, doğrudan doğruya = (Fr.) : D rectement Örnek: 1 Kendisile bilâvasıta görüşmek daha iyi olur = Kendisüe doğrudan doğruya görüşmek daha iyi olur. 2 Bilâvasıta vergüer = Araçsız vergiler Bilvasıta = Araçlı, araçla = (Fr.) tndirectement, avec intermediaire Örnek: 1 Halimi kendilerine büvasıta bildirdim = Halimi kendilerine araçla bildirdim. 2 Bilvasıta tekâlif Araçlı vergüer. Bilbed».he (irticalen) = Tasarsız, hazırlanmadan =fFr.) En imprcvisant Örnek: Bu yazıyı bübedahe yazdtm =: Bu yazıyı hazırlama. dan (tasarsız) yazdım. Bilcümle = Bütün = (Fr.) Totrt, toute, tous, tnute* Bilfarz = Tutalım ki, diyelim ki (Bak: faraza) Bilihtiyar = Dileğiyle isteğiyle. Örnek: Bütün bu müskülâta bilihtiyar göğüs gerdi = Bütün bu güçlüklere dileğiyle (Isteğiyle) göğüs gerdi. Bililtizam (Bak; anhastin) = Bile bile, bile istiye Örnek: Bunu bililtizam, yaptınız, zannederim = Bunu bile bile yaptınız santrım. Biliştirak = Ortaklasa = (Fr.) Par association Örnek: Bu isi biliştirak yapalım =r Bu isi ortaklasa yapahm. Bilittifak (Müttefikan, müHehiden) = Oybirliğiyle = (Fr.) A l'unanimite Örnek: Aklığına (beraetine) oybirliğiyle karar verildi. Bilittifak, (Müttefikan, müttehiden) = Elbirliğiyle Örnek: Bu işte elbirliğiyle hareket edelim. Bilkülliye = Büsbütün, bütün bütüne = (Fr.) Entierement. Bilmünasebe = Sırası düşünce, sırası gelince, sıra sında, sıra düşürerek, sırasım bularak, sırasını getire rek = (Fr.) A propos, a l'occasion de Örnek: 1 Her ne kadar bu mesele ileride aynca anlatila . caksa da burada bilmünasebe şurasını söyliyelimfcf«= Her ne kadar bu sorum ileride ayrıca anlatılacaksa da, burada su rası düştüğünden (geldiğinden) şurasını söyliyelim ki... . 2 Bil~ıünasebe düsündüklerimi kendisine anlattvm = Sırasını getirerek (düşürerek, bularak) düsündüklerimi kendisi ne anlattım. 3 Bunu bilmünasebe kendisine söyleseniz = Bunu sırast düşünce (gelince) kendisine söyleseniz. Bilmüşahede = Görerek = (Fr.) Par voie d'obser. vation Bilmüvacehe = Yüzyüze, yüzleştirerek = (Fr.) En confrontant, par voie de confrotation, mettant face â face Örnek: 1 Şahitlerİ bilmüvacehe dinledikten sonra s? Tanikları yüzleştirerek dinledikten sonra. 2 Düsündüklerimi bilmüvacehe kendisine söyledim = Düsündüklerimi yüz yüze kendisine söyledim. Bîm = Kot.ku Bîmağz == Beyinsiz = (Fr.) tnintelligent, imbecile Bîmânâ = Yavan, anlamsız == (Fr.) tnsignifiant, ttupide Örnek: 1 Bu bimana sözleri btrak = Bu yavan sözleri bırak. 2 Bu dediğinizi bimana buluyorum = Bu dediğinizi an lamsız buluyorum. Bîmar = Hasta Bîmecal (Bak: Bîtap) Bitkin Bîmuhabâ (Bak: Biperva) = Çekinmez bîn = Gören Örnek .Doğruyu gören rs Hakikatbin Bina = Kurağ, yapı = (Fr.) Batiste, batiment Örnek: 1 Ankaranm binalan, Anadoluda yeni başhyan mamuriyeıin alâmetidir. = Ankaranm kurağlan, Anadoluda yeni başhyan baytndırlığm beldeğidir. 2 Bu bina ne kadar zamanda biter? = Bu yapı ne kadar zamanda biter. Binaberin, binaenaleyh = Bundan ötürü, bundan dolayı, bunun üzerine = (Fr.) Par consiauent ' binaen = den ötürü, den dolayı, için = (Fr.) A cause de Örnek: İsi başma gelmemesinden ötürü (dolayı) = Vazife* sine ademi devamına binaen, hatvr için = Hattra binaen Bint = Kız = (Fr.) Fille Bîpayan = Tükenmez, sonsuz Bîperva = Çekinmez Birader = Erkek kardes, kardes Biraderane = Kardesçe Birinci Ferik = Orgeneral = (Fr.) Geniral Birsam = Varsanı = (Fr.) Halludnatinn Örnek: Âsabı o kadar sarsılmıs ki gecesi gündılzü birsamlar içinde geçiyor = Sinirleri o kadar sarsumış ki gecesi gündü zü varsanuar içinde geçiyor. Bkun = Dış, dısarı Bisat = Yaygı Bitab = Bitkin Bittasmim = Kurarak Örnek: Bu isi bittasmim yaptığına anlasüıyor = Bu isi kurarak yaptığmız anlasıyor. Bîve = Dul Bîvaye == Sığınaksız Bîzâr = Bezgia