18Ikincikânnn 35; TELGRAF MABERLERI Musiki işi: 7 Alışverişte irtica imdi de bazı yerlerdft öyledir ya: Eskiden, Anadolunun içeçrilerinde, kasaba larda kurulan pazarlara, köylüler getirdikleri bulgur, tarhana, yağ, ayran, yumurta, tavuk, hirdi, 6rdek gibi çeyleri para mukabilinde satmaz, kendisinin muhtac olduğu şeyleri satın almak için vasıta olarak kullamrdı. Böylece, yirmi yumurtaya karşıhk bir arşın salas pur, iki tavuğa bir mintanhk, beş okka bulgura bir lâmba şiçesi, yarım okka yağa bir okka tuz alır, memnun, köyüne dönerdi. En büyük ihracat tacirlerimizin, bu alışveriş sistemi üzerine kurulu geniş teşkilâtlan vardı. Bunlar, köy köy, kasaba kasaba dolaştır • dıklan ondahkçılar vasıtasile bedavadan urup eksiğine yumurta toplatırlardı. Bu suretle ettıkleri kâr iki kath idi. Bir kere, köylüden satın aldıklarını ucuza ahrlar, sonra da karşıhk verdikleri eşyanın alım fiati üzerinden aynca kâr cderlerdi. Bu iptidat alışveriî; usulünden biz utanırdık. tsterdik ki köylü müz, ticarî tnuamelâtmda mcdenî bir vasıta olan parayı kullansın ve öyle bir refah derecesine varsın ki, kendi mahsulünü istediği zaman, istediği para ile satsın ve havayici zaruriyesini de gene dilediği za man, para ile temin etsin, Yurdun eosyal duzenile uğra şanlar bu güzel dileğin peçinden gidedursunlar, dünya düzenini alt üst eden Umumî Harb, bı/im köylünün bu ticaret yolunu genelleçtirdi. Uluslararası ticarî muamelelerde ?imdi çok defa bu deği; yoluna sapılıyor. Ortalıktan suyunu çeken paranın kıtlığı, yahud ki, memleketten çıkarsa bir daha geri dönmiyece^i korkusu, bütün uluslan bu usule sevketti. Yakışık alsın almasın, herkes, dilediS'i metaa karşılık, kendinde en bol ne ki varsa onu vermeyi teklif ediyor. Yalnız, içlerinde bazıları oyle aykırı düşüyor ki insanm tulıafı» na gidiyor. Bu cümleden olarak, geçenlerde Amerika fabnkalarından biri, likore karşıhk Polonyaya kamyon vermeyi teklif ettigi gibi, Litvanya hükumeti gene bir Çe koslovak fabrikasına lokomotife mukabil kaz ( ! ) , Alman hüku meti de Japonyaya kurufasulyaya mukabil mitralyoz vermeyi taah » hüd etmistir. Devletrin ticarî munasebetlerinde görülen bu irticaın ne zaman ferdler arasında da başgöstereceği henüz kestirilememekle beraber, biz muharrirler şimdiden bunun endişesile mustaribiz. Hele ben kendi payıma, boş zamanlanmda, bir hikâyeye, bir makaleye, bir romana mukabil acaba yiyecek, içecek ve giyecek neler alabilece.ğimi aci acı hesablamakla meşgul oluyo rum. Zira, bakıyorum da, bu irticat alışverişte, ençok aranılan, dimağla, ruhla, maneviyatla alâkasr bulunan şeyler değil, körboğaza taalluk eden metalarla, insan kanı dökmeğe, can yakmağa mahsus alât ve edevat oluyor. Beşeriyet ne türlü tekâmül iddia ederse etsin, ona hâkim olan gene mide ile, hunharlık, ve*selâm! Ercumend Ekrem TALU Iran Irak hudud ihtilâfı ve Sovyet Rusya M. Litvinof, Uluslar Kurumunda İran hucludu hakkındaki eski itilâflarla Rusyanın alâkası oîmadığmı söyledi Moskova 17 Irak tran ihti fını müzakere etmekte olan Uluslar Kurumu konseyinin celsesinde M. Litvinof şu beyanatta bulun muştur: Tetkiküıize arzedilmiş olan meselenin esasını tahlil etmeden evvel şu ciheti söylemek isterim ki, iki tarafca Uluslar Kurumu konseyin« tevdi edilmiş olan vesikalarla iki taraf mümessilleri tarafmdan burada yapılan beyanatlarda bir çok defalar Rusyanın da eski Osmanlı imparatorluğu ile tran arasındaki hududların tahdîdine aid itilâflara iştirak etmiş olduğundan bahsedilmiştir. Fİlvaki gerek 1847 tarihü Erzurum itilâfnamesinde ve gerek 1913 tarihli lstanbul protokolonda Türkîye, Iran, tngilterenin imzalan yanında o zarranki Çarlık Ruya hükutneti mümessillerinin de imzası vardır. Bu vaziyet, eski Rus hükumeti tarafından ittihaz edilmiş olan tedbirler her ne olınsa olsun Sovyet hükumetinin bu harekâtı icraya saik olmuş olan menafi ve siyaset ile hiçbir alâkası olmadığını beyana btni mecbur etmekte • dir. Şu halde hUkumetimin Irak ile Iran arasmdaki ihtilâf m şu veya bu şekilde halledilmesi ile hiçbir alâ • kası yoktur. Uluslar Kurumu kon • •eyinin diğer azasının da benim le ayni fikirde olduklannı iimit etmekte olduğum halde derim ki: Hükumetim, bu ihtilâfın iki ta • rafı da memnun edecek bir şekilde ve msfet dairesinde halledilmesüe alâkadardır. Taki, her iki taraf aralannda mevcud olan dostane miinasebetleri ve iyî komşuluğu i • dnme ve muhafaza etsinler.» Şark ve garb musikisi dîye ikiye ayrılan bir musiki yoktur! Yazan t HaUd Ziya UşaklığU Bir girîs: Pek dolaşık, pek çapraşık, ve yakından alâkası olmıyanlar için anlaşılması pek güç olan bu bah se dair düsündüklerimi şu yazı ile başlıyan makalelerde tesbît cesa • retini bulamıyacaktım, eğer Ata > türkün ulus musikisine verilmek icap eden istikamet hakkındaki sözleri bana taze bir sevk vermeseydi. ötedenberi içinde yasadışim musiki meselesine dair ne zaman dört söz söylemeğe fırsat bulduy • •am daima karşımda gazapla, hiddetle püsküren bir tnüdafaa küt • lesi buldum; ve asıl fenalık bu müdafaa kütlesinm arkasmda hemen bütün halkın toplandığını hisset • mek olurdu. Ortada sark ve garp musikisi diye bir dava vardı; ve bu dava hiçbir vakit halledilemiyecek bir şekilde iki tarafı biribirine adeta düşman yapıyordu. Nitekim bir yazı davası, bir imlâ, bir dil davası, bir kadm, bir kıyafet ve serpus davası da vardı; bütün bu davalarm hallini zaman a tevdi etmek bir muhal hayaldi, geçen uzun sene ler ispat etmisti ki bunların hallicıden zaman aczmi ilân eyliyordu; zamanın yapamıyaeağım yapacak bir el, gün geçtîkçe daha bulanık olan bir meselenin içinde doğruyu, iyiyi ve güzeli goren bir goz lâzımdı, bu el ve göz Atatürkün eli ve gözü idi. Şark ve garp musikisi ne de • mektir? Herseyden evvel bu sualin ce vabıni vennek lâzımdır ki yürütülecek muhakeme ailsilesinde iğri yollara sapmak tehlikesinden sa • kınılabilsin. Kimdir o, tevilde, tefsirde, tahrifte mucizeye benzer marifet sahibi olan zat ki • galiba Talleyrand • «herhangi bir adamm bir satır yazısını bana veriniz, kendiîini idatna mahkutn edecek bir sebep bulayım.» demiş? Bütüa mevcudiyetlerini yazı yazmağa vakfetmiş biçare muharrirler ida n a hükiim vermek san'atinde bir cambaz olan bu zatm emsali eline düşecek olsalar göğüslerine yapiftırılabilecek olan mahkumiyet i • lâmlarmın adedini gözonüne getirmek ve korkudan titremek lâzım • dir. Bizler istibdad zamanmda buna yakm korkular geçirmekten hiç kurtulamazdık, hatta bunlara ya • vas yavaş o derece ahşkanlık hâ • sıl olmustu ki hayatı zehirleyen acı ilâçlara iptilâ kabilinden onlarla nefsimizi ihata edikniş • görmekte bir garip lezzet bile bulurduk. Şüküeler olsun ki bugün ne bir •atır y a n için sehpada s*llanmak tehlikesi, ne de istibdad idaresinin kırmızı bir kalem darbesile men faya gitmek ihtimali var; yalaız bir ihtimal var, bir ihtimal ki dün vardı, bugün de hâlâ var, ve yarın ile yarmı takip edecek olan bit • mez tükenmez günlerin silsilesin • de daima var olacak: Anlaşıla • mamazlık... Eğer bu olmasaydı nekadar ta rizlere, nekadar muahezelere se beb bulunamıyacaktı, ve bunun neticesile nekadar hased, garaz, kin, infial ve adavet hisleırni duyur • mağa vesile olmıyacaktı. Eğer bu olmasaydı nekadar mübahaselece, münakasalara bir fırsat buluna • mıyacaktı. Ve bunun neticesile bosaltılmak ihtiyacile kıvranılan tahkkIer, söğüntüler tıklımtıkız bu lunduklan yerde kalarak müthis humma saralan doğuracaktı; he • le etraf bazan iğrenerek, fakat ekseriya gülerek muhtelif sahneleri • ni gordükleri için çirkin ftkat ne olsa eğlendiren ve boş vakitleri geçirten bir temaşadan mahrum kalacaktı. Musiki işi hakkmda düfüncele • rimi söylemek ihtiyacma mağlup olunca en evvel bu anlaşılamamazIık ihtimalini gözönünde bulun durduğum tçindir ki şu mukaddeme kendiliğinden yanlmış oldu. Herseyden evvel kaydetmek iste • rim ki fil irlerimde kendilerini baskalarına mutlaka kabul ettirmek daiyesi yoktur. Bunların sahibi ne her düşündüğüne itiıraz kabul et • miyen naslar nazarile bakacak kadar tevazu ve msaf hisler'nden mahrumdur, ne de akidelerini et rafa telkin etmek azmile aharın i manını çiğniyecek kadar mutaas • sıp bir din gaşiri gibidir. Bunun içtndir ki bu düşüncelerin içinde başkalarınınkilere muhalif olanlar onları hiddete sevketmemek Ii zımdır, geçip gitmek daha muva fıktır; nitekim onlarm sahibi de muhalefet tecellilerine karşi omuzlannı silkerek geçip gidecektir. Elli senelik yazı hayatımda yüzIerce münakaşaya şahid oldum, öyle bahislericı etrafında öyle uzun makaleler yazıldığını gördüm ki bunlarrm içinde bunaldım kaldım, ve hiçbir zaman yazı âleminde bir tarafm diğer tarafı ikna ve ilzam ettiğine tesadüf etmedim. Satre dip bunlan, yalnız eğlence cihe • tinden aknıyarak kendileıine bir içtihad yapmak üzere okuyanla nn da b> netice çıkardıkiarına za* hip değilim. Bu mübahaselerin i çinden herkes ilk önce ne kanaatte ise «ene o kanaati alıkoyarak çıkmışlardır. Meşhur Beaconsfielde isnad edilen şu sözfi tahattur ediyorum: «Şimdiye kadar pek çok nutuklar dinledim, ve hemen hepsini pek beğendim, lâkrn bir tenesini bile işitmek nasib olmadı ki bana ka naatimi değistirtmiş olsun ! > • Şu halde yapılacak iş herkesi kanaatinde hür bırakarak kendi ka naatimi hiç ihtîyata lüzum görmeden söylemektir. Şimdi yukarıda kaydolueıan su alin cevabraı vermek sırası gelmiştir: Şark ve garb musikisi. diye iki genel kısma ayrılan musiki /ok • tur Tek bir musiki vardır ki ona bir itiyadın hatasile garb musikisi diyocuz. Sonra şarkta Türklerden, Islavlardan, Arablar ve Iraniler den, Suriyeyi, Irakı, Mısm yala 7 ar a k Çme, Japonyaya, Kübaya, Malaisie adalarına kadar uzanan ve her yerde bşka başka hıuusiyetler gösteren musikiler, beri tarafta da Akdeniz havzasmdan başlıyarak Italyanın, tspanyanın muhtelif kıt'alarını Normandiya ve Britanyayı, Iskandmavyayı dolaşa dolasa her mmtakada baskalıklar gösteren musikiler vardır. Şu halde musikiyi ayırdedebil mek için bir tasnif lâzımra şöyle demeğe mecburiyet vardır ki asırlardanberi üstadların elinde tekâmül eden bütün acunda kabul e dilmiş, technique itibarile bütün evrensel medeniyette kanun olarak tanılmış bir musiki; bir kimya, bsr hendese, bir heyet, bir tababet olduğu gibi tek bir musiki vardır; bir musiki ki bizde aklın kabul edemiyeceği bir inadla, bir taassubIa daima Türk musikisin^n hasmı olarak reddedilmiştir. Buna mukabil her diyarın, her kavroin ken • disine mahsus, iptidai, bazan tıf • lane, bazan muayyen hudud da • iresinde san'atk&rane mahallî musiki ler i vardır. Bizde Türk musikisi diye evrensel musikinîn karşısmda durmağa çalışan musiki hakikaten Türk musikisi midir? Türk musikisi bu mudur? Bunu Istanbulda mı aramak lâzımdır Asıl tashih olunacak »akat buradadır. tşte Atatürk ken disine mahsus müşahede isabetile parmağım bu sakat noktaya bas mıştır. HALİD ZlYA USAKLIGİL IHEM NALINA MIH1IMA Muahedelerdeki askerî tahdidler kaldınlırsa 5 ngilizler, Versay muahedename» 11 sindeki askerî ahkâmla Almanlara kabul ettirilen tahdidlerin kaldınlmaamı istiyorlar. Elsasen, Versay muahedesi imzalamrken riyakâr galibler, bu ahkâmın ileride umumî bir silâhlan azaltma Hazırhğı olmak üzere, Almanyaya teklif ve kabul ettirildiğini söyle mişlerdi. Fakat aradn 16 yıl geçmis olduğu halde silâhlar azalmadı, arttı. Hak ve insaf icab ettirdi ki öteki devletler Almanyanm yanına inmek istemiyorlarsa Alman* ya onların yanma çıksın. Eğer, lngilizlerin bu teklifi kabul edilir de Versay muahedenamesinin askerî maddeleri ve tahdidleri kalkarsa, diğer muhadelerin de ayni ahkâmt tabiatile ortadan kalkmak lâzım gelecektir. Bunlar arasında yalnız bir tanesi, Nöyyi muahedesi bizi alâkadar eder. Nöyyi muahedesinin eskerî kayidleri kaldırıldığı takdirde bu ahkâmın, sözde eüni ayağmı bağlad'.ğı Bulgaristan da. oıdusunu serbestçe, istediği kadar ve gücü yettiği nisbette kuvvetlendire cektir. Yukarıda «sözde > dedik; çünkü > Almanya gibi, Macaristan pibi Eulgaristan da muahedenameıan r.s : kerî ahkâmını çiğniyerek giz' ce silâhlanmıştır ve silâhlanmaktaâır. Muahede, Bulgaristanın ağır topsuz, tanksız, tayyaresiz 20,000 askerden mürekkeb maaşlı ve TÖnüllü bir ordu beslemesine müsaade ettiği halde, Bulganstan ha zar ordusunu, kur'a efradından miirekkeb 47,000 kişilik bir kuvvet , haline çıkarmıştır. Bu kuvvetin ağır topları ve tayyareîeri de vardir. Demek ki Nöyyi muahedesinin ' askerî ahkâmı, kâğıd üstünde kalj| mıştır. Bulgaristan, kur'a efra dından mürekkeb bir orduya sa hib olduğuna göre, nüîusu nisbetinde bir ordu seferber etmesi tamamen mümkündür. Böyle olun , ca da, kâğıd üstünde kalarak tatbik edilmiyen hükümlerin kalk ma8i daha iyidr. Çünkü ona göre" hazırlanılır, tedbir ahnır. Tabiidir ki muahedelerin askerî ahkâmı kalkınca, Lozan andlaşmasmm Bo ğazlan ve Türk Bulgar hududunu gayriaskerî hale koyan ohkâmı da kalkacaktır. Bu suretle esasen tatbik edilmiyen tahdidatın kaldırılmasından biz de istifade etmiş, Boğazlar gibi bir candamarımızın, herhangi bir baskına uğraması tehlikesinden kurtulmuş oluruz. Aynca, Türk Bulgar hududlarım tahkim etmek imkânını elde ederız. \ Ingiltere, Versay muahedesin deki askerî kayidlerin kaldınlması fikrini ileri sürerken, tabiî, öteki muahedelerdeki bu gibi ahkâmın da bir kül teşkil ettiğini unutmamıştır. Birbirinin ayni olan bu takyidatı muahedenin birinden kaldmp diğerinde bırakmağı düşünmek ve istemek mantıksızlık olur. Nöyyi muahedesinin askerî ahkâmı kalkınca da, Bulgaristan bizim komşumuz olduğuna göre. Lozan muahedesindeki askerî ahkâmın da tabiatile ortadan kalkması iâ zım gelir. Bu takdirde, muahedelerin askerî ahkâmımn kalkması bizim için zararlı birşey olmaz. Hllll1lllliniipHI«BlSllıntm.fnnnt.n«. Lehistanın yenî kanımu esasisi Amerika Adalet divanma girecek Proje şiddetli münaka M. Rüzvelt, Ayana karaşalarla kabul edildi rın tasdikini tavsiye etti Varşova 17 Âyan medisi yeni Kanunu Esasi projesini kabul etmiştir. Yeni Kanunu Esasiden cumhuriyet kelimesi çıkarılmıstır. Leh vatandaşlarının hukuku umumiyesi tahdid edilmiştir. Nisbî tem•il usulü kaldırılmiştır. Meb'usan meclisi kaaun lâyiha larrnı ikinci kıraatte kabul ede • cektir. Varşova 17 Âyan neclinin Kanunu Esasî ıslahad projesinin müzakeresine tahsis edilmiş olan celsesinde mazbata tnuharririnin vermiş olduğu izahattan sonra ha* raretli bir müzakere olmuş ve buna bütiin fırkalar gruplan istirak etmistir. Muhalefet fnrkalan umumiyetle diyet tarafmdaa ve bazı tadilât ile de Âyan encümeni ta rafmdan kabul edilmiş olan projeye karsı hasmane bir vaziyet al * mıslardır. Müzakerelere geç vakte kadar devam edilmiştir. Ankara 17 (Telefonla) Şubat ve mart aylarma aid kontenjan miktar • lan bugün gümrüklere budiril.niştir. Ankara 17 (Telefonla) Firka Umumî Kâtibi Receb Peker bugün • lerde saylav seçimi işlerile mesgul ol • duğundan inkılâb derslerini bir ay te* bir etmistir. Ankara 17 (Telefonla) Aydm demiryollannm satın alınması için göriismek fizere sirket raurahhaslari sebrunize gelmişler ve Nafıa Bakanı Ali Çetinkayayı ziyaret etmişlerdir. Müza • kerelere yakında baslanacaktir. Ankara 17 (Telefonla) Bugün Metr Salemin muhakeraesine devam olundu. ZongukSaktan Kemal Galibin ifadesi gelmişü. Metr Salemin avukat* lanndan SadetUn Ferid tahkikaUn ge» nişletilmesini istedi. Müddeiumumî buna lüzum olmadığinı söyledi. Diğer avukat Hâmid Şevket te bu fikre if * tirak etti. Bu bususta karar için muha* hakeme 30 kânonusaniye birakıldu Vaşmrton 17 (A.A.) M. Ru*. •elt, Âyana bir tnektub göndere • rek Birlesik Amerikanın Lahay divanma girmesini tavsiye etmistir. Bu mektubda denilmektedir kit «Uluslararası adaletini tatbik edilecek bir hale getirmek için ya pılan gayretler firka telâkkileri • nin özerinde olmalıdır. Her hare • ketin bansa tesir ettigi ulutlararası münasebetlerin bugünkü halinde Birlesik Amerika sulh muvazenesine ağtrlıklarını koymak fırsabnı elde etmistir. Vaşington 17 (A.A.) Ameri . kanın Lahay utuslararası divanma katılması için Ruzvelt tarafından vâki olan davet uzerine Âyanda M. Conson, bu katılma teklifine sid • detle karsı gelmiştir. M. Conson t «Amerikanın Lahay divanma ka * tılması, sonra onu Uluslar Kurumu» na da girmeğe mecbur edecektir> demistir. Vaşington 17 (A.A.) Resmt mehafilde aöylendigine göre, Amerikantn Lahey adalet divanma gircnesini tavsiye eden reisicumhur tezkeresini Âyan meclisi tasvib « • decektir. Çünkü bidayette Ruzvelt bu işe sahsan karışmıyacağını söyIemiş olduğu halde şimdi bunu bîzzat kendisi istemektedir. Lahey a • dalet divanına ve Uluslar Kurumuna temas eden herşeye karsı mu halefet devam etmekte ise de muvafık bir neticenm çabukca elde edileceği zannolunmaktadır. Münakaşalar Şubat ve mart kontenjanları Inkılab dersleri Aydın hattının satın alınması Marsilya suikasdi ve Uiusiar ii derneği Cenevre 17 Marsilya sırikasdinde» lri siyast mes'uliyetler hakkmdaki mü • zakereleri konseyin gelecek celsesine bırakacağı zannedilmektedir. Çünkü Macaristanın rapom fevkalâ • de uzundur. Metr Salemin muhakemesi Sovyetler kongresi Moskova 17 (A.A.) Iç Rusya Sovyetleri kongresinin açılmasmda söylemiş olduğu bir nutukta M. Kalenine, Kirofun katli hâdîsesi üzerinde tevak • kuf ederek müteveffanm bütün haya tinı Sovyet Rusya mOletlerine vakfet* mis çok temiz bir adam olduğunu soy* lemışbr. Ankara 17 (Telefonla) Bakan bklar 9 3 5 senesi bütçelerini hazır'ayip Bunun üzerne hazır bulunanlann Maljyeye peyderpey gönderiyorlar. cümlesi müteveffanin haUrasına hür • Bakanlıklar ihtiyaçları için geçen senemet olmak üzere ayağa kalkmislardır. den fazla tahsisat istemektedirler. Bu Bundan sonra M. Kalenine, son konbnsusta Maliye Bakankğı tetkikat yap* gre ile simdiki kongere arasında geçmaktadir. Bu iş şubat sonlarinda Ba • miş olan devre zarfmda iç Sovyet halkanlar Heyetiode göriişülecektir. kinın büyük bir azimle çalişmiş oldu • ğunu ve bu çalışma neticeîerinin son derece memnuniyete şayan bulundu • Ankara 17 (Telefonla) Ankara ğunu beyan etmiştir. yapı kooperatifmin 100 kadar mfies • Kalenine, uiusal ekonominin her sasisi Siimer Bankta açılan hesaba parahasinda son sen* zarfinda yapılmiş o • larinı yatırmiflardır. Cumartesi günfi lan munzam islerden bahsetmiş, kol • kooperatiftn tesçil isine baslanacak ve lektifleşUrme ışinin ikmal edilmiş ba 15 şubata kadar kooperattf faaliyete lunduğunu ve bu işin ekmek vesikalari geçmif olacaktir. sistemmin ortadan kaldırilması sure • tfle tam bir muvaffakiyetle neticelen miş bulunduğunu flave eylemiştir. M. Kalenins, sözüne devamla de • Ankara 17 (Htuusi) Tayya* mifttir ki: re cemiyeti kadm erkek Türk geoe« Yapilımş olan bu muazzam iş • liği havacıhğa alıstırmak içia te öiayak olen bu isi ilham ve tertib şimdilik yalnız Ankarada olmak eden Stalindir» üzere bir «Türk kusu» kurumu açmıstır. Kurum bu münasebetle Bunun üzerine kongre uzun alkışlarla I Türk gençliğrae bir de beyannam» •e ayağa kalkmak suretfle Staiini se • I nesretmiştir. 935 bütçesi hazırlanlyor Uzak Şarkda bir hâdise Moskova 17 (A.A.) Ta. ajansi büdiriyor: Harbinde cikan bir gazete, Sovyet konsolosu Dirijrâiskinin Mançuko d e v let adamlarmdan birüe konuştuğu n * rada Çin sark demiryollarlnin satisin • da bir anlasma elde edflebfleceğinden suphe ettiğini, çünkii Sovyet Rusyanıa bu demiryolunu satmak istemediğini söylemis olduğunu yazmişhr. Sovyet konsolosu hemen bir teb • liğ nesrederek, kendisine atfedüen bu sözlerin doğru clmadığinı bildirmiştir. Çünkü bu uydurma haberin mahiyeti «Sovyet Rusya demiryolunu satmak istemiyor, binaenaleyh Tokyo hükumetinin müzakerelerine nihayet vererek bu hattı zorla ele geçirmesi lâzımdır» demekten başka birsey deği'dir. Demiş • tir. Yan resm! Mançuko ajansi olan «Kokutsu» bu haberi teyid ettiğinden, Sovyet konsolosu Mançuko Diş Ba • kanlığı nezdinde protestoda bu'un • mussa da aldığı cevab «Koutsu ajan • si Japonlann idaresi alhnda ve Japon makamatına tâbi olduğundan hiçbir • şey yapamayw> ehanştor. Kadıköy su şirketinin yeni tarifesi Kadıköy su şirketinin tarife komisyonu yarm toplanacak ve şirketin bu aydan itibaren 6 ayîık su tarifesi tesbit edilecektir. Suyui metre mikâbı Gcretinde değişiklik olup olmıyacağı ancak üç gün son{ ra belli olacaktir. ; Ankara yapı kooperatifi Bir "Türk kuşu,, kurumu teşkil edildi Ankara 17 Gençlik Hüâliahmeri merkez heyeti Erdek ve civarinda yer sarsmtismdan müteessir olan çocuk • lara yardım olmak üzere bugün beş yuz lira göndermiştir. Gençlik Hilâliahmer Cemiyeti ayni zamanda bir beyanname nesrederek bütün mekteblerdeki azasinı yer sar • sintismdan müteessir olan kaıdesleri ne yardima davet etmistir. Nlarmara adasındaki yer sarsıntısı ve gençlik hilâliahmer teşkilâtı Bir sinema faciası Montreal 17 Sinemada çıkan bir yanginda beş çocuk olmüş ve dokuz çocukla 3 itfaiyeci ağir surette yaralannnşnr. Sen Kenten Kaliforniya 17 Sen Kenten hapUanesindeki mahpus lardan bir kismı isyan etmişler, hapisane müdürü ile idare heyetinden dört kişiyi kaldırarak otomobillerle kaçnuşlardir. Hapisane gardiyanlart, poüsler ve tayyareler takibe çıkmışlardır. Hapisane müdürü son hızla gitmek • te olan otomobilinden, haydudlardan kurtulmak için atlamiş, fakat kafatasi kırilnuştır, vaziyeti tehlikelidir. Biraz sonra. polislerle ellerinde mitralyöz olan haydudlar arasında bir çarpiîma olmuştur. Neticede kaçan mahpuslardan biri oldürülraüş, birçoğu yaralanmiş, geri kalanlar da yakalanmiştir. Amerikada ısyan eden mahbusıar Maçkafon sonraki tramvay hatt Harbiye • Maçka tramvay hattının Maçkapalastan sonraki kısmının yapılması için hazırlıklar ta • mamlamıştır. Bu hattrn önümüz • deki ilkbabara kadar yapılacağı ve işlemeğe açılaeağı muhakkak göHilmektedir. Fahire Cemalle Tıb Fakültesi pro • fesörlertnden operator Bürhaneddin Tokerin düğünleri dün akşam Park o • telinde kutlulanmişhr. Bu mutlu top lantıda şehrimizin taninmış ai'.eleri, bühassa bütün tıb âlemi hazır bulun • muş ve geç vakte kadar eglenilmiştir. Güzide doktorumuzla refikalarina uzun ve mes'od hayat dileriz DUgün j