Cumhttriyet 19 Mart 1934 SENARVO Mahvolan hulya Numara: 1 Hulya, nişanlısmın geniş omuzlaıını sarsarak: Hayır, dedi, Demir! Bu deliliği yapmıyacaksın. Bu çügınca bir hareket oİur... Sonu belirsiz bir maceraya atüma! Bugun mağlubiyetimizi kabul etmek zaruretindeyiz! Elimlzden silâhımız alm mıs her tarafımız kıskıvrak baglanmış bir haldeyiz. Büyük ve galip devletlere fcarşı üç buçuk silâhsız insan ne yapa billr?.. Cevap ver... Ne için susuyorsun* (Boğazın mavl sulannı ve yeşll kıyılarmı göstererek:) Bu güzel ve güzelliklerle dolu memle fceu ve onun içlnde yaşayan (Hulya) m nasıl bırakacaksm?.. Demir, kameriyenin sarmaşıklarla örtülmüş geniş kafesine omzile hafifçe ıdayanarak gözleri yerde ağır ağır kouuştu: Hulya, dedi, ben bu asil milletin öltttirülemiyeceğine inananlardanım! Biz belki çügınca bir mücadeleye girişeceğiz, bunda kazanamamak Ihtimali fazla gibi görünüycr; fakat istiklâl için çalışan milletlerin bugün değilse bile yaruı kasanacagını tarih bize göstermiyor mu? Daha birkaç gün evvel İzmir işgali ü•erine yapüan mitinğlerde halkın heye can ve galeyanını görmedin mi?.. Bizim yapacagımız savaş henüz damarlarmda kan bulan her Türk için bir vazifedir. Demir, aslen Anadolulu idl. Orta tahsilini İstanbulda yapmıştı. Şimdi Pen Pakültesinde okuyordu.. Yirmi iki yaşında bilgili ve iradell bir gençtL. Hulya üe Zeynep Hanım konağının loş koridorla rında tanışmıştı. O da Edebiyat Fakül tesine devam ediyordu. Birbirleruü daha Uk günden sevmisler ve pek kısa bir zaman sonra nişanlanmışlardı... Demir, Hulyayı delice seviyordu. Yalnız zaman zaman içini sıkan hislerle boğuşurdıu Çünkü Hulya zengin bir aile tain kızıydı. Babası saray teşrifat me ttıırluklannda bulunmuş bir pasazade Idi.. Pındıklıda büyuk konakları vardı. Sonra Demir, Hıdyanın fikirlerinl de begenmiyordu. Hulya nekadar saltanata v« saraya merbut ise Demir o nisbette müteneffirdl. Şimdi de Hulyada o kölelik nıhunun kokusunu duyuyordu!.. Hulya ona sordu: Şu mitinğlerde kaç gunler ycruldun.. Beyannameler bastırdınız, dağıttınız. Halkı topladmız.. Bağırdınız, çagırdınız,. Kim işitti? Kim duydu? Sultanahmet taeydanuıa astıgınız siyab. bayraklar ne fayda verdi?.. Nihayet bütün bu tezahü Kat senin gibi hassas ve vatansever bir kaç genci korkulu bir maceraya atmakjban baska bir netice temin edemedl.. lAksaray yangın yerlerinde harap camide Bizi etrafma toplıyan ve Amdoluya koşmanıza çalısan siyah kalpaklı adam kim büir nasıl bir kaste âlettir? Demir sinirlenmişti.. Hulyayı çok sev tnesine ragmen infialle cevap verdi: Hulya! Seni böyle hisslz gördügü me müteessirtm.. İstanbulun yüz binlerce fecdadımızın kanile suladığı toprakları üstünde binbir çeşitte düşman askerinin öolastığı bir anda ben senden teşçi beklerdim! (Etrafta birçok binalar üstünde ttalgalanan, Yunan, İngiliz, Fransız baytaklarnıı göstererek) bu müstevlller memleketi i«gal ettlkten, Türkun hürriyetl mahvolduktan ve bizler Hlntli bir eslr menzilesüıe indikten sonra senin bu gösterdlğin mavi deniz ve yeşil sahillerin ne kıymetl kalır? Ve böyle olduktan sonra da bizim saadetimlz bir hayal olmaz mı? (Tehevvürle yumruğunu bu bayraklara u»atarak) Turkjye hiçbir zaman kapitalist Avrupaya dünyanın kanmı emen ahtapota yem olmıyacaktır! dedi ve Hulyayı alnından öperek süratle aynldı. Demir, İstiklâl muharebesine baştanbaşa Lştirak ettL Sakaryada yaralandı, lyi oldu ve son Baskumandan muharebeslnde de Dumlupmarda yaralanmıştı; onu hat üzerinde, düşmanların çekilir ken ateşledikleri ve hâlâ bir kısmı 7anmakta olan bir kasabada hastane yapılan büyük bir eve yatırdılar.. Yarası tehlikeli olmamakla beraber epey istırap çekti. Fakat o buna ragmen çok mem nundu. Çünkü muzafferdi! Maddî ıstı rabm ne kıymetl vardı? Hastane ittihaz olunan evin kızı, (Gül) Hanım yaralılara hizmet ediyordu. Gül on sekiz yaşlarmda hisli, şefkatli, feda kâr bir Anadolu kızı ldi. İki ağabeysi de Millî Mücadeleye iştirak etmis, biri şehit olmuştu. Babası yoktu. (Gül), Demire candan baktı, Demir biraz iyJeşip bahçeye çıkabilecek bir hale gelince bir kol tuga ihtimamla oturtur, ona kitap okur, eglendirirdi. Bir gün Demir nasılsa ona İstanul dan bahsetti, Gül, Istanbulu hiç görme mişti. Demir, Lstanbuldan öyle hararetle bahsediyor ve gözleri öyle parüyordu ki (Gül) onu üzüntü içinde dinledl. Hisse diyordu ki Demirt böyle hararetle söy leten, konuşturan sey İstanbulun gü zellikleri degildi, mutlaka bu Lşte bir gönül sızısı vardı. Bunu açıktan acığa sormağa cesaret edemedi... Yalnız o bunu hissediyor ve gizll bir kederle sarsıhyordu. O, Demırin mert ruhuna, temiz se clyesine gönül vermişti. Fakat bunu ihsas etmekten çekiniyor. Bir Anadolu kızı safiyetile bu hlssini kalbinde saklamağa çalışıyordu. Dlğer bir gün Demir nasılsa ona Hulyadan bahsettiği zaman Gülün nasıl sarardıgına ve sendeledifine dik kat etmenüştl (Gül) sükuneüe konuştu. Hulya hakkında birşeyler öğrenmek is tiyordu. Demir hiçbir şey sezmeden (Hulya) yı anlatü. Hatta son ayrüış gününden bile bahsettiği zaman Gül, Hulyanın ruh ve karakterini anlamıştı. Demir Bey, dedi, nişanlmızı biraz maceraperest ve sizın duygularınıza u zak buluyorum, mes'ut olamıyacağınız dan korkarım, dedi. Fazla konuşmağa tahammülü yoktu. Gözlerinin yaşuıı belli etmemek için Demirin yanından kactı.. Demir bu sözlerdeki manayı anlıyama mıştı. Filhakika Hulya ile aralannda çok fikir ve kanaat farkları vardı. Fakat bunlar mes'ut olmağa neden mânl teşkil etsin, diye düjündü. O kaç senedir vatan için çarpısırken bir dakika olsun bile Hulyasını unutamamıştı. Bütün varlığını ve bütün S€vgisini ona hasretmlşü. Demir nihayet bir ay sonra hastaneden çıktı. Ona bir ay mezuniyet verilmişti. Zaten terhis te olunacakia. (Gül) den aynlırken Demirin de gözleri yaşardı. Bu nezih Anadolu kızının lhtimam ve şef katine derin bir şükran ve minnet du yuyordu ve onun yüksek faziletlne hayran olmuştu. Bu ayrüış (Gül) e pek acı geldi. Demir gittikten sonra haftalarca oda sından çıkmadı, kapandı ve göz yaşlannı kimseye göstermedl. Demir İstanbula geldigi zaman, Mu danya mütarekesi müsakere halinde idi. İtil&f kuvvetleri lstanbuldan henüı çıkmamıştı. Sivil giyinmişti, ilk işl Hulyaya koşmak oldu. Evlerinin büyük kapısı üstünde Fransız bayrağı asılmıstı. Kapı nın önünde süâhı omzunda çelik mağferli bir Senegalll dolaşıyordu. Demek ev işgal edilmi^ti. Nerede oturuyorlardı, bunu kimden ögrenecekti? Biraz ileride küçük bir evden çıkan ihtiyar bir kadına dogru ilerliyerek sordu: Esbak Mabeyinci Eşref Bey şimdi nerede oturuyor? İhtiyar kadın başmı bile çevirmeden nefretle: Taksimde bir apartımanda oturuyorlarmıç, dedi ve yurüdü... Apartımanı kolayca buldu. Kapıcıdan ikinci katta oturduklarını ögrendi. Kalbl çarpıyordu. Merdivenleri süratle çıktı. Kapmın ziline elini uzatırken içerden erkek ve kadın kahkahalan işitti. Ecnebi bir lisan işitiliyordu. Kapı birdenbire açıldığı zaman Demir, hayret ve ıstırap içinde kaldı; iki genç Fransız zabiti çıktı. Onları Hulya ve annesi neş'e ile teşyi ediyorlardı. Hulya tamamen değişmişti. Kcl ve göğsünü açık bırakan kısa bir rop giymişti; dudaklarında kızıl bir boya vardı. Fransız zabitleri merdivenleri inerken Hulya, biraz daha. kararmış ve zayıflamış olan Demiri güçlükle tanıdı ve calî bir hayretle bağırdı: Demir!.. Sen... Mümkün mü?.. Fakat Demir başını igmiş cevap vermiyordu ve hatta geri dönüyordu. Demir mer divenleri inerken Hulya haykınyordu: Demlr! Nereye gidiyorsun? Demir.. Gelsene... Fakat Demir, bütün hulyası, bütün askı Gazete, kitap ve mecmualar Millet Meclisine yeni bir lâyiha verildi Türk Fransız dostiuğu Fransız Meclisindeki dostluk grupu kâtibi umumisinin «Cumhuriyet» e beyanatı (Birinci sahifeden mabat) ojmhuriyetjlı Çerkesköy tüccarlarının Ş mer diler kumpanyasından şikâyetleri Çerkesköy kömUr ve aahlre tuccarlâ » rnıdan on tm*q1' bir mektup aldık. Bu mektupta, Şark Demiryollan kumpan yasının tüccara gösterdlgl müşkülâttan şikâyet edllmekte ve ezcümle denmek tedlr kl: «Birçdk tüccar eşyası Çerkesköyünden İstanbula at ve öküz arabalarile nakledll mektedir. Çünkü her malın fiaii Te anıele yevmiyelerl yüzde elli, yetmia nisbe tinde ucuzladıgı halde, Şark Demdryolları kumpanyasının tarifesi değismemis ve tüccara karşı ötedenberi göstermelrte olduğu müskülât hafiflememistlr, Biz ler Çerkesköyünden İstanbula senede bin vagonu mütecavlz kömür ve zahlre sev kederiz, zaman olur kl İstanbulun yük sek bir piyasasına, yahut llmandan kalkacak bir vapura malımızı yeüsürmek isteriz. Fakat kumpanya, Istedlğimlz vagonları günlerce bize vermez, malımız istasyonda bekler, piyasa hararetinl kay beder, yahut vapur kalkar gider, biz de birçok zararlara gireriz. Bundan başka kumpanya daima bize açık vagon verir. Kı^ günlerinde mallanmız yagmur al tında nakledilir, bu yüzden de birçok zararlara gireriz. Bin müşkülâtla kumpanyadan vagon alabildiğimiz zaman bu vagonların altı saat zarfında doldurulması şart koşulur kl, bilhassa kış günlerinde buna maddeten imkân bulunamaa ve altı saat zarfında doldurulamıyan vagon lar İçin de bizden ardlye ücretl ve ceza alınır. Biz bu dertlerden kurtulmak İçin bir otobüs ve kamyon sirketi aramağa mecbur olduk. Çerkesköyüne kadar gelej Avrupa şosesinin Çatalca lstanbul sosesi ile iltisakı temln edUirse bu kaınyonlarla İstenbula nakllyat yapmak henı çok kolayla§acak, hem de mallanmız İstanbulda çok ucuza satılabllecektir.» (Herault), M. Bastid (Cantal), M. B& nassy (Creuse), M. Beranger (Eure et umumî kâtibi M. Julien ile görüşmüş > Loire), M. Berthezenne (Gard), M. Besse tür. M. Julien Alâettin Cemil Beye ju Ankara 18 (Telefonla) Matbu(Lot), M. Maxence Bibie (Dordogne), M. beyanatta bulunmuştur: aların toplanma usulü hakkında Mec Blanc (Ain), M. Bonnefous (Aveyron), « Meclisi Meb'usanımjzda teşekIise bir lâyiha verilmiştir. Bu lâyihaya M. Bouesse (Mayenne), M. Brandon (Seikül eden Fransa Türkiye grupu azası, göre senebaşından itibaren Türkiyede ne). M. Breant (Loire İnf.), M. Bravet Türkiye Büyük Millet Meclismde de paralı parasız yapüan neşriyattan yecii (Ain), M. Briquer (Eure), M. Brom (Ht. bir Türk • Fransız grupunun teşekkülünüshası Maarif Vekâleti emrine verileRhin), M. Bruyas (Rhöne), M. Campinchi nü büyük bir memnuniyetle karsdeunıscektir. Matbualarma matbuat kanunu (Ccrse), M. Carron (Savoie), M. Castaglardır. Büyük Millet Meclisindeki yetnez (Cher), M. Cautru (Calvados), M. mucibmce bashklan mahallin en bü • Cayrel (Gironde), M. Cazals (Ariege), M. miş beş Türk meb'usu Fransa ile tes • yük mülkiye memurtma ve Cumhuri Chauvin (Eure), M. Chichery (İndre), M. riki mesai etmek hususunda sarfı meyet Müddeiumumisine ayrıca gönde Clerc (Hte Savoie), M. Cluzan (Gironde), sai edeceklerdir. rflecektir. Vekâlete verilecek neşriyat M. Cornu (CÖtes du Nord), M. Corsin Yüz otuz Fransız meb'usu da Franbilumum gazeteler, ajans tebliğleri, (Loir«), CouiUerot (Seine et L.), M. SME meclismde ayni mefkureyi taşı • mecmualar, kitaplar, risaleler, tahsil Courson (İndre et Loire), M. Dasque (Htes tezleri, haritalar, atîaslar, tablolar, gra yacaklardır. Pyrenees), M. M. Delbos (Dordogne), M. İki memleketi alâkadar eden şayanı fikler her çeşit resimler, plânlar, kro« Denais (Seine), M. Dsnis (Mayenne), M. dikkat meselelerin tetkna, Türkiyede kiler, şarin mecmualart, musild nota • Desgeorges (Loire), M. de Diesbach (P. Fransız lisanmm pek ziyade mergup lan, h'yatro piyesleri, cemiyet ve şir • de C), M. Dormann (Seine &. Oise), bulunması dolayısile çok kolay ola • ketlerin raporlan, her nevi kataloglar, M. Dormoy (Allier), M. Dcjssainx (Seine), caktır. yıllıklar, acenta ve muhhralardır. M. Duches Fournet (Calvados), M. Muquis (Oise), M. J, Durand (Doubs), Türk meb'uslarınm Fransaya ve Umumiyetl* memleketin kültür M. Faure (Loire), M.Fiet (Tarn), M. FiUon Fransa meb'uslarmm Türkiyeye yapahayatile alâkadar bu gibi eserler (Rhöne), M. Fontanier (Cantal), M. Fou'lcaklan seyahatler de iki memleket için basılmalarını müteakıp en kısa bir land (Loire), M. Frowent (Ardeche), M. hiç şüphesiz çok şayam istifade olacak zamanda Maarif Vekâletine göndeGasparin (Reunion), M. Gentln (Aube), müsterek içtimalar aktini teklif ederiz. rilecektir. Tevdi mecburiyetmden M. Germaln Martm (Herault), M. GiTarihte de, bircok defalar görül istisna tutulan matbualar şunlardır: rard (Jura), M. Gounin (Charente), M. düğü gibi bu kabil temaslar aramtzdaGraeve (Guadeloupe), M. Grimaıııd (Htes Resmî daiı«lerin deftereri, ki dostiuğu bir kat daha artrracaktır. Alpes), M. Grisoni (Seine), M. Guernut ba^I'klı kâğıt ve zarflar, Tica Bunlann her iki tarafta ayni ailenin ef(Alsne), H. Haye (Seine &. Oise), M. rethaneleıre, sirketlere, fabrikalara radı arasındaki telâkiler gibi tesir bı • Herard (M. &. L.), M. Hymans (İndre), mahsus tarifler, defteler, afişler, rakacağuıa em;nim. M. Jardillier (Cöte d'Or), M. Join Lamsan'at kıymetini haiz diğer matbubert (Eure), M. Jouffrault (Deux Sevres), Bundan başka iki parlâmentonun alar, davet tezkereleri, adıres ve M. Lagrange (Nord), M. Laumond (Corhüsnüniyetle cahsan azasınm sarfettikilân kartları, başhklı mektup kâğıt leri mesai, umumî sulha son derece biz reze), M. Laurent (Selne), M. Lebret ve zarfları, lokantalara mahsus ye(Seine İnf), M. Ledoux (Ardennes), M. met edecektir. » mek listeleri gibi şahsî matbualar, Maccmin (Deux Sevres), M. Malrlc (Tarn), Fransız Türk dostluk biletler, tahvilât hisse senetleri, M. Margalne (ame), M. Marie (Seine pullar. grapu azaları (Lot), M. Rajmond Patenötre (S. &• O.), Arkadafarmn Alâettin Cemil Bey İnf.), M. Martin (Lot et Garonne), M. yıkılmış bir halde bir kelime söylemeden Masslmi (Rhöne), M. MendesFrance (Eubize Fransız Meb'usan MecKtmdeki sendeliyerek ağır ağır iniyor ve söyle re), M. Meyer (Seine inf.), M. de Monzie Fransız Türk grupu azalarınra isim • niyordu: M. Payra (Pyr6nees Orient.), M. Perfettt lermi ve mtihap daîrelermi de bildir Hulyam mahvoldu, fakat çok şükür (Hte Marne), M. Piot (Seine), M. Polllot mîstir. Aynen dercediyoruz: vatanım kurtuMu. (Cöted'Or), M. Pomaret (Lozere), M. Reis: M. Edouard Herrot (Rhöne). Prentout (Calvados), M. Raude (MorbiBir sonbahar günü, krizanteınlerin açReis vekilleri: M. Emile Borel (Aveyhan), M. P. Richard (Rhöne), M. Rülart tığı günlerde (Gül) yaprakları sararmış rcn), M. Barety (Alpes Maritimes), M. de Verneuü (Aisne), M. Riviere (Creuse), bir ceviz altındaki kanapeye oturmuş, Proust (İndre et Loire), M Henri Cha M. M. Rolland (Rhöne), M. Romastln ebedî istırabile yaşıyor ve Demiri düşü tenet (Seine tt. Oise), M. P. Mortier (Sarthe), M. Salles (Rhöne), M. Solafer nüyordu. Ondan ne bir mektup ve ne de (Seine et Marne). (Charente İnf), M. Serre (Meurthe et bir haber almıştı. Kim bilir şimdi o HulKâtlbi umumî: M. Julien (Rhöne). Moselle), M. Taittinger (Seine), M. Tasso yasile, Demirin anlattığı sür ve aşkuı Kâtlpler: M. Guy Menant (Mayenne), (B. du Rhöne), M. Thebault (tle et Vikâbesi istanbulda yaldızlı bir güneş alM. de Lyrot (Tlle et Vüaine), M. Pezet laine), M. Torres (Alpes Maritimes), M. tında Boğaza karşı taflanların gölğesine (Morbihani, M. Cadoret (Finistere). Vernay (Loire), M. Vidal (Ariege), M. L. sığınarak bir kuş gibi cıvıldıyorlardı... Azalar: M. Andraud (Puy de Döme), İşte bak agaçlar yapraklannı dökü M. Auge (Tam &. Garonne), M. Bacquet Vincent (Pas de Calais), M. Wallach (Ht. yordu. Gönlünde de bir hazan başlamıştı. (Pas de Calais), M. Barbero (Rhöne), M. Rhin). Sokak kapısı çahnmıştı, Gül bilmiye Baron (Tarn et Garonne), M. Barthe rek ürperdi. Hizmetçl kapıyı açmış birialle konuşuyordu.. Gül, titrek ve ümitli bir sesle sordu: ta tahkikat yapan bir muharririmize Kim o? (Birînci sahifeden mabat) lstanbul Liman idaresi yukanki tel Hizmetçi cevap verdi: Bir bey sizi görre bulunduğunu bildirmiştim. Filhakigrafta mevzuu bahsedilen Faucon isimmek istiyor küçük hanmı. ka bankeri kaçırmakta olan Mayotis ili bir yatın limanda kayıtli bulupnıa Buyursunlar, dedi. Gül ayağa kalktimli vapur dün Pire l'manma gehniş • mıştı, nefesi kesilmiş gibiydi. Demir birdığını bildirmiştİT. Bundan başka Atir. Zabıta sıla tedabir ittihaz ettigi i • denbire görünmüştü. Gül heyecanla hay çk» gemiye emniyet memurlan, Amemcrika bandırah bir yat ta Istanbulu kırdı: terketmis değildİT. Bu vaziyette tel rikan konsolosanesi kâtibi ve bankerin Demir Bey!.. grafta bir yanhslık olduğu tahmin o • kans : le avukahndan başka kimeenin Demir ağır adımlarla geMl... Şimdi hiç lunabilir. girmesi kabil olmamıştır. konuşmadan elleri birbirinde derin bir Bankerin avukatı ne diyor? Vapurda firarî banker însulün bu • sükut İçinde gözlerine bakıyorlardı. (Gül) Atina 18 (A.A.) Sabık nazırlunduğu tesbit edildikten sonra evrayavaşça sordu: 1ardan ve M. Insulün müsavir avu Hulyanız ne oldu? kı tasdik olunmus ve bu muamelelerin katı M. Jorj Pop, Havas Ajansı mu Öldü!... hitamını müteakıp kendisine Yunanishabirine şu bayanatta bulunmuştur: Susuyorlardı. Gül başmı önüne igmiştanı terketmesi için icap eden resmî mö« Vapur 20 nisana kadar tutulti, Demir yavaşça Gülün ellerini avuç saade verilmiştir. Fakat gemiye bir mumuştur. Hareket ederken M. lnsul, lan içinde sıkarak: hafu konulmustur; ve tnsulü hiçbir Yuoldukça yorgundu. Kendisine çok fır Gül! dedi Ben İstanbulun kozmapolit nan iskelesiîke çıkarmıyacağma dair tınalı olan Girit sularına gitmeme muhitl içlnde Hulyamı kaybettim.. Şimdi kaptandan kefalet altnmıştır. Anadolunun temlz sinesinden bir Gül iş arıyorum Ortamektep mezunuyum. Polis mek teb.nin 27 ncl devresinde de tahsil et tim. Kapıcılık, odacüık ve hademelUc gibi bir İş istiyorum. Bana geçinecek kadar bir 1? vereoek hayır sahlplerinin Topanede Boğazkesende Hafız Babir Efendi vasıtasile Kemalettin adresine malumat venneleıini rica ederim. Oonanma Gemiyeti lahvilâtımn 54 öncu keşidesinde kazanan numaralar 15 mart 934 tarihinde Donanma « • miyetl tahvilâtının lcra edilen 54 üncÜ keşidesinde lkramiye ve amorti lsabet eden tavilât tertip ve sıra numaralannı gösterir cetveldir: Müflis banker Pirede Tahvilât tertip numaralarî 2815, 8405, 1536, 7749, 7070, 1111, 3558 9357, 3364, 9169, 4120, 7950 lkramiye isabet eden namaralai İkramiye Tertip numarası Sıra nu T. L. maran 1200 4120 45 300 153S 64 100 S558 63 i 1 0 6169 30 { 10 7070 19 10 19 3364 10 81 9169 10 3364 95 5 32 3364 5 36 2815 5 4120 59 5 83 3364 7749 5 37 9357 5 70 8405 5 14 3558 5 56 3354 5 25 5 1111 10 ~Balâdaki tertiplerin hizalarında gösterilen sıra numaralardan mütebakl ayni tertiplerin diğer sıra numaralarî kâmilen amorti lsabet etmiştir. İkramiye ve asıortl bedeli 22mart 934 tarihlnden İtibaren tediye edilecektir. Amorti bedeli beher tahvil için (1,10) kuruştur. netice vermedi. Baba Danovan yanımda duruyor ve muzaffer bir gülüsle benim hareketlerimi seyrediyordu. Sahne üstuste yığılrmş dekorlar îsb'sna edilirse çtrçıplaku. Biraz ötede san'atkârlann localan vardı. Betti Sarjenin locası da bu meyanda idi. Birdenbire aklıma geldi. sordum: Localan araşhrdınız mı? Belld Zannetmem. Localarn hepıî kionlardan birine gizlenmiştir. litlidir. Anahtarlan bende durur. Sözlermi teyit için cebinden koea • man bir anabtar dested çıkararak gösterdî. Peki dedim, bu adam seyircfle sizin rm bulunduğu yere atlamamıs, mif, ne ohnus? Uçmuş mu? Kaptcıya koparmağa geldim! CUMHUR YE Senaryo iMüsabakası Rey pusulası Reyimi «.Mahvolan Halya» başhklı hulâsaya veriyorum. Adres: Bunun üzerine tnsulün râkip olduğu Yunan bandnalı Mayotis vapunı gece yarısından sonra saat 1 snlarmda Portsaide doğru Pire limanını terketmis • tir. Atina 18 (A.A.) Mayotisin ha reketinden sonra, Pirede bir sayia dolaşmağa başlamıştır. Bu sayiaya göre, Faucon isimli Amer3ca bandıralı yat, însulu takip içnı lstanbuldan üzere bankerin dostlarmın hareket kendisine etmiştir. Mayotise yolunu değiştirtmek haber verdikleri de ilâve edüiyor. CUMHURİYET Dün bu husısdemedim, fakat sonra yaklasmca a • damakdlı gördüm. Uzun boylu, h*i yapılı, geniş omuzlu bir adamdu Basm • da kocaman, siyah renkli bir fötr sapka vardı. Yırtıcı hayvanların gözlerine benziyen gözleri ham hain parıldıyor du. Gözlerinden onun iyi bir mal ol madığmı anladun. Baba Danovan izahatmı eksik bırakmif, asıl benim öğrenmek istediğim seyi söylememiştL Başka, başka... Üzerinde başka birsey görmediniz mi? Durun bakayım. Evet eli sarılı idi. Söylemeği unuttum. Hangi eU? Sağ eli. Neden buna bu kadar çok ehemmiyet verdiniz? O kadar mühim mi?. Mühim. geçirdiğimden Yeni bir ipucu ele J dersiniz ? Orada çıkılacak bir kapı bulunmadığına emin misin? Şiddetle başmı salladı: Hayır hiçbir kapı yoktur, dedi, bu adam tiyatrodan dısarı çıkmak için ya benim önümden geçmeğe, yahut ta siîflör deliğinin yanmdan seyircilerin bulunduğu yere atlamağa mecburdu. Tabiî böyle yapsaydı görecektim. Kör değilim ya... Hayır hayır adam olduğu yerde kayboldu. Bunun üzerine meseleyi size anlatmağı ve fSmnizi al mayı düşündüm. Baba Danovan ben sana gene ayni suali soracağım, sahnede gizli bir kapı falan yok mudur? Yoktur be canım. Bir vakitler Bana sini, Sporades adalarına doğru te veccüh etmesini tavsiye ettim. De niz vaziyeti müsaade ederse, Maiotisdode vapur Kanese doğru mecek fakat kat'î bir karar vrmeden evvel M. lnsul telsizle bana müracaat e decekttr. Ben M. Insule evvelâ Yu nan sulannı terketmesini ve ilk telsizini sonra vermesini söyledim. Fakat zannedersem M. tnsul ecnebi dostlarmın da fikrini soracaktır. Ma dam tnsul, pazartesi akşamı Simplon ekspresile Paris ve Londraya hareket edecektir. Diğer taraftan M. tnsul, Cibutiye oradan kara yolile Habeşistana gideceğini bildirmiştir.» damla ikinci defa olarak ve büyük tiyatro hâdiselerile alâkasuu daha fazla ispat eder bir şekilde karşılaşmif olu • yordum. Baba Danovana sordum: HAYAL ET ıcera romanı: 26 löşça idi. Nakleden: ömer Fehmi bi dağldı. Bende de yeni bir şafkın lıktn* basladu Acflba riiya mı görmüştüm? Hayır haynr biraz evvel orada bir adam bu • lunduguna emindim. Benim bir kolum kesiktir «ma kafamda, gözlerimde hiçbir kusur yoktur elhamdülillâh. He • men herifi araşfarmağa başladım. PeV i netice ne oldu ? Baba Danovan gene bolca bir mîktar tükürüğü yere fu cevabı verdi: Ne olacak, bularoadım. Şimdi s&yjeyio bakayun bana, d* bu ise n* fnlattıktan sonra Bulunduğu yer oldukça İHcönce adamakıllı seçemedim. Bir da[iıa dikkatle baktım. Mesele bayli ga • ; ripti. Bu adamm orada yapdacak hiç: Bana adamın kaybolduğu yeri kat'î olarak bildirebilir misiniz? thtiyar kapıcı «kimbüir» der gibi bir hareket yapb: Kat'î olarak mı? Hayır! Bir kâbu» gibi kayıplara karıstı, gitti, dedi. Haydi kulislere gidelim. Orala Gidelim ama fazla birsey öğrertnı bir gözden geçirmek istiyorum. Deceğinizi zannetmiyorum. Orada kaçacak yer yoktur. Zaten ben de bundan dolayı bu ise mana veremiyorum Ayağa kalktı, o önde ben binaya girdik. • •* Sahnede yaptığım teikikat arkada bir işi yoktu. İlk saskuılığun geçince [İNrkaç adım ilerledim. Hep orada duIruyor, sanki ben onu görmüyormu • [•um gibi dik dik bana bakryordu. Dayanarmyarak bağırdım: Hey, kimsin sen? Orada ne araorsun? Cevap alamaymca üzerine doğru yülüra. İşte bu sırada hiç beklemedi Egim birsey oldu. Adam btr duman fi vardı, sonradan kapabldu Peki bu bahsi bırakalnn.. bu adamm eşkâlini anlatabilir misin? Anlatayım. Evvelâ pek farke önünüzden geçmemis, loealara girme dolayı çok memnundum. Eli sargüı a 'Mabadi