22 Mayıs 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

22 Mayıs 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 Mayıs 1933 Çocuk masalları nin Vaktile Hindistnadaki Baraputra hüküm darının üç oğ lu vardı. Bun lardan ortan cası ve küçüğü boylu boslu, iri ayrı delikanlı Iardı. Halbuki büyüğü Prens Mitras küçük mini mini bir | | J (1 gençti. Herkes H I [ 1 onun adını «Cü ce Mitras» koymuşlardı. Çok Baraputra okumuş, ilmi, marifefti yerinde kalbi de çok iyi olmasına rağ men babası onu veliaht tayin etmekte tereddüt ediyordu. Çünkü böyle eciş bücüş vücut lü bir hükümdarla halkın alay etmesi ihtimali vardı. Onu bı • rakıp ötekilerinden birini seç sc memleketin âdeti bozulacaktı. Bir gün Mitrası çağırdı: Oğlum, dedi, vaziyeti bi liyorsun. Acı birşey ama, sen bu vücutla bu memleketin başına geçemezsin.. tstersen seni şöyle uzak mesnleketlerden birine göndereyim. Belki oralarda serpi • lir büyürsün. Cüce, hükümdann elini öperek: Hay nay emrin başım üstüne! Dedi. Ertesi sabah ta hazırlığını yaparak yola çıktı. Mitrasın herkesten ziyade dadısı ile ve • daı çok hazin olmuştu. Hayatta en ziyade sevdiği bu eski falcı kadındı. Dadı, dedi, çok uzun bir seyahate çıkıyorum. Uzerimden himayeni eksik etme! *•• j'l werakh İkisinin yaşı: 343 Gün geçtikçe bizim Zaro Ağaya rakipler çıkıyor, hatta onu ihtiyarlıkt» geçelner bulunuyor. On on beş gün evvel bizim gazeteler 250 yaşında bir Çinli erkekle 200 yaşında bir kadından bahsediyorlardı. Bugün de Bulgar gazetelerinin yeni bir haberini gördük. Filibenin bir köyünde Vasiliç isminde 1757 tarihinde doğmuş, yani tam 170 aşında bir köylü varmış. Karısı da kendisinden 3 sene küçük, yani 167 yaşında imiş. Kan kocanın ikisinin yaşadığı senelerin mecmını 343 sene MCMLEKETLBRN ÇDCUKLAR. FAYDAU BıLGÎLER | Papağanların zekâsı Bugüne kadar papağanların oğrendikleri şeyleri bir makine bir gramofon plâğı gibi tekrar ettiklerini zennediyorduk. Nitekim mektep derslerini anlama • dan yaponış olanlara «Papağan gibi ezberlemis» demezler mi? Fakat Cenubî Amerikada Venezuella hükumeti ahalisinden bir âlim onlann düşündüklerini, zeki oduklanm da ileriye sür mektedir. Bu iddiasına şöyle bir vak'a sebep Prens Mitras az gitti, uz git ti, dere tepe düz gitti. Bir gün bir de baktı ki Baraputranın hududundan çıkmak üzere.. Sağ tarafta bir taşın üstünde gözüne bir yazı ilişti. Rav enizah rîb adrub Bir okudu bir daha okudu. Hiç birşey anlıyamadı. Başım sal • hyarak yoluna devam etmek is tedi. Fakat o anda arkasından bir ses geldi: Dön, yazıyı bir defa daha dikkatle oku! Mitras bütün zekâ ve dikka hükümdarının sarayı tini toplıyarak harfleri bir süzdü. Yüzünde sevinç ve memnun luk alâmetleri belirdi. Muammayı halletmişti. Satırı tersine o • kuyunca: Burada bir hazine var Cümlesi meydana çıkmıştı. Hemen iğri bir ağaç dalı bulup onu kazma gibi kullanarak ye • ri eşeledi. Akşama kadar uğraştıktan sonra meydana oyuk bir taş parçası, onun içinde de bakır bir metelik meydana çıkmıştı. Mitras ağlıyacağını mı, güle • ceğini mi bilmiyerek: Hazine buymuş ha! Diye parayı kaldınp attı. Fa kat hayret.. Para firlattığı kadar gitmiş, hatta yere düşmüş, sonra tekrar Prensin eline gelmişti. O zaman: Dur bakalım, burada bir iş var! Diye kendi kendine söylendi. Etrafa karalnık çökmüş, karnı müthiş acıkmıştı. Uzaktan bazı ışıklar görünüyordu ama o köye varması için daha bir iki saat lâzımdı. OnUığu avcunda sallı • yarak: Ey metelik, dedi, mademki sende gittiğin yerden geri gel mek hüneri var. Her halde başka marifetin de olacak! Göster kendini, şu anda benim karnımı doyurmanm bir çaresine bak! Daha lâfını bitirmemişti ki evvelâ üstünde hafif bir aydınlık hâsıl oldu. Sonra yere mükellef bir sofra kurvldu. Dolmasile helvasile cüce mükemmelen karnmı doyurdu. Paradan ilk defa kızıp attığv kıymetini bilmediği için tekrar tekrar özürler diliyerek yoluna devam etti. Geç vakit e riştiği köydeki misaf irhanede rahat bir uyku çekerek geceyî geçirdi. Ârkası gelecek defa ediyor ki aşağı yukarı üç buçuk asır demek. Kan koca ömürlerinde bir defa bile kavga etmemiş • ler. ömürleri gibi huylan da harikulâde doğrusu! Jackîe Cooper Kovboy kıyaîetıle resminl çıkanyor. rüasumluğa ve samimiliğe bakın! \ Avrupanın en küçük koyıı Avrupanın en küçük köyü Almanyada Brunswig dükalığı dahilinde Regensteindir. Bu kö yün ahalisi ancak 7 k>şidir. Ayni CTAHATLt» Cüceler ve devler memleketinde Afrika kıt'asının şarkında Ruanda memleketi dünyanın en esrar.li yerlerinden biridir. Bura Âlim birgün deniz kenann daki parklardan birinde gezinirken bir papagan kendisine doğru gelmiş, sonra gidip nhtıma bağlı bir geminin uç direğine konmuş. Oradan denizin üstüne uçarak çırpınıyor gibi hareket ler yapmış, bu vaziyetleri üç defa tekrar etmiş. Âlim evvelâ hiçbir şey anlamıyarak yoluna devam etmek istemiş. Sonra merak edip o tarafa doğru yü rümüş. Bir de ne görsün? Baş • ka bir papağan yaralı ve harap boğulmamak için var kuvvetile çabalayıp duruyor. Âlim gidip zavallı kuşcağızı ölümden kur • tarmış. öteki papagan da vazi fesini ifa etmiş olmaktan doğan sevinçle uçup gitmiş. ailedendir ve oradaki tek misa firhaneyi işletmektedir. Bu me sele Aknanyada son yapılan nü fus sayılmasında meydana çık mıştır. f^OYUNLAR Deniz dalgalı! Bahçede veya salonda, oda da oyunculann sayısından eksik sandalye alınıp sıraya dizilir. Herkes bir yere oturur. Bir kişi ayakta kalır. «Deniz dalgalı! Deniz dalgalı!» diye oturan • ların etrafında dolaşmağa baş • lar. Oyunu idare eden, oyunculardan her birinrn yanmşar dakika ara ile isimlerini söyler. Her ismi söylenen yerinden kalkıp koşanın arkasına takılır. «Deniz dalgalı! Deniz dalgalı!» diye tekrar ederek koşar. Niha \ yet herkes koşar bir vaziyete gi ' rince oyunu idare eden birden • bire: Deniz sakinleşti! Der. Bu kumanda verilir ve • rilmez her oyuncu kendine bir yer bulup oturmağa mecburdur. Yersiz kalan oyundan çıkar. îleride kendisine bir ceza veril mek üzere üstündeki eşyadan birşçy verir. Oyun her oyuncu eksildikçe bir sandalye kaldırılmak üzere tek kişi kahncıya kadar devam eder. Sonra oyunu idare eden her eşyanın sahibine bir ceza tertip eder. Meselâ: Horoz gibi ötmek, keçi gibi zıplamak ve saire. Mayıs bulmacası Şu gördüğünüz cetvelde 1 numaralı boş hanelere ayn ayn harfler ve 5 numarah boş hane lere de ayni harfi koyarak doldurunuz. Her hane soldan sağa okunduğu vakit mânalı birer kelime 1 numarah hane yukandan aşağı okunduğu vakit te haya tınızda size en büyük destek o lacak bir iktısadî vasıta meydana çıksın! tmtihan ve tatil ayı hazırlık • lan olduğu için bu defa küçük ve genç karilerimize fevkalâde mükâfatlar veriyoruz. Doğru halledenlerden birinciye 5 lira, ikinciye, üçüncüye, dörbarası», beşinciye Foto Etemde 6 kartpostal bir ağrandisman çıkarmak hakkı, diğer 100 kişiye muhtelif hediyeler. Cevaplar, haziranm birinci gütıüne kadar «Cumhuriyet Çocuk tahifesi muharriri» adresine g5n da Afrikada müstakil kalan ye • gâne zencilerin krallığı «Uran • ti» vardır. Ahalisinin dinî itikatlan gayet tuhafhr. ölen reisle rinin ruhlarının bir aslan veya diğer vahşî hayvanlann içine girerek yaşamakta devam ettiğine inanırlar. Bu memleketin diğer garip bir tarafı da arazisinde dünyanın en uzun ve kısa boylu adamlarını toplamış olmasıdır. Uzunların boylan iki metreyi geçer. Tenleri bronz rengindedir. Me denî milletlerin sporlarma benziyen idmanlar yaparlar ve kolaylıkla 2 buçuk metre yüksek • lîkten atlarlar. Cücelere gelince boylan 1 metre 40 santimi geçmez. Adeleleri çok kuvvetlidir. Büyük gözlerinde zekâ parlar. Kulübelerini dal ve yapraklardan gayet sağ En uzun ve en kısa Ruandalı lardan mürekkep bir grup. Solda: Bir Ruandalının kat an lam yaparlar. En kuvvetli yağ • murlar bile içeri geçemez. Silâhları yay ve oktan ibarettir. Ok • lan zehirlidir. Ok vücude girer ^ Fıkralar Dünyanın şekli j Muallim Oğlum, söyle ba« kayım, dünya ne şekildedir? Behçet Yuvarlaktır, muallim bey! Muallim Pekâlâ, Saim sen söyle bakalım, bunu ilk defa kim meydana çıkardı? I Saim Behçet, muallim bey. Tahrir vazif esi Muallim bey bir tahrir vazifesi vermişti: «Hayatta kimseye tmuhtaç •Imamak için ne yapmah?» Geceleyin kâğıtlan birer birer tetkik etti. Bütün talebe az çok bir şeyler yazdıktan sonra neticeyi şöyle bağhyorlardı: «Şim diden bir İş Bankası kumbarası tedarik etmeli?» 2,50 metreden atlıyan Ruandalı Bporcular girmez bu zehir kana kanşır. Ok çabuk çekihnez ve gene kendilerinin bildikleri panzehir kullanılmazsa muhakkak ölürler. 1 2 3 L F V 5 " Gürbüz çocuklar P A A ç E E H E S M K Ş İ A A A I İ A • l A A A M F M C U A 5 derilmelidir. Bu şartlara riayet etmiyenler mükâfat kazanamazlar. İki vahşi keyifli seyahat etmenin yoluna balmaşlardı ama Üsküdar 22 tnci İlk mektep m rinci stntftan Günseli Hâmit

Bu sayıdan diğer sayfalar: