Cttmhariyet' SON TELGRAFLAB I Bana kalırsa Hitler ve Gazi Afyon inhisarı lâyihası Meclis encümenlerine verilen lâyihanın son şeklinin esaslarını neşrediyoruz Ankara 18 (Telefonla) Afyonun devlet inhisan altına alınması lâyihası Meclise gehnis ve alâka dar encümenlere havale olunmus tur. Lâyihanın son şeklinm belli baslı esaslan şunlardır: Madde 1 Ham afyon, tıbbi afyon ve morfin ve bütün milhleri ve morfinin uzvî hamızlarla veya kuulü cezri ile birleştirilmesinden mütehassıl bütün eterler, bunların milhleri, ve ham kokain, ekolin ve trofo kokain ile bunların milhleri, filotik, okodal, asedigon ve bunların ter kibi kimyevisinde bulunan madde ler ve bütün bu cisimlerin tktısat v e Sıhhiye Vekâletlerince tayin olunacak müstahzarların imaL, ithal ve îhracı inhisar altına alınmıştır. imalinde mazarrat hasıl olduğu ve toksifomanı tevlit eylediği fennî surette tesbit edilen yukarıki fıkrada yazıiı maddelere benzer diğer maddeler Heyeti Vekile kararile inhisar altına alınabilir. Ham afyonun memleket dahilindeki ticareti serbest • tir. Madde 2 Bu inhisarı îşletmek bu kanunda yazılı vazife ve salâhiyetleri haiz olmak ve tktısat Vekâletine bağlı bulunmak üzere bir inhisar idaresi teskil edilmistir. Madde 5 Afyon alım mıntakaları Iktısat Vekâletinin mütaleası öğrenildikten sonra Ziraat Vekâle • tinin teklifi ve Heyeti Vekilenin tasdikile ilân olunacaktır. Madde 6 Hükumet açılacak afyon enstitülerinin tetkikatına istinaden afyon ziraatine müteallik fennî şartlar koymağa ve bunları mecburî tutmağa salâhiyettardır. Madde 9 İnhisar idaresinin merkezi Istanbuldadır. Izmirde bir şubesi vardır. Bundan başka memleket dahil ve haricinde icap eden yerlerrfe subeler açılabilir. Muvakkat madde: 1 Bu kanunun nesri tarihinde ellerinde evvelki seneler mahsulüne ait ham afyon stoku bulunduran • lar bunları b<r av zarfında mahal lin en büyük mülkiye amirine bîr beyanname ile bildirirler. Beyan • namede bu malın sahibi, miktan, evsafı, yazılaeaktır. Beyannamesi verilmis ham afyonlar 31 kânunuevvel 933 tarihine kadar sahipleri veya bunlardan satın alanlar tarafından ihraç edilebilirr. Bu ihracatın beyannamelere mutabakatini inhisar idaresi kontrol eder. Muayyen müddette beyanname vermiyenler veya beyanname mündericatı hilâfı hakikat olanlar ihıaç hakkını kaybederler. Mallarını bu tarihe kadar sata mıyanlar bunları inhisar idaresine teslime mecburdurlar. tdare bunlann bedelini satış yaptıkça satif tutarından masraf çıJctıktan sonra % 2 kumüsyon alıkoyarak sahibine verir. Lâyiha kanunun 1 mayıstan muteber olacağını bildirmektedir. rlitlerin nutku umumî endişeyi izale etti Fakat Başvekil yeni bir beyanatında: «Bize zorla bir vesika imzaîatmağa kalkarlarsa Cemiyeti Akvamdan ve konferanslardan çekiliriz» diyor [Almanya Başvehilinin yeni nutkunda tabık Kayserin »on nutukları gibi bütün dünyaya meydan okuyacağını bekliyen Fransızlar büyiik inkisarı hayale uğramışlardır. Bilâklı Amerika ve Ingiliz mehafili ve matbuatı derin bir nefea almışlardır. Hitlerin kullandığı gayet itidalkâ rane lisan bütün cihanı sarsmakta olan gerginliği birdenbire hafifleş* tirmiştir. Bu nutkun hasıl eylediği ak'.tlere dair dünyamn her tarafmdan gelen haberler alelumum iyi intiba btraktıttmı bildiriyor. Nutuk şekil ve ifade itibarile fiddetli olmamakla Almanyamn silâh işlerinde diğer devletler ile müsavi olmak azminde bulunduğuna ve herçe badabat ba maksadı istihsale çahşacağtna şüphe bırakmıyor. A jcnim verdiği telgraflar şunlardır:] de daha ziyade ümit ve cesaret verict bir şekilde görülmektedir. Diplomatik mahfeller M. Hitlerin nutkunu »üphe götürmez surette rtîlâf • perverane »aymaktadırlar. Sir John Simonun Cenevreye avdetı* hakkında • yeni vaziyet daha açık *urette an'aşılıncıya kadar • hîç bir karar alınmıyacakbr. NAL1NA MIHINA Merîeniyet z= Cinnet! 1 îngiliz gazeteleri ne diyorlar? Londra 18 (A.A.) Reuter bildiriyor: Timet gazetesi umumiyetle diğer gazetelerle hemfikir olarak Başvekii Hitlerin nutkunu rtilâfperver, ciddî ve daha iyi bir hava ihdas edecek mahiyette olarak kabul etmeğe temayül ediyor. Ve şimdiye kadar demagok ve tafra furuş olarak tanınmıı olan Hitlerin şahunda bugün dünya bir devlet adami gö*müstür, diyor. Ayni gazete, Nadolninin silâh bırakımı konferansmda yann alacak vaziyeti Alman hükumetinin sivaseti için bir mihek telâkki etmçktedir. M. Rozvelt nutku bizzat dinledi Vasington 18 (A.A.) Reisicumhur M. Rozveltin M. Hitlerm nutkunu bizznt d'n'emis o'duğu Bevaz sarav ve Haridye Nezareti mehafili, Alnoan Başvekilinin sözlerini muvafık bulmuşlardır. Bu mehafü, Hitlerin taarruzî sflâhlar mese'esindeki pek muslihane hattı harekerini takdtr etmekte ve ademi teca • vüz misaln me$elesinde M. Rozveltin teklifini kabul etmesini alkışlamaktadır. Bu mehafil, Cenevrenin ve cihan iktısat konferansının havasmda »alah vukuımu itimat ile beklemektedir. Pariste intibalar Paris 18 (A.A.) Almanyamn derin temayüllerini ifade etmiş olsaydı fena karşılaysckları muhakkak olan salâhiyettar mehaffl. vaziyetlerini tesbit etmek için vakinda Cenevrede yapıIacak olan müzakereleri beklemekte • dirler. Alman Başvekilinin nutku umumiyetle ihtirazla karsılanmu, bethahane mütalealar yürütülmemistir. Nutkun muslihane idaresi ehem • miyetle kaydedilmekte ve bunun Hitler usuMerinde bir dejjisik'ik teşkil et • mekte bulunduğu söylenilmektedir. iüer bir çok Alman müelliflerini kitap çıkarmaktan menetti. Aforoza uğnyan mütefekkirlerin listesmde öylelerinin mmJerini gördüm ki, Almanyada, adeta, zekâya ve tefekküre paydos dendiğtne hükmeder gibi oldum. Cermanlığın müdafaası namına gözlerini «ımsıkı yuman ve etrafa saldıran bu kör miIKyetçıHk, eski bir Alman icadıdtr. Cermanlığın kusurlan na bile tapınmayı milletme telkin eden Lessinglerin, Fichtelerin, Schlegellerin memleketinde bugün doğabilecek en tabii adam, Hitlerdir. Almanyadan Fransaya geçen bu gözleri kapalı va • tanperverlik, Maurice Barrese su sözü söyletmişti: «Vatan haksız olsa bile ona hak vermek lâzundır.» Ve yanm asırdanberi, Almanyamn arkasından Fransa, ttalya gibi memleketler mandıIar ki kuvvetli miUetler kör bir vatanperverlirten doğar. Bence hiçbir tezin, hiçbir akidenin kıymeti mutlak olmadığı ve muayyen bir zamaran icaplanna göre değiftiği için, kör vatanperverliğin lehinde ve aleyhinde mücerret bir hükiim verecek değiiim. Biliyorum ki «insan ne dilinin, ne de ırkının malıdır; insan kendi kendinin malıdır, çünkü hür, yani manevi bir mahluktur» diyen Socrate ve yahut ta «insan, kökleri doğduğu toprağa saplanmış ve hareketsiz durmak için yaratılnruş bir ot değildir.» diyen Plutarque bugünkü Almanyamn başvekili yerinde olsalardı, büsbütün baska düsünebilirlerdi. Fakat yumruğunu Ahnanyanın düsünen kafalanna mdirmeğe kadar varan bn milliyetçilik, nihayet kendi basmı dovü.vor dcmektir. Alman Bafveldline şarktan ibret almayı tavsiye «den ve Gari Mustafa Kemalîe a'kadrf.'«trını örnek olaraU gv*teren Taymi» gazetesi insanlıkla vatan» perverlik orasındaki muvazenenin en güzel misalini bulmus oluyor. PEYAMİ SAFA T imarhane doktorlarmdan bir zatın, evvelki günkü Cumhuriyette çıkan sözlerine göre, Medeniyet = Cinnet demek pek yanlı« obmyacak. Muhte rem doktor diyor ki, medeniyet^ üerledikçe delilik artryor. Anlaşılıyor ki medeniyetin her sahadaki yeni yeni icatlan, msanlan tabiilüderinden uzaklaştmyor ve tabiatten bu uzakiaşma sinirleri bozuyor... Bufikk,pek te yanlıs ohnas» gerek. Ceohe gerilerinde açlıktan, sefaletten, hastalıktan ve bakımsızlılrtan ölen milyonlarca çocuk ve kadm hariç, yalnız cephelerde dokuz milvon delikanlınm ölümfle neticeleneTi böyük harp, bir cinnet ve bu harote, kan ve çamur içinde, senelerce boğuşan insanlar, mecnun değil de nedir? Filvaki, medeniyetin müsavi cinnet olduğuna en böyük delil şu ki bedevi, hatta vahst kavimler bile, medemlerin yaptıklan gibi tam dört sene gece gündüz durmadan birbirlermi oldürmezler, dereîer gibi akan kandan onlarm bile mideleri hnlanır, gözleri karanrdı. Rozvelt beyannamesi ve Türkiye (Birind tahifeden vmbait) rilmemesi. Sulh yolunda hüsnü niyetini her fırsatta eserlerile ispat eden Cumhuriyet Türkîyesi merkezinde M. Rozveltin teklifi çoh müsait karşılan • mıstv. Yalnız muahedelerîn tesbît etmiş olduğu bazı ahkâm icabatı müstes nadır. Muhterem doktorun medeniyet mSsavi cinnet prensibini kabul edmce bazı hc< düsüncelerle karşılasmamak mümkün değildir. Evvelâ, medem'yeti tn üerid« bulunan milîeb'n, en kaçık olduğunu kabul edeceğiz. Saniyen, böyle bir mflletiu ülkesini süsliyen her çeşit abidele rin ve umran eserlerinin hep birer cinnet eseri olduğunu kabul edeceğiz, salisen, çok geçmeden en medenî mille • tin oturduğu memleketi, nüfusuna göre knk, elli, hatta yüz milyonluk bİT ti« marhane diye kabul edeceğiz. Hatta bir kaç asır sonra, bütün miüetler, eski bir tabirle medeniyetin evci bâlâsma çt» kmca, bizim ihtiyar küremîzin fezada dönop duran 2 milyar çdgmla dolu tostoparlak bir timarhane olacağmı kabul edeceğiz. Doktor Beyuı fikrme göre, beseriyeti büsbütün çıldnmaktan korumak îçia zndelüeri, delileri, yan delileri, kaçıkları, bir kaç tahtasi eksikleri hadım etmekten başka çare yokrur. O halde, medeniyet müsavi cinnet esasını kabul ettiğimize göre, medenî mOIetleri tedricî surette akamete sevketmek, en medenî geçinen milletin, kısa bir müddet sonra köküne kibrft suyu ekmek demek' tir. Ben, dünyada yaştyan insanlar, medeniyet sayesmde üreye üreye, çpğala çoğala, bir gün ne oiacaklar, diye merak edip dururdum. Doktor Bey bu merakımı izale etti. Anlaşılıyor ki kendi zehiri içine akarak kendini öldür^n bîr mahluk gibi, medeniyet te msanJığı yok edecek ve niharet, bOmem kaç bin sene sonra, fnsanlık = Medeniyet Medeniyet = Cinnet Cinnet = Akamet Akamet = A4am olacak! Ingiliz mahfellerinin mütaiealart Londra 18 (A.A.) Doğru malu mat alan mahfeller Başvekil M. Hitlerin nulku hakkında mütalea yüriitmek istememektedirler. Bu mahfeller Başvekilin söylediği sözlerin Cenevrede fiil ve hakikat halini aimasını beklemektedirler. Daladiyenin beyanatı Paris 18 (A.A.) M. Daladiye, Havas Ajansı muhabirinden birisine M. Rozveltin beyannamesi hak kmdaki şahsî mütaleasım şu suretle söylemiştir: Reisicumhur M. Zozveltin be yannamesine samimî bir memnuni • yetle muttali oldum. Bütün Fransız milleti bu beyannamenin asilâne ilhamlarını «elâmlar. Hava yoliarı lâyihası Ankara 18 (Telefonla) Türkiye Hava yollan idaresi lâyihası Iktuat encümeni tarafından tetkik edilmistir. hiicümen tayyare kazalannda ölecek • lerm ailelerine 5000 yerine 1000 lira tazminat verilmesini muvafık görmüştür. Hitlerin yeni bir nutku Sırp Bulgar Hududunda. Berlin 18 (A.A.) M. Hitler, Almanyamn müsavatsızhğı devam ettiren h:ç bir vesikayı imza etmiveceğini ve Alman hükumetinin vaziyetindeki şayet Alminyaya böyle bir vesikayı deeisikliğin Cenevre konferansını gir zorla kabul ettirmeğe ka'kısdacak olnrdiği bugünkü çıkmazdan uzaklaştnrnası sa beynelmîlel konferanslardan ve Mümuhtemel addedilmektedir. Dünya ıkletler Cemiyetinden çekileceğini beyan tisat konferansmın müstakbel vaıiyeti etmistir. »»ınnmımmııııııııııııııııiiiııııiHiıınııııııınımıımımiK 10 devlet müsait cevap verdi Wasington 18 (A.A.) Dün öğleden sonra 10 devlet, M. Roz veltin beyannamesirve müsait surette cevap vermislerdir, ki sunlardır: tngiltere, Jsveç, Felemenk, Avusturya, Norvec, Danimarka, Litvanya, Meksika, Küba ve Panama. Barut inhisarı bütçesi Ankara 18 (Telefonla) Barut ve mevaddı infilâkiye inhisarı bütçesi Meclis heveti umumiyesine aevkedilmistir. Hindenburg cevap verecek Berlin 18 (A.A.) Reisicumhur Maresal Hindenburg, pek yakmda M. Rozveltin beyannamestne cevap verecektir. M. Venizelos için Yapılan teklif M. Metaksasm teklifi Mecliste kabul ediliyor Atin« 18 (Hususî) Meclis dün toplanmıştır. M. Venizelos Meclise gelmemişti; Mecliste hürriyeti kelâm ve kürsirnün masuniyeti mahfuz olmadıkça kendninin içtimalara istirak etmiyeceğini ifade eden mektubu okunmuş, bund?n sonr» M. Kafandaris ve M. Papanistasitı söz aiarak siddetli protestoda buiunmuşlar, M. Venizelosun Plastras tarafından altı kraliyetçi nazınn kur şuna dizilmesini metetmek istemeyip ancak Plastrasm vatanî hizmetlerini anmak istediğini söylemişlerdir. Muhalifler iki hatibi şiddetle alkışlamışlardır. Harbiye Nanrı M. Kondilis ve Bahriye Nazm M. Haci Kiryako münasebeteiz gürültüleri takbih ederek M. Çaldarifir verdiği izahattan sonra muhalefetin içtimalardan çekilmesinin doğru olmadığmı, altı kraliyetçi nazırm kurşuna dizilmesinde hîç bir münatebet ve me*'uüyetleri olmadığmı •öylemişlerdir. !ki nazırm nutuklanndan hâsıl olan umumî intiba pek gayrimüsaittir. Meclis bugün de toplanacakhr. M. Venizelosun mahkemeye sevki hakkındalri teküf hiç bir kimse tarafından reddedilmiyeceğinden kabulü muhakkakte. M. Metaksa* teklifin kabulünden »onra hükumet M. Venizelosa af bahçeden Oarülbedayi Bursaya gitti Bursa 18 (Telefonla) Darülbedayi san'atkârlan bugün Balıkesirden şehri mize geldiler. Burada Tayyare Cemiyeti menfaatine temsiller vereceklerdir. M. Rozvelt faaliyetini genişletecek Wasington 18 (A.A.) Havas Ajansı muhabirinden: Beyannamesinin gördüğü iyi kabulden cesaret alan M. Rozvelt, siiâhlan bırakma konferansının muvaffakiyetini temin maksadile mesaisine devam etmeğe hazırlanmakta olup amelî bir takım teklifler hazırlamağa başlamıştır. M. Norman Davis, bu teklifleri münasip bir zamanda Cenevrede tevdi edecektir. M. Rozvelt, emnü selâmet meselesi hakkında Fransayı tatmine çahsacak ve baslıca devletlerden taarruz silâhlarımn tedficî surette azaltmalarını istiyecektir. Bundan sonra Amerika silâhla nnı azaltmıs olan milletlerin emnü selâmetini temin edecek beynelmi lel itilâflara istirak edecektir. Amerikanın silâhları bırakma mukave • lesi ahkâmına halisane riayet edilmesini temin etmek maksadile beynelmilel ve daimî ve otomat'k kontrol a istirak edeceği ve sonra istişarî misakı imza etmek suretile harp tehlikesi halinde diğer devletlerle birlikte mutaarrızı taırif etmek için yapılacak istişareye istiraki taahhüt eyliyeceği zannolumakadır. Amerrkanın bundan başka ihti mal mütaarrızlara karşı şimdiye kadar takip etmiş olduğu an'anevî siyasetten vazgeçeceği rivayet olunmaktadnr. Nihayet Amerika, intikal devre sinde hududu ötesine asker göndermemeği taahhüt edeceği söyleniyor. Çırpınma hiç! Gebereceksin, dedim, gebereceksin! Bütün kuvvetile başını omuzları hizasına doğru çekmeğe çalışıyor, boynunu kısarak ve parmaklarımın bastığı nahiyelerdeki adeleleri sıkıştırarak mukavemetini arttırmağa çalışıyordu. Arada bir hiç kımılda roıyor, kuvvetini biriktiriyor, sonra anî bir silkinişle dizimin altmda karnını kurtarmağa muvaffak oluyor, hatta parmaklarımın altından boynunu da biraz kaydırarak taz yik noktalarını değiştiriyor ve o kısa anlarda ağzını açarak, boğazından kamış düdük sesine benzer bir ses çıkardıktan sonra gayct zahmetli bir nefes alıyordu. Boş kalan elle rile arkama ve yanlarıma yumruk lar savuruyor, çimdikler atıyordu Fakat bu darbelerinin gittikçe ha fiflediğini, kollamnm dermanı ke sildığini farkediyordum. Nafile deprenme! Gebereceksin 1 diye tekrar ettim. Biraz sonra iki kolu da omuzla îki Bulgar çetesinin tecavuzu puskurtuldu BIgrat 18 (A.A.) Avala Ajan sından: Evvelki geee saat 21 de bir çok si • lâhlı haydutlar Bulgar toprasjmdan gelerek Bossilgrade nahiyesinde hududu geçmeğe kalkısmışlardır. Ayni gece saat 23 te diğer bir grup Tserevoselo nahiyesfni geçmeğe teşebbüs etmistir. Her iki grup, Yugoslavya hudut muh'fızlan tarafından püskürtülmüştür. Bursada ahşap evler yıkıiıyor Amerika 3,5 milyonluk inşaat yapıyor Vaşington 18 (A.A.) M. Rozvelt, kongreden umumun menfaatine dair geniş mikyasta bir iş progra mını tahakkuk ettirmek ve birçok işsizlere iş bularak iktısadî buhranı tahfif etmek maksadile sanayi sahasında büyük bir hareket vücude getirmek icin 3 milyar 300 milyon dolar sarfı için mezuniyet istemis tir. Bu programda iş haftası müddetinin de tenkisi ve fakat ayni ücretlerin verilmesi ve gayrimesru rekabetin ve sonu felâket olan fazla istihsalin menedilmesi de derpiş olunmaktadır. Reisicumhur, umumî menfaate dair işleri yapmak maksadile hüku • metçe aktedilecek istikraz faizleri için en azı 220 milyon dolara ihti yaç meveut olduğu mütaleasındadır. Vaşington 18 (A.A.) Mümessiller meclisi, bir arada toplanmış iki meclis tarafından tanzim edil miş olan ve Tennesse nehrinde yapılacak inşaata ait Muscle Snoals kanun lâyihasına müteallik noktai nazar ihtilâflarını telif eden raporu kabul etmistir. Kanun lâyihası, hali hazırda M. Rozveltin imzasma arzedilmiştir. rına bağlı noktalarından birer kuru dal gibi kopmuş hissini vererek yanlara düştü. Gözleri büsbütün arkaya doğru kaydı ve akları donuklaşarak hareketsiz kaldı. Yüzü adeta simsiyah kesilmişti. Hemen parmaklarımı çektim ve karyoladan indim. Kinimi kırbaçlıyan muhayyilem birdenbire söndii ve beynimin içindeki sisler dağıldı, ansızın müthiş hakikati gördüm: Ben bir katilim! Aklıma ansızın babam, onun bu manzara karşısında belki ölümüne sebep olacak derecede geçireceği helecan ve benim de belki bir darağacında nihayet bulacak olan tüyler ürpertici istikbalim aklıma geldi. Çıldırmam için bu kadar felâketleri düşünmek kâfidi. Avazım çıktığı kadar haykır mak, yahut camı, çerçeveyi kırmak, başımı duvarlara çarpmak, kendi • mi parçalamak istiyordum. Elleri mi saçlarımm arasına sokarak başımı sıktım, sıktım. Parmaklarıma doladığım saçlarımı çekerek tırtam Bursa 18 (Telefonla) Bursa Be lediyesi şehirde ruhsatıız ahsap ev yaptıranlann evlerini yıktırmağa başlamiftır. bir Reisicumhur emirnamesi ısdar ed«cektir. Atina 18 (Hususî) Af dolayısile mücrimiyet ref olunmayıp daimî kaldığından ve bu af M. Venizelosun prestizini haleldar edeceğinden muhalefet hü kumetm bu tedbirini bir tuzak addederek bir protestoname nesretmistir. Atina 18 (Hususî) Bugün nesrolunan resmî tebliğde M. Venizelo sun harice gideceği hakkında bugün lerde sayi olan ve gazete «ütunlannda yer bulan havadis tekzip edilmektedir. Matbuat U. Müdürlüğü teşkil ediliyor Ankara 18 • DabiUye Vekâleti merkez teskilât ve vazifeleri hakkuıdaki kanunun bazı maddelerinin değijfrilmesi Hskkındaki lâyiha ruznameye aıınmutır. Bu lâyihaya göre Dahiliye Vekâletine merbiıt bir Matbuat Umumî MüdürlüğS teşkil edîlecektir. Umumî müdürlük, Hukuk müşavirKği, Müşavirli ve Muhakemaf kısımlanndan terekküp edeceft va müfavir muavini ayni zamanda mohakemat islerinm müdürâ olacaktv. Sofyada gene siyasî bir cinayet Sofya 18 (A.A.) Dün akşam Sofyanın bir caddesinde meçhul bir şahıs rovelverle Vassileff isminde bir Makedonyalıyı öldürmüstür. Jeneral Plastraa Marsüyada Marsilya 18 (A.A.) Yunanistan • dan gelmekte olan Jeneral Plastras Fransada bir müddet oturmak üsere Marsilyaya çıkmıshr. Plastras her hangi bir bcyaaatta bulunmak istememiş, yalnız şu sözleri söylemiştir: c Yunanistanda yapılan mtihabatm ertesi günü askeri bir vaziyet alarak ve asker kuvvetine dayanarak müdahaIede bulunmaktan vazgeçmemi bana o vakit tavsiye ettiği yolunda M. Venizelosun geçenlerde yaptığı beyanat doğrudur.» söyle, tekrar et, ne dedin? ne dedin? Ellerim birer pençe haline gelerek iki korkunç hayvan gibi üstüne yürüyor, gözlerim büyüyordu. So • lumağa başladım. Yüzüme bir bakışta herşeyi anladı ve kendini müdafaa etmek için yatağın gerisine doğru çekildi; boğazına bir yengeç gibi yapışan parmaklarımın tazyikı ve vücudümün ağırlığı altinda arkaüstü düşmüştü. Birdenbire parmaklarımı o kadar sıktım ki yüzünün mosmor kesildi • ğini ve gözlerinin arkaya kaydığını gördüm. Çığlık yerine boğazmdan tutuk ve derin bir hırılh çıktı. Şiddetle çırpınan dizleri karnıma vu ruyordu. Şıllık hal.. Aşifte ha!.. Sokak süprüntüsü ha!.. Pençenin içinde yeryüzünün bütün yılanlarını ve akreplerini eziyormuşum gibi parmaklanmı sıkıyordum. Dizleri karnıma vurmasm diye yatağın üstüne iyice çıktı m ve bir dizimi onun karnına bastırdmt Halkalı talebesi Bursada Bursa 18 (Telefonla) Halkalı Ziraat mektebi son sınıf talebesi muallimlerile birlikte bugün buraya geldiler. Tetkikat icrası içm Karacabey harasına gidec~klerdir. Cumhuriyel Abone. şeraiti» Senelik Altı ayhk 0ç ayhk Bir ayhk Nüshatı 5 Kuruştur Altın ve petrol arama idareleri lâyihası Ankara 18 (Telefonla) Altın ve petrol arama ve işletme idarelerinin teşkiline dair lâyiha ruznameye ahnmıştır. r^^ Hariç ^ w« 2700 Kr. 1450 800 Yoktar 1400 Kr. 750 400 150 Milli tefrikamız : 64 Yazan: SERVER BEDt Hep Senin İçin! Güzel mi? Aman . Şu soğuk kızın neresini güzel buluyorsu • nuz, anlamıyorum ki... Ben erkek olsam yüzüne bakmam o asiftenin... Asifte de değil de, sıllık! Halis aıliık! Sokak süprüntüsü!.. Değilmi öyle? öfkemi güç gizliyen sesim adamakıllı kısılnustı: öyle... diye minldandim. Hem ben uyrfurdum diyorum ıma o kiz görundüğü kadar hiç saf değildir. Kimbilir, elaltından neler yapmışhr. Değil mi? Hım! Varsaydı sana alacak miydm onu?.. Az daha ayağım bir çukura giriyordu. Şılhk! Şıllık! Btfk* hiç bir şey değil. . Ben onun kocası olsam vallahi kapıya gelen »ütçüden, ek mekçiden bile şüphe ederim. Pis mahalle kızı! Hicran değil, çıyan hanım, çıyan! Ayağa kalkmışhm. Artık bir kelime daha dinlemeğe tahammülüm yoktu. Ellerimi arkama koydum ve odanm içinde gezinmeğe başladım. Şakaklanm yanıyor ve başımın içi zonkluyordu. Birdenbire gelip önünde durdum ve sordum: Ne dedin bakayım? Evlenmek değil de eğlenmek mi? thtiyar ve zengin koca, ger.ç ve güzel âşık mı? Aşifte mi? Şıllık mı? Kapıdaki zerzevatçıdan mı süphe ederdin? Hicran değil de çıyan mı? Ne dedin bakayım? Söyle, ne dedin? Haydi, tutam koparıyor, dişlerimle dudaklarımı ısınyordum. Nefes alamaz bh hale de gelmiştim. Bu odada, ba evde duramazdım. Hava lâzım, h*< va, hava, hava, boğuluyorum! Odama kostum ve ç&bucak giyîn* dim. Sonra tekrar Sabahatin odasına geldim, yatağın ayakucunda a.nahtan buldum, dolabı açtım ve çekmece muhteviyatı arasından bir avuç kâğıt para, bir kaç altın alarak cebime tıktrm. Sabahat kımıldamadan yatıyordu. Yalnız, başı kenara doğru dev • rilmifti. Ona son defa olarak ba • karken, bir gürültü duyarak başınn oda kapısına doğru çevirdim: Ba bam! Babam! Beyaz entarisile, takkesile, saç sakal biribirine kanş mış, gözleri büyümüş, soluyarak va kapının bir kenarına dayanarak eşikte duruyor, kımıldamıyor, bana, bana, bana, gözlerimin içine, gözlerimin içine, gözlerimin ta içine ba> kıyor! (Mabadioar)