15 Mayıs 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

15 Mayıs 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 ••• w Hikâye Eczacınm kurnazlığı 1 4 15 Mayîs 1933 «Mavi tşık» birinci cadde ile Bowery sokağmm birleştiği kösede kâin, muha. fazakârlığı ile meşhur bir eczane idi. Mavi ışığın eczacıbaşısı îkey de müş terilerinin en büyük dostu, dert ortağı* akıl öğreticisi, mahremi etrarı, velhasıl her şeyl«ri idi. Îkey eczaneye pek uzak olmıyan bhr sokakta, Misis Riddlein evinde pansiyonerdi. Misis Riddlein Rozi ismtnde bir kızı vardı. Îkey Roriye perestiş ederdi. Onım nazannda Rozi dünyanın en saf, en güzel, en sevilecek mahluku idi. Fakat Îkey çok mahçup ve çelrinğen bir âşıkn. Eczanedeki tez. gâhı başında malumat sahibi civar • daki insanlarm hepstne faik, değerli bir insan olduğujıu pek giizel hissediyor • du. Fakat bir kere eczanenin kapısm • dan çdrtı mı, miyop gözlerile etrafını güçlükie gören, elbisesi ecza kokulan ve lekeleri içinde, omuzlan hafifçe kan. bur bir adam olup kalnreriyordu. Yeni bir Hekim Cemiyeti Birlik, hekimlere iş bulmağa çahşacak na böyle bir iyilik yapmağa cesaret edebilirim!.» Bu sözlerle tkey dükkânın arkasmda. ki tezgâhmın bafina geçti, orada terkibinde bir insana zarar vermeksm beş alh saat gayet derin bir uyku verecek kadar afyonu ve biraz da şekeri havi bir toz hazırladı ve bunu bir ince kâğıda sararak, kabilse sulu bir şey içinde vermek tembOıile, nihayetsiz teşekkür kelimeleri mırıldıyan arkadaşınuı eline tutuşturdu. Genç âşık uzaklaAıktan sonra Îkey çıragı yollıyarak Rozinin babasmı Mis. ter Riddleyi çok mühim bir mesele için dükkâna çağndı. Mister Riddle tuğla rengi simalı, şişman bir adatndı. Kiracısı Mister Mac Gowanm kızı Rozi ile kaçmak tesebbüsünü işitince ateş püskürmeğe başladı. Eczacıya «teşekkür ederim dostum» dedi. «O budala ser . seriye ben haddini bildiririm. Benim otkeyin gülüstanmda yegâne diken dam Rozinin odasmın üstündedir. BahMac Gowan idi. lyi kalpli, basit, yakısıklı çede ufak bir tıkrtı işitince hemen ate» bir genç olan Mac la Îkey gibi Roziye â ederim. Sevgîlisi ile papazm evme gL şıkb. Fakat o Rozinin etrafa saçtığı tatdecek yerde sedye ile hastaneye gitsin h tebesümleri büyük bir hahişle toplade gününü görsün.» makta kusur ebniyordu. Mac eczacı 1Roziyi afyonun tesiriie derin bir uy keyin müşterisi, ayni zamanda arka kuya, ateş püsküren babeyı da »ilâh edan idi ve sık *ık eczaneye uğrardu linde pencerede beklemeğe yollıyan L key rakibinden kartulduğuna emm, büBir akşam Mac gene eczaneye geldi tün geceyi mavi ısıkta halecan içinde ve her zamankinden daha sakin, daha geçirdi. Fakat bekledigi faciaya dair dtfciinceli, iskemlelerden birinin üzerine hiç bir haber çıkmadı. Sabahleyin çıçöktü. Îkey de elindeki küçüdik ecza rak gelir gelmez dükkârn ona bırakıp havanmda bir şeyler döğerek arkadaşıolup bitenleri anlamak üzere hemen e. nın karşısma geçti oturdu. Mac ciddî vin yolunu tuttu. Fakat daha bir kaç abir eda ile «tkey» dedi. «Senm yardı • dım atmamtştı ki geçen bir tramvaydan mına ihtiyacım var. Senden bir flaç i«kim atlasa beğenirsiniz, Macın ta kendi' tiyeceğim.» Îkey bir hastalık emaresi si. Genç adam hemen arkadaşının elini görebilmek için arkadaşıran yüzüne dik. yakalayip sıkarak, «beni tebrik et» deknt'i dikkatli bakarak, «hayrolsun Mac, di, «Rozi tam »özieştiğimiz saatte bah> ned<r derdin?» diye sordu. çeye geldi. Hemen papazm evine gitMac biraı tereddütten sonra «Rozi tik, nikâhımız kıyüdı. Bu sabah Rod ile ben bu gece kaçıo evleneceffiz» hakahvaltımı hazırladı. Aman yarebbi ben Verini verdi. Îkey titremeğe bashyan eltaîihJi adamım. Lâkin tkey «en bir ak . l«rinden havanı düşürmemek için bü şam yemeğe muhakkak bize gebneli • ylik bir gayret »arfederek «ne dedin sm, söz ver bana.» tkey saşkınlıktan diMac» diyebildi. Mac «yani demek U . li damağma yapışarak «peki ama sana tlyorum ki Roıi vaz greçmezse! Rozi ile verdiğim toz ne oldu?» diye kekeledi. ben iki aydanberi kaçip evlenmegi düMac gülerek «ha o toı mu? Dur anla, şiînüyoruz. Fakat Rozi bir giin evet ditayım. Dün aksam sofrada Roziye bak* yor, ertesi gÜn vaz geçiyor. Nihayet ba tıra, kendi kendime dedim ki Mac, e* gece için kararlaştırdık ve Rozi üç gün ğer Roziyi alaeaksan mertçesine al. ö y . dür henüz tözünden dönmedi. Fakat le ilâçlara, hilelere baş vurma. Rozî sesözleştiğimiz zamana daha beş »aat var. ni istiyorsa kendiliğinden gelir, yok i>O zamana kadar fikrini değiştirirse diye temiyorsa zorla güzellik olur mu? Böy. le diyerek tozu cebime koyarken goçok korkuyorum.» Îkey heyecanım belli züme Rozinin babasi ilisb*. Bu zatuı etmemek icin havan elmi var ksvvetile havana indirerek «peki amt .»en ben • müstakbel damadına karşı hiç te iyi hisler beslemedigini düşündüm. Kenden ilâç isted*ğinr töyluyordun. Bunun dini xorla sevdireceksen bte buna sev. ilâçla ne alâkası var?» diye sordu. Mac dir dedim. Tozu usolcacık Mister Riddarkadaştnın tözünö isitmemiş gibi de leyin kahvesine kanstvnrerdim. Nanl vam ediyordu. «Rozinin babasmın iyi yapmadım mı ? benhnle ba*ı hiç hoş değil. Bir haftadur Rozi ile iki cift lâkırdi etmeme meydan Tercüme eden: H. O. Hemy vermiyor. c ğer bir pansiyoner kaçn* . mak düsüncesi olmasa şimdiye kadar çoktan beni kapı dısan ederdi.» tkey sabırsızlandığım belli etmekten çekinBu sene Sarıyer raıntakasmda amiyerek «affedersin Mac» dedi. «Bir çılacak olan ilk mektep ha^ckmda reçete hazırlamağa mecburum. Miisatetkikata devam edilmektedir. Bir ade et te tşime bakayun, sonra konu • aralık simdiki halde boş duran Ka şuruz.» Mac bütün cesaretini toplıyarak lender köşkünün ilk mektep haline «Îkey, dar, gitme» diye yalvardı. «Sa. getlrilmesi düşünülmüs ise de burana b» şey soracağtm. Bir adanu sevdiği sınm uzun boylu tamire muhtaç olkizın göziine daha hoş gösterecek bir ması, binanın mektebe pek elve • flâç, şöyle bir toz filân bir şey yok mudur? Geçende bizim Tim soylüyor • risli olmaması ve bilhassa iskeleye du. O tamdığı bir eczacıdan vaktiie uzak olduğundan kifin talebenin böyle bir toz almıs, suya kanştırarak gidip gelmesi zor olacağı nazan sevgilisine içirmiş. O dakikadan itibaren dikkate almarak bu fikirden vazgekızcağız Timi dünyanın en yakışıkh açilmiştir. Binaenaleyh orta raekte • daıru gibi görmeğe başlamış. Gözünde bin Uluköyde açılması hususunda baska kimsenin on paralık kıymeti kalSanyer kaymakamlığinca teşebbüs mamıs, nihayet iki haftaya varmadan te bulunulmustur. Buradaki yirmi evlenmişler. Ben kendi kendime düşünsekizinci ilk mektep; esasen vaktile diim, dedim ki, eğer bu tozdan bulabilir mektebi riistüye binası olarak yapılde aksam yemeğinde Roziye haber • mif olması itibarile orta mektebe sizce içirebilrrtem her halde beni yüzelverişil; iskeleye yakın ve Boğazın üstü bnakmaz. Ne derıin tkey, böyle tam ortasında bulunmaktadır. Di • bir ilâç bilivor musun?» ğer taraftan köyde baska bir ilk mektep te bulunduğundan yirmi seEczacıbaşı evvelâ derin derin düşSkizinci ilk mektebin orta mektebe nerek başını kaşıdı, sonra kemali ciddL tahvilile ilk mektep ihtiyacından yetle arkadaşma «vallahı Mac, dedi, ba gibi ilâçlar vermek eczacılar için çok birsey kaybedilmiş olmıyacaktır. O > r tehlikeli bir seydir. Fakat mademki bu ta mektep isile doğrudan doğruya kadar istiyorsun, sana vereceğim. Yalvilâyet meşgul olup bugünlerde bu nız bil ki dostlanm arastnda ancak sahusustaki kat'î karar verilecektir. Yunanistanla ittifak haberleri asılsızdır Ankaraya giden İktısat Vekili Celâl Bey yeniden beyanatta bulundu Yeni bir fabrîka Bazı genç doktorların Etibba Muhayasetme mugayir olacağını beyan eyIBlrlnd sahifeden mabait) denet cemiyetinden aynlarak Hekim lemektedir. kat mevcut oldugunu görmekle cidden ler Birliği unvanile yeni bir cemiyet kurmağa teşebbüs etmeleri üzerine batiyar oldum. doktorlar arasında ikilik olduğuna dair Yunanistanda gördüğümüz çok ha • Taymis gazetesinin Atina muhabiri sayialar çıkmıştır. Yeni cemiyet müesraretli hüsnü kabul ve gerek hükumet gazetesine çektiği bir telgrafnamede disislerinden Cemal Zeki B., bu teşebbüse, mehafili gerek diğer hrkalar erkânile yor ki: Muhadenet cemiyetmin son içtimamda resmî, hususî temaslanmızı ihata eden Buradaki Türk nazirlar bugün An35 yasına kadar genç doktorlann teasammî dostluk havası iki memleketin karaya döndüler. Dün muvakkat bir tivün sandığma iştirake mecbur tutulmabirbirine nekadar yakm, menfaatlerinde caret mukavelesi imzalandı. Bu mukaması hakmdaki teklifi kabul edilmemenekadar müttehit ve duygularmda nevelenin mtiddeti altı ay ise de kabili si sebep oldugunu, yeni cemiyetm issiz kadar mutabık olduklannı bariz bir haltecdittir. doktorlara iş bulmaga çalışacağmı, Ede göstermiştir. Başvekil M. Çaldaris ile Hariciye Natibba Odasına ait aidatm da kâfi işi olTürkiyeye avdetimizde Athıa müzamıyan genç doktorlara agır geldiğini zın M. Maksimos ve siyasî fırkalann likerelerimizîn bir takım şayialara sebe • söylemiştir. Etibba Odası reisi Tevfik derleri tarafmdan aktolunan hususî bir biyet vermiş oldugunu duydum. Guya Salim Paşa dün bir muharirimize demişkonferansta Atina ve Cenevrede cereTürkiye ile Yunanistan arasında bir ittir ki: yan eden mükâlemelerin netice ve hetifak muahedesi veya bir askerî ınuahesabtnı vermişlerdi. Siyasi fırkalann rü Bazı doktorlann yeni bir cemiyet de mtîzakere ve intaç edilmiş. Böyle esasına Yunan ükumetinin 1930 da imyapmağa teşebbüs etmeleri, etibba abir şeyin aslı yoktur. Çünkü umumî si zalanan misaka ilâve olarak Türkiye ile rasında iklik olduğuna delâlet etmeı. yasetleri her sahada hakikî bir birlik bir misak daha aktetmek niyetinde buBu, hususî bir şeydir. Her arkadas kenlunduğn haber verilmiştir. di gayesine, kanaat ve temayüllerine gösteren bu iki memleket bu gibi mua • en muvafık gördüğu cemiyete girebihedeleri ancak bir lüzum üzerine yapa • Bu yeni misak Yunan Başvekili ile lir veya yeni bir cemiyet yapmak isti • bilirler. Ne Türkiye, ne Yunanistan böyle Hariciye ve Millî tktısat Nazırlarmm yebilir. Bu gibi mesleki faaliyetleri gabir lüzum hissetmiş değillerdir. Bizim Ankaraya yapacaklan seyahat esnasmyet tabiî bulurum. Işsiz doktorlara iş da imzalanacakbr. gayemiz aradaki dostluğa her gün yebulmak odanın vazifesi olmadığı için ni bir adım daha atacak şekilde inkişaf Yeni misktan maksadm Şarkî Ak • bu hususta söyliyecek sözüm yoktur. temin etmektir. denizde sulh ve müsalemeti temin oOda aidatına gelince, talimatname lacağı zannolımuyor. Atinadaki siyasî göriişmelerimiz de tadil edilerek aidat, azanın iş vaziyeti Yeni ticaret mukavelesi mudbmce bu dostluk adımının haricine cıkmamışnazan itibara almmak suretile îndirfl • Yunanistanın Türkiyeye ihracatı senevî tır. Yunanistandan dönerken iki devlet mişti. Bunun haricinde yeniden tenzi 100,000,000 drahmiye baliğ olacaktır. adamlan arasmdaki temaslann mevcut lât icrası mevzuu bahis degildir. Oda Bundan baska Türkiye de Yunan gemiiçin Düyunu Umumiye karşuında 20,000 dostluğu bir kat daha kuvvetlendirmelerine senevî navul olarak 15,000,000 liraya bir bina satm alınmıştır. Mayıs ğe hizmet ettigini de anladım. drahmi verecektir. sonunda bina tahliye olunarak hazırlıklaTürkiye efkân umumiyesine Türk • Şimdiye kadar Yunanistanm Türkira başlanacak, mevcut 14 hekim ce • Yunan dostluğunun kuvvetini bir kere yeye ihracatı, Türkiyenin Yunanistana miyetine bu binada yer tahsis edilecekdaha ifade etmeği ve ayni zamanda da ihracatmın otuz beşte birini geçmemiştir. tir. Yunan hükumeti erkânma arkadaşlanmTürkiyede küçük san'atlan Türk tela beraber kalpten teşekkür eylemeği baasına hasreden kanunun tatbikı bir vazife bilirhn.» sene tehir edilecektir. Taymise göre Değirmeu ta«ı dlalerl yapmağa mahsu* bir maklne Memleicetimizde ük defa olarak değirmen taflarmm djflermi yapmağa mahsus bir maldne fabrikası kurulmak Uzeredir. Maldnenin ihtira berahm alan Türk mütesebbisi M. Şükrü Bey memleketimizin un istihsalâh için, hem Bctuadt ve hem de teknik ehemmîyed haiz e • lan bu fabrika için hükumetten müsaade almıştır. Fabrika Feriköyde esld demir ima lâthanesinde yapüacakbr. M. Şükrü Bey, bu tesebbüsün temin edeceği faydalan göstermek üzere dün matbuat mümessOlerini davet ederek makinenin tecrübelerini yapnuş ve bu tecrübeler muvaffakiyetle neticelen . miştir. Memleketimizde 26,000 değirmen mevcut bulunmaktadır. Yeni makin* taammüm ettiği takdirde taslarm da • hilde hazırlanması ve milyonlarca dövizia memleket hartcine çdcmamaM mümkün olacaktır. f ASKERUK tŞLERt Hesap memurluğu için Beyoğlu Askerlik Şubeslnden: İhtiyat zabltanmdan olup hesap me murları mektebine girmek arzu edenler varsa Beyoglu Askerlik Şubeslne müra caatlerl ilân olunur. Muailimler Birliğinde yeni heyet ve dayak hfldisesi Muallimler Birliğinin geçenlerde toplanan senelik kongresi neiicesinde yeni idare heyeti »u suretle teşekkül etmistirı Yüksek tahsilden; Etem, Sıdd:k Sami, Abdülhak Kemal, liselerden Mehmet Ali, Nevzat, Ferit, ilk mekteplerden Tank, Bedri ve Etem Beyler. Yeni idare heyeti bugiin birlik merkezinde toplanarak reisle umumî kâtibi seçecektir. Gene bugünkii içtimada yeni haysiyet divanı fntfhap edilecektir. Bundan sonra haysiyet divanı toplanarak kongre esnasmda vaki olan dayak hâdisesi etrafında tetkikat yapacaktır. Atina Ajansının tekzibi ••* Ktina 14 (A.A.) Atina ajansi Türkiye ile Yunanistan arasında askerî bir ittifak aktedilmiş olduğuna dair olan ve matbuatta intişar eden haberleri kat'î surette tekzip etmekte ve böyle bir ittifakın iki memleketin takip etmekte olduğu sulh si Taymis gazetesinin tstanbul muha • biri de çekmiş olduğu bir telgrafname • de diyor ki: Türk • Yunan ticaret mukavelesini bir siyasî ve askerî misakm takip edeceği bekleniyor. Bu misaka ait mUkâlemeler hayli zamandanberi Atina ile Ankara arasında cereyan etmekte idi. ILAN 1933 mayuının 15 inci pazarte»i gününden itibaren yeni bir iş'ara kadar, zirde muharrer Bankalar gişelerinin saat 9 i tan 15i a kadar umuma küşade olduğu ilân olunur: American Express Cy, Banca Com merciale ttaliana, Banco di Roma, Chrissoveloni Bankası, Deutsche Bank und DUconto, Gesellschaft, Deutsche Orientbank, Emlâk ve E y tam Bankası, Felemenk Bahrisefit Bankası, Osmanlı Bankası, Selânik Bankası, S. S. C. 1. Ticareti Hariciye Bankası, Şarkı karip Ticaret Bankası, Türkiye İş Bankası, Türkiye Ziraat Bankası. îki içkî düşmanı arasmdaki ihtilâf (Btrind sahifeden mabait) lerini bize raci addetmiyerek sadece aldığımız mektubu neşrediyoruz: 1 1 mayıs 933 perşembe günkü Cumhuriyette muhterem üstat MazKar Osman Beyefendinin beyanatında sazın ne kabahati var, sas»ız da içki içilir diye bir şey gördüm. Biz hiç bir vakit içki iptilâsı yalnız «azdandır diye bir şey söylemedik. Yıllardanberi uğraştığımız içki mücaclelesinde içkinin diğer sebeplerini de her vesile ije söylemisizdir. Sonra mesele musiki roünakasası de ğildir. Çalgıh yerlerde içki îçilmemesidir. Bu çalgı rnefhumunda saz da ve Peyami Safa Beyefendinin dediği diğer yabancı çalgılar da dahildir, çalgıh yerlerde fazla içildiği muhakkaktır, bunuiçenler bizzat söylüyorlar, sonra bizzat Mazhar Osman Beyefendi içki ve saz şarkta yekdiğerinin lâzımı gayrimüfarikidir, diyorlar. içki mücadelesinde yıllardanberi beraber çahştıgımız Mazar Osman Beyefendinin gerek kongre [ * ] gerek kon[•] 1926 senesi 12 lnd teşüindekl kon grede muhterem Mazhar Osman Beyefendi aynen şc.le söylemişlerdlr. Muslkimizde, o incesaz denilen karın ağrısı da rakı yuttıırmaktan başka blrşeye yaramaz, yahut ralu lçlp Bersemleyince sazlanmız da dinlenmez. Onun İçin hep beraber yürürler. İkisinl de btisbütün yakında lnsallah atmağa muvaffak oluruz. Mazhar Beyefendinin Hilâllahzar mec nıuasınm lklncl cllt seklzlncl sayfasmdan nakletUgimlz nutku lftltahldekl sftzlerl Beyin yanında oldugunu düşündüm. Nasıl bir gençtir, diye telefonla o • na sordum. Söz arasında Haşmet Beyin boğucu gazler hakkında tetki katta bulunduğunu öğrendim. Ab durrahman Nezir de böyle bir gazle zehirlenip ölmüştü. Büsbütün kuşkulandım. Abdurrahman Nezirin nasıl bir gazle boğulduğunu anlamak i çin bir mütehassıs bulabilseydik, dedim. O da bana doktor Behzat Bey isminde bir künyager var, bu iş!erden o anlar, dedi. O gün doktor Behzadm oraya gelmesi işte böyle ol • du. Bürhanettin Bey biraz durdu. Sonra tekrar soze başladı: Ne diyordum, buraya kadar doktor Behzadm işleri yolunda gidiyordu. Muhittin Haşmeti büsbütün ortadan kaldıramamıştı ama eğer siz çikmasaydını, ondanyana pek büyük bir korkusu kalmıyacakh. Bu herif, istediğine varmak için artık her şeyi göze almıştı. Hiç ummadığı bir zamanda yolunun üstüne sizin çıktığınızı görünce sizi de ortadan kaldnrmağı akhna koydu. Zannederim ki, bir iki kaza geçirdiniz, en sonunda da Mesadet vapurile zora i Uîuköyde orta mektep Kayseri Belediye mec'isi niçjn toplanmıyor? Kayseri Belediye meclisi alti ay evvel müttefikan istifa etmiş ve yeni intihap icra edilmiş olduğu halde yeni azalar davet edilmiyerek belediye işlermm sürüncetnede bıra • kıldığı ve bilhassa inşaat zamanımn gelmesi ve belediyenin yapılacak bir çok mşaatı mevcut olması dolayı • sile azalarm biran evvel davet edilerek ise başlattırılması zımnmda mercimin nazan dikkatini celbet mekliğimiz mahallinden aldı|'imız müteaddit mektuplarda rica edil mektedir. Kayserî gibî mühim bir vilâyet merkezinde belediye meclisinin böyle aylarca davet edilmemesi elbet caiz degildir. Vilâyetin ve Vekâle tin nazan dikkatini celbeyleriz. Lithuanialı b;r diplomat Dünkü ekspresle Lithuınîe hükumeti Roma orta elçis; M. Pierri Seva tenezzüh maksadile tehrtmize ge'.miştir. Is • tanbulda dört gün kalacaK ve Romaya hareket edecek'*r şı durmağa, onların işini bozmağa kalktı. O zaman doktor Behzat ta onu ezmek istedi. Abdurrahman Nezirin ölümünü ona yükleyince iki • sinden de kurtulmuş olacaktı. Nezi • rin öldüğü gece o saatte Haşmet, Perihanı otomobille Yeşilköye götür • müş. Bunun böyle olduğu meydana çıkmca Neziri onun öldürmediği anlasriacaktı. Doktor Behzat, işte bu düşünce ilecTir ki Perihanı da kaçırdı. Buraya kadar hepsi istediği gibi oluyor, bütün îstedikleri yerine geliyordu. Ondan şüphe etmek hiç kimsenin akhna gelmezdi. Birer zabıta vak'ası gibi gazetelere geçen bu işler meğecse hep onun başmm altından çıkıyormuş, fakat bunu sezmek kabil olamıyordu. Cevat Rıza Bey güldü: Hem o dereceye kadar ki Abdurrahman Nezir öldüğü gece mü tehassıs sıfatile sız bile onu çağır • miftınız, değil mi?. Bunda belki yanıldım. Fakat bakınız nasıl oldu, onu da anlata yım: Abdurrahman Neziri kim öl • dürdü, diye araştınrken Haşmetten şüphelendirecek birkaç iz bulduk. fi'vr zamanlar onun binbaşı Korkut ferantlannda ve içtimalanrmzdaki fi • kirlerini şu beyanatlarile de teyit etmiş oluyorlar, ayni beyanatta sazın kaba hati yoktur taTZindaki sözlerile içki ve saz yekdğerinin lâzımı gayrimüfarkidir, cümlesi de kendilerinin olmakla eskidenberi bildiğimiz fikirlerile aramızda bir ihtilâf mevcut olmadıgım gösterir ken bu son cümlelerile sözün doğrusu budur diye bir ihtilâf mevcutmuş hissinin verilmesine aklımız ermedi. Bu vesile ile bir hakikat daha tezahür etmiş oldu ki o da Rauf Yekta Beyefendi gibi kıymetli san'atkârlar meyhane sazının bizim de hiirmet ettigimiz hakikî san'attan ayn oldugunu salâhiyettar şekilde ifade etmiş olmalarıdır. Binaenaleyh Cumhuriyetteki sözün doğrusu budur bendi bizi tasdik etmiş oluyor, çünkü biz ilk gündenberi ancak çalgıh yerlerde içki içilmemesi meselesini öne sürmüştük. Bu çalgı hangi neviden olursa olsun bizim için müsavidir, bu basit iddiayı bir musiki miinakaşası haline koymak dogru değildir. Konservatuvann kadrosuna bakmak birçok hakikatleri aydmlatır, bu cihetin miinakaşasını musikişinaslanmıza bırakalım. Bu tavzihîmle fikirlerimizi sarih olarak aydınlatttğıma kaniim, bu mevzuda münakaşayı uzatmıya işim ve vaktim müsait olmadığından bu son cevabım olacaktır. Bu vesile ile derin saygılanmı teyit ederim.» üstadın blzden ayn olmadıgım hatta o vakit şiddetll oldugunu gösteriyor, biz sadece çalgılı yerlerde İçki lçllmesln rliyoruz. F. K. ki bir gezmeğe çıkhnız!. Vapurun tayfalan hep tpten kazıktan kurtulmuş, bu iş için şuradan buradan devşirilmiş adaralardı. Anlaşılıyor ki < > müzesi soyulduktan sonra hepsi birden bu vapura atlayıp savuşacaklardı. O zamana kadar da sizi ortadan kaldhrmak i çin Muhittin Haşmetle, Perihan Hanımı, üçünüzü Marmara denizinde bir gezintiye çıkardılar. Doktor Behzatla arkadaşlanm almak için gemi geriye dönerken yolda ismini değiştirecek, sizi de arkadaşlanmzla beraber büsbütün yok edeceklerdi. Bereket versin ki, istedıkleri ol • madı, kurtuldunuz!. Cevat Rıza Bey başmı salladı: Kurtulduk ama nasıl kurtul • duğumuru, neler çektiğimizi ben bilirimj.. Hele benim basıtna gelen • ler... Paraketenin ipine asıh, de nizin ortasında saatlerce çırpınır • ken çektiğim acırun yanında ölüm kat kat kolydıl. Kurtulmak için böyle bir çare nereden aklınıza geldi?. Bunu yalnız bir kurtuluş ça • resi diye düşünmedim ki... Nasıl İLÂN Osmanlı Bankası gişeleri 1933 mayuının 15 inci pazartesi gününden itibaren yeni bir if'ara kadar zirde muharrer saatlerde açık bulunacaktır: 1.) GALATA MERKEZt tDARESt Eyyamı adiyede: Saat 9 1/2 tan 15 1/2 a kadar. Pazar günleri: Saat 9 1/2 tan 12 ye kadar. 2.) YENtCAMÎ ŞUBESİ: Eyyamı adiyede: Saat 9 1/2 tan 15 1/2 a kadar. Pazar günleri: Saat 9 1/2 tan 12 ye kadar. 3.) BEYOĞLU ŞUBESÎ: Eyyamı adiyede: Saat 9 1/2 tan 12 ye kadar. Saat 13 1/2 tan 15 1/2 a kadar. Pazar günleri s Saat 9 1/2 tan 12 ye kadar. olsa bizi öldureceklerini biliyordum. Içlerine bu kadar sokulmuş, içyüz • lerini bu kadar yakından görmüş, anlamış bir adamı elbet yaşatmıyacaklardı. Onlann elinde kıvranmaktan ise kendi kendimi öldürmek, benim yerimde siz olsanız, sizin de akImıza gelebilecek en son çare idi. Fakat madem ki nasıl olsa ölecek tim, milyonda bir bile olsa son bir ümitle paraketenin ipine sanlıp ken* dimi denize koyuvermeyi düşün • düm. Belki yakından bir vapur geçer de görür, diyordum. Gören ol • mazsa, kurtulamazsam, bu yüzden ölmüş olacaktrm!.. tnsamn eceli gel meyince, kolay kolay ölmüyor. Ni tekhn soğuktan, yorgunluktan can çekişirken beni de balıkçılar gör • dti. Kurtuldum!. Ne ise bunlan bırakalım şimdi!.. Biz, dediğiniz gibi Marmara denizinde zoraki bir ge • zintiye çıktığımız zaman neler yaptiğınızı anlatıyordunuz, gene ona ge» lelim... "i«,*H « Evet, işte tam o gün ben de doktor Behzadm kendi evinden kaçbğını, mutf ak penceresinden atlayıp sokaklarda saatlerce alık alık gezind i i ^ haber almıstım. Utabadi Macera romam 65 Gizli Eller Mücevherleri çalıp savuşmak niyetinde idi ; Faik tzzeti kan • dırmak için onun düşüncelerini okşar gibi görünüyordu. Yoksa günün birinde Abdurrahman Nezir gibi onu da yere vuracaktı. Nezirin öldürülmesi belki de bizhn işimize yaramif, bu tuzağın daha kolay ortaya çıkmasına yarcTım etmiştir. Abdurrahman Nezir, tıpki kann Roza gibi zaman zaman yabancı memleketlerde dolaşmış, sonra mütareke senelerinde olduğu gibî fırsat buldukça Türkiyeye so kulmuş, muhakkak ki bir aralık onu oynatan gizli ellerin az çok işine yaramıştır. Fakat son zamanlarda kendisini büsbütün içkiye kaptırmışti. Bu yüzden ötede beride ağzın • dan l&f kaçınyor, şunu bunu yere vurup üç beş kuruş ele geçireyim derken efendilerinin işini bozuyor du. Doktor Behzat oncfan kuşkulandı; öldürüp kurtulmak istedi. Onun için öyle bir ölüm tasarladı ki bir Nakleden: KEMAL RACIP yandan da Muhittin Haşmet Bey! yo> lunun üstünden kaldırmış olacaktı. Bir zamanlar Hafmoti baska türlü ele geçirmek istemişlerdi. Bu işi Roza kendi üstüne almış zavallı gen ci bastan çıkarmağa çalışıyordu. Az çok istediği de olmuştu. Bu kadınm yüzünden Haşmet iatifayı göze alacak kadar çılgınlık • lara kalkıyordu. Roza da onun ağ • zından lâf kapmak için, ileride belki islerine yarar diye yüzüne gülü yordu. Haşmet, ilk önce bu kadının Abdurrahman Nezirle gizliden gizIiye görüştüğünü öğrendi. Sonra onlann evli olduklannı anladı. Bir yandan da Haşmet istifa edince genç kadın «r'rdenbire ona öfkelenmiş, eskisi kadar yüz vermemeğe başlamıştı. Bunlardan da kuşkulandı. Biraz daha araçtınp soruşturunca na • sıl bir tuzağa düştüğünü, kimlere alet oldugunu gördü; bu kadından yüz çevirdi. O şiddetin, her namusIu adamın yapacağı gibi onlara kar»

Bu sayıdan diğer sayfalar: