28 Mart 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

28 Mart 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'28 Mart 19<3 Cumhârtyet • SON TELGRAFLAP Bana kalırsa Cinayet ve edebiyat Bir Fransız romancısı farkma vamaıs ki bütün zabıta vak'alan zamanm edebiyatına uygun bir sekilde cereyan ediyor. Meselâ on dokuzuncu asrm basından ortalanna doğru Fransa'da yapılan cinayetler, Balzac romanlanndaki adam öldürme tarzuun ayni imis; gene o asrtn ortasmdan sonlanna doğru yapılan cinayetler, Maupassant romanlanndaki cana kıyma tarzma pek ]yinâ • yormuş, filân... Aşk dnayetleri için, hayatla edebiyat arasmdaki bu sıkı münasebeti biraz kabul ederim; hele edebî terbiyesi olan okur yazarlann ruhî bir buhrandan sonra piştova davranmalannda kanla karışık mürekkep kokusu aramak pek yanlış bir şey degildir. Fakat, Galata meyhanelerinde kafayı iyice tütsüledStten sonra, kolundaki aftosa yan bakıldığı için, hatta ayağina bauldığı için gözlerini kan bürüyüp te bıçağmı çeken ve yolculardan birinin ciğerine saplıyan Dolapdere'li Ali'nin bizkn okuyuculanmızdan olduğuna manam^yo • rum. Fransa'yı pek bilmem; fakat bizdeki cinayetlerin çoğu bu türlüdür ve Ahmet Mithat Efendiden Resat Nuri Beye kadar, muhtelif devirlerde, kan dökmenin tarzı da buna benzer şeyler olmuştur. Çok siikür ki okuyuculanmız arasmda sflâha davranan pek azdır, yok gibidir; eğer ağırceza mahkemesinde kendini müdafaa eden bütün katiller, Hüseyin Rahmi'den, Mahmut Yesari'den, Nizamettin Naziften ve Server Bediden ilham aldıklannı söyleselerdi bil hassa bu son ikisinin hali pek yaman olurdu; zira «Kara Davut» ta, «Deli Deryalı» da ve mahut Çingöz Recai'nin sergüzeştlerinde dökülen kanlar içtnde yer yüzünün bütün canileri rahat rahat yüzüp kulaç atabüirler. Geçende, değerli bir zabıta memu • rumuz bana tstanbul'da Arsen Lüpen tarzmda fatce ve hesaph vak'alar olmadıgmı, belki bu hikâyelerin dünyanın her tarafmda hep hayal vadisinde kaldığnu söyledi. Krtaplarm tesirbıi kabul etmiyordu: Vak'a yapanlarm çoğu okuma biraıezler; büenler okuduklarmı pek anlamazlar, dedi. Bu teşhis doğrudur. Aksi halde, okuma bflmenin hemen botün iyiHklerini toptan mkâr etmis olmaz mıyız? Ka dm aldatıcısı Eyüp'lü Halk, Lord Byraa'ua Don Juan'mı okumus ve biraz anlamıs olsaydı, kadmlan dolandırmaz, belki de benim gibi roman yazmağa kalkardı. Romanlann en büyük tesiri roman yazanlarm savısnu çoğaltmaktan baska bir sey degildir. PEYAMİ SAFA | Yunanistan'da dahilî vaziyet gene karışıyor Hükumetin Âyan ile beraber Meb'usan Meclisini de feshedeceği söyleniyor, her iki meclis açıldı Atina 27 (Hususî) Meb'usan ve Âyan meclisleri bugün 11 de arOmıştir. Meclisi meb'ıuan içtimaında biitân na • zırlar ve muhalifler hazır bu'unmuşlar • dır. M. Venizelos ile M. Kafandaris meclise gelirken hükumet taraftan bir kalabalık tarafmdan aleyhlerinde tezahiirat yapı'mışür. Atina 27 (Hususî) Hükumet ta raftan (Estiya) gazetesi diinkü batmakalesinde hükunıetin meb'usan mecli • sinde eiinde tuttuŞu ekseriyetin ehemmiyetsiz olduğunu, Ayanda ise bütün bü tün ekalliyette kaldığuu, binaenalevb hiç bir iş göremiyeceğini yazmakta, Ayan meclisini lâğvettikten sonra mtiha bat usu'ütü değistirerek meb'usan meclisinin feshile yeni meb'usan mtihabatına girişmekten başka çare görülmediğini bildirmektedir. >• tııfHinnııtıı İHEM M. Musolininin Londraya gitmesi bekleniyor iBirinci sahifeden mabait) kılâne bir hareket olur» detniştir. Büyük Britanya plânmı tetkik eden M. Madariaga Fransız plânmda mevcut olan çok esaslı mes'elelerin bu plânda ihmal edİhniş olduğunu söylemiştir. Komisyon, tran, Portekiz, Sovyet Rusya murahhaslarmı ve M. Henderson'u dinîedikten sonra içtimamı saat 11,30 a bırakmıştır. Komisyon bu aksam umumî müzakereyi bitirmeğe çalısacaktır. Belçrka ve tsveç heyetlerinin bugün öğleden sonra komisyon mesaisinin 26 nisana kadar tehir edilmesini ve hiikumetlerin o tarihte tadil tektiflerini ve mukabfl tekliflerini tevdie davet olunmasmı istiyen bir karar sureti tevdi etmek tasavvurunda olduklan soylen mektedir. koyarsa, büyük bir mes'uüyet aifana girmiş olur. Britanya hükumeti şimdi Musolini plânı esası üzerinde çahşmaktadır. Britanya hükumeti, bu derece ehemmiyetli bir mes'elede karsdanacak güçlükleri göz önünde tutmaktadır. Mua • hedelerm tekrar tetkikine başlamak kâfi degildir. Bütün milletler muahedeler tadil olunduktan sonra, bu tadilin yegâne gayesinîn Avrupa'da dostluk ve beraber çalışma siyasetinin kuruhnası demek olduğunu isbat edecek şekilde yardım etmelidirler. Dört büyük devlet aralarmda iyice anlaştıktan sonra silâh bırakımına engel olan korkulann sebeplerini tetkik etmek mümkün ola caktır. O zaman hiç kimse dünya harbinden sonra sulhun tesisi yolunda atı!mış olan adımlann en müessirini atmış olduğumuzu inkâr edemiyecektir.» Silâhları bırakma işi nereye gidiyor ? NALINA MIHINA Kitap istiyen genç Atina 27 (Hususî) Hükumet Ayan meclisini lâğv ve meclisi meb'usam feshederse Cumhur Reisi Yunan mille tine hitaben neşredeceği bir beyanna mede kendnhun bu icraatın mes'uliye • tine iştirak etmediğin bildirecektir. Atina 27 (Hususî) Yunanistan'da dahilî vaziyet gîttikçe gerginlesmektedir. Hükumet taraftarlarile muhaliflerin fa • aliyeti artmıştır. Bütün Yunanistan birbirlerine hücuma hazırlanan 3d partiye aynlmış gibidir. Muhalifler hükumete karşı kendilerinin kuvvetli olduklarmı görerek hükumetin tesküah esasiyeye karsı yapacağı her hangi bir taarruzu menedeceklerini kat'iyetle söylemektedirler. M. Venizelos ve M. Papanasta siu'nun bu husustaki beyanatlan pek sarihtir ve'hasıl Yunanistan'da gayri muntazar bazı hâdisatın vukuundan korkulmaktadtr. l'lHIIIIIIHIIIIIIIHIIIttlll Hmmımıını»..»...» ~ Halit imzasile genç bir talebe kariim bana bir mektup yazmış. Bu mektubunda diyor ki: <Havat zevkleri için her hangi bir meblâğı, düşüncesiz israf eden memleket zenginlerinin ve lüks olsun diye hocrelerini kitap ile doldaran, bunlart yalnız temizlik maksadile senede bir defa havalandtran zevattn gozlerbu biraz da halk hütüp hanelerine çevirmeleri için delâletinizi rica ederim. Kuvvetle ibnit ediyorum ki bu sahada yapacağmız nesriyat, bir çok zenginlerimizi bu kütüohanelere kitap alınmak üzere bir kaç lira vermeğe sevkeder ve okamak için değil de sü* için kitap biriktirenler de, fazla olan kitaplartndan o.V kaçtnt umamî kütüpha netere hediye etmek suretite ba kü' tüpkaneleri zenginteştirirler. Gençliğin istifade ettiği kStüphaneler arasında en ziyade maavenet edilmesi lâzımgeleni, geçenlerde a * çtlmış olan ve jyek çok okayucusu bulunan Cakaloğlv'ndaki Halkevi küfüphanesid'r. Okamak ate'ile yanan, fakat her kitabı alacak kadar parast olmıyan talebe ile halk. Halkevi kütüphanesine teberru edilecek para ve kitaplarla bu atesini söndürmeğe çalıstr. Bu haytrh işi yapmaktan kaçtnmtyacağtmz, bence muhakkakttr. tlâ..ı Halit Beyin mektubunu okurken gençliğimde, tatil zamanlarmda, o zaman büyük bir ihmal içinde bulunan kütüphanelerimizden istifade * ye çalıştığrmı, ekseriya isted?ğiml bulamadığımı hatrrlardım ve genç kariimin, bu arzusunu, yerine getir megi bir vazife telâkki ettim. Halkevi kütüphanesinin, günün her saatinde, bilhassa akşam üzer " leri, okuyan gençlerle dolu olduğu • " nu görüyorum. Bu kütüphanede ne kadar kitap ve ne gibi eserler bu Iunduğunu bilmiyorum ama, kariimin söylediği gibi, pek çok kitabı olacağını zannetmiyorum. Gerçi, yeni basılan bütün eserlerin Halk evleri ve Maarif Vekâleti tarafın dan teda«ik edildiğini biliyorum. Fakat, bir kütüphanenîn kıymeti yalnız yeni kitaplarla değil, daha ziyade eski kitaplann ve ecnebi rfilIerinde yazlrmış eserlerin çokluğil* artar. î*.ıH»ırn tngiliz Bafveküinin beyanatı Roma 27 ( A . A . ) Londra'dan bildirfidiğme göre M. Makdonald Romaya yaptığı seyahat hakkmda avam kamarasrada izahat verdiği sırada Musolini plânmda on sene müddetle dört devlet arasmda devamh olarak beraber çakfümanm teklif ediknekte olduğunu bildirdikten sonra demişth ki: « Asıl maksat muahedelerin sulh yohle tadüinin elde ediknesme var makbr. Roma konnşmalarmda, Musolini plânma ak muhtelif işler görüsülmüştür. M. Simon ve ben bu mes'ele • lerin etrafhca tetkikini vadettik. Muahedelerin tadiü hakkmdaki teklif bazı kiiçük devletleri korkutmağa başla mışfar. Fakat bunlar Roma konusma lan hakkmda korkuya düşmekte haklı değüdirler. Küçük devletlerin hususî menfaatleri mevzuu bahsoldukça reyleri almmalıdır. Musolini plânmdan çok şeyler bekliyorum. Dört devletten birisi, Rotnada görüşulen fikirleri derin derin düsünmeksizin ve etrafile tetkik etmeksizin reddeder veya müzakerelere engeller M. Musolini Londra'ya mı gidiyor? Paris 27 ( A . A . ) Nevyork Herald M. MusoUni'nin Makdonald ile Sir Con Simon'un ziyaretlorini iade etmek üzere Londra'ya gitmesinin ttalyan siya&î mehafUinde ciddiyetle derpiş edilmekte olduğunu yazmaktadır. Roma'dan alınan bir telgrafname, iyi malumat almakta olan mehafilin M. MusoUni'nin küçük itilâfın beşinci bir devlet olarak akti mutasavver misakın tanzimine ak mesaiye iştirak etmesme karşı hiç bir ttirazda bultmmıyacaçını beyan etmekte olduklarmı bildirmektedir. Tütün buhranı İle mücadele 23 nisan Çocuk bayramı Cenevre'de mütehassıs Bu seneki bayram parlak lar ilk içtimaını yaptılar surette tes'it edilecek Cenevre 27 ( A . A . ) Anadolu Ajansmnı hususî muhabiri bildiriyor: Tütün mütebasstslan grupu bugün içtima ederek Avrupanm şaria cenubisinde bulunan tütün istihsal eden amelenin manız buhraduklan buhranı La« fifletmek çarelerini tetkOce başlamışt.r. Grupta müstahsü ve müstehlik olmak üzere Almanya, Avuslurya, Bulgartstan, Fransa, Yunanistan, Macaristan, ttalva, Polonya, lngihere, tsviçre, Çekoslovakya, Türfriye ve Yugoslavya hükumetlerinin murahhaslan vardır. Yunan heyeti murahhasasmda bulunan sabdc Ziraat Nazun M. Bakkalbaşi grup reisli ğine aynlmıştır. Murahhasımız Ahnıet Mithat Bey Yjınanistan, Bulgaristan ve , Ijjrkiy^heyetleri iMimınn uzun beya • n t U a bnîımorak jtaSftaİMÜ memleketle Küçük itilâf kabul etmiyeeek Cenevre 27 (A.A.) Roma mi saktna iştirak etmefe davet edilmeleri ihthnaKne dair sorulan suale cevaben küçük itilâf mehafili, hiç ihtimal vermemekte olduklan böyle bir davet vuknunda, hükumetlerinin bu daveti reddedeceklermi söylemişlerdir. rin maruz kaldığı buhramn sebeplerini ictimaî, iktuadî ve malî sahalarda tefc Irik ve izah ettikten sonra üç memleket aratmda teskil edilen Şark Tütiinleri ofisinden, teflcilâhndan ve faaüyelinden bahsetmiştir. Bundan sonra tötün itıraç eden memleketler murahhaslan da memlekeHmnin bulunduğa nazik veziyetin de tetIdke değer olduğunu bildirmişlerdir. Şark tütünleri ofisi teşkuatmuı tevsü ile ihracat memleketlerinin de bu teşkilâta dahil olabilmeleri esbap ve ça • relermi tetkik etmek üzere Bulgaristan, Yunanistan ve Türkiye murahtatlan, ttalya, Macaristan ve Yugoslâvya murahhaslan 3e temaslara başlamışlnrdır. ord fabrikasında amele Grev ilân ettî Dagenham 27 ( A . A . ) Ford oto • rnobü fabrikalarmda bugün arnelenm bir kısmı greve başiamıstir. Grevin bütün ameleve siraveti tehlikesi vardır. Grevcfler fabrikalartn önünde toplanarak arkadaslarmı içeri girmeğe bırakrrayorlar. Poiisler güçlükle kendflerine yol açabflmişlerdir. Fabrikalara yalnız memurlar girmiş • lerdir. Amele Scretleri saat başma 3 ve 17 peny arasmda îndirumesine itiraz 7 Ankara 27 ( A . A . ) 23 Nisan Çocuk Bayramı Himayeietfal Cemiyeti umumî merkezince bu sene Ankara'da bütün mektepuierm iştirakile kutlolanacakbr. Bayram programuun esası Turidye'de çocuk mes'elesmi bütün yurttaslann alâkasmı ce** edecek bir tarzda ortaya koymakhr. Bunun için reshnli afkler, grafîkler neşredtleeek, konfe • ranslar verüecek ve bilhassa 1933 ve daha ileri senelere ah müsterek faaliyet hedefleri tesbit edilecektir. Çocuk Haftası, bes binden zfvade mekteplmin iştirakFe B. M. Meclisi binası onündeki meydanîıkta büvük merasnnle aoiacakve memleketimizde ilk defa 5000 den fazla çocuk bir arada istîkîâl ve çocuk marşlanm sovliyecekierdîr. Bu merMsimm guzel oiması îctn musîkî muaTIira mektebi hoca ve talebeleri tarafmdan şfandiden hanrlrftlara bashrmnsbr. Haftayı, Ankara mekteplerinden mSsabaka ile •ecOecek bir cocuk açacakhr. Actstan sonra mcktepler topiu bir halde büyBk bir ırecit re»mi vaoacakiar, B. M. Meclsi Snünde MecHsi selâmlıyacak lardsr. Gwri hevkeK her mektep kendi yapacaklan celenkleti kovacak'ardır. Haftanın dieer gunlerinde Halkevinde, smemalarda, mekteo'erde afle ve çoctikTar îcin temsiPer ve konreranslar verîiecektir. Cemiyet bu hafta içm cocuklar ve aîielere gSsterilmek Szere Bo pives haznIamHfar. Hafta bithni bSHin m«ktenlenn ve aile'erm îstrr^Uîle bfl* ktr eğlencesinde tes'it edilecektir. Bundan baska cemtvet bu hafta icht de iki lrH*n n^^redeerlctir. Bunlardan birin/'e B. M. Merîia Rîs! Kaztm, Başvekil tsmet Pş. Hz. fle Vftküierden ban!an ve bir çok muharrirlerin yazilan diğermde de çocoklar tarafmdan kaleme ahnmış ve müsabaka neticesînde kazannnş yanlar bulunacaknr. Maznunlar çoğahyor (BMnct tahifeden mabait) miktarm alfaya baliğ ounası da bu noktai nazan teyit eder raahiyette görül • mektedir. Suat Bey, kendisine atfedilen thtüâs 3e alâkası olmadığrm ve kaybolduğu iddia edilen bflet ve karneleri kontrol dafresı evrak meuıuıu Murat Beye tmza mukabflinde iade ettiğmi söylezniştir. Murat Bey ise bunun dofru oimadığını, bnzalanan kâğıda ihtilâsa zemin teşkil eden bilet ve karnelere ak kaydin sonrad*n i'âve edflrms olduğunn ifade etmiştir. Diğer maznunlar da cörmü hep bnbirlerinm Bstune atmıslardır. Baş müfettiş Refet Bey, mutat teftisjeri etnasmda böyle bir mes'eleve raslamadı • Snu, kontrol danresfnin hic bir zaman kencSsmi flcaz etmedigmi iddia etmiş «r. Alçi Efendinm 926 senesfnde hükumet tarafmdan kumpanvadan çıkanl dıgı halde tekrar kendisme i* verilmesi, kontrol dairesine serbestçe jrirmesi de şayanı dikkat görülmustür. Teftis ra porlarmda J;er şevin yohmda gkti^i ifade olunmasma mukabü son suöstima'rn 931 senesi iptidasmda batladığı terbit edflrmştir. Bu suretle tahkikatm dierer gnelere de teşmilme lüzum hasıl ol • muştur. Kompanya dosyalarmda tahrifat ya pıldığı, muhafaza edPmesi icao eden bir kntm evrakm vaktînden evvel imha o lunduğu meydana cıkanlmıs, bu suçun da takibine gBİşİDniştir. Zabıta bugün tahldkatmı bitirecek ve marntmlan tahkikat evrakile birlikte adliyeye teslkn edecek^ir. Kumoanya varidatmdan yüzde otuz beşi hukumete ait olduğundan ihtilâs yuzünden haztne de mutazamr olmuştur. Hazinenin hukukunu muhafaza için tahkikat ehemmiyetle tamik edilmektedir. çok yakınmda bu iki siyah kâinat kalsın; yalnız onun göğsünde yan an bahçelerin kokulu ve renkli dumam içmde eriyeyim, kendimden geçeyim, ben de yokluğa, hiçliğe kanşaynn. Bana böyle bir yokluk, o anda, en rıakikî varlık gibi geliyordu. Hicran! diye kekeledim. Ağlamak, hıçkırmak, gülmek, katılmak, çıldırmak, hoplamak, siçramak, bağırmak, koşmak, orada ka hlıp kalmak, bayılmak, çırpınmak istiyordum. Hicran! Hicran! Aman yarabbi! Içknden neler geliyordu, neler söylemek ihtiyacında idim, fakat çenem kilitleniyordu. , Fakat bu saadet anı uzun sürmedi. Başımın altmdan omzunu çekmiş, kolunu ayırmış ve elimi bırakmıştı. Bir işaretle beni sandalyeye oturttu, kendisi de, bir dizi gö^süme çok yakın bir ayağı dizime gelecek su rette masanm kenarına oturdu, av cunu başımm üstüne koydu: Çoeukiuk etme! dedi. Ne demek istiyordu? «Bcnî sev Hereke fabrikası IBMnd sahifeden mabattl kumas dokuma makinelermîn en son sîstemi, bmaenaleyh en mSkemmelidir. Fakat yeni tesisat, sade, tezgâh miktarmm iki misline iblâğmdan ibaret kalmamış, Hereke yünlülermin en iyi tn güiz kumasIarOe ayni ayarda çıkanlma*nn temm için, Avrupa yünlfi mensucat •anayimîn yalnız en ileri gelenlerinde mevcot bulunan bötün tekemmülâtın hepst yapılmıştır. Fena vejdreçli sularla yıkanan yünlerin, tıpkı insan saçı gibi, sertleştiği go> rüidüğünden evvelâ, yânleri yıkamak için kuUandan sulan süratle tasfiye edecek mükemmel bir cihaz getirtilmiştir. tngiliz ve alelumum yüksek Avrupa kumaşlarmm en büyük faikiyeti, kumaşm dokunduktan sonra apre denilen terbiyesindedir. Bu terbiye muamelesi içm muhtelif makineler icat edilmistir ki Hereke fabrikası şhndi bunların hepsi • ne maliktir. Bunlardan biri dink denilen makmelerdir ki kumaşı döve döve yı • kar. Eski makineler bu ameliyeyi ya • parken kumaştn desenleirni bozuyor, gayrimuntazam bir hale sokuyordu. Son sistem dmkler, bu işi, desenleri hiç bozmadan yapmaktadır. Kumaşm böyle yıkanmasmdan maksat, ıslandığı takdirde tekrar çekmesine mâni olmaktır. Sonra, son sistem presütü makineleri getirilmiştir, ki bunlar, büyük bir hararet altmda kumaşı tazyik ederek ikind bir terbiyeye tâbi tutmaktadır. Bundan maksat ta kumaşm rutubetten ka barmasına ve kolayca buruşmasma, diz yapmasma mâni olmaktır. Bu makine • lerle apre muamelesi goren kumaşlar, en iyi Avrupa kumaslan gibi burnşrmyacak ve diz yaprmyacakbr. Paltoluk tuylü kumaşlara ve battaniyelere hav vermek için gene en son modelde şardon makineleri de getirilmiştir. tnce yünlü ve lüks kumaşUrın üs tândeld fazla tüyleri faras etmek ici mek çocukluktur!» mu demek isti yor, yoksa «korkma, ben senin bu kadar üzülmeni istemem!> demek mi? Başımı kaldırıp yiizüne baka mıyordum. Yalnız, dayanamadım: Çocukluk mu? dedim, bak, onunla evleniyormuşsun! Birdenbire bütün vücudü çırpmdı. Adeta telâşla sormuştu: Kiminle? Onunla işte... Nedim Bey mi dir, nedir, şimdi gelecek misafirle! Elini bhdenbire başımdan çekti ve yere atladı: Kim söyledi sana? dedi. Duydum, biliyorum. Kim söyledi. Rica ederim söyle. Israr etme. Sen nasıl ben den bunu gizledinse ben de sana kim den duyduğumu söylemem., Fakat anladım. Avukat... O çaçaron söylemişti Hayır... Odur. O vey« başka»... M«*Vle »rm İtalya ve Mısır Krallarile Gazi Hz. arasmda Teati edilen telgraflar Ankara 27 (A.A.) Reisicumhur Hz. 3e İtalya Kralı Hz. ara " nnda teati edilen telgraflar asagrdadrrt Duc De* Abruzzes Hz. nm vefatı habermi büyük bir teessürle oğrendim. Zafa hafmetpenahilerine en samimî taziyetlerimi bildirerek ailei Kralinm derin matemine iştirak et~ tigim teminatnn arzederim, Gazi M. Kemal Zafa devletlerinin samimî düfüncelerinden ve ailenam matemine iştirak etmek lutfunda bulunduklarntdan dolayı samimî şükranlartmı arzederım. Vittorîe Emanul Ankara 2 7 ( A . A . ) Reiacamhur Hz. 3e Mısır Krah Hz. arasmda su telgraflar teati edümistir: Dogumlannra yıldönümu mönasebetfle zah hasmetlermi yürekten kur lular ve şahsî saadetlerüe Mısır'ın refah ve flcbali için dileklerimi arzederim. Gazi M. Kemal Yüdönümüm münasebetüe vaki olan guzel temenni ve tebriklerinden dolayı zafa devletlerine en t^mi"i' teşekkürlerimî arzeder ve bflmukabele sahsî saadetleri ve Türkiye'nm ikbali hakkmdaki dileklerimi takdim eylerim. Fuat yosu içinde erimeğe başladım. Kolu beni daha ziyade kavramıştı. Göğ süm göğsüne yapıştı. tlk defa olarak beni böyle kucaklıyordu. Kendimi kaybetmek üzere idim. Gözlerimi tatlı renklerle dolu bir sis, bir duman kapladı. Dudaklarının yüzüme yaklaştığını hUsederek dudaklanmı uzathm. Bayılacaktım. Bu, ne? Merhamet mi? Bir akraba şefkati mi? Nedir, nasıl bir his? Kadın hilesi mi? Beni idare etmek mi istiyor? Ne çıkar! O anda ne düşunebilirdim? Başımı bir omzunun üstüne bıraktım. Saçlannm arasmdan yaz giinünde bir çam ormanının sı cak rüzgârına benziyen iç bayıltıcı ve tatlı bir hava geliyor gibiydi. Bir anda siyah gözlerini gözlerime o kadar yakrn buldurn ki bütün dünyayı, etrafımı çeviren her şeyi onun bakışından ibaret satîdıav. Ah, o anda bütün dünya yıkıUın, herkes yerin dîbine batsm, bütün «esler kesilsin, bütün manzaralar ailhuin, hiç bir şey kmuldamaaan, yalnız, gÖzlerimin Halkın ve bilhassa gençliğin deT«m ve istifade c+tiği H»lk«vi kü tüphanesinin zenginleşmesi, halkın ve gençliğin irfan ît'barile zenp:n leşmesi demektir. Onun için, genç kariimin rîcasını zenginlerimizle fazla kitabı olan zevatın nazan dik~ katle>ine arzediyorum. Servetlerini kütüphane, sebil, çeşme, imaret ve hastar** gibi hayır işlerine vakfeden eski Türk'lerden ibret alalım ve zamanımız irfan asn olduğu için, biz de okumak atşile yananlara sunalım. kitap Afyon inhisara alınıyor Ankara 27 (TelefonU) Ziraat encümeni busrünkü içtimaında afyon •toklarmın ihracı icin verilen ve 1 nînand» SH«>^ ~'Mdetin temdidi içm Kemal Turan Bey ve arkadaslan tarafmdan yapılan teklifi kanuniy! •nüzakere ve müddetin 1 haztrana kadar uzahİTnasmı kabul etmiştir. Hükumet buçünkü afyon kooperatifleri «eklmi kaldırarak afyoniı mhisar haline alaeskbr. ^una daîr meclUe yakırd» «elee«fc*ir. son sistem makas makineleri de ilâve edilerek Hereke'nin yünlü kuma» yapaı tesîsatı, dediğirniz gibi, en asrî fabrikalarmktn« muadil ve hatta en yenisi ol mak itibarile bunlara faik bir mükemmeliyete eriştirilmiştir. Bu suret!e geçen seneki yangm, fabrikanm yenilestirilmesine, modern ve rasyonel bir hale konulmatına hizmet ettiği içuı.ivilîk dojuran bir fenabk olmustur; çunkü bu sayede tngiliz kumaşlannın aynini burada yapmak imkânı elde edflmîştir. Tashib Gazetemizin 21 mart 932 tarihli nüshasında «Bursa'lı mürteciler» başlığı alhnda çıkan Çorum muha birimizin telğrafmda bir mürettip hatası olmuştur. «Müddeiumumî bu talebin çürüklüğünü kanunen isbat istedi» yerine «kanunen isbat etti» olacaktır. Taahih ederiz. da değil. Böyle şeyleri o bilir, o duyaı yalnız... Nefretle ilâve etti: Ne fena adam! Benden başka her erkeğin aleyhinde fikirler beslemesinden mem nun oluyorum. Fakat gene avukatı biraz müdafaa etmekten kendimi » lamadım: Neden fena olsun? Bir şey bilmek veya duymak kabahat midhr? Bilâkis, stizlemek... Fakat yalan söylemiş. Büyük bir sevinçle: Yalan mı? diye sordum. Yalan... Yahut yanhş... Nedira Bey beni annemden istedi. Fakat söz vermedik. Biliyorsun ki beni şimdiy' kadar nek çok kisi isted:. Peki... Evlenmiyecek misin onunla?.. Simdi bana böyle şeyler sor ma. tstemem. Peki. benden mçin gizledm? Mabadi va¥ Refik Şevket Beyin sual takrrleri Ankara 27 (Telefonla) Meclisin perşembe gunkS içumamda tktısat ve Maarif VekiIIeri ReMk Şevket Beyin sual takrirlerine cevap vereceklerdh". Milli tefrtkamtz : 19 Yazart: SERVER REDt Hep Senin İçin! Olmaz, dedi, sen de bizimle beraber bulunacaksın. Hayır, yapamam. Sonra manah bir seslet Artık bu, dedim, b«nhn icin fazla bir işkence oulr. Fakat, »ensiz... Bir an bu iki sözün içindeki yalancı •evgtnin tadını iyice almak için nefesimi bile durdurdum. «Fakat, seasiz...» diyor Hicran! Ah... Bu sözün doğruluğıma biran inansavdrm sevinçten olurdüm. Setuiz olmaz 1 Dtye tekrar etti. Fakat sesinde ıncak bir akraba ve arkadaş sev gisi vardı. Bence böyle bir alâka nm hiç kıymeti yok. Olmasa daha Ve oda kapısma doğru yürüdüm. Hizmetçi de içeri giriyordu. Hicran arkamdan geldi. Merdi venleri de benimle beraber çıkıyor du. Hiç bir şey konuşmadık. Ancak, o bahsettiğim sofada göz göze gel dik. Gene elimi tuttu: HâU ellerin aoğak, hâlâ titr! yorsun, nedir bu? dedi. Hastayım, diye mınldandim. Hicran yavaş yavaş bir kolunu kaldndı ve evvelâ elini omuzuma koyarak bana biraz daha yaklaştı; yarabbi! O kızgm vücudünden du • manlar mı çıkıyordu? Göğsünde bahçeler mi yamyordu? Güllerden, menekşelerden, yaseminlerden kıvıl cunlar mı nçnyordu? Ne oluyordu U, bea fieak TB ıpBsel kokularm ban M Gidip yatacagiın, dedim,

Bu sayıdan diğer sayfalar: