Cumhuriyet 20 Mart 1935 CH SULTAH Yazan: M. TURHAN Dil ısı Günlük düşünceleı Öz dil sevgisi, gün geçtikçe cos . kunlaşıyor, tutam tutam çiçek açı yor, etek etek yemis veriyor. Bu sevgiyi alabildiğine arttırmak için girişilen işin kökünü bir daha göz ö nüne koymağı faydalı buluvoruz. O kök ki ulu milletimizin vaî«ğı na kadar dayanıyor, suyunu o kay naktan alıyor: Türk, ana yurtta, iki sey tanırdi: Dil, türe. Dili, kendi diline benze miyenlere, yani türkçeden ayrı dil konuşanlara «Sümlrm» derdi. «Tü ~ re» si, yanî görüsü, sezişi, düsünüsü, inanışı ve yasayifi kendlne uygun olmıyanlara da «Tat» derdi. Bizim lehçemizde tat, yabancı demektir. Yabancı, öz yurttaş gibi yurda bağlı olamıyacağı için eski Türk «dikeni kökünden çıkar, tatı gözünden vur!» sözünü de diline geçirmiştir. Bu, yurt işlerinde yabancıya karşı uya. nık olmağı hatırlatan bir sözdür. İslamlıktan sonra «tat» yerine ?kâfir» kelimesi dile girdi. Şu sözlerden Türk'ün kendi di line ve türesine ne kadar bağlı olduğu kolayhkla anlasılır. öyle i ken Osmanhlık bu bağlılığa saygı göstermedi. Güzel türkçeyi örse ~ lemeğe savastı, hırpalamağa uğras tı, öz yüzüne hiç uymaz bir biçime sokmak istedi. Türk, saraym ve saraydan karnını doyuranlann zorlamasile de olsa, yer yüzünde her şeyden üstün tuttuğu dilini elden çıkaramazdı. Bu sebeple yurt içinde bir dil ikili ği yüz gösterdi. Saray ve köleleri dil yolunda yeni bir «Sümlhn» oldular. Alınlannın terile geçinen asıl halk, düde de Türk kaldılar, yeni dîle uzaktan dudak büktüler. Her şeyde ikiliği seven ve uğur suz varlığım bu ikiliğe borçlu bi len saray, son gününe kadar «Sümlim> liğini üstünde taşıdı. Mürek . kep yalamıs bir takım yarım bilgiçler de o yolda yürüdüler, Türk adı takındıklan halde türkçeden baska bir dil kullandılar. Yeni Türkiye, her şeyde birlik temeli üzerine kurulmustu. Sırası gelince bu dil ikiliğini de giderraeği borç biliyordu. tste bu günün en büyük isi olan dil işi, o borcun öden mesine baslanılmış olmaktan baska bir sey değildir. Dil, mületin dili olduğu için borç ta elbirliğile öde nîyor. Açılan anketin bir maı»n J4«» budur. Türkçenin güzelliğini, de rinliğini, enginliğini ve saraylılar elinde hrrpalandığmi iHc defa gtîrenlerden biri olan Ahmet Vefik Paşanın dediği gibi «mükemmel bir lugat kitabının meydana gelmesi behemehal elbirliğile çalısmağa ve bu hayırlı ise bilgisizlerin kanşmamasına» bağlıdır. Biz buradaki bil * gisiz kelimesini «tat» manasıca a hyoruz! 71 Cem, babasmm üç ay muhasara edip te alamadıgı güzel Rados'a gelmişti! Ada, bir çok harp maceralan geçirdikten sonra Antigon'lardan bhinin hücumuna ueradı, parlak bir Tnüdafaa gösterdi. Meşhur Rados hevkeli, bu müdafaaıun hatırasmı te'bit için yapıldı. Heykelin açılmış iki bacağı. limanın ağzında büyük bir kapı gibi görünüyordu, yüksek • ligi seksen bes metro ve ağırlığı dokuz bin kental idi. Bu lıeykel, ya pıldıktan elli altı sene sonra yıkıldı, enkazi 900 deve vükü ruttu. Rados'Iular, bu felâketi 120 kadem yüksekligind» bi>vük bir heykel yapmakla telâfi ettiler. tnemleketlerini ayn ayrı bîrer «aheser sayılanyüzlerce hevkelle süslediler. Medenivette bu kadar ilerliyen Rados Anibal'ı denizde mağlÛD e decek kadar kuvvetli donanmaya da malikti. Bununia beraber Roma'I'ların eline düsmekten kurtulama dı. Bizans'hlar devrinde ve *653> te t'Vm'lara intikal etti, sonra gene Bizaıu'hlara srecti, 1249 da Cene Tİz'HIer tarafından isgal olundu, 1311 de Türk korsanlarınca tehdit olunduğu bahanesile Sen Jan söva liyeleri tarafından zaptedildi, 1480 de Fatih Sultan Mehmet, Rados'u muhasara altma aldı, düsi'remedi. Bu muvaffakiyeti <1S22> yılmın son ayı içinde Kanunî Sultan Süleyman kazandı, Rados'a Türk bayraSı di küdi. Ada, 1910 da yüz gösteren Trablusgarp muharebesindenberi İtalvan'lann elindedir. danı Mesih Paşa, «9000» şehit ver misti, o muhasarada yaralanan Türk'lerin adedi de «15000» i buluyordu. Kanuni Süleyman'ın ordu su şehri alraak için altmış bine yakm kurban verdi. ltalyan'lar, bu kadar Türk kanı dökülerek alınmış olan adayı pek ucuz ele geçirdiler. îşte Cem, bu adaya, babasınm üç ay muhasara edip te alamadığı bu güzel Rados'a gelmişti. Şehir, senKk icinde idi, bütün halk sahile dökülmüştü. Cem, Don Alvazo ile be. raber bir çektiriye bindi. iskeleye doğru donanmadan ayrıldı. Onun atla karaya çıkabilmesi için on se kiz ayak uzunlugunda ve dört a yak geni«liğinde bir köprü kurul muştu. KÖDrü. çok kıymetli kumaş Iarla örtülü idi. Cektiri, bu köprünün ucuna ya ~ naştı, sehzade hazır bulunan ata bindi, karaya yollandı. öbür uçta bü tün Rados sövaliyeleri, parlak Tirhlar içinde kendisini bekliyorlardı. Don Alvazo, her biri bir milleti temsil eden asılzade muharipleri, ayfı ayn Cem'e prezante etti ve muhte sem mevkip yürüdü. Tam sehrin kapısında tarikatın büyük üstadı Do Busson. Cem'i karsiladı, bir hükümdar gibi selâmladı, solunda yer aldı. Sokaklar halılarla, sallarla, çi çeklerle, mersin dallarile süslen misti. Pencereler, balkonlar, üstüste vıgılan kadınlann parlak kostümlerile ovnak b>"rer büket halini al tHc medeniyet ısıgını, tarih dbğ mıştı. Taraçalar, seyircilerin ağırlığı madan evvel. Türk'lerden almıs, altında esniyordu, sallanıyordu. Yoıve asırlarca Türk bayrağı altında yaşamış olan Rados'u tanımak bizim tuya mahsus elbiselerini giymis o lan resmt hizmetçHer ve mıztkacı icln millî bir zevk temin eder. Ra lar önden yol açıyoriardı, Fransız dos sebri, adanin en simalindeki busarkılan okuvorlardı. Silâhlı müf run üzerindedir. Denize doğru uzarezeleri şövaliveler takip ediyor ve nan ve uclan bir yay gibi büküle . en geride Cem'le Dö Busson sreliyorrek birbirine yaklasan îki dil, seh du. «Hiyerozo Lömiten» denilen derin büyük limanıdır. Bunun içinde vaktile bir set vardı. Sandallara mah likanlılar, ipekli kostümleri içinde tenasiiplarini teshnr ederek onlara sus havuzla gemilerin yanaştığı is keleyi ayırırdı. tskele solunda ka dümdarlık yapıvorlardı. lan dil, şehir istihkâmlarmın hari • Alay, Aziz Etyen meydanma gecinde olup bütün uzDİuğunca yel * lince büyük üstat dö Busson, Türk dertrmenlerile bezenmisti. Sonunda usulü selâm verir gibi, sağ elini göğmeiekler kulesi denilen kale bulunu süne koydu ve müteakıben o eli yordu. öbür dil de gene değirmen Cem'e uzattı: lerle dolu idi. Rüzgânn oynattığı Sevketmeap! dedi Fransız ve sarkı sövlettiği kanatları sey lisanı sarayına geliyoruz. Zatı saharetmek ve diniemek tatlı bir temasa neleri bu sarayı şereflendireceksi oluvordu. niz. Büyük limanı vücude getiren o Bahsolunan ve önüne de varılan iki dilin haricinde sahil, yeni bir kıv saray, Rados'un en muhtesem binası nlısla kadırga denilen küçük limanı idi. Cem, alkışlar içinde oraya indi t«>«kil eder. Büvük limanın sonun rîldi, adamları da yanına konuldu, da ve hemen deniz kenarında iki yorgunluğunu çıkarmak için yalnız kath kale duvarlan yükselirdi. Türk bırakıldı. valileri kadırga limanmın nihayetinm* • deki mahallede, yani kale haricin Cem, üç günlük deniz yolculu de otururlardı. Rados şehri, bir çok ğunun verdiği yorgunluğa rağmen o kulelerle müdafaa ediliyordu. Bu gece uyuyamadı. Yurt, aziz yurt kulelerin en büvüğüne Türk'ler, şkndiden gözünde tütüyordu. Kıri «Arap kulesi>, frenkler ise Sen Nilan emeller, birer hastalık tohumu kola kulesi derlerdi. Osmanlı Türk1 gibi, yüreğini eziyordu. Anası, ço leri, tsoanvol kulesi denilen '"'le cukları, karıları, bulutlu bir ufkun yi devirerek şehrin müdafaa ka biliyetini sıfıra indirmialerdi. Fakat arkasından gözyası döke döke ken mehterhane, Türk harp musikisi disini yanlarına çağınyorlar gibi ile ahensrini Sen Nikola kulesi mazgöz bebeklerinde yanık teressüm gallarında yükseltti. ler dolaşıyordu. (Mabadi var) Rados önünde Fatih'in kvrman . Ticaret Odası Kongresi dün son içtimaını yaptı Sanayiin himayesine dair hazırlanan rapor ittifakla ve tezahüratla kabul olundu tstanbul Ticaret ve Sanayi Odası kongresi son içtimaını dün yapmıstır. Bu içtimaın mevzuunu, kongrenin sanayi komisyonu tarafından hazırlanan rapor teskil ettiği için kongre salonu saat on dört buçuğa doğru sanayicilerle dolmustu. Senelerdenberi Oda kongrele.inde böyle kalabalık görülmemişti. Kongre, Kâzım Ziya Beyin riyasetinde açılmıs, zaptı sabıkın kıra atinden sonra, kongrenin telgrafma cevaben Iktısat Vekili Celâl Beyden gelen tesekkür telgrafı okunmustur. Bunu müteakıp sanayi komisyonu " nun raporunun kıraatine geçilmif tir. 20 »ah'fe tutan bu raponın son larına doğru Kâzım Ziya Bey riyaseti Karaosman zade Suat Beye terketmistir. Rapor heyeti umumiyenin alkışlarile karşılanmış ve ittifakla kabul edilerek tab olunması ve yüksek makamlara gönderilmesi kararlastırılmıstır. Sanayi Birliği kâtibi Nazmi Nuri Bey, raporu hazirlayan komisyon azalarına birlik natnma tesekkür etmiş ve buna bütün kongre azaları tezahüratla istirak etmistir. Bundan sonra reis Odanın 933 kongresinin bitmiş olduğunu bildir ~ mif ve ko"»re dağtlmıştır. nmızın mevaddı iptidaiyesinin de yalnız bir dafa muamele vergisine tâbi tutuJması rekabet için zarurî görülmektedir. 6 Memleket ihtiyacmı tatmin eden konserve, çikolata, ıtriyat, debağat, çimento, şekerlerae ve sekerli mevat, mobilye, trikotaj, çorap ve ipekli mensucat gibi sanayie yeniden sermaye konmıyarak yeni tesebbüslerin memleketimizde mevcut bulunmıyan veya ihtiyacı tamamen temin edemîyen sanayie hasredilmesi hususunda tktısat Vekâleti nezdm de tesebbüsatta bulunulmalıdır. 7 Nakliye tarifelerinin yüksekliği, mamulâtın maliyet fiatına muzır bir tesir yapmaktadır. Hatta hariçle rekabet imkânı bırakmamakta.* dır. Bu vaziyeti düzeltmek için gerek mevaddı iptidaiye ve gerek fabrikalar mamulâtma ait deniz, ?cara ve Ihnan dahili nakliyat ücretleri inmelidir. 8 Fabrikalann muharrik kuv vetlerini temin eden elektrik, su, gaz ve benzin sarf iyatı tenzilâtlı bir ta rifeye tâbi tutulmaktadır. 9 Memleketin ihtiyacı olan ve yerli mamulâtın maliyet fiatına çok tesir eden sanayi mühendislerile meslek amele ve ustalarının yetistirl mesi için hükumetçe sınaî tedrisata elıemmivet verilmesi, Avrupa'ya sanayi mühendisliği için talebe gön derilmesi ve fabrikalann mütehassıs ihtivacı temin oiunmalıdır. 10 Mamulâtın maliyet fiatlerini asgar! hadde indirmek için lâzım gelen rasyonal çalısmak prensiplerini konferanslarla, fabrikatorlar ara sında toolantılar tertip etmek suretile tamim etmek, sına' müsameeler hazırlamak lâzımdır. Rasyonal îzasyonun, sanayi üzerinde son derece ehemmiyeti haîz olduğu ar.laşılma hdır. 11 Fabrikalann, muhtelif devair nezdinde islerini U.kip etmeleri müskül olduğundan, alâkadarların bütün resmî muameleleri sanayi tnü» diriyetinde bitirilerek merci vahdeti temfn oTunmalıdır. Bu esasiardan baska, raporda, sanayicilerin muhtelif dilekleri de izah edilerek bühassa devlet mübayaatmda ve nimresmî müesseieler mubayaa işlerinde tiplere ehemmiyet verilmesi, telefon ücretlerinde Minayiciler için aynca tenzilât yapılması, tesviki sanayi kanunu mucibince taksitle emlâk alan fabrikatorlara tfcdi * yat hususunda kolaylık gösterilmeii de temenni edilmektedir. Sanayi Birliği, tktısat Vekâlettnce Iıazırlaıunakta olan yeni lâyihada, bu raporun nazari dikkate almacağını ümit etmektedir. Rapor yüksek makamlara gönderileceği gibi bütün sınaî müesseselere de tevzi oluna caktır. gostermektedir. Bursa: Baytar Gültekin ÇARE: Aracı, ulastıran, ÇEHRE: Be . niz, yüz, ÇELENK: Saygı çiçeği, ÇEMEN: Ot, yeşü ot, DAFİA: Kakma, uzaklaştı ran, DAĞDA6A: Gürültü, patırdı, DÂ Hİ: Yüksek bUgüi, Tann vergisi, DAİR: asık, bağlı DAIRE: Çevre, çember, bölme, bölüntü, DAVA: Dogruluk isteği, DEBDEBE: Parlaklık, DEHŞET: Çok korku. Manisa: Hekim Hakkı Şükrii Bu akşamki program Tercih ediniz: VtTANA: 20,25 Şarkılar (Kalnum, Lehar). VARŞOVA: 21,05 Don Carlos (Verdi). MOSKOVA (WZSP8): 18,30 Sehwanen«e (TchaîkovskO. tSTANBUL : 18 Saz (V»dia Rıza Hanım) 18.45 Radyo orkestrası 19,30 Fransızca der (MüptedileTe mahsus) 20 «Tiyatroı (Darülbedayi artistleri tarafından temsil) 20,30 Saz: (Safiye Hanım ve arkadaşlan) 21.30 Tekrar orkestta konseri Sonra: Aians ve borsa haberleri, saat ayan. ANKARA : 12,30 Ankarapalas oıkestrasî 18 Muallim Zeki Beyin korosu 18,40 KMiferans 19,10 Sadrettin Beyin kitar konseri 19,40 Gramofon plâkla n 20,10 Havadisler J VtYANA : Raporun esaslart Tıp Talebe Cemiyetinden: Cemiyetin tertip ettiği konferans serinsinden ikincisi 20 mart pazartesi giinü saat 18 de Halkevi konferans salonunda terbiye muderrisi îsmaü Hakkı Bey tarafından verîlecektir. Mevzu: «Cemiyet ve gençlîk» tir. Herkes gelebüir. Busjünden itibaren Konferans BU AKŞAM saat 21.30 da AYNAROZ KADISI Yzaan Musahip Zade Celâl Bev 6 perde tarihî Ko. medi. Halk ^ecesi Şehir Tiyatrosu Darülbedayı tetnsilleri istanbul Beledi esı ItllU Ş I K Sinemada Amerika'da yapılan müsabakada birinciiiği kazanan iki YÜZLU AOAM Fransızca harikalar tilmi Rejsön ROCBEN MAMOULtAN Mütnessilleri: FREDKRİCK MARCH ve MYRYAM HOPKİNS Bütün münevverlerin ve gençligın görmcsi lâzımRelen bir fiimdir. p Bu akşam saat 21,30 da FRANSIZ TİYATROSUNDA meshur tenor DtMİTRt SMİRNOFF tarafından ve meshur muganniye MADAM SMİRNOFF MALZEVA ve bestekâr FAUSTO .. MAGNANt ittirakilc birinci gala konseri verilecektir Perşembe giinü matine saal 18 de VEDA KONSER [ zlerini Dırak madan kaybolan mekteph kızlar... Bir maceraperest tarafından kaçırıldığı zannediliyor. Zabıta her tarafta arayor... işte, bu esrarengiz vak'a Bu çarşamba akşammdan itibaren SiNEMASlNOA SARISIN KIZLAR TiCARETi Filmirde î^zleriniz öniinde canlanacaktır Dünkü içtimada kabul edilen rt ~ porda sanayiin inkisafı için ba^hca şu esaslann nazan dikkate alıninası temenni edilmektedir: 1 Tesviki sanayi kanununun daha on sene mer'iyette kalmasma ihtiyaç vardır. Cünkü bu kanun çıkıncıya kadar Türkive'de ancak "Î70 fabrika varken tesviki sanayi kanununun tesirile millî fabrikalann miktarı (2^00) ü geçmistir. ">. Tesvîki sanavi kanununun tadili dolayuile iptidaî maddel«re mahsus muafiyet listeleri çok azal • j tılmıstır. Halbuki sanayiimizin ie rakkisi için bunların arttınlması zaruridir. 3 Sanayi Kredi Bankası hak kındaki kanunun tesviki sanayi kanunile taariız eden ve sanayicilerin zarannı mucip olan maddeleri kaldır'lmabdır. 4 Gümrük tarifesinde mamul mevat resmi fazlalaştırılmalı, buna mukabil fabrikalanmızı himaye için tnevaddı iptidaiye resmi indirilme lidir. 5 Fabrikalann mevaddı ipti iyesinden gümrükte yüzde on nisbe» tinde muamele vergisi alınmakta ve Acemden gelme olan «çehre» bu maddeler fabrikada içlendikten yi öz türkçeye çeviren okuyucula sonra yeniden yüzde on muamele ver. timızın çoğu «yüz» dedikten sonra gisine tâbi tutulmaktadır. Halbuki «surat> ve «benzi» de ona karsılık ecnebi mamulâttan yalnız bir defa göstermişlerdir. Halbuki surat ken. muamele verjrisi alınıyor. Fabrikaladi yurdu olan Arap diyarında da «çehre» nin tam karsılığı değildir. ve seve yerinl verir glder. Siraa, o diyarda «surat» tan daha Saray, Tekirdağ: Malkoç oğlu Sadık ziyade çehreye yaklasır. Bu sebep Liste: 2 le «surat» ı atmak lâzım. «Benze» BAHIL: İse tekbaşına, BUHUL: İse gelince o, yüz değil yüzün reggidir. (pinti, nekes) sözleri halk dilinde var Onun için biz, çehre yerine sadece dır, BALİ6: Yetkin, ergen yetkin de(yüz) ü ileri sürmek isteriz. likanlı, erken kız, (çıkmış, irişmiş) sözGene bazı okuyucularımız, <rfe lerinin yerlerlne de gelirmezatta bine cir» in karşılığını «tanyeri» diye çıktı, irişti denir, BATIL: Batkm, geçkin, gösteriyorlar. Bu da yanlıştır. Fe ~ BECAYIŞ: Değişme. trampa, BEDEL: cir, tanyeri değil, «tan» dır. Türk'Tutar. karsılık, BEDEN: Gövde. BEDE ler, «tan attı» derler ki «şafak» sökVİ: Yurtsuz, göçebe, BEİS: Ziyan, ket tü» demektir. Ayni yerde «tanyeri beis yok ziyanı yok, keti yok, ket et açıldı veya ağardı» da denilir. medi. «Dehset» için gosterlfsn «yjlgın Saray, Tekirdaâ;: Ma'koç oğlu Sadık lık», «korku» gibi karsıhklar da, Litte: 3 üzerlerinde durulacak buluslardır. CADDE: Ulu yol, CAHIL: Toy, gorgü Bizce «dehşet» ürküntüdür. «müt süz, bilgisiz, CAİZ: Olagan, CAMİT: Dohiş» te «ürgünç» tür. Korkunun a nuk, CANİP: Yan, kat, CASÜS: Çaşıt, rapçası, aralarmda (Nuance) bulun şaşıt, CEBİR: Zor, cebretti yaptım zormak şartile, havf ve haşyettir. A ladı yaptım, düzeltme. cemcesi de «Hiras» tir. Yılgmlık ise Saray, Tekirdağ: Malkoç oğlu Sadık bambaska bir şeydir. Korku ile a Liste: 4 lâkası olmadan da vaki olabilir: İsÇARE: Dennan, kurtulma, (çare) derten yılmak gibi!.. M. TURHAN man bulan clmadı bu yaraya, ÇEHEE: Yüz, bet, beniz «beti benzi sararnuştı.», Anketimize gelen ÇELENK: Belgi, angı «mezanm üstüne güzel bir angı koydular», ÇEMEN: Kö . cevaplar ğen, karışık otlar. kökler, DAFİA: Ko Liste: 1 ğucu, savma, DAĞDAĞA: Karşıkış, ki AFERİN: Varol, yaşa. AGÂH: Bilir, yımlık, baş döndürücu, DÂHİ: Yaratıcı, anlar karargâh iş bilir, san'ata a derin düşünceli, DAİR: Derme, «buna gâh san'attan anlar, AHENK: Uygu, derme (dair) siz ne bilirsiniz», DAİRE: uygunluk, ÂLÂYİŞ: Öğünüş, kumnuş, Tölerek. konak, «tolereğin (daire) merçalım, ALET: Pusat, takım. ÂMİR: Bukezini bul» halk konağından (belediye yurgan. sözü yerinde bir karşılıktır, bu dairesindeni geliyorum, DAVA: Dileme, yur. kökünden yapüma emir edicillkle didişme, duruşma, DEBDEBE: Varlık, anılan demektir, ASAYİŞ: Düzenlik, uz zengin yaşar. DEHŞET: Korkunç, kal laşıklık. ASUDE: Kaygusuz, ATİ: İleri tratma. Fevzi Altuğ parası ileride verilecek, ileride ne olup CADDE: Geçen giç, CAHIL: Bilgisiz, CAne olmıyacağı beül değil, AYNA Bu ya İZ • Olağan CALI: Uyduruk, CAMIT: Dobancınm yerine (göF) kokunü lâzımlaşnuk, CANIP: Yan, CASUS: Düzenbaz, tırıp (görün) dedikten sonra fiilden a boşboğaz, CAZIBE: Alunlı, CAZİP: Alet pusat adı yaparken ekledığimiz lağan, CEBİR: Zor, CEPHE: Ön güç, (ge) veya (geç) ten birini ekler, (görün CERRAH: Yarblç, Sadi Beyin elinden ge. görüngeç) yapar, kullanabiliriz, ÂZAyarbiçlık iyi geliyor, YAR: Yarmaktan, DE: Bu Acem sözü bize kayıt ve esaret BIÇ. Biçmek. biçime koymaktan geldi ten. maddi, manevî üzüntüden kurtuluşu ğinden işi güzel anlatmakta, arapca ve lfade ettiğine göre fkurtuluk) sözüne sefransızca kelimelerin karşılığını tam Arayıştar Ozerinde duruş 17,50 Hafit musiki 18,55' Hav» disler, kor.feranslar 20.25 Lchar'ın ve Kalman'm şarkılanndan konser 21,25 Konferans 21.50 Max Reger'in eserlerinden konser 22,50 Havadjj ler 23,05 Dans musikisi. PARİS (Posie Parisien): 21.05 Gramofonla dans havalan 21.35 Konser 22.05 Sıhhî musahabe 22,10 fefrika 22.35 Kon.er . 23.45 Konser. BÜKREŞ 18,05 Radyo orkestrası 19,20 Muhtelif 19.30 Radyo orkestrası devam ediyor 20.05 Konferans 21.05* Kuartet 21,35 Konferans 21.50 Harp solo 22,10 Salon orkestrası • 22.40 Muhtelif musiki ROMA : 21,05 Havadisler ve gramofon plâklan 21.70 San'at musahabesi (Rembraudt) 21,50 Muhtelif program 23,05 Hafif musiki 24 Havadisler. VARŞOVA : 18,05 Piyano konseri 18,40 Şar • kılar 19.05 Muhtelif 19,25 Hava disler ve hafif musiki konserieri 21,05 Opf ta bınasından naklen: (Don Carlos) Verdi'nin operası 24,25 Dans havalanBUDAPEŞTE : 18.05 Orkestra 18.45 Konferans • 19,15 Konser 20.05 Konferans 20.45 Filarmonik orkestr konseri 23,05 Havadisler ben: Cazbant ve tesigan musikiâi. MOSKOVA ( W z s p s ) : '^* 18,30 Konser: (Schwaneusee) Tschi kovskrnin baleti • 22,05 Ingilizce bir konferans 23 Kızıl meydandan na • kil 23.10 Havadisler. BELGRAT: 18,05 Almanca mükâleme 20,05 Halk sarkılan (kadın sesile) 20,45 Gramofon plâkları 20,55 Muhtelif program 21,05 Opera binasındaki temsilin nakli. TeşekkOr Babamızın vefab dolayuile gerek cenaze merasimine istirak etmek ve gerek bjzzat veya tahriren beyani taziyet eylmek suretile elemlerimize iftirak buyuran zevatı muhteremeye ayn ayn mukabele ve cevap Hasına teessürümüz mâni olduğundan tesekküratımızın iblâğına muhterem Cumhuriyet'in tavassutunu rica eyleriz. Nurullah Sami Sabur Sami Donanma cemiyeti ikramiyeler 15 mart 1933 tarihinde Donanma Cemiyeti tahvilâhnın icra edilen 51 inci kesidesinde ikramiye ve a morti isabet eden tahvilâtm tertip ve nra numaralannı gösterir cet veldir. Tahvilât tertip numaralart 1146, 3469, 9222, 1347, 4676, 1372, 3254, 2453, 5692, 8837, 3708, 2773, ikramiye isabet eden numaralar ikramiye Sırf Tertip ' 1200 1372 92 300 100 10 10 10 10 10 5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 8837 5692 1146 3254 4676 9222 2453 9222 3254 3254 1146 1146 2453 2773 1146 79 70 2 1 58 72 93 92 73 27 Litte: S EB'AT: Uzaklıklar, ölçü, EBEDÎ: Sonsuz, durucu, ECEL: Ölüm saati, «baş ağrısı bahane ölüm geldi cihane (ecel) halk sözü», ECIR: Yarlıganlık, yarlıgama, ECIR: Aylıkçı, yıllıkçı, ırgat, ECNEBİ: Cat yabancı, «dost ta clsa cat, adamı ata sözü, caltıtmaz (ongarmaz), ECRAM: Gök sayası, gökten yagan taslar, ECZA: Ufak parçalar, devalar, EDAT:Ek, sbz gelimi, sözeki, EDEP: Sayıp savma, saygılık, iyi görğü, EDEBIYAT: Yüksek bi lim, ünlü sozler. EZELÎ Dünya kurulalı ilk yaradılış, kitabın parçaları (ecza sı) yoktur, «eczanede ecza eksilmiçtir» yerine, «devahanede devalar eksilmiş . tir» gibi, «bu derdin devasım (eczasmı^ bulmak kolay değildir. Tann kişiye dert verip derman aratmasm» halk sözü. Yeşilköy: Fevzi Altuğ Liste: 6 FAHİŞ İğrenç. aşkın, yolsuz. FAHRİ: Ögünçîe. parasız iş onarmak, öğünççü, FAİDE: Kazanç, FAIL: İşliyen, beceren, yapan. (gramerce işin yapanı), FAİZ: Taşkm, borç üsteliği, FANİ: Göçgen, göçücü. arda kalmıyan, 'ölen), FATIH: Açan, eleyetüren, gönül böyüleyen, (as ker dilile: Yurt alan savaşçı), FAZIL: Bilgiç, saygılı kişi, içi süslü, FAZİLET: Iç süsü, öz temizliği, hoş görüş, FECİ: Acıklı, yürek yakan, acı eken, iç sızla tan, FACIA: Acıklı iş, acmgan, FECİR: Oün ağartısı, tanyeri ağarı, FEDA: Esirgememe, can veriş, uğura yanma. Polis mektebi dahiliye birinci komiscri Derviç Emin 48 50 27 54 50 2453 61 1372 12 Baiâdaki tertiplerin hizalarında gösterilen sıra numaralarından mütebaki, ayni tertiplerin diğer nra numaralanna ve 3708, 1347, 3469 üç tertibe kâmilen amorti isabet etmistir. * tkramiye ve amorti bedeü 22 mart 1933 tarihinden itibaren tedi ye edılecektir. Amorti 1»edeli beher tahvil için (Bir Türk liraıı on) ku . ruftur.