Cumhuriyet \ t Hikâye K Bir kol çengi •9 ANKARA MEKTUPLARIt Sabri Bey yalnız yaşıyan bir adamdı: Ne ana baba, ne kardeş, ne zevce ve çocuk, ne hizmetçi, ne de kedi ve köpek. Hiç kimsesi yoktu. Oyle umu • yorum ki bu kadar yalnız bir adamm kendi başma nasıl eğlendiğini öğren • mek sizi de eğlendirecektir. Evvelâ, emin olunuz ki, bir hikâye mevzuu bulayım diye bir tip uydurmuş değilim. Kahramanımı hayattan alıyorum. tçinizde Sabri Bey dediğim bu zab hakilrî ismüe tanıyan varsa, bu hikâyeyi oIrayunca: «Ha... bizim ( diyeeeklerdir. ••• ) bey!» Rumeli hanı Ooo... Karagöz'üm, akşann şerifiniz hayrolsun! Kaynananın burnuna sansarlar dol Cinayeti sun! Karagoz muhaveresi bîttikten sonra, Sabri Bey: Haydi der, Sabrfciğim, şu portakaloğlu gibi... Hemen başına bir mukavva kfilâh geçirir, eline bir düdük ve şakşak abr. Bunlann hepsi orada hazırdır. Düüüüüt... Anuna benim pehüvanım!... Şak! Şak! Hokkabaz partisi de bhtflrten sonra orta oyununa geçer ve Hamdi Efendi Oe Küçük tsmaü merhumlarm da taklidini yapbktan sonra, kendi kendine: Haydi Sabri'ciğim, şu Manakyan'm da ruhunu şadet. Ve ayağa kalkar, kamburunu cıkararak Manakyan'm taklidini de yapar. Bu eğlenbler arasmda Sabri Beyin kadehlere el uzatmağı ihmal ettiğini sanmaynuz. Birbiri üstüne çeker. Haydi SabrTciğim, şu son monoloğu da oku da istirahat et. Emret sultannn! ö h ö ohho... Hammefendiler, beyefendOer, evet, ben sarhoş değüim. Gözlerimîn nemine, burnumun kırmralığına, ağzımın çarpıklığına, vücudümün yalpalarma bakmaymız: Ben... Be...n... Sar... Sarhoş değilim. (Bir kadeh çeker.) Ben ağzuna içki denen nesneyi koymam. Haşa!... İçki insanın gözlerine cüâ değil, başma belâ getirir. Ha... Haşa... Haşa! (Bir kadeh daha çeker.) Ha nnnefendü'er, beyefendiler! Bir musibet ayyaş tanıdığım vardnr. Adma Sabri derler. Bu zıkknn içesi ayyas, her zaman bana diyor Id: ctçki insanı tkaretten ziyade zengin eder. Neden mi? Ticarette yuzde kaç kazanırsm be?... Yüzde yirmi! Büemedm: Yüzde yirmi beş. Haydi, büemedin: Yüzde otuz, kvk, elli, alhmş... Bu krizde daha Oerisi yoktur'ya?... Habluki bir ayyaş yuzde »nz t*aantr. Neden bak Ben şimdi sarhoşum. Cebimden bir Kra çıkanyorum. (Cebinden bir lira çıkanr.) Fakat ben bu Iirayı tek değfl, çift görü yoram. Bir yerine Ori Kra... Anladm mı koca öküz!» diyor. (Bir kadeh daha çeker.) Koca öküz kim... O mu, ben mi?... Ben bu nesnenin zırnığmı büe içmem. (Oynamağa başlar) hoppala zeybek triririram ram... Ve Sabri Bey, bir, bir daha t«*«S cosar, çifte telli, zeybek filân derken oldugu yere jitâtri G ü n ! * * £*t Perde kapanmıs, hazret sizmıçhr. Her akşam o, boyledir. Deli midir, akülı mıdır, bîlmem. Fakat o da boyle gonül eğlendiriyor. Her yigitin bir yoğurt yiyisi var. Şu berzahtan can stkmtasmı duymadan geçmek için her kes bir yol tutturmus. Fakat kalabalık içinde yasıyan insanlardan çoğu, hakikatte Sabri Beyden daha yalnız değfller midir? SERVER BEDl Yol yapmanm yolu! Nafıa Vekâletinin mühim tecrübeleri Ankara civarında ilk millî sose Ankara birincikânun (Hususî) [ doğru yedi kilometrelik vadi kumı bir Yollanmızm inşasmda ihtiyar ettiğimiz idare usulü kadar toplanıp kaldığımız eski inşa sistemini de terketmek mec buriyetindeyiz. FHhakika yol insaabmızm hemen yegâne malî membaı olan yol vergisi hasılab, hususî idarelerce büyük bir nis • bette yoldan başka yerlere sarfedildiği gibi nafıaya aynlan bisse de daha ziyade vilâyetlerin nafıa kadrolarmın maaş ve masraflanna tekabül ederek geriye pek az bir şey kalmaktadır. Binnetice gerek hususî idarelerce ve gerek nafıaca yola «ynlabOen para halktan almana nisbetle bazan yan yanya, bazan daha asağıya düsmektedir. Fakat bundan daha mühim olan nokta yol ihtiyacımıza göre hiç mesabesmde kalan bu paralarla yapılan yollarm az zamanda bozulmasıdır. Hakikaten yeni ve seri nakliye vasıtalannm ve tabiatin tahribah yollan elbirligi ile daha senesine varmadan bozuyoriar. Bu vaziyette yol paramızdan ve mükellef amele olarak inşaatta çalışbrdığımız vatandaşlarm kol kuvvetinden ettiğimiz istifade bir çok yerlerde senelerle değil, belki mevsimlerle ölçülebflecek derecede azahyor. Devlet cihazmda yol islerimizin mercii ve nâznnı olan Nafıa Vekâleti, biraz geç te olsa, bu hakıkati görmüş ve 929 senesinde millî şose unvanını verdiği ana yoHann fennin en son esaslarma göre inşasını bir prensip olarak kabul ebniştir. Bazı acele isler dolayısile o günden bugüne kadar uzun ömürlü yol inşasını temin edecek ve bütün mem • lekette tatbik edflecek bir sistemtn tayinine vakit bulamıyan Vekalet, şimdi bu yolda esaslı tecrübelere girişmiş bulu • nuyor. göl halini ij1ar.nk ve bugün bu vadiden geçmekte olan tnebolu • Ankara şosesinin bir kurm su albnda kalacakbr. Bunun için müstekbel gölün etrafmda yapılmakta olan yeni bir yolla şosenin iki ucu birbirine bağlanmaktadır. tşte biz bu noktada güzel bir mukayese yapabilmek fırsabnı bulduk: Uzerinden geçtiğimiz eski yol, bütün Anadolu'da emsaline tesadüf edOen yol taklitlerinden biri idi. Bu yol «vvela tesviyei türabiye noktasından zayıf, arazinin ivicaçlanna ve sulann tahriba • bna karşı müdafaasız, meyüleri çok, dönemeçleri sık ve küçük olan bir yoldur. Üstündeki taş tabakası ise bir iki sene evvel esaslı tamir görmüş olma • sına rağmen yer yer bozuktur. Bazı kısımlan henüz tesviyei türabiye halin • de bulunan yeni yolun öteki gibi bir makadam yol olmasma rağmen eskisinden büyük hususiyetlerle aynldığmı gorerek yanımızdaki mühendis arkadaş • lanmızdan mukayeselerimize yanya • cak bir çok tafsüât istemekten kendimizi alamadık. Nafıa Vekâletinin Çubuk öHsakılediği bu yol millî şose namı verilen ana yollann evsafmda yapılmaktadır. Yolun inşasmda alt yapı denflen kumraa büyük itmaiar beslenüdiği ilk bakışta anlaşılıyor. Filhakika yol tesviyei tu rabiye itibarile gayet güzeldir. Yolun büyük bir zaruret olmadıkca hep ayni istikamette ve ayni seviyede devam etmesi için bir çok imlâlar ve yarmalar yapılmış, meyillerin yüzde yediden fazkı ohnamasına, dönemeçlerin en az elli metle olmasma dikkat edilmiş. Bugü • nün vesahi olan kamyon, otobüs ve otomobil gibi vesait bu yolda eski yol lardan farklı olarak sarsılmadan ve sür*atini azaltmadan geçebüiyor. Yeni yolda kalm bir blukaj tabakası var. Halbuki Anadolu'da eskiden mevcut ve bugün hâlâ vüâyetlerce yapılmakta olan yollarm pek çoğunda bu tabaka yokmuş. Blokaj tabakasmm üstüne konan kırma taş tabakası yeni yolda 20 santimdir. Fakat süindirajm iyi ol • ması içm onar sanb'm olarak döşeniyor ve iki defa silindirleniyor. Çubuk ütisak yolunun diğer bir hususiyeb' de taş kısraın genişliğinin fazlahğıdnr. Eski yollann taş kısmı üç, nihayet dört metre genişliğinde olmasma mukabü Çubuk yolunda taş kısım beş metre genişliğindedir ve yolun yay» yolcular için tarafeyninde bnrakılan kısonlarla beraber umumi genişliği yedi metredir. Biz geçerken yeni yolun untidadınca muhtelif inşaat ameliyab devam edi yordu. Bir noktada otomobilimiz durdu. Halinden yolun mühendisi oldugu anlaşılan bir genç bir amelebaşına çıkışıyordu: Bu taşlan kabul etm«m. Redde • derim. Bunlar hem küçük, hem ayni cinsten değfl L Mühendis arkadaslardan bu asabiyetin manasmı sorduk. Nafıa Vekâ letinin kontrol mühendisi olduğunu sonradan öğrendiğimiz genç mühendis asabileşmekte meğer çok haklı imiş. Küçük taşlann müdevver köşeleri taş kınhp şoseye döküiünce krrma taş tabakasuun epeyce kaynaşmasma mâni oluyormuş. Taşın mütecanis olmasma gelince mütecanis olmıyan taşlardan mürekkep bir tabakada zayıf taşlar rütubetin ve üzerinden geçen vesaitin tesirile çabuk dağıldığından yol yer yer bozulacağı ve bir kere böyle açıklar ve çukurlar peyda olunca sağlam ve mukavun taşlar da kolayhkla dağılacağı için behemehal taşlann ayni cinsten olması lâzımmış. tşte görünürde ehemmiyetsiz bir kaç nokta ki onlara dikkat edümemekle yeni bir yolun ömrii alabfldiğine kısalmış oluyor. Bizim bu mukayese ile vardığımız netice, yollanmızm inşasmda dikkatsizlik ve oluru 0e kanaatkârlık yapmakla kendi kendimizi aldatmış olacağımızdır. Onun içindir ki yol islerimizin idaresi hususunun daha iyi bir esasa bağlanmasma ve iyi ve dayanıkh bir yol inşa sisteminin kabulüne intizaren bühassa vilâyetlerimizin çok yoldan ziyade, az fakat soğlam yol yapmağa dikkat et meleri lâzımdır. Bunun aksmi yapmakta devam etmek bem paramızı, hem de amelei mükellefenin kol kuvvetini is raftan başka bir netice vermez. Bu akşamki program Tercih ediniz: Parls (P. T. T.) : 1 21,35 . Le paradis de Mahowet (Plau quette(. Varşova: 22,10 Chopin konserL Katil Sokrat nasıl meydana çıkarıldı? Beyoğlu'nda Rumeli hanında otnran Evantiya isminde ihtiyar bir Rum kadını geçenlerde odasmda ölü bulunmuy, ihtiyann boğazı nkılarak boğulduğu anlaşılmif ve süphe üzerine Antuvan ve Pandeli isminde flti kisi yakalanmışb. Antuvan ve Pandeli bu ihtiyan en son ziyaret edenlerdi; fakat bu takjbata rağmen Rumeli hanı cinayeti hâdisesi esrarengiz bir safha arzetmis ve tahkikat Derledikçe asıl katOlerin bu iki ki yiden baska kimseler oldugu anlasılmısn. Filhakîka zabıta evvelki gün Sokrat isminde birini tevkf etmiş ve cinayetin bütün safahab da bu tevkiften sonra aydınlanmısbr: Katil Sokrat'm Yani isminde bir de kardesi vardnr ve her iki*i de Yunan tebaasmdandır. Bir müddet evvel Yunanistan'da bulunan bu iki h»jdes, orada Yorgi ismindeki arkadaslannm verdiği adresi de alarak, bir iş bulmak üzere tstanbul'a gelmişlerdir. Yorgi'nin verdiği adres, annesinin adresi idi. Annesi de Rumeli hanında oturan Madam Evantiya'dnr. Sokrafla Yani tstanbul'a gelince, ümit ettSderi işi bulamamıslar, ara snra ziyaret ettikleri ihtiyar Evanb'ya'nm parah olduğunn da sezerek bu cinayeti yapmiflardır. ~ Son ziyaret ettikleri gün Madam Evantiya kendüerine kahve pisirmek için mutfağa inince, katüler de arkasmdan iniyorlar, bîri kadnun başma ansızm bir odun vuruyor, öteki mendilüe agzmı nkryor ve bu yetismemis gibi ellerine geçen elektrik teliflede boğazuu »ıkıyorlar. Sonra evi arastıran ve ellerine geçeni alarak pay eden kardeslerden Yorgi, ertesi RÜn ük vaourla Yunanistan'a gidiyor, Sokrat ta bir kaç gün sonra gitmek üzere burada kalryor. ^ Sabri Bey yalnız yaşıyan bir adanv dır: Akşam üstü «kerahat vakti» geldi mi evinin mutfağma girer, kollanm sıvar, büyük tepsiyi raftan ahr, içine şişeyi, kadehleri, mezeleri, yemekleri dizer, odasma çıkar, kapıyı kapar, oturur, sigarasmı yakar, «bismfllâh» der, bir kadeh yuvarlar. Buraya kadar, hatta ikinci ve üçüncü kadehe kadar, Sabri Beyin akşama bekârlardan farkı pek azdır. Fakat ikinci veya üçüncü kadehi de çekti mi, Sabri Bey konuşmağa başlar: Mütekellim ve muhatap kendisidir. Tıpkı bir arkadaşfle konuşur gibi, yüksek sesle, istifini bozmadan, ağır ağır ve tath tath sohbete başlar: Ey... Sabri... Merhaba! Yak bir stgara bakalım. Sigarayı ahr, yakar ve kendi kendine cevap verir: Eyvaüah. Şimdi söyle bakalım, keyifler nasıl? Eh, çok şükür, geçmip gidîyo ruz. AUah devlete, mfllete zeval ver Çek bakahm bir tane daha. Şerefme. Bu akşam ferahnakten mi okur Mahurdan geçeum. İSTANBUL: 18 Darüttalim heyetl 18,45 tasarruf konferansı (Meliha Hanım tarafından) 19 orkestra konserl 19,20 yeni başlıyanlara fransızca ders 19,45 orkestra konserl devam edlyor 20 Darüttalim heyetl21,30 orkestra, AJans. Borsa haberTeri ve doğru saat. BERLİN : 17,30 kltar konseri 18,05 orkestra a ö siklsi 22,05 havadisler 22J5 dan« ^ valan. BRESLAV k 17,35 gramofon plâklan 18,25 konferans 19,20 orkestra 20,05 Berlin'den:' (Konser) 22,05 havadisler 22,35 Berlin'den. MÜNİH: 16,15 şarkılar 16,35 plyano . 16,45 Noel kltaplan (konferans) 17,05 orkestra (Dvorak, Debussy, Bizet, Beethoven) 18,05 gençlik için musahabe . 18,45 konferans 20,05 Berlin'den: (Konser) 22,05 havadisler. VİYANAt 17,40 konser 19,10 koToflesarfcılar 19,55 havadisler 20,05 Berlin'den (konser) 22,05 havadisler 22,25 dans musikisi. J BUDAPEŞTE : 19,25 garmofon plâkarile bir musahabe 20,05 orkestra konseri 21,05 şilrler22,05 akşam gazetelerinden havadisler ve Tsigan musiklsL BÜKREŞ: 19,05 gramofon plâklan 20.05 doğru saat ve tiyatro 20,35 şarkılar 21,05 konferans 21,15 koro ve askeri orkestra konseri 21,50 havadisler VARŞOVA: 18,05 gramofonla haflf musIM ve bn arada: Havadisler 19,05 muhtelif program 20,05 orkestra konseri 22,10 p'yano ile Chopin'in eserlerinden mutat konser 23,05 dans musikisl. HaydL Oksürür, sesini ayıklar, kadehi efinden bırakn, doğrulur, ellerini dizlerine vurarak usul tuta tuta okumağa başlar. Gösterip ağyara lutfun... Bir şaria, bir daha, bir daha.» Sonra kadehi eline ahr: Varol SabrTdğim... Dert görme! Haydi benim taze gönülKi ihtiyanm, biraz da çocakluğaRn habria... Rahmetli Kâtip Salih gibi bir Karagöz'e P M H bakahm. M ^ Ellerini vurarak: Başlıyalım mı, başlar mısin? Sonra da cvızzzzz» diyerek hayal perdesindeki (gösterme) yi hayalen kaldınr ve Hadvad'm bestesini soyler: Ah yoluna fedayi can, amanl... Arkasmdan Karagözie Hadvat mooaveresi: Ooo... Karagoz'ürn, maşallah! Sehriye bin de kuş avla! ( Bir elini otekine şak diye vurur.) Bu hususta bize verüen malumata göre yerli, yabana muhtelif malzemeKatil Sokrat cürmünü itiraf etmis, lerle ve bu malzemelerin muhtelif nishatta Madam Evantiya'dan çnlınan esbetlerde terkibi suretile yapılan bu tecyadan kendi payma düsenleri yatağmm rübeler, dayanıklık ve Fıat noktasından altmdan çıkararak polise teslim etmif • bize en elverişli olan inşa sistemini bultir. Sokrat bütün kabahatin Yunanis • mağa matuftur. Ankara'dan şehirden tan'a kaçan kardeşinde olduğuna soyleKeçiören'e giden asfalt caddenin bir mektedir. tarafında yolun dört yüz metresi, her Zabıta, kaHHere yataklık yapmakla* birine kırk metrelik bir yer verilmek sumaznun olarak Todori isminde bir berretile tecrübeye tahsis edüerek on nevi beri de yakalannştır. Evvelce şüphe üyol sistemi tecrSbe edüiyor. zerîne yakalanan Pandeli ile Antuvan Sokrat kabahati kardeşine attyor PRAG : 19,25 konser 20,40 Rus romanslan 21 kabare havalan 22,30 Mor.Ostrava'dan: (Şarkılar ve muhtelif solo knnserleri). ROMA : 17,35 orkestra 20,50~fepanyol muslkisi 21,50 (La vie brhve = kısa hayat) de FdUa'ntn eseri. BELGRAT: 19,40 koro konserl 22,40 havadisler ve gramofon plâklan 21,40 Tsigan muSİKTSİ. da serbest bırakJmışlardır. Diğer katil Yani'nm yakalanması için de keyfiyet Yunanistan zabıtasma bfl dirümistir. Katil Sokrat nasıl yakalandı? PEK ÇUK FİLM GÖRMÜŞ OLABİLtRSlNİZ: LÂKİN BİZ... CESARETLE İDDÎA EDİYORUZ: M A T A H A R i AYARINDA BiR FıLM HENÜZ görülmemiştir; Çünkü... Bütün kadınlık demek olan ilâhî Katilin yakalanmasına, doğrudan doğruya bir gazete sebep olmustur. Taksim'de soförlerin kahvesine te sadüfen uğramıs olan Yümni Bey is minde bir genç, Rumeli hanı cinayetine dair bir fıkra yazarak bir rumca gazeteyi alıp okumağa başlamıshr. Bu genç az çok rumca bilmekte ise de bazı kelimeleri anlıyamadığından, yanında oturan tanımadığı bir şahsın rum olduğunu sezince: Kuzum, pek iyi anlıyamadım, ne yazıyor burada? demiş, Rum genci de gazeteyi alıp okumaga başlamıştır. Fakat okurken yüzü saramus, elleri tit remeğe başlamış, hatta hafıf bir baygınltk ta geçirmi*tir. Meçhul rum gend bu buhrandan sonra gazeteyi elinden atarak kahveden dısan fırlamıştır. Yümni Bey, bu adamm haline hayret etmis ve ne için bu kadar müteessir olduğunu düşünmeğe başlamış, fakat bu sırada kahveden içeri giren tanımadığı diğer bir adamm şu sualile karşılaşmışbr: Canım, bu cinayetin katilleri tu • tulmuşlar, adliyeye verilmişler, sen ne diye Sokrat Efendiye çatıyorsun? Yümni Bey, bu adama catmak ?oyle dursun tanımadığını, isminin Sokrat olduğunu da şimdi kendismden işittiğini söylemiş, berber Todori oldugu anlaşılan adam da, bu cevabı alınca müsterih bir vaziyette kahveden çıkıp gitmiştir. Yümni Bey, bu şüpheli halleri görünce, vaziyeti zabıtaya bödirmeğe karar vererek Taksim merkezine grtmiş, zabıta da Sokratı yakalıyarak cürmünü tesbit etmistir. 6 RE T A 6 A RB 0 BARRYMORE Vekâlet bundan başka yol işlerinde çahşan kendi mühendisleri arasında bir anket açarak kabahatin elyevm tatbik edihnekte olan sistemde mi, yoksa bu sistemin iyi tatbik edümemesinde mi olduğunu sormuştur. Şimdiye kadar gelen cevaplann çoğu kabahati sistemde değfl, onun bütün icaplarmariayetedümemesinde bulmaktadırlar. Biz, şahsan bu hususta mütalea serdi için kendimizde salâhiyet gormeyiz. Fakat yol işlerimizle yakından alâkadar olmuş biri sıfatfle bu tecrübe ve müşahede asnnda tecrübe ve mukayese etmeksizin ve hususüe yol üzerinden geçecek vesaitin değiştiğini nazan itibara almaksızın eski bir sistemin müdafiliğini de yapmanm doğru olamıyacağı kanaa tindeyiz. Türkspor Memleketin bu en nefis spor mecmuasınm bugün çıkan nüshasmda: «Eski Türk'ler nasıl uçarlardı ?» isimü kıymetli tayyareci Vecihi'nin bir makalesi, Anadolu'daki spor hare ketleri, tngütere Avusturya maçınm yeni tafsilâtı, haftanm bütün spor haberleri, işin alayi, sinema sahîfeleri, enstantaneler... Resimler... ve saire. ve saire... Sporla alâkadar karilerimîze tavsive ederiz. BD harikalar harikası fiiimdc beşer kabıliyetinin fevkine çıkmıştır. R A M0 N LEWiS STON N0 V A RR 0 LiONEL Şimdiye kadar gördüğünüz eserlerinin en tnükemmelini yaratmışlardır. llllllllllllll||t||||||f|||||||||llllal MELER ve ELHAMRA sinemalanııda Cumartesi günü saat 11 de, tlhamra sincm'siVd^' m"tbuat7'mahsuslTsus" bir seans yapilacağından muhterem matbuat müntesibini İle şehritniz sinema ve film müesseseleri müdürlerinin teşrifleri rica olunur. > ÖNÜMÜZOEKİ PAZARTESi AKŞAMI Başlanan tecrübelerden netice ah nabilmesi en az dört beş seneye mütevakkıftır. Belki de bunun iki misli bir zaman beklemek icap edecektir. O zamana kadar tecrübe yollan mütemadiyen müşahede albnda bulundurulacak ve lüzura görülecek tamirat yapılarak muhtelif inşa sistemlerinin mukavemet dereceleri mukayese olunacakbr. Bununla beraber şimdiden sabit olan bir hakikat vardır ki o da neticede hangi sistemde karar kıhmrsa kılınsm, inşaatta o sistemin bütün icaplannm noktası noktasına tatbîkı Iâzım geldiğidir. Vekâletin son anketi hâlen makadam yollarm fennen riayet edümesî Iâzım gelen esaslara lüzumu kadar itina edflmeksizin yapıldıklannı bir kere daha göstermiştir. Bir çok mühendislerin kabahati sistemden ziyade onun tatbikahnda bulmalan da belki fennin tarifi dairesinde yol yapmanm kendilerine na« sip olmamasından ileri gelmistir denilebilir. Her halde sarfedilecek para • nm ziyan olmaması için sistemin bütün icaplarmı noktası noktasına tatbik etmek lâzımdır. Biz, bunun ne büyük bir zaruret olduğunu gösteren misallerden birine Ankara'nın yedi sekiz kilometre ilerisinde tesadüf ettik: Malumdur ki Ankara şehrinin temizlik ihtiyacını karşılamak ve ayni zamanda şîmendifer hatb boyunda Sincan köyüne kadar uzanan vadiyi sulamak için şimalde, Çubukçayı üzerinde muazzam bir baraj yapılmak tadır. Bu baraj bir boğaz gibî uzanan Çubuk vadisinin bir noktasmda karşılıklı iki kaya arasında 25 metrelik (temel üe beraber 50 metre) bir irtifada yükselerek 12 milyon ton su toplıyacakbr. Duvar tamamen örüldükten ve çayra şimdi serbest akan s u l i ı baraja akıhlmağa başlandıktan sonra şimal* La clef du Français Ali Nazima Bf. nin eseridiı Başvekil Pş. Hz. tarafmdan sureti mahsusada mazhari takdir olmuş tur. Maarif Vekâleti Celflesince bütün lise ve orta mektepler için kabul olunmuştur. En faydalı, en mükemmeî, en ucuz kitapbr. Birinci cildi 24, ikinci cildi 3 4 ve üçüncü cildi 40 kuruş fiatla Cumhuriyet matbaasmda satılır. Toptan alanlara tenzilât yapıhr. Posta ücreti müşteriye aittir. Muallimlere mahsus olan kısmı basılmaktadır. Yüksek Mühendis Mektebi Mubayaat Komisyonu Riyasetinden: 60 Küo ç«y 800 Incir 400 Kuru uzüm Kuş uzümü 50 Çam fıstığı 30 Elma 1300 Ayva 500 Kuru üryanî eriği 300 Kuru kayısı 100 Sarmısak 300 Adet Portakal 8000 Mandaline 4000 600 Demet Maydanoz Bir şartname ile Haydar Rifat Beyin Kuruşa Bolşeviklik 200 Yeni Rusya hakkında en mükemmel eserdir. tklimler İlk aşk 100 Duman 75 Senenin en muvaffak olmug ro manlarıdrr. Lenin'in Hayatı 100 Bir lâstik hırsızı Bir çartname derunünde Sabıkalı Kirkor, Nişantaşı'nda so kakta oynamakta olan Osman isminde ve alh yaştnda bir çocuğu görmüş: « Gel sana oyuncak alayım» di yerek çocuğu kucaklmış, bu sırada da Osmanin ayağından lâstiklerini çıkarıp alnus, kaçmağa başlamıştır. Çocuk Iâstiklerinin gittiğini farkedmce avazı çıktığı kadar bağırmıs, yetişen polisler de Kirkor'u yakalamıslardır. ıso ALt SÜREYYA Bu akşam saat 21,30 Mayıs 933 gayesine kadar mektebin ihtiyaci olan yukarîda mik tar ve cinsleri yazılı İaçe mevaddı alenî münakasaya vazedilmiştir. Münakasası 3 kânunusani 933 tarihine musadif salı günü saat «14» te icra edileceğinden taliplerin bu husustaki şartnameleri görmek u••re mektebe mSracaatleri ve münakasada Ticaret Odası vesaiki ibraz eylemeleri ilân olunur. TEŞEKKÜR Küçük yaştanberi müotelâ olduğum bobreğimdeki taştan beni kurtaran yüksek tekniği ile kıymetli üroloğumuz Tip Fakültesi muallimlerinden Behçet Sabit Beyefendi ile değerli asistan Saim Beye alenen tefekküri kendime varife bilirinı. • Muallim Hamdiye Uç saai opereli) 3 perde 27 tablo Yazan: Ekrem Reşit Bey Şehir Tiyatrosu Istarbul Beledi esi Miras mes'elelerî 100 Aynî haklar 200 Kanunu medeninin şerhlerldir. Temmuz 1914 150 Büyuk müverrih Emil Ludviğ'in Tarih Felsefesi 125 Küstav Löbon'un BesteÜyen Cemal Reşit B«y operetin son haftasıdıt III! Tahviller, kuponlar Şerhli Borçlar Kanuna 25 100 5afak kitaphanesîndU.