1 îi *i Kânunuevvel SON TELGRAFLAQ Ağaoğlu Ahmet Beye cevap Nazariyat ve tatbikat Bir kaç gündür «Cumhuriyet»» ilk sahifesinde, zabıtai belediye nizamnamesinden bir madde ve bir de resim nesrediyordu. Madde, nazariyab gösteriyor: Şöyle olacak, böyle olacak; resim, tatbikatı gösteriyor: Ne öyle olduğu var, ne de böyle. Evet, biri kâat halinde, öbürü de hayat halinde iki Türkiye vardır Kâattaki, yani bütün de vair mahzenlerini dolduran kadrolardaki, plânlardaki, projeler deki, nizamnamelerdeki, prog ramlardaki Türkiye, bir tngiltere, Fransa veya îsviçre kadar me denî, hür, mütekâmil bir memlekettir; hayattaki Türkiye ise... Harbi umumide mütehassıs olarak buraya ça|nlan Alman'lardan biri demiş ki: Beni niçin memlektinize getirdiniz? Proje yapmakta »iz eşsiz bir milletsiniz. Bana hiç ihtiyacmız yok. Tatbikata ge lince, bu da benim bileceğim iş değil. Bütün Avrupa'lılar bu Alman kadar bizim nazarî kabiliyetimizi bilseler buraya müthassıs gön • dermek şöyle dursun, proje, plân, kadro veya program yaptırmak icin bizden mütehassıs isterler. Kâat üzerinde bütün kâinatı ıslah edecek bir hayal kuvvetimiz vardır. Yerli istihsalâtımızdan olan fmrirk, incir, üzüm, pamuk, tütün ilâh... arasında yabancı memleketlere proje de ihraç etmeee başlasak, belki büyük servetler yapanz. Amerika bile müşterilerimiz arasına girer. P.S. Fransada kabine buhranı Reisicumhur, yeni kabinenin teşkilini M. Chautenps'e havale ettî Parâ 16 ( A . A . ) Reisicumhur M. Lebrun saat 16,20 de M. Heriot'yu Elize'ye çağırmış ve yeni kabîneyi teşkil etmesini kendisinden rica etmiştir. Fakat M. Heriot bazı vicdani sebeplerden dolayı bu teklifi kabul etmemiştir. M. Heriot, yeni kabineye girmeği de kabul etmiyeceğini ilâve etmiştir. M. Lebrun'ün bu »efer M. Şan temps'ı davet etmesi muhtemeldir. Paris 16 ( A . A . ) M. Lebrun, yeni kabineyi teşkil ebnesini M. Şautemps'a teklif etmiştir. Paris 16 ( A . A . ) Dün akşam başlanan ve gece saat 1,30 da biten siyasî istişareler nihayet bulduktan sonra, M. Şautemps teşekkülü beklenen kabineyi vücude getirmeğe çalıştığuu, fakat her şeyden evvel müstafa kabinenin hareket ve kararlarfle meb'usan meclisinin izhar ettiği reyi bir noktada birleştirmek maksadını güttüğünü söylemiştir. Her ne olursa olsun M. Şautemps, M. Heriot ile tamamen müttefik ve ayni fikirde kalacaktır. M. Şautemps kat*î cevabını M. Lebrun'e bugün büdireceğini teyit etmiştir. Aralannda M. Cailiaınc, M. Blum, M. Malvy ve M. Berenger de bulunan siyasî şahsiyetler M. Şautemps arasında yapılan bir müzakerede borçlar mes'elesi tetldk edflmişür. Meb'usan meclUmin son rey ve karanmn ortaya çıkardığı vaziyeti yeni hükumetin nasü tadil ve tahfif edebüeceği düşünülmektedir. Bilhassa yann, öbürgün teşekkül edecek yeni kabinenin borçlar mes'elesi hakkında bîr konferans toplanması için Vaşington hfikumeti resmt teminat verecek olursa borçlar mes'elesinin bîr tesviye suretiene bağlanıp halledilme sine teşebbüs salâhiyethıi meb'usan meclisinden alıp alamıyacağı hususunun da görüşüldüğü söylenmektedir. Meb'usan meclisinin büyük bir sal&hiyet vereceğini ankyacak olursa M. Şautemps hariciye nazırlıgında kalmasım M. Heriot'tan rica edecektir. 4 Hayırlı bir pahahlık Dün gece, Beyoğlu'nun sazh birahanelerinden birinde idim. Keman, ut, kanun, kemençe, piyano, darbuka, şarkı, gazel, hepsi tamamdı. Hepsiriin ne olduğunu anladınız elbet: Rakı, bira, mez' ve nara! Dikkat ettim: Rakının her şisesi, içen üstünde başka tesir yapıyor. tlk şişe, muhabbet, sami miyet, dostluk hislerini uyandırmaktadır. Yanınızdaki arkadaşı opüyorsunuz. îsmini bile hatır lıyamadığınız bir göz aşinasına, telâmlar, tebessümler yağdm yorsunuz. Uzak bir tanıdığa karsıdan karşıya buseler gönderi yor, kadehler kaldınyor, hatta mezeler yolluyorsunuz! Ikinci şisede yavas yavaş kafa dumanlanmağa, yüz bulutlan mağa, göz dönmeğe başlıyor Biraz evvel yumuşak bir gülümse meyle aralanan dudaklannızdaki güzel tebessüm şimdi çirkin bir yırtıktır. Artık ağzınızdan çıkan her kelime, hırçın bir kedi pençesi gibi karşınızdakini tırmalar durur! Taklit nedir, mukallit kitndir? ıngîltere Borçlarını verdi Fakat Fransa'da borç yeMeclis, 15 şubatta top rine nota verdi lanmak üzere dağılıyor j Vaşington 16 ( A . A . ) Altı memleket Amerika'ya olan harp borçlanna mahsup edflroek üzere dün eeman 125 milyon dolar vermişlerdir. Bu memleketler şunlardır: tngütere, ttalya, Çekoslovakya, Fenlandiya, Letonya ve Litvanya'dur. Beş memleket, yani Fransa, Belçika, Lehutan, Estonya ve Macaristan borçlarmı ödememişlerdir. Bunlann öde meleri lâzıra gelen borçlann yekunu 25 milyon dolar tutmaktadır. Ankara 16 (Telefonla) Büyük Millet Meclui yann ve yahut bu hafta içinde devre tatili yapacaktır. Meclitin 15 şubatta toplanması mutemeldir Yann «bugün» Meclıste Po\ lonya ile aktedilen ticaret mu| ahedeti müzakere edilecekti ır. B. M. Meclisindel Devre tatili Müşterek filim Rus senaristi dün Bursa'ya gitti Türk ve Rus inkılâplan hakkın da müşterek bir f ilira yapmak üzere fehrhnize gelmis olan maruf Rus senaryo muharrirlerinden Zarhi yoldaş dün sabah, Maarif Vekâİetî u mumt müfettislerinden Res«t Nuri Beyle b i r l i ' e Bursa'ya gitmiıtir. Rus senaristi, Bursa'y' gezdikten sonra otomobille Balıkesir'e gidecek oradan da tzmir'e gececektir. Bu^ sehhlerde yaptUn filmra s«naryosu hakkında tetkikatta bulunacak olan Zarhi yoldaş tzmir'de bir kaç gün kaldıktan sonra gene otomobille Esklşehir'e fideeektfr. Umir'den dö nüşte Sakarya, Dumlupınar havalismdeki harp »ahalari gezüscek ve Resat Nuri Bey taraf tndan Ru« san'atklnna mült mücadelemizin safahah hakkında izahat verilecektir. Buralardaki tetkikatını ikmal et tikten sonra Ankara'y* doneeek olan Zarhi yoldaş orada filmin se naryosu ile meşgul olarak bir ay sonra Moskova'ya dBnecektir. tngiltere Amerika'ya olan ^ ^ borcuna ödedi V*»meion 16 ( A . A . ) Maliye Nazın M. Mills tngiltere'nin Amerika'ya olan ve 15 kânunuevvelde vadesi gelen borctn« mahsup edilmek üzere İngiliz bankasnun »S,S milyon dolar altm parayı «Federal Reserve» Bankasmra emrine hazır bulundurulduğundan haberdar edildiğini bildimüştir. Fransı* hükumeti dm nota verdi Vaşington 16 ( A . A . ) Fransız büyiik elçisi Hariciye Nazın M. Stimson'a bir nota vermiştir. Bu notaıun muhteviyatı henüz mı> lum değildir. Fakat bu notada Fransız meb'usan meclisinin âraya müracaat neticesinde verdiği karann ve Herriot kabfaesinht istîfasınm Amerikan hükumetine büdirildiği zannolunmaktadır. Almanya'da Sükun Ahvali (evkalâde için çikarılan emir geri almdı Berlin 16 ( A . A . ) Wolf Ajansından: Başvekil Von Şlâyher, telsisle nesredilen dün aksamki nutkunda demiştir kit « Almanya'da ahvali fevkalâde ilânı hakkında evelce çıkanlan emir namelerin ilgası lazım gelmektedir. Fakat basa yoUuıluklar ve fena harcketler vukubulacak olursa bu •mirnameler yeniden tatbik edileeektir. Hükumet, lüzum göreeek olursa, komtmist firkasına karsı şiddetli tedbirler Tokio 16 (A.A.) Bir çok mağaalaeaktır. zalan havi 8 kath bir binada yangın Alman gençliginin bedenî ve manevî cıknuştır. terbiyesi bahsfne de temas eden Von Birden bire büyük bir korkuya ve teŞlayher şu sözleri sBylemiştîrt lâsa ugrıyan bir çok müfterilerU sa « Mflis teşkilâtı çerçevesi içinde hcı ksdınlar binanın damuıa eıkmışlarmeçburî askerlik vazifesi arzu edilecek dır. bir seydir. Ancak simdüîk yapılan göttfaiye neferleri bir taraftan bunlart nüllü olarak çalışma hizmeti, ekin biçkurtarrnağa calışırken diger tvaftan pomeğe yardım işi ve sporda ayni gayeyi lis ve asker kpvvetleri sükun ve intfısgiiden tedbirler ve vasıtalar mahiyetiroı muhafaza etmekte, bina civannda top ni haizdir.» lanıp biriken merakhlan gözetip dur makta idi. 5 askerî tayyare, binanm üstüne kur* Kahire 16 (A.A.) Yüsde 3 faia tarrna aletleri atmıstır. ve ikramiyeli Mısır Kredifonsiye tah 8 kis ölmüş, 100 den fazla kimse yavillerinin 15 kânunuevvel 1932 tarihli ralanmıştır. keşideeindet 1886 senesi Uhviîlerinden 361.615 numara 50,000, 190^ senesi tahvillerinden 456,014 numan 50,000 Paris 16 (A.A.) Mühendis Eif 1911 stnesi tahvillerinden >70,889 no, feTin doSduSunun yüzttncü yddönümü mara 50,000 frank kazannnslardır. tesit edilmiştir. müerinî yakıp düşman atesine anlan CUMHURÎYErin tefrlkaaı:^ kumandanlar kadar, hayat cenginde, siz de kahramansımz!... Düşman ateşi diner, muzaffer obnak ümidi baş gösterir ve bansıhrl Fakat sizin cılız vücudünüzden, kuvvetsiz sıska kollannız • Yaztm: MAHMUT YESARİ dan, çelimsiz bacaklannızdan, teerü Müzehher'in sesini, birden kalbimin besiı kafanızdan başka dayanacak hiç İçinde duyuverdim: bir kuvvetiniz olmadan, hayat cengini Yalnızlık çok güç, ağabey, çok bu kadar tevekkülle kabul etmeniz, ateş« atıhnanız daha kahramanlıkhr... zor! Siz, yaşamak için kavga edeceksiniz. Hep düimin ucuna geliyor, soraca * Hayat, sulh, mütareke bilmez; ateşi ğpn, sormağa utamyorum. Nihayet e«kesmeı ve kazanacağımz zaferde, aç saretimi topladun: veya tok, yaşıyabileceğiniı bir kaç Çok mu korktunuz? Yalnızlık gögiinden ibarettir... zflnüzü çok mu korkuttu? Müzehher'in sesine bir çekingenlik MBzehher, başım sflkti; saçlannı pargeldi, titrek bir korkaklık çöktü. Beni rnaklarile taradı: kızdırmak istemiyor gibi: Sana, mektubumda, korkuyonu; Ağabey, biz, Niyazi ile korkmudiye yazımşum ya, o, önceleri idi... yon» artık... Sonra... Hele en sonra, hiç korkmadık.. Ne demek istiyorsun? tçimiz yandı sade... Ama nasıl yandı, Hiç... Sen, alışık değilsindir de, büsen! Nasıl yandı biljen! ber gün evde oturmaktan sıkilırsın. Haf Bahtsu çoeuklar! Siz, korlcuyu da aş tada bir kaç gün eve uğra, yctisir. mışsunz! Rieat yolunu kesraek için ge Tokio'da bir yangın Kıbrıs'ta yeni Ingiliz valisi tngiliz'lerin yeni Kıbru valisi Sir Recinald Emvard Stubbs Kıbns'a vâsd olmuş ve balka hitaben, vazifeye baş ladığuıa ve umumun kendisîne muta • vaat etmesine dair bir beyanname ne» • rehniştir. tngiliz'lerin yeni valisi sim • diy* kadar müstemiekât nezaretinde bir çok vazifeler alrnış, Malayka yanm adası, Hongong adası, Jamayka valüiklerini de uzun muddet idare etmis, bn »tfer da Kralm fermanile Kıbns edasına tayin olunmustur. Herkes gibi, o da, kardeştm de b«nden şüphe ediyor. Onun da bana emniyeti yok: Haftada bir kaç gün mii? Daima beraberis Mijzehherl Cevap verroiyor, yutkunuyor. Niçin susuyorsun? Niyazi, küçük başım dizime daya mış, ablaiını tasdik ediyor: Korkmuyorua, ağabey! B«ni, büsbütün kaçırmamak için, aralannda sözbirliği «tmişler... Şirodi, beni kaçırmaktan korkuyorlar. • . Bir daha bunu ağzınızdan isitmiyeceğim... Anlıyor musunuz, bir daha duymuyacağım! Eski günler geçti, yavrum, artık hep beraberiz... Bir gün, bir gece bile birbirimizden ayrıiraıyacağız.. Niyazi, kendini tutamadı, kollannı açarak kucağıma atıldı; Sihi mi söylüyorsuni ağabey? Ab, bu çocuğun titriye titriye san lışı!... B«nde, kendUi için bir kuvvet, zahtr buluyor... Korkmanuğa altştığı, daha doğnnu korkmamağa mecbur ol Mısır kredifonsiye tahvilleri Ei fel'in yözöncö yildönümö öyle ki, mesela bizzat Ağaoğlu AhAğaoğlu Ahmet Bey yazıyor: < Kadroculara göre aslolan . met Beyin, ideoloğlarından biri bulunduğu eski Türk münevverliğinin iktısattır. tşte bunun içindtr ki mü yani harp öncesi münevverliğinin ellif «tnkılâp ve Kadro» da inkılâ bütün mefkuresi, Türkiye'nin siyabımızın yalnız iktısat bakıroından set ve cemiyet bünyesine bu idealcephesini görmüş ve eserbıde bil leri aynen tatbik ve taklit etmek hassa bu cepheyi tebarüz ettinnek şeklinde ifade olunabilecek passif istemiştir. Fakat bu cepheyi bile mübir «Avrupa'lılaşmadan ibarett! detalea ederken fikir ve sistem taklitnilebilir. Vakıâ bugün bîzzat Avruçiliği kendisini garip ve içinden çıpa, kendi siyasî ve içtimaî bünye kılmaz tezatlara sevkeylemi»tir.> sinrîen muztarip bulunduğu ve kenBu tenkit, sonunda his*olunan dîni idare eden hukuk ve siyaset kaaşın asabiyeti simdilik bir tarafa idelerinden sıyrılmak için çırpındıbırakırsak bir telâkki tenkididir. ğı bir zamanda Ağaoğlu Ahmet Binaenaleyh Ustunde durulmağa Bey müstesna böyle passif bir Avdeğer: Aşikârdır ki, bütün bir ce rupa'lılaşmayı, bugünkü Türk ce miyetin tetkikine tevcih olunan bir miyetinin mefkuresi gibi düşünen usul, ancak, cemiyeti tkfil» halinde kalmamıştır. Fakat şunu işaret et alan ve cemiyet hâdiselerinin karmek istiyoruz ki, hiç bir zaman milfilıklı münasebetlerini kavnyan bir lî mefkurenin ifadesi oimıyan ve usul olabilir. tnkıl&p bir cemiyetin eski Osmanlı cemiyetine ya şarktan «kül» halinde değişmesi demek olveya garpten iskolastik bir zihni duğundan böyle bir keyfiyet değisyetle yamanan bir takun cemiyet mesini yalnız iktısarfî bir hâdise gikaidelerini, cemiyetimizin aslî unbi alrp, bunun, cemiyetin umumî surları gibi alıp, millî inkılâbımızın hayatmdaki tezahürlerini ihmal etprensipierinî bunlann îstihalesin mek, filhakika bizzat usul itibarile de aramağı bizden istemek kimsebir eksiklik teşkil edebilir. nin hakkı değildir. Biz inkıl&bımıFakat şu da var ki, tnkıl&p ve zra tezahürlerini cemiyetin aslî bünKadro, Türk inkılabmı yalnız iktıyesinde aradık, tarihinrfe ve maddesat bakımından izah eden tek cepsinin değişmesinde aradık. heli bir kitap değildir. Bu kitap hakkında, ekseriya bir itham gibi ileriBu noktanın lâyıkile tavazzuhu ye sürülen bu mütalea, tnkıl&p ve •e ondan sonra taklidin nerede ve Kadroya esas olan cusul> Qn, yani Uçüncü şişeye gelince... Eksemukallidin kim olduğunun lâyıkile telakki »isteminin ve bizzat «usul» riya bunun hepsi içilmez ve garaalasıunası için «tnkılâp ve Kadro» mefhumunun l&yıkile ihata olun sonun bile istemiye istemiye genun Türk inkılabmı izahta hareket mamasından doğuyor. tirdiği bu fise, ya kaba bir ağız noktası olan bir kaç esası kısaca işaHiç şüphe yok ki, ceraiyetm ta ret etmek lâzımdır: dalaşile yarıda kalır, yahut arhavvUlâtını, içtimaî unsurlardan 1 Millî kurtuluş hareketleri, yalnız birinin testr ve müdahalesile kadaşımzın kafasmda patlar! bugünkü cihan içinde müstakü bir izah eden bir telâkki tarzı ne kadar Dördüncü şişeyı, aklınız varsa tezadı temsil ederler. Bu tezat, bütek cepheli ise, cemiyetin dVğismehiç açtırmayınız. Zira, dordüncü yük sanayii elinde tutan iktısaden sinde bütttn Içtimat unsurları ayn» h&kim znemleketlerle, iktısaden tâbi şişenin ağzından çıkan mantar, derecede müessir sayan bir tel&kki ve geri memleketler arasındaki müstarzı da o kadar dağrmktır ve elvekınından sıynlan bir bıçaktır! temlekecilik tezadıdır. rişsizdir. HakUcatte cemiyet değişikFakat, bu korkunç tehlikeyi likleH, bütün içtimaî unsurlann, 2 Bu tezat esaslannı büyük bildikleri için birahane sahipleri hem cemiyete, hecn mtitekabilen birtekniğin ve büyük sermaye hareketdaha evvelden tedbirlerini al birine yaptıklan tesirlerle, fakat lerinin cihanın mahdut mıntakala bir takun aslt müessirlerin bilhassa nnda tekâsüf etmesinden alır. Cimıslar: Deyme hovardamn ce yani mahiyet ve Utikamet verici hanın iktuaden tâbi ve metbu . ki binde, iki şişeden fazla rakı açtımüdahalesi altında yürüyor. Aslî bu tâbiiyet ve metbuiyet diger saracak para bulunmaz! sebep ve aslî müe»»ir, en eski devirhalara da tabiatile akseder memCalşılı meyhanecilere, f iatlar lerdenberi, bütün telâkki sistemle leketler şeklinde iki ayrı karargâ • rinde daima kullanılmıştır. ha bölünüşü, tarih içinde menşeini, daki insafsızca pahalılıktan doon sekizinci asrm sonlarından baştşte tnkılâp ve Kadroda da, cemilayı, şehrîn aşayişi namına te lıyarak, garp memleketlerinde tnayetin iktısadî bünyesindeki değifikşekkür edelirft ux kinelerm sanayie tatbikmdan alır. likler, cemiyetin diger tahavvülâtı YUSUF ZtYA 3 Binaenaleyh, büyük sanayiiçin bir ilk sebep ve aslî sebep olaIn inkişafı cihanda şimdiye kadar rak ahnmıstır deniUbilir. fakat bir ruhun temayülüdür. Mukallit o zanrîundu^ü gibi • t«k bir tezat • Türk inkılabı yalnız iktısadi vecheadamcfır ki, onda, kendi telâkkileri değil, iki ana tezat doğurmuş olusinde izah «dilmiştir denilemez. için müstakil bir zemin bulamamak jor. Bu tezatların biri, büyük sanaMaselâ kitabın c73> üncü sahifesinaczi, yani ruh şahsiyetsizliği bir ahyi memleketlerinde, büyük serma de, bir mkılâbın mümeyyiz vasıflalâk haline gelmiçtir. Baska yerlerin ye sahiplerile proletarya arasındarından olan «cebrî müdahale» mefve başka merabalann, bizzat artık ki sınıf kavgası, diğeri sernuyedar humu tetkik olunuyorken şöyle dekendi membalannda bile n<fy ve inmemJeketlerle sermayeden mahrum niliyor: kâr edilen cemiyet ve hayat şartlamemleketler arasındaki müstem <Hareket noktası beynehnilel bir rmı kendine ahlâk eden ve millete leke tezadıdır. tezat ve istikameti memleketin müsmefkure kılmak istiyene bir «mu tnkılâp ve Kadronun prensiplr "temlekelikten çıkması olan Türk inkallit» denilebilir. Fakat kendi milni izaha çalıştığı tezat asıl bn ihinci kılâbmda, roilletin cebrî mildahalelettni, kendine h&s bir hayat ve cetezattır. Çünkü, büyük sanayi memsi, müstemlekeciliğe karsı bir harp miyet tarzını yaratma kabilîyetinde leketlerinde, mülkiyet münasebet (tstiklâl harbi) ve müatemlekeciligBren, kendi millî inkıl&bı bütün lerinin şu veya bu şekilde halli, büğin dabilde mümessili olan saraya inkılâplar tarihinde müstakü bir ve yük istihsal vasıtalannm cihanda karşı da bir isyan (Büyük Millet tarihin seyri içinde bir takım raüsyeniden ve makul bir şekilde dağılMeclisi hükumeti) şeklinde tecelli takil prensipler ve istikameti er seçması için bir şey vadetmediği halde, etti.» meğe çalışan ve bunu kendine ah millî kurtuluş hareketlerinin zaferî, lâk ve kendi nesline de telâkki sisFakat inkılâp, bizatihi hir key bir kısım memleketlerin diğer kı temi kılmak istiyen bir endişede fiyetten diger keyfiyete geçiş de sım memleketleri istismarına nihataklit şemmesi aramak asla kabil mek olduğuna göre, bu seyir Içinde, yet vermek suretile, her memleke değildir. bilhassa bu gecişin aslî müessirleritin, iktısaden ve siyaseten cüzütam ni aramaga çahşmak, eski şekilleri birer millî vahdet halinde, cihanın bozulan ve kat'î şekilleri henüz taBu bahse gene devam edeceğiz yeni muvazenesini kurmalarına hizbiatile taazzu etmiyen diğer içti ve gelecek yasıda «Demokrası bahmet eder. maî kaidelerin üzerinde tevakkuf si> ni tahlile çahşacağız. Millî kurtuluş hareketlerinin taetmemek l&zundı. ŞEVKET SÜREYYA Zaten şunu da işar«t etmek l&zım rihî orijinlerini bu suretle cihan " şümul bir bünye istihalesinin derindrr ki, eskl Türk cemiyeti siyaseten İiklerinde aramak ve bu suretle de müstakü, fakat iklısaden t&bi ve Adliye Hukuk mahkemesi başkâtibi bu hareketleri, cihanşümul bir t« geri bir yan raüsftemleke idi. Bu cemerhum Şevki Beyin kerimesi ve Se zadın ifadesi gibi altnak bize göre, miyetin bütün siyasî, hukukî, ahlâlânîk idarei askeriye reisi merhum Lütfi mühîm ve aslî olan yani orijinal kî ve ilmî normalleri iktısadî tabiPaşanuı haremi ve îstanbul Defterdarholan ve taklit oimıyan bir nazarî iyetmde bulunduğu Avrupa cemiyeğı tahsilât müdürii Âroir Beyin halasi terkiptir. tinin idealllerine göre tanzim oluntsmet Hanım düçar olduğu hastalıktan Bu cihetin böylece işaretinden muştu. Şark medeniyetinin mahsu kurtulamıyarak vefat etmiştir. Merhume sonra evvelâ üstünde yürüdüğümüz lü olan müesseselerin ttibarı yavaş fıkaraperver temiz kalpli, rezafli ahlazeminin ve sonra da bu zemini müyavaş silinmekle beraber, miHetin kiye sahibi idi. Allah rahmet eylesin. talâada bize rehper olan fikirlerin aslî seeiyesinin ifadesi olan yeni milBugün cenazesi Cağaloglu'nda Eminasliyetl kısaca anlaşılabilir. lî normlar bunlann yerini tutma paşa sokağında Acısu hamamma mücaÇttnkü taklit, passif bir intibak mış ve cemiyetin favkanî hayatı avir hanesinden kaldınlacaktu1. demektir. Taklit asliy«ti sezmiyen deta kozmoıpolH bir şekil almıştı. ' ÎRTİHRL Tipi Dindi! duğunu, nefsbe cebrettiği seylerden, tekrar kprkabilecek... Bunlar, ne tatlı korkulardtr, yarabbi! Niyazi, çocuklaşabilecek... Niyazi, bakkı olan çocukluğa, eski mevküne dö nebilecek... Miizebher de boynuma sanldı, gözlermden yaşlar döküyor: Ağabey, bizi bırakma... Sizi, nasıl ve kime bırakınm? Sizin bu, titriye titriye sımsıkı sanlışınızdaki temizliği, içten sevgiyi, ben, nerede bulab&ırim? Siz, bana insanlığımı, benim de hayattı, herkes gibi vazifelerim olduğunu hatırlattınız! Nesrin Hanımın aşkı bu hazzı veremez!.., Anna'mn kınlıp dökülmeleri, nazlan, işveleri, »rtık beni aldatamaz!. Bu iki çocuk, bana, benim koüanmın altına sığınıyorlar. Demek ki ben de bir knvvetim!... Nesrin Hanımın durgun göl rengindeki gözleri için beynine kurşun sıkacak olan o roaneviyeti çüriik ruhu düşük, sinirleri diıginsu, zayıf mabluktan tikıiniyorum! Müzehher'i, Niyazi'yi kollanmın a rasına aldım, başbaşa verdik. Ağlıyo ruz! Ah, bu gözyaşlan... Hiç bir ayn düşünce, ayn duygu, bir menfaat gütmeden, riyasız, içten gelen bu gözyaşlan... Yasımıza, matemimize kimsenin kanşmasını, yalandan ortak çıkmasından korkarak sessiz sessiz ağlıyorduk. Gözyaşlanmız, birbirimizin kalbine dökülüyordu! Uyku arası, riiyada gibi kulağıma kanşık sesler geliyor. Sofada konuşuyorlar. Süthala Ayşe Hanım, söylüyor: Ayıp olur, hanım kızım... Bir kere haber verelim. Müzehher, kapuun önünde ktsık b* sık haykınyor: Uyuyor, diye savamadınız nu? tçeriden bağırdım: N« var Müzehher? Müzehher'in sesi kınhverdi: Uyandırdımz işte... Kapıyı actım; Müzehher'in yüzü kıpkırmızı, bir şey söyliyecek, söyliyemiyor, dudaklan titriyor. San irin yüzlü ihtiyar kadm, ellerini göbeği üstünde kavuşturmuş, acır gibi, utamr gibi güIümsiyerek Bnüne bakıyor: Sabahı şerifler hayrolsun, beye • fendi evlâdun... Temiz pak bir bey geldi, sizinle görüşmek istiyor. {Atabadi var) Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur • Türkiye 1400 Kr. 750 400 150 Hariç 2700 Kr. 1450 800 Yoktur şeraiti Senelik Altı aylüc Üç aylık Biı ayhk