23 Ekim 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

23 Ekim 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

•231eşfrınewel Cumfmriyet '• 5 Recep Bey Istokholm'da, Terbiye bahislerf) J Muallim Anne Bir Liranın Başmdan Tefrika numarası: 13 Yazan: Kemal Ragıp Son tayyör nümuneleri Fırka U. Kâtibi şima! Elindeki, avcundaki bütün parayı kumarda kay knemleketlerini de gezdi betmiş; gelecek sefer kazanmayı düşünüyordu! IBinnd sahtfeden mabaıt] çok şey görülmesine müsait bir pro ğrara yapılmış, birinci gün bir motörle sehrin liman teşldlâb gezilmiş, ikinci gün de şehir dahilnde bir cevelân ya pılarak muhtelif tesisat ve müessese • ler hakkmda kendilerine izahat verilmistir. Recep Beyin tetkik proğramında bilhassa gençlik ve spor teskilâtlarınuı muhtelif memleketlerdeki vaziyetleri Darülfünun gençlik hayab gibi mem • lekcb'mizin büyük bir eksikliği olan hususat buhınmaktadır. Gençlik teski • lâtları mes'elesinin nasıl halledileceğini ve Halkevlerinin bu husustaki vazifesi hakkında sorulan suallere Recep Bey alâka ile cevap vererek demiştir ki: « Mevcut Halkevleri memleke tnmzin bir çok ihtiyaçlannı tatmin etmekte ve halk için hakikî birer kültür yuvalan olmağa çalışmaktadırlar. Be den terbiyesi ve spor gibi gençliğe ait sntmıllii bir teşkilâbımz oln'i " * bu maksatladır ki arkadaşumz Hasaı Cemil Bey bir müddettenberi Rusya, Çekoslovakya, İtalya gibi memleket • lerde gençlik teşkUatlarmın ne gibi esaslara istinat ettiğini tetkik etmekle meşguldür. Neb'cede bu mühim mes'elede tatbik edeceğimiz sekil takarrür edecektir.» îsveç'i ve İstokholm'i çok begenen ve haDan çahşısını takdir eden Recep Bey, memleketimizin iktisadî vaziyeti hakkmda sorulan suallere de su cevabı vermiştir: « Dogrusunu söylemek lâzım gelirse bizim içtimaî ve iktisadî vaziye • timi? pek çok memleketlerden katkat iyidir. Bu kadar memleket gördüm, hepsinde işsizUk, sefalet hiiküm sür mekte ve içtimaî vicdanı kemirmektedir. Hamdokun memleketimiz bunlardan tamamile âridir.» Muhakkak ki çocuk tahsil ve terbiyesine ait usulleri, kanunları göstermek iddiasında bulunan «peda gogie» ilmi henüz gayesine erişmiş olmaktan pek uzaktadır. Çünkü gerek tahsil ve gerekse terbiye husu sundaki istidatla zekâlar arasındaki faric büyüklere nazaran çocuklar arasmda daha fazladır. Bir çok yavrular zanneder ki îstanbul'dan Ankara'ya karadan gdildiği gibi denizden de gidilir. Duvarlarda iki yüz sene evvelki resimleri gördüğü vakit bunlarm fotoğraf olduğuna hükmeder. Bir evin muhtelif kısımlarımn, odasııun, salonunun ayn ayrı birer kocaman kaya parçası halinde yerlerine oturtulup sonra içlerinin oyulduğunu aklmdan geçirir ve bunlara ait tereddütlerini gidermek için vakitli vakitsiz, lüzumlu liizumsuz sualler sorarlar. îşte annelerin başhca vazifeleri çocuklann bu suallerine, onlara ha kikî hayab anlatarak yavrularm merak ettikleri şeyleri bizzat göstere rek cevap vermektir. Yoksa tarih, coğraf ya, hesap, hen. dese gibi ilimleri veya malumab çocuklar mekteplerde okurlar. Hîç seyahat etmedikleri halde harita ü zerinde bütün dünyayı dolaşırlar. Mazi hakkmda küçücük bir f ikirleri yokken bînlerce senelik vukuatı *ırasile öğrenirler. Yani mektep tale besi ber sene muayyen miktarda basılmış kitabı yuttnağa memur birer hokkabazdırlar. Bunu yapabilen talebe zeki ve çalışkan vasfına istîh kak kesbeder. ötekiler de tembel addolunurlar. Hayatla fazla temas ları olmadığı için bu yiik onlan hakikati doğru göstereceği yerde büsbütun saşırtır. Binaenaleyh annelerin evde ço cuklanna muallimlik etmeleri mek tep hocalarını taklit ederek yavru larına tarih, coğraf ya, hemp, hendese derslerînde müzakerecilik etmek, vazifelerinin yapılmasında yardım da bulunmak değil, hayatla onları karşıla ştırmak tır. Anneler, Ankara'ya denizden gidildiğini iddia eden çocuğa sahilde bulunmıyan bJr. istasyonu göstere pek, odalann, sofaların yekpare taştan yapıldığı kanaatinde bulunan yavrulara yeni kurulan bir binayı gezdirerek onların küçücük ak • hnı yanlıştan doğruya çevirmeğe çalışmalıdır. İşte «Muallim anne» den kastettiğitniz mana budur. Sıhhatvegüzellik Praük usüller Sîhh'at ve guzellik mes'elelerinde her zaman yeni tedbirler, yeni ilâçIar keşfediliyor. Bunlarm çoğu da faydilı, hazırîanmalan, yapılma ları basit. Meselâ ayna Kulummyan bir yerde dudaklannızm îyi boya nıp töyanmadığm muayene etmek istiyörsunuz. Gayet b'acît, hemen tebir beyaz fcezî reaimd'e gordü ^ech3e dudaklarnuzm f İmkânı yok!.. îşte sana yirmi I Peki, mademki sen otomobille dokuz liralık fiş... Yirmi yedi lirası | gideceksin; beni de bırakıverirsm!. ile borçlarını ödersin. îki lirası da Necati, arkadaşının yüzüne baktı. otomobil parası.. Vallah, azizim, beO, bu gece her halde kazanmıştı. nim elimden gelen bu .. Hem de çok kazanmıştı. öyle iken otomobile bir lîra verraemek için buHesaplar görüldü. Oyuncular birada, sabah rüzgârının altında ilk rer ikişer dağılmağa başladı. Ak tramvayın gelmesmi bekliyordu. şamdanberi yenip içilenlere karşı * ** lık diye her masadan otuzar, kırkar Divayolu'na kadar geldiler. lira ayrılmıştı. Orta yaşlı bir erkek Necati: Ben burada ineceğim, otomobil her masayı ayrı ayrı dolaşıp bu paseni eve kadar götürsün. raları toplarken karısı da, genç, güDedi. zel bir kadın, uykusuzhığun, yor • Nasuhi, muhakkak ki, otomobil gunluğun, biraz da içkilerin mah parası kendi üstüne kalmasın, diye: murluğu içinde kırıla döküle misa Yok, yok . Ben de meyim. Eve firleri kapıya kadar götürüyor: kadar yürürüm. Ne kadarcık yol?.. Haftaya bekleriz!.. Diye herkesin ayrı ayrı elini si • Biraz temiz hava almış olurum. Necati, cebinde kalan iki Iirayı kıyor; arada bir bazılanna: çıkardı. Soföre uzattı. Yarın akşam şöyle biz bize O iki liranın birisi bendim. öteki toplanacağız!. Erkence buyurun da biraz kirli, biraz yırtıktı: bir kaç kadeh içer, eğleniriz!.. Şoför: Diye fısıldıyordu. Bir başkası yok mu?.. Necati'nin oyun oynadığı masa Diye mırın kınn edecek oldu. Ne. daki hesap hepsinden uzun sürmüşcati, arkadaşının yüzüne baktı. O: tü. Orada da herkes alacağını aldı; Ver bakalım, şunu.. vereceğini verdi. Yapılacak başka Diyerek soförün elinden paralan bir iş kalmanuştı. aldı: Şöyle etrafına bakındı. Nasuhi'y» Nesî var bunun?. Geçmez olur aradı... mu?. Sende ne kadar varsa topla da Çoktan gitmişti. Suçlu isanlar giefCelc yelegi biçTmin'dea'ir. Bilnassa şî» 1 Yün kreplen düz h'atli etekte Bir iki hastaya baktı. Aramıza o, bi, şaşkın şaşkin yürüdü; kendisi man olmayan hanımlara çok iyi gider. tek oyuk plili tayyör. Cekeb* kurvaze. yaralı, çıbanlı hastaların cebmden gibi sona kalan bir kaç kifîye selâm 3 Kül rengî dradan en son biçimCepleri geniştir. Gündüzleri sokağa çîverdi. Hepsi de için için onunla eğ I çıkan paralar da kanştı. de kesilmiş tayyör. Eteğin iki yanmdaki Akşama doğru ona telefon ettiler. leniyor gibiydi. Bunları görmemezliküdığı zaman giyilmek içîn çok pratik parçalar, bej ve kül rengi çizgüi kumaşNasuhi: ğe geldi; yürüdü. bir elbisedir. tan yakasi, keza ayni kumastan kolla Ooo, sen misin üstat!.. Bir iki Merdivenden inerken, o sabah ka2 Kırçd ve mavi renklerde diyannm dirseklerindeki tezyinat çok orihastam vardı da... Şimdi bitiyor... rısı ile beş lira için ettikleri kavga gonal kumastan tayyör. Röverleri kSjinaldir. Etekugî tek oyuk plilidir. Bu Siz toplandınız mı?. Kimler?. İhsan gözünün önüne geldi. Hiç olmazsa çük yakasi ve kol kapaklari koyu lâ * kostümle boyunda beyaz bir esarp çok da geldi mi?.. Ben onunla bir daha bu parayı vermiş olsaydı... Biraz iyi gİder. oyun oynamağa yeminliyim... Ooo.. civert kreptendir. Ceketî tipld fantezi pişman olur gibiydi. Sonra gene bir».ı îhsan'cığım, sen orada mıydın?. denbire değişti: Şimdi geliyorum. Sabahleyin ona sinirlendim de Recep Bey 10 tesrinievvel cumartesi Telefonu kapattı Evdekilere: onun yüzünden kaybettim. Cebim • aksamı Cenup ekspresile Kopenhag'a Ben mimar Süleyman Beyin eYer vüzündedeki paralarda gözü mü kaldı ne hareket ederken seyahatinin en simal vine gidiyorum. Hasta gelirse içeriye V L uran ve dir?. noktası Istokholm olduğunu ve Ko • alırsmız. Bana da telefonla haber sittıntı her iste Diye gene kansına kabahat b'ul penhağ'dan sonra Holanda, Belçika verirsiniz. tesirini göste du. ve Fransanm bir takım sehirlerinde tetriyor. Hafta Biraz sonra Süleyman Beyin evi Sokak kapısmdan dışarıya çıktı. kikat yaparak Viyana'ya geçeceğini, omücevtıeratta ne gittik. Uç kişi oturmuş, poker oyOrtalık ağarnmtı. Biraz daha aklı rada boğazına bir ufak ameliyat yapbile. Onun bil« nuyordu: başına geldi: tırdiktan sonra teşrinisani ortalanna sekli değişÜri Neredesin, yahu!.. Ne haltettim ben?.. Elimdeki doğru Ankara'ya gideceğini söylemiflerek iki üç ye*r Diye Nasuhi'yi karşıladılar. lerdir. avcumdaki bütün parayı kaybet • de »labî « Daha arken değil mi?.. Bak • tim. Şimdi ne yapacağım? Nereden tslokholm'de kendisile mülâkat yapIenleri tercîh «r* sana htc kimse gelmemiş. . para bulacağım?.. diyecek gibiydi. mak istiyen İsveç gazetecUerme seyahadiliyor. Şırresinr' Nerede iso hepsi gelir. Hele tçinden gene o şeytanî fısıltıyı duytinin resmî değil hususî mahiyette ol • du: deki gerdanlı biz, ba~'i''alım da.. duğunu ve gazetelere söyliyeceği hiç Buradaki oyun dün geceki kadar ğa bakınız. Bir* Gelecek sefer belki kazanı bir şey bulunmadığuu bildirmistir. büyük, o kadar zengin değildi. Yalnun zinciri arzu nm!.. Her zaman böyle aksilik ol AHMET K. O. nız oyuncular, kaydırak oynıyan edildiği zamaıS maz ya .. Nitekim bu gece de ilk mahalle oocukları gibi, hoş şimdi bilezik gibi boyönceleri pekâlâ kazanıyordum. Takaydırak oynıyan çocuk kaldı mı?.. na takılıyor, a Iih elbet gene döner!.. Sokak ortalarmda, top oynıyanlar cundaki tezyi • Diye düşüne düşüne yürüdü. Cadgibî hiç durmadan bağnşıyorlar, riaft <Sa yakaas Tm1 *5g * « î kullamlıyor ye gayet güzeî flurcyor Tâbu deye çıktı. Bir otomobil ararken sekavga ediyorlar, birbirlerine söyleSabanca'h Hakkı Beyin kainpederi gece elbiselerile gerdanhk şekîînde ve gündüz elbnelerile de büezik kız on adım ileride, tramvay duramediklerini bırakmıyorlardı ve Cerrahpaşa hastahanesi sabık sertaolarak takilmast tercih olunmalıdır. ~ ~ ğında Nasuhi'yi gördü: Yoldan ge Arası yarım saat geçmeden sekiz bibi doktor Rıza Servet Bey, dün sa çen bir işçiyi durdurmuş, sigarasmı on oyuncu birden geldi Odanın içine bah füc'eten irtihal etmistir. yakıyordu. Ona doğru yürüdü: üç, dört masa kurulmuştu. Cenazesi bugün saat on birde nisan Ne o, tramvay mı bekliyorsun?. Gelenler hemen boş masalardan tası'nda Eminefendi sokağında İngUiz Evet. birinin etrafr.ıa tjiziliyorlar: mektebi karşısında Sebat apartunanuı Daha erken değil mi?. Tram Fişler nerede?. dan kaldırdarak namazı Tesvikiye cavaylar işliyor mu?. 1 Çocuk Peki kâğıt yok mu?. münde kdındıktan sonra Maçka kabrisBazı ev Ka Saat altıya geliyor. Nerede ise larınızın kırarak tanına defnolunacaktır. Benim kahvem az şekerli ol nımlan eskiyen şimdi ilk tramvay geçer!.. artık oynanamısun... AUah rahmet eylesin! eşyayı «Iüzum Haydi canım, şuradan bir otoyacak bir hale Diye bağrısarak oyuna başhyor suzdur, kalabamobile atlıyalım. koydukları be ~ lardı. Iık ebnesm!» getir bana!.. bekler eski ku tki kişi de bir köşede tavla oy • diyerek hemen Dedi. tki Iirayı cebine koydu. Cüzmaş parçalarile nuyordu. Hepsinin birden bağrışmaatarlar. Bazıları danından beş liralık bir arkadaşı • süslenerek du sı, pul şakırtıları birbirine karışıyor, ise eski bir a ~ mızı çekti. Şoföre verdi Şoför pavarları süsliyen hiç birisi karşısındakini dinlemeden talar sozu feh İktisat ve Tasarruf Cemiyeti İzmir rasının üstünü uzatırken içinde üç lizarif birer bebek herkes birbirine meram anlatmağa vasmca. «sakla şubesı üzüm ve incirlerin şeker ve kurrasını kendisi aldı. Ufakhkları da haline konula " çalışıyordu. samanı, geKr zaban bayramlarında misafirlere ikram Necati'ye verdi. Ben de bu gece en bilir. Hepsi de yaşlı başlı kelK felli manı> sözüne îsolunması askerlere ve leylî talebelere düşkün kadınlar gibi elden ele do3 İsinize insanlardı. Kimisi mühendis, kimisi tinaden onları her hafta verilen tatlı yerine ayda bir Iaştıktan sonra nîhayet onun cüzdayaramıyacağı memurdu. Içlerinde gazeteci, ticaret bir kosede sakiki defa üzüm, incir ve fındık verilmesi nına girdim, orada kaldım. m zannettiği sahibi. hoca bir çok tanınmış simalar larlar. îşte su *** niz dar kavanoz hakkmda Büyük Millet Meclisi Riya vardı. Hepsi bir birinin ya mektep resimde gördü setine, Başvekâlete, Müdafaai Milliye Nasuhi öğleden sonra geç vakte lar, şişeler ü arkadaşı idi, yahut ta senelerce birğünüz veçhile ve Maarif Vekâletlerine telgrafla rica kadar uyudu. Sonra: zerlerine renkli kâğitlar, eski îs îikte çalışmı.şlar, beraber düşüp evde lüzumsuz gibi görünen bazı edilmesini kararlaştırmıştır. kamblller yapıştırılarak oyun ma Hasta geldi. kalkmışlardı. esfcî efyadan neler yapılabîleceğmi salarına lâmba oiabilh*. Diye uyandırdılar. İMabaÂı var) slze arzetmek istiyoruz. 4 Eski sandıklann üzerine yeBur&a'da Demirtaş köyü civarmda 2 Eski alüminyum tencereler, ni model kübik kâğıtlar yapıştırır Tepecik denilen yerde ayakları bağh kâseler ve iahe güzelce silinip, te sanız, çocuklarınızın bebek odala ve boğazmdan iple boğulmuş bir ölü rında oyttncaklar için, yahut onla " nrizlenîp p^rîatılaraîc birer çiçek bulunmuştur. Cinayetin iki hafta evvel rın elbiseleri için mükemtnel birer saksısı haline getirilebilirler. Bunlar yapıldığı tahmin edilmekte ise de cemahfaza olarak kullanılır. hatta salonlarda dahi kullanılırlar. sedin hüviyetî henüz tesbit olunama1( 1[itnınıııııımıııiMnıııuııniıııiMfiııııııııııııiHiıııniıııııımıtuııiHiiHiıiMiııııiHiııııiMiıııııııııııııııuıınııııııııııııııııııııııiMiıııııııııtııııııııııiHiı 1 nuştır. Hem gerdanhk, hem bilezik tM * L HMIIIIHIIIIIIlHIIWIimiHI I Dr. Rıza Servet Beyin irtihali Eski eşyayı atmayınız! Bunlardan yeni şeyler yapabilirsiniz Şeker yerine üzüm incir Bursada bulunan ceset Tom Miks Rusya ve Japonya Ev levazımatı )|f Ecza takımı Yeni şapkalarj ;ına sflfiflırıverln. Hem boyannTa . nın şeklini görmüş, hem de rujların lüzumsuz, mübalâğah parlak lığmm izalesine hizmet etmis olur sunuz. SıhEat ve guzellik mes'elesînde eKemmiyet verilen esaslardan biri de yüz kremleridir. Bunların saf maddelerle yapılmu şını hariçten tedarik etmek epeyce müşkuldür. Onun için evde yapıl raası ihtiyath bir hareket olur. Meselâ bir miktar toz süt içine bir yu. morta kırıp bir mahlut vücude gefirirseniz yüz için gayet faydalı bir krem elde etmis olursunuz. Evlerde Allah saklasm ansızm vuku bulacak kazalarda yapılacak tedbirlerde kullamlmak üzere bir ecza takımı bulunması ihtiyatkâra. ne bir harekettir. Büyükçe bir kutu veya küçükçe bir el çantasmin içine şunları koyu nuz: TentürdSyot, alkol, bir paket eczalı pamuk, bir paket gazli bez, sargı bağları, termometre, vanduz camları. Bunlar en lüzumlu olanlardır. Eter ve diğer bazı ilâçlar da bulundurulabilirse de böyle seyleri doktora sormadan kullanmak tehlikelidir. Yanlış alınmıs ilâçlar yüzün den bir çok ölüm vak'aları görül • müstür. Adana hapisanesinde 32 si kadın 28 i çocuk olarak 900 mevkuf var. dır. Adana tevkithanesi dolu Meşhur sinema artisti iki hükumet Mançuri ağır surette yaralandı mes'elesinde uyuşmı^'ar Holyvut 2 2 (A.A.) At üstünde gösterdiği cesaretli hüner ve marifetle tanınmış olan Tom Miks'in en sevgili atı Tsny bir filim çevrildiği sırada Tom Miks'i eğerden düsürmüş, ve kendisi de sahibinin üstüne düşmüştür. Bu kaza neticesinde Tom Miks ağır surette yaralanmış, bayılnuş ve saat yediden biraz sonra kendine gelmiştir. Londra 2 2 (A.A.) Daily Telegraph gazetesinin siyasî muhabiri, Lytton raporu Milletler Cemiyetinde tetkik ve müzakeresine başlamadan evvel Japon diplomasinin büyük bir faaliyet göstermekte bulunduğunu bildiriyor. Japonya'nın yeni Mançuri hükumetinin tanınnıası fikrine Moskova'yı imale ettiği söylenmektedir. Bu 3 hükumet arasında yakında bir ademi tecavüz misakı akti muhtemeldir. Daily Telegraph gazetesinin siyasî muhabirînin verdiği tafsilâta göre Ja ponya Sovyetler birliği hükumeb'nin endiselerini bu suretle yatıştırdıktan sonra Amerikan efkârı umumiyesini kendi lehine çevirmeğe çalısacaktu. Japonya bu maksadma varmak için yeni Mançuri hükumetini büyük nafıa işleri içîn Amerikan şirketlerile müsait seraiti havi mukaveleler aktine sevk ve tesvik edecektir. Mısır'ın en büyük şairi ö'ldü Yalnız Mısır'ın, Afrika'nın değil bütün Arap âleminin en bü yük şairi olan Ahmet Şevki Bey Kahire'de vefat etmistir. Şevki Bey son asırlarda yetişen Arap şairleri arasında bir eşi daha bulunmıyan ve gelecek zamanlarda da y^tişmesine pek az itnkân görülen bir şair idi. Şevki Beyin ölümü Arap âle minde derin teessürler uyandırmıştır. Mısır'lılar kendisine Nil vadisinin bülbülü unvanını vermişlerdir. tan katı astarlı bir şapkadır. önden büzülerek üç kat orijinal sekilde kıvrılması temin edilmişti» izmir'de öz turkçe İzmir valisi Kâzım Paşa devair müdürlerme öz türkçenin kullanılmasına dair bir emir vermiştir. Dairelerde hazırlanan müsveddeleri tetkik eden tzmir valisi türkçe karşılığı olan yabancı dillere ait kelimeleri silerek bunların yerlerine türkçelermi yazmaktadır. ' Hemen Ker ay şapkaların şekli değişiyor. Soldaki sapka tamamile fötrden ve kenarı kıvnktır. Geri tarafı genis ipekli kordelâ ile çevrilerek tepeye doğru son derece büyük ve mübalâğah bir fiyango vücude getirilmiştir. Soldaki ipekli kumas.

Bu sayıdan diğer sayfalar: