AgUStoS "Ctımfiuriyet İçier acısı ©•• İktisat Vekili Avrupa'ya gitmek üzere hareket etti Hariciye Vekili de 20 eylulde Cemiyeti Akvam içtimamda hazır bulunacak Ankara 22 (Te'efmU) tktisat Vekili Muıtafa Şeref Bey bu akşam ki trenle tttanbul'a hareket etti. îstasyonda Nafıa Vekili Hilmi Beyle raeb'uslar ve vekâlet erkânı taraf ından teşyi edildi. Mustafa Şeref Beye Nafıa Vekili Hilmi Bey Vekâlet edecektir. Musrafa Şeref Bey evvelâ Çekoslovakya'da bir müddet kala cak, sonra Pari» ve Vişi'ye yidecek tir. Fırkasını ziyaret «tti. Bu gece Ordu müfettişHğinde misafir kaiarak yarın Trabzon'a hareket edecektîr. Betondan inkılâp Arkadaşımiz Cevat Fehmi Be yin dünkü (Cuınhuriyet) te okuduğumuz bir tetkikinden anlıyoruz ki, Taksim meydanında yapılan yeni apartımanlara bir sene içinde iki milyon lira harcanmış. Yalmz Taksim meydanı değil, İstanbul'un hiç bir semti yok ki, başımzı etrafa şöyle bir çevirince, içinde iskeleti henüz beliren bir apartıman hayaletile. yeni bir yapının iskeleleri gözünüze ilişmesin. İki üç senedenberi inşaat yüzde yetmiş beş artmış. Soruyorsunuz: Bu kadar para nereden geliyor? Nüfus artıyor mu? Bu apartımanlarda kimier oturacak? Cevat Beyin teikikinde birinci »ualinize şöyle bir cevap var: Bu kadar para doktorlardan geliyor. Yeni apartımanları en çok yaptıranlar bunTannış. Demek şehirde hastahk pek çok; demek ölüm nisbeti artmıçtır ve demek nüfus azalıyor. Öyle ise bu apartıroan larda kimier oturacak? Buna da cevap var: Artik herkcs, eski evlerden yeni apartımanlara göç ediyor. Evet, artık ev iflâs ediyor ve dün yangmlarla sehrin h&rita sından siîinen eski yuvsîar, bugün de apartiman salgmile birer ikişer yıkiîıyorlar. Eski Türk evi gidiyor. Hatta birez geç bile kaldı: Fes ve çar&af daha evvel davranmışlardı. Fakat apartıman, şanke ve elbise kadar ucuz olmadıgı içîn evin yerine kolayca geçemedi. Zaferini bugün ilân ediyor. On, on beş sene sonra Topkapı.'da biîe eski evlerden birine tesadüf edebilmek için Hîtit'lere ait bir mesken arar gibi yorula cağız. Garp'ten Şpsk'a doğru esen fırtınada evvelâ fesler ve çarşaflar uçtu, şimdi de tahta evler yıkılıyor. fnktlâbın temeüerini beton arme üzerine inşa ediyoruz. PEYAM1 SAFA Resim sergisi münasebetiie: Nazmi Ziya'ya Bir kaç senedenberi Galatesaray lisesinde kuruian ve her sene biraz daha yükselen yerli mallar sergisinin yanında gittikçe kücülen bir de resim sergisi görüyordnk. Bıı resim sergisi bu sene de açıldı, fakat maatteessüf kapanmış bir yara gibi açıldı. Seyredenlere elem ve ıztırap veren bu açılış bir muvaffakiyet değil, memlekette san'at duygusunu ve san'atkâr sevgisini bütün bütün imha ettirecek bir mahrumiyettir. Böyîe kırık dökük mevcudiyetlerle ortaya çık maktansa çıkmamak daha pek çok havurIıdır. Bundan evvel de bir vesile ile söylemiştim, resim de tıpkı musiki gibidir. Güzel bir nağme insana ne kadar insirah verirse sevimsiz bir kakafoni de o nisbette menfur bir duygu uyandınr. Azit Nazmi'ciğim, resim sergisi ve silesile yazdtğın makaleyi okuduro. Bo makaledcki tezin şudur: «Resim her suretle millî bimayeye lâyık bir san'attir. Halk bu san'atî sevsin, îyisini taklidinden farketsin, zenrinler biraz da san'ata para versin.» Hatta daha ileri sriderek: «Senede bir kaç milyon lira sade rakı parası verenlerin bu nun yirmide birini millî san'at için feda edem<?mesî îçtimaî teşldlâtanızda bir bozukluk oldu^unu göstenyor.» dedik ten sonra biraz da Belediyeyi hedefe alarsk ona da bir kaç söz söylemekten kendini alamıyorsun. Evvelâ şunu hatırlatayun, sen de bilirsin ki memlekette rakı parasını tenlrit edemiyecek bir ziimre varsa o da ressamlanmızdır. B.?n o kanaatteyim ki memlekette büyük küçük herkes san'ata ve san'atkârlara lâyık olduğu takdiri göstermistir. Biz ressamlar adam olup o teveccühü yasatamadık. Kabahat halkta değil bizde. Hükumet, keza bize karşı vazifesmi fazlasile yapmıştn, meslek tesanüdü nedir bilseydik bugün o teveccüh bize mühim bir mertebe kazandırabilirdi. Halbuki biz Yenicami'deki kundura boya • cıları kadar bile meslektas hahn, san'at ve iktidar kadri nedir bflemedik, akıbet böyle oldu. Makalenin scniannda Belediyenin san'attan anlamadığuıı, san'atm istîkbali için ne'er yapmak icap ettiğinden bihaber oîdusunu zikrediyorsun. A yavrucuğum, dünyanın hansri be!ediye.«t güze! san'atların istikbalüe fiîen mesgul olwr? San'sttan anlamak bahsına geünce, bizim Belediyemiz iki üç senedenberi resim ser«nVnden resim almamakla son'attan pek güzel anladığını ishat etmiatir. Bugünkü resim »ergn'sine gelirece, Belediye savet bu sergiden rssim aljrsa san'atî Heaıil, tenbeMiei tesvik etmis olacaktır ki bu, san'ata h;smet de$il fenalık tır. B«led»venin o lutfu da esirvpmediği günler olmustur. Her sone sabık S<?hremini muavinlerindsn bir Fs«v wrerj"ye üc dört bin lira gefirir ve: «Cocuklar sizjltıya meydan vermeden sunu payla şm.» derdi. Halnkatte bu, Beiedivenin, en yJvade ItVakat knzanan *serin mubayaası için tahsis etttği naktî bir mükâ fath ve o bevefendi sSzde san'attan anladığı icin bu ise meıtıur edîlirdi. Fakat maatteessüf bunu haklıya ve hakcdene vermeğe imkân bulamadığindan eline, beJine ve dfline ırfivcrienîerin aravnda payîasihrdı. Bu hale gelecek yardımlann olması olmamasmdan çok hayırhdır. Benimle beraber isimlerîni zikrpttijHn bir cok arkadaslarm sergiye iştirak et mediklerinden bahsediyorstm. Ve btmu da halkın ra^betsiziîcine atfedivorsun. Hayır azizim, hayir. Bu erkadaslardan, bir kaçı müstesna, dcserisi antattığim aebeplerden dolayi çekilmiştir. Beni şifahen sergiye davet ettigin zaman soyledigim sözü gene tekrar edecefim: «Evvelce sergiye iştirak etmek bir lâ rime idi, stmdi etmemek bir vazife olmustur.» Sergiyî ziyarete gelenlerin yüzlerinde okunan elem, haleti nezide bir h'astaya karsi gösterilen iç acisîndan başka htr şey değiidir. Yalnîz bu înhidamdan Szülmege mahal yoktur. Yıkılan ve bozulan san'at ve san'atkâr değil, bir kaç kişmin geliridir. Memlekette asıl san'at bundan sonra doğacakbr. Çünkü mey idan gayret ve iktidartt kabnişbr. ALİ SAMİ Korkunç bir düşman! Kovuklarda yaşıyan ilk insa nın, tabiati yenmek için taştan yonthığu balta, nihayet beşeri yetin boynuna iniyor! Nesillerin zekâsife işlene işlene ve asırların elinde yuğrula yuğ rula bugünkü karışık makineyi doğuran o günkü basit alet, itiraf edelim ki, artık insanın muti bir dostu değil, serkeş bir düşma • nıdır. Makinenin keskiıı disleri arasında ilk can verenler, yalnız kot kuvvetine maiik olanlardı. On dan sonra, sıra ile, âlimlerin kafası, san'atkârlann kalbi, birer birer bu elektrik gözlü, çelik diffi, demir barsakh müthiş devin korkunç ağzına düşmeğe basladılar! Artık, lâboratuvarlar, onun na< mına çahşıyordu. Kalemler, fırçalar onun emrinde işliyordu. Piyanolar, kemanlar, sesler, onun arzusuna hizmet ediycrdu. Fakat, insanın elinden her gün bir hünerini gaspeden makine, kim derdi ki, günün birinde, bütün zekâsmı, bütün cinsî ve di • mağî kabiliyetlerini de alacak... Londra'da teşhir edilen bir sunt insan, nihayet bunun da mümkün olduğunu gösterdi: lngiliz matbuatmın verdiği haberlere göre, bu çelik makine, Avrupa lisanlarile basılmış bu ttin gazeteferi, mecmualan, kitâplan, kekelemeden okuyormus... Avusturalya adalarının, henüz dörde kadar sayı bilen tabiî insanlarla dolu olduğu bir zamanda, sun'î insanın bütün Avropa lisanlarile okumağa b'aslaması, kut yaptsının, Tanrı yapısma sonuncu galebesidir! Fakat, makinenin ne müthiş bir yamyam olduğunu anlamak için, nihayet bir insan sekline girip kaf amîzi koparmağa gelmesini beklemeğelt'acet yoktu. Bu yunanî kelimenin korkunç mahiyeti, lugatteki tehlikeli mana sından da bellidir: Makine = Hiyle!... Hariciye Vekili Cenevre'ye gidecek Ankara 22 (Telefonla) Hari ciye Vekili Tevfik Rüştü Bey 25 eylulde toplanacak Cemiyeti Akvam içtimama iştirşk etmek için 20 eylulde Cenevre'ye hareket edecektir. tzmir 22 (A.A.) Çeşme'den avdet eden Hariciye Vekili Tevfik RüşTercan 21 (A.A.) Dahiliye Vetü Bey refakatlerinde Vali Kâzım kili Şükrü Kaya Beyefendi Erzurum Pasa ile Belediye reisi Behçet Salih Vali»i ile birlikte Tercan'a geldiler Bey ve daha bazı zevat bulunduğu ve hükumet datrelerini ziyaret et halde Yamanlar kampıni ziyaret ettîkten ve halk ile görüştükten sonra miştir. Erzincan'a hareket eylediler. Vekil Beyin perşembe günü îıtanErzincan 21 (A.A.) «Gecîk • bul'a avdetleri muhtemeldir. miştir» Dahiliye Vekili ŞUkrU Kaya Haricive Müstesan gelivor Bey, refakatlerindeki zevat ile bir^ Ankara 22 (Telefon'.a) Harilikte şehrimize geldi. ciye Vekâleti Müstesan Numan RiMüşarünileyh, şehrin methalinde, fat Bey pederinin rahatsızlığı hasemiilkî ve askerî hükumet erkânı ile bile bu akşamki trenle İstanbul'a haasker ve jandarma kıt'aları ve kesif reket etmiştir. bir halk kiitleai taarfmdan karşı Başvekâlet Müdevvenat müdür landı. Vekil Bey, hükumet dairesini, muavini Baha Bey de Istanbul'a gitaskerî makamlan, belediye ve Halk miştir Dahiliye Vekilinin seyahati •ıııuııııuittiııuiUIIIUIIIfllllllllHlllllllttllllllltllltltlllflnmımını îktisadî bir Anlaşma mi? Ottava'da tktisadî itilâflar Fansa Ingiltere Amerî Dominyonlar Büyük Bri ka araunda müzakerat tanya ile anlagtılar Paris 22 (A.A.) Fransız ve A merlkan mumessiileri, ikî metnleket arasmda yeni bir tıcaret Jtüâfnamesinin esaslannı araştırmak maksadile bugün, oğleden sonra saat 16 da Ti caret Nezaretinde ilk def a olarak top. tanuualardır. M. Montagu Norma'mn seyahati NewYork 22 (A.A.) Journıl du Çommerce, tngtltere bankası müdiirü B. Montagu . Nortnan'ın NewYork seyahatini manidar addetmekMeztur gazete, bu seyahati, cihan. nın nalrit hususunda Utikrarını yeni bir esasa îstinaden yeniden tesis et mek îçin sarfedilecek müşterek gay • rete doğru atılmış bir adım telâkki ey. lemektedir. M. Montagu Norman'm namı müstear altmda yapmakta olduğu bu esrarengiz seyahat, Londra malî meha filinin merakını celbetmektedir. Bir çok bankerlerin fikri, bu se yahatin harp borçları mes'elesi ve biL hassa tngiltere'nin k&nunuevveide vadesi hulul edecek olan boreu ile alâ kası bulunduğu merkezindedir. Ottava 22 (A.A.) Ottava'da Avusturalya ile Büyük Britanya arasında yapılan itilâflar, et itha • lâtını tanzim için aktedilmistir. Avusturalya muhtelif esya ve mevaddın tâbi bulunduğu rüchan haklannı ziyadelestirecek ve bunlara ait teferrüat bilâhare neşredile • cektir. Yeni ZelâncTa mavcut munzam resimlerden Büyük Britanya'yı rauaf tutacak ve bazı rüçhan haklarını tezyit edecektir Cenubî Afrika madenî ve sınaî makineler üzerindeki rüçhan hak kını tezyit edecek ecnebi mensucatını rüsuma tâbi tutaeak ve bir çok mamul eşya ve müstahsalât üzerinde yeni rüchan hakları bahşede • cektir. Terreneuve Büyük Britanya de • mir maadini ithalâtında memnuni yeti mucip itilâflar aktedihnesi kaydi ihtiyatisile gelecek sene için rüchan hakları bahşedecektir Cenubî Rhodesia rüchan haklarında hiç bir tebeddül vuku bulmamıştır. Rus tetkik Balıkesir'de Heyeti Eskişehir'de Heyecanlı Mütehassıslar 2 grupa Bir tezahür ayrıldılar Eskişehtr 21 (Hususî) SabaKleyin bir heyet belediye namına Ru» heyetine beyanı hoşamedî etti. Bu» nu müteakıp Rus mütehassıslar otomobillerle Fırka binasına gittiler. Burada Belediye ve Fırka Reisleri ile Vali Bey tarafından kabul olundular. Alâkadarlar Rus heyetine Eskisehir'in umumî iktisadmı gösteren bir eser ile seker vaziyetme dahbirer broşür tevzi ettiler. Belediye tarafından Porsuk otelinde bir ziyafet verildi. öğleden «onra, fabrikanın kurulacağı yerler gezildi ve umumî mahiyette tekik olundu. Heyetten bir grup bu akşam îzmir'e ve oradan Boladan'a gidecektir. Dîğer bir grup buradaki kuvvei mu • harrike membalarını tetkik ede cektir. Eskişehir'de tetkikat yapa • cak olan grup burada çarşambaya kadar kalacaktır. Salı günü (bugün) buraya gelecek olan Sanayi ve Meaai Müdürü Umumisi Şerif Beyin iltihakını müteakıp heyet çarşamba günü Af yon ve Alaşehir tarikile Boladan'a giderek oradaki grupla bir leşecektir. Bu akşam hükmeut tarafından Rus heyetine büyük bir ziyafet verilecektir. CEMAL ZÜHTÜ Bir kâşifi timsah yuttu Adis Ababa 21 Civar nehirlerden bîrinde deriden bir sandalla avlanarak sahile yanaşan Avusturya'h kâşif ve mühendis Kîrhlehner tekrar suya düşmüş ve bir daha çıkmamıştır. Üç gün sonra mühendisin arkadası tar&fından vurulan bir timsahın kamında Kirhlehner'in fiseküği çıknus ve bundan mü hendisin timsah tarafından yutulduğu enlafdmıshr. Gazi Hz. nin Kâzîm Pş. ya telgrafları sonsuz birsevinçyarattı (BMneî sahifeden mabaity Baltkesİr>de T. B. M. M. Rein Kâzım Pf. Hazretlerine Çok «evdiğhn yurdun ve Bütünün parçaJanndan birine kavuştuğu nuzu bildiren tel yazısını sizi çok seven arkadaslar bdrliğmde okuduk. Bahkesir'lilerin büyük istekle kavnştukları büyük Bütünün Kurultay Basbuğuna özlerile gcV. terdikleri sevgi tıpkı hepimize, Bütünümüze gösterilmiş gibi yük. aek anlandı. tstedsğim sudur: Bütün Balıke»ir'Hlere Bütün içm, yurt îçin kendunizi unuturcasına yapmak istedigüniz «eylerden söyleyimz. Oradaki büyük yüksek kumandanımıza, kumandanlarımıza, zabîtlerimize, askerlerimize Cum huriyetin büyük idarecilerine duy. gularmızı töylerken benden de «nlar içîn duygulu bağlılığımı •b'yleyintz. Size, sizi dinliyecek ler« tel yazımzı dinlemtş olan birlikle beraber ben de ugur d> Urim. Reisicumhur GAZİ M. KEMAL hayatını tek başına yapmış bir insa nım. Biliyormn. Nereden biliyorsunuz? «Bir Adamm Hayatı». Ah, çok eksiktir o. Tasavvur edebilirsiniz ki bir adamm hayatı asla yazılaraaz. Şüphesiz, fakat okuyanlar ek sikleri tamamlarlar. Kendilerine göre. Ne ise, geçelim bunu. Tekrar edeyim, bu müna*e betimizi ifşa ederseniz b'lürüm. Pek ciddî söylüyorum. Hiç intihar etmeği düşündünüz mü? Evet. Teşebbüs ettiniz mi? Teşebbüs etmeğe teşebbiiî et tım. Siz? Ben teşebbüs ettim. Bir hafta evvel. Oo... Siz hakikaten Erzilya'ya benziyorsunuz. Yüzünde bir kaç türlü buruçuk belirip kayboldu: YUSUF ZIYA Paraşütle tayyareden atlıyan maldnist meydanda yok! Viyana 22 (A.A.) Seyahat ve tenezzüh tayyarelerine mahsus müsabakan;n Prague Vienne merhalesinin ie« ran esnasinda farip bir kaza vuku bul • mustur. Vatandaşlannı salâmlamağa gelen Isviçre'nm Viyana eleüiği müşavirı, İsviçre'li pilot Starumann'nm idaresinde olarak bindiği tayyarenin kendisine refakat eden makinist mevcut oldufu halde ımıvasalat ettiğini müsahade etmistir. Pilot, Viyana'ya 10 kilometre me safede kanatlardan bmnde bir sakathk olduğu zannmda bulunarak makiniste paraşütle atlamasmı tavtiye ettiğini söyiemiştir. Tayyare bilâhâdise yere in miştir. Fakat makinistten hiç bir haber yoktur. Almanya'da dehşetli sıcaklar Berlin 22 (A.A.) Sıcak dalgası, Almanya'da devamlı bir tarzda hüküm sürmektedir. Termometre bir çok günler 35 dereceye çıkmıştır. Bremen'de hararet derecesi dün, 1803 senesindenberi kaydedilmemis azamî derece olarak öğle üzeri gölgede 36 dereceye çıknus idi. Sıcaktan kaçan sehir halkı, köylere gitmektedir. Binlerce halk, dün Berlin civarmdaki gtiller mıntakasma gitmislerdir. Umumî nakliyat idareleri, bu sene Berlin'den çıkislar için âdeta bir rekor tesis etmis bulunmaktadır. Borgulott'a dair karar veritiyor Paris 22 (A.A.) îstmaf mahkenesi reisi M Dreyfus ile müddeiumumî M. Donat . Guigne'nin Gorguloff mes'elesi hakkmdaki raporları, bundan bir kaç gün evvel Adliye Na«ım u takdim edilmiştir. Mahkumiyet hakkmdaki mütaleaunı beyan edecek olan hususî ko misvon, bu hafta zarfında adliye er» k&nının en kıdemlisi olan M. Lori • ot'nun odasında toplanacaktır. Münakalât Vekâleti Ihdası için tetkikat Ankara 22 Bir münaKalât Vekâleti ihdasi fikri yeniden ortaya çıkmutır. Bu hususta baslanan tetkikahn Millet Meclisi acılıncıya kadar ikmal edileceği haber verilmektedir. Münakalât Vekâleti ihdas edildiği takdirde Devlet Demiryollan, Seyrisefain, Poıta telgraf ve telefon u • mura müdürlükleri birer şube halinde vekâlete raptedilecektir. Niobe, yüzdiiröldü Kiel 22 (A.A.) Niobe, nihayet suyun yüzüne çıkarılmıstır. Pazar aksamı yeniden 30 naaş çıkanlmis ve tersaneye nakledilmistir. Ameli yata devam edilmektedir. Fakat diğer cesetlerin bulunması muhtemel görünmemektedir. da buralara geldiğitniz vakit, bes altı adım mesafe ile yürüyorduk. Şüphesiz ben gizli şeylere bayılıyorum. Kendi kendime: «Hayatıma veni bir kadın giriyor, hem bu sefer bir yıl dınm hızile giriyor» diye düşün • dün> ve derin bir sevinçle ürperdim. Fakat en siddetli heyecanlarıma biler daima refakat eden şuurum, bu sevîn. cimin üstüne de hemen kontrolunu koydu. «Nedir bu?» Diye kendi kendime sordum ve içime ansızın derin bir nefret yapıştı. Nedir bu gizli maceralar? Aman bu macera kelimesi. Nedir bu sinirli kadınlar? Nihayet bir filim rejisörünün adi ınuhayyelesile harekete gelmiş aptal gölgeler gibi nedir bu koşusumuz? Nedir bu bir İtalyan muharririnm üç beş günlük fantazisi mahsulü olan bir piyes et • rafmda hayranlıklar, muhakemeler, bir şeyler? Nedir bu İtalya'daki ko casile arasmda çıkan her hangi bir bayağı aile kavgasından sonra fstanbul'da sergüzeşt aramağa gelan küçük isterik hanıma verdiğim kıymct? Cumhuriyet şeraifi t Senelik Altı ayhk Üç ayhk Bir ayhk Türkiye için 1400 Kr. 750 400 150 Hariç 1ÇTO ı Askerî maluüere maaş tahsisi Ankara 22 (Telefonla) Mu kaddema maaslan kesilen askerî malullere yeniden maaş tahsisini Ma liye Vekâleti vilâyetlere tamhn etmiştir. Seyrisefain azahğı Ankara 22 (Telefonla) Mönhal Seyrisefain meclisi idare azalığma tücardan Hâmit Bey tayin edUmiştir. • • 2700 Kr. 1450 800 Yoktur CUMHURlYET'in edehî trfrıkan: 39 Bir Tereddüdün Romanı Peyami Safa fste facia orada, anlıyorsunuz değil mi ? Facia orada, f acia orada.. • Vildan Hanım biraz düşündü ve omuzlannın kuvvetli bir ihtilâeile silkîndi: Evet, dedi, ne kadar doğru, e vet, evet... Sonra yanımızdan geçen bir \dama dikkatle bakarak mırıldandı: Evet. Bu geçeni tanıyor mu sunuz? Hayır, siz? Ben de tanımıyorum. Fakat içime bir korku girdî. Ben kîmse bîzi gör tnestn diye bu köşeyi intihap etmistim. Fakat buradan da geçiyorlar. Kalkalım buradan. Sizi küçük ve sevimli, yalnız kalabileceğimiz bir yere götürcyim. Esasa ben yemek yemesem de olur. tçiyoruz., Merasirni bırakalım. Haydî. Peki. Piyes defterlerini aldım, çantasını aldı, çabucak çıktık. önümde yürürken vücudüne baktım: fnce, dik, bazı pek ahenklî, bazı da pek muvaze.ıe siz bir yürüyüş içinde bozulan ve yapılan kararsız bir tenasübü vardı. Bacakları çok güzeldi, ayakları küçük, sinirli ve kıvrak. Caddede ona beş adım arkamdan gelmesini rica ettim. Bir kaç sene evvel gene buna benzer bir .naceram olmustu. Bir kadınla münasebetimiz iki sene en yakın dostlanmızdan, her. kesten gizlemeğe muvaffak olmuş tuk. 0nun da apartımanma gilzi bir anahtarla girip çıloyordunı; onunla Nedir bu gidiş, bu yürüyüş? Gaye nedir? Ne çikar? Ne olacak? Bununla beraber, her türlü gayenin kıymeti üstünde de ebedî hiçliği sez mis ve kararmı vermis bir adam gibi, hareket için hareket halinde yasa tnasını da seviyordum. «Gidelnn ba kalım, dedim, niçin ve nereye olursa olsun!» Bir lokantanm arka tarafında, bölme ile ayrılmıs, küçük ve sessiz bir yere oturduk. Samimt arkadasınız var mı? Diye sordu. Var, dedim, bir iki tane. Her şeyinizi bilir mi? Aşa ğ ı ,• yuk arı. Çok korkuyorum. ' Korkmayınız. Ben bazen çok zevzeğim, hiç bir şey gizlemem, anlatarak tekrar yaşamanın zevkile her şeyimi söylerim, kendimi tutamam; fakat hayatımın esaslı mes'elelerinde kendime ihanet etmedim. Bilirim ki bu noktada bir yanlts adım beni mahveder. Çünkü ben ktiçüktenberi Belki, dedi, ona benaemak içîn bunu yaptım. Belki de kendknden hakikaten nefret ettiğim için. Varlığıma bir mana veremediğim zaman • lar çıldınyorutn. Kendimi bazen ta • şıyamıyacak kadar manasız bulu yorum. O vakit kendi kendinize: «Mana nedir?» Diye sorsanız... «Mana» ya raana veren de biz degi! miyiz ? . Ah... Benim hayatım... Ya Fu çok iğrenç, yahut çok ulvî bir ser^ijzeşt. Bilmiyorum. Kocamı bırakarak buraya geldim. Türkiye'de bir şey olmak istiyorum. Nihayet bir kadın n u . harrir. Bu da bir şey. Bana bağlana bileceğim bir şey lâzım. Fakat im zamı atmakvan nefret ediyorum, beğenilmek te istiyorum, beğenilmekten de nefret ediyorum. Siz bana bir »ey söyleyin. Fakat tnühim mes'eleleri bir anda konuşmıyahm. Daha çok vak • timiz var. Belki bütün bir hayat, değil mi? Benden ayrılmıyacaksınız de . ğil mi? (Mabadi var)