22 Haziran 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

22 Haziran 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

£.£. Hazııan Cumhuriyet SEYAHAT NOTLARI: î Sofya'da bir gezinti M. Malş gittikten sonra.. Darülfünundan beklediklerimiz yalnız bir ferdiyet ocağı olmaktan kurtulmuş, halka nafi, içtimaî müessese haline gelmiş olacaktır. İşte hali hazırın medenî telâkkisine göre bu vazifeleri hakkile ifa edecek bir müessesede çalışan zevatın dahi bazı hususî evsafı olmalıdır. Bu evsafı da miicmelen tadat edelim: 1 Bir Darülfünun hocası tedris ettiği ilim veya fen şubesine hakkile vâkıf olmalıdır. 2 Yslnız vukuf kifayet etmez. Tedriâ aynca bir san'attir. Tedris kabiliyeti dahi her türlü itirazattan âri bir se • kilde bulunmahdır. 3 Müderrisin ayni zamanda fennî ve ilmî taharriyat ve keşfiyat yapacak kabiliyeti olmalıdır. 4 Şimdiki içtimaî cereyanlar yu karda tadat ettiğimiz ve şimdiye kadar da elzem addedilen üç vasıftan başka darülfünun müderrislerinden diğer bir kabiliyet daha talep etmektedir. O da halka karşı meyli ve faydası olmasıdn. Her müderris ilminden yalnız ufak bir zümrenin değil; halkın dahi istifadesini temin etmeüdir. Şu saydığımız evsaf ve şerait hakkmda uzunuzadı söz söylemek kabildir. Biz bu gibi tafsilâta girişmiyeceğiz. Yalnız, fennî taharriyat hakkmda aynca nazari dikkati celbetmek isteriz. Bu taharriyat Darülfünunda mı yapılmal'dır, yoksa bunun için aynca müessesat lâ • zım mıdır? Bu cihet uzun uzadıya düşünülmüştür. Neticede, fakat her halde daimî bir faaliyeti ilmiyede bulunan ve yeni nesil ile temaslar yapan Darülfünunda dahi bu taharriyatın icrası muvafık olacağı na karar verilmiştir. Göriilüyor ki Darülfünunun bir çok vazifeleri vardır. Bu vezaif doğrudan doğruya halkın ve milletin mevcudiyetine ve hayatına temas etmektedir. İşte bu sebepten Darülfünuna verilen ehemmiyet cidden şayanı takdirdir. Hele bizde olduğu gibi halk kütle sinin büyiik bir kısmı ilim ve marifete muhtaç olursa o zaman Darülfünunun ehemmiyeti bir kat daha artar. Böyle bir halk kendisine yol gösterici münevver bir tabakaya muhtaçtır. Bu münevver tabaka ne kadar kuvvetli ve ne kadar seciyeli olursa halkın ve hükumetin işleri o derece sühuletle, o derece iyi göriilür. Halk münevver olsa bile gene her demokraside böyle bir yüksek dimağ kabiliyeti bulunan bir kütleye ihtiyaç vardır. Bu kütleyi ise ancak Darülfünun meydana getirebilîr. NALINA M1H1NA Bizim kabahatimiz... MiHî lakımın esas kadrosunu teşkil eden Galatasarsy Fener muhtelitinin 21, 10 gibi âciz bir şekilde zorla mağlup ettiği Selâniğ'in bilmem ne muhte • litini Beyoğlu'nun Pera kulübü 40 yendi, hem de baştan aşağı faik bir oyun dan sonra... Dün, Beyoğîu'nda tanıdığım bir Rum, bana haklı bir istihza ile: Bundan sonra, millî takımı Pe • ra'hlardan teşkil etmeli, diyordu. Galatasaray Feneı muhtelitinin, en meşhur futbolculanndan mürekkep iki takımınm da ayni fena takım karşısın da ayni berbat oyunla, ayni berbat neticeyi almıs olmaları, İstanbul futbolu nun elim ve perişan halini körlere bile göstermeğe kâfidir; hele Selânik takımı Pera gibi bir mehenge vurulduktan sonra... İstanbul futbolunun tedenni ve inhitatı, bir müddettenberi tevali eden mağlubiyetler ve nihayet Selâniğ'in ikinci, üçüncü derecede bir takımı karşısında şerefli bir mağlubiyetten daha şerefsiz galebelerle. kat'iyyen tahakkuk etti. Bu tedenni ve inhitatın muhtelif âmilleri arasında biri de matbuattır. Memlekette, sporun ve futbolun terakkisinde matbuatın büyük hizmeti olduğu gibi İstanbul futbolunun bu hale düşmesinde gazetelerin de tesiri olmuştur. Nasıl mı? Oyuncuları şımartarak... Bazı gazeteler, futbolu yalnız bir sürüm mes'elesi telâkki ederek halk ara sında taraftan çok olan kulüpleri ve oyuncuları taraftan az kulüplere ve oyunculara tercih ve onları daima methü sena etmek yolunu tuttular. Maksat, futbolu anlıyarak değil, fakat kulüp leri ve fertîeri severek takip eden halk kütlelerini, onlann bu muhabbetlerine uygun yazılar yazarak kari yapmaktı. Bazı gazetelerde de kulüpçülük veya dostluk gibi saiklerle meşhur ve halkın hoşuna giden oyunculan, en fena oynadıkları pünlerde bile, göklere çıkardılar. Mağlubiyet günlerinde kabahat meş hurlara değil, gayrimeşhurlara, gali biyet zamanlarında zaferin şerefi on bir oyuncuya değil, münhasıran meşhurlara atfedildi. Nihayet bu oyuncular, bu methü sena yağmuru altmda kendilerini devaynasmda görmeğe başladdar. Fena oynadıklarını, oyun sistemlerinin sukut ettiğin! farkedemez bir hale geldiler, kimseyi beğenmez ve en fenası kimseyi dinlemez oldular. Ben öyle meşhur futbolcular tanınm ki alkış lanmağa, metedilmeğe doyamaz lar. Kendilerini az meteden gazete lerin kabahati değildir. Onların bu ha« linden her hareketlerini «harika» diye tavsif edenler mes'uldür. Beni de bu kadar koltuklasalar, belki onlardan fazla mağrur olurdum. Bir misaî: Pazar günkü maçta Selânik'lilerden biri Leblebi Mehmed'e kale yakininde bir tekme attj. Sahaya bir adam fırladı ve bu oyuncuyu bir güzel dövdü Uzakta bulunanlar, dayak atanı, evvelâ bi zinı taşkın seyircilerden biri zannederek müteessir oldular. Halbuki sonradan öğrendik ki bu adam, Selânik takı • mınm reisi imiş ve çirkin bir harekette bulunan oyuncusunu bizzat bu şekilde tecziye etmiş. Bu şekil tecziyeyi beğeniyorum, sanmayın. Kendi oyuncusunun fena bir hareketi karşısında bir idarecinin ne büyük infial duyduğunu göstermek istiyorum. Bizde de bir gün bir oyuncu hakeme tokat attı. Sonra gidip özür diledi. Ertesi gün gazetenin birinde bu hareket muahaze edileceğine oyuncunun özür dilemesi «civanmertlik» kelimesile tavsif olundu. Şimdi o sporcu bu civan • mertliği ikide bir tekrar ederse kabahat onun mu? İşte bu çeşit neşriyatür ki bir kısım oyuncularımızı kusurlarını bilmiyecek bir hale getirmiştir. Gazetelerin vazifesi, spor hâdisele rini methtye veya hicviye şeklinde de ğil; hakikate en muvafık şekilde bir fotoğraf makinssi gibi hayda çalışmaktur. İyi oynıyan, iyi oynadığı zaman meteLutfen sahifeyi çeviriniz defterlerinizi açıp bakmamışlardır bile. Öyle mi zannediyorsunuz? İlk önce ben de sizin gibi düşündüm. Fakat, sonra şunu da düşündüm ki bunlar sinemadaki hırsızlara ben ziyorlar. Bundan ne çıkar? Şimdi hırsız» larımıza varmcıya kadar bütün kızlarımız, gençlerimiz, kadınlarımız hep sinemadaki insanlara benziyor lar. Benzerler a... Yani, diyorum ki bunlar okurmış, yazmış, çok bilmiş takımm dan... Bu söyledifiniz bir derecey kadaı mümkündür. Geııe bir dereceye kadar mümkündür ki bunlar sırlarımı öğrenirler. öyle olsun. Çıldırırım. Kendimi öldürü rüm. Yahut bu defterleri bulurum. (Mabadi Var) İktisadî intibah: gümrük duvarları kaldırıhyor! Belçika, Fransa ve Felemenk'le ten zilâth ithalât itilâfı aktetti Bıüksel 21 (A.A.) Ouchy'de iktisadî mar.iaların tedvicî sıırette ve mütekabilen indirilmesi için Felemenk, Belçika ve Lüksemburg hükumetleri mümessilleri arasında aktedilmiş olan muk&velename hakkında dün öğleden sonra burada bir tebliğ neşredümiştir. Tebliğde denü;yor ki: Mukavelename, Cemiyeti Akvam tarafmdan müteaddit defalar ileri sürülmüş olan prensiplere istinat etmektedir. Diğer devletler de bu mukavelena meye istirak edebilirler. Âkitler, bu suretle umumi iktisadi vaziyetin ıslrJu için çahşmak fikrinde bulunmaktadırlar ve mütekabil müna sebetlerinde yeni riisum ihdas etme meği ve mevcut rüsumu muayyen bir nisbete indirinciye kadar her sene miktarında tenzil etmeği ve aralarında, muayyen ahvali hususiye müstesna ol mak üzere, gerek ithalât ve gerek ih racata müteallik yeni tahdit tedbirleri ittihaz eylememeği taahhüt ederler. Her hangi bir üçüncü devlet, mukavelenameyi imza etmiş olan devletlerîe müsavat esası dairesinde bu mukaveîenameye istirak edebilir. Paris 21 (A.A.) Belçika ve Fransız hükumetleri iş miktarları üzerinden vergi, ithalât resmi ve teslim ve tesellüm rüsumu gibi muzaaf resimler ahzından tevakki edilmesini istihdaf eden yeni bir konvansiyon imzalamışlardır. Yeni bir Fransız Belçika konvansiyonu Akabe'de isyan Şili'de ihtilâl Mısır ve Hicaz askerleri Devletlerin filî müdaha leleri muhtemel harekete geçti Santiago de Chili 21 (A.A.) HaLondra 21 (A.A.) Reuter ajanvas Ajansı bildiriyor: sından bildiriliyor: Örfî idare kanunu ilân edilmiştir. Soİsmailiye'deki tngiliz kıtaatı kaklarda ölüler ve yarahlarla netice trak'a gitmek üzere harekete âmalenen kargaşalıklar vuku bulmuştur. de bulunmaktadır. Bu kıtaat Akabe Chili hükumeti, bütün borçlan için mıntakasına nüfuz etmiş olan İbni umumî bir moratoryom ilân etmiştir. Rifada ile 400 kadar taraftarını yaValparaiso 21 (A.A.) Chili'de kalamak hususunda Hicaz kuvvet • bulunan İngiliz'Ierle Amerika'lılar ev leri ile teşriki mesai etmek vazifesi velce ihtiyaten yer tutmuş oldukları geile mükelleftir. milere binmek için hazırlıklarda buluntbni Rifada ve taraftarlarının bu maktadırlar. havalide uzun müddet mukavemet Valparaiso'da vukua gelen mücadeedemiyecekleri tahmin olunuyor. Zi leler esnasında 20 kişi ölmüş, 50 kişi ra ihtiyat kuvvetleri tükenmeğe baştelcf olmuştur. Dün akşam limana iki lamıştır. Chili gemisi gelmiştir. Kahire 21 (A.A.) Son dakikaGemilere her türlü kargaşalık âmil lerine karsı ateş açılması emredilmiştir. da İsmailiye'deki Ingiliz kıtaatının Irak'a hareketlerinin tehir edilmiş Chili'de, gerek hesabı cari ve gerek fatura olsun, bütün alacaklara karşı moolduğu haber verilmektedir. Sebebi ratorvom ilân odilmistır. hftnüz tnalum r« öi« » CünUii vü • i > rl * cutlarmı zarurî kılacak bir guna Nevyork 21 fA.A.) Reuter Ajansı bildiriyor: kargaşalık zuhur etmiş olduğuna dair hiç bir haber yoktur. Santiago de Chili'deki Amerika se firi, Guggenheim bakır madenlerinin Northamptonshire alayına menkâin bulundukları Rancagua'daki Amesup 500 kişi yarın tayyarelerle Bağrika tebaasınm can ve mallarının himadat'a gitmeğe âmade bulunmakta ye ve muhafazası için hususî tedabir itdırlar. tihaz edilmesini Chili hükumetinden taBu kuvvetler trak dahilinde valep etmiftir. ziyetin tavazzuh ve tenevvür etmeİki Chili harp gemisi sükutu iade ve sine intizaren kısa bir müddet kayağmacıları esir etmek vazifesîle mü lacaklardır. kellef 1000 kadar bahriye efradım hâmil olduğu halde geceleyin Valparaiso limamna girmiştir. İzmir 21 (A.A.) Cumhuriyet Bir çok tngiliz ve Amerika'lılar kaçHalk Fırkası İzmir Vilâyeti idare he mak maksadile vapurlara yanaşmak çayeti bu sene kız ve erkek muallim mekrelerini aramaktadırlar. teplerinden çıkacak talebeler şerefine önümüzdeki cuma günii saat 18 de Bahribaba'daki Halkevi'nde bir çay ziAnkara 21 (Telefonla) Tranyafeti verecektir. sit suretile geçen hayvanatın ve mevaddı hayvaniyenin muayene resmine tâbi tutulmaması lüzumu ta • mim edilmiştir. Paris 21 (A.A.) Katil Gorgu loff'un davasının temmuz ayının ikinci nısfından evvel Saine cinayet mahkeBarselon 21 (A.A.)Sendikalistmesine sevkolunmıyacağı muhtemel gö ler hâlâ grev yapmakta olan fabrika rülmektedir. Gorguloff'un avukatlannın amelelerile olan tesanütlerini isbat için grev ilân etmişlerdir. Grevciler temyiz istidası hakkmda temyiz mah arkadaşlarından birisinî kurtarmak kemesinin ay nihayetinde bir karar vemaksadile hapisaneye taarruz etmişreceği tahmin olunmaktadır. lerdir. Sivil muhafız kıtaatı sükunu tesis ve iade etmiştir. Hükumet, komünistliğin şiddetle tecziye edileceğini ilân eylemiştir. Varşova 21 (A.A.) Bir miisabakaya istirak etmiş bulunan bir Al man balonu Lehistan dahilinde GniezTahran 21 (A.A.) Miralay Gino yakininde karaya inmeğe mecbur rier ile binbaşı Rignot Paris Tahran olmuştur. 3 yolcusu sağ ve salirr.dir. Po arasmdaki hava yolunu 29 saatte katederek buraya vâsıl olmuşlardır. lis, balonu zapt ve müsadere etmiştir. Talebelere ziyafet Bir tamim Katil Gorguloff un muhakemesi başiıyor Barseion'da kargaşalıklar Bir Alman balonu Lefıistan'da zaptedildi ParisTahran hava seyahati İsviçre'den Darülfünunumuzu tetkik etmek için getirdiğimiz profesör Malş uzun tetkikatını ikmal ederek raporunu Ankara'da Maarif Vekâletine verdi ve memleketine avdet etti. Bir kaç kelime ile ifade edilen şu vak'a üzerinde bi raz durmak ve bunun mahiyetini hak kile an'amak her mütefekkir Türk için bir vazifedir. Bütün dünyaya ez;ci bir bıılut gibi çöken umumî buhran esnasında, biiyük Avrupa devletlerinin malî ve iktisadî bir çok tedabir ittihaz ettiği bir zamanda, komşularımızdan Romanya ve Yugoslavya'nın sıkı tasarruf tedbirleri aldıkları ve Yunanistan'ın iktisadî bir iflâsa doğru gittiği devirde Türk Cum • huriyeti milletin manevî mevcudiyeti ni idame ve inkişaf ettirecek bir müessesenin, Darülfünunun ıslahı için bin !erce lira masrafı gözüne almıs ve ciddî Selim Sırn Bey meşhur Alezandre Mevsk bir medeniyet ocağı olan İsviçre'den küiiesinin önünde umumî vıüfettişlerle bir mütehassıs getirterek bu mes'eleyi birlikte tetkik ettirmiştir. Sofya. haziran 932 Gelen zat zeki, görgülü, tetkik ettiği şeyleri yalnız bir zaviyeden Avrupa me1908 denberi müteaddit fırsat deniyeti zaviyesinden değil, umumî, larla Avıupa'ya giderken mutlak insanî medeniyet noktai nazarından göSofya'ya uğrar, Bulgarya otelinde rebilen nüfuzu nazar sahibi, hayırhah bir kaç gece kalır, Boris bahçesinbir insanî kâmildir. Profesör Malş emide, Belediye parkında dolaşır ve niz ki kendisine tevdi edilen bu vazi vakit bulursam bir kaç mektebi zifeyi hakkile yapmıştır. yaret ederdim. İtiraf ederim ki yirmi Garp memleketlerinde en yüksek beş seneye yakın bu müddet zar ilim müessesesi olan bir darülfünundan fında bir kaç yıl fasıla ile gördü beklenen vezaif şunlardır: ğüm Sofya'da her defasında nazari dikkatimi celbedecek bir yeniliğe 1 Garp medeniyetine, Şark me tesadüf ettim. Şehir enine boyuna deniyetine elhasıl umum medeniyete yapılıyor ve tıpkı Alman şehirleri ait simdiye kadar meydana getirilmiş gibi hendesî bir şekilde büyüyor, inkıymetli ilmî, fennî, edebî âsarın mu kişaf buluyor. hafazası ve gelecek nesillere nakli, 2 İlim ve fen ile iştigal edecek zeŞimdiye kadar Sofya'yı kendim vahn, muhtelif mütehassısların, serbest geziyordum. Bu sefer öyle olmadı, mesiek erbabınm, yüksek ticaretle iştionlar beni gezdirdi ve kendi ken gal edeceklerin, hükumet memurlan dime göremediğim şeyleri bana gösnm muayyen bir metod dahilinde ve terdiler. Beş gün muntazaman safazla vakit ve kuvvet zıyaına sebebiyet bahları beden terbiyesi umumî müvermeksizin yetiştirilmesi. fettişi veya diğer müfettişlerden biri 3 Ciddî ve metodik bir surette Maarif Nezaretinin otomobili ile sataharriyat ve tetkikatı fennive icrası. bahın dokuzunda beni misafir oldu4 Beşer ve beşerin şahsiyeti hak ğum İsplândit Palas otelinden alıyor kında tetkikatta bulunmak ve bu tet • ve akşamm yedisine kadar köşe bukikat ile efradın kıymetini yükseltecek, cak her tarafı dolaştırıyor. Bakınız onun faaliyetini artıracak ve istihsalâtıneler gösterdiler: Alexandre Nevski nı tezyit edecek usuller keşfi. kilisesini gezdik. Bütün Bulgar'ların Folklorunu ihtiva eden entoğrafiya 5 Bundan başka darülfünunlardan müzesini, müze arkeolojiki, henüz diğer mühim bir vazife de beklenmekikmal edilmekte olan Darülfünunu, tedir. O da faal hayattan tecerrüt etmiş fakülteleri, birinci ve ikinci erkek bir bina halinde kalmamak, halkla, halk jimr.azlarmı, üçüncü kız jimnazını, kütlesile temas etmek ve ilim ve terbimuhtelit projimnazları, operayı, yenin muhtelif halk kütlelerine kadar nüRinesans tlyatrosunu, ulumu tabiiye fuzunu ya bizzat ve yahut bilvasıta temüzesini, askerî kulübünü, tenis kumin eylemektir. Bu suretle Darülfünun lüplerini, stadyomu, yeni yapılmış olan diyanabadi, şehir hâllerini, Bizans istilinde yapılmış olan şehrin ortasmdaki kaphcayı, çiçek paza rını, şehir dahilindeki umran ve meVaşington 21 (A.A.) Zabıta, deniyet eserlerini gösterdikten sonra iki meçhu! şahsın infilâk edici madcivarda günden güne serpilen ve şehdelerle dolu bir otomobil ile Vaşingre yaklaşan köylere götürdüler. ton'a müteveccihen yola çıkmış ol • Paytahttan sekiz kilometro uzakduklarını ve bu maddelerle Beyaz Vitoş dağlarının eteğinde Boyana Sarayı berhava etmek niyetinde buköyünü ve orada on ikinci asırdan lunduklarını istihbar etmiş olduğunkalma kiliseyi, Kraliçe Eleonora'nın dan Riyaseticumhur dairesinin etramezarını, köyün parkmı, Sofya'nın fında nezaret ve tarassudu temin dokuz kilometro garbinde Gornia için fevkalâde ihtiyat tedbirleri alınBania kaplıcalarını, Sofya'dan 17 mıştır. kilometro mesafede Bankıyo köyünü Nöbetçi efradın miktarı taz'if o ve kaplıcalarını, tayyare karargâ • lunmuştur. Polis memurlan, Vaşinghını, her şeyi gösterdiler, anlattı ton'a giden bütün yolları muhafaza lar ve bütün bu izahatı verirlerken altmda bulundurmaktadır. kalplerinden geçen şeyleri gözle rinden okuyordum. Bana lisanı hal dum. Onu söylettim. Bir iki Bulgar ile: dostumun evinde yemek yedim. Hususî hayatlarını gördüm. Bir ihtiyar < Bütün bu gördüğünüz yeni, temiz, zarif müesseseleri bu muntazam cad çobanla Türkçe konuştum. Yetmiş iki yaşında olan bu ihtiyarı dinle deleri, bu parkları bu mektepleri dim. Sofya'da tesadüf ettiğim bir alın teri dökerek, zahmet çekerek, binbir mahrumiyete katlanarak, ken kaç yerli Türkün de ihtisaslarını öğdi yağımızla avrularak yaptık.» Derendim. Bu suretle onların göster mek istiyorlardı. diklerine kendi gördüklerimi ilâve ettim. Bu suretle Bulgar'ları daha iyi Bir pazar günü Boyana köyüne tanıdım ve tanınmıya lâyık olan bu yapyalnız tramvayla gittim. Bir köy milleti vatandaşlarıma da tanıtmayı kahvesinde tereyağı, kaşar peyniri, bir borç bildim. taze yumurta yedim, âlâ süt içtim. Bu derece kanaatkâr, bu kadar Köylülerle konuştum. Rast gele bir köylü evine girdim, bana nohutlu çalışkan ve azimkâr bir komşuyu bir kahve pişirdiler. (Değil köylerde tanımak, takdir etmek ve ona dostça Sofya'da bile halis kahve içmek âdet el vermek pek insanî bir harekettir değil, mutlaka nohut katıyorlar.) sanırım. Bir gün parkta tesadüf ettiğim ve Küçük, küçük birer postiş halinde mütekait bir ceneral olduğunu öğ müşahedelerimi sırasile Cumhuriyet rendiğim bir zatın yanına gittim. karilerine bildireceğim. Kim olduğumu söyledîm. Ahbap olSELİM SIRRI fevkalâde bir vaziyet çıktığına hükmettim ve ağır ağır sevgilim Nebahat Hanımın köşküne doğru yürüdüm. Ben, etrafın şüphesini uyandıra cak bir dereceye varmamak şartile, arada bir, kendisini evinde görmeğe mezunc'.um. Onun haricinde pek tenha yerlerde bulşuyorduk. On gün denberidir de onun köşküne gitme diğim için bir sabah ziyareti yap makta mahzur görmedim. Fakat buna lüzum kalmarrnstı. Köşkün iki tarafı seyrek ağaçlı uzun yolunda, bir otomobilin kaldırdığı toz bulutları dağılırken, sevgilim Nebahat Hanımın bahçesinden başka hiç bir yerde gecirdiği sarı bir elbise sile bana doğru koşarak geldiğini gördüm. Köşkün içinde ehemmiyetli bir vak'a çıktığını anlamak için, yalnız, onun randevuya gelmemesi, yahut bu sarı bahçe elbisesile dısarı fırlaması değil, hatta şu yumrukları sıkılmış ellerini sinirli bir hareketle Vaşington'da Beyaz Yeni Halkevleri Sarayı berhava teşebbüsü Cuma sfüünü açılıyor Ankara 21 (A.A.) Yeniden 20 vilâyet merkezinde Halkevleri a çılacaktır. Bu evlerin açılma mera simi önümüzdeki 24 haziran cuma günü yapılacaktır. O gün saat 15 te C. H. Fırkası kâtibi umumisi Recep Bey Aankara Halkevinde yeni evleri açacak mahiyette kısa bir nutuk irat edecektir. Bu münasebetle evvelce açılmış olan 14 Halkevinde de ayni satte toplanılarak tezahürat yapı lacaktır. Ankara Halkevinde Recep Beyin beyanatından sonra yeni millî eser «Mavi Yıldırım» piyesi temsil olunacaktır. Gerek Recep Beyin nutku, gerek piyes radyo ile her taraftan dinlenilebilecektir. Eski ve yeni bü tün Halkevlerinde radyo tertibatı nın ikmaline çalışılmıştır. Cuma günü Halkevleri açılacak olan 20 vilâyet merkezinin isimleri şunlardır: Antalya, Bilecik, İçel, Edirne, Kastamoni, Kayseri, Kırklareli, Kütahya, Rize, Sinop, Şibin Karahisar, Trabzon, Giresun, Ordu, Zonguldak, Gazi Antep, Kocaeli, Yozgat, Van, Tekirdağ. Bömriik resmi alınmıyacak bir madde Ankara 21 (Telefonla) Ligefiem isimli maddenin gümrük res minden muaf olarak imran gümrüklere tamim edilmiştir. kadar telâş içinde idi: Hatıra defterlerim! Diyor ve donmuş birer iri kıvılcım gibi mat bir ateşle gizli gizli yanan gözleri büyüyor, başı yükseliyor ve boyununun etleri geriliyordu. Sahiden büyük felâket! De dim, âdeta bu sizin bütün hafıza nızı, ruhunuzu, kalbinizi çalmak • tır; hele sizin için ne büyük felâket olduğunu anlıyorum. Sormiymız. Bu defterler bu lunmazsa ben yaşamam. Yok canım, o kadar da ileri gitmiyiniz, ciğersiz ve midesiz adamlar yaşıyorlar, hatıra defterleri olmıyanlar neden yaşıyamıyacaklar? öyle değil, ben ölürüm de sır vermem, yahut sır verirsem ölürüm. Hiç öyle düşünmiyiniz. Evvelâ bu defterlerinizi çalan adamların okuma bildikleri şüpheli; bilseler bile okuduklarını anhyacakları şüpheli; anlasalar bile ne çıkar? Eminim ki onlar mücevherlerle meşguldürler, CUMHURİYETin tefrikası: 2 Çalınan Göniil SERVER BEDİ Sevgilim Nebahat Hanım buna hiç mi hiç tahammül edemez ve cesur olduğu kadar d'a sebatkâr . inatçı diyebilirim bir kadındır, ersei gün tahkikata gelen polislere der ki: Benim mücevherlerim, bugün piyasanın düşük fiatla en aşağı sekiz on bin lira eder: fakat bence bunun ehemmiyeti yok; asıl hatıra defter lerimin bulunmasım istiyorum ve i çinizden hanginiz bulursanız, bütün mücevherlerimi ona... Cidden vazifesini bilir bir adam diye tanıdığım komiser, derhal, sevgilim Nebahat Hanımın sözünü balla keser: Vazifemizdir, der, bir toplu iğ•e vadetmenize bile lüzum yoktur, elimizden geleni yapacağız. O gün, saat onda, benim sevgilim Nebahat Hanıma, on dört aydanberi dalları altmda buluştuğumuz bir a ğacm dibinde randevüm vardı. Polis tahkikatı uzun sürdüğü için vaktinde gelemedi. Benim de bütün bu olan bitenlerden hiç haberim olmadığı için, ağacın kabuğundaki sakızları parmağımla ezip durmaktan ca nım sıkıldı, sabrım tükendi. Sevgilim Nebahat Hanım oldukça sinsi bir kadındır ama muzip değildir, yalancı hiç değildir; ciddî bir mazereti ol madıkça beni ağaç altında beklet mez, bu nevi koketrileri manasız bu lacak kadar olgun bir ruhu vardır. Bu cihetten pek emin olduğum için sallıyarak hedefine doğru bir koşu gitmesi bile kâfidi. Pek çevik vücutlu bir güzel kadın olan sevgilim Nebahat Hanırn, lüzum görmedikçe sporla uğrastığmı etrafa hissettirmekten hoslananlardan değildi. Ben de ona doğru koştum ve iki miz de hızlarımızı idare edemedi ğimiz için hafifçe bir tokuştuk: Geçmiş olsun! Dedim. Barîima gelenlerden haberiniz var mı ? Hiç bir şey bilmiyorum, fakat gelmeyişinizden, sarı elbisenizden ve yürüyüşünüzden fevkalâde bir şey olduğunu anladım. Evet, dün gece bana hırsız girdi. Sizden pek yorgun ayrılmıştım, yemeğimi yedim, biraz bahçede oturdum, sonra odama çıkıp yattım ve «işte uyuyorum» demeğe vakit bulamadan... Bütün mes'eleyi anlattı. Hâdise nin bende uyandırdığı tesiri görmek tesellisinden kendini mahrum edecek

Bu sayıdan diğer sayfalar: