Cumftariyet SOIS TELGRAFLAO Sanayi Borsaları lesısı duşunuluyor îktisat Vekâletinin teşviki sanayi kanununda yapmak istediği tadilât Ankara 10 (Telefonla) Îktisat Vekâleti teşviki sanayi kanununda yeni tadilât icrası için tetkikatına devam etmektedir. Mevcut te|viki sanayi kanunu ile sanayi erbabi hiikumetin bir çok müsa adelerine mazhar olmuştur. Fakat hü • hükumet, gösterdiği teshilâttan yerinde istifade olunup olunmadığmı lâyıkile kontrol edememektedir. Bu suretle bazı sanayi erbabmın yolsuz hareketleri fle bem hükumet mutazamr olmakta, bera de diğer sanayi erbabı teshilâttan istifade edememektedir. Yapılacak tadüâtın esasları şu şe Idlde halâsa olunabilir: 1 Sanayi erbabınm menafüni temin ve 2 Bu menafii hiikumetin menafü ile telif. tktisat Vekâleti bundan başka memlekette bir Sanayi Borsas teşkflini düsünmekte, ayrıca memlekette mevcut makineler için bazı tasavvurlarda bulunmaktadır. Bu tasavvurlara göre memleketimizde mevcut olup sahipleri yedînde muattal duran raakinelerin bunları işletecek ellere satılması temin olunacak, bu suretle harice yeni ma • kmeler için daha az para verumeti temin olunacakto. Halkevleri Tercüme, iktibas, tabı ve sair hukuku mahfuzdur Yeni bir kesif Apandisit ameliyat ye rine serumla iyi ediliyor Berlin 6 Burada çıkan bir gazetenin neşriyatına göre Londsberg hıfzıssıhha müessesesi müdürü profesör Hilgermant apandisit hastahğını ameliyatına lüzum kalmadan seromla iyi ettiğini söylemiştir. tddialara göre doktor şimdiye kadar 300 has • tayı bu suretle iyileştirmiştir. *** Bu mes'ele hakkında dün bir çok doktorlanmızla görüstük. Müte h&ssıslarımızın hemen hepsi bunun ciddi bir şey olacağmı zannetmediklerini söylediler. Talimatname basılarak tevzi edildi Ankara 10 (Telefonla) Halk evlerinin küşat resmi için yapılan ha zırlıklar devam etmektedir. Halkevlerinin çalışma tarzını tesbit eden talimatname bastırılmış ve alâkadarlara dağıtılmıştır. Talimatnamenin esasları şunlardır: " • Madde Halkevi, kalplerinde ve dimağlarında memleket sevgisini mukaddes ve ileri yürüten yüksek bir heyecan halinde duyanlar için toplanma ve çalışma yeridir. Bu Hibarla halkevinin kapılan Fırkaya kayitlı olan ve olmıyan bütün vatandaşlara açıktır. Ancak Halkevi idara heyetile şube idare komitelerine aza olabilmek için H. Fırkasma mensup olmak lâzımdır. (Memurlarm bu ida* re heyetlerine ve şube komitelerine girmelerinde kanunî mahzur yoktur.) Madde Halkevlerinin açılma ka« rarı ve mesaisinm umumî sevk ve idaresi Fırka umumî idare heyetme, evlerin tesis, teşkil, tanzim ve murakabesi halkevlerinin talimatnamesi ahkâmma göre vilâyet idare heyet • lerine aittir. Madde Ankara Halkevinin RaK si umumî idare heyeti tarafından intihap olunur. Bu halkevinin bütçesi umumî idare heyeti tarafından tasdik olunur. Ankara Halkevi doğru • dan doğruya kâtibi umumî ile muha» bere eder ve raporlarını buraya goa« derir. Vezüv yanardağmı ziyaret 4 1 Mahvolduk!... Bunu pek anlıyamıyordum; fakat: Sokakta kaldik! Cümlesinin manasını bütün deh ç şeti ile, bütün korkunçluğu ile an Iamıştım! Ufkun bir tarafından muhteşem, büyük bir güneş yükseliyor; öte tarafından kosa bir mahalle, alev alev gurup ediyordu. Bizim küçük srrin, sevimli yuvamızı da işte bu kızıl cehennem yutuyordu. Evimizin, eşyamızm yerinde yarın bir avuç kül bulacaktık. Sonra?... Şundi şuursuz bir korku ile değil; duyan, anlıyan bir ıztırapla hıçkırıyordum. Ablam: Acaba sandıklar çıktı mı, anne? Diye ağlıyordu.Muhakkak ki her şeyden çok esvaplarını düşünüyordu. Ben de birdorbire kitaplarımı filân unutarak bebeklerimi düşündüm! Zavalh «Suzan» cığımı akşamdan karyolasına yatırmış, üstünü örtmüştüm, demek o da oracıkta kül olmuştu?... Annem ablama: Babanla ağabeyin ortada yoklar? Dedi. Bu endise ona evi de, eşyayı da unutturmuştu. Kucağında bağıra bağıra ağlıyan en küçük kardeşimi susturmağa bile uğraşmıyor: Babanızla ağabeyiniz... Ya rabbi... Bir kazaya uğramasalar!... Diye yaşlı gözlerini muhteşem bir sabah açan göklere kaldınyordu. Nihayet ağabeyim duvardan atlıyarak kan ter içinde yanımıza geldi. Hep birden etrafını kusatarak: Babam nerede? Babam neede? Diye sormağa basladık. O, bizi temin etti. Burada, duvarın arkasında! Annem onları sağlam bulduğu için o kadar sevinmişti ki artık: Mahvolduk! Sokakta kaldık! Nakarratım tekrarlamıyordu. Fakat hakikat bu idi! Acı ve müthiş hakikat! Sade biz değil, o gün tstanbul'da kaç yüz aile sokağa dökül • dü, kaç yüz yuva kül oldu, kaç bin kişi böyle «mahvolduk!...» diye boğula boğula ağladı! Harabeden çtkarken karnımın çok actktığmı hissederek saate baktım; tam üetü! tstasyondaki lokantada istahlı bir öğle yeraeği yedik. Daima söhretini duyduğum ttalyan makarnası hakikaten pek nefis şeymif ttalya'ya uğrıyan her yolcuya bunu tavsiye ederim. Yemeğimizi bitirdikten sonra lokantada treni beklemeğe başladık. Bir kaç dakika sonra vapur arka daslanmız olan tngiliz'ler «Vezo» dan dönüs ettiler. Onları gerirenle biz avdet ettik. Vezüv'ü gezmek için az vaktimir kalmışti; dağın eteğine kadar oto ile gittik; oradan dağa brmanan hususî trenlere bindik, bu trenler muayyen bir yere kadar çıkabiliyor. Son noktada herkes gibi biz de indik ve yaya olarak biraz daha tırmandık. Burada hava sıcak ve boğucu idi. Gitgide ayaklarımızın temasile çöken sıcak güller mintakasına geliyorduk. Ve biraz daha yukarı çıkmak zaten imkân dahilinde değildi. Göğsümüzde bir kâbusun korkusunu ve sıkıntıh ağırlığını taşıyarak hemen geri döndük. Şehre geldikten sonra bir arabaya atlıyarak mağaza mağaza dolastık; bir çok ufak tefek aldık. Pompeyi'de olduğu gibi Napoli'de de pek çok kilise var. Hem hepsi de mutekit ve dindar ttalyan'larla do lup dolup bosalıyor. Ben doğrusu t talyan'lann bu derece kiliseye düş kün insanlar olduklarını bilmiyor • dum. Napoli «kiliseler memleketi» diye tarif edilebilecek! Vapurun altıda hareket edece • ğini söyledikleri için biz altıya bes kala oraya döndük, halbuki saat yedi oldu, yedi buçuk oldu, hâlâ vapur yerinde duruyordu. Ancak sekizde hareket etti. Maamafih teahhurdan dolayı memnun oldum. Çünkü Ve züv*ün tepe^inden gündüz fışkıran siyah duraan tabakaları simdi muhtesem alev sütunları halinde görünüyordu. Ve bu hakikaten fevkalâde, hakikaten görülmeğe değer bir raanzara idi. Zaten baska hiç bir tarafta ttalya'nm nazirsiz, emsalsiz güzel manzaralanna tesadüf etmedim. Giderken trenle geçtiğimiz sahalar i • çinde en güzel manzaralar ttalya topraklarında idi. Deniz tarikile avdet edeıken de ayni şeye şahit olduk. Vapur hareket ettigi zaman deniz çok güzeldi; fakat sonra yavas yavas kudurmağa, çıldırmağa başladı. Ve az zaman sonra ayakta hiç kimse kalmadı. Biz de vapurun doktoruna müracaat edecek kadar rahatsızlandık. Doktor bize fırtınanm ertesi günü saat dörde kadar devam edece • ğini söyledi. Maarif Vekili teftiş seyahatine çıkıyor Ankara 10 (A.A.) Maarif Vekili Esat Bey, Meclisin tatilinden büistifade evvelce mektepleri teftiş için başlamış olduğu seyahate devam edecektir. Ve. kfl B. önümuzdeki salı giinü şehrimizden hareket ve seyahatinde kendisini Maarif umum müfettişlerinden Kadri, Hususî Kalem müdürü Nihat Beyler re fakat eyüyecektir. Bu defaki teftiş mıntakası Eskişehir, Konya, Adana ve havalisi olacakbr. Seyahatin 15 gün kadar süreceği tahmin olonuyor. Hariciye Vekilinin beyanatı Türkiye ile Yunanistan Cenevre'de her mes'elede müttehiden hareket edecekler Âtina 10 (Hususî) Türk Ha • riciye Vekili Tevfik Rüştü Bey ts tanbul'dan Tahran'a azimeti münasebetile kendisine müracaat eden Atina Ajansınm tstanbul muhabirine beyanatta bulunan Türkiye ile Yu Banistan'ın Cenevre'de Avrupa'y' yakında işgal edecek olan bütün mes'eleler üzerinde tam bir ittihadı efkâr ve iştiraki meeai ile hareket ede ceklerini, daima Atina sefiri Enis Bey vasıtasile temasta bulunduğu Yunan Hariciye Nazırile Cenevre'de görüşeceğinden memnun olduğunu söyiemiftir. Matbuat, bu beyanatı pek raüsaît mütalealarla kaydederek iki mem • Ieket arasındaki sıkı dostluk ve teşriki mesaiye yeni bir delil olarak telâkki eylemektedh*. Yalova siğaralari ragbet gördü Ankara 10 (Telefonla) Tütün Inbimr idaresinin Yalova sigaralan burada çok rağbet görmüş, bir, iki gün içinde bitmiştir. tstanbul'dan tekrar bu nevi sigara gönderilmesi Istendi. iktisat Vekâleti neşriyat şubesi Ankara 10 (Telefonla) tktisat Vekâleti Neşriyat ve İstatistik şubesi bütün kadrosüe Ziraat Vekâletine nakledilmiştir. tktisat Vekâleti bu iş için yeni teşkflat vScude getirecektir. ımmınnnıllımillllllllllHÜIIIflllllllllllllinillllinHnıınııımiM». Romanya Rusya Müzakeratı Fransa'da Kabine buhranı Kaçakçılık kanunu bugOn neşrediliyor Ankara 9 (Telefonla) Kaçakçılığın men ve takibine dair olan kanun resmî gazetenin pazartesi nüshasında neşredilecektir. Romen gazeteleri bir ne M. Briand'm, nezaretsiz tice çıkmıyacak diyor nazır olacağı muhakkak Varşova 10 (A.A.) Leh ve ecnebi matbuatına verilen bir tebliğde Prens Ghika, Riga'da icra edilmekte olan müzakeratın gayesi Kellog misakı ahkâmının Merkezî Avrupa'da tatbik edilmesini derpiş etmekte olan LHvinoff protokolunun itmamı ol duğunu beyan etmektedir. Bu müzakereler, M. Bertheiet ile M. Dovgaleski arasmda imza edil • miş olan protokolda Fransa ile Sovyet Rusya arasında akti derpiş edil • tnîş bulunan misaka mümasil bir misak aktmi istihdaf etmektedir. Prens, şu suretle devam etmektedir: Müzakerat, açılmıstır. Bu hu iusa dair tahminatta bulunmak be • Bİm için ihtiyatsızca bir hareket olur. Bükreş 10 (A.A.) Romanya gazetelermin ekserisi, Riga müzakeratının bir neticeye iktiran etmesinin pek az ihtimali olduğu mütaleasın • dadır. Vitorul gazetesi diyor ki: Sov . yet'ler, başlangıcindanberi Basa rabya hududu mes'elesinin halline muarız olmuşlardır. Romanya'nın muhtelif tekliflerine cevap vermek için Sovyet hiikume tînin yeniden 24 saat miihlet istemiş olduğu haber verilmektedir. Havza 10 Mürsel köyünde yangın çıktı. 5 ev, bir kaç ambar yandı. Bir adamcağız korkudan öldü. Paris 10 (A.A.) M. Laval'in yann parlemento mesaisine tekrar başla madan evvel ve hatta parlemento grupları rüesası ile görüfmeden evvel hümette bir temerküz vücude getirilmesinîn bir zaruret olduğu hakkmda umumî beyanatta bulunmak tasavvurunda olduğunu söylemektedir. M. Laval ile M. Tardieu diin aksam bu mes'ele hakkmda uzun uzadıya görüşmüşlerdir. Mumaileyhiraa tamamile mutabık kalıraş. lar ve M. Tardieu M. Laval'e gerek Ziraat Nezaretini muhafaza etmek ve gerek Harbiye Nezaretinde muteveffa M. Magînot'a haief olmak hususunda emrme amade olduğunu beyan eylemiştir. M. Laval'in Başvekâletle Hariciye Nazırhğını uhdesine alacaği ve M. Bri and'ın cüzdansız bir nazırlık deruhde ederek muavenetinden hükutneti müstefit etmesinin rica olunacağı muhakkak gibidir. Dahiliye Nezarea' için âyandan M Barthou'nun ve hali hazırda Dahiliye Müstesan olan meb'uslardan M. Sathala'nın isimleri zikrolunuyor. Yeni Ziraat mezunlannın kongresi Ankara 10 Ziraat mektebi mezunları, cemiyetlerinin kongresini cuma giinü Himayeietfal merkezinde aktetmişler, kendüerini alâkadar eden işler hakkmda görüsmüslerdir. Yeni telefon hatları Ankara 10 Posta, Telgraf ve Telefon Müdiriyeti umumiyesi memIeket dahilindeki telefon tesisatmı daha mükemmel bir hale koymak ve fleride bütün vilâyetler arasmda telefon muhaveresini temin etmek için tetkikat yapmaktadır. Yakın zamanda tstanbul, lzmir, Bursa gibi mühim ticaret şehirlerimiz telefonla birbirine raptedilecektir. Vezüv Evkafta yeni tayinler Ankara 10 Yeni ihdas edilen Evkaf Umum Müdür muavinliğine tstanbul vakıf paralar müdürü Hakkı Bey tayin adilmiştir. Vakıf paralar müdürlüğüne varidat müdürü Fahri Bey getirîlmiştir. Agrı eşkiyasımn Muhakemesi başladı Adana 10 Ağrı eşkiyasından buraya getirilen 190 kisinin muhakemesine başlandı. îlk celse 3 saat surdü. Bu 3 saat etrafmda ancak maznun ların hüviyetleri tesbit edilebildi. Erciş'ten 80 maznunun daha yola çıkanldığı bfldirilmektedir. izmir'de bir otomobil kazası İzmir 10 (A.A.) Karantine civannda Askerî hastanesi crvannda .bir kamyonet yolun solunu takip ettigi için elektrikli iki tramvay arasmda parça • lanmıs, kamyonette bulunan 13 yol • cudan altuı yaralanmıştır. Yarablar has. taneye nakledilmişlerdir. Bunlardan ikisi ağır yarahdır. Tevkif edilen şofore bir şey obnamıştır. Madde Muhtelif ihtisa», Utidat ve arzulara göre her vatandasm ter« Vapurun genç doktoru tahmîninde cih edeceği bir faaliyet sahası bula • bilmesi için halkevleri müteaddit şuyanılmış. Onun biteceğini tahmin etbelerden terekküp edecek tarzda testiği saatten sonra tam yirmi dört kil olunur. Bu şubeler şunlardır: saat daha müthiş bir fırtına içinde 1 Dil, edebiyat, Urih şubesi bocalayıp durduk. Ve bu sabah er • 2 Güzel san'atlar şubesi kenden Pire topraklarına ayak bas • 3 Temsil şubesi tığımız zaman kendimizi mes'ut ad4 Spor şubesi dettik. Pire'den Atina'ya tramvayla 5 tçtimaı yardım şube«{ yanm saatte gittik. Atina iki tepe ile 6 Halk dersaneleri ve kurslar bunlann ortasındaki vadiden ibaret şubesi güzel, sevimli bir sehir. Tepelerin biri 7 Kütüpane ve neşriyat şub«si. üzerinde «Akropolis harabeleri» var. 8 Köycüler şubesi Biz bir otoya atlayıp güzel manza • 9 Müze ve sergi şubesi ralı, kıvrım kıvrım yollardan geçe • Madde Halkevlerinin açılması rek harabelere gittik. Orası Avrupa' geciktiği takdirde, halkevleri mesai lı, Ameika'lı bir çok seyyahlarla dolu şubelerine tekabül eden millî ve ma* hallî teşekküllerin faaliyetleri Fırka idi. Bir çokları Akropolis'in taşını, idare heyeti tarafından himaye v« toprağını büyük bir alâka ile, bir tesvik olunur. hirsla muayene ediyor, ellerindeki Madde Halkevleri binalan C. deftere not alıyorlardı. * »" ^>* *H. Flrkası idare heyetleri tarafından Biz de kınk başlı sütunlar, mer • temin, tanzim ve tefriş olunur. mer saray harabeleri arasmda do Madde Halkevleri salonları fırlaştık. Bir çok defalar söhretini duykamızın prensiplerine muhalif olmı* mus olduğumuz Akropolis'i doya doya yan veya başka siyasi fırkalara menseyrettik. Ondan sonra Atina'nın en sup bulunmıyan bütün millî cemiyet» ileri gelen ve güzellik müsabakaları lerin toplanmaları için açıktır. m yapan gazetenin idarehanesine giMadde Halkevlerinde bilârdo, . derek oradan Yunan güzelinin adresini salon tenisi ve diğer salon jimna* • aldık. O bizden bir hafta evvel döntikleri için yer tahsis olunur. Müs • müstü. O zaman bizim vapurla dönkirat ve başka oyunlara müsaade • « meğe niyetimiz olmadıği için kendi • dilmez. sinden adres almağa lüzım görme Madde Halkevlerinde radyo ve miştik. sinemalardan istifade tarzı merkeıc* Mabadl var ayrıca tanzim ve tesbit edilerek bildirilecektir. Madde Halkevlerinde en ax ajr» KARİLERlMtZE KOLAYLIK: da bir defa bütün balka mahsus nms* tazam programlı umumi raüsamereler tertip edilir. Konferans, musaha« Hususile vilâyetlerdeki bir çok be ve musiki akşamları bundan ay karilerimiz gazetelerini munta • rıdır. zaman kendi adreslerine alabil • mek için bizden bazı kolaylıklar is temektedirler. Bu aziz karilerin Ankara 9 (Telefonla) Saraooi" arzularını yerine getirmek üzere lu Şükrü Beyn Amerika'dan getir Cumhuriyet için aylık abone usulü diği bazı tekliflerin sahipleri ile yaHtihaz etmeğe karar verdik. Ay kında müzakereye geçileceği söylenl* lık abone bedeli yalmz yor. Atina, 5 pazar Pire ve Atina'da.. Aylık abone Amerikalılarla müzakere 150 kuruş... Havza'da yangın oldu tan ibarettir ve tabiî peşin olarak gönderflmek lâzmtdır. Bu usul idarece fazla mesaiyi icap eden külfetli bir meşgale olduğu için abonelerinin inkıtaa uğramamasmı istiyen karilerimizin paralarmı idareye vaktinde yefa* etmeleri iktiza edecektir. şecek vecbile dÖndermekte devam^ Yanlış haberlere karşl konferans Kopenhag 10 (A.A.) Sulhu tehdit edecek mahiyette yanhş haberler nesrine mâni olmak maksadile toplanacak olan matbuat konferansı yann açılacaktn. 22 millet bu konferansa iştirak ede cektir. Tayyare Piyangosu Bugün Darülfünun Konferans Salonunda Çekiliyor var, anlatmazsam taşıyor, beni boğuyor. fi •• • Zehra, çenesini avuçlarına dayamış, yüzünü Cemil Fahir'e iğmiş, bu kadar candan seven adamın ıztırabına hürmet eder gibi, sessiz dinllyor. t i k u f e miud Kahve getirdiler. Cemil Fahir, Cemil Fahir elini çenesine koydu, kendi fincanile Zehra'nın fincanını osun uzun Zehra'nın yüzüne baktı, değiştirdi. Zehra, bu değişmenin sesesinde ümitsizlik, ıztırap vardı, abebini anlamak ister gibi onun gözğır ağır devam etti: lerine baktı... Unuturum diye gezdim, yürü Fincanı neye değîştirdim, diye dfim, eğlendim, pardon eğlenmak is bakıyorsunuz, değil mi? Bu da âşık fcedim, ve, beraber götürdüğüm alevi, çocukluğu. İsterseniz giilünüz. bîr zerresi bile eksilmeden kat kat Fincanı Zehra'ya uzattı: artmıs olarak gene beraber getir Şurada, şu köpükten kocaman dnn... halkalan göriiyor musunuz? tşte Ne Okyanos'larm dalgaları, ne tubu, onun gözleridir. Ben, bütün kahtoşan ufuklarm yıldızlan, ne uzak ve fincanlarında bu halkaları ara idiyarların emsalsiz dilberleri o karım. Bulursam, onun gözlerini gö Ümı bana unutturamadı. rüyorum zannederim. Ne iyi ettiniz de geldmiz bu akZehra, küçük bir kahkahayı güç |«ın. tnsanm derdini anlıyabüenlere zaptetti, kendisini topladı: •oylemesi de bir teselli, hatta saadet Çok mu güzel gözleri? bluyor. tçimde aleyden bir çağlıyan Cemil Fahir bir şey söylemedi, CVMHURİYET'İN TEFRtKASh 2 ouneşı ? yalnız gözlerini kapadı, başını iki tarafa salladı. Bu hareket, o göz lerin ne kadar güzel, ne kadar emsalsiz olduğunu anlatıyordu. Sonra, gözlerini açtı, Zehra'nın gözlerine ısrarla, uzun uzun baktı: Çevirraiyiniz gözlerinizi, du • runuz, Allah aşkına durunuz. Onun gözleri diye sizin gözlerinize bakayım. İşte, yavaş yavaş benziyorlar. Bakınız, gözlerinrâ büyüdü, büyüdü, koyulaştı, hainleşti, işte, onun gözleri... Vallahi onu karşımda görüyorum. Artık sizi değil, onu gö • rüyorum. Sizin bir Bakırköy seyahati yapmağa niyetiniz var mı, Cemil Bey? Vallahi şimdi Fahri CelâPe, telefon ederim. Biraz kendinize geliniz. Vallahi o da benira için saadet olur. Ben ondan aynlmak istiyorum, kalbimde onun heyecanı, başımda onun düşüncesi, gözlerimde onun şekli, dudaklarımda onun adı olduğu halde bu seyahate niçin razı olmıyayım. Elverir ki bsnim içimde onun hayali kaybolmasın! Durun, canım, hanımefendiciğim, bir dakikalık hulyanın zevkini bozmıyın. Baka baka, gözlerinizi onun gözlerinin yerine koydum, şimdi bana yeniden başlatacaksınız. Cemil Fahir gene Zehra'nın RÖZlerine daldı ve bir zafer neş'esile haykırdı: Oldu! Gene benzediler... Ah, hain gözler. . Sizden intikam almak ahtim olsun! Ne olur, beni reddetme, sana kâinatı feda ederim. önümde «öl!» de, ölürüm. «îyi ol!» de, iyi olurum. «Sürün, sefil ol!» de, istediğini ya parım. Yalnız bana «karşımdan git» deme. Zehra Hanımefendi, işte ona boyle yalvanrdım, ayaklarınm ucuna boyle büzülür, saatlerce payansız aşkımı söylerdim. O, bir taş gibi dmîerdi, beni bırakır giderdi, arkasından bir taş gibi bakakahrdım... Zehra, Cemil Fahir'in kolundan tuttu: Haydi sizinle biraz dolaşalım, dışarıda kıyamet kopuyor. Kapıdan çıkarlarken arkalarmdan ince, muzip bir kahkaha koptu. Zehra başını çevirdi: Müeyyet, jna, yanına gelmesi için işaret ediyordu. O sırada Cemil Fahir, karşısına çıkan bir tanıdığı ile selâmlaşıyordu, Zehra döndü, Müeyyed'in yanına otur du. Müeyyet hâlâ fıkır fıkır gülüyordu: Geçmiş olsun, gene o hikâye mi? Gene o hikâye! Bu zamanda da böyle Kerem'ler varmış. Biliyor musun, Müeyyet, ben bu çocuğa acımağa başlıyorum. Yavaş yavaş mu vazenesini kaybedecek gibi kona • şuyor. O kadına, öyle kızıyorum, öyle kızıyorum ki! Bu kadar derin bh aşka hiç olmazsa insan hürmet eder gibi geliyor, ama, sevmediyse ne yap» sın? Belki kadının da hakkı var... [Mabadi vaf\ Kanunusani 11, Ramazan 3 Pazartesi Tulu saa< öğle 22 12 ikindi dakika saat dakika saat dakika 2 26 25 7 12 9 14 47 47 ezatıi zevali Aksam Yatsı imsâk saai daldka saat dakika saat dakika 12 17 I 18 37 36 (2 5 40 39 ezaai tenü