SON ÇEYREK ASRIN MUHASEBESİ Yazan : Habil Âdem PELİSTER İdi Bu iktisadi işler, halkın refahı için mi, birkaç yüz şahsın zenginleşmesi için miydi ? gren memleketimizin ya daha fazla arttırmaya doğru tu- tulan idareciler rotası, yalnız bizim, bizim gibi milyonlarca vatândaşm gö rüşü değildir. Bugünkü Amerikan mütehassısları da aym fikirdedir. Ser- best Fırka zamanında raporu neşro lunan Avrupalı m. da aynı fikirdeydi, Fakat «İsviçreden Bir iktisat kitabı ge tirtmiş.. Bu kitabı okuduktan sonra, iktisadi işlerimize de bir çekidüzen verecek |> gibi bir iddia ile vaziyete hâkim ol. mak isteyen bir hükümet adamı ile, Türkçeden başka lisan bilmiyen Sadri Ethem'e : «Ben, banka müdürü olacağım. Hangi Fransizca ne okumalıyım ki, bu işi becerebileyim diye müracaatta an diger bir hü- kömet adamının idare ettikleri iktisadi siyasetten, başka ne beklenebilirdi? Hiç olmazsa bugün. bunlardan birin- &isi, Amerikalı (William |). Reilly) nin «The twelve Rules for straight tbin- king», diğeride(L. Hacker)in «Tbe Tri. umph of Amerikan Capitalism> kitap- larm Otercüme ettirip ekusalar da, ne yaptıklarının: farkına varsalar, ne olur? Yolsuz memlekefin yolların yap- mağa gelen Amerikalı mütehassıs di. yor ki: : — «1870 tarihinden önce, Ameri- kada yol namında birşey yoktu, Hal. buki, sizin memleketinizde beş bin sene önce yapılan yollar vardır. Bu- günkü Amerika ise, bir örümcek ağı gibi yollarla örülüdür !» Nezaketen de «sizde yol namına birşey yok> demek istiyordu, Tabii. dir ki, yol olmayınca, hiç'bir iktisadi fikir de yok demekti! Halbuki, beş bin sene evvel yol- ları olan bu memleket halkı, beş bin senelik bir ana medeniyet âlemiydi; iktisadi bir varlık, bir refah içinde yaşıyordu. Çünkü, binbir çeşit mab- sul yetiştiren bir diyardı. Halk Fır- kası, iktisadi hayatının veçhesini de- sağ kadar da ia fakra düşmemişti, Faki, Astir, Bâbil ve İran Mei leri meydandadır. Bunların. birçekla- rında okuyoruz ki: «Urartu . hükümetinde - Kerkükün cenubundan Kafkasya ve Trabzon sahillerine kadar uzanan mıntıka, Dic- le ve Fırat nehirleri kenarlarındaki şehirler ve kasabalar, gökteki yıldız. lar kadar çoktu. Hepsi, zengindi. İn. sanlarla doluydu. Her mahsul, her sanat vardı. Astr, Bâbil ve İran hü- kümdarları, bu servetleri yağma ede. rek, üç bin sene yaşayabilmişlerdi.» Yunanlı (Ksenofon), «On binlerin ri&'ati»nde ise, Adalardenizinden Bâ. bile, Bâbilden de bir hattı mustakim ile Trabzon ve Trabzondan bir sahil yoliy- le İstanbula kadar gelen Anadolu memleketlerinin hepsinde de mahsullü köyler, zengin köylüler ve kâh yüz elli bin İranlı askerle en bin Yunanlıyı bir günde besleyecek şehir pazarları, kâh yalnız on bin yunanlıyı bir gün- böy. le bir Anadolu vardı. Üç bin senelik Yunan kitaplarında okuyoruz ki, Ana- doludaki (Mysia, Lydia, İonia, Caria, Pamphylia, Lycia, Cilicia, Coppade- cia, Phrygia, Bithynia, Paphlagonia, Urarto) devletlerinin her birisinde muntazam birer demokratik idare, halk meclisleri, belediyeler ve hesap sız zengenin, refab ve ziraat ve sa- nat bilgisi vardı. Memleketimizin her mıntakasındaki çeşitli zirai mahsulle- ri, halkin elbiseleri, foklor ve hara- beler de gösteriyor ki, dünyanın her tarafındaki insanlar, hayvan derileri giyerken, henüz hayvanlarla konuşa- cak derecede basit lisanları varken, A. En pabalı kâğıt ki, eski Anadolulular başka insanlardı; 'bu- günküleri ise, sonra- dan gelmelerdir.(Urar- tu) devletinin taşların- dan ve (Hitit) lerden anlaşılıyor ki, bugün- kü halkda eski halktı. Kürt ve Ermeni lisan- lar, İranlı yağmager lerin Tyler aa Tl İşte, e bir mazisi mika ll dığı da tarihi hamle- leriyle sabit olan bu milletin başına geç- mek fırsatını elde eden- ler birkaç asırdır, bir gerileme idaresi kuru- yorlardı. Her «gelen gideni aratır» ata sö- sünün de lisapımızda 623 yerleşmesine kadar ileri gitmişlerdi. Burada, bütün taribi yazacak de. ğiliz. Yalnız, bir çeyrek asır öneeki, memleketimizin iktisadi vaziyetinden başlayarak, teslim aldıkları ve ıktisa di hayatımızda teslim ettikleri iktisadi vaziyeti tetkik etmek istiyoruz: Ne vaziyetteydik, neler yapılması lâzım- di, neler yapıldı, bugünde neler yapmalıyız ? Bir çeyrek asır evvelki Türkiye- nin iktisadi bünyesi, kapitalirma esa- sına göre işliyordu. Avrupa serma- yesi, 1880 tarihine kadar da Şimali Amerikada olduğu gi iy ei ek la da) ul, (Armenia) ey eski gemi dağlık arazi mânasınadır. Eshi İran hühüm- darları, Şarki Anadoluyu işgal ettikleri 2a- man, bu kı/'aya bu ismi vermişlerdi. Eski ür, Bâbil mahhütlerinde ise, bu araziye Urariu kıraltığı denilmektedir. Buradahi hai- hin lisanı da ne bugünkü ermenice ve ne de Kürtçe idi. Urartu devletine ait 90 tândaki yazılarla da bu cihet sabiltir. Ei- menice ise, Cenubi İrandaki farsca bozma- sıdır. Bu lisanı kullananlar, bu mintakâya tehcir edilen Cenubi İrandaki halktır. İran- raya bir hükümet kurmuşlar, arla, Ilan, ve sonra da hırısliyan- meni ismini alan bu insanlar, (Hayik) #ebi- lesinden ibaret bir aztıklı. Böyle siyasi nu- an da iki cillik Ermeni dare ikrar etmek mecburiyetinde kalmıştır lar üzerine basılmış binbir broşür ve göz boyayıcı 'prafikle yaptıkları propagandalardâh bir örnek > izi yöre ir a in eri Peynir TERE eti, adet si“