Bizde deliler RANSADA 1792 senesinde (Terör) vi e DUR büyük şahsı olar eflâç (Kuthon), bir akıl heki: Me şu e ai vordu : «Vatandaş, yarın gelip senin ra emet işleri teftiş edeceğim! Eğer deli ismi altında cumhuriyet düşmanlarını imi vay aline b Bu garip mektup, bir şahsiyet mi sıra hekimi olan üstad e inel)e yazılı- yordu. Çünkü bu dokto Konvansiyon) hükümetine verdiği bir lann artık delilerin zincire vurulmamalarını, ü onların birer hasta Iâl hükümetini insaniyete dave (Kuthon) (Pinel) e hak verdi, zincir- ler kırıldı. Tarih (Pinel) i insanların en büyük hâdimleri arasına soktu; bu vaka meşhur bir levha ile tesbit edildi (Pinel)in elini öpen «Bukağılı deliler» levhası, o zaman tanınmış fakat tımarhanede Dünya, artık delilere eskiden olduğu gibi birer hayvan muamelesi etmez oldu sağ pazar günleri, halk aihafhane, lere ve benim Kalenin (Salpetriyer) slam sine £ iş birkaç kuruş leri görür, on- ları vahşi hay lari gibi kızdırarak eğ- $ Ew px lileri gösteren bu resim bir (desen) değil, r fotoğraftır. Bizde, bir veya bir milyon akıllılar meselesi yanında bir de deliler me- selesi vardır! En küçük nüfuzla bir zavallı, başka- larının menfaati adına deli olmadığı halde tımar- haneye atılabileceği gibi, bir ahlâksız da, kendi menfaati adına ve yine deli olmadığı halde deli diye mesuliyetten kurta- rılabilir. Bay Bakan, ger- çeğe bakan bir insan ol- duğunuzu bu dâvaya bakmakla göstermek is- ter misiniz ? BÜYÜK DOĞU ———— Sağlık Bakanı Behçet Uz'a mauuzu bunları artık bir canlanmamak üzere lenirdi. (Pinel) bütün daha uyanmamak, ortadan kaldırdı ... Geçen sene yazın, bir pazar günü, nöbetçi idim. Bir aralık dolaşmaya çıktım ve timarhanenin ortasındaki yolun kenarında bazı ziyaretçilerin toplanmış meler, bakışıp gülüşüyorlardı. beni bir düşünce ald endimi, bundan 150 sene önce, (Büyük İbtilâl) den evvelki Fransada sandım, Yâni, delini olduğumu Ertesi itibaren maruf üâtdd; Regis) i in itki işa ve (Pinel) yetiştirmesi olan dünya üze- rinde ruh tababeti inni sistemleş- tiren (Eksvirol) un yaptırdığı ve Fransa- da (Ferrus) kanunu denilen (30 Haziran 1838) yasasını tercümeye başladım. maddeden ibaret olan bu kanun bi i ) kadar kıymetli ve geniş ane bir Gr düzenleşiri miştir ki, “ bugü in, 1947 nde Il i Hâlâ değiştiremezler. kanunu ben hiç ey mukabili Gikikimiidi şimdi yerini terketmiş Xx Vekile bugün Gureba Hastahanesi başi kimi olan zatın delâl letiyle gönderim Ne bir teşekkür, ne bir alâka Yalnı «Bizim e ei bunlar esasen mevcuttur » ğrusn “ben böyl i Bildiğim diği lesinin korkunç bir başıboşluk ifade tiği, her türlü istismara açık ölüğu v ve Dr. İzzeddin Şadan hiçbir kanunla müeyyideleşmiş bulunma- dığıdır. eşhur Alman filozofu ve ruh taba- Kenilsine tevdi ği çi ein da Lâtince yabancı mânasına bi şahsın, bir deli çıkamı Çıkarsa, ya kendisi için, yahut da eni için muzır olabilir. Bu sebeple 30 haziran kanunu, delinin tımarhaneye nasıl soku- A ; er şa marhaneye girdiğini v makamlara bildirmek şarttır. Deliyi geti- renlerin de adresleri tesbit edilir. Delinin girdiği müessese tabipleri veya idareci- leri deliile alâka ve akrabalık sahibi olmayacaklardır. girdi! Fakat kâfi mi? Hayır m girişinin ilk 24 saati o müessesenin bir tabibi Bu. Geçi dir; dmarhanede kalması kendisi ve âmme için lâzımdır!» diye bir rap mecburiyetin dedir gi ibi is için bir şahıs de K hm» iü öce m; (çünkü bu- un için kendi mesuliyetleri altında iki dektöri ikna şarttır) hiçbir şahıs digerini, her hangi bir sebeple tımarhaneye ata- maz. Bütün bu kötülüklerin vâki olduğu sabittir. Böyle bir kanun «masum e denilen ve Garpta bütün akıl hekin rini üren hâdiseleri önlemeğe me- mur sız kanunu bu kadarla kalmı- yor. Deli tımarhaneye konulduktan sonra ilk 15 gün içinde kati raporunun yazıl- masını ve her üç i de koyuyı bir tımarhaneye deli olarak iyileştiği halde unutulmıyacak! Zira deftere kaydeden doktor, şahsi elle te