ge Ça ae e Yu p İş al vE 4 W N LE DE ai y * z in . AR A b 7 LR LAR; m: aa: iv a Zİ ERME İN AA EE zi Şi diz DE ERE ADIDEGMEZ # DE MEHMET (YUSUFOĞLU) henüz memede çocukken, annesi Bi ön sia sırrını takdis etsi Her yatsı namazından dağlara MEn uzaklaşır ve sabaha kadar görünmezdi. Dağlarda duası şuydu — Allahım; ya bana marifetin- den ve aşinalığından ver, yahut üzerime bu dağı yıkıp beni yok et! Senin marifet ve aşinalığın olma- dan dirilik istemiyorum Mekke'de de aynı duaya koyul- du. Bir gece uykusunda bir hitap duydu: — Muradına ermek istersen bir ay oruç tut vekimseye söz söyleme; sonra Zemzem'e girip muradını istel Ay geçtikten sonra Zemzem'e girip dua etmiye başladı. Kuyudan ses geldi: — İkisinden birini dilel,. Ya ilim; dünya ve zenginlikle beraber... Ya- hut marifet, aciz ve fukaralıkla bir arada.. v Mehmet bağırdı: — Marifeti istiyorum, aciz ve fukaralıkla bir arada... Kuyudan yine ses geldi: — Sana verildi, sana verildil ALİ (MUVAFFAKOĞLU) — Allah sırrını takdis etsin — Yetmiş dört kere Hacce gittiği söylenir, Haclerinden birinde şöyle dedi: — Gidişim ve gelişim, hep te- essüf ve hicran... Ne gönül huzu- ru, ne vakit safası tattım. Hâlimi hiç bilmedim Rüyasında Allahı gördü ve hi- taba erdi: y Muvaffakoğlul Sen hiç di- İymediğin kimseyi evine davet eder misin ? Eğer ben dilemeseydim seni hiç evime çağırır, getirir miydim? ... Muvaffakoğlu bir gün şöyle dua etti: anrım, eğer ben sana Ce- hennem korkusundan taparsam, be- ni Cehenneme koy; ve eğer Cen- net isteğiyle taparsam, Cennetin- den uzak tut! Eğer sadece dostlu- ğunun şevki yüzünden taparsam, bana bir kere yüzünü göster ve sonra ne dilersen onu yap HASAN BASRİ — Allah sırrını takdis etsin— Annesi, Hazreti Peygamberin zevcelerinden . Ümmü Selma Haz- etlerinin azatlısı... Hasan Basri, bir * tarafa ayrılmış; Hasan Basri ağlamaya başlamış... Ümmü Selma Hazretleride göğsünü açarak çocu- ğu oyalamak istemiş ve birdenbire peydahlanan bir damla süt, yavru- nun dudaklarından içeriye kaymış... *** ngıçta inci a Birdenbire ticaretiyle herşeyi BİR PIRILTI, BİNBİR IŞIK Ezelden Ebede kadar her gün, bi gün evvelki dünün ve vie gün sonraki a Peygamberi, en büyük âşık ık dostunu Hazreti Ebu Bekir- de balesi u. Hazreti Ebu Bekir, Müminlerin reisliğini omuzlarında taşıdığı devrede, Yezid'i, ordu ba vg ve gönderir- beni şöyle öğüd v : z haki ise, insanların ihtiyacı kadar tabiileşti- abahi tinde sanan çığırlarda hava almak rildi, umumileştirildi, alenileştirildi. Adıdeğmez bıraktı; ve ie Dre incilerini dev- şirmeğe dö Birgün, sevdikleriyle m ona şöyle dediler: zamanımızda, Allah Re- Sahabitlerine benzeyen- sohbet dübel) siniz. Cevap verdi: — Hasan Basri nasıl Allah Re- sulünün Sahabilerine benziye bi- lirki, siz bu zamanda onları gör- müş olsaydınız deli sanırdınız; on- larda sizi görselerdi. Müslüman demezlerdi? ok oğlu dünyadan üç hasretle gider: Evvelâ yaptıkların. dan hiç birine doymaz. Sonra, umduklarından hiç birini bulamaz. 6) Daha sonra, imandığı sonsuzluk yol- culuğu için hiç bir azık ve nevale tertiplemeği düşünmez. #** Ona : — Filân, can çekişiyor! Dediler, Dedi ki: — O yetmiş yıldır cam çekişi- yor ve bu hâlden şimdi kurtulmak istiyor. Ama kurtuluş nerede?. ##k —İnsanların çoğu, Allaha, Allah için değil, puta tapanlar gibi dün- ya sevgisi için ibadet ederler. Hasan Bakiye ye Sile verdiler: bir köşede oturur ve kimseyle dü- , şüp kalkmaz. Hasan Basri bu insanı görmek istedi. le Sordu — Er insan niçin cemaati bırak- tın, yalnızlığa çekildin ve halkla düşüp kalkmaz oldun? erdi: — Bir uğr içindeydim. Lütfet, beni mazur tut! — Neyle uğraşıyorsun? — Aldığım hiçbir nefes yok ki, o ân içinde bana Haktan bir nimet erişmesin... Yine hiç bir nefesim yokki, o ân içinde benden onabir günah erişmesin... İşte o nimetlerin teşekkürünü edaya uğraşıyorum; sonra vakit bulursam, günahlarımın pen uğraşmaya başlayaca- ğım — Ne güzel, dedi, Hasan gem ne güzel hâlin var!.. Bu halin üze- rinde kal; halk içinde en >irmi densin sen! #4 Sordular: — Hâlin nice? — Nice olsun o zavallımım hâli ki, denizde gemisi parça parça olup batmış, kendisi de bir tahta- cığa sarılmış, kalmıştır? > #okk Duası : — Allahım, bana nimet verdin, şükredemedim ; belâ verdin, pa demedim, böyleyken şükrüm diye nimetini eksik etmedin, alım az diye de belânı devam ettirme- din... Allahım, senden lütf ve okeremden başka ne gelir?..