'Doğ * ( Z MEVLÂNA, Ge FUZULİ İridan, ana İarnındayken kan emer, varlığı kandan- dır; bedeninin nesçi kanla vücut Bulur, Ana karnındaki çocuğa birisi dese ki: dışarıda pek düzgün, pek güzel bir âlem var... Oyuna, enine, geniş bir yeryüzü... metler, nice sonsuz yiyecek şeyler... Dağlar, denizler, ovalar, bostanlar, bağlar, çayırlar... Pek yüksek ışıklı bir gökyüzü... Güneş, ay ışığı, yüz- lerce Süha yıldızı Yıldızdan, poptasdın, doğudan, batıdan esen yeller... Bağlar, bahçeler gelin gibi süslenmekte, bezenmekte. © âlemdeki şaşılacak şeyler anlatılmaz ki... Sen üeden bu kapkaranlık yerde mihnetler içindesin? Bu daracık çarmıhta kan yemektesin; hapis içinde, pislikler içinde, sıkıntılar içindesin. Çocuk, kendi haline bakıp bunları inkâr eder, bu elçilikten yüz çevirir, kâfir olur. “Olmayacak şey, hileden, yalandan başka bir şey değil,, der. Kör adamin vehmi, bunu anlamaktan ne kadar uzak! Buna benzer bir şey görmediği için münkir idraki de bunu kavrayamaz. İşte cihahdaki halk da buna benzer. Ehli, onlara öbür âlemden bahsetti mi; “Bu dünya kapkaranlık, dabdaracık bir kuyudur... Bu kuyunun. dışında renksiz, kokusuz bir âlem var, dedi mi; Bu söz onların hiç birinin kulağına girmez. Çünkü bu dünya tamahı, kuvvetli ve büyük yer- dedir. Orada nice ni- MEVLÂNÂ — (Mesnevi) — Velet İzbudak Ey göz, gönlümdeki ateşin üzerine gözyaşını su diye vey Çünkü o türlü tutuşmuş ateşlere su çare olami Döneu feleğin rengi su renginde midir, yoksa onu gözyaşlarım mı ihata etmiş? Bilmiyorum. Gönlüm keskin bakışlarının zevkiyle parça parça olursa hayret etmem. Çünkü su, sürünerek geçtiği du- varda rahneler bırakır. olan nasıl suyu ihtiyatla gil yaralı gön- lüm de kirpiklerini öyle vehim içinde a Bahçıvan zahmet edip gül Beken | Delüindi! çün- kü bin tane gül bahçesini sulasa, senin yüzün gibi bir gül açılmaz. Yanağını anarken kirpiklerime yaş toplanırsa ne zarar; gülün arzusuna uyarak dikene su vermek boşa gitmez ki!... Gamlı olduğum günlerde hasta gönlümden bakışla- rını esirgeme! Zira karanlık gecede hastaya su vermek sevaptır. Hicranlı gönlümde sana karşı olan arzuyu daima yaşatmak için gözlerinle kalbime sakladığın okları geri iste! Bu çorak sahrada susuz kaldım. Benim için su ara1.. Sarhoşa içki, ayığa su içmek nasıl hoş gelirse, ben öylece dudağını arzulayorum, zahit ise kevser istiyor. Ey dostlarım, sevgilimin elini öpemeden ölürsem, “toprağımdan bir çanak yapıp onunla kendisine su verin ! FUZULİ — (Su kasidesi) inden — İskender Fikret Akdora * Baldan» ÖLÜM VE a. “Meselâ bir şey daha büyüdüğü zaman, o şeyin, sonunda daha büyük olmak üzere, önce küçük olması a va mi ?,, ” ey dalia küçük olduğu zaman, o şeyin daha küçük Ür üzere, önce büyük olması gerekmez mi?,, “En zayıf, eri kudretliden; en çevik de en ağırdan gelmiyor mu?,, “Bir şeyin çok kötüleşmesi, o şeyin önce daha iyi olduğunu; daha doğru olması, önce daha eğri olduğunu göstermez mi “O halde bütün şeylerin böylece kendi zıtlarından doğmuş olduğunu yeter derecede anlatmış olduk mu?,, “Fakat burada, bütün bu zıt çiftler arasında, birinci- den ikinciye giden, ve ikinciden birinciye gelen bir çift doğuş yok mudur? İşte gerçekten biri büyük, öteki küçük iki şey... Bunların arasında, birine büyüyor, öte- kine küçülüyor diyeceğimiz bir büyüme ve küçülme ok mu?,, “Ayrılma ile birleşme, soğuma ile ısınma; ve bunlara benzer bütün karşı hâdiselerde de böyle değil midir? Bazan onların bütün ara hallerini söylemek için kelime bulmasak bile, mantık, zıtların birbirinden doğduklarını; oluşun birinden ötekine geçtiğini bir mecburiyet olarak göstermiyor mu “Uyanıklığın asd uyku olduğu gibi, hayatın da”zıddı yok mudur?,, “Öyleyse bu zıt ölümdür.,, “Hüyat ile ölüm, birbirinin zıddı iseler, o halde bir- birinden doğuyorlar; iki oldukları içinde, aralarında çifte doğuş var., O halde, birinin uyku, ötekinin uyanıklık olduğunu ; uykudan uyanıklık, uyanıklıktan da uykunun doğduğunu; doğuşlardan birinin uyumak, ötekinin uyanmakla sona vardığını hatırlatırım. Bunu yeter derecede açık buluyor usun?,, “Hayatla ölüm hakkında da böyle olup olmadığını şimdi sen bize söylel Hayatı ölümün zıddı olarak kabul ediyor musun?,, “Demek hayattan ölüm doğuyor; ölümden de hayat...,, “Demek oluyor ki, canlı varlıklar ve bütün canlı şeyler, ölmüş şeylerden geliyor.,, “O halde ruhlarınız ölümden sonra bir yerde yaşıyor..., “Bu iki zıt halin çifte doğuşuna gelince, onlardan hiç olmazsa biri açık değil mi? Ölümün ne olduğunu açık olarak bilmiyor muyuz?,, “Öyleyse ne yapacağız? Ölümün doğurduğunu kabul etmiyecek miyiz halde Yünlde yaşamak varsa, bu hayat, ölüler- den yaşayanlara giden bir doğuştur i “Öyleyse ölülerin saşiyanlikdığ doğduğu gibi, ya- ve da ölülerden doğduğu noktasında beraberiz.,, öyle geliyor ki, bunları kabul etmekle haksız- lık ME Tİ Doğan şeyler bir daire yn ölen şeylere tekabül etmeseydi, tersine olarak yalnız bir zıttan kendi karşısındakine giden doğru çizgi halinde gitseydi, zıddına dönmeseydi, bunun tersi olan yönde yürümeseydi; sonunda bütün nesneler aynı şekilde kal- mış, a hale düşmüş, doğuşun da ardı kesilmiş olmaz mıydı "EFLÂTUN — (SOKRATES'den — Fedon) M. K, 3. AA