KENDİ MİZANIMIZ: 1 o Irkimiza, din yeiklekinie. ikinci İnsan tohumu Nuh'un oğlu Yafes'e kadar yol uzatılan biz, Doğu ve Batı hesaplaşmasında top- yekün Doğunun mümessili olduk; gün geldi, bilerek veya bilmiyerek, topyekün Doğunun mümessili halinde Batı dünyasını çiğnedik, ve gün geldi, bilerek veya bilmiyerek, ala Doğunun mümessili ha- linde Batı dünyasına çiğnendi Doğu'nun Arap, Fars, Hinl ve Çin gibi büyük mümessilleri, belli başlı zaman ve mekânlarda eserlerini verdikten ve durgun güneş altında revnaklarını kaybettikten sonra, Doğu'nun kendi içindeki ras kip gelişme cereyanları altınta silinip gittiler... Fakat Türk, Osmanlı imparatorluğu kadrosunda Doğu'yu, ilk çağlarda Favslar, orla çağlarda Araparın peşinden, en büyük iş ve hamle pilânına çekti; bütün dağınık kiymetleri ve baş ideolocyasile nefsinde yaftaladı; böylece Batının ve bülün dünğanın yeni çağından biraz evvel ve biraz sonra, hem taarruz eder, hem de laarruza uğrarken, öz bün- yesinde heykelleştirmiş didu. Tarihin masal devirlerine ait sırma sâçlı hayallerin bön ve ham telkinlerine değer vermeksizin kaydedelim ki, biz, Osmanlı im- paratorluğundan evvel, dünyanın yaradılışından evvelki fezâ gibi, belki başsız ve sonsuz, fakat kalıpsız ve ifadesiz, hususile henüz vu- hunu kubbeleştirmemiş mücerret bir hareket kaynaşmasından, hele. zonvari bir akışlan başka bir şey değiliz; ve belli başlı bir mekâna mıhlı olarak belli başlı zamanımızı, Osmanlı imparatorluğile beraber yaşamıya başlıyoruz. Orta Asya mi inen zamansız ve mekânsız Boz- kurt, Anadolu ırmaklarından birinde su içerken, suda ateş gözlerinin aksini seyrede ede bir söğüt ağacına istihale elli: toprağa, göğe ve güneşe perçinlendi, yepyeni bir ruh ve iman hamulesile gerçek ve mekâh âlemine girmiş oldu. zaman Ve işte ondan sonradır ki, Batı dünyasını, yine gerçek ve mekân kiymetleri içinden ve o kıymetlere doğru toslamıya başladık. Taarruzlarımız, iki cepheden, biri kendi dünyamızın * gevşek ve dağınık artçılarına, öbünü de rakip dünyanın yine gevşe dağınk öncülerine karşı oldu; ve birini kendi nefsimizde toplamıya ve öbürünü kendi nefsinde toplanmıya mecbur edinciye kadar sürdü. zaman ve Nihayet (VWeziriâzam) Karamustafa'nın düşman eline düş- müş çadırında sevgilisine mektup yazan ve şahit olduğu hazinelerin püilüsile gözleri kamaşan Avrupalı asilin, mânasını anlamadan gör- düğü şeylere eş olarak; bütün taarruz hamlemiz, Viyana önlerinden İstanbul kapılarına kadar yollara serpili mücevherler, kirik kılıç kab. zaları, sorguçlar, kürkler, incili şalvarlar, kırık top namluları; cins at ölüleri ve şilyavrusu yeniçeriler kadrosunun taşındığı bir zemin üze. rinde tersine döndü Ufaktefek zaman ve mekân fasılalarile tam o âne kadar za- ferle devam eden taarruzlarımız, yine ufaktefek zaman ve mekân fasılalarile tam o ânda kendini bulmağa başlıyan Batının karşı taai- ruzları önünde hazin bir müdafaaya inkılâp elli; ve bu hazin mü. dafaa, zafer günlerinin rüyasını bile görmekten mahrum, tâ İstiklâl Savaşına kadar sürdü. We en hazini, bu tarih ölçüsü, artık saldıran, boyuna saldıran Balının karşısında duyduğumuz apışma ve canhavli yüzünden bir türlü terkip edilemedi, şuurlaştırılamadı, örgüleştirilemedi. BÜYÜK DOĞU 7667 Çi esddvetilği ğimiz tam 4 tane gerçek var CÜMLEMİZ Şu garip yeryüzünde - anlaşılmaz ömrümüz bağasıli büken leşmesi ânında, Gelip yanıbaşıma, Evlâdı gitmiş ana, siyah yeldirmeli dul. Son kalan eşyasını mezada veren yoksul. si e iççekişi, zenginlerin usancı, bete düşmüş yolcu, yolcu bek. liyen hancı, Şu anda yeraltına günahile ie Buyu tımarhanede KA gülen. “Ölü, ölü yıkayıcı, hasta, hastaba. kıcı, Allahım, ei acıl,. CÜMHURİYET Necip Fazıl KISAKÜREK (Büyük Doğu) nun 7 nci sayısı, peşin hiç bir şuur sahibi olmaksızın, günü gününe, Cumhuriyetin 20 nci yıl dönümüne rastlıyor. Enfes tesadüf!.. Bu münasebetla, bütün bir sene tavan arasında bekletildik- ten sonra belli başlı bir günde ortaya çıkarılan donanma eşyası gibi, beylik tekerlemeler ve ölü klişeler dışında, söyliyebilece- hesap ve EN KÜÇÜK ANIN İÇİNDEN 1 — Türk Cumhuriyeti, doğu ve batı muhasebesinde, asırlar ş . boyunda mahküm yaşadığı bir tasfiye vaziyetinin tam gerçek. i misilsiz bir şahlanışla - kendimizi ' öle, nında kurtarışımızın neticesidir. 2 — Hakiki tarih, bu netiçenin hazırlayıcıları olan Mus. tafa Kemal ve ankadaşlarını, Türk cemiyetinin mekân pilânında en büyük kurtarıcıları olarak anataktır. 4 3 — Fakat kurtuluşumuz, as'i pilâni olan zaman çerçevesine 'yerleşince, bir türlü dengini bulamamış ve birinci yilan yir- minci vi kadar öksüz yaşamıştır. — Şimdi bütün dünyanın yepyeni bir zaman ve mekân in. şası li korkunç bir metabolizma humması geçirdiği bu dev- rede, mekân selâmetini en doğru dış politika yolunda gerçek- leştirmiş bulunan Türk Cumhuriyeti, bütün Türk tarihi bo. yunca nezaket ve hassasiyet anlarının hepsini birden gölgede bırakacak şekilde, hakiki zaman fatihlerini beklemektedir. molly pilE: « Bir sabah :bakacağız ki açmış dal. lar, En güzel çiçeğini mevsimin, Birikmiş çevresine kalbimizin, Gece ve şarkılarla dolu sandallar, ( Her zamanki aşka rağmen Yok bir şeyden şikâyetimiz, Gök: aydin, su tertemiz; Gönül memnun halinden.., i Sabahattin TAHSİN a Osman SABA 2 en